11 Temmuz 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, gGailliyet Asrın umdesi “Milliyet” tir 1l TEMMUZ 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Is» tanbul, i Telefon numarali: İstanbul 3911, 3912, 3913 VAN ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 759 1400 1400 |, 2700 Gelen etrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş| « tur. Gazete ve matbaaya ait işler için! müdüriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Dün batar en çok 2ienas İİ 18 derece 5d. Begün rüzgir poyraz hava Açık oli 5 aylığı emi Se 5 ei z in hiç Lisan il edilirken. DE. Bir taraftan Türk dili ve ede mği biyatı hocaları lisanı ıslah ve “7 tensik için Ankarada toplana- da dursunlar diğer taraftan ben &i a 44 ze bir resmi ilânm serlevhasını İş | göstereyim: “Satılık köşk maa bahçe, Bizde bu hacı babalık varken « Yisanımız zor düzelir, Son keşide! iraşi kali ya bu Cuma Taşyare Li piyangosunun son keşidesi. . “MJı Bundan evvelki beş keşide de öğ 150 kuruşluk bileti 80 kuruşa yi » > r Satan açık gözler bütün o keşi-| & £r denin acısımıson keşide de çe P karmak istiyorlarmış. Tanıdık- ,* lardan biri söylüyor: Dün üç iv ayrı yere sormuş. İki lira kıy- meti olan son bilet için birisi 5, '€ diğeri 4,75 üçüncüsü 4 lira iste Tr e Demek piyango mütehav e de bir gişenin seyyar me t varsa alıp sırrolmuş. . | Bilet sahipleri toplanmışlar, İNİZ. biletlerini istiyorlar... Biletler gü iakyek. . Bir vaveylâ... Seyyar yi it satıcı her halde meydana çıkar Ni M3 Yünkat keşideden sonra. ei İstanbulda 10,000 dilenci Sh Eh, hiç olinazsa bunda İstan hal tefevvuku göze çarpıyor. «P Maşallah az değil. İstanbulda *d 10,000 dilenci var demek en aşa ,Piğı 100,000 sadaka veren var de- “ Sümektir ki iktisat noktasından ih te fena alâmet değildir LA 'ükin, bu ori kere bin dilenci hep > İstanbullu mudur dersiniz! — “Birisi Kayseriye gitmiş, bir — küçük çocuk görmüş ve takıl- nmak istemiş, sormuş: — Oğlum; Kayseride ne çok var?.. ss — Vardır amca ama çoğu dı- yp gelir; cevabımı almış. Bi Wi szim dilenciler de pek Şehrimiz Fmahsulü değildir, yabandan ge- FELEK emar. yüzüne bakiyor- » Hürrem Hakkı, deniz ke- na | ır, bir şey söyleme- işti, Kayalara doğru yürüyor- e “Nevres, kolundan çek Sağdaki ağacın gölgesine ” Gturalım, 1 07 — Hay hay çocuğum, m vi Hürrem Hatkilı, cebinden bir Mendi! cikardi, yere serdi, üze- he oturdu: işi ii n, Rasih,, , İh- “Rasih » Nevres; mendil yaymı Yizüm, görmeden oturuver » Politika Şarkta çıkan hâdisenin İran- İla münasebatımızı alâkadar e- den bir safhası vardır. İnkâr edilemez bir hakikattir ki, hâdi se ile alâkadar şakiler İran top- raklarında silâhlanmışlar ve cavüz etmişlerdir. Tenkil hare kâtı inkişaf edip te yakayı ele - vereceklerini anlayınca da İra- sizdir. Nasıl ki, şimdiden bir kışmı İrana geçmiştir. İran bu şakileri kasten silâhlıyarak memleketimiz üzerine saldırma sma ihtimal vermek doğru de- İğildir. Olsa olsa İran, bu hu- dut boyunda vaziyete pek hâ- kim değildir; yahut ta bazı İr- an memurları müsamaha edi- yorlar. Hakikat ne merkezde o- lursa olsu, nin, tahmil ettiği vazifeyi yapa muıyor; hem de hususi itilâfna- me ahkâmını tatbik edemiyor. Hükümetimiz bu vaziyete İran| hükümetinin nazarı dikkatini celbetmek lüzumunu hissetmiş- tir. Bazı gazeteler buna nota, hattâ oltimatom ismini vermiş- lerdir. Bu tabirler lüzumsuz- dur, Mesele, iki hükümet ara- sında muhabereye zemin teşkil lediyor. We bu muhabere dosta- nedir. Çünkü biz kaniiz ki İran hükümeti bu mıntakalarda asa- in muhafazası meselesile bi- zim kadar alâkadardır. Hudut boylarının bir (o hususiyeti var- dır: Bu mıntakalarda asayişin muhafazsı hududun her iki tara fımdaki devlet kuvvetlerinin teş riki mesaisine bağlıdır. Bunun içindir ki devletler bu işlerde biribirine yardım vazifesile mü- kelleftir. Ru vazifeler, hukuku! düvelin ahkâmı teşkil! İettiği gibi, İranla o aramızda aktedileği fname ile de teyit ve takviye edilmiştir. İranm bu vazife ve mesuliyetler hâk— kındaki telâkkisi, şakilere kar- şı takip edeceği hattı hareket ile anlaşılacaktır. *ex Ren. mıntakasının tahliyesi- le harbı umuminin kat'i tasfiye- sine doğru son adımlardan biri dâha atılmıştır. e Young plânı mühim bir tasfiye adımı idi, Re- nin tahliyesi bunun tabii neti- ifiye adımı olacaktır. Gerçi Fransızlar, esas itiba- rile Saar'ı derhal iadeye razı ol muşlardır, Fakat tahliyeden ev vel bazı iktisadi menafi temin) etmek istiyorlar. Tahliye şe- raitini tesbit için toplanan ko- misyon müzakeratı ilerliyemi- yor. Hattâ son haberlere göre imüzakerat inkıtaa uğramıştır. Müzakeratın en çetin safha almak istemeleri olduğu anlaşı- hyor.. Filhakika Fransız sanâ- yilinin bu okömürlere ihtiyacı vardır, Fakat Almanlar da ihti- yaçlarını ileri sürerek kötmürle- ri vermek istemiyorlar. i Saar meselesi, şimdiki halde Mahmut Yesari — Sicak, yoruyor insaf. . . — Rasih, şimdi meseleyi ladın ya... — Evet... — Hakikati nasıl öğrenece- giz? Nevrese soramam. — Babam, belki size kendili- ğiilden söyler: — Zannetmiyorum. Alırken söylemesi icap ederdi. Demek bunu bir ayıp gibi saklıyor. — Eğer-almamışsa. .. — Belmadan öğrenmek daha mğişkül, ... Rasih Nevres güldü: — O, en kolayı amca! — Neden? O kadar mahr:- miyetine dahil misin? hududu geçerek köylerimize te-| na kaçmıya çalışacakları şüphe| netice itibarile, İ-| ran hem İwkuku düvel kavaidi- cesi olmak lâzımdır. Şimdi de; Sâar mıntakasınm Almanyaya | iadesi sırası geldi. Bu, son tas-| Fransızların Saar kömürlerini| siyasi olmaktan ziyade iktisa- di bir görünüştedir. e Binaena- leyh halledilmek lâzımdır. Hal ledilemezse işgal 1935 senesin, kadar devam edecek ve bu taril te bir reyiam yapılacaktır. Bu reyi amın Almanya noktai na- zarma uygun şekilde neticele- neceğine kimse şüphe etmemek İtedir. En büyük itilâf ümidi de Fransızlarm bu hakikati anla- mış olmalarındadır. “.» “İki Latin hemşire, ara; daki münasebatın o gerginli sulh taraftarlarını endişeye dü- şürmiye başladı . Beynelmilel wlh meselelerile çok yakından alâkadar olan maruf İngiliz si- yasi muharriri Mr.Stead, ortaya bir teklif atıyor. Mr. Stead Ce miyeti Akvam misakını tetkik! etmiş. Sulh ve müsalemet teh- dit edildiği zaman, © alâkadar devletler Cemiyeti Akvama mü racaat etmeseler de, üçüncü bir devletin müracaatile, Cemiyet müdahale edebilirmiş. Mr. Ste- ad Skandinavya devletlerinden birinin Cemiyete müracaatini istiyor. Fransız gazeteleri, Cemiye- tin müdahale teşebbüsünü hüs- nü telâkki etmemişlerdir. oFa- kat müdahaleyi o reddeden li- san son derece mülâyimdir."“İki hemşireyi birakınız, diyorlar. Daha sakin düşünebileceğimiz bir saat gelecektir... Diğer taraftan (İtalyanlar, Fransızlarn bu müdahala tek- lifini reddetmelerini, (Fransız davasının zâfma atfediyorlar ve Cemiyeti Akvama gidildiği tak İdirde, neticenin aleyhlerine te- celli edeceğini bildikleri (o için Fransızların bu teklifi kabul et- miye yanaşmadıklarını söylü- yorlar. Esasen öyle görünüyor ki,! Cemiyeti Akvama Fransa ve İ-| İunacak Skandinavya ( devleti yoktur. Binaenaleyh, bütün bu münakaşa, iki memleket mat- buatı arasında bir polemikten i-' baret kalıyor. Matbuat polemi- ki de Fransız - İtalya ihtilâfı. nın en şayanı dikkat safhaların dan biridir, * » İngiltere, İraka ansızın istik| 2 lâl verdi. Fakatbu istiklâl henüz sözde ve gazete sütünla- rındadır, Verilen resmi malüma ta göre, İngiltere İrak üzerin- deki mandayı refedecek ve İra- kın istiklâlini tanıyacak. Bunun için iki memleket arasındaki | yirmi beş senelik-bir muahede imzalanmıştır. Muahede li ye giltere, Irak Cemiyeti AŞ girdikten sonra beş sene e da memleketi tahliye - edecek, Yalnız Fıratm garp tarafında 3 tayyare karargâhmı İngilizler işticar edecekler." Bu karargâh lar İrak askerile fakat İngiliz! parasile müdafaa edilecektir. İşte gazetelerde okuduğumuz istiklâl şeraiti bundan ibarettir, Muahedenin metni henüz inti- şar etmemiştir, Bu metin okun- maymca da bu hususta bir fikir İ — Ferhunde öğrenir. talyadan şikâyet cüretinde bu- | dermeyan edilemez, Şimdi göze çarpan pürüz, Irakta tesis edi- İlecek olan tayyare karargâhla- İrıdir, Sonra bu kararğahların İİ İngiliz parasile müdafaa edile- jcekleri bildiriliyor, Müstakil bir memlekette ecnebi asker karar- ğahı. Sonra kararğah yerli as- kerile fakat ecnebi parasile mü-| dafaa edilecek, Neden? Irak'm parası mı yok? Velhâsıl bizce bu Irak istiklâli meselesi henüz müphemdir, ee Mısır'da vaziyet karışık bir safhaya giriyor. Kanunu esasi- nin muhafazası için teklif ettiği lâyihaya kıral Fuat tarafından vaki olan itiraz üzerine Nahas pPş. istifa etmiş ve yerine İsmail Sıtkı Paşa gelmişti, Fakat Na- has pş. ve Veft fırkası o gün- denberi Sıtkı paşanın hüküme- tine karşı, Hindistanda olduğu gibi pasif değil, aktif mukave- met siyaseti takip etmektedir ler. Nahas P3., Sıtkı paşa kabi-| nesini, bir darbei hükümetle ik- tidara gelmiş telâkki ettiğini! bir münasebetle söylemiştir. | Hükümet meclisi tatil (o ettiği halde, Nahas Pş., meclis muha- faza kıtaatma oOemir vererek, meclise girmiş ve bir içtima ak- dettirmişti. Evvelki gün de polisin emir lerine rağmen, bir içtimaa git- mek istemiş, Otomobili üzerine silâh atılmış ve çıkan arbedede nüfusca zayiat olmuştur, Nahas Pş, ve taraftarları yeni Mısır hükümetini bir nevi tanımamaz lık yolunu tutmuşa benziyorlar. Vaziyetin 21 temmuzda büs- bütün vahim bir şekil (o alması beklenebilir. Çünkü bu tarihte meclisin bir aylık kanuni tatil devresi bitiyor, Meclis toplan- malı ve hükümethuzuruna çıka-| rak itimat istemeli, Bu, halde İşimdiki hükümetin değil ekse- riyet, belki de bir rey almasına ihtimal yoktur. O halde ne yap- malı! Ya meclisi toplamamalı. Yahutta meclisin kabine hak- kında vereceği kararâ efiemmi- yet vermemeli. İşte bir memle- kette hem müstemlike, hem de parlâmanter idare (şekillerini telif etmiye çalışmanın ge meticeleri Bulgaristan ikincisi İstanbula geliyor İ Bulgaristan şampiyonası ikin cisi olan Varna şampiyonunun İstanbula getirilmesi için cere-| yan eden muhaberat hitama er miştir, Bulgar takır bu ayın 25 ve 27 sinde şehrimizde iki! maç yapacaktır. Talebe yurdu 125 yataklı olan Maarif ce- miyetine ait talebe yurduna bu sene 25 yatak daha ilâve edile- rek 150 yatağa iblâğ olunması- na karar verilmiştir. DARBETIK?7? | | Hürrem Hakkı bir sigara yakl, — Belma, Ferhundeden sak larsa., çin çabuk duyulur. dirle süzdü: — Yaşmdan, daha çok ok gunsun Rasih, .. Evet, bir şeyin âleniyete dökülmesini, erkesin| bilmesini, öğrenmesini istiyor- Durdu, bir şey hatırlamış -İ gibi gözlerini kırptı: — Baban odasmı kilitler mi? — Anahtarla oynadığını hiç! görmedim. | — Çocukluğundanberi öyl:-! dir. Fakat insan yaşlandıkça, tabiati değişir, yeni yeni huylar peyda eder. — Ben, dikkat etmedim. — Bir kere daha. söylemiş-| tim; sen,- etrafını dinlemiyor, bir şey görmüyorsun ki,» Şüphe etmeğe sebep gör! di fırsat çıktı. — — İstade edeceğim -.V > seni t: — Sen, bu resim hâdisesi — Daha i iyi ya, sır, olduğu i-) hakkında ne düşünüyorsun? — Mücrim, kim? Bilmiyo- Hurrem Hakkı, yeğenini tak'rut ki... — Babansa? — Tehlikeli. ,. — Belma ise?, — Çirkin... — Haksızsın, Fotoğrat çal- san, gizle! Duymıyân kalmaz. |mak, affolunabilir bir . cürüm- dür, — Ne kadar da müsamaha ediyorsunuz?. Hürrem Hakkı Bey, Rasih Nevres'in imasını telmihini an- İamamazitktan geldi : — Kitap çalmak ta masum! günahlardandır. — Sizin kütüphaneniz var) m? — Evim yok kil — Ne yazıkl, . Rasih Nevres, amcasına göz ucile bakıyordu. Hürrem Hak- kı Bey, dalgınlaşmıştı, kaşları- nı oynatıyor, dudaklarında ka- rarsız tebessümler beliriyordu : ifakat şen yerin neşesi | Bununla beraber nazarı dikkati Jihtiyar bir hizmetçi tarafından İıştım. Nihayet anladım ki köt- İ memesine de imkân yoktu. Bir| | vardır. e lm Burası bir köy meyhanes:-- idi, Kalabalık oluyordu. Neşeli, gürültülü zamanlar geçiyordu. Fakat bir zamandanberi bu ufak kaçtı. celbeden şey eksik değildi. Be- ni de bu ufak köy meyhanesine celbeden, sonra bir kere oraya gittikten sonra sık sık ziyaret- lerimi çoğaltan şeyi keşfettim. İşsiz, güçsüz bir takım adam- lar, parası olmamasına rağmen neşesine halel gekmiyen güzel sesli gençlerin hepsini bir tara- fa birakınız, benim asıl dikkati- mi celbeden büsbütün başka bir| adamdı. Yağmur yağsın, güneş| açsm, soğuk, yahut sıcak olsun bu adam her gün öğleden az sonra meyhaneye geliyor, ak- şam olunca gidiyordu. Daha doğrusu getirilip, götürülüyor- du, Çünkü bu kötrüm bir adam- dı. Bir araba içinde oturuyor, getirilip götürülüyordu. Zavallı görünmüyordu. Kendisi yaş bir adamdı. O, küçük arabasile bir masanın kenarına getirili-| yor, orada oyun oynıyanları sey rediyordu. Oyuncular hem içer) ler, hem öynarlardı. Fakat ben bu kötrüm adamın içki içtiğini görmedim, Şunu da ilâve ede- yim ki zavallı oyun da oynamı- zan bir tarafı, bazan diğer tarafı iltizam eder, kavga çıktığı za- man hâkem olurdu. Bu kendisi- nin yegâne eğlensesiydi. Ma- sum bir eğlence.... Kötrüm a- damın meyhanede herkes ara- sında büyük bir. itibarı vardı. Söylendiğine göre bu adam meyhanede hiç bir şey içmeme- Sine rağmen meyhane sahibine bol bol para verirmiş. Bu adı- mn kim olduğunu öğrenmek merakından kendimi alamadım. Kendisi, pek az lâkırdı ediy pek lüzum görmedikçe fazla söylemiyordu. Tanıştık. Fakat bana calibi dikkat hiçbir şey öğrendiğime göre kendisi eski muteber bir ailenin çocuğu imiş. Fakat gençliğinde içki ve kadı- na karşı pek zayıf olduğu için hastalanmış, nihayet böyle köt rüm kalmış... Ben kendisine mümkün ol- İduğu kadar samimi olmağa ça- rüm adam beni diğerlerinde daha ahbaplığına lâyık görü- yordu. Gitgide samimi olduk. Bana bazı şeyler anlattı. Fakat bunlar hiç mühim değildi. Ken- disinin hakiki hüviyeti benim için daima meçhul kalmıştı, Bu na dair ben de kendisine hiç bir) şey sormadım, Çünkü başlıyan döstluğumuzun hemen nihayet buluvereceğini biliyordum. | Dostum her gün öğleden gibi konuşalım, olmaz mı? — Zaten öyle konuşmuyor muyuz? — Hayır... Hiç bir düşünce mizi saklamadan konuşalım. — Bana soracağınız şeyler mi var? — Hayır... nacağım. Rasih Nevres, güldü, ellerini oğuşturdu: — Cankulağı ile dinliyorum. — Ben, Julyayr seviyordum. — Tahmin etmiştim. — Fakat nasıl? Sana onu an- İlatayım. Ümitsiz seviyordum. | Yalnız onu görmek, kokusunu duymak bana kâfi. geliyordu. Julya, bunu hissetmişti. Hisset | İtirafatta bulu- gün bana dedi ki: Siz, beni s6- viyorsunuz! Niçin bana itiraf etmiyorsunuz? — Siz, ne cevap verdiniz? — Boynumu büktüm; sizi ta ciz mi ediyorum? Dedim. Gül- dü: Sorduğuma cevap veriniz! Dedi. O zaman ona; aşkıma hür met ettiğimi anlattım, Kahka- — Rasih, seninle iki arkadaş halarla g'ildü, katılırcasma gül Belma da Julya gibi, gizli - aşkı hissedebilir mi? VE k Mizah, “Edebiyat Sarnv'at Iki senelik iKız ve dul kadı | Kötürüm adamın esrarı.. sonra meyhaneye getiriliyor,! akşam yedide adamı gelip ken-| disini alıyordu. Fakat bir gün) nasıl oldu adamı bir türlü gelmedi. Vakit! gecikiyor, dostum sabırsızlanı- yordu. Kendisine: bilmem dostumun — Kim bilir, dedim, fevkalâ- de ne oldu da gelmedi, müsaa: ederseniz ben sizi rin, götürebi Mahcup oldu, kabul etmek istemedi, Fakat ben ısrar ettim, Nihayet arabayı itmeğe başla- dım. Meyhaneden çıktık, Yolda giderken kendisine: — Hava güzel, fakat şu kır-) > mızı bulutlar fırtma çıkacağını gösteriyor, dedim. Başını ağır ağır sallıyarak: — Bu bulutlar, dedi, muhare be çıkacağını gösterir! Ben havadaki kırmızı bulut- lara bakıp ta muharebe çıkaca- ğma hükmedenlerden değilim. Maamafili kendisine bir şey söy lemedim. Biraz daha ilerleyince birdenbire arabayı durdurdum. Kötrüm dostum şaşırdı, Bel- ki de korktu. | ğine pişman olmuştu galiba: Bana itimat etti — Neden durduk? Diye sordu. — Müsaade derseniz, de-| dim, size bir şey soracağım ia ondan. .. — Ne sorâcaksınız? — Evvelâ müsaade ettiğinizi söyleyiniz! Peki sorunuz, .. Merak et- bir şey mi var? — Her gün niçin Bu ı meyhu- neye geliyorsunuz?” © Bu suali tabii telâkki etti: — Ben,'dedi, içki. yüzünden bu hale geldim. Şimdi gidip ba- kıyorum, benimi: gibi olanlar var mı?'Hepsi sıra ile benim “gibi (olacaklardır. Yahut ölecekler, Her gün gider bakarım, ölüm haberi var mı; kötürüm olan ay yaş var mı? Felâket haberi du- İsöylemiyordu. — Başkalarından | 7293 —Ohi... diye sevinirim! Miçe, Haydi şimdi arabamı itin memurlu- Istanbul ikinci icra ondan; Bir borçtan dolayi mahçuz ve paraya çevrilmesi mukarrer mubtelif eczayı ubbıye 14-7-030 tarihine mü- sadif pazartesi günü sast 17 Galatağâ Havyar Hani derununda 30 nume- rolu ecza deposunda açık arttırma suretile. satılacaktır. Talip olanların mezkür yün ve saatte ve 930-2425 dosya numero ile mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaatları itin olunur. . DARBETTE77? dü. Hürrem Hakkı Bey, Rasih Nevres'in elini tutmuştu: — Ayni cevap karşısında, Belma da güler mi? — Hiç şüphe etmeyin... — O halde, Belma ile Julya arasındaki mana ayrılığını nere den çıkardn? Onlar, ruhen de eş demek! — Julyayı tanımadığım için, kat'i söyliyemem ki... — Bir şey daha soracağım. bir! Rasih Nevres, amcasının saf fetini çocukça buluyordu: — Belma, herkesi kendine hayran, zanneder. — Bu, azçok her kadmda — Belmada ki kadar olamaz. — Peki, ihtiyarları da mı? — Onun indinde sükse ren- gi, zemini yoktur. — Gözümü korkutuyorsun, maaş başlıyol İstanbul Zat maaşları Mİ iliğinden: Bu kerre neşrolunan ilâ ark beş yaş dullara verilmesi lâzımgel nelik maaşların tevziatna başlanacaktır. İzdihama mak için tevziat zirde tarif şekilde icra edilecektir; 1 — Her sahibi maaş 12 930 cumartesi gününden 17 930 perşembe gününe kadi! müracaatla bir numara alaci mara almak için ibraz edesfj şunlardır. 1 — Nüfus tezkeresi Resmi senet cüzdanı Numara alan her sahibi zamanda birde yoklama alarak heyeti ihtiyariy: ettirdikten sonra tovziat ili ” zar edecektir. Tevziat işbu numaralarla icra edileceğind kesin numarası ilân edildiği hemehal yoklama ilmühab ğer vesaik ile birlikte para çin idareye müracaat edecekti 2—Heyeti İhtiyariyenin katine: Yoklama ilmühabet hemehal nüfus tezkerelerind rer arabi ve rumü tarihi W ikisi aynen rakkam ve yazı tilmesi meşruttur. Yoklama! betlerinin tarihi tanzimine habi maaşı müstahakki m olmadığı ve bir dairei resmi, tahdem bulunüp bulunmağığıf tı ayrıca dercedilecektir, Yoklama ilmühaberlerine Usakı ihtiyaridir. Yeni neşriyat Resimli uya Geçen nüshadan itibaren | İedebi grupun iştirakile çık Iiyan “Uyanış” mecmuasının) kan sayısında Elif Naci, lim, Reşat Enis, Galip Ne Refik B. lerin makele, şiir yeleri ve ayni zamanda H B. in, İllüstrasyon'da aleyhi 21 neşteden Dol Yeraldi'ye dır. Tavsiye ederiz. ... TÜRK SPOR 41 inci sayısı mütem dericat ile dün çıktı, Bu gün ELHAMRA SINDMASI Istanbulda en son defa Mü Şİ ni ŞANKıGl Yaza bi ai i 25 Kr. Bu gün MELEK SİNEMASIND Sinema mevsiminin hitamt sebetile senenin en bü) Zalteriyndini gören Ramon Novaro'i 1PLAK İŞİK filmini 16 tönmmuz çar nüne kadar gösteri Dühuliye: 25 Rasih Nevres, o nattı, elini salladı; — Şüphe mi ediyo, rine inanabilsem, © mıyacağım. Emin olun! mada, Ferhunde de, karşı, sizden, benden dirler.-Fakat görünüş! çük bir darbe, onları yor. Çünkü kendilerine matlarını kaybediyorlar sebep te, ne kadar kağ çıkarlarsa, o kadar a5 sanıyorlar. Zavallılar, İmı, kendi ellerile veriy* — Öyle ise, neden # sun? iğ — Bu kadar kolay mahlüklarâ nasıl inan dilerile birlikte bizi de Hürrem Hakkı Bey: nin dizine kuvvetle vu” — Mükemmel — ç00i Belmanın zevklerini 48 — Anlatmıştım. — Hayır; daha et Rasih? — Zararlı çıkmazsınız. — Yoksa, senin mi gözünü korkutrusls — Spor, moda. « - — Bir cihan, e koca bir cilan . Bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: