Tek taksi sokakları mez olurmuş! yapılırsa nda oto ÂAcentalar ne düşünüyo rlar? A SĞ Otomobil ithalâtı çok azalmış ve geçen seneye nazaran bir haylı taksi piyasadan çekilmiştir. Şoförler bu işe ne diyorlar? Lüks otomobillerin vaziyeti ne olacak? Millt tasartuf mücadelesinin| Saniyen, her şoför alın terile |den araba mı? Bu muadeleye dığr şu günlerde milli ser-| biriktirdiği parayı verip te bir başlı mobil gö gümrük resmi varken ve bu yüz den memlekete lüks otomobili sokmak imkânı hattâ delilerin bile aklından geçemezken yeni | tahdidata ne lüzum var? Geride lüks olmayan nakil | "vasıtaları var, Bu otomobiller her türlü nakil vasıtalarının bu- lunduğu İstanbulda belki bir ihtiyaç değildir. Fakat Anado- luda ve diğer büyük şehirleri- mizde bu lâzım, mübren, zaru- İstanbul tiyacın ancak 70 30 u nisbetin. de otomobil bulunduğunu her kes bilir, Bu kat'i zarüret kar- şısında otomobil acaba — nasıl menedilebilir? İstanbul taksisi için takyidata lüzum yoktur. Bunu size erkâmm belâğatı ile | izah edeyim: İstanbul taksisinde - çalış; otomobil miktarı 928 e nazaran 929 da tam 600 adet noksandı! an | ki otomobillerin ne kadar asal- |dığını anlamak için bu kâfidir. İktısadi buhran şoförlerin verilecek cevap eldeki paranın | yaşamasına ve — kazanmasına ri bir ihtiyaçtır. Türkiyede ih-| ,, Bu mevcudun 9o 35 i demektir | © vetimizin mühim bir kısmımı |otomobil aldığı zaman, o araba- harice götüren otomobil itha- |da bazı hususiyetler ve meziyet| lâtının tahdit edilmesinin çok | ler arar. Halbuki aranan bu hu- nlu - ol yazmıştık. | susi her şoförün Bu mevzu etrafında fikrini sö. ne göre değişir. Kimi yleyen Emanet muavini Hâmi at arar, kimi mukavemeti bey demişti ki: tercih eder, kimi ucuz olmas &— Şehirde ihtiyaçtan fazla|az benzin yakmasını tercih e- otomobil bulunması ve her se- |der, hattâ bazıları da görünüş ne lüzumsuz miktarda ithalâtta bulunulması şoförler ve takside çalıştıran — sermaye i rekabetten una mâni kame etmeyi faydalı buluyoruz. Bu hususta tedkikatta bulun. makta olan kommisyon mesai ni yakında bitirecek ve vaziyet tesbit edilecektir.' Hâmit beyin bu noktayr na- zarına müukabil, otomobil acen- taları ile bizzat soförlerin ne düşündüklerini anlamak - iste- dik, Satıcılar ne diyor? Bu hususta takside rağbet gören bir Amerikan arabası acentası bize şu şayanı dikkat malümatı verdi: “— Tek taksi tsülünün tatbi- kini ben şahsan imkansız ve faydasız telâkki ediyorum. Bu- nun için iki sebep vardır: 1 — Esnafı yalnız bir fabrika nın mamulâtını kullanmaya mecbur etmeye imkân - yoktur. Vılıull:..—ı ! Ma Siyas da Babıâlinin ikiyüzlülüğü- Sait Paşa İtti- hat veTerakki misakına vâ- kıf — oluyor - Zaptiye nazı- rının — de; mesi - Sadra- zam bir gece zaptiye Nnazırı.. Abdülhamidin srayında iki gün iki gece — sabahlara kadar kavuk salladıktan sonra mille- tin istediğine — çaresiz boyun büken padişahla — vükelâsının 10 Temmuzda gazetelere ver- dikleri “Lakonik,, kanunu Esa- bir adam getirilmişti. Bunlar tık sevinç ve — nümayiş yetişir tarzında son ve — tehditkâr bir ihtar neşretmişti. Zaptiye nı zaretine dahi milletin ürktüğü bir adam geti rilmişti. Bunlar padişahın arzusuna kö ri ne itaat eden Babiâlinin istib- datlı siyaseti idi. Fakat millet bu şaklabanlığa hiç yanaşma- mışti. İstanbulun — tekmil mi nevverleri, hele yüksek mek - teplerde okuyan — gençlik tek bir vücut gibi ayaklanmıştı. Ne olursa olsun tam bir hürriyet ve meşrutiyet istiyorlardı. Sa ray ve Babiâli biribiri arkasın- dan gelen ve hiç kesilmiyen nümayişçilerin hücumnü altında idi. Mektep — efendilerinden, gençlerden ibaret oaln bu nü- mayişçiler, önce hörmetli ve i- 'taatli davranıyorlardı; — fakat “Babıâli iki yüzlü — siyasetinde idevam edince — sabır taşmıştı. Bu sabırsızlık evvelâ yeni Zap- itiye nezareti aleyhine oldu, er- itesi gün henüz tahliye edilme- miş olan siyasi mahküm ve SENEMEİMEAELLREEEEZ TETARBEETN t buat hatı itibarile cazip bulunmasın yüksek mez'iyet bulur, Şim bu vaziyet karşısında, yekdiğe- rinden geniş fasılâlarla ayrılan 1 birliştire - nasrl tesbit o. Pun: z imkânsızdır. Bahusus bu usul sui çok müsaittir. Ve her hangi bir markanın lehine olacağına nazaran uzun tenki. İdata ve belki de pek haklı nakaşalara sebep olacaktır. u hususta tasavvur e- dilen iktısadi zaruret ve tasar- uf fikrini ben kavrayamıyo- rum. Bu meselenin de iki cep- heden mütalâası kabildir: A: eldeki parayı israf etme- mek! B: Harice para çıkarmamak! Eldeki parayı israf etmemek meselesi uzun münakaşalarla ancak halledilebili Bugün 1,500 liraya almıp da bir sene kullanılabilen bir oto- mobil mi daha ucuzdur, yoksa 4000 liraya alınıp da 10 sene gi- tır? Bu miktarına, sermaye sahibinin zihniyetine göre değişi Paranm harice gitmemesi | Emanetin didat ve takyi- data kalkmasını ben faydasız görüyorüm. Bu takyidat mem- | leketin hakiki ihtiyacından faz| lası olan lüks otomobil üzerin- de ancak kabili temindir. Çün- kü asgart ihtiyaç nisbe' makiçin yapılacak ithâlat: dit değil teshil olunr m tah yeni gi rifesini tedkik etmelerini tavsiye ede | i t nakledeyim: sene evvel maruf bir lüks otomobil fabrikası ile| temas etmiş ve acentalığına ta- lip olmuştum. Dermeyan etti- | eraiti kabul etme- an bir kaç gün ev- kadan bir. mektup aldım, Bu mekti evvelki | gartlarımı kabul ettiklerini bil. yor, mukavele akti teklif olunuyordu. Cevap yazarak de “Bu otomobilleri hatt: bana hediye etseniz kabul ede- mem!” Çünkü lüks bir otomo- bilin gümrük resmi 6500 lirayi geçmektedir. Şimdi bu kadar yüksek bir mişti. Bur vel bu fabri mâni oluyor. Binaenaleyh piya sadan çekilen bir arabanım ye- rine yenisimi koymak kabil ola- mıyor. Size bir az da acentaların va- ziyetini izah edeyim: Bir çok büyük markalar, bil- hassa Avrupa arabaları İstan- buldan Kalanların yeti iyi değildir. Bidayet yalnız peşin para ile 5: tış yapıyorduk. Bilâhara 3 tal çekildiler. 18—20 sında kalı Taitle oto mobil satamı, mız için sa- tışt tatil etmiş vaziyetteyiz. Emanet hâlâ tahdit düşün- sün. Bu gidişle 2 sene sonra İs- tanbulda zaten otomobil kalmı yacak. Zahmete ne hacet?” lep Otomobilciler cemiyetinde . Diğer taraftan otomobilciler i reisi Hakkı be, “— Eanafa zaten ekmek kal. nda tak 5—40 nisbe- i işine ” söylenecek söz yok. Bu da kâbul edilirse artık binecek otomöbil kalma- |yacaktır.' ralarım ğ Ahmet || aai LT mevkufların salıveri!mesi hususun-| iye Nazırı Menduan Paşa menfilerin — kurtarılması için haklı olarak bağrıştılar ve bun-| da haklı idiler. Sadrazam Sait Paşa vilâyetlerdeki menfilerin salıverilmesini tebliğ ederken yalnız — Rumeli vilâyetlerine telgraf çekmiş, Anadolu ile Hi- caz ve Trablusgarbı unutmuş - tu.. Halbuki orası menfilerle dolu idi. Babrâlinin önüne yı - ğılan ateşli gençlik Sadrazamı |kapt önüne çıkarttış Sadrazam ve Dahiliye nazırı merdiven başında vadettiler; lâkin halk bu va'de inanmamıştı. Babrâli- 'nin karşısındaki bu kaynıyan |kütle bizim matbaanın önüne kil yapıyoruz, Bal menfilerin derhal gö graf çektiriniz dediler ve beni iki arkadaşımla beraber Babıâ- liye götürdüler. Sadrazam Pş. nm yanına girdim. O gün öm- rümde ilk defa olarak meşhur Sadrazam Sait Paşayı yakın - dan görüyordum ve kendisile kenuşuyordum. — Bu mülâkat bende çok deriri ve garip hatı- İralar bırakmıştır. — Ben dışar - da yığılı olup bağrışan gençli -| mek istiyordum. Sadrazam Pş. çok nezaketle muamele ederek tuhaf tuhaf sualler soruyordu.! Aramızda şöyle bir muhavere oldu:; | — Efendim; meşrutiyet da- iresinde her şey — yapılıyor, ve yişler bizi yoruyor ve şevketlü efendimizi endişeye düşürüyor. Acaba maksat nedir? — Efendim, maksat meşru- i tesistir! tiyeti tesis — Lâkin cfendimiz endişe. atı şahane kaldıkça terem olduğunu t — Bunu sayi mi sunüz? Burada elimi cebime soktum İttihadü terakki Cemiyeti Mi sakının bir suretini Sait Paşa- nn önüne koydum ve birinci maddeyi gösterdim. - Bu vesi- kayr üç gün evveline gelinciye kadar alâkadarlardan — başka kimse görmemiş — olduğu için çok mühim bir inkılâp vesika- sı  Sait Paşa dikkat ve heyecan- la okudu ve de — Çok teşekkürler ederim. Bunu şimdi hakipayi şahaneye bildireceğim (*), Ben burada ilâve eyledim: — Zatı şahane bunu biliyor. lar zannıdayım. Öyle olmasa Şeyhülislâm Efendi Meşihat kapısında ehali önünde bu sa- bah Padişahın Kanunu Esasi- ye sadık kalacağına dair namı ümayuna yemin etmezdi! şaşırdı. Meğerse 3| ik eder. söylüyor- saat evel Balu Fetvadaki Kase-| mi hümayundan kendisinin ha- yokmuş! Artık ben de büs. şaşırmıştım. Acaba sa- hiden haberi yok mu, yoksa ko- medi mi oynamyordu? Burasını _['] Paşa o kâra mektup yazıp bütün ih lâl hareketinin İstanbul mMer.| ğin ve menfalarda çürüyen o - gullarile kardeşlerinin derhal tahliyesini isteyen — heyecanlı adam kütlesi namına söz söyle- kezinin Serveti fünun matbaası | olduğunu bildirmiştir. Bu ari. zanın bir suretini hayli vakit Si şahanelerinin bizce muh- | asla anlıyamadım demeğe meı burum. Sadrazam müsterih ve keyif bir çehre almıştı. İltifat ve ne- zaketi arttırmıştı: — Milletin artzusu üzre di her tarafa siyasi mahi yapılacaktır. Fakat bu nüma- |ların saliverilmesi bildirilecek-|hirs ve emel İtir. — Efendim çekilsin, bana verilsin; dışardaki heyecanlı halk bunu bekliyor. Telgraf derhal ya: landı; içeri odadaki telgi ve ben de sureti e- Himde tutarak di. vinç ve key biâli merdive: |baaya bir çok eller üstünde ha vada |kes ağlıyordu. Ben de mecalsi: kalmıştım. Bu günü ve bu vak'. ayi asla unutamam. Ve o da- ikada anladım ki — mübarek milletimin hakla çarpar ve hakkı istemesini bilir bir nurlu zümresi vardır ve bu zümre de gençliktir. Babıâğli önündeki şençük, kuvvetini göstermişti. stediğini Babiâlinin mütered. dit ricalinden zorla almıştı. Be- nim buradaki rolüm ehemmi. yetsizdi; karşısında bulunması : gibi bir tesadüften ve (Serveti fünun) un bütün meşgrutiyet — âşıkları gibi vatani vazifesini görmek istemesinden ibaret idi. Bu te- sadüfe ben çok — minnettarım, Bana tarihi — günler yaşattı; Memleketimi idare edenleri ya kından görmek ve onların ru- hunu anlamak — fırsatını bana verdi. Meselâ bilmem kaç de- fa Sadarete gelmiş ve setresi. nin eteklerine kadar göğsünü ni |şanlarla doldurmuş olan bu es. ki vezir mülâkatımızda yanı. ma gelmiş, elimden tutmuş, u- zun sakallı başını, boyu kısa olduğu için omzum yanında tutarak ve omzuma dayıyarak şunu söylemişti: — Bana bir noktai istinat lâ- zım. O noktai istinadı cemiye- tinizde bulursam en — meşruti Sadrazamlık yaparım! Zavallı Sait Paşat Cemiyet Misakını bende görmekle beni sonra gördüm. İ İttihadit terakkinin çok nüfuz- matbaamın — Babıâli| Süt meselesi Emanet süte narh koyamaz Mamafi iktisat ve baytar müdiriyetleri tetkikat yapmaktadırlar Bu günkü süt fiatlerinin fa- hiş olduğu, en iyi sütün 20-25 şa satılabileceği hakkında- ki iddialara karşı Emanet maha filinde kanunen ekmekten baş- ka hiç bir şeye narh konamaya- cağı, yalnız havayici zaruriye fiatlerinde ih görüldüğü za man müdahele edilebileceği, ma amafih ihtikâr ile müddei umu milik ve Ticaret müdüriyetinin daha fazla alâkadar olduğu söy lenmektedir, mafih bu hu- at ve baytar müdürl- n tetkikat yap mağa karar v ü 50 000 seyyah gelecek Bu sene şehrimize az seyyah geleceği hakkındaki — neşriyat doğru değildir. Bilâkis bu sene her iki üç günde bir seyyah va- İpuru gelecektir. Bu vapurlar lâ- al tir, Rüsumatın altı mo- törü geliyor Kaçakçılık takibatında mal edilrhek üzre Avrupada su- reti mahsusada yaptırılmakta irleri tesellüm ya gitm isti- olan u- ükler mürürü İhsan| e şimdiki halde hazır- lanmış olan altı motörü İlüm etmiş ve Ankaradan vuku- bulan davet üzerine Ankaraya . | Almanyada yapılan motörler den 3 ü Akdeniz ve 3ü de Kara- deniz sahillerine verilecektir. |izmire verilen motörler yola çıkarılmıştır. Sipariş edilen mo- törlerin adedi ondur. Bu sene çin tesellüm edilen bu motör- lerden geriye kalan dört motör de gelecek sene tesellüm edile- ektir. Nurullah Esat B. Âli iktisat ncümeni kâtibi u- mumisi Nurullah Esat B. vaki n davet üzerine evvelki gün |Ankaraya gitmiştir. lu bir başı sanmıştı; — halbuki ben meşrutiyeti kazanmak için |bu teşekküle girmiş sade bir |fert ilim. Cemiyete istibdadı yıkmak ve matbuatın serbesti- sine kavuşmak için girmişti Bende siyasi ve resmi hiç bir ktu. — Meşruti bir Türkiyede istibdadın zul- n — kurtulup musavver |gaze ğimi ve matbaacılığı- |mı yapıp — müstekil yaşamak İ|biricik arzum idi. Meşrutiyet ilântınım ilk gün. de tarihi vak'alara karış. |ışım tesadüften, vak'aların sev- a bir şey değil idi. on beş gün kadar ketlere karıştırmış- arnda hakiki mefkü. z , k&; | Anadoludam illiyet Siyah elmas memleke ur a kiyenin Kardif'i günder güne mamur olmaktadır... Zonguldak mendereği kal 50,000 seyyah getirecek- Zonguldak, (H. Muhabiri miz) yazıyor: Zonguldağın bu siyah elmas memleketinin şöh- | retini uzaktan işitmek kâfi de- , İ <- ğildir. Herhalde yakından da PWb†IB gelip görmelidir. Zonguldağın | |* vapurdan görünüşü çok şirin- | |Ş ir. tesel-| Şehir, günden güne umrana doğru gidiyor. Yalnız her gece sabaha kad. tren gürüküleri, |düdük zim gibi alışık kardifidir. Daracrık vadiler birer mahı halindedir. Kuyular lerce insan çalışır, di yat ile mücadele eder. Burada rli ahali yok gibidir. Hepsi var vilâyetlerden gelip yer- leşmişlerdir . Zonguldağın hoşa gitmiyen bir ciheti varsa o da mesken n inir, ha- İnin yüksekliğidir. Bu satırları yazarken motörle Kozlu'nun önünden geçiyorum. Fransızlar burada 700,000 lira sarfile bir Lavuar tesis etmişlerdir. İş bankasının da alâkadar olduğu Kozlu ocakları çok zengin ha- zineler gizlemektedir. Vali Akif beyin bhimmetile Zaptiye nazırlığına gelen eski Beyoğlu mutasarıfının kimin tadrafından inha — olunduğunu anlamak için idi. Dahiliye Na- zırı Memduh Paşa — ve Sadra. zam Sait Paşa — baştan savma cevap vermek istediler. Artık sabra ve tahammüle meydan yoktu. Zaptiye nazırlığına ge- len zat bir gün — evvelki allı umumi mucibince siyasi mev- kufları koyuverirken * anlaşıl- mıyan bir maksatla, tekmil âdi rimlere kaptları açmıştı ve buna Sadrazam Paşanın müsa- adesi lâhik olmuştu. — Mahut Baba Tahir bile umumi hapis- haneden çıkıp başına birtakım hapishane mücrimlerini toplı- yarak sokaklarda davul ve olarak — kardeşim Sadık - vardı; ilk üç günde Hüseyin Cahit B. vardı, o (Tanin) i kurarak bizden ay- rılmıştı. Yukarda tafsilâtını yazdığım menfilerin kurtarıl- ması teşebbüsünü, yevmi Ser- veti fünunda — Hüseyin Cahit Bey kendi imzasile hikâye et- mişti. O mekalesinden şu sa- tırları nakleyliyorum ki - 15/28 Temmuz salı nüshasında çık- miştir. “Dün on iki bini mütecaviz |haik sancaklarla ağır ağır, ta. takım geldiler, matbaamız ünde bileştiler, —durdular. Hep nazarlar matbaamıza mü- teveccih idi. O zaman bu nü- mayişin hükmü anlaşıldı. “Serveti fünunun namusuna güvenerek milletin âmali meş. ve beyan şereti. lâyik görüyorlr. |dan natıkaperdazlar - iradı nu- tuk eylediler... Ve on iki bini mütecaviz halk hep yemin e- derek afti umumi istediler, . Milletin heyeti meb'usası bunu alarak avdet eyledi. O zaman on iki bin kişi bir tek vücut ha. line girdi ve Serveti fünun ta- raçasından — vukubulan ricayi kabul edezek artık Meclisi Me. busana vekil intihabını düşün- mek üzre sükünet — dairesinde avdet eyledi. Ertesi gün Sadaret dairesine zurna ile gezip meşrutiyet ta- raftarlığı komedyasına bağşla mış ve “Padişahım çok yaşa Javazesini nakarat | Sadrazam Paşa & şiddetli sözler üzerine şaşala- |dı, bocaladı ve nihayet şöyle de mişti: — Ben çok vakittir insanlar- |la temas etmeden yaşıyordum. Adam tanımıyorum. Kimi ya- |palım. — Paşa Hazretleri! Burası bir gazetecinin vazifesi değil- dir. Bizim istediğimiz meşru- tiyet kaidesi altında Dahiliye Nazırının size bir münasip zatı inha etmesidir — ve sizin arza göndermenizdir. Sadrazam Paşa Dahiliye na- zırı Memduh Paşayı çağırttı,bu. |dakikada kapıdan içeri, o gün |La Haye'den dönen Turhan Paşa da girmişti. Memduh Paşa abı. verdi — Merhum — Namık Kemal İzade Ekrem Beyi inha eyliye- |ceğim. | Burada ben dedim: — Lâkin Ekrem Bey Kudüs mMutasarrıfıdır, onun İstanbula gelmesi uzun zamana muhtaç! Sadrazam Paşa işi uzatma. nm uyamıyacı Ve ilâve eyledi: — Ben Edirne Vali Beyfendiyi — muvafık buluyo- rum. —Acaba Dahiliye hazırı Paşa Hazretleri ne buyururlar?| | suale şu ce- bir daha gönderildim., Bu da; — Pek ip efendim. ralarınn ve yiyecek, fiatları- | Çeden ve şimdi polis Zonguldak'ta Vük Mühendis Mektebi Zonguldağa güzel bir şöst merbut bulunan — Kozluyu, güzel şehir yavrusunu ziy: fettim. Rifat Kâmil beyin reçlikteki ocaklarını dolaşt Rifat Kâmil bey, kömürcülüğünün yükselmes de #mil olmuş bir zattır. Bı da iki sene zarfında yaptığı sisatı gören her vatanda bi gürurla dolar. 6 Köy, refahını h milen bu ocaklara medyüunr Şimendifer hattının bu mu kadan geçtiği takdirde by valinin bir kat da mal Jolacağına şüphe yoktur . Sadrıazam Sait Paşa Ben dedim ki: — Edirneden Ziver B. rın gelebili bu gece Zapti nazırı kimdir? Sadrazam verdi: — Hamdi B. azlolunmuşt bu gece Zaptiye nazırlığ: ben yapacağım, müsterih ol İnuz. — Baba Tahir- gibilej küstahlığına dahi meydan rakılmıyacaktır. Matbaama döndüm ve o ceyi yarım endişe ve yarım e| niyet içinde geçirdik. O mat a bize arkadaş ördür! şubesinde muhasebeci olan sat Bey Zaptiye — nezaretiri mühbirimiz olarak kalmış bize haberler getirmişti. Sel Sırrı Bey — kardeşimizle Rıl Tevfik Bey İstanbulun asa; şine nezaret eyliyorlardı, ön da sabaha kadar at üzerin dolaştılar, Bütün bu yazdıklarım bü inkılâplarda gazetelerle gazd li ük vazifeler gi göstermekted Paşa şu cev hem — gazeteciliğin yetini göstermektir. AHMET