16 Mayıs 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Mayıs 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Fikir Asrın Umdesi “Milliyet” tir, 16 MAYIS 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi. — No. 100 Telgraf adresi: Milliyet, Is. Telefon numaraları: Istanbul 3911, 3912, 3913 —— ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 150 1400 1400 ,, 2709 pe ale G 3 aylığı Gelen evrak geri verilmez Gazete ve matbaaya ait İşler için müdüriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini BUGÜNKÜ HAVA 1? derece İdi Bugün rüzgür Rahmetli Saffeti Ziya Be- — yin bu isimde bir eseri var. Ge- ende gözüme ilişti. Aldım ka- rıştırdım ve gördüm ki eser ke- sesi müsait ve zengin bir adamm giyinme usullerini gösteriyor. Ben zannetmiştim ki bu kriz gü: di yinmenin yolunu yazıyor; al- 6 em Yürl r. net ra po uri! ri aç NN Bı © * Mutlaka bir Yunanlı danmışım, İktisada çok riayet- “o kâr bir var, o bana daima iki yüzlü kumaş tavsiye edet der ki: — Sıkışırsan tornistan yapar . giyersin yeni gibi olur. Bu ku- maşlardan her zaman bulmak kabildir. Ben “nasrl giyinmeli” suali- cevabını buna benzer şeyler de arıyordum! Yanılmışım. İsim bulamadı ise! Bir kariim, mükâfatı bana ait olmak üzre Bakkallar Cemi- yetinin rakısı için bulduğu ismi yazıyor, Eğer Cemiyet müna- sip bir isim bulmadise bu fena değil: Kevser! Uskumrular şaşırmış... Çirozun bahalı o olduğunun farkında mısınız? Evet bahalr. e uskumru çıkmıyormuş, bebi pek garip. Uskumrular Çanakkale boğazından girerler- ken şaşırıp Selâniğe gitmişler. uz tutmuş olsalar gerektir. Hele 'bir de onları denesinler, görü- Gelen mektuplara Ayni imzalı mektup gönde- ren karilmize: Mutaloanıza temamen işti- rak ederim. Bursada Rami B, yazı yâzan kariimize- “Bilemem eyliyecek o girye “ midir, hande midir” FELEK hakkında “Milliyet,in edebi Poppca zehire müracaat fik- rinde idi. : için Ahmet Sami gibi hayata ilik bir toy erkeği kukla gibi oynatmak pek basit bir mese- idi — Ve böyle erkekler dumanı üs tünde gençlerden daha elveriş- idare edilebilir mahlük irdı, Genç erkekler, toy genç- ler terbiye edilmemiş polis kö- pekleri gibidir. Civa gibi kay- ar; sıçrar, koşar, atılır, gel der sin gelmez, otur dersin otur- 237, yat dersin yatmaz, deligi , art gibi, bir kere zencirinden boşandı mı bir daha zaptedil bez. Fakat toy ihtiyarlar koyun idir. Günlerinin yarım saat gecerse on bir buçuk saa! da kuruş| i ucuz gi- 9 sa Mizah, TL Me 0 OdU, AMLI Haftalık icmal | e | Ccnevrede Cemiyeti Akvam Meclisi 59 uncu içtimamı aktet- ti. Fakat bu içti daha ilk günden daha ziyade Londra tahdidi teslihat kongresinin de vamına benziyor. Ajans haber- leri, İngiliz, Fransız ve İtak yan hariciye nazırlarının, Lon- drada bir türlü o anlaşılamıyan tahdidi teslihat meselesi etra- fında görüşmekte olduklarını bildiriyor. Malâmdur ki, İtal- ya ile Fransa arasındaki rcka- bet yüzünden Landrada kruva- zörler hakkında beş taraflı bir itilâf hâsıl olamamış, kruvazör ler itilâfı üç tarafı o kalmıştı. Konferansın akibinde İtalya- nin derhal vâsi bir bahri inşaat programını tatbika başlaması Fransa ile İtalya arasındaki si- yasi münasebat:” üzerinde bir gerginlik hâsıl ctti. İşte şim- di Cenevrede itilâfa varmak i- çin bir teşebbüs daha yapılmak tadır. İşte bu mühim hususi müza- kereler karşısmda, o Cemiyeti Akvam Meclisinin resmi içti- mar pek sönük kalmaktadır. Ve irilen haberlere göre, bu içti- Nasıl giyinmeli? | malar bir takım iktisadi me- Selelere inhisar (o etmektedir. Şurası muhakak ki Cenevre iç- timaları eski ehemmiyetlerini kaybetmişlerdir. Büyük dev- zakere ve intaç etmektedirler. Cenevre içtimaları (tedricen gümrük tarifeleri, beynelmi lel fuhşun men'i, Lahey mah- kemesi gibi akademik bir takım meselelerin müzakeresine inhi- sar etmektedir. Tahdidi tesli- hat, Cemiyet misakının bir ma- ddesi iktizasından olduğu hal- de, bu mesele etrafındaki mü- zakereler Londrada cereyan et- miştir. Bunundabir sebebi Cemiyet müzakeratının bir ne- ticeye iktiran edememesidir. Meselâ Romanya ile Macaris- tan arasındaki mahut hakkıhı- yar sahibi Macarlar meselesi, senelerdenberi (o Cemiyeti Ak- vam Meclisinde müzakere edil- diği hâlde bir türlü halledile- ları da bildiriliyor. Bir habere gör& de Gandinin tavsiyesi ü- | zerine,Naidu namında bir Hint- li kadın Gandinin yerine milli hareketin başına geçmiştir. Ö- tedenberi Hindistandaki milli hareket hakkında & yazdığımız yazılarda şunu - tebarüz ettir- mek istedik ki, o hareketin cn! İzayrf tarafr bir liderin bulun- mamasıdır. Bir milleti bir ide- al etrafmda toplıyarak onu is- tiklâle sevketmek, bu işin aza- meti ile mütenasip büyüklük- ite bir adam ister. Bü ne Gan- dinin, ne de Madam Naidu'nun yapacağı işe benzemiyor. Bun: lar ancak Hintlilere istiklâl aş-| kını telkin edebilirler, . Fakat milli istiklâl davasını başarmak için hem ideal adam, hem de hareket adamı olmak lâzımdır. | Diğer taraftan valii umumi Hindistana verilecek yeni ida-| renin şeklini tayin için gelecek| teşrinievvelde Londrada bir konferans toplanacağını ilân et miştir. Bu haberin, ihtilâl ha- reketi üzeririe teskin edici bir tesiri olsun diye ortaya atıldı- ğına şüphe yoktur. Mesele bir defa da müzakere safhasına gi- rince, Mısır müzakeratı gibi i- lânihaye devam edebilir. Oy ür Mısır müzakeratı gene inki- taa uğradı. Müzakeratın inkr- | ma sebep, Sudan omeselesi- dir.” Anlaşılıyor ki, İngiltere ile Mısır arasındaki diğer üç ihtilâf halledilmiştir. o Fakat dördüncü ihtilâflr nokta olan Mısır meselesi en ehemmiyet- İlisi idi. Çünkü. İngilizler Su- |dana hâkim oldukça, Mısıra da !hâkim olacaklar demekti. Mr sır demek, Nilnehri demek-| itir. Bu nehrin suları da Sudan dan gelir, Binaenaleyh o Mısır- İlrlar bu hayati mesele üzerin- de ısrar etmişlerdir. Gerçi İngilizler Sudanda Mr sırla vhüşterek imilkiyet esasr- | nı kabul etmişlerdir. Fakat Mı- | sırlıları idareye karıştırmak is- | tememişlerdir. Bu şerait altın- da müşterek milkiyet (o lâfızda! İkalmıya mahkümdur, Öyle an-| cak intihabat dolayısile papas- lar faaliyete geçmişler. Pisko- pos neşrettiği bir beyanname- de, hükümete rey vermek ve hükümete taraftar olan gazete- leri okumak günah olduğunu İ- lân etmiş”, Halkın mühim bir kısmı cahil ve papasların nü- fuzu altında olduğundan, hükü- met intihabatta kaybedeceğini anlamış ve intihabatı tehir et- tirmiş. Devlet ve din arasındaki bu mücadelede devlet nüfuzunun galip geleceği şüphesizdir. Fa- kat bu asırda Malta gibi Avru- paya bu kadar yakın bir adada bu meselenin çıkması hayli ga: riptir. Diğer taraftan kilise ile hü- kümet arasındaki bu ihtilâfm, adada İngiliz ve İtalyan nüfuz ları arasmda bir mücadele ol- duğu da anlaşılıyor. 2 Mi en İspanyada Cumhuriyet da- vası aldı yürüdü, Madritte açık tan açığa Kıral Alfons'un aley- hine nutuklar söylenmekte ve tezahürat yapılmaktadır. Da- rülfünun Emini M, Amamundo, irat ettiği bir nutukta, İspan- yol milleti taraftar olmasa da Cumhuriyet idaresinin cebren kabul ettirilmesi lâzimgeldi- ğini söylemiştir. Cumhuriyete taraftar: olan diğer hatipler, diktatörlük devrinde Primo dö İRiveranın “ecnebi şirketlerden rüşvet aldığını söylemişlerdir. Fakat bu hareketin (daha ler tarafmdan yapılan içtima- lar ve nümayişlerle hükümetin bunlara karşı mukabelesidir. Verilen haberlere göre, işçi ve talebenin nümayişlerini hükü- met silâh kuvvetile dağıtıyor ve tabii bu muamele kansız ol- muyormüş., Bu, klâsik bir ihtilâl mukad- dimesini arzediyor. Bir asır- danberi Avrupada istibdatlar böyle yıkılmış, , Cumhuriyetler böyle ilân edilmiştir. İşçinin ve talebenin bir içtimar, bir silâh sesi, beş on kişi ölüyor. Halk- ta bir galeyan. Sonra da Kıral medi ve nihayet geçen ay Pa- laşılıyor ki İngilizlerin Sudan|düştü, yaşasın (Cümhuriyet, riste hususi miizakere netice- Bu demirbaş! sinde halledildi. meseleyi Cemiyeti Akvam Mec lisi şimdi ruznamesinden karmıştır. *. Hindistandan gelen haber- ler müphemdir. Sansör devam| ettikçe de müphem olması ta- bii O addedilmelidir. Bir asayişin tamamile iade edildi- ği bildiriliyor, ertesi gün de ihtilâlcilerin şurada burada te- dip edildiği ilâve ediliyor. Hin- distan havadisleri bize — harbi umumi içindeki muharebe ha- vadislerini hatırlatıyor. “Hin- distan cephesinde siikünet var, tabiri çok yerindedir. Fakat bu sükünet haberleri- ne rağmen, İngilizler sürü ile tevkifat yapmakta devam edi- yorlar. Mevkuflar derhal mu- hakeme edilmekte ve hapse sev kedilmektedirler. Bazı mah- pusların açlık grevine başladık romanı: 94 j > A j Bürhan Cahit sr| da takip ettikleri siyaset, Mr-| sırdan ayrı bir Sudan milliyet- perverliğinin inkişafı gayesini istihdaf ediyor. Bünun içindir ki, son zamanlarda “Mısır ve | Mısırirların ve Sudan Sudanlı- | larım,, sözleri çok işitilmiştir. el Maltada din ve devlet nü- fuzları çarpışıyor. Kurunu vüs| tai bir manzara arzeden mese- lenin esası şüdur: Geçen mart- ta Malta papasları;, Malta veya İngiliz tebaasından bir papa: İsın Sicilya adasında ikametini! emretmişler. Sürülen papas, bu kârara itaat etmek istememiş ve hükümete müracaat etmiş. Hükümet te tabii bir Malta te- basının bir kimsenin papas ka- rarile memleketten ihraç edile- miyeceğini bildirmiş ve papas ta Maltada kalmış. Kalmış am- ma, papas teşkilâtı hükümete harp ilân etmiş. Şimdi 24 Mayısta yapıla- tamamile ısınmadıkları genç kadının karanlık gönül dava rı peşinde koşmasına engel o- Tür, Tecrübeli erkekler genç bir kadının gönül arzularını tatmin | | sesleri, Bakalım tarih İspanya- da da tekerrür edecek mi? A.Ş. Doktor HAFIZ CAMAL Cumadan mada günlerde le- den sonra saat ( 14-16 ) da e bul Divanyolunda ( 118 ) mumero- lu hususi kabinesinde hastalarını habal eder. ZAYİ Bankacı zade Hilmi Bey namına mülga Galata ikinci belt gürrü. Ründe 24-11-27 tarihli ve 446 na kina ve taşlarının gümrük ve mus- mele vergisi olarak teslimi vezne kılınan 475 lira 3 kuruşu muhtevi 590 numara ve (012.927 tarihli makbuz zayi olmuştur. Zayiinden muamelei mukteziyesi İcra kılınaca- Bından mezkür makbüzun hükmü olmadığı ilân olunur Sigara, kahve ver, geliyo- rum. Genç kadm tabii bir “dost ve ahbap ziyaretinden fazla son günlerde birer birer inkişafa başlıyan taze münasebetler te- edemeseler bile keşfetmekte güçlük çekmezler. Çünkü onla- zahüratina benziyen bu vak'ayı fevkalâde bulmuş © görünme- getirmek, kafalarını Yere) rm da gençliğinde geçkin bir) mek, inisafirine karşı ihtimam ye düşünmekle geçer. kocasınm ısınamadığı yatakta göstermiş olmamak için kalfa- Gençlerdeki'kan hareketi ka-| geçmiş hümmalı maceraları var| nın arkasmdan hemen aşağ, ünü daha yeni açan kırk|dını kontak düğmesine basıl-| dır. Onun için genç kadınlarına|di. Sade, zarif bir ev kıyafetile mış dinamo gibi harekete geti-| karşı vesveseli, endişeli. olur-| onu karşıladı.” rir, Bu vaziyette genç erkek bir| şoför vazifesi görür, lar, onun taze kalbine bahar ko- Ahmet Sami becerebildiği ka Genç ka-| kusu vermeseler bile hariçten|dar ince bir nezaketle genç ka- dında, silindirleri aşınmamış.| esecek mevsim < rüzgârlarına|dına özür diledi: yatakları eskimemiş, civataları paslanmamış yeni ve yollu bir karşı tedbirli davranırlar, Ve bunu ihmal eden kocalar — Epey zamandır hörmetleri mi arzetmekte kusur ettim ha- otomibil gibidir. Marş pedalmal| için genç kadın yol üzerinde aç |nrmefendi dedi. Bir defa ziyare basınca işler, gaz pedalına bas-| mış çiçek gibidir, gelen koklar,!tinize gelmiştim, bulamadım. tıkça ileri atılır, şahlanır. geçen koklar. Daha olmazsa a- Ondan sonra bir-iş için Koy: Bir de tecrübeli erkekler var-|çık gözün biri koparıp göğsüne| ya kadar gitmek icap etti, vazi dır ki bunların vaziyetleri bir genç kadını az çok tedbirli ol- ağa mecbur eder. Bu tarZer- kekler gençliklerinde yaptıkla- rmın tatlı hatırasile yaşadık! rt için gözlerinde daimi bir çap- kanlığın ışıklar; parlar ve bu şık koyunlarına aldıkları halde taker. Ahmet Sami Beyin ziyaret! haberini alan Hâle küçük bir * treddütten sonra kalfaya sor-; kaleminde mümeyyiz olan Ak-! geleni söyler, du: — Salona aldın mı? İ — Evet efendim. femi ifa edemedim. Her halde AYY Ede mühim safhasr, talebe ve işçi-| ika Ferhan Bey bugün yazıhane- isine çok geç gelmişti. : Geceyi rakılı, kadınlı, çalgılı bir eğlen İce âleminde geçirmiş sabahle- yin ancak öğleye doğru uyana- bilmişti. Yazıhaneye gelir gel- mez yorgun ve bitap bir koltu- İğa çöktü. Akşamm humması jhâlâ üzerinde idi. Dizlerinin üstünde istirahate çekilen ge- niş karnını kısa kollarile çem- berliyerek, altları mörarmış ve şişmiş gözlerini kapadı, © Çıp- lak başını koltuğun arkalığına dayadı vebiraz o kestirmeğe başladı... Tam bu esnada kapı vurul- muştu. O, daha “giriniz!, de- imeğe.meydan kalmadan, açı! İdr Ve içeri uzun boylu, yağız ibir adam girdi. İri adaleleri si- İyah ve eski elbisesinin üstün- den o farkediliyordu. Gözleri mavi bir çelik gibi parlıyor, du dakları garip bir asabiyetle tit riyordu. Kendini tâkdim etti: — Ben Necmi Tahir! Sizinle çok mühim bir mesele hakkın- da konuşmak istiyorum. Beni beş dakika dinlemek taham- imülünü gösterirsiniz değil mi?, i Biraz nezaketsizce konuşaca- ğım, affedersiniz. . Ferhan Bey biraz doğruldu ive haykırdı: — Yani ne demek istiyorsu- nuz?., — Ne demek mi istiyorum?, Şimdi anlarsınız! Size 2evceniz den bahsedeceğim!, . — Zevcemden mi? . — Evet!.. — Bunda sizi alâkadar eden bir nokta görmüyorum!.. — Onu da şimdi görürsünüz! Bunu söyledikten sonra ga- yet tabii bir lisanla hikâyesine "başladı: — Zevceniz bundan takriben otuz sene evvel Bursada doğ- muştur. Fakir bir ailenin kızı- dır, Biz de o zamanlar onların komşusuyduk!.. Ailelerimiz bi- ribirlerine gidip gelirlerdi. Ve ben de ekseriya Hicranla bera- ber oynardım!.. Ferhan Bey kızmıştı, önün- deki masaya şiddetle bir yum- ruk vurarak cevap verdi: — Hikâyeniz beni hiç te alâ- kadar etmez!. Başka bir şey söyliyeceği- niz varsa onu söyleyin. Yoksa işim var!,.. Garip ziyaretçi güldü: — Alâkadar etmez mi? Ba- kın şimdi alâkadar edecek nok- taya geliyorum. Evet, ne diyor dum, tam yirmi yaşma kadar Hicranla beraber (o yaşadım, O benim hayatta hakiki bir arka- daşımdı. Ve bir gün arkadaş- lıktan daha ziyade bana yaklaş- tı. Nişanlım oldu, Her şey yo- lunda gidiyordu. Ve biz hiç bir kuvvetin bizi biribirimizden ayı İ siz ve hovarda olan Ahmet 5. konuşmaktan başka çare bula- #mıyordu, etti: Şekkür ederim Sami Beyefendi, mim, Ve onun lâkırdıya mecra bul, mak için kıvrandığını görünce kendisine mahsus zarif ve zen- gin sohbet mevzularile ziyaret sahnesinde başlamak üzere o-| lan soğukluğu dağıttı. Ahmet Sami, kadın meclis- İlerinde neş'eli ve hatta geveze ir, Fakat bu neş'esi bulundu- "Zu meclisteki kadınların her — Aşk hikâyeleri — İramıyacağını (o zannediyordük.! Evlenmemiz yaklaşmıştı. Tam bu esnada siz meydana çıktınız! Necmi, masaya (doğru iğil mişti, Acı bir sesle ilâve etti: — Evet siz bir karakedi gibi Jaramıza girdiniz, altmlarmızla paralarınızla onlarm gözlerini boyadınız. Annesini kandirdi- nız. Babasını doyurdunuz ve €- sir pazarından cariye alır gibi. Hicranımı zorla elimden aldı- nız... Zavallı ne yapabilirdi, ne söyliyebilirdi?.. Babası o öyle zalim bir adamdı ki,. Onun e- mirlerine körükörünç itaat ct- meğe mecbur oldu. İşte siz bu kızı elimden çaldını. Siz hır- i Sızsınız beyefendi. . Ferhan Bey şiddetle ayağa kalkmıştı. : — Efendi! diye bağırdı, ben kendimi tahkir ettiremem!, Çı- kın gidin buradan!,. Çıkm gi- din buradan!.. Fakat Necmi hiç oralı olma-| dı. Cebinden bir rovelver çıkar- dı ve dedi ki: — Susl.. Sesini çıkarma!,. Yoksa, geberdiğin gündür. . Ferhanm dili o tutulmuştu. Tabancanın soğuk parıltısı ka- nını uyuşturmuş, onu bitap bir halde tekrar koltuğa © çöktür- müştü, Uzun boylu zair sözüne de- vam ediyordu: — Evet, sen benden sevgili- mi çaldın!.. Bütün ağlamala- rıma, bütün yalvarmalarıma rağmen Hicran elimden gitti. Fakat bir noktadan seni affe- diyordum: Belki Hicran bu şe- kilde mes'üt olur diyordum. Ve onun mes'ut olması için ben or- tadan çekildim. Onu seninle yalnız bıraktım, Ve artık Hic- ran Ferhan Hanrmefendi bir da ha benim yüzümü - görmekle, sesimi işitmekle vicdan azabı duymadı. Ferhan sabit nazaçlarla mu hatabına bakıyordu. Beriki sö- ünü daha bitirmemişti. Dedi ki: — Aradan on sene geçti, Beh onun mes'ut olduğunu zannedi- yordum. Fakat tesadüfen arka daşlarımdan sizin evin. halini! öğrendim. Senin ciğeri beş pa- ra etmez bir adam dığını, senin zulmün, ahlâksız- İdim. Efendi, ben rstıraba kat mı?., Kafana danketti mi?.. Ferhan hiç: sesini çıkaramı- tıkanmış gibiydi. velverile oynıyarak sözünü bi- bir belediye çavuşu kadar teklif|lemeğe kendilerinde salâhiyet |nüyordu. gören insanlar ( gibi oda bu mi resmi ve teklifi yerlerde bu|meclislerdeki kadmlarla şakala| line geçse, bunu düşün lunduğu zaman o eski lisanile)şır, çimdik atar,. ileri geri lâ-| gözünün önüne bol etrafındaki | rakı sofrası geliyor, kırdı söyler ve Yi gittiği gündür. Bir daha 7 lı Hicranı ağlatayım, Lp sabahlara kadar ığın altında inlediğini öğren-| yerinden dim, Ve bunun için buraya gel| Necmi tekrar haykırdı: Ilandımsa o kadın ıstırap çeksin| gibi!.. Sözüme iyi dikkat diye katlanmadım, Anladım var git şimdi istediğini yap” Çık: yordu. Boğazı bir yumrukla) zıhanesine girenler, onu 9 4 dan felcolmuş bir vaziyett€ Necmi ayağa kalktı ve ro- |de ölü buldular, fi biyat, Sarrat İ Hektapiler müsabakası Mısır - Ingiltett 52 mcı haftanın 4 üncült nü Darüşşafaka lisesinden Osman Nuri B. kazanmii Yazısı şudur: Bu haftanın en mühim 6 ri şüphesiz ki Mısır - İngi müzakeratmn pek nazik bif haya girdiğini yeni gelen lerden anlıyoruz, Mısır li Nuhas paşanm riyaseti al daki heyet ile İngiliz hanif nazırı Mr, Hendersonun fi ettiği İngiliz heyeti arasmdi” aydanberi devam eden müs, ratın mevzuunu şu dört m teşkil etmektedir. 1 — Mısırm harici bir tef ze karşı müdafaası, vüze karşı müdafaası için M ve İngiltere arasında bir it aktedilmiştir. Diğer tarafti nebi ve ekalliyetlerin muh sr da Mısır hükümetinin “İp sine düşen bir vazifedir ki, “İp suretle kapitülâsvonlar 3 mile kalkmış bulunuyor, asıl mesele son iki noktad8öja Mısır toprağının İngiliz © atr ulunması, Mısır efkârı WE) miyesini fevkalâde sarsan © him bir meseledir. Çünkülü tabifdir ki müstakil bir mi ketin toprağı üzerinde velet pek mahdut bir sahada bir kısım ecnebi askerinin cudiyetine tahammill etmek İl tiklâl,, mefhumu ile tezat t©ğİ eder. Bu meselelerden sonr8 4 «| danm idaresi ciheti kalryof / buna da İngilizler pek görünmüyorlar, İşte itilâf, mühim âmilide budur. her halde müzakeratın mi bir safhada olduğuna şÜ yok.... | — Bana iyi bak Ferhan Bİ Bir daha sefere haber veri $ Eğer ufak bir ahlâksızlığı” arsam, canınm? celi dolaştırayım deme! senin imanını gevretirim. köpek gibi sürünür gidersif| ir Ferhan ağzile imırıld — Katiller için darağac! — Ben ölümden kork olduğunu) kımdan değilim. Elimi kel öğrendim. Zavallı Hictanım ge-| ye uzatmadan &vvel kendi * ce gündüz hicran içinde yaşa-!nimi de dağıtırım.. Uzun bir süküt oldu. F kıpırdıyam — Anlıyor musun?.Bir tı. , i Bir saat sonra Ferhan“ f MÜMTAZ m 1 y Bu kadın istediği gibi dostlarınm her: yaptığını hoyjdeniz kenarındalar. dı. olunca zembereği bitmiş gra mofon gibi stop : etti. Bereket böyle zavallı bir iş değil diplomatlar, gazeteciler meclisini idare etmeğe mukte- dir bir kültüre malik olan Hâle vaziyeti kurtardı. Genç kadın nazikâne bir ziya) ret olarak kabul ettiği bu sah- affedeceğinizi ümit ederim ha- şakâya tahammül eder takım-İneyi kendine mahsus bir soh- nımefendi. !dan olmalarına bağlıdır. Ahmet İbetle canlandırırken Ahmet Sa- Bu Şurayı devlet ağzı itizara)| gören alkışlardan cesaret ala- | bir koltukta, Kendisi de © genç kadm nezaketle mukabele|rak azardı. Fakat böyle kendi-| sında. İçiyorlar. Hâle bi. ş i sine lâübali olmak fırsatını ver-|beti tatlı kadın müter N — Gösterdiğiniz alâkaya te-|miyen bir kadın karşısında lâ-| konuşuyor kırdı bülmak için ter dökmek-| Sami evvelâ sıcaktan şi ; dedi, Samimi olduğunuza -emi-| ten başka bir hareket yapamaz-| derek yakalığını, boyu © nı çıkarıyor, tekrar içi Hazırladığı cümleler tekmil|biraz sonra caketini gene içiyorlar, genç içiyorlar, | çıkar” kadın? | — Çök sicak, şu manto” l adamını) kar, diyor, o ısrar ediyor” Fakat artık onun da 8” i mahmurlaşmıştır: — İstemem! diyor... Genç kadının bu çel biraz daha kudurtuyor? — İçelim! diyor. Hâle: Vaktile Defterhancde tapu Sami böyle âlemlerde aklına|mi başını döndüren bir o heye-|dediyor. Ve ondan s0: canla onu dinliyor, kendi ken-| nakaşa başlıyor. met Sami eski usul merasimle nuşmağı hâlâ terkedememiş- » İçki ve eğlenti âlemlerinde esasında basit, “dar, ham olduğu halde para- nm verdiği kuvvet ve cür'etle “herşeyi yapmağa, her şeyi söy dine: — Ah şu kadın, istediğim gibi bir elime geçse! diye düsü - İçeceksiz — İçmiyeceğim. d

Bu sayıdan diğer sayfalar: