illiyet ların ümdesi “Milliyet” tir yl HAZİRAN 1930 İç DAREHANE — Ankara caddesi 100 Telgraf adresi: Mülliyet, İs- Telefon numaralı: “İ Metanbul 3911, 3912, 3913 — ÜCRETLERİ ği m iğ felen evrak geri verilmez İğddeti geçen mushalar 10 kuruş ve matbaaya sit işler için müracaat edilir. im ilânların mes'uliyetini kabul etmez. ” .i v | one HAVA ün Bararet en çok Zi enaz : derece VL Buçüm rözgir itaz hava açık olacaktır. * : Wezarlıklar işi! İrtik dünyamızı imar ettik - Sonra şimdi sıra ahrete gel- ny (mezarlıkları düzeltiyoruz... irgi ia ölüm istenir ve seir ; değildir, lâkin bizim deve rai ve baldıranla dolu mahüf ni iz mezarlıkları gör - He insanın cennet yolunun 45 (an geçtiğine bir türlü akir yor.. Mezarlıklarımızı ih - ususunda gösterdiğimiz ih nâgi “tarihi bir hâdise olmuştur. y di mezarlık meselesi tek- iki rtaya çıkınca aklıma arası- x ndisinden bahsetiğim Hacı Za ade Muhtar B. geldi. Bu eği İleş'e zatin hayatında emek be Şi İğ işlerden biri de mezar- İn ıslahı işidir. Umarım ki, mii mm uzun seneleri gömdü - özyi OX İşte ondan da istifade edil , çBkla gelir. e e. ©Merar'ıkların ıslahır mese- Parisin Eyfel ku- in kambiyoya tesirinden h. i gi ii : ei italyadaki Piza kulesi neyse “e fi büyük mezarlıklarda o- bağ “Gelen seyyahlar mutlaka psa Şörmeğe gelir. Eğer bunu Şi #üazlarsa seyyah eksilir, ec k yakçası ithali de azalır diye PE siyorum!, “yma uzun hesap! , Hodru meydan nihayet, (Selim Sirri B. çi #htilâfı alel usul bir : hir X ri : iğ di i » “erkekler takım takım, el- şe fenerler, grup halindeki ların Oönüne geçmişler, “sına birer çuval, birer hır- şpsası gibi şeyler atarak ar altında köyün islak 80- #çma dağılıp kayboldular. ğin evinde gelin güveyle, “mühendisten başka kimse şidı. Biraz sonra yağmurun Wiları altmda bütün köy (bir uykuya dalmıştı. iie ğ İn, korkunç bir gece. â tepelerini döven kudur- şir karayel, ağır yağmur bu yöne sarsa sarsâ diliyor, bo yer. boşlukta savrulan, bo- Xi sular gökten arza büyül Tarla dökülüyor. © şe başlıyalıberi yağmur dei “rvelerinden aşağı süzü “rdaplar dağ aralarından #ler, yollar yataklar açarak “3, otları koparıp sürükliye diye dökülüyor, ve bula- Yi dalgaları köpüre köpüre “bendin duvarına ( çarpı - Hizmi alamamış gibi yüzge kaynıyor, fıkırdıyor, 6 Her yıl bü mev- © köylüleri derin bir f ve heyecan — basardı. M.. anlar he i&biyardu. Ziğananm yük - larla uğraşmıya taraftar deği - Jim, çünkü bunlar tekin değildir ler. Günün birinde izinsiz aspi- rin aldığımı öğrenip: — Vay hain! Diplomasız ken di kendini tedavi ediyor! diye be ni mahkemelre verebilirler... Bu husustaki münakaşalar a- rasında güzüme bir doktor sözü ilişti! Bu zat diyor ki: “ Bir insanın kilosunu indir - mek doktor işidir.,, Amennâ! İ- mandık iman ike, Ya semirtmek kimin işidir? Şunu gösteseler de veznine bir kilo ilâvesi icin reçete koleksi - yonları yapanlar istifade etse... Adam zaiflatmak hüner de » | ğildir. Yazın günde iki üç defa| tramvaya binseniz ayda bir iki kilo-atarsanız. Lâkin semirt « mek?... Ona eskiden rufafler ka rışırdı değil mi?.. Yaşasın gençlik! Pazar günü Macar genç milli takimile bizim İstanbul genç o- yuncuları arasında oynanan zevkli ve heyecanlı maçı büyük bir hazzile seyrettim. Bu maç bana futbolümüzün atisi hakkında çok ümitler ver - di, En ziyade göze çarpan şey, İ gençliğin verdiği ateş ve çalâki» İnin her iki tarafın oyununa hâ- kim oluşudur. Bu maçları bir de bunoktadan senenin diğer ecne bi temaslarından faydalı bul - duk... Hele iki tarafın da temiz oyun oynamaktaki, itinaları ka- ba ve yıkıcı sistemin aleyhine büyük bir zaferdi. Pek mütehas sis olduğum maçın, ertesi günü gazeteleri okudum. Bu maç hak kımda umumi fikir veren dört gazeteden tiçü “maç güzel ve he yecanlı idi,, diyor. Yalnız bizim “Milliyet”in spor muharriri âr- kadaş hiç müteheyyiç olmamış olmalı ki, bu maç hakkında: “ Lik maçlarından her hangi iki zaif takımımızın galibiyeti elde etmek için didinerek mey - dana koyduğu iptidai oyun tar- zı,, diye zıt bir teşhis koyuyor.. Benim şahsi, kanaatim bu kü çük ve genç oyunculardan mü rekkep takımı lâalettayin tek bir kulüp timinin yenemiyeceği şek lindedir, hele oynları hiç te ip- tidat değilidir. Umalım ki, oyu- nuna çok güvenen bir yüksek ta kım bu çocuklarla karşılaşmak tenezzülünde bulunsun! Heyecan bahsine gelince bir tarafı Macar diğer tarafı Türk olan bir çarpışmada kaydırak oynansa heyecan hissetmek asıl dır. Amma bazı zevat vardır ki, sa en enteresan maçlarda uyku su gelir.. Bunu bir müşahede o- larak yazmayı daha birinci a- dımlarını atan genç futbolcular namına zaruri gördüm. FELEK Hektephler müsabakası İtilâfnamenin tasdiki 56 inci haftanın üçüncülüğü- nü Darüşşafaka lisesinden 164| Akif Remzi B. kazanmıştır. Ya Zisı şudur: 58 inci haftanın en mühim ha beri, geçen hafta Ankarada im! zalanan Türk — Yunan itilâf- namesinin B. M. M. tarafından tasdikidir. . Senelerdenberi halline çalışr- lan Türk — Yunan ihtilâfr, da-| ha doğrusu mübadele mesele-| si,, nihayet karşılıklı anlaşma! arzularından doğan ameli bir itilâfla kat'i ve müsbet bir neti- ceye bağlandı. İtilâfnamenin B. M. M. inde müzakeresinden evvel Hariciye Vekili Tevfik Rüştü B, itilâfna-| me ve harici siyasetimiz hakkm da izahat verdi. Muhterem Vekilimizin bu be! yanatı, Türkiye Cümhuriyeti- nin takip ettiği vâsi sulhçuluk gayesini bir kere daha işaret et mesi itibarile çok mühimdir. Müteakiben Başvekil İsmet Pş. Hz, itilâf hakkında izahat ver-| diler. İhtilâfın uzun sürmesinin! sebebini teşrih ederek bugünkü itilâfm ameli bir cepheden hare ket olunarak elde edildiğini söy lediler. Bundan sonra iki mem- leket arasında samimi dostluk rabıtaları teessüs etmesinin, bu memleketlerin yüksek menfaat lerine muvafık olduğunu bilhas sa kayıt buyurdulaı Muhte- rem Başvekilimiz, hükümetin umumi politikasına dair çok mü him bir nutuk ta irat ederek ik- tısadi ve mali vaziyetimizin 15- lahı hususunda ittihaz edilen tedbirlerden bahsettiler. Pş. Hz nin dahilde ve hariçte müsbet ihtizazlar kaydedecek olan bu beyanatından sonra B.M. M. 15 reye karşı 189 rey ile Türk — Yunan itilâfnamesini tasdik et ti. Büyük Meclisin bu kararını, Türkiye ve Yunanistan arasım- da yeni bir devrin başlangıcı o- larak kabul etmek çok doğru olur. Zira bu itilâf, Balkanlardaki “sulh ve birlik,, gayesine yar- dım ettiği kadar Avrupa sulh terazisinde de matlüp tesirini hissettirecektir. Nihayet kom- şularımızla hoş geçinmek sure- tiledir ki harp ve bakımsız yur- kendini ve zümrevi hissini alâka .dumuzu cennete çevirmek kabil 'e halini aldı. Ben doktor - İdar edecek bir münasebet olmaz | olacaktır. . Yunan sefiri Ra AL (Birinci sahiteden mabaat) zetemize âtideki beyanatta bu- Tunmuştur: “— İki memleket arasındaki mülnasobat, itilâfm aktinden ev vel de dürüst ve tabii idi. Fakat bu itilâfm aktindenbe- ri günden güne gittikçe daha sıkı bir samimiyet kesbediyor. Şayanı teşekkürdür ki iki mem İeketi biribirinden ayıran ve bugünkü itilâfla nihayet bulan müşkilât yalnız nakti mahiyet- te olduğu için iki memleketin yekdigerini anlamasına ve yak- laşmak ihtiyacmı his etmesine mâni olamıyordu. Bu ihtilâflar bertaraf edil- -İdikten sonra meydana gelen va ziyet, iki memleketin münase- batında hâsıl olan şey basit bir mukarenet değil, lâkin tam bir samimiyettir. Bu, ayni zaman- da mütekabil menafide mevcut mutlâk müşareketin gayet ha- raretli bir tezahürüdür. Dostlu gumuz çok samimidir. Görecek siniz, iki memleket arasmda teş riki mesai o kadar genişleyecek o kadar tevessü edecek ve o de- rece sıkı olacaktır ki bunun Şu- mul ve hududunu itilâfr yapan lar bile şimdiden tahmin ve ta- yin edemezler.” Ticaret muahedesi müzakeratı M. Polihronyadis, ticaret mu ahedesi müzakeratma yakında başlanacağını ve bu meseleye! ait teknik cihetlerin hal ve in- tacı bittabi zamana muhtaç bir iş olduğunu ilâve etmiştir, Muhtelit mübadele komisyo- nundaki Yunan Başmurahhası M. Fokas ta itilâfın tevlit etti- i samimiyet havasında alâka- edileceğini, Yunan meclisinden! itilâfname geçmiş olduğu için bugünlerde tatbikata başlanaca! gımı söylemiştir. — yam —— İzmirde zehirli sıtma Karşıyakanm Bostanlı kö- yünde bir hastalık çikti. Bu yüz den bugün 5 ölü 150 hasta var- dır. Hastalık Bostanlıya yakın ve Çığlı köylerinde de hissedil| miştir, Vali Kâzım paşa ve sıhhiye müdürü tetkikat için mahalline gittiler. Hastalığın zehirli sıt- ma olduğu ve Karşıyaka beledi yesinin o tarafa süprüntü dök- mesinden ileri geldiği anlaşıldı.! Bu da aleni bir takrir ( Birinci sahileden mabad ) “ Bugün tebabet ve batı hakkında muhteremk Sıhhiye vekili beyin himmetile meydana getirilen kanun ortada iken ve bu kanununun ahkâmi harfiy- yen tatbik edilmekte iken maale sef memlekette oldukça sahibi şöhret ve maruf bazı doktorları mızın muayenehanelerinde üç beş yüz lira masrafla iptidai bir röntgen cihaz ve bir iki de tüp tedarik ederek röntgen mütehas sıslığı, baktriyologluğu, kimya- gerliği hemen hemen bütün şu- abatı tıbbi şahsında cem ettikle- rini muhtelif mecmualarda inti şar eden ilânlarda hususile bu ayin tedavi ontlarında kemali hayretle gördüm, Bu muhterem mütehassıs muayenehanesinde bu şubelerin tesisine lüzum gör dü ise... Maruf profesörlerimiz- den bazılarında olduğu gibi re- fakatine bir röntgen mütehassı- sı ve lâburatarma bakteriyoloğ ve yahut miitehassıs diğer bir meselekdaşını almak suretile yapmış olsaydı mevki ve şöhret lerile daha mütenasip bir hare- ket yapmış olmazlar mı idi? Hernedense buna da lüzüm gör memişler ve yahut muhitindeki- lere itimat etmiyerek diğer şube lere ait olan bu işler de bizzat uğraşmayı muvafık görmüşler, Eğer buna saik hakir olarak zan ettiğimiz gibi itimatsızlık ise gü Tünç olur, Fakat bu teessür zan nedilmesin ki nakdi menfaatin kısmen halledar olacağından mü tevellittir. Katiyyen.Sırf meslek namma şube nama bir tecavlir. olmasıdır. Şimdi ben de bu gibi maruf ze vat hakkında tahkikat yapılma- nu rica etsem acaba Selim Sır- rı Beyin hakkmda verilen takrir / kadar nazari dikkat ve ehemmi- darlara ait işlerin süratle intaç| yete almmaz M2... eee —— i o Maskeli haydutları Salihli kazası dahilinde Sart harabeleri civarında bir otomo- bili. tevkif ederek içindeki o iki Musevi tüccar ile iki Türkü s0- İyan maskeli haydutlar, Urla'da yakayı ele vermişlerdir. Soy- gunculuğu yapanların Nuri oğ- lu Kerim ile kardeşi Süleyman ve İslâm oldukları anlaşılmış- te. Yolcuları ölümle tehdit ede- rek paralarını oaldıktan sonra caketlerini başlarına geçiren ve kendilerini bir tarla içine yatr- ran maskeli haydutların Urla tarafıma geçtikleri haber alın- mış ve jandarmalar tarafından inan tedbir sayesinde üçü de tutulmuştur. Haydutlar; Mani- sa'ya gönderileceklerdir, Muhacirlerin mi (Birinci sahifeden mabat) hi ve yeni intikat icrası talep e- dilmiştir. Nümayişçiler mitingden çi- karken hükümeti tedhiş için za bıta kuvvetlerine hücum etmiş- lerdir. Zabıta asayişi muhafaza için mukabeleye meçbur kal- mış ve bir çok kişi yaralanmış- tır. Bugün Türk - Yunan itilâ- fını ikinci defa müzakere için içtima edecek olan meclisi meb” usanın neticei müzakeresi bü- yük bir merakla bekleniyor. M. Venizelosün dünkü mi- tingde aleyhine savurulan kü-! für ve hakaretlere cevap verme- si muhtemeldir. ATİNA, 22 A. A. — Türki- ye'den buraya gelen muhacir- ler iktisadi Türk - Yunan iti- lâfr aleyhinde bir protesto içti- mar aktederek zarar ve ziyan talebinde bulunmuşlar ve kendi lerini temsil eden meb'usan ve âyan azasının istifasını istemiş lerdir. | ingi| Mesele vok! ELE TERK Birinci sahifedefi mabat zım Esat Beyin tayininde güya usulsüzlük yapılmış olduğuna dair çıkan havadisi tetkik eyle- miş ve bu neticeye varmıştır: 1 — Kâzım Esat Beyin Dişçi mektebi emrazı sinniye muallim liğine tayininde vekâletçe bir u- sulsüzlük mevcut değildir. 2 — Fakülte meclisi Kâzım Esat Beyin ilmi iktidarma ve diş çi mektebi için çok kıymetli bir uv olacağına ötedenberi kani i, ve bu kanaatledir ki, kendisi ni mezkür mektep muallimliği- ne intihap eylemiştir . Nitekim Dişçi mektebi müdürü de çok evvel bu kıymetli vatandaşımı- zın Darülfününmuzda sı için kendisine teklifte bulun « muştu. 3— Fakülte reisi Süreyya Ali Beyin istifasının bir sui tefeh- hümden ileri geldiğine kani o- lan fakülte meclisi istifasınm ka bul olunmamasının Maarif ve- kâletinden rica edilmesine de ay Bedi Bey ( Bırinci sahifeden mabad) caklarını bildiriyordu. Muavin Bürhaneddin B. iddianamesini dermiyanla 457 inci maddede - ki teşdidat nazara almmak üze- re nakzolunan hüküm gibi 456 ıncı maddenin 2 inci frkrasma tevfikan tayini cezasmı istedi. Bu suretle talep edilen ceza eskiden verilen 1 sene 4 ay ha- pis cesazıdır. Dava müdafaa için 14 temmuz 13,30 talik edildi. “Milliyet” in 56189 Bugünü yeni bilmecemiz. SOLDAN SAĞA 1 — Hançer (4). Getirmek (4). 2 — Sakat (4). Acele (4). 4 — Tencerenin babası (5). 5 — Bir koyun einsi $ — İnleyen (5). 7 — Çok değil (2). Acemin fili(3) 8 — Atın kundurası (3). Vücudün suyu (3). — fette sebat (4). Tavuk! yemi (4). rıca karar vermiştir. IRTİHAL Topçu Binbaşılığından © mütekalt Kavaszade Cemal B. Müptelâ olduğu hastalıktan Şifayap olamıyarak Bebek teki hanesinde dün sabah ikmal enfası hayat eyleyip buğün Kasım: paşa camli şerifinde Öğle namazı badeleda ailesi mskperesinde defni haki gufran kılınacaktır. Mevlâ Fahmet eyleye, eğlenceleri Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli YUKARDAN 1 — İçine para koy Bakası 2 — Kırmızı (2). Tı (3). 3 — Nota (2). Dem (3). Nota (2) 4 — Kırmızı (2). Siyah adam (4). 5 — Fenalık yapan (8). 6 — Duman (2). İşler (4). 7 — Nota (2). Ekmek (3). Uzak nidası (2) 8 — Hicap (2). Edatı cemi (3). — Iplik (4). Bir renk ismi (4). BİRİM se BES Bürhan Cahit dık hayvan, basmadık, bahçe bi-| rakmazdı. Şimdiye kadar kaç | camanlık, kaç zahire ambarı, kaç çifter hayvan bu korkunç baskını ile sürüklenip gitmişti. O zamana kadar kaylüler dai ma tertibat alnı - dışarıda bay- van bırakmazdı.Hasadı, bu mev sim başlamadan evvel bitirmek için el birliği eder, mahsulü da ha emniyetli yerlere kaldırırlar dı. Fakat bu yıl bent onları bü- tün bu zahmetlerden ve endişe- lerden kurtarmıştı. Bütün bu ha valiyi bastıran yağmurlar şakır- dadıkça köylü içeriden gelen bir emniyet ve tevekkülle: — Allah hükümetten razı ol- sun, Devlet baba bizi kurtardı. Diyor, sükün ve istirahatla ocaklarını tüttürüyorlardı. On dokuz köy halkının bu em İniyet ve sevinçle tatlı uyküları! na vardıkları bu karanlık gece— ide gök ve toprak biribirlerine| geçer gibi yaklaşmışlardı. Eğlence yorgunluğu ile top- rak duvarlı, damarları sazla örül müş evlerinde, kilim parçaları üzerine serpilip yatanlar derin bir uykuya dalmışlardı. Tosun bütün köy delikanlıla- rı gibi biraz çakır keyifti. Evde el avak cekildikten sonra Avse ra çıkardı. Aylarca süren hasret ve vus lat ıztırapları bu gece nihayet buluyordu, Bu gece daha üç köyde düğünler yapılmıştı, bu| gece hasret kavuşmuş, şenlik- ler yapılmış, bütün bu mıntaka halkı düğün bayram etmişti Tosun bunların mes'ut olanı didi. | — Delikanlı hem içki hem se-| vincin sarhoşu idi. Kendilerine! ayırılan iç odanın koynunda yal niz kaldıkları zaman arz üzerin! de her çiftin duyduğu o gönül dolusu zevki kana kana hisetti* | ler. Biribirlerinin oldular. Aylarca biribirini bekliyen kuvvetli adeleler kilitlendi, dü- gümlendi, sertleşti, © yumuşadı! ve insan bedeninin bu mihaniki hareketleri hiç bir elektrik ma- kendisinde görülmiyen bir inti: bak ve ihtilâçla tekrar sertl: tekrar kilitlendi, tekrar düğüm lendi ve tekrar yumuşayıp çö- züldü.Ve bundan sonra bu dört !duvar arasında ağır nefeslerden başka bir şey işitilmedi Gece yarısmı. geçmişti, yağ- mur şakırtıları, rüzgâr oğultu-| ları, ve köpek ulumaları arasım- da korkunç canhiraş haykırış- malar başladı. Bu feryatlar köyün yukarı ba şından geliyordu. İlk hamlede yataklarından fırlıyanlar, çırıl Fakat sular bir anda yükseli- vermişti, Köyün yukarı başında! kiler içeriye hücum eden sular-| dan kurtulmak için dışarı atlı- yor, kaçmağa çalışıyor, çocuk- lar, kadınlar bu dönen, köpüren, yükselen suların içinde” haykı- rıyor, tutunacak bir şey arıyor ve bu feryatlar hâlâ yağan yağ mürun şarıltısı, ve gittikçe yük selen suların oğultusu içinde boğuluyordu. Felâkete ilk ma- ruz kalanlardan akıl edebilen- İer köylüyü tehlikeden haber- dar etmek için silâh atmağa baş ladılar. “Tosunu uykusundan uyandı- fen bu silâh sesleri olmuştu. Genç adam biranda yataktan fırlamıştı. İlk şaşkınlıktan son- ra kapıyı açıp kendini sofaya attığı zaman karanlıkta mühen dis Alâeddin Beyin sesini duy- du: — Tosun, Ayşeyi kurtar, di- ye bağırıyordu. Ne olduğunu hâlâ anlamıyan Tosun bir hamlede tekrar içeri girdi. Ayşe de yataktan fırlamıştı. Genç kadının bu seslerden ilk hatırıma gelen baskın oldu. Bu taraflarda gelin güveyin bir- leştiği gece düşmanlarm bas- kın yapıp gelini dağa kaldırma- ları çok görülmüştü. Fakat içeriye giren Tosun bir şimdi dışardaki fır- Karanlıkta karı koca biribirle rini buldular, Ne içeride ne dı- şarrda bir yer görünmüyordu. Açılan kapılar, devrilen çitler, rm uğultusu, suların şarıltısı onlara vaziyeti anlatmıştı. Dışarda genç mühendis Alâ- ğu kapıdan fırlamış, bahçeye çıkmağa çalışıyordu. Tosuh Ay şeyi kucaklamıştı, İtağının başma koyduğu gelin elbisesini göğsüne bastırmış, tehlike karşısmda ilk hatırına i gelen bu en kıymetli şeyi bırak- |mamak ister gibi onu etinden Jayırmak istemiyordu. İ Tosun, kollarında Ayşe ile İtekrar sofaya döndüğü zaman sular odaya hücum ediyordu. | Sundurmanın önünde, dizlerine İkadar suya batarak yol bulma- ğa çalışan mühendisin sesine doğru yürüdü. Dışardan müthiş sesler, fer- yatlar geliyor, can havlile çıkan haykırışmalar gittikçe coşan su ların şarıltısı içinde kayboluyor du. Tosun kuvvetli adımlarla mü isin yanıma kadar gele bil an BESİ ermemeğe çalışan Ayşe saf di, Alâeddin Bey: i —Baban, baban nerede! diye haykırdı. Geri dönmeğe imkân yoktu. çıplak kendilerini: dışarıya at- |anda ayaklarının su içinde kal-| Sular her dakika yükseliyordu. tıkları zaman bellerine kadar su | dığını görünce irkildi. Uyku ser! Bahçenin arkaya açılan kapısın ya battılar. Yukardan gelen coş| semliğinden tamamile kurtulan | dan çıkıp dağ tarafma kacmak kun sularla yatağından taşan|genç adam İdere boyundan uzaklaşmak lâ- bir yer görünmüyordu. Rüzgâ-, eddin Bey el yordamile buldu-! genç kadın; akşamdan derleyip toplayıp ya! ları kurtarmak istiyordu. İki ayak merdiveni inerek bahçeye geçmek, sonra arka ka- pıyı bulmaktan başka çare yok tu, Fakat sular daha sundurma- da iken diz kapaklarma kadar çıkmıştı, Karanlıkta ve gürültüde biri- birlerine haykırarak merdiveni indiler. Burada su bellerini geç- mişti. Uğultulu bir seylâp halinde çitleri devirip her.tarafa hücum eden sular azgın bir deniz gibi köpürüyor, kaynıyor, yayılıyor- du. İnceli, kalınlı istimdatlar kı- rilan tahta parçalarının devri- len duvarların seslerine karışı- yordü. Bahçeye inen genç mühendis suların ayaklarını yerden kes- meden evvel daha yüksek olan arka tarafa geçmek istiyordu: — Tosun, çabuk ol, sular yük! seliyor! Diye haykırdı, İki adam suların içinde bütün gayretlerile ileri atıldılar, ge- İinliğini göğsüne basıp Tosu- nun kollarında kocasına ağırirk kalbinin bütün masum duygusu inin kendini bıraktığını !ti. Sarıldığı tahta parçası kur- dalga halinde Sulara karıştı, Bu girdibat için- de omuvazenesini okaybeden genç mühendis eline geçirdiği bir tahta parçasına sarıldı, fa- kat kabaran, kıvrılan, köpüren coşkun sular içinde bundan da faide göremedi. Kendi: sü- rükleyip götüren sularla müca- dele ederken bu defa eline bü- yük bir kapı ilişti, can havlile ona sarıldı. Sular onu bütün kırıp geçir- dikleri insanlar, ağaçlar, çitler, evler gibi biribirine katarak sü rüklerken karanlıkta boğuk acı bir feryat işitti. Bu ses: — Kahpe, kahpe, diyordu. O gerdanlık boynunda ateş olsun! Bu Tostnun sesiydi. Genç mühendis birdenbire ir- gildi. Kafasında çakan bir şim- şek bu karanlıkta boğulan bu sesin manasını: bir anda aydın- lattı. Demek Tosun demir pot- rel ve gerdanlık meselesini bili yordu. Genç mühendis o anda ellerinin gevşediğini, sinirleri- hisset- tuldu, genç adam uğuldıyan, kö Püren sularm içinde kin ve hınç dolu kalbinin ateşini söndür- mek ister gibi ağzım açtı: — Alçak, diye haykırdı, bir dakikalık keyfi içi Devam edemedi. Ağzına do- ile dualar okuyor: — Kıyma bize Yarabbi! diye; yalvarıyordu. Arkadaki tahta kapıya yak- laşmışlardı. Fakat o anda dışa- rıdan bahçenin tezek sıvalı bü aeliln bihimi selesi melda semis hir lan sular kalbindeki bu hıncı da söndürdü. Genç mühendis çatlı yan bendin kudurmuş suları i inde kayboldu. Gitti, Bitti 21 Haziran 1910 Nisanisiı