9 Şubat 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

9 Şubat 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| hremini ... İşte size şehir- Hnünasebeti yalnız isminden Şret olan b stanbul mahal- H... Peykelerinde işsiz güç- delikanlıların sırt üstü dıkları kahvelerin, iki sira- ikkal ve zahireci dükkânla- nn önünde irili ufaklı bir in kaynaşması.. Yarı belleri- dar çamurlara bulanmış, 'ta cıka yol almağa çabalryan İ! Şerreminindeki küçük cami lar,.. | Cıplak ayaklı bir - mahalle Bvrusu avurtlarını şişirerek riyor : İAi baba., Ben yandım sana Ji baba. / pe,.ri..şan oldu. . mi , | Köşede seyyar bir. - balıkçı, #msilerini tablaya dizmiş,mü- tilerin iştihasını tahrike ça- Piyor: | — Tabağa koymalı, yemeyip Ytine — bakmalı.. Hay gidi Msi., hay!.. Gözlerimle etrafta boş yere, istediğim malümatı vere- ek birini arrıyorum ve ras- ldiğime sörüyorum: —— !n— Bu mahalleden misiniz | Bazıları sualim, pek şaşıla- bir şeymiş gibi sersemleşi- ve birine benzetilmiş oldu- zannile çekinerek: — Hayır! diyor. Bazıları i- — Bu mahalledenim, ne o- Yeni cemi merdivenlerinde; |lacak? diye sorup ta: | Z şey.. mahallenin ihtiyaç |larını sorup anlıyacaktık? ceva- | bını alınca: — Ha.. onu bizim muhtar var, ona sor.. diye geçiyorlar. Araya araya ihtiyar heyeti- nin yerini bulduk. Fakat muh- tar, mahalle işlerile ancak ge- celeri meşgul olabildiği için bu saatte yerinde yoktu. ve yıldırım çarpan minoresi Tam o srrada — güler yüzlü, sevimli bir hoca efendi ile kar- şılaştım: O da, benim bir hace- tim olduğunu bakışlarımdan an lamıştı. Dedi ki: — Bütün Şehremini, Top- kapıya kadar benim mahallem sayılır. Elimden geldiği kadar size yardım edebilirim. Kendisini ismi ile takdim e- deyim: Tatlıkuyu camisi ima- mı Halil Efendi.. Civar katıvehanelerin birin- de Hoca Efendile — uzun boylu konuştuk. Hoca Efendiden al- dığım malümata göre bu ma- halle, Fatih Sultan Mehmedin İstanbulda Anadolu Türklerini iskân ettiği ilk mahalledir, E- reğli diye anılması da ”burıyı Ereğliden getirilen Türklerin iskân edilmiş olmasındandır. Köşedeki küçük tami de İs- tanbulun tarafımızdan işgalini müteakip şehirde yaptırıları ilk Ramazan münası Deykelerinde işsiz güçsüz delikanlıların sırtüstü uzandıkları kahveler ve iki sıralı dükkânlar.... Halkın dert'eri cami olmak gibi tarihi bir kıy- met iktisap etmiştir. Bu cami- yi gidip gördüm. Fakat, keşki görmeseydim. O kadar harap ki nasıl olup ta yıkılmadığına hayret edilir. Bir kaç sene ev- vel yıldırım isabet eden mina- resi bile hâlâ tamir edilmemiş Evkaf idaresinin alâkasını cel- betmenin faidesi olup olmadığı nı bilmem. Bizdern yazması. . | Ereğli mahallesi halkı çok Htakirdir. İçlerinde işsiz çoktur. Bana bundan bahsederlerken civardaki Tütün inhisar bara- luğunu ileri sündüler: İş istiyoruz amma iş yerine nasihat veriyorlar! Birisi de dedi ki — 25 kuruş gündelikle ka dınları çalıştırmas — varken er keklere kim kulak asar? Ve kısa fasılalarla kahvenin içinde umumi bir esneme faslı başladı: Nihayet birisi, | zararak: | — Bizim, dedi, bir derdimiz de ayıptır söylemesi helâsız- lıktır. Evkaf, cami avlusunda- ki helâyı yıktırdıktan sonra bu |kadar halk ne yapacağını şaşır- dı. Belediye memurları burala- ra ceza kesmek için sık sık tğrarlar. Ne olur — bir kere de ihtiyaçlarımızı görmek için gel seler! Güya parke döşenen şu yolun hali nedir? Ereğli mahallesi halkının bir derdi de susuzluktur, Fakat su- suzluktan — şikâyet — etmiyen mahalle olmadığı — için, bunu kaydetmesem de olundu. Gece hayatına — gelince; bu hafifçe kı- *|civar halkı, insanların geceleri de gezip eğlenebileceklerini an tırlıyabiliyorlar. Senenin diğer aylarında gece, siyah bir çar- şaf gibi mahallenin üstüne ini- Si M. SALÂAHADDIN Şikâyetler Boyalı kırmızı biber Eyipte, Akarçeşmede bak- kallık eden Cemal efendinin bir şikâyeti var. Diyor ki: —Dükkânımda müşterileri- me sattığım kırmızı bibere bo- yalıdır diyerek beni 15 lira ce- zaya çarptılar. Halbuki boya- nın sıhhate muzir olmodığı te- beyyün etmedikçe benden ceza almması kanuni değildir, Esa- sen bu biberi ben hazır aldım. İçine boyayı katan toptancı dır, Ben kimyaker değilim ki biberin boyalr olup olmadığını bileyim. helile camiye giren ve çamiden çıkanlar reğli mahallesinde neğğö;cîlüm?e, öhremini denilen yer şehirle pek az münase- |* beti olan muhallelerden biridir kalarında iş istiyenlerin çok- cak Ramazandan Ramazana ha ' İç Küçük esnafl ı Küçük esnal Jisanından — / Çarşıdayız pazardayız, |9 Gün olur ki zarardayız, |9 Küçük esnaf, küçük esnat!, Süte su katan biz miyiz, Nizcama çatan biz miyiz ! biz miyiz, ) Pahalı satan biz miyiz, üçük esnaf, küçük esnat!..' | |) Makarna, pitinç, şehriye, Konservoeler bozuk diye, || Ceza keser belediye, || Küçük esnaf, küçük pxnsl'.-i Yoktur büyük sermayemiz, | Değildir bozuk mâyemiz, * Alnımız hem ak, hem temiz Küçük esmaf, küçük esnat!.. Kaçan ve ko- valıyan adâm Bu derde bir çare bulmak lâzım! On İ Kundura boyacısı - Seyyar esnafla zabrtaj bele- diye memurları — arasında dai« mi bir uzlaşamamazlık var.Me- murla esnaf, biri dehşetle ka - çan, öteki durmadan kovalı- yan iki adam — vaziyetindedir. Küçük esnaf, bizde — hayatını güçlükle kazanan fakir birta- kım kimselerdir. Bunlar da ya- şamak ister. Ulu orta rasgeli- nen yerde işportasını âlıp mer- kez merkez dolaştırılan bu za- vallılar şikâyetlerinde çok defa haklıdırlar. —— Artık itiraf etmelidir ki bu iş böyle gidemez. Seyyar esna- fa münasip mahaller gösterile- rek kâr ve kisiplerine bu tarz- da manialar çıkarılmaktan vaz geçilmelidir. Panayırlar ve füccar Avrupanın bir çok panayır ve sergilerinden ticaret odasına ge len mektuplarda Türk - tüccari [ıiıı ne için sergi ve panayırlara iştirak etmediği soruluyor. Bunun için tiçaret odası açı- lacak panayırlara iştiraklerin fa idesini tüccara bildirmiştir | |lar. * |drmlık yer için | |istemişler? .. Tam 11 lira kırk İyi tetkik etmektedir, | Çoğumuz aile sahibi adamlarız. | |aralarında bir cemiyet tesisine |1nsaf yok mu?)| Hamalların insafsız-| imayın ki çok kardayız, | Jiği neye mal oldu? | zürden balık tiyoruz. Fahiş üccel y yağlarım:z Hamallardan, bilhassa güm- rük harı kes $ alarından işi düşen her yetçidir.Gümrük hamal larının bilhassa fazla para al- ihtisasi rdır. En ufak eşyanın akline en yük- >k ücreti iste- sekten — çekin- ezler, Sanayide kul- lanılan balıkyağı mühim ih: cat maddelerimizden — biridir. Dericilikte kullanılan ve mem- | lekete epeycebir para egtirenbu ihraç malırım başlıcamüst-risiİ talyadır . Ğ Şu zamanlar- da bu yağın fiat leri / arttığında alıcısı da azalm tır, Fiatlerin yi selmesinin tek bebi vardır: Na liye ücretlerinin pahalılı,.. Gümrük — hamalları eşyayi antrepodan rıltıma yanaşmış bir kayığa nakletmek için yüz kilosundan üç lira almaktadır- Bir kaç gün evvel bir balık - yağı tüccarı 15 fıçı yağı antre- | podan kayığa naklettirmek is- | temiş. Biliyor musunuz iki a- hamallar kaç kuruş, daha doğrusu — kaç İira beş kuruş.. Şimdi vaki olan şikâyet ü- zerine gümrük idaresi mesele- Kundura boyacıları Aralarında bir cemiyet teşklline özenlyorlar Bir kundura boyacısı ne ka-| zanır? Nasıl yaşar? Bunu me-| rak etmez mısiniz? Görüştüğümüz bir boyacı bi- ze şunları anlattı: — Günde en fazla 20—25 a- yak kabı boyayabiliriz. Bir bo- yacı taş çatlasa (125) nihayet (150) kuruştan fazla kazana- maz, Fena ve sulu boyalar kul. lanrp tamahkârlık edenler müş teriden kaybederler. Boyılı; da gün günden fırlryor. Eskiden 40—50 kuruşa satılan boyılı_n şimdi 65—70 kuruştan — aşağı vermiyorlar. FiR a Nasıl yaşadığımıza gelince: | Yaşça küçüklerimizin de baba | ve anaları vardır. Onlara yar- | dım ederler. Ben, boyacılık ede rek 7—8 nüfuslu ailesini besli- yen çocuklar tanırım.” Bu namuslü küçük esnafın de özendiklerini haber aldık. Fakat buna dair henüz — esaslı| bir teşebbüsleri yoktur. Afyonlarımızın. kıymeti Yerli ilâçlar etrafında husu- le gelen cereyan günden güne kuvvetlenmektedir. Alyon tmustahzaratı yapıp yapamıyacağımız hakında Sıh- hiye müdiriyetinden salâhiyet- tar bir zat diyor ki: — « Biz afyon memleketi ol- makta büyük bir | BU Çarşıtilar esnafı c.miyeti kapalı çarşı bir gün ansızıt yıkılmak - tehlikesine maruzdür. Vakıa bunu pek - ya- kım bir tehlike olarak görmek belki mevsimsiz olur. Fakat, çarşının büyük kemer duvarla- rına istinat eden kubbelerin ü- zerinde hemen de bir tek kire- mit kalmadığını, yağan yağ- murların kâmilen içeri sızdığı- nı, tonozların yağmur suyu içe verirsek bu tehlikenin belki buügün yatın değil, fakat her halde ilerde bir gün, çarşıyı tehdit edeceği muhakkaktır. Milyonlarca İiralık — servetin muhafazalığı hizmetini gören bu tarihi binanın senelerden be ri tamir görmeden kendi haline bırakılması çarşı esnafını da düşünceye sevketmeğe başla- mıştır. Dün bu mesele etrafın- da “Çarşüyükebir. emnü um- ran,, cemiyeti reisi Ziya beyle görüştük. Ziya bey, diyor ki: — Vakıa çarşı umumiyetle tamire muhtaçtır. Kubbelerde ikiremit kalmamıştır. Yağmur- Tu günlerde hemen de akmıyan bir dükkan yoktur. Divrik so- kağı, Halıcılar, Terzibaşı ve bilhassa kolancılar caddesi şid- detle akmaktadır. Çarşının e- hemmiyetli surette tamire muh |taç olduğunu dükkân sahipleri de biliyor. Fakat kimse bu işte acele etmiyor. Bizim düşünce- miz şudur: Senenin her hangi bir ayımda dükkân icarlarını toplayarak bir komisyona ya- tırmak ve bu para ile çarşının tamire muhtaç aksamını tamir ettirmek. Toplanacak paranın mühim bir yeküne baliğ olaca- duğumuz hâlde, afyon tozunu ve afyon müstahzaratının he- men hepsini Avrupadan getirti- yoruz. Bizde, senede 20 milyon Tiralık afyon çıkar. Türkiyenin Mecitözü, İzmir Akhisar gibi bazı memleketlerimizdeki afy- onlar, yüzde on beşe kadar mor fin verir. Hekimlikte kullanı- lan afyonda en az yüzde on mor fin olmalıdır. Bunun için bizim afyonlar en zengin afyondur. Anason Bu sene anason piyasası bir az gevşektir. Eyi mallara üyi fi at veren müşteriler bulunmak- tadır. Vasat mallara alıcı çıkma maktadır. İyi malım fiati 130 kuruştur.Orta mallaraSOkuruşa kadar güçlükle müşteri bulun- maktadır. Yıkılmak tehlikesine marıtz idare heyeti dzası bir arada Tehlike var! C aK AMT Z DK Çarşı yıkılacak mı? Kubbelerde kiremit kalma- mış, tonozlar çürümeğe yüz tutmuştur. Çarşılılar cemiyeti reisi bu tehlike hakkında ne diyor? Esnaf arasında |ğını tahmin ediyoruz. Çarşıda büyük küçük dük- kânların mevcudu (3000) e ya- kındır. Yalnız şayanı dikkat olacı bir cihet varsa o da çarşı esnafının cemiyetimize ancak |rmanen merbut olmalarıdır. Ce- miyet, çarşılıları tabil Kti dan addetmekle beraber bi lardan aidat namile para filân almaz. Cemiyetin şimdilik va- içe çökmeğe başladığını haber |Zifesi çarşının muhafaza ve Cemiyet reisi Ziya Bey imarından ibarettir. 27 bekçi- miz muhafaza işini görürler, Cemiyetin 12 âzası vardır 13, bunlardan her gece bir kişi çar- şıda nöbetle kalırlar, O gece, çarşı, tamamen kendi mesuli- yetleri altında bulunur, Yakm- da çıkacağı söylenen belediye ikanunundan çok şeyler bekli- yoruz. Bu kantmun bir madde- sine göre mebanii muttasıladan olan binalar teşkil edilecek ka- misyonlar marifetile tamir e- dilecek, Çarşıdaki dükkânlar da muttasıl mebaniden madut oldukları için tamiratın biran evel yapılması işinde bu kanun dan istifade edebileceğimizi ümit ediyoruz. olduğu bildirilen Kanalıçarşıdan bir manzara İ İ j ! | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: