Kj ; Fikir, Miza Wİ; FEDER aa OŞAĞ RIRAR LA AA P esaray 9 YÜ S aa | gM LA l (3,%? ğvğ ’ğyğt Polltika .;'! 4 İ “reru” Ka Da | Ascm Ümdesi “Milliyet” tir.| — y aA tahdidi teslihat kol: 25 NİSAN 1930 feransı geçen salr günü Son içti e rearr dera e İrmgye Pre a merir A Sineti b B aa a hmnbul_âîı:fîl:. y Üç aylık müzakereden sonra ABONE ÜCRETLERİ Ğğî_ş& î:î?d:îî::âîcaîîı Türkiye için Hariç için | * ihir — 0001 aa G0 “kunuş! latmıştık. Geçen hafta da izah n 150 . 1400 ,, tttiğimiz gibi muahede üç kıs- 5 1400 — ., 2700 4 | ma ayrılmıştır. - <yük harp ge mileri, ve tayyare gemileri hak kındaki birinci kısım ile tahtel- Gelen evrak geri verilmez bahirler hakkındaki ikinci kı- “Müddeti geçen nushalar 10 kuruştur. Dimük aa aft iel sım, beş devlet tarafından imza B D aA LA | lazitaştak Kzavasödler, mükrip Gazeti il ler hakkındaki üçüncü kısım kabul MİLLİYET — Cuma — n, Haftalık icmal İtalya'nın büyük harp gemile- l en çetin safhasını Sudan mese- ri inşasında Fransa ile müsava- ' lesile Süveyşin işğali meselesi t tanımıştı. Faşistlik teessüs et | toşkil ettiği bildirilmektedir. E mezden evvel, bir sınıf harp ge- / sasen İngiltere ile Mtsir arasm milerinde kabul ettirilen müsa- | daki başlıca ihtilâf noktaları da vat esasının şimdi diğer bir sı- bunlardan ibaret olduğuna gö- 'nıf harp gemilerin kabul ettiril-. re, şimdiye kadar büylük bir ne- memesi, Faşist diplomasisi için tice elde edilmemiş demektir. bir mağlübiyet telâkki edilecek Malümdur ki Mısırla İngilizler ti. İşte bunun içindir ki İtalya, arasında dört ihtilâf noktası | Fransa ile müsavat meselesin-| vardır. Fakat en mühim ihtilâf | de ısrar etmiştir. Bu ısrar yü-| Mısırdaki askeri işgal ve Sudan | zünden de kruvazörler mesele-| ım mukadderatı işleri idi. Mısır- |sinde beş taraflı bir itilâf imza- daki ecnebilerin himayesi, Mısr | lanamamıştır. |rın hariçte temsili gibi kapitü- | lâsyonlarla alâkadar diğer ih- tilâflar etrafında İngilizler, mü saadekârlıkta bulunabilirler. (Konferansın bu neticesi, Av |rupa'da Pransa ile İtalya arasın daki siyasi rakabeti tebarüz ct- ların mes'uliyetini l etmez. BUGÜNKÜ HAVA | Dün hararet en çok IS en az ise, yalnız İngiltere, Amerika | tirmektedir. Filhakikâ bu İtal- ve Japonya tarafından imza €-| yan — FPransız takabeti, bugün dilmiştir. İtalya ve Fransa, krü Ayrupa'nın en mühim siyasi vazör inşasında serbest kaldık- meselesidir. Bu rakabet, yalnız larından, üç devlet, imza ettik-/ iki devlete mtinhasır kalmıyor. leri itilâfa bir madde ilâve et- / Etraflarma topladıkları peyk- b ğ'— Emanetin en ileri gelen bir nefise noktai nazarımdan zen- 'çih ederler? İşni düşünen ve tercümanın çe sualini işiten bu zat hemen Politika Z yazan zat dün bir ser &; levha koymuştu: v B? A dır. Bu maddeye göre, eğer ha- riçten bir devlet, fazla miktar- da kruvazör inşa edip te bu in- şaat itilâfı imza eden devletler- Hangi resmi — denher hangi biri için tehlike seversiniz? — |ge, itilâfname ile takarriir eden 3 nisbetler değişebilecektir. Bu- nun manası şudur ki şimdiki iti Iaf ile İngiltere, 54,700 ton kru vazör v, s. il a razı olmak- tadır. Fakat Fransa, serbestir diye, istediği kadar kruvazör in şasına başladığı anda, İngiltere de kendi nispetinin tezyidi için, muahedeyi imza eden diğer iki devletle müzakere cdecektir. Bu halde tabif diğer iki devlet te kendi nispetlerini tezyit ede ceklerinden, geçen salı günlü imza edilen üç taraflı itilâf al- tüst olacak demektir. Şimdilik böyle bir şeye ihtimal verileme mektedir. Tüknü Avrupada bir tetkik se- yahati yaparken Bi geçer. Macar payitahtr sanayii gin bir şehirdir. Bu zate müze- lerden birini gezdirirlerken de- lâlet eden zat tercüman vasıta- sile sorar: — Ekselâns hangi resmi ter- $i g'e Esasen şunu hatırda tutmak Tâzımdır ki, Londra muahedesi nin üçüncü kısmınm, beş taraf- İr olmaması ve üç taraflı kalma sı, İngiltere ve Fransa arasında bir ihtilâftan ziyade, İtalya ile Fransa arasında ihtilâftır. Bu- nun da sebebi, bahrf ve askert olmaktan ziyade, bir millt hay- siyet meselesidir. İtalya, kruva zör inşasında Fransa ile müsa- Bu nasıl sual? — arkadaşmızın - sihhi *“Tabit çocuğun vazifeleri,, “Akirma münasebetsiz bir su- geldi. Acaba sun't çocul mar var?. Sart midir? — Saridir, değildir diye şu gün- mek mecburiyetinde kıbnışlur-l teşkil edecek olursa, o hal-| lerle bir nevi yeni Avrupa mü- vazenesine doğru gidiliyor. Ta- bit, henüz harpten evvelki gibi, tebellüir etmiş zümreler yoktur. | Fakat gidiş ona benziyor. Mrdi 4 Almanya'da Brüning kabine- si ümidin fevkinde muvaffakı- yet göstermektedir. Başvekil, |kabinenin muhakkak sükütunu Lintaç edeceği zannediler — yeni İ vergi ve ziraat kanunları gibi |bir takım projeleri kabül ettir- | | meğe muvaffak olmuştur. | Brüning'in kullandığı silâh, Alman kanunu esasininin 48 in €i maddesidir. Bu maddeye gö- re, bir ihtilâl veyahut diğer mil |Jt tehlike karşısında, Reisicüm- (hur, meclisi feshetmeğe ve 90 İgün içinde intihabat yaptırma- | ğa salâhiyettardır: Bu 90 gün | müddet zarfında hükümet mem leketi idarei örfiyeye çok benzi yen bir şekilde idare edebilir. Rivayete göre, yeni Başvekil Brüning, Rl:!ıü:llmhur Hinden- burg tarafmdan imzalanan bu |fesih kararnamesini cebine koy | uş ve meclise giderek, kabine Jiçin tehlike teşkil eden kanunla | |rr kabul ettirmiştir. Reisicüm- | hurun ve hükümetin, ancak mil | N tehlike ve ihtilâl halinde is- timal edilmek için kanunu esa- |siye konulan ahkâmı, böyle bir | münakaşa edilen delilik li zatinde anlaşılmış bir şey idir. Bunun en büyük deli- “Sihhi sayfalar,, mecmua- şu yazısından alabiliriz: — *“Delilik sari değildir. Bunun vat istemiş, Fransa bu müsava-| vergi kanununun meclisten ge- | ti kabul etmemiştir, İtalya'nın çirilmesi için istimal etmeleri- bu müsavat meselesinde ısrarr, | 3in ne d"îfye k::lz:rddoğşm ol- askeri veya bahribir ihtiyaç- | düuğu ayrı bir me: ir. Şurası | tan değil, siyasi sebeplerden ile Mmuhakkak ki, bu. Alman Releh ri gelmekte idi. Yani istenilen / Stağı üzerinde müessir oluyor bahr? müsavat değil siyast mü-| demektir. Bu vaziyet bize öğre-| . dünyada hatırıma getire- iç bir sahibi ihtisas yok! Zavallı delilerden kimseye za ' gelmez (!) Alınlarının ka- yazısı icabr kapalı bir yerde mseye zZarar vermeden hasta- ve ömürlerini geçirir- savat idi. Başka türlü hareket etmek, , Fransa'ya Avrupa'da hâkim mevkii vermek demekti ki, Mussolini İtalya'sı bunu, ko lay kolay yapamazdı. Mussoli- ni'den evvel bile 1921 senesin- Bizce asıl tehlikeli olanlar| delilerdir ki beşeriyet ilk| ir kısmımız delidir. Lâkin kim? İş bunu bilebilmekte. Ba- kalım Vaşington: kongresi bu iş için bize bir ölçü verecek mi? in Vaşington'da toplanıyor..,, İtiyor ki, Almanya'da parlamen ; İtarizm, ve demokrasi mefhu-' mu, İngiltere ve Fransa'daki . şeklinden - büsbütün başkadır. | Böyle bir vaziyetin Fransa'da akla gelmiyeceğini söylemek bi le lüzumsuzdur. .. * | Londra'da Mısır - Başvekili | | Nahas Paşa ile İngiliz hüküme- | |ti arasındaki müzakereler hâlâ | kapalr kapı arkasında cereyan |etmektedir. İngiliz gazetelerin- de bu hususta pek az malümat vardır. Yalnız müzakerelerin Evvelki gün gelen kısa bir telgraf haberi, müzakeratm, Su dan meselesi yüzünden inkrıtaa uğradığını bildirmektedir. Fa-| kat bu haberin arkasr gelmemiş tir. Bu itibarla ihtiyat kaydile | telâkki etmek icap ediyor. Bu- nunla beraber böyle bir ihtima- M hesaba katmak lâzımdır. ** Hindistan'da vaziyet gittik- çe vahim bir safhaya giriyor. Gandinin tevkif edilen oğulları ikişer sene hapse mahküm ol- dular. Kalküta şehremini de tevkif edildi. Bazı yerlerde ec- nebi mallarına karşı boykot i- lân edildi, bazı yerlerde - polis- lerle ahali müsademe etmiş, mü himce zayiat olmuştur. Bazı ha pisanelerde açlık grevi başla- mıştır. Hülâsa Hindistan'ın muhtelif yerlerinde bu hareket başka başka şekillerde tecetli etmektedir. Bu da istiklâl! hare ketinin bir merkezden idare e- dilmediğini göstermektedir. Fa kat Hint kütleleri usullerinde değişmekle beraber, gayelerin- de gittikçe birlesmektedirler. Diğer taraftan; İngiliz hükü- meti, Simon komisyonunun ra- | porunu neşre karar — vermiştir. Malümdur ki bu Simon komis- | yonu eski muhafazakâr hükü. meti tarafından Hindistan'a ve- rilecek idare şeklini tahkik için teşkil edilmişti. Kornisyonda temsil edilmedikleri için, Hint- liler buna karşı boykot ilân et- mişler, temastan çekinmişler- di. Fakat komisyon buna rağ- men tahkikatına devam etmiş| ve şimdi neşredilecek rapor ha-| zırlanmıştı. Napolyon - bir işi | tavik etmek istedi mi komisyo-| na havale edermiş. Simon ko- misyonu da o maksatla teşkil e dilmişti. Bakalım bu tavik ko- misyonunun, günün en mühim bir meselesi olan bu Hindistan meselesi hakkındaki raporunda ne cevherler vardır?. Meclisi umumi vilâyetin aza- sından Mustafa Faik Beyin oğ- lu ve kibrit inhisarı şirketi mu- hasiplerinden Bahaettin Beyle Zatünnur Hanımın - velimeleri dün icra kılınmıştır. Tarafeyne saadetler temenni ederiz, Saat kaç? | İkide bir lüzum hâsıl olsun olmasın rasgeldiğine saati sor- mak âdetidir. Onun için bu.bir zevk, yahut sadece bir sinir zü- fi meselesidir. Dün koridorda bana rasgelince ilk işi saati sor| — Gizli sokağında, Mahfuz ap- |mak oldu: artımanında $ numarada, Ahu | — Kuzum, şu saatine bakar | Canarı Hanımın yatak odası. mism? . | | — Saati çıkarıp baktıktan son-|tık, yastık... Dantelâ, dantelâ, |ra gene cebime koydum. dantelâ... Levanta, levanta, le| | O, beni saati söylesin diye vanta.. Pudra, sürme, allık ve bekliyordu. Nihayet dayana- '*Vanta. İmnedı: | — Ahu Canan Hanım da piliç — Hani ya kaç söyliyecektin?.. — Öyle söylesene a birader, dedim. Sen saate — bak dedin. Ben de bakıp yerine koydum. Saat kaç diye sormadın ki Kulak misaliri Karyola, yorgan, yastık, yas olduğunu| Ti piliç?... Ki 'rilip serpilmiş uyuyor. Odaya hizmetçisi Fatma gi- ter, Hanımını — uyandırmaktan çekinmez, hatta perdeleri bile açmaz. Fatma — —Hanmefendi!.. |Küçükhanım!.. Aylık zamanı gelmiş. Ahu — yarı uykuda — Bu- yursun! , Fatma — İlâhi küçükhanım, kapıcıyı yatak odasına mı geti- reyim?, Yarı çıplak yatıyorsu- nuz. Ahu — gerinerek — Amma ne canımı sıkryorsun bilsen! Fatma — Ne yapayım, aylık istiyorlar. Ahu — Ne aylığı?. Fatma — Apartımanın üç ay- İiğını. 276 kira. Ahu — 276 lira değil, 276 ku Tuşum bile yok. Fatma — Olmadığını ben de biliyorum, fakat — kapıcıya ne diyeyim? . Ahu — Söyle defolsun. Fatma — Bu söz değil ki ha- nımcığım, Ahu — Yarın akşam gelsin. | Anne.. ve.. çocuk!.. | “Bir kadın için en büyük fazilet anne olmaktır!..” Her çocuğu annesi emzirmelidir. . Hilkat doğan çocuğa annesinin me- |melerinde beslemeği en tabil ve fal- deli.grdayi hazırlamıştır. Her anne tabiatin bu ülvi arzusunu benimse- mekle yayrusuna en asil vazifesini yapmış olur. Sütünü yavrusundan €- sirgemeyen bir anne çocuğunun sih- hatte büyümesini sağlam, gürbüz ye- tişmesini temin etmiş olur. Çok ya- |zık ki, bir çok gnneler yoktan sebep-| lerle yavrularına meme — vermekten çekinirler. Bu annenin kendine, çocu guna, memleketine bilerek işlediği bir| ihanettir. Kadın çocuğunu emzirtme- yap #ütnine gibi yabancı allere em-) zik gibi hayvan sütüne bırakmakla şefkatini kaybetmiş, çocuğunu — elile) ölüme sürüklemiş olur. Asırlarca pılan tetkikat ile şu hakikat anlaşıl- meş: Natıl ki, ana kalbindeki şefka-) tin ölçüsü yokma. , .. ana sütünün yerini de hiç bir şey ta- tamaz. ... anne sütünün terkibile i- nek, keçi sütünün terkibi bir değildir| anne sütünden başka çocuğa verilen İher hangi bir süt çocuğun cılız, soluk | |ber hastalığa müsteait bir — bünyede kalnasına sebebiyet verir,. Bebekte kemik hastaliği, kusmuk, ishal gibi 'bir çok hazımsızlıklar. . tekevvün e- der. Çocuk ekseriya ölür. Yaşarsa da ber gn bir hastalıkla inler, durur. Ulfak çocuklarda görülen ölümlerin onda dokuzu anne sütile beslenmi- yenlerdedir. Her kadının sütü yalnız kendi yavrusuna yarayacak terkipte ayıı bir hususiyet gösterir. Bunun i- çin çocuğunu sütaeye verdim diye Fatma — Yarına kadar 276 lira bulamazsınız. Olacak iş de- iğil bu. Beş altı gün atlatalım.. |Haydi siz şimdi kalkın, banyo- düşünün, sokağa — çıkm, şöyle |bir kolaçan edin. M Ahu — Sen çok traşçı kiz öl- dun Fatma. çaresini arıyorum; kabahat mi bu?.. Bugünden aramağa baş- larsanız beş altı gü: sonra an- cak bulursunuz. geı:delik mas- |i piliç!.. Kol, gerdan açık, se-| nuzu yapın, giyinin, gjislenin, | |teselli duymak bile bile aldanmak de İmektir. Kadın ister ikiz, ister üçüz |doğursun kendi sütü bunların hepsi- ne kifayet eder. Yeter ki nasıl emzire raflar için üzülmeyin, ben borç veririm. Ahu — doğrulur — Sen sesi- ni kes te perdeleri aç. Fatma perdeleri — açar, oda aydınlanır; bir de bakar ki ya- takta, hanımın yanında sarışın bir erkek başı var. Fatma — A Ahu —Ne zannettin ya.. B_en her şeyi evvelden düşünü- eiğini bilsin kalbinde o şefkat bulun- sun. Yalnız veremli bir anne çocuğu-| Nu emziremez, İlerlemiş kalp, böb- rek bastalıklarında, sara, kanser gibi rahatsizlıklarda anne çocuğunu em- zirmemeli, Prengili bir kadın çocuğu, nu kendi ermzirmeli. Eğer çocukta frengi tezahurati görülmüyorsa anne «i emzirmemeli. İnek sütü vermeli| bunun haricinde Düstur olarak — her| anne kendi yavrusunu kendi emzir- | rüm, meli. Yoksa ehemmiyetsiz bir sebep G Çi le emziremem fena oluyorum, zaifim,| - Fatma — Eğer yalnız olma- |sinirliyim demek bir zevallılıktır. .. . | dığınızı bilseydim gevezelik et- 'ğ:ib;:u ı::â.n bir anne yavrusunu | 'dim. dÜd ynunda, kendi sütile besler!| — Ahı — Ziyanı yok.. Bak ku Dr. Cemal Zeki'zu gibi uyuyor.  di anlaşılıyor ki timarha- ne haricinde kalan bizlerin de ” FELEK “Milliyet,,in edebi romanı:: 79 — K 00 w Ve ğ | ga a — DUOGBUN n mi;h'.. Davetliler arasında! ve gitmek istememesine Tağ- îçm_ıll':ıd=ı S. âh;;lvmın Galip Beyi Yat klüp iske- minin aC ,lesinde istim); ön meb'us Hüdal Beyi buldu. derdi. KS L MİRLİ NR — Davetnameler herkese (Maal — Bütün davetliler gelmişlerdi. ) kaydile gelmişti. Fakat| Hatta Cevdet Bey bile gitmek vdet Beyin karısı İstanbulda|istemediği, bu davetin sıri Ga-| nden çıkmazdı, Nusret Bey|lip Beyle Hâle için tertip edil- LA"'. nımını böyle yetlll_,t getir-|diğini anladığı halde, sırf Hâ- ' mezdi, Hüdai Beyin ailesi esa-|leyi orada yalnız bırrakmamak m memleketinden bile gelme| fikrile gitmişti. mişti. Sedat Âli böyle eğlenti-| Ahmet Sami pür heyecan, is değil, hiç bir yerde karı-| kele üstünde, elleri cebinde do- e beraber görülmüş insan| laşıp beklerken Galip B. in yal- ildi.Binaenaleyh hanımcı ile nızca merdivenlerden indiğini decek Galip Beyden başkası| görünce fena halde bozuldu ve Hâ gayri ihtiyari haykırdı: eticeyi iştiten Hâle Ga-| — Al...; Hanımefendi yok ye bir şey söylemedi.|mu? - D z davet akşamı birdenbire| r (miğren) çıkardı. İlâç aldı, dönmesinden - şikâyet ettiliki | p ren)bir başdönmesi yatağa düş tü. Ahmet Sami o kadar fena ol| du ki müvazenesini derhal bul-, masaydı hiddetinden Galip Be-. yi derhal denize yuvarlıyacak- tı. Meyus omuzları düşük, mez- bahaya giden bir öküz gibi tah- ta iskele üstünde sürüklendi: Sükütu ve vaziyeti bozan Cev det Bey oldu. Yakası açgâo be- yaz gömleği, beyaz Pantalonu ile genç b.î' rcuya benziyen iş adamı içini dolduran şetaret- le yerinden fırladı: — Haydi bakalım beyler, de-, di, içelim! Hem artık kalkmı- yör muyuz, başka Felcock var İmı? — Vah, vah! Yazık! Bu habere Cevdet -Beyden başka sevinen olmadı. Baş tarafında akordunu ta- mamlıyan incc saz heyeti, orta da mükellef büfesi, fraklı gar-| sonlarile bir düğün gecesi ile—l mine hazırlanır gibi süslenen 1 i Ahmet Saminin ölgün, bit- kin sesi mırıldandı: — Hayır, yok! — O halde şu saza da emret te başlasın bakalım, biraz da klüp halkı alaturka dinlesin, de min istimpotta alaturka saz var diye Terasa birikmişlerdi. — Hüdai bey ince saza emir, istimpot cenaze götüren bir Ha| liç yapuruna dönmüştü. Cevdet Bey için için gülüyor, somurtan Ahmet Samiye bakı ı yanında duran Nusret Beye | sıldıyordu : — Hazırlık dehşet nıonşer,ı bak, Antalya şimendiferi neler! yaptırıyor. O gülüyor, - Galip Bey davet sahibinin bu tersliği ne hayret eder gibi ötekilerin yüzüne bakıyordu. — Tibi verdi. Güzel bir suzinâk - faslı başladı. Z Cevdet Bey yuvarladığı ka- dehi tekrar doldurması için gar sona uzatırken Nusret Beyin ku lağına iğildi: — Bu akşam (Suzinâk) fas-| l da gider ha! Çalgıcı başı Alı- met Saminin ruhunu okudu ga- a. Sıcak bir vünden sanra bu ay| Sana lâühali bir halvet arzusu| ol dınlık gecenin okşayıcı bir seri: liği var. Hava o kadar râkit yapraklar bile uyuşmuş biv.;p. dallardan îcılrkıılor. gelir. İnsan bu âlemde eski se- istimpotun makina kısmı bir|lâmlık ağaları i , - folluk gibi sıcak. Hasır kol- |maçlı :ğtınlz'şıieh Mçedikyx şulılıra yerleşen davetliler içki| buçlarla sere serpe oturmak, ıl_e beraber başlıyan saz faslını| kalkıp oynıyan, gülüp söyliyen dıııhygr gıbı süküt ediyorlar, — |kadınlarla düşüp kalkmak ister. |© Ve istimpot yavaş yavaş, mo| Rakı içilen ve şarkı — söylenen törünün hareketi bile belli ol-|bir mecliste kadın olmaması madan, bir gondol gibi sahilin| bu âlemde bulunanları mütema- koyu neftt — gölgeliklerinden diyen içmeğe ve derin hülyala ayrıliyor. Kurşı m, — pul |ra dalmağa, nihayet bir külçe pul beyazlaşan denize açılıyor. | gibi yılıılıp sırmağa mechur e- Saz, insana içmek, sevmek ve| der. mestolmak arzusunu veren bir | — Ahmet Saminin istimpoz â- ahenkle ağır bir şarkı çalıyor. | lemi böyle şarabı bol bir Ayna Ahmet Sami üstüste kadeh-|roz manastırı haline — dönünce leri yuvarlıyor, Cevdet Bey yas| koltuklara yaslananların hepsi lındı(ıhnır koltukta — bacak| kendine göre bir hayale daldı- bacak üstüne atarak sigara içi-|lar. Baş tarafta, kendi arala- yor, konuşulan lâkırdıları ku-|rında hem içen, hem çalan ve lak ardile dinliyor, ara sıra gar|belki de eğlendirdikleri Bey- sona işaret edip rakı, meze ge-|letden daha fazla eğlenca saz tirtiyor. hu heyeti artık kıç taraftan emir Bu alâturka meclisin kadın-| de almıyarak kendi bildiğine sız hali cidden acınacak kadar| çalıp söylüyordu. berbattı. Rakı ve ince saz in-| — Bu eğlentide Hâle buluumuş yarım düzüna erkek kar, kollar sıvanır, saçlar dağı- Güzel şey yor. Canım | ya. yim?.. Canım Apartımanın aylığı Fatma — yaklaşıp bakti 1 Ahu — Sen aksiliğe ismini unuttum, Neyse ( nir) Canım! Carım — Hı!... Ahu — Benim. Canım — Göri — Çok iyi, Ahu — Dün gece |sıkıntım olduğunu, âşıkm madığını, evin 276 Tira a İnr vermediğimi — Malüm. yorum. Ahu — Bu da hizmetçirt Canım — Müşeref oldur! Ahu — Ev sahibi aylık' söylemişi Canım — Ha. .. Evet.. lemiştin galiba.. Ben Ahu — Evimdesin. amma evin neresiydi?. çin eski geti! Ahu — Gizli sokak, apartımanı, Canım — doğrularak — fuz apartımanı mı?,, Ahu — Evet.. Buna dâ şacak ne var?. Canım — Şaşacak var, senin de talihin yok. Ahu — Neden?.. h Canım — Ev sahibin babi'jii dır. Babamın apartımanındi turuyorsun. Ben eğlenmek babamdan para alıyorum. B ma 276 lira veremem doğ Giyinmeğe başlar, Selâmi ciddi yı içkileri tazelemek için açılan bu küçük sefahı muhakkak bir kaç kadın si_ karıştırmak lâzımdı. Bunu doğrudan doir“ y tayâa atmaktan sıkıldı, ” Beye açtı. Zaten ğ L Yenli neşriyat Mehmet Ali zamanında Mısır imperatorluğt ve şark meselesi Mısır yüksek muallim tebi müderrislerinden Sal |tarafından ahiren fransızça ” Fatma — Ben de 276 liranın ,eser neşredilmiştir. meşhur Mısır valisi |Aliye dairdir. 1811—1840 s&” leri vekayiini ihtiva İpek mühim vesaike göre |lan bu eser son derece ciddi 'tetkikin mahsulü olduğu atili lıyor, Eski Osmanlı impet luğunun bundan bir asır e! vaziyeti, Mehmet Alinin Bi üliye karşı olan vaziyeti, manki Avrupanın şayanı di? siyaseti pek müstenit olarak bu kitaptâ | edilmiştir. Eserin müellifi ris, Londra, Viyana ve de bulunan resmi ve hususi saikten istifade etmiştir. P4? te basılan bu eserin bu. itibif ne kadar mühim olduğunu rara hacet görmüyoruz. hissettirir. Yakalar, çeketler çı- arasında yap yalnız kal e bugünkü mevkilerini te: gibiller, hatta iskarpinler bile fazla|re, vak'alara borçlu olduklâ” kenar terbiye Ve kinlerinden sıyrılamıyan fendiler, içtikleri rakı ledikleri musikinin aşkile ” de bütün hayatı Avrupa niyeti içinde geçmiş bu Kkâ€' Arnavutköy yosmalarına tıkları muameleyi yapacaki Zaten istimpotun — bu manzarasını acı acı sey Ahmet Sami elden kaçant rı telâfi etmek için hati '!ir);oş çehralâr geçiriyor, ya) yi ve arkadaşlarını " bulabileceğini düşünüy İstimpotu — Aynarorl! kurtarmak, etrafa biraz. İ canlanı Bu Metid edeni tetkil M l n