aya giden cadde üzerinde ve)| sahil sköy askerlik şubesi binası-| f tam karşısında üzeri kubbe-l Ve kubbesinin üstünde yosun- bitmiş tek bir türbe görülür. Bu türbede kim yatıyor bilir-| ğ Köprü kalkmalı mı, kalkmamalı mı? ya Çelebi gün her birinde mü: devletin hüküm sürdi ları karış karış dola: ğü nice nice Köprüler kalkmalı mı, kalkmamalı mr? İşte size bir mese- » Bir mesele ki bir bardak suda fırtına kabilinden i Ticaret odasile Şehremanetini biribirne düşürdü. , limanın ıslabatı için başka yapılacak hiç bir şey kal- Meç ta köprülerin kalkmasile bütün işler düzelecekmiş gibi, sürü lâfü güzaf. Halbuki köprülerin kalkmasile bütün bir şehrin hayatı, fel- Uğrayacağı düşünülmüyor. Vakıa son sörl söyliyecek olan Şehremaneti, köprülerin masına muvafakat etmeli ama, limanın ihtiyacı için böyle | Şeyin düşünülmüş olmasını bile kolay kolay havsala almı- . Münakalenin feribotla temini ise sadece gülünçtür. Her de köprülerin kalkması, köprü parasının kalkması kadar ba bir şey olmasa gerekl.. Hem bize kıln'ıı köprüyü kaldırarak Himanı büyültmek, tıp İlba'? bir ayak takacağım diye sağlam bir adamın ayağını ğe benzer. Belki bu takdirde liman genişler ama İstanbul da topal bir im vaziyetine düşer. Ülektrik motorü başında.. #|te size bir motör: Üzerindeki ölüm tehlikesi işaretinden #hilaşılacağı gibi bu muhkem motör, elektrik kaynağı vazi- 1 görüyor. Yeni keşfolunan bu motörle büyük vapurların gğtleri kapatılmaktadır. iğer resimde ise atelye dahilinde çalışan genç san'atkâr Zi y ve mesai arkadaşları görülüyor. latelye âdeta küçük bir fabrikadır. Limanımızın mü btiyacına tekabül eden bu yer: Üe #ahel lli TN ü teessüsün başında çalışan PT CE TT AY NO elye Şişhane yokuşundan Kasım-|misiniz? Meşhur seyahatname Anadoluyu, Rumeliyi, ve bu- oylardan! mahsus üslübile kendisinden sonra gelen nesillere tatlı tatlı okutan bu ayağma üşenmez, ka- lemine üşenmez mübarek ada- mun toprağı gene burada imiş ü| demek. vımıbı ©o kendine Evliya Çelebinin türbesinde Şehremaneti şehir tiyatrosu,| |rup mütalealar yürüte dursun, şehir tiyatrosu kendiliğinden te | İşekkül etmiş, harıl harıl temsil- ler vermeğe başlamış ta kimse- nin haberi yok... İnanmazsanız, şu yukardaki resimlere bakınız; bu çadırlar, Taksim abidesinin karşısındaki büyük talimhane meydanının i İtfaiyenin ıslahıişide eski bir meseledir. Mahalle tulumba cı teşkilâtı ilga edildikten sonra müddet itfaiye ciddi bir yet eseri gösteremci Haydar Beyin Şehreminliği za- manındadır ki şehir, kuvvetli bir itfaiyeye kavuştu ve yangın lar en yeni vesaitle en seri bi sürette söndürülmeğe başla'ıdı. tesisi için bir takım projeler ku-| âtçı tanbulda kusursuz bir itfaiye teşkilâtımız olduğunu iddia ede meyiz. Fakat ne de olsa ıslaha muhtaç ufak tefek kusurlarına -İrağmen eskisine nisbetle yan- gi tehlikesine karşı derecede mücehhez bir itfaiye- ye malik bulunuyoruz. Haber yok !.. Bir kariimiz yazıyor: Zevcim Cizre rüsumat müdü- rü Ahmet Hamdi Bey aleyhine ikame ettiğim nafaka davası ü- zerine kendisi nafaka itasına mahküm edildi. Yazıldı, çizildi. Fakat bugüne kadar ne para ve ine de bir cevap gelmedi. Kimsesiz ve muhtacı muave- İnet bir haldeyim.Medyunun me mur bulunmasına rağmen Cizre icra memuru beyefendi hareke- te gelip bu sarih hakkıma ne- den bakmıyor? Ait olduğu ma- kamların nazarı dikkatlerini |celbetmenizi rica edenim. Mudanya Karafatma mahalle- sinde 33 No, hanede Şefika izcilerden ve Çelebiye y erinin bazılarında refa-| kat etmiş olan Şaban Kaptan isminde biri de yatmaktadır. Evliyanın hatırasına hörme- ten mezarmın bir resmini derce diyoruz, Kasımıpaşalılar arası da bu türbe “lohosa kadın,, tür- besi diye anılır ve doğuramıyan kadınlar için türbede yatan bir lurdu. İşte sıze bir Şehır tiyatrosu lerisinde kurulmuş seyyar tulü-| h: 1 çadırlardır. Kapısının önünde toplanan şu bir sürü meraklıları görüyor- sunuz. Hiç olmazsa Darülbeda- yi kıskandıracak bir kalabalık.. Sonra içeri girilince tepinme- yi alkış, bağırıp çağırmayı tak-| dir ve petestiş telâkki eden bir| halk kütlesi ile karşılaşırsınız, Burada loca, koltuk, mevki, Itfaiyeciliğimiz ıslah edilecek koyacak | Bu teşkilâtın bır kat daha ye ğ bulabilenler oturur, bulamıyan- lar ayakta kalır. Sahne de par- lar, duettolar ve bunların hep- sinin fevkinde komiki şehir fi- lân.... Uzun sözün kısası, Şehre- maneti beyhude yoruluyor. lâhik olmadan teşekkül etmiş, harıl harıl oyunlar veriyor ves- düşünülüyor. şirketlerinin şehir itfaiyesinin bir kısım masrafına iştirak et- mesini emrettiğinden yapılacak ıslahatın bu muavenet sayesin- bileceği anlaşılmaktadır. İşte size köprü üstünde sık uk tekerrür eden sahnelerden mış. Çocuklar, ne güne duru-| gayret ediyor ama nafile. yor. Etrafa dağılan ©o güzelim |riklerin yarısı kapışıldı bil, Küfesini can eriklerinin başına üşüşmüş-| tepeleme erik yük- | ları toplamağa çalışırken bir ta-|dır. Dondurma kutusu başında atta iskemle farkı yoktur. Yer r ha. ... Danıslar, kuvaretto Havalar sıcak gidiyor. Dondurmacılar faaliyette. Sokaklı bunalan soluğu dondurmacı dükkânmda alıyor. Şu resimde gördüğünüz gibi. bazan, dükkâna girmeğe de va, |kit kalmıyor da ayak satıcılarına koşuluyor. Son günlerde küçük el arabaları içinde dondurma satanlan çoğalmıştır. Şehir tiyatrosu, kendi arzusu Sütçülükten sonra suculuk ! İstanbulda iyi su bulup içebilmek cidden bir mesele haline geldi. Hemen bütün memba suları karışık ve hilelidir. Şehremaneti, güya bunun önüne geçmek için suların fıçı ile satılmasını menetti. Artık sular fıçıda değil, ağzı mühürlü da macanalarda satılacaktı. Fakat, emri dinliyen kim... Sular hâlâ fıçılarda - satılıyor, Hem de ne halde?.. Şimdi işitiyoruz ki Emanet iyi su satıcılarınm ihtikârını göre rek kendi açtıracağı dükânlarda buzlu suyun kadehini 20 paraş ya sattıracakmış. Bunu bir hüsnüniyet eseri olmak itibarile memnuniy karşılarız. Yalnız, Emanetin suculuk yapacağına ve bunda mu vaffak olacağına inanamayız. I Bu suücülük , korkarız ki sütcülük gibi az zamanda iflüs c« Yeni belediye kanunu sigorta| daha kolaylıkla temin edile- Her halde İstanbul gibi dört- ü ahşap bir şehir kuv- içindekiler bir tarafa yuvarlan-|raftan da çocukları ürkütmeğe İşin asıl fecii, bu toza toprağar letmiş bir satıcı ağır ağır gider-|ler. Küfeci, zavallı, hangi birile| bulanmış erikleri: kadının şefaatinden medet umu | ken ayağı kaymı İrafa küfesi bir tarafa, küf. geri alınmak Kendi bir ta-|uğraşsın?... Bir taraftan dağılan|korküsile hemen ağıza atılması