© :| 1 x t Ha eç Kt | V Sesil Sorel şehrimizde 6 temsil ? verdikten sonra gitti. !, larma geçen malümata naza- " ran 5B yaşındadır. a BO U V.ı' yyet 3yeı | Asrin Ümdesi “Milliyet” tir. 20 ŞUBAT 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No. 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- tanbul Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ 'Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş G 3 aylığı Üa | 12 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdüriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etme: —— —r, BUGÜNKÜ HAVA | Dün hararet n çok 6 en az B derece Idi. Bu gün — rüzgir poyraz esecek, hava kapalı olacaktır. F ELEK | Mm. Sesil Sorel Meşhur Fransız aktrisi Mm. Senelerin tarihe olduğu ka- dar ağır tesir edebildiği bu ka- dın, “Lârüs” gibi tarih kamus- Buna rağ- men sahnede gösterdiği cevva- liyet 25 yaşındaki” kızlarda az bulunüur. Anladım ki bazı in- sanlar kış gibi fena mevsimle- ri ve uyku gibi gayri şuurf va- zifei uzviye ile geçen saatleri #Gmürlerine katmıyorlar, ve hoyW lece genç ve dinç. kalıyorlar. İşte Fransada bir kaç Cü hur reisine “dildade” lik etmiş, | bir kadindır. İki gün İstanbul- ken kendisini — teş için gara gidenlere ayrı ayrı il- | tifat etmiş ve en sonuncu ola- rak elini sıktığı şuaramızdan bir zate de: — Sizden .ı»nl'rken ne ka- dar müteci min edrmeıs.nn' den'ıs Şair, İstanbullulara ait ola- rak sıi lendiğine şüphe olmu- yan bu sözü kendine almarak, Sesil Sorel'in kendine tutuldu- | ğunu zannetmekte ve iyi ği Fransızca ile, salhorfle fakat yıpranmamış artiste gönder- mek üzere şirler hazırlamak- tadır. Bu zati hepiniz tanırsınız!. . BEN DEĞİLİM! Bundan bir buçuk iki sene ev| vel karilerimden birisi “Felek” imzasının sahibini bizim eski arkadaşlarımızdan — Mübahata At zannederek mütevali bir mu havere tesis etmiş ve sürekli tekziplerime rağmen zannmda israr eylemişti. Nihayet şahsan gelip benim Mübahat olmadığı mı gördükten sonra bizzarur inanmıştı. O zamandan- beri müşahade ettiğim süküta bakarak artık Mübahat olmak — külfet yahut nimetinden uzaklaştığımı zan- netmiştim. Dün idarehanede yine ayni şekilde bir ziyaret kar | € J!Illll'fet,,ın edebi P. ' DÜĞÜNÜ: â&â&r& Bunun acısını hâlâ unutmı- | yan Cevdet Bey, — şimdiye ka- dar hiç bir iz belli etmediği hâl | de Belçika gurupunun birdenbi- | re Meydana çıkışından fena hâlde ürktü . Nusret Be kalamamıştı . ra geldi . — Hayır ola yahu, Bu haber de nerden çıktı böyle... Cevdet Bey yerinden kalk- daşımı içeriki salona de meçliste fazla Yarım saat son- — Ferda Hanım, arayari o- lursa beklet... Bir dakika miz var. Salonun meşin kaplı tek ka- pısı örtüldü. Nusret Bey de telâşta idi. — Telgraf Alâeddin Beyden geliyor değil mi? Peki kuzum, | şisında kaldım. Yine beni Mü- | müteessirim. İ|di, birazdan beraber çıkarız, İderler. Ahmet Sami boş durur bahat zannediyorlardı Borcünu bir türlü veremi- yen bir adam sıkıntısile lâtif zairimize dedim ki — Vallahi, Efendim! Size hizmet edemiyeceğime ve Mü- bahat Bey olamıyacağıma pek Lâkin, insanın şahsiyetini değiştirmesinin hâ- lâ yolunu bulamadılar. Bu fırsattan istifade ederek akş ile, şevk ile bir daha arze- deyimi ki, “Felek” Mübahat ol- mak şerefinden mahrumdur. ELEK | Eulak misafiri | Herifin tuzu kuru,.. Arkadaşlardan biri imiş, Bak kal dükkânında pazarlık eder- ken beni gördü. Camı vurarak: — Az'içeri gel.. diye seslen- Girdim. Fasulye, pirinç çuval larının karşısında onları harare tli bir pazarlığa tutuşmuş bul- dum, Bakkal aksi bir adamdı: — Aşağı olmaz! — Kendim o kadar almışım, — Sermayesine de veremem diye söyleniyordu. rkadaş fasulye ile prinçten elini çektikten sonra şeker çu- | valına yanaştı: — Şeker nasıl şeker? — Altmış... Naciye Hanımla Nuri Bey yemeklerini bitirdiler. Naciye Hanım tabakları mutfağa ta- şırken, Nuri Bey sofrayı topla- mağa başladı... Bu esnada kapı çalmdı. Naciye Hanım: — Kapı açmaktan bıktım, u- sandım ! diye söylendi . Nuti Bey: — Hakkın var karıcığım, de- di, elbette bir hizmetçi bulu- rüz Üç aydanberi adamları yok- tu., Bir türlü münasip bir adam bulamamışlardı .. . Naciye Hanım kapıyı açtı ve bir kızla beraber odaya girdi: — Bu kızı bizim kasap gön- dermiş, dedi. Çamaşır yıkayıp Gtü de ütülüyormuş. İsmi Ka- tina . Kasap inci gibi kızdır! di- yöor. Katina hafif bir reveransla e- gildi, güzel kara gözlerile Nuri Beyin gözlerine baktı . Hakikaten inci gibi bir kızdı. Temizdi, tirendazdı, eli çabtık- tu. Tabak, çanak kırmıyordu. —Amma yaptın ha., Her yerde (56) ya veriyorlar, Gazubane bir cevap: — Siz de gidin oradan alın... | Bakkalla anlaşmanın nmı göremeyince o önde ben arkada yürüdük. Dışarı çıkarken çuval içinde- ki tuzun kuruluğu nazarı dikka | kuru. , Dışarı çıkarken ben tamam- | ladım: — Tabil dedim, Herifin tuzu kuru olmasa, burmu bu kadar havaya kalkar mı idi? Kulak misafiri Heklepliler müsabakası Verem mücadelesi $ö.incı haftanın $ inci Galasaray Lisesinden 551 Ne det Bey kazanmıştır. Yazısı | şudur: 40 incı haftanın en mühim| haberi şu tek bir satırdır: Veremle mücadele teşkilâtı genişliyor. Çünkü: Harbi umu- minin lelıkeılı ve açlık senele- | rinde memleketimizde yerleşen verem, o senelerden sonra dur zeltmeğe mali vaziyetimiz ve hayat bahalılığı, hele bakım- sızlık ve sirayet neticesinde büsbütün kökleşti. Bir kişinii vereme tutulması bütün bir âi- lenin bu meş'um akibete uğra- ması demekti. Şimdi hemen h men memleketimizin 9b 50 si hatta 96 yüzü sirayet yüzünden. birdüdi ekiteter düçar olmuşlar- dır. İnkılâptan inkilâba atıldı- ğgımız bu devirlerde kendi- sıh- hatimizi hatta bütün neslinizi kemiren ve taahhüt eden bu teh Tikenin önüne geçmezsek bütün romanı: 16 Bürhan | Cahit hafta evvel onların hazırlık — yapmadığından bahsediyordun. Cevdet Bey ellerini uğuştu- ruyordu: — Su uyur, düşman uyumaz mu monşer .. — Bir şey değil, kırışmak lâ- | mız. Aklıma bir şey geliyor, | onlarla karşı karşıya gelip mü- çadele etmektense uyuşup an- laşmak daha iyi değil mi? — İşi kim alacak? — İster o alsm, ister biz ala- iem , Maksat İstifade etmek de- ğil mi?? — Bu bizim için zarf alâmeti olur.. Hele bunu tiz teklif e- | dersek büsbütün — aleyhimize çıkar , Bu işte Nusret Beğyin ne ser- imkâ: | Nuri beyin potinleri — pırılpırıl parlıyordu, üstüne toz konmu- İyosdua: Karı koca kendilerini nette zannediyorlardı. Pakat cennet kimseye baki değildir . İnanmazsanın Âdem- le Hâvvaya sorun , On beş gün sonra Katina Na- ciye Hanrma: — Beni gidiyorum! dedi . Naciye Hanım şağırdı: — Neden? Ne okdu? Sana ne yaptık? — Bir şey olmadı, yapmadmmız, fakat gi — Canmn sebepsiz gi İstiyorsan maaşını arttırayım. — Para meselesi değil ki.. cen- i — Peki ya nedir? — Mademki israr. ediyorsu- nuz söyleyeyim . Burası benim işime gelmez çünkü beyefendi ; | yüzüme bakmıyor . — Ne diyorsun? — Söylüyorum iste. Beye- fendi tam bir ev babası. Çap- kınlık aklından geçmiyor . Be- İnim işime gelmez. Naciye Hanmn beyninden vu- rulmusa döndü, haykırdı: — Hemen şimdi çI kıp git, gözüm görmesin seni — Gidiyorum efendim . Naciye Hanım kepazel bu derecesini görmemişti . «Defolsun kahpe!» diye söy- lendi, fakat biraz sonra gene ——— — bunlar neye yarar. - İşte bütün bu tehlikelerin ö- ine geçmek için çalışan ve her tarafta dispanserler, sanator- yomlar açan bu hayırlımüesse- Ssenin kendinin, yardımlarının gittikçe genişlenmesi sıhhatini korumak isteyen bütün vatan- daşlar için çok mühim, bir ha- vadisdir. alıp almamak omı r etmiyordu. Açıktan ağı varsa da üç eksik, beş Fakat ışı almak ve yahut ka:| çırmak hususunda kârla ber is meselesini de nazari dikkate alan Cevdet Bey böyle düşünmiyordu , — Hayır azizim, hayır, dedi. /Onlarla karşı karşıya gelmek | Jancak iş başında kabildir. Ve bu işi tutup -koparmamız - lâ- ztmdır . Ne mürnkünse yapaca- | ğız, Ahmet Saminin hapishane için de bize yaptığınm müka- belesini yapacağız , Nusret Bey gülüyordu: — Yapalım kardeşim, yapa- hım, fakat sen düşün bakalım, |ne yapabiliriz. Cevdet Bey zaten bir saatten beri düşünüyordu . Fakat hâlâ | bir kuvvetli fikir bulamamış- . Hızmetçı belâsı | bir şey | Fransız tiyatrosunda Münir Nurettin KONSERİ İ9şabat camarteri günü akşam saa) tari 2102 ta Biletler “SAHİBİNİN $ mağazalarında satılır. '4 G ğ RAMON NOVARO| UÇAN DONANMA SESLİ- ve ŞARKILI filminde düşünceye daldı, Gene rahatı huzuru kaçacak- Gene bulâşık yıkayacak, ü- ütülüyecek, sofra kurup ka- |Pt açacaktı. Kalkıp Katinanın yanına git- ti. Kız hamamda banyoyu te- mizliyordu . Naciye Hânım yutkundu: — Beni dinle Katina, dedi, düşünüp taşındım. Gitme bir çaresine bakatız... Sonra ilâve etti: | — Ben beyefendiye söyle- rüm!.,, | M. M | SAN, AT Üai Pergel O, senelerce hendesenin mıh_ pesinde san'ate gardiyanlık et-| Ü. K numaraları San'atkârın göz — yaşlarmı, /3900000000070000cccE: çoşkunluğunun hızını ölçmek istiyen pergel mürteci bir mev) levi gibi çizdiği dairenin etra- fında döndü. Münhantden pek hazzetmi- yen bugünlin zevkinde ölçü, terazi, kantar yok, Artık bu mık | yaslar zerzavatçı dükkânmda şalgam tartmak için kullanılr- yor. Günün san'ati bu darağa- cından yakayı kurtardı. Asrım | » & : san'atkârı, pergeli bacakların- | dan âyırarak onu fırlatıp atı- | | yor. Pergelin san'at âleminden | hicreti tarihin yeni bi: açıyor. Ve pergel işl: İyetlerin azabniçeken antika bir | .| kumandan kılıcı gibi kımma giz | İenerek ebedi istirahatına çekili | yor. Bugün artık, san'ata hu- | dut çizen bü maden parçasını saltanatı sernügundur. Bugü nün san'atkârı onun gagasını karnına - sapladı. Pergel, mer- | | kezine mıhlandı, Hâlâ, . saka! | münekkitler, titrek ellerindeki İbu ihtiyar mızrakla genç san'- ata saldırmak istiyorlar. Mag- lâp mühacim, yumruklarını ke-| miriyor. Genç san'atkâr, hislerinin ifa desine hudüt çizen bu müstebi- di ebediyen teb'it etti. Ve asrım çocukları, pergeliri sivri ucu ile intibar eden dünkü san'ati müze denen makbereye defnettiler. ti 00ccccce:cccccecE Bu akşam KrâlOnan | Billi Ki LILYAN - HARVET ve TARNIK — VARD n çemsili Ufanın gayet güzel komedisi- BENLİ KADIN Hâveten; Zengin varyete î : $ ş ş ; Cums günleri renzilttli fletla ve tilen matinenin —eskisi- gibi aat (1 de değil tam saat 10,45 başlayacağını mühterem müşterilerine lân eyler Bu hafta NUHUN GEMİSİ ve şarkılı - filmi Hfakiyede — göste- yeni sesli, büyük bir rilmektedir. Seşns santleri 215- 4,30-6,48 suvare 9,40 'andan gülmeği sevenler dün akşam MELEK sinemasında İLK MACERASINI anlatan şuh ve sevimli KOLEN MOOR u ve ayrıca | BİLLİ KADIN DEĞİLDİR son Ğ güldürücü iki kısımlık komediyi oynayan BILLİ DOLEYi gördükleri zaman kahkahalar içindi ir. Her akşam 'TE PROGRAMI kıyranmışla BÜYÜK NAR Tepobap Ti yatrosunda bu akşam 21,30 da BİR KİTAP facıa 4 perde ye Onlardan biri Komedi 8 P, Nakil ve ŞEHREMANETİ tercüme eden; saat 14-30 da ELİF NACİ Yenineşriyat TÜRK SPOR 21 inci sayısı çıktı Memlekette spor, Koca Yusuf Pol Pond'la karşı karşıya, Boks, Cuma metinesi Şehzadebaşı Türk nemasında A Hivanlık sinemada: m Ayrıca Sinema V. Kiz mi, Erkek mi. — İşi bana bırak, bir iki g gün sonra konuşalım, dedi — Pek âlâ azizim, pek âlâ.. Benden ne istersen hazırım. Bu işte bütün nüfusumu ortaya dökerim. Zaten Nihat Azer- baycana ne zamandır içerliyo- rum , Bu işte karşı karşıyayız. — Ben de Ahmet Sami ile,, Bu bizim için hem kâr hem şe- İref meselesi azizim, bak iyice | düşüyor. düşün, gözümüzü açalım , — İsterten yarm akşam ye- | kip çeverin o. |meğe bize gel. Karşı karşıya| — Tabii. Züten bazı işler |otunca daha iyi konuşuruz. — | vardır ki en “küçük memurların — Evde olmaz moönşer .. Ka- | elinden çıkar . Koca nazır geçi- |dınlar var, misafir gelir, bir |remez de bir küçük kâtip bir şey çıkâr : kelime, bir satırla en karışık |. —© hâlde “Kafe Türk,, te |işi kıvırıverir , buluşalım , Ben telefon ederim. | — Yakında gene işimiz dü- Bize salonun arkasında, o pal- | şer, her halde gönlü höş olsun. miyelerin altındaki masayı ha- | İstersen evine güzel bir halr zırlasınlar . |gönderelim . — Müuvafık >,. Zahireci Ma-| — Fena olmaz, beş altı yüz lik buğün işini bitirmiş .. Hem | liralık bir şey olmalı . İteşekkür ediyor hem vaadetti-| — Tabif, tabif . |ğini yolladı — Ama bundan benim — Ne kadardı , rim olmasın.. Sen kendi — Beş bin, den bir münasebet bul, gönder, — Âlâ! Bundan tahat, bun- | Malüm ya mevilerimiz... dim . Her vak |düşmez . Aşkolsun şu müste ra, bir lâfla işi hemen hâlledi verdi — Bir şey vermek lâzım de- gil mi?? — Fena olmaz, bir. hediye verelim ama değerlice ©! adamcağıza her zaman işir Hem biliyor musun; € * böyle kelepir | Be bakalım . ko; böyle işin inceliklerini asıl çe- | divenine giden kapıdan çıktı. Bo akşam A Kİ Si görülür bit cevvaliyeti CIANO AU efakatinde dilber yıldız HL DA Colduğu halde en titretici canbazlıkların ORAKİ filminde — görülecekür. şeyleti ve ezcümle sihirli asan baneler SÖ TERBİYELİ MAYMI canlı ye merakaver bir t 8$ NEM harikulâde BE A D canba R Da ROSCE gösterdiği KORSAN çok harikulâde ve çıplak kadınlarla di V göreceklerdir. Sönderet nadir iretler hLHA“RA Sİ EMASINDA Önümüzdeki Pazartesi akşamından itibsren dünyanın en büyük — tenoru olan H . İT O SKELPEP 7 y H(I'NW'SİTA. MARTA, MARE Dİ NOJ gibi esi lnkıîıdede Ha ırnl Cdtk(ıllf w OW“OOOOOOMOC Bugda saat 14,1/2 dae ETUVAL SİNEMASINDA ıldızların krallcesi, dünyanın en güzel kadını BİLLİ DOV Bütdn ekranlarda azlm muvaffakiyetler gürerek P B RK-.S.T Ş Sonorize (seslendirilmiş? muhteşem filminde arzı endam edec Bu akşam BÜYÜK BEBEK SUVARE! Yeni bebekler muzabakası - -Kottiyonlar- — sileprizler — sofrala Evvelden (otunuz. Telefon Beyoğlu 2638'yanaki cuma' günü PROGRAMLA BÜYÜK MATİNE O XAAA L a CC0 B CCC AHI KA L BilmM BB B $e DesrA e Nat Beoğkeer, ee « Bugün ŞIK ANKARA POSTASI SİNEMASINDA £ Mümessil ve rejisörür ERTUĞRUL MUHSİN Görmiyenler için en son fırsat Unutma benı gö “"î*' Far los ANADOLU SIĞORTA ŞIRKET! Türkiyo İş Bankası tarafından tveşkil edilmiştir. Yangın - Hayat Nakliye — Kaza - Otomobll - mes'uliy maliye Sigortalarını kabal eder. Adres: 4 üncü Vakif han Istanbul Telefon: Istanbul — 531 Telgraf: İmtiyaz Devlet demiryolları ve limanları nn İlaresinden; Müuhtelif eb'atta ceman 200 m3 çam, mieşe, gürgen ve dak kereste kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa 12 Mart 930 Çarşamba günü saat 16 da Ankı Devlet Demiryolları İdaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif “muvakkat terminatlarımı ayni günde saat 15,30 a kadar Müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini üç lira mükabili: karada, Malzeme dairesinden, İstanbtlda Haydarpaşa |zasından tedarik edebilirler. canım, usulünü bilmez değilim.. Suat Bey zaten dostumdur . Sen şimdi kendi hesabını yap | Halt için beş yüz lira | geçti . ci Nuri Bey burada mı? — İçerde efer — Söyler misin gelsin |kısımda dosya İmemurlar yirmi beş eder.. | Bey gözlüğünü Bey cebinden küçük | tüne kaldırmış, eskiden k defteri — çıkardı. Arkadaşma uzattı: — (şi aldığı var — İnşallâh, Şu gşimendifer İrek elini işini alırız da senin namına bir halde geldi: şöyle beş on bin liralık bir çek yazarız . İkisi de tatlı bir yürek çar- | çalı pıntısı ile gülüştüler . H!cn Nusret Bey çeki portföyüne 'mak yerleştirerek gitmeğe hazır- | Gördüğün var mı onu? İandı: Ve ihtiyar — Yarın akşam sekizde Kafe | yakta bırakmıyarak otur Türkte değil mi. Bir az erken |nı işaret etti: gel. Çakıntı yapalım . — Bugün lokantada — Çalışırım . — Haydi eyvallâh! — Eyvallâh gözüm! Nusret Bey doğru hanm mer ve mul n bir memur sana yor mu? Gelmek istiyor zardır. Ahmet Sami | adacına Cevdet Rev calısma mektuplarıı — Ferda Hanmım, muh: n Buzlu camlı kapı ile a çalışryorlardı. kaşların Dol- 'riyet hayatında âmirlerir önüne kavuştı yet etmiş, bizde te beraberdik beyefendi . — Acaba gene fikrindej — Açık göz bir gençtir, B