28 Aralık 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3

28 Aralık 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET KÂNUNUEVVEL 1929 Haa Asrın Ümdesi “Milliyet” tir 28 Kânunuevvel 1929 İDAREHANE — Ankara caddesi No, 100 Telgraf adresi: Milliyet, e- tanbul Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı — 400 kuruş 800 kuruş K 750 1400 ». ı 1400 2700 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için BUGÜNKÜ HAVA Dön kararet en çok Gen az4 A2 « di Bagün havanın yağmurlu olması muhtemseldir. Bir zamandanberi dikkat edi- Yorum, aramızda bir garabet Merakı (egzantriklik) başladı. Eskiden delişmen, tuhaf, zıpır telâkki edilen adamların yap- Madığı şeyleri şimdi ağır başlı- yapıyor, şairler de, mu- harrirler de, sanatkârlarda,fikir ve idare adamların da bu iptilâ- yı görmek kabil . Geçen gün bir idarehaneye Bittim, son sistem bir şâir, ar- kadaşlarının karşısında ayakla- Tını duvara dayamış, kitap oku- Yordu. İşte: garip bir okumak ;ınrıı ve daha garip bir tarzı ka- a? Bir müddet evvel Şehrema- hetinin resmi bir memuru gaze- telere: — Kedi eti yiyelim! diye be- lundu, eskiden olsay | di'bu insan bir dest mec- lisinde şaka olsun diye bile söy lemokte tereddüt ederdi . Bir Sehremini Bey, bu beya- fattan daha az garip olmayan heye yaradığı meçhül bir havuz yaptı, İstanbula hediye etti . Geçen gün pek meşhur bir a- kıl doktoru, ulu orta: — Şoförler delidir! dedi, ga- Tip olduğu kadar tehlikeli olan bu sözle hepimizin yüreğini oy- hattı. Dünkü gazeteler bundan son- 'a Mezbahada hayvanların ye- 'i bir tarzda, alektrik ve taban- Ş ile öldürülcceğini yazıyor- u, Bundan bir kaç ay evvel bir Razete muharriri resmi bir zi- Yafette söz almadan ayağa kalk &, ve monolok tarzında bir şey- ler söylemeye başladı. Bir ssfbah gazetesinin başmu- iri, geçenlerde resimli bir akkale yazmıştı, ve ehem- Miyetle şu mes'eleyi tetkik edi- Yordu: «— Sapanca istasyonunda el- Ma satan köylü kadınların se- Detlerite Ayni gazetede ikide birde öyle bir ilân gözüme çarpıyor: — (Baş makalemiz 5 inci sa- ilemizdedir!) Birkaçgün evvel ne vezmi, “Miliyet,in tefrikası 21 Bir müddet”elinde evirip çe- ll, - Nihayet bana verdi ve ondan ©Onra da ağladı. | Gözyaşları tabağına damlı- Ordu. Garson şaşırdı. Malüm, sen - gözyaşlarına i- anmıyacaksın. Güleceksin, “Sinema artistleri de böyle- » Onlar dâ, tam zamanında ae SAa e reimee B rEE LAt Milliyet Penceremden ğ",,"."k Ö en el Orhan Seyti Garabet aa yaşlarını akıtmamak istedi.Fa- kat kendini tutamadı. geçen sözleri aynen yazmam ne küliyesi, ne de manası ol- mıyan garip bir şiir mecmuası elime geçti. Kitabm ismi şu: (835 SATIR) Bir şiir kitabinin ismini rakamla yazmak, zanne- derim ki, tuhaftan fazla bir şey- dir! O zamana kadar bütün gara- betlere tahammül etmiştim, fa- kat bu beni çileden çıkardı: Sa- hibine soruyorum : — (835 satır!) ne demektir? Kim bir şiir kitabmın kaç satır olduğunu merak eder ve bunu hatırında tutabilir! Bari doğru bir isim olsa! Kitabın içinde tam satırlar, yarım satırlar, ve bir tek kelimeden ibaret sözler var, müellif nasıl hesap etmişte (835 satır!) bulmuş? Bunun yerine kaç sahife ol- düğunu yazsa olmaz mıydı? müdiriyete müracaat edilir. — | Yahut şu kadar manzume dese Gazetemiz ilânlarm mesuliyetini -| daha doğru değil miydi? kabul etmez. Garabet merakı maruf haddi- ni aşmaya başladı, korkuyorum ki yine bir akıl doktoru bu sefer şöförler yerine: Şairler, müte- fekkirle, edipler muharrirler, sanâtkârlar .. v. s. deliler diye- cek ve bunu hiç birimiz tekzip - Haftanın yazısı Dört kiracı arasında Bizde de sayılı günler vardı: Aşüra ayı, üç aylar,” kandiller bayramlar, hidirellez, ne bile- yim şimdi hepsi aklıma gelmi-| yor, bir haylı günlerimiz vardı. Peyderpey bunları harcadık eli mizde bir iki tâne ya kaldı, ya kalmadı.. Şimdi buna mukabil yeni yeni günler bulduk. Mese- 1â: Yılbaşı.. Başka yerleri bil- mem amma Istanbulda yılbaşı hakiki bir bayram kadar hü- küm sürmeye başladı.Birkaç se medir, pek çok aileler bunu res- mi şekilde değilse bile güç setre dilen hakikt bir memnuniyetle tes'it ediyorlar. Ben bunu bir frenk itiyadını taklitten ziyade yeni giren bir seneyi hoşça istık bal etmek arzusuna hamlediyor ve hoş görüyorum... Bu yıl başı girerken size neş- eli bir yazı yazmak ve o suretle şataretinize iştirak etmek iste- dim, Lâkin, şiir, tuhaf mevzu ve piyango her istediğimiz zaman elde edilir şey değildir ki.. Bun ları aksırığa teşbih ederler. Yan lıştır. Çünkü burnumuza enfiye çekince aksırırsımız., lâkin iste- yince gür söyletecek yahut tu- haf mevzuları aklagetirecek bir enfiye henüz icratedilmiş değil dir. Onun için istediğimgibi gülünç bir mevzu bulamadım. Yalnız i- ki senedir, sıkı sıkı saklayıp kim seye söylemediğim bir vak'ayı nakledeceğim:. Bundan tam iki sene evvel bir y başı gecesi, oturduğumuz a- partımanın 3 numaralı dairesini tutan Doktor Zımzımyan ismin deki komşumuza davetli idik. İşi iyice anlatabilmek için biraz daha izahat vermeliyim., Osman bey taraflarnıda olan bizim apar | dı.. Hatırımda kaldığına göre tımanın | numarasında bir avu | şöyle yazılı idi: kat, 2 numarasında bir kimya- get üç numarasında söylediğim doktor ve 4 numarasında da biz | i rim. Fakat kayınvaldemin has- © sene doktor Zımzımıyan yıl | talağını biliyorsunuz. Beni fev- oturuyorduk.. gözlerinin yaşını siliyordu. Mektubuna cevap vermiş ol- mak için, Şadiye ile aramızda lâzim. İşte bunun için, konuş- tuklarımızı aynen yazıyorum. — Canım!.. Şadiyem!. Şâ dım!., Onu Şâdım — diye çağırıyo- rum.Bu hem onun isminin mu- Nümlll, Ş MER FŞ LAĞ ÜR P ELL $#| diyeden hızla yarım bardak çek B ti. bilirim, zannettim. Bunu şimdi anİryorum, budalalaıktan başka bir şey değil. başı gecesi apartımandaki bü- tün komşularını yemeğe davet etmişti. Ancak Avukat hastası olduğu gelemiyeceğini söy lemiş ve kimyager de evinde ye meği yedikten sonra bir aralık doktora uğrayacağını vadetmiş ti. Demek doktorda davetli ola- rak bir ben vardım.. Uzatmayalım; güzel bir sofra yapan doktor ve ailesile otur- duk... Yendi, içindi laf, sohbet edildi.. Neşelendik. Tam o sıra- da kapı çalındı. Hizmetçi bir şi şe ile bir de mektup gönderdi.. Mektuüp 1 numarada oturan avu kattan geliyordu veaklımda kal dığıt: göre şu maalde idi: Aziz dostum: Yılbaşı gecesini birlikte geçir mek için lütfen yaptığımız da- vete kayın valdemin hastalığı sebebile karım ve bittabi ben iş- tirak edemedik.. Size çok mes- ut seneler idrak etmenizini te- menni denken şu naçiz şişenin de bizim hepimizin saadetimiz Alâ şey.. Hemen.. Zaten ağ- zı pek iyi açılmamış olan şişeyi açtık.. Doktorun kaynanası tu- haf bir kadındı, derhal bardağı nr doldurdu ve bir beyaz şarap olduğu renginden belli olan he Arkasından da, — Zam, Oğlum bu çeşit şa- raptır. Adata ekşimiş ekşimiş kokoor. O bu lafı ederken her kes avu katın şarabından birer parca al mıştı.Ben kadının sözüne aldır adım ve tattım. İçki şarap de ğildi. Vaktile Çanakkaleden in gilizler çekildiği zaman toprak destilerle bir şeyler bırakmış, Biz onu limon suyu zannetmiş ve önümüze gelen yemeğe koy- muştuk... Sonradan onun bir nevi içki olduğunu söyledilerdi. İşte dok torun gönderdiği şey trpkı ona benziyordu. —Ayol, dedim! Bu şarap de Şil bir ingiliz içkisidir. Biz Ça- nakkalede inglizlerden küplerle iğtinam etmiştik biraz kekrem- sidir amma pek makbul şeymiş. Doktor da biraz içiti.. — Doğru lafı isterseniz ben bundan bir şey anlayamadım... Amma hatır edip içeceğiz.. Bu hediye içkiden kimin çok kimin az içtiği aklımda değil amma İngliz olan her şeyin iyi olduğuna imanı olan doktorun kaym validesinin , — Bir daha doldursana Zımı... Bilirsin, bana sarmağa başladı. Bilirsin.. Eyi içik sormadan sa- rar.. Biz daha sofrada iken 2 numa rada ki - yine ermeni-kimyager geldi... Avukatın içkisinden-pek az kalmıştı - ona da vermek is- tedik... — Yoo.. Ben tamamim! Al- lah trazı olsun.. 1 nümerodaki avukat bir şişe göndermiş. Çek tim çektim bu hale geldim. Lâ- kin bilirsiniz ne “espiri.. yap- mıştır. Tam sofra da iken kapı çalındı kapıcı bir mektupla bir şişe getirdi. Mektubu beraber getirdim ki size de okuyaym. Cebinden bir mektup çıkar- Yazan: Jak Konstan — Vay, hizmetçi değişmiş. | yok öyle mi? Ne de güzel kız. Bonjur yav- Tum, senin ismin nedir baka- yım? rıyor . mak ürmidi ile geldim .. oynuyacak. Madam yalnız mı? —mösjö zi haber ver. İsim hi ğil mi? Bu ismi bana hanımın 'nin geldiğini mem, Alfred'le hiç alâkası yok, ismime benzer yeri yok. mdeki çiçekleri al, salondaki vazoya koy. Ben de hermen sen- Kibenli oldum , Kusura bafema, doktorun hiz- metçilerile lâtbali olmağa alı- şıkım. Haydi, şimdi gidip haber ver bakayım . Evin içi tamamile değişmiş . Eşyalar yenilenmiş, Vay efec- dim vayl.— Birde kuyruklu pi- yano var,.. Luiz parayr kien- den buldu? Hareketimden ev- vel beni elli lira çarpmıştı. Ya miras yedi, yahutta bana iha- net ediyor. Herneyse, ayak sez- leri var.. . Bonjur Lgi: affedersiniz madam, kalâde işgal ediyor. Yine bu sebeple sizden utanarak bir ri- ğim şişe de kayınvaldemin litra idrari var, Bünun tah- lilini kemali mahcubiyetle rica eder ve,.." — Gördünüz bu mektubu, ,. Evet yanında da bir şişe “dâ T mi sek” kapalı şişe şampanya.. Zişeyi patlattım ve.... Kimiyager lâfını bitirmeden —Doktorun kayınvaldesi müs- tesna — ne içtiğimizi anlamış- tık. Doktor ağzını tutarak ve: — Zo allah belasını versın.. Avukatın kaynanasının, .” Hur keste bir öğürtü gitti. Ben has- ta bir halde oradan çıkarken, doktorun kamvaldesi: Aziz komşum, Bizzat gelip yılbaşınızı tes'- it edemediğime pek muteessi- — Ne oluyorsun, bunda ağ- lanacak ne var? — Daha ne olsun,.. — Canım dünyada Galip gi- bi aptallar çok! — Âmma Galip bey hiç ap- tal değil, bilâkis. Mektup öy- le kurnazca yazılmış ki... Asıl aptal olan benim. — Neden? — Çünkü düşüncesizlik et- tim, olmıyacak şeyler düşün- dü. lüm. — Ne gibi? — Meselâ hayatımda yerede- hayatına yerleşirim düşünmek, — Çocuk!. — İşte bak, söyliyecek başka — Ben size demedim? fazla kaçırmayın diye. İngiliz içkile- Ti sert olur.. diyordu... FELEK açık konuşmalıyız. — Ben seninle hiç bir zaman kapalı konuşmadım. — Amma hayatında yeret- miş olan bir kadın olduğunu u- nutmuş gibi davrandın. — O kadar ar bir yer işgal ediyor, ki etmese de olur. — Yani?.. Nedemek isti- yorsun? — Söylemek istediğim sarih. || — Ayrılırım mı demek isti- yorsun? — İstiyorsan... — Sus! Bunu bir daha tek- Tar etme. Sakın böyle şey söy- leme. Bana düşman olduğunu istemem. — Sana neden düşman ola- yam?. — Olursun Şefik, Karından ayııldıktan sonra — çünkü ay- rılman ihtimali vardır — ba e — .M.n'rîımil, Esasen tahmin etmiştim. Mari, gözüm seni ısı- | Hakkınız var. Yalnız bir süâl — Aman biraz geciksin, faz- laca geciksin. Sekizden evvel |rum. Ben, Lüsern, Enterlâken, gelemez, içkisini içecek, bricini | Gönev şöyle biraz dolaştım.... — Kıskıs güleceğine, şu eli- cada bulunacağım. Gönderdi- b Çifte Luizler Lwiz, evin içinde de başka Lüiz — Hayır madam, hasta deği- Tim, doktoru görmeğe de ihti- yacım yok. Beni aptâl yerine koyduğunuzu da anlıyorum. sormama müsaade ediniz. Dok- tor Fransesko'nun evinde de- — Hıyır. doktoru istemiyo- | ğil miyim? rum; bilâkis, onu evde bulma- — f(;ğııhr mı?.. Katiyen haberim yoktu. Bendeniz uzun- ca bir seyahatten evdet ediyo- İsviçreye gittiniz mi madam? — Güzel yerler. Parise gelir oşuna gitti de- | gelmez ilk işim doktorun karı- sını ziyaret oldu. Hemen bir de taktı. Amyma neye taktı bil- |met çiçek alıp geldim, karşıma siz çiktınız .. , Affınızı istirham eder, musaadenizi isterim... Güzel, sevimli, nasik bir kadımsınız madam. Bu yanlışlı- ga hiç müteessif değilim. Sizin- le mikşerref oldum. Acaba dok- tor Fransesko neden firar etti? — Demek hakkında takıbatı kanuniyede bulunuyorlardı? Za »|ten muvazenesiz, alkolik, ku- marbazın biri idi , — Hayır, arkadaşım değildi; karısının hatırı için tahammül !:diyordum 5 — Bu gibi meseleler söylen- mez amma, &'”e itiraf edebili- Tim, doktorun karısmı seviyor- dum. Zavallı Luiz, acaba onu bir daha görebilecek miyim? — Özleyoccü Neden gülümsediniz? Bu eve istediğim gibi a istedi tip yemeğe alış- mıştım. İşte yalnız ve kirmsesiz kaldım... Bekâr olmakla be- raber, bekârlığa alışık olmıyan evi yabancı aldedemeyeceğim. Ayak alışkanlığı ile, her gün ikapınızâ geleceğim . — Teşekikir ederim madam, mersi. Davetiniz beni ihya etti. — Bilir misiniz ki biraz onu andırryorsunuz? Ö sizin biraz daha çirkininizdi ... Elleri tıp- kı sizinkiler gibi idi, onları işte böyle tutar öpendim. Ensesi... Pardon. Fakat hayalimde na bilhassa gönderiyorsunuz zannettim, buna sinirlendim. gıl gelebilir? FWHikiâr, Mizah, Hikâye. , Romamn- Tiyntro Luizi canlandırdınız. Mahrem bir şey sormama müsaade var mı? — Kalbiniz serbest mi? Ce- vap vermeyin, tebessümünüz cevabı verdi. Kocanız sizi mes- ut edemiyor. — Neden susayım. Size yarın kur yapmağa başlıyacak değil miyim? Bu günden başlasam ne çrkar? Siz mes'ut değilsiniz, bon kimsesizim. Neden beraber mes'ut olmıyalım? eni vaktinde susturmalı idiniz, artık iş işten geçti; sizi seviyorum . — Işıe ayaklarına kapandım. Benim canım Luizim . üm mi?.. Sen de bana M.M. Kulak misafiri Dikiz aynasında... Zizi del avnanın en ziyade hanımlarımızı i- şine yaradığını bitçok mükteler, ka- sendldl e izana çalıştılar. ün benim tramvayda rasgeldi- #im bir vak'a bu aynanın kadınlar. dan ziyade bazı anaforcu yaradığına şüphe bırakmıyor. Çok kalabalık bir tramvay araba caktı. Buna rağmen o fazla yolcu geldi. Hem de nereye, tam aynanın karşısı- na!... Evvolâ kılık kıyafeti aynada' göyle bir dikiz geçti. Kendini be- ğenmiş olmalı ki, mağrurane öksür- dü, mintanını düzeltti, bıyıklarını sı- vazladı. Fakat tuvaletimi ikmale va- kit kalmadan biletçinin sesi işitildi. Süphesiz biletçiyi ilk gören kendisi idi amma — Aynaya baktık diye aynasız- lanmıyalım, dedi, elden gel parayı! .. KULAK MİSAFIRİ ŞEHREMANETİ Tepebaşı tiyat rosunda bu ı N Akşam (l Baat 21-30 da Bu akşam için fistlarda tenzildt Kafes yapılmıştır. PSdsSd>5d5sE 5 perde Yazan: Musa- bip zade Celâl Be Acabsi ubur ayan şehirli Kendimi sana beğendirmek istemem kabahat mıdır? Ben den seven, riyasız seven bir ka- Telefon : Bey, Kon[râra_ Aklımızı ruyalı Harpten se buhran Br. Fahreddin Ke in konferan. Evvelki gece Türk da Dr. Fahrettin K tarafından “Anormal crim çocuklar” hakk konferans verilmiştir. Fahrettin Kerim bı nın her taralında «zlr hhasr için laboratı.arlı dilmekte olduğundan rek demiştir ki: — Umumi harpte Avrupaya gönderdiği kerleri zekâ ve karak tinden müayene etmi nun sebebi ordunun m: ni mühafaza etmekti, Harpten sonra bir lerde görülen çocuk -i çocuk cinayetleri ve i rın sebeplerini tetkik mahkemeler ve islahhi pmak için kuvvetli -ce başlamış ve birçok ye kıl hıfzissıhası — labor ve terbiye müesseselcı getirilmiştir. Çocuk cürümle Bu teşkilât yapıldık Ta çocuk cürümleri aza laşılmıştır. Binaenaley cuk mektebe gittiği z kâ ve seçiyesi cihetir ayene edilmesi mekte kaliyorsa sebebinin ru riza olup olmadığının Tâzımdır. Bir mektepte yaptığ beler neticesinde san'a plerine sevkedilen tak leket için daha müfit :eh-ıtı&" a ışmağa Fahreddin Kerı.:îBv mücrim ve gerek geri de itibarile sağlam ve 2 Türk gençliği vücude g için lâzımgelen mücsse: lerle bitirmiştir: nçliği çal etmek ferdi ve ı:'_!hmıi leri biribirlerine uydu! bilhassa meslek — inti çok dikkat etmek lâzer Bu gibi muayeneler sinde meydana çıkan | cular islahhanelere gö ÖbEĞ F£ DRSETEEETELEEE NO;.ESKİ İttihadı Millt « Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muame icra eyleriz. Sigortaları halk için müs: şeraiti havidir Merkezi İdaresi: Galatada Ün BECSSÜSTĞDEŞAE 2 iyon Hanındı erde acente aranmaki lu - 2003 da bile değil Şadiye; o ter baksınlar, ister bakır — Böyle bir şey hatırına na- | bilâkis diyeceğim. Seven, cid- | Ben onlara bakmıyorun Onları görmiyorum bile na İ — Benim aklıma gelmiyen |dın için, sevdiği adama kendini hiç bir şey yoktur. Amma yan-|beğendirmek istemek pek ta- leş zehaba kapıklığımı anladım bildir. Beni mütemadiyen, her Bunu bana gene sen anlattın. |an arzuliyasım diye, her an çıp- — Ya!.. lâk gezmem kabil olsaydi, hiç — Evet, işte gözlerinin içine | tereddüt etmez, çırçıplak ge- özlerinin içini, | zerdim . üyorum ve ye-| Beni sevdiğini hissettikçe, (|habımda aldandığımı anliye- |mes'ut oluyorum, seviniyorum, rum. iftihar ediyorum ; bu da doğru. — Akldandığın, yanlış tah- |Sevildiği için mes'ut olmıyacak minde bulumnduğun muhakkak. İkadın var mıdır? Amma bu işte aldanan yalnız ' Sinirleniyor, asabileşiyordu. ben değilim. Arkadaşm da al-| Konuşurken dudakları küru- danıyor, beni yalnış muhakeme / yordu, Bir yudum su içti. ediyor. irlenme, dedim , Ben kendimi beğendirmek is- asıl sinirlenmem? Eğer tiyorum, fakat yalnız sana be- ğgendirmek istiyorum. Yoksa — Ben görüyor mıyır! yor mıyım? - Zaten bir! den başka kimseyi gi müz yok ki... — İşte ne mutlu bize' — Amma batrmamız memiz lâzım gelen bir k — Kim? Ben kim olduğunu an O bir müddet düşündü, başını önüne eğdi ve ) cevap verdi: — Nimet hanım. Hiç bozmadım, s: lıkla:

Bu sayıdan diğer sayfalar: