22 Haziran 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Haziran 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, Milliyet İsrın umdesi “Milliyet” tir 22 HAZİRAN 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi 4100 Telgraf adresit Milliyet, İs- ibul. & Telefon numaralı: | Estanbul 3911, 3912, 3913 / ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye- için Hariç için 3 aylığı 400 kuruş 800 kuruş 3 B .GN n ; » 2700 evrak geri verilmez iddeti geçen nushalar 10 kuruş Gazete ve matbaaya ait işler için iyete müracaat edilir. Dün bararet en çok 28 en az || derece di Bügün — rüzgür İöycaz hava bulutlu olacaktir, KHi K 3al yağıyormuş! | İstanbul gazeteleri (Shavadis verdiler. - Konyada ';r zatin bahçesine bal yağmış.. "afes şey değil mi? Yalnız bal Üğarken dişarda kalmağa gel- /8Z insan sinek kâğıdıma döner Üğer bu yağan şey Beni İsraile (ğan kudret helvası değilse ci- Ürdaki kovanlara ve pekmez Taplerine basmnlar... Bundan 25 30 sene evvel bizim bahçedeki “yudan da petrol çıkmıştı. Her Vş Allahım durup dürürken bi- Wihsan ettiği bu nimete içini erken biz de kuyudan kova & gâz çekiyor.... Ve bu:mu- gek may'i kuyunun taş - dü- larından damlarken gözleri- e görüyorduk.. Artık şüphe zengin olmuştuk... Biz bu a ile uykusuz kalırken biti- izdeki bakkal meseleyi hal . Meğer dükkanım bodru- idaki 10-15 teneke gaz rutü-| en delinerek toprağa, ora- da bizim kuyuya sızmış... i, Juhranımn sebeplerinden.. — Mutlaka Konyadaki bal yağ- tru da bu çeşit bir şeydir. 'icaret odasında iktısadi kri- ;v sebepleri hakkında tetkikat | ipiliyor.. Bu işle meşgul olan Fut krizlerin sebeplerinden biri 'ak “Güneşteki lekeleri” bul iş... Bu keşfe diyecek yalnız söz bar: ildız arayıp gökte nice turfa b müneccim” İt lattet ile körmez kuyayu rehgüzerinde” İft tarafı da can sağlığı.. Geçen İlime kış çok olacak sebebi gü- teki lekelı dendiydi.... Bu se- | > kriz bu lekelere atfolundu... İlmacınız dört gündür nezleyim, | caba bu da güneşteki lekeler- ben mi? | Selim Sırrı B. ve hekimler | Kimsenin kimseye tasallütü- İi çekemem.. Dünyada en ho- yoma gidenşey bilen adamın “bi- “tim” demesi, bilmiyenin de bu şll itiraf etmesi,.. Bizim memle- te beden terbiyesine ait ilk ve ismir adımı Selim Sırrı B. at- galiba |£ bnya gazetelerinden naklen Sinirler ne için zali nörasteniye tutuluyorur?. Dünyanın her yerinde yeni içtimal hayatın istilzam ettiği umuml şerai- tin bu husasta tesiri olduğuna şüp-İ he edilemez. Örnek olatak alryorum, | 'te, ona benziyen ehalisi çok ka- labalık başka şehirlerde, herkes ışık- lar içinde, gürültü patırtı çinde, sar- sıntr İçinde, hemen dinlenmeden ya- şayor. İlmi ve sınal her sahadaki bu işitilmemiş ve g savaşma |ve çabalama hamleleri insan zekââm- dan bugün çok büyük dikkat ve id- rak cehti istiyor. Bugünkü nağmeleri ile ahenk günkü hayat kavgasının — şeraiti ile| |üyuşabilmek ve muvaffak olmak için fikren, ruhan çok yorulmak lâzım g liyor; çünkü fazla mahsul almak çabuk iş görmek - lâzım... Bu acele koşuş, bu sarsıntılı eder ki yıpratır, Atalarımızın sinirleri zeni bozulmazdı. Yirminci asır çocuğunun iml bir çalışma yor, neden ayatı da Her İş bürosunu orada, dünyanıı i telefonlarla telsizlerle bir beyinler ve yakıcı bir intibah ve hassasiyet çindedir. Dinlenmek mi?... Ancak heyecan| ve gürültü içinde mümkün. Daima hareket ve heyecan; dinlenirken bi- | . Gündüzü ve sar- Mmış ruhlar, sanki sessizlikten yılmış gibidir 'Mektep yorgunluğu,, son zaman-| larda, bütün medeni memleketlerde | barlılaşma be sihhat meselesi - oldu. | Zamarımızın padagojisi, bir nevi il- mi neşve ve neşat ile mestolarak, çok ansgiklopedik bir program ile genç be- | yinler üzerine yüklenmiştir. Bir tarafta genç, körpe bir beyin, öte tarafta bir ilim ki ucu, bucağı yok | mütemadiyen ileri gidiyor, ilerliyor. eee e e em aa eee aa mıiş ve bugünkü lara hocalık etmiştir. Fennf teneffüsi harekâtı Türkiyede ne | gibi muarazalara, istihza ve tez- | yiflere uğrayarak anlattığını en iyi seyretmiş olanlardan — oldu- | ğum için kendisinin bu u: |İâhiyetini “münakaşa edilmez” İaddederim. Bu zat zaman — za- man eliride Darülmualliminın, İstanbul mekteplerinin ve bütün | Türkiye mekteplerinin talebesi- | İnin vücutlarını tattu.... terbiyei bedeniye hocaları yetiştirdi. İs- veçte öğrendiği bu ilmi burada- kilere öğreti.. Gün oldu ki Pa- riste “Joinville” terbiyel bede-| niye mektebinde kotiferans ver- di ve dinlendi. Şimdi ne iş yap- | tığını doğrusu bilmiyorum, 1â- kin kızlarını da Avrupada okut- tu, burada galiba bir çeşit “be- den enstii vaptı. Güzellik kıralıçasının zayflaması sebebi- le hekimler bu zatin — aleyhine “mutetabbiplik” davası açacak- |larmı işittim.. Bir türlü inanma- | dım. Çünkü maalesef bizim dok- torlar arasında her şubede mu- tahassı& yetişti.. Bu terbiyei be- deniye ve gpor şubesine rağbet eden yoktur. phe etmem ki S. Sırrı B. bu işleri tastgele bit'he- lkimdm daha iyi bili: FELEK 'bedeniyat” çi- | b ve'l ki emeklerini ve bu vadideki sa- |- “Mizah, Sinir zâfı artıyor. Çaresi? Yazan : Dr. Rusçuklu Hakkı ş;..:,ıuuı yorulmak, yıpranmak kabi- lyetinde olan bu körpe beyne o ilmi yerleştirmek ne kadar dikkat, ne ka- dar ihtimam isteri. .. Sinir zafının bir sebebi de işte mektep yorgunluğudur. Fikren, aklen yorgunluk bu yıptan mayı kolaylaştırır. Geçirdiğimiz umumi harp gibi umu arzda tesir eden ruhi — sarsıntı. bu bi hayatımızın, gönül âlemi-| nin darbeleri zekümızdan ziyade te- yyüç kabiliyetimizi sert, çetin tec- rübelere maruz bırakıyor. Teheyyüç kabiliyetinin düzensizliğinden ötürü- dür ki sinir zafına tutuluyoruz Hayat kavgasında, zaifler helâk o- zafına karşı umumi bir tara- da ne yapmalı? Bir tedbir bulalım ki harcığlem ol- u mu? Sebebini araş it olduğu nisbet- , biç olmazsa te- Ne ile? Cismant ve ruhi bir tedavi ile. ,, İra- rin terbiyesi ile... Sinir- sinirlerinin düzeni bo| a birdenbre işini gü tavsiye - edilebilir denin, ene leri yorulmu zulmuş br climü terketmesi el ? irse doğru olmaz. Çünkü fikri Ti boş kalırsa, kendi kendini tetkike, duyduklarını tahlile koyu- lur, Asıl sakınacak şey onu kendi ba- şena yalnız bırakmamaktır.Bilâkis si- nirliyi oyalamalı,nefsine itimathissini ve iyi olacağı kanaatini hüsıl edebil- melidir. Mümkün oldukça be. denen alıştığı işlerle meşgul etmeli- dir. Snirleri zaif düşüren daha başka gebepler var :Şahsi,yahut —irsi intan- lar, her türlüsü, sefa let aşk, sevda bulranları. .. Bunların t zale etmek için i tlerin tehlikelerini bil- meli ve bi li, çocuklara - bülüğ ve terbiye verme- anlara, mese MELEK Sineması sözlü, danslı — ve şarkılı revülerin en büyüğü olan ÇILGINLIKLAR. REVÖSÜ Foks Follis muszzam filmini takdim ediyor. Bu film çarşamba günü matine- lete kadar gösterilecektir. DİKKAT : — çarşamba — akşamı AŞK GECELERİ filmi irse edilecektir. dühüliye 25 kuruştur. İkinci Ticaret Mahkemesinden: Lâstikçi Hüseyin Hüsnü efend ait olup İstanbul Tayyare P: lüdüriyetinden Istanbul İş bankasına hamiline «it 17 mayıs 930 tarlh ve Sİ788 numaralı çekin ziyar dolayisiyle — merasimi — kanüniyenin Dil'ifa iptali zımmında I. ko M”düriyeti n muhakcmesinde U maddesi tarihi Ja ibenz zküre iptal edileceği ikinci defa ilân olunur. lüğ çağında fikri ve | * nko | 7 İyoet PAZAR 92 HAZIRAN | Harpten sonra köyün nüfusıw (azalmıştı. Eskiden kalabalık hı:—ı yer olan burası şimdi ancak do- kuzyüz kişilik bir köy haline in| mişti. Lâkin bu nüfuzun arasın-| O kadar ki| İda zenginler vardı. otomobil sahibi çift. sıklete binmiş köylüler görülü- yordu. Gramofon artık eski bir şey sayılıyordu. Evlerde radyo İdinleniyordu. Hülâsa bu köyün| nüfusunu azaltan harp hiç ol-| mazsa geride kalanların serve- tini arttırmıştı. Eski ihtiyarla-; rın söylediğine göre burası ev- velce böyle değildi. Toprak #on derece kısır olduğundan bütün lemekler boşuna gidiyordu. Fakat şimdi böyle değil. Top rak mahsul verdikçe veriyor. En tuhafı bu köyde fakir, fuka- ra namıma kimse kalmamasıdır. Pek eskiden ahali arasında fa- İkir denilen bazı kimseler — var- mış. Lâkin şimdi artık bunların kurumuş... Yalnız, merak lt bir şeymiş gibi köyde bir tek İfakir muhafaza ediliyormuş. |Zenginler bu fakire bakıp ser- İvetlerinin kendilerine verdiği saadeti düşünürlerdi. Köyde kimseye mühtaç olmadığı için bu “nümunelik,, fakir de herke-| İsin merhametini yalnız kendine celbediyordu. Bu fakir adam bütün hayatın ca çalışmış, ihtiyarlamış, köyde bir çok meşe ağacı dikmiş... Fa kat nasıİsa zengin olamamış, bi is fakir kalmış. Kimsesi ol- ten yaşı yetmiş ol başkalarının methametile yaşı-| ordu. Hele sön beş seneden-| shütün muhtaç yaşıyan |bu ihtiyar ayni zamanda izze İnefsini muhafaza etmeği de bili İyordu. Kimseden bir şey iste-i miyor, verilen şeyi alırken de |mukabilinde ufak bir hizmette| | bulunmağı şart olarak ileri sürü | | yordu. Bu suretle ihtiyara iyilik etmek için kendisine rica ile bu i kabul ettirmek lâzımgeli| yordu!.. İşi gücü köyü Gdolaş-| | maktan, akşam olunca da bir ta raftaki kulübesine girmekten | ibaretti. | Bir gün ihtiyar fakir orman- da gezerken bir kaç kişiye rast- ladı. Bunlar fena çehreli bir ta-|| kım kimsçlerdi. Mutlaka fena |şeyler düşünüp hazırlıyorlardı. | Sonradan öğrendi ki bunlar köydeki meşe ormanımı, ihtiyar in adeta mukaddes olan meşe- ği ele geçirmek için hazırlanı larmış.... Hakikaten çok geç | İmeden bu adamlar ormana sa-| İhip oldular meşeleri de kestiler, | İhtiyar sevdiği ağaçların böy le katedilmesine tahammül ede medi. Kulübesine kapandı, çık- madı. Bir kaç gün sotra ihtiyarı| kulübesinde ölü olarak buldu- 'lar, Zengin köyün yegâne fakiri - “Milliyet,,inedebi romanı: 128 bi Uf , IJ“vJ_J P ;)'şıE D raza çeviren hava birdenbire so|de sayvanetlere, ahırlara, çatı| ve udu, zigana tepelerinde kümele | altlarıa sığınmak için yerlerini şen kara bulutlar çözüldi İbırrakıyorlardı. İhtiyarlar: En uzakta kendi alemlerinde — Hava kopacak! Veğlenen delikanlılar, yarı genç İlik, yârı sarhoşlukla keyiflerini 1930 debiyat, Köyün biricik fakiri Fransızcadan— olan bu ihtiyarın ölümü duyu- lunca herkes mahzun oldu. Ar- tak köyde fakir kimse yoktu!... İhtiyar öldükten sonra herkes onun bir hatırasını zikretmeğe başladı. | Neden öldüğünü kimse tayin edemiyordu. Cenazesi belediye| tarafından kaldırıldığı gün her kes biribirine bundan bahseder- ken nihayet zeki bir adam ya- nndakine: — İhtiyar neden öldü bilir misiniz?.. dedi; Ormandaki son meşenin de kesildiğini gördüğü için. . Çünkü bu ağaç onun en yakm| ve en son akrabası idi de on- İtilâfın tasdiki 58 inci hafta birinciliğini İstanbul lisesinden 79 Mehdi B. kazanmıştır. Yazısı şudur: Bu haftanın en mühim habe- ri şüphesiz senclerdenberi uza- yıp giden Türk-Yunan ittilâfı- nun tasdikıdır. Çünkü: Bundan yedi sene evvel kı- lıncımız sayesinde Yunanı sev- gili topraklarımızdan çıkardık ve hür, müstekil, şerefli bir hü- kümet olarak Lozan nfuahede- ini imza ettik. Fakat bununla ş bitmedi. Bizim Yunanistanda bir çok emvalimiz vardı, kaçan Rumlar memleketimizde — mal bırakmışlardı, bunlar ne olacak- tı? Senelerden beri devam eden çetin müzakereler bazı inkıtaa uğruyor, bazı tehlikeli gerginlik ler gösteriyordu. Bu yüzden ik- tısaden ve malen bir çok zararla | rımız oluyor, birçok millettaşla- rımız sefalete düşüyorlardı. Nihayet sulhperver hüküme timiz bu işi de halletti. Uyuşma kararını Büyük Millet Meclisi- miz kabul etti, Yunan meclisi de kabul etmek üzeredir. Bu sa- yede bu âzim bir gaileden kur- tulmuş oluyoruz. Yarınki Pazârtesi akşamı ELHAMRA sineması NANSİ KAROL ve GARİ KOOPER'in temslli 3ÜNAHKÂR MELEK filmini sesli sözlü ve şarki takdim edecektir. Ayrıca bütün dünyanın en büyük tenoru TITO $SKİPA tarahıadan — PRENSESİTA , MARTA ve repertuvarından sair moşhur şarkılar taganni edilecektir. 11 İlalları: zsîîu. 60 gâra kapalıydı. Bütün bu işler jandarma ku- mandanının kırbac gibi - sert e- mirlerile hemen yarım saat için de yapıldı. ikuru; tur. |ma! sın, zigana zigana olalı böyle şenlik görmedi. Domuz, bak bu İ eştetti. Eğlentide rakı yasaktı. | akşatı gerdeğe gireceksin, t delikanlılar işi tadında bı| —Ve ona zörla bir kadeh içirdi | cacaklarına söz verdiler. Razı |ler, | | , hatta ikram ettikleri bir Padeh rakıyı ona da içirdiler. İkat mühendis Alâettin onu ara-| Btrafı yüksek dağlarla kapan | tiyordu. Bir jandarma - onu ça-! Jandarma kumandanır atın üs gezerken bu köşeyi de Diyorlardı. Kaymakam karı-| şıklığa meydan vermemek için| yavaş yavaş her kesin dağılma- sınş emretti. Fakat eğlenceye, keyfe dalan halkt toparlamak kolay olmadı. Daha kaynayan yerlerine götürülmeden şiddetli Delikanlı orada kalacaktı. Fa/ bir yağmur, müthiş bir gök gü-| rültüsü ile beraber boşandı. Civar köylerden gelenler hay bozmuyor, altında - toplandık- yanlarına atlayıp dört nala yo- ları büyük çınarların etrafından la çıktılar, Kaymakam da mü- ayrılmıyorlardı. | Maamafih ilk şiddetli yağış-| |tan sonra yağmur yavaş yavaş Haştı. Yaşlılar: — Bu sağnaktı, geçti, ama ar ası var, diyorlardı. Evvelâ çadırlara koşanlar 0-| k: endis Alâcddine derhal veda edip kaza merkezine avdet için yola çıktı. Ve zaten biraz açar kazanlar bile | hafifledi, gök gürültüleri uzak-! gibi görünen hava bu defa daha |karanlık - bulutlarla dolmağa |başlımışu. Genç mühendis bu gece Tosu nun evinde kalmak istemiyor- Bugüscü yenı bilmecemiz Soldan sağa: 1 — Kirli (3) Remil (8) 3 — Gizlenen şey (3) Allah (3) $ — Mana (4) Veba mikrobu (4) 6 — İstifham (2) (2) Köpek (2) 7 — Nota (2) Efendi değil (3) Genişlik (2) 8 — Aptal (4) Katiyen (4) 9 — Bir kaç misli büyütmek (4) | Yemek (4) Harik, hayat, kaza ve Yaptı kumpanyasına bir kere uğran DevletDe idaresi pazartesi gi © 28 hıziran pazartı unacak * | — Derince limanma gelecek m kapalı zarfla münakasaya Devlet Demiryolları 15,30 a zıradır. Talipler münakasa şartnar rada ve Haydarpaşada idare Beyoğlu ikinci lcra dairesinden: Satlarak şüyuunun izalasi hükm- Dolanan / Kasımpaşa'da — çarmamescit maballesinde pehlivan sokağında eski (9) ve yenl (11) numaralı bir bap | hane açık arttırma ile paraya çevri- lecektir. Kiymeti mühamminesi bin dokuz yüz İiradır. Şartnsmesi lcra divanhanesine muallâk olup - tarihi ilâadan itbaren 930-2512 numara Hle görülmek Üzere açıktır. Fazla malâmat almak İsteyen mümuriyeti- mize müracaat etmelidir. Arıtırmaya iştirak için yüzde yedi buçuk * nat göstermek Tâzımdır. Tapoda mü- seccel ve gayri müseccel hak sahip- leri - yirmi gün içinde evrakı müs- bitelerile memuriyetimize - bildirme- dikleri takdirde satış bedelinin pay- n haziç kalırlar.Gayri men- işbu ilân İle şartna şeralt dalresinde tarihine — müsadif pazar günü sast 15 de Beyoğlu ikiaci lort dairesinde - sanlacağından talip olanlarla alakadarların malâmu olmak üzere ilân olunur. laşm kulün tamami mede 27 -temmuz- 930 gösteriler Cahil, fakat zeki ihtiyarın bu lâfı Alâeddin Beyin gücüne git ti, Bu temiz bu cevher gibi ada mın omuzunu tuttu: — Maksadım o değil babacı- ğım, dedi, Bu gece evde düğün var, Gelin var, rahatsızlık olma- sın, diye düşündüm. Ve sakalını okşıyarak ilâve etti: — Merak etme, kalırım. Gi- dinciye kadar, üç gece daha siz deyim, Yağmur kargaşalığı arasında kesilen davul zurna sesleri şim- di yalnız Tosunun dere boyun- Telefon : Beyoğlu * Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli Yukardan aşağı: 1 — Denizin lekesi (3) İki ırkış imetizacı (5) 2 — Valide (3) 3 — Bir kedi ismi (6) Hicap (2), 4 — Akıllı (5) 3 — Zamanlar (4) 6 — Kıymeti maddiye (5) 7 — Figan (6) Edatı şart (2) $ — Bir göz rengi (3) 9 — Dudak (3) Putlar (5) otomobil sigortalarınızı Galatada Ünyon hanında ktin ÜNYON SİGORTASINA turınız. Türkiyede bilâ fasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON madan sigocta yaptrmayınız. - 2002 miryollari ilânatı ünü İçin ilân © olan 29 kilom esi günü için ilân adilmiş olan Kay yeni bi ilâna kadar tehir edilmişti: * alzemenin tahmil ve tahliyesi konmuştur. Münakasa 12 Temmuz cumartesi günü saat 16 da Ankarada idaresinde yapılacaktır. İştirak edeceklerin teklif mektuplarını kadar münakasaâ komisyonu kâtipliğine vermeleri lâ- ayni günde saat nesini 5 lira mukabilinde Anka- veznelerinden tedarik edebilirler. he lligbilyiir nnn ae ni li e ae daleşler Bt d AAĞİ Mahkemel Asliye Birinci Ticaret dairesin di 3 adet 4/00 Ozmanlı istikrazı tahvi- Mu 1890 adet Osmanlı istikrazı dahili tahvi- Ma 1911 adet İstanbul tramvay tahvilâri adet Anadolu eshamı adet Anadolu eshamı 60-00 adet Anadolu tahvilâtı koponsuz | edet Anadolt tahvilkti u adet Anadolu tahvilâtı Hi adet Türk tütünleri tahviltu adet Rümeli tahvilüti adet Rümeli tahvilâtı amorti adet Haydarpaşı Himanı tahvilâti adet Haydarpaşa eshamı «det6.1/2/00 1922Yunan tahyülde adet Haydarpaşa liman tahvilâtı adet Haydarpaşa eshamı Memaliki Şarkiye Frans:z Bankar sına merhun cins ve nevi ve adedi balâda müharrer esham ve tahvilât 24 haziran 930 tırihine müsadil salı günü saat 14 de esham ve tahvilât borsasında açık artarma ile sanlacağt Hân olunur. çalıyorlardı. Köy kızları içinde çok gü İoynıyanlar vardı. Bunlar - sır” ile bazan ikişer, üçer kalkıp o! nuyor, gençlik heyecanile dur” madan dinlenmeden zıplıyor! dı. Genç mühendis köy delika" kdarı arasında onların şarkılar Nı, oyunlarını dinleyip seyredt” cek eğleniyordu. Akşam olmuştu. Köyün biser katlı, kerpiç d varlı evleri ara sıra çiseliye” bazan şakırdıyan yağmur altıf” da erir gibi gittikçe selleniyof, kafrarıyordu. bu küçük anadolu köylerin | ğirdi. ralarda barmamiyacaklarını ça-| /— Kaymakam fırsattan istifade du. Oraya şimdi -Ayşe de gel- “e genç zabitin hayatı o kadar| Dağlarda akseden davul zur- yahdut ve durgun geçiyordu ki |na sesleri geç vakitlere kadar de ndi gibi dinç köy delikanlıla-| vam etti. menedemedi, Ve rakmımın ko| — Pehlivanlar nihayet hızlarmı | tu o kadar burnunda tüttü ki | almışlardı. Saatlerce süren mü-| yağmur belki geçer, diye çadır- reler hemen kaldırıldı, çadırlar| — ivaslr Kara|larından çıkmıyorlardı. Fakat| söküldü. Halk, jandarmalar ça-| gördüğ rakipleri-|gök gürültüleri gittikçe artı-'mur içinde, baştan aşağıya ıs-ı" dikleri dolu kadehi seve seve | cadeleden sonra Ömer pehlivan Şti. 'osun da bir aralık bunların |nin sırtını yere getirmiş, baş için | yor, sular çayırın ötesinde beri-|lak durmadan çalışıyor, ikinci konan hediyeleri ve ikramiyeyi | sinde küçük küçük göller halin-| bir sağnak basmadan işi biti anına v Arkada arı kıskanç bir sevği | almıştı. & ona ıa"ızsç_r, el şakaları ya- Ara sıra serpiştiren yağmura | buk anladılar. Şimdi köy evlerine doğru bir. |koşuşma başlamıştı. Kayma- kam, Jandarma kumandanı, de toplanıyor. Bir anda rengi sararan dere suları coşkun bir derai A etmek, civar köylerden gelenle- mişti. Rahatsızlık vermekten ri geri yollamak için hemen sa-| çekindiği için Tosunun babası- ğa sola atlı çıkardı. na bu gece muhtarın evinde ka- lacağını söyledi. Meydadaki tezgâhlar, tı e b Z Hammeb kaklırddr. satela İbtiyar adatn, . gök. İyi , oğlu Tosun kadar sev iği genç mühendisi bırakma- dı, Hatta mühendisin bu tek!i ini kendine karşı ağır buldu: mek istiyorlardı. İlk hamlede| — Mühendis bey, dedi, bizim sünnet çocukları, köyün yama-'evde çok sıkıldın. ama, zarar rındaki hüvük zahire deposuna ' yok, bir kaç gün daha dişini sı- i|dolu idi, daki evinden geliyordu. Evin önündeki geniş sayva- net altında meydandan - getiri- len zerde kazanları dop, Kız tarafının davetli- leri de burada toplanmışlardı. Dışarda yeniden şiddetli bir yağmur boşalmasına rağmen burada eğlenti devam ediyor, erkekler o gün için temizlenen ahırda eğleniyor, kadınlar evin geniş odasında oynuyor, davul, Sayvanetin tavanında içlerit de beşer numara lâmbalar kot muş, bir kaç fener asılmış, b ların sarı, zaif aydınlığı Zigattfi eteklerinde, bu iptidai eğlenct” lerle düğünü şenlendirmeğe &” lışan insanların yüzünü birer ” lü çehresi gibi sarartmıştı. Gece yarısına doğru ihtiyaf lar gençleri ikaz ettiler: ğ — Yağmur basıyor, evlere © nülmez herkes evine

Bu sayıdan diğer sayfalar: