y : AMilliyet ASRIN ÜMNESİ *MİLLİYET.TİR Mayıs — 1920 BUGÜNKÜ HAVA Rasüthaneden aldığımız malö- Küçük saat... Akşamları, yani, sast 8 ile 9 arası Sirkeci elyarının - kendine mahsus bir hali vardır. Bir çok münasebetlerle bahsettiğim Sir- MİLLİYET ezah,Hdebiyat., FHHilLkaye Beş dafa randevu verdim, be- PAZAR'TESİ Ya... Ama... 27 anneciğim üç aylık ev kirasını Gülhane hastahansi em bevliye muallimi opcratör FUAT KÂMİL beyefendi senelerden beri müztari) akdanı we et bulunduğum bö mühim bir ope: maharetleriyle böbreğimi gaip mekten betil kurtardılar Türk doli torluğun yüksek mevkiini bu fırsal la da gösteren muhterem doktora dÖ rin hürmetlerimi ve bilhassa haslif sına karşı gösterdikleri büyük alâkü anutulmal sükranlarımı alenen arz eyler ve mür | verememiş. 119 liraya ihtiyacı varmış. Ağlamağa başladı. Da- yanamadım, verdim. Mata nazaran dün hararet azami 20 asgari 14 derece idi. Bugün poyraz esecektir. bava açıktız| şine de başka bir elbiseyle gel di. Kendi kendime dedim ki: «Neyse, başıma tuvalet masrafı kecinin bir bususiyeti de - öto- ve hassasiyete karşı da mobil uğrağı ve binaenaleyh şo- j merede ki ona düşsün!! JFELEK SUYA DÜŞTÜ! Bi kaşıdıklı görüşüyendi İ 3 dadığ O iş suya düştü! dedi, ce- Şap verdim: — Zannetmem — Neden? — Kardeşim. Istanbulda su Filvaki Istanbul şehri bügün Jünyanin en kuru şehri olduğu- hu iddaa edebilir. İki gün evvel Sursadan gelen bir yakmim ©-| yada bir Bursalı hatunla görüş- müş, kadıncagaz İstanbulda bir bardak sudan kırk para istendi- | ü hayret ve teessürle anlat-| şimdi bütün şehirde evel- * den gürül gürül akan çeşme ka- davralarından başka birşey yok. Yeniden yapmak şöyle dursum, acdadımızın bıraktığı — hayratı bile muhafaza edememişiz. 5- tanbulda değil hararet söndüre- IH. hatta el yıkayacak su yok- fur. Akan bir iki hayrat çeşme- Ye de suyu iyidir diye Emanet u memuru — ikame etmiştir. Böyle yerde, iş, proje ve ya ü- mit suya düşmez, toza düşer. BELKİ RUYADA! İki gün evel, özlediğim dost- Jarımdan birine ansızm rast gel Şim. Bir iki söz taatisinden son 'a yalnız olmadığını söyledi ve förlerin uğrağı - olmasıdır. Dün akşam, matbaadan çıkarken bak- um şoförler kelli felli bir adamı | yi aralarına almışlar sıkıştırıp dürü- yorlar: çıkmayacak !» Ve, ilânı aşk ettim: «Sizi se- yorum !» Bundan sonra beş kere daha buluştuk. Beş sefer de başında — Buyrım beyim, küçük saat. | başka bir şapka vardı. Bu cihet- — Küçük saat.. beyim! : — Saat küçüktür. beyim . — |bE — Küçük... — Sastı.. Kelli felli zat, yeleğinde ay işığına Karşı şimşek gibi parla- 'ten de içim rahat etti. Gönlümü | raz daha açtım : « Size perestiş ediyorum!'» Ve. ilâve ettim: — Ne çok elbiseniz, ne çok var! Düşündü, kumral başını sal- yan parmak kalınlığındaki kös- |ladı: teğinl sallayarak baykırdı. —Yalnız bir mantoya - ihti- — Küçük saat, küçük saaı.. | yacım var! dedi. Büyük saat olsa ne olur? Kulak misafiri R Meklepliler Müsabakası — bi Hayat pahalılığı — * Üçüncü haftanın en mübim babe- tini Bulup yazmakta dördüncülüğü kszanan Kahataş lisesinden 194 Sat- kı efendinin yazısız Her gün gazetlerde hayat pahalı- dığı hakkında bir çok fikirler oku- bil Mağzaların vitrinlerinde gör- düğüm mantoların fiyat yafta- rmu şöyle bir hatırladım. Kısa ir hesabı zihniden sonra dedim — Benimle yaşamağı kabul eder misiniz? ** * Ferhutide benden artık hiç ir şey esirğemiyordu. Eh! Ben de ârtık kendisine bir manto he- Şeder diye edebilirdim. a ÜD e — Safla bir matıto hediye et- Pahalılıktan şikâyet ediyorlar. N AAA N A ina mek istiyorum canım. Giydiğimiz — eşyadan tutunuz da yediğimiz ete kadar fiatler gönden | güne artıyor. Bu, bizim iktisadi iş-| lerden anlamadığımızı bildirir. Fil- hakika Türkiye bir çifçi memleke- tidir. Vasi topraklarında mebzulen hububat yetiştirilir. - Fakat işliyen kim? Anadoluda koca yerler bom-| boş duruyor. Köylülerimiz babala- rından kalma sabanlarla buğday eki- yorlar. Allaha düa ederek yağmurun yağmasını bekliyorlar. Tabiidir ki kendi haline bırakılan bir ekin ye- tişmer .Bunu köylülerimize anlatma- lıyız. Ve demeliyiz ki: — «Artık dedenden kalan sabanı Barak, makine ile işlemiye alış Diğer taraftan Kastamonuda be- yaz çamlar hudayi nabit bir surette — Mersi yavrucuğum. — Calibe hanımın modelleri arasında beğendiğin var mı? —Var. — Kaç lira? — Yüz yirmi lira. — Hiç pahalı değil. ., — Hem çok da güzel. Portföyümü açtım... - Bir| mantodan başka hiç bir şeye ih- tiyacı olmayan bir metrese, 120 lira sevine sevine verilirdi. Ver- dim. Akşam, hesap defterime yaz- dım: Ferhundeye bir manto: 120 lira, Manto ısmarlandı, — günler Akşam, hesaba geçirdim: Fer- hündenin manto parasmı ta- mamlamak için 119 lira. Ertesi gün Ferhundeye s0- kağa çıkmamasını tembih ettim. Mantoyu hizmetçiyle aldırma-| sını söyledim. İki gün sonra Ferhunde boy- numa sariıldı: — Dün gece sen yoktun ama, ben yalnız. kalmadım. Cavide geldi. Sabahın dördüne kadar| da ıskambil oynadık. Çok me- sudum. Kumarda kaybeden, aş- kta kazanırmış derler. Beni sev- diğine artık eminim. Mantomun 120 Hrasını kaybettim, üste de 24 lira borçlandım, .. * Ay sonunda, Ferhündenin manto hesabını diğer aya - na- kliyekân eyledim: 48) lira. Ben hesabimı muntazam tuta rım. İşte: Perşembe — Ferhündeye manto - 85 Cuma — Ferhundeye manto — 158 Ertesi— * » 105 Pozar — » » 4 Ertesi Ferhundeye manto 285 Salı Ferhundeye manto 390 Çarşamba — Ferkündeye manto 15 * ** Ayın sonunda yer — kalmadı. Ama defterde değil, vaziyetin bu halde devamına yer kalmadı. Şu anda Ferhundenin manto- su için tam 2897 lira vermişim. Son dafa olmak Üüzere bir 120 lira daha verdim. Ertesi günü sordum. — Aman gdedi, öyle bir iş ya- ptım ki sorma. Çavide gelmişti. Mantoyu şu nefiş tarağa değiş- Bu günkü yeni bilmecemiz Boldan sağa: t— Kokular (7) 3- Valde (8) Mağdur- birakı- mak (5) 4— Pıra biriktirilen kasa (7) 8— Boyün aksi (2) Vilüyetleri- mizden biri (3) ?— Kalıın akdi (4) dasi (9) 8— İKi vüzlü, yalancı (5) 0— Aleyhte bulunmak (3 landır C) Uzak ni- Sal SIGORTA Yangın - Hayat - Nakliye - T Kendilerine İstanbal emvalinden verilmek üzre maaş tahsis edilıp adreş- ANAD Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli YVukardan aşağı : L 2 — Şafakta ağıran yer (9) 3 gelmeyen (4) 5 vasın aksi (9) 6 — Su (9) Kırmızı (2) len şey (3) Saçları düzcltmek (8) ÖLÜ ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. Kaza - Otomobil - men'uliye- timaliye Sigortalarını kabul eder. Adresi 4 üncü Vakıf han Istanbul Telefon İstanbul 531 leri malum olmadığından tebliyet yapılamayanlar Nüfüs ı K. & den Binbi Çarkçı Binbaşı Sinoplu Mehmet K. 9. Fi 9. Alar K. 3 F. 9, muayene heyeti reisi ÜĞ D A ni ei ven 3, Val. Hatice WL har, Tabip Hinbaşı mütekair M Kenan B kerimesi Ayşe Muhayyere H. Kadınhanı Askerlik şübesi reisi Binbaşı Ziya K. Hemşiresi Fatma H. Ordu 6 Binbaşı Tahir K. Kerimesi Fahriye I1 Ağır Topçu Binbası Hüşeyin Ihsan E. Hemslresi Fa. Zehra Fi Osman E, tmahtumü Abbas E. E. bin Mahmut. 29. T. 3. Biobaşı Fayık E. Binbaşı M. Talit E Güğerte Binbaşı Ltanoullu M. Teyilk E. bin M. Hayvan bastanesi Baytar Binbaşı' Ahsen E. Emniyeti umumiye Linci Şu. ketebesinden A. Yaşar B. oğlu Seha Behzar E. M. İbrahim B. xevcesi Zekiye Halep merkez Kaymakamı Halit B. Kerimesi Dürriye H. Gelibolu tahrirat mübeyyizliğinden mütekait Ka Süleyman E. ve. Zekiye | valinin senei haliye Haziranın Z V Bayat (2) Elinden bir yey Gökten düşen &u (6) Ha- Hastaya bakmak (6) Nota Göstermek . (3) Su dökü- avinleri Kemal beyin kıymetli yaf” — dımlarına da ayrıca teşekküratım! takdim ederim. ğ Antalya Nakliyatı urtumi Şirkt” ti müessenlerinden — Mehmet Nuti — ı DOKTOR y ö Yeni ve eski beloğukluğu, üt Tazı cildiye ve İzengi ademi iktddati elektrik ve asir en son vesmiti Tenni ye ile tedavi eder. Bahçekapı çekerdi Hacı — Bekif karşısındaki apartmanda birhuçuktaf altıbuçuğa kedar. ” ——— HER EVDE Hiamhurgta — Sehülke — ve — Mayt * anonim Şirketi fabrikasının müsetler markalı hir şişe (LEZOL) bulundür” Tulması şavanı tavsiyedir. Acenteleri — — İstanbalda S, YAKOEL mahtumlüfi v dezenfeksiyon. amiseptik — lavaj İÇİN €en mükemmel bir muzadı tasflündüf, » Zayi makpuz Avrupadan celbettiğimiz ate$ dalarının gürarük ve muamele VETİİZİ sine mahsuben 30 Temimuz 928 Tatili ve 106 numeralı ithalât beyannamt'ı si mucibince Uzun Köprü K memurluğuna depozito olarak verdir gimiz doksan dokuz lira ve yel beş kuruşluk 30 Temmuz 928 tafik ve 136/379 numaralı makpuz haberi kazaen muhterik olduğunda? nüshal saniyesi alınmıştır. Zayi hanın hükmü olamiyacağı ilân O” nur, Istanbul ve Trakya Şeker gabet kaları Türk Anonim Şirketi. Istanbul İkinci Ticaret M? kemesinden: Müflis Vabram 5€ buhyan efendiye ait manifaturâ ” li ÜÜ yem veriyordu. O Ek, İ * ğ Trü LÂKIRDI GÜMRÜĞÜ ARTIYOR! Gazetelere göre telefon ücre- fine yüzde on zam - yapılacak- Mış. Eğer tahakkuk ederse lâ- yunlar besleniyor. Bunlardan isti- fade ederek nesçi ve mugaddi sana-) yilmizi ilerletebiliriz. Türkiye deniz memleketidir. Denizlerimizde balık tutabiliriz. Azmedersek diğer mem-| leketlere rekabet edebiliriz. Niçin| dettim: Ferhtndenin manto rasını tamamlamak için 98 | Akşam hesap defterime kay- Ertesi gün, Ferhunde güle rTek boynuma sarıldı: — Olur şey değil, dedi, — bu-| rıp bağrına bastırdı, usulcacık | kulağmma fısıldadı: | — Seni çok sevdiğime kanaat getirdim... Seni çok, pek çok| i Ama iki aydır Balada isimleri muharrer Mütekaldin, Eytam, | kılınan maaşatı almak üzrç İstünbul Zat maaşları Muhasebeciliğine müracatları UCUZ VE ACELE SATILIK EMLÂK mile müceddeden tahsis Fd ; |Yetişiyor. Bünları işliyerek Roman-| geçti, fakat gelmedi. Nihayet | * K. Nebile H. İar. n ümler eee Hrini gösterdir (çydan kereste Çetitemeliriz. Vel gordum. Ferhunde dedi kiz . |e ÇOk aötal kadndın gaa İ ae N ea L E Ku Teman'il gâ PKERE ye, Miteakip, günüreEü * — Kim bu zat? dedim. rekabet ederek diğer memleketlere T Z . J vide. Bu tarağın 'dünyada eşi| | 1..anbal Polis 1 inci Su taharri memuru Yusuf Cemil B dokuzbuçuktan itibaren mut Kİ satmalıyız. Hep bunlar nakli vesai-| — Tam almağa gideceğim| buhinmaz. Hem de kelepir al-| | 485 No, h polis; Sadesim E. bin' Müstâli Vahram efendinin Istanbulda , te muhtaçtır. Pek yakında bu ola-| gün, bakkal para istedi. 98 lira| , / : 1g liraya, 1 İğne ada rüsumat muhafaza memuru İbrahim Hakkı, E. bin Hüsnü efendi kitaphanesi udd"*'*”' yt — Belki sevgilisini ruyada | caktır. Memleketimizde pek güzel| borcum varmış, verdim. .. Beynim attı, kan başıma çık-| ! İlaydarpaşa > muayenc » M AH B bin Eçref. gazasında satılacağından talip * Ş O görür diyel cevabını verdi. . İpamuk yetişiyor, mer'alarımızda ko.| — İş buna kalsın. tı. ... Ferhunde beni sıkı sıkı sa-| 1 Silivri Rusumet muhafaza memuru M. Rüştü E. bin Tevfik farın yevm ve vakti merkürda #t tine müracaatları, iln: ol ZAYİ MÜHÜR 4 ELSED SERETTTE CTT Mühürü zatimi gaip ettifü, Yeğ sini hakkettireceğimden canlsiti hükmü yoktur. Katım Paşt VAflA gümrüğü artıyor demek- « a uz, sen bana da- Ayasofyada Alemdar sinemasiyle irtisalindeki vasi bahçeli büyük konak yeneti, fir, hemde yeni gümrük tarifesi| elimizde bu kadar fırsatlar varken| gün annete oğradım. -Ondan |ha bir manto almadın! ve arkasındaki / kebirarsa birden ve ya ayrı ayrı ucüz Tlatla satılıktır. İ Yol caddesinde 68 mumaralı BÜ mevkii tatbika konmadan evvel. | bunlardan istifade edemiyoruz da pa| çıkıp Calibe hanıma mantomu Nakleden: Ferit - Beye sakin Gümüş Suyu hastahaf FELEK halılık içinde kıvranıyoruz? almağa gidecektim. vallı SELÂMI İZZET İüurt mütcahhidi. Yusuf. *Milliyet, igedebi tefrikası 63 Köy hekimi Bundan sonra genç adam bu ağır uykudan istifade etmek i- fin çareler düşündü. Bir aralık Emine nin yavaşça kapıyı açıp bu tarafa geçmesini bekledi. Fa kat bütün bunlar bir derin kâbus gibi geldi, geçti. Genç adam sa Şbaha karşı bitap bir halde seri- ip kaldığı sırada kapı vuruldu. Tosun un keyifli, kalın sesi du- yuldu: — Doktor B. sabah oldu. Son ta beni geç bıraktınız deme, sa- at dokuz. Pencereden yeşil, sarı bir a- ydinlık süzüliyordu. Suat Naci mykusuzluktan yanan gözlerni Bildi. Kemikleri kırılmış gibiy- di. — Kalkınca dere boyuna gel " Goktor, şöyle bir kahvaltı yapa- Bütün kuvvetini toplayıp ya- kaktan fırladı. Giyindi. Emine fin konsol üstünde hazırladığı küvette yüzünü yıkadı. Dışardan karı kocanın gesleri geliyordu. Suat Naci dışarıya Şıktı. Emine orada, tavuklarna — Nasılsınız doktor B. Rahat edebildiniz mi? ileride beygirleri yüke Bürhan Cahit almış gezdiriyordu. Suat N: akşamdan beri içinde biriken dök- mek için bu fırsatı kaçırmadı. — Tahammül edemiyeceğim Emine, bu kadar iztirap fazla. kinleri, hınçları bir anda Seni kaçıracağım. .. . Tülür. Servetin her şeye kadir oldu- ğunu zanneden bazı yaşlı erke- kler dünyaya ait zevklerin doya Joya tatmin edebilmek için da- 'aci | marlarında çürümeğe, tükenme- ğe yüz tutan şehvet kırıntılar- na güvenerek hayata gözlerni yeni açan tam bahar halinde genç kızlarla evlenirler. Bu da- luya karşı şemsiye açmak gibi- dir. İnsan kendisini emniyette ve korulukta zannederken baş- |nasebetine gö: z yumar. Bu şekil- de artık evin içinde müselles bir ittifâk akdedilmiş demektir. Bu ahenk iki gencin birbirine do- yup hisleri körleninceye kadar devam eder. Kadın güzel, peres: tişkârları çok ve gönlü çesni ve çeşit merakında ise bu cerekek için pek feci olur. Böyle variyet- Terde mümktün olduğu kadar sa- ğır olmak tahammül edilmez bir. işkencedir. Mamafi tabiat ta hü- |küm süren itiyat, erkeklerin pa-| Ççam kokularnı teneffüs ederek hafif bir şırıltı çakılları yalayıp geçen derenin yanında kahvaltı sofrasma oturan bu üç insanım aralarındaki münasebete bir şe kil vermek pek müşkil değildi. Suat Naci ev sahibi sıfatıyle hareket eden, bir aşiret beği gi- bi karısına emirler veren orman korucusunun yanımda - bazen mahçup ve müteessir, bazen he- yecanlı, bazen - hiddet, kin ve hınç dolu olarak kahvaltıya iş- Uzaktan Tosun un sesi geldi; — Hele, kalkabildin doktor ha bakalım sofra başına. Emine cevap veremedi. Suat Naci devam edemedi. Yüzüne tan aşağı ıslanır. Hariçten yine|ra kuvvetiyle kadınlara yaptık- bu uygunsuz manzarayı gören-|ları zulümkârlığın intikamını ler bu rabıtanın arkasından di-|böyle yudum yudum, iğneliye şiyi benimsemek isteyen afacan, | iğneliye çıkarır. keskin hayallerin kaynaştığını zoraki bir çalışarak dere boyundan yü: meğe başladı. Evelce oturup çayı içtikleri dere kıyısında masa hazırlanmış tebessüm vermeğe da gözlerinden kaçırmazlar. Ve tabiatın bu haksızlığını hissi te- mayüllerin kuvveti tamir eder Dişinin tatmin edilememiş pür, iştiha gözleri bu perestişkârlar rü- tı. Taze süt, tereyağı reçel ve E- kümesinden birini intihap eder. mine nin güzel gevrek çörekle- ri. Kahvaltıyı hep beraber yap- lerde yüksek cemiyet hayatında, salon köşe- lerinde aşık, maşuk ve kocadan ittifaklarna Hele ara- larnı yalnrız maddi mecburiyet-. ler bağlayan, yaşları birbirle- rinin gönül arzularnı doyurami- tılar, Büyük (site) mürekkep dostluk çok tessadüf edilir. yacak kadar aykırı olan bazı rı koca şekillernin arasında dai- ma bir (jigolo) nun gölgesi gö- ri vakri derhal hazırlar. Ve ar- tık cephe hasıl olmuştur. Erkek hararetsiz, cılımsız deraguşlar- nit ışıtıp kandıramadığı genç kadını ya cemiyetten uzaklaştı- rır, hücra bir yere götürüp onu sırf meşru rabıtasının ve kuvve- tli parasının emri altında bulun- durur. Ve yahut yeni - sosyete- lerde çok tesadüf edildiği üzre karısının bu gençlik vergisini mecburi görerek kendi ihtiyar- lığının kefareti olarak onun zev- kini doyuracak bir gençle mü- AAA ka Bu vaziyette kadının arzusu em- şül Yeni cemiyet hayatında evelâ hayretle işidilen, sonra itiyat sevkiyle tabii ve zararsız gibi görünen bu şekil rabıtalar son zamanlarda sayılamiyacak ka- dar artmıştır. Hatta karısının yalnız bir aşıkla iktifa etmesine ükür edip bu yüksek uluvücena pla iftihar edenler bile görül- müştür. Medeni cemiyetlerde bir ara- da kaynaşmanın verdiği zarure- tler, mecburiyetler ecnebilerin Tolerans dedikleri bu galiz ve behim? hisler gittikçe revaç bu- luyor. Fakat bu şekle benzer bir manzaranın medeni âlemler- den, içtima! bağlardan çok uzak engin bir çam ormanı içinde ce- reyan edeceğine ihtimal vermek müşküldür. Fakat bu sahah taze ve nemli jtirak etti. Emine genç adamın |müfrit ve aykırı bir. hareketin- |den korküyor gibi ürkekti. Tosun evinde hükümetin sa- yılı bir memurunu misafir etmiş olmaktan gelen bir gururla ne- ş'eli görüniyordu. Suat Naci teşekkür etti. To- #un onu şoseye kadar geçirdi. Emine uzaktan genç adamın görebileceği bir anda parmakla- riyle selâmladı. Ve bir hayal gi- bi yeşillik içinde kayboldu. Doktor Suat Naci şimdi Hay- vanın üstünde adeta bir yük gibi asılı, iradesiz, bomboş gidiyor- du. ÜÇÜNCÜ KISIM Acı hadem köyünün alt ba- şında, ilk defa Emine nin Nev Eda hanımefendiye rast geldi- ği çeşmenin yanındaki namaz- gâhta, yeşi! çmar gölgelerne u- zanan imam Hafız Aptürrah- man E£. ile Tosun çavuşmuhab- di almadan medeni nikâh çık- tığıiçin gözü dışarda kalan imam Hafız Aptürrahman Ef, üçüncü karısının hastalığından şikâyet ediş görmedim. Üç günde bir kafayı yere vurur. Eti kemiğine yapiş- tr. Bir sıkımlık canı var Hani püf desen yıkılacak. Karı dedi- #in biraz yağlı olmalı, üstünde hastalık payı bulunmalı, ömrü günü aman zamanla geçen karı dan hayır olurmu.Şu yeni nizam çıkmasaydı hen onu çoktan se- petlerdim ya. Şimdi ne ahrsm, ne satarsın. Başının belâsıdır çekersin, Tosün onu dikkatle dinliyor- du. İmam içli içli devam etti: — Eyi ki akıllı davranıp vak-; tiyle üç karr almışım, içinden böyle ıskartaya çıkanlar olunca ötekiler yerini dolduruyor. Yal sen ne yapiyorsun be Tosun! p IOr'uen korucusu derin derin içini çekti. — Sorma hocam, dedi. Hali- mi sana bir açmıştım ya, İşte öyle günahlarna töbe etmiş ay- |noroz papası — gibi - yuvarlanıp gidiyoruz. İmam şüpheli şüpheli başını salladı: —Garip şey, Biz sizin yaşmızda iken ay dokuz, gün sekiz çocuk yapardık. Bu ne iş yahu! 'Tosun bir koyun gibi bel bel bakarak boygunu . büktü. Ve i- gibi dinledi, Arsıra kalif derdi yana yakıla anlatafi sözlerni şöyle bitirdi? mamini izahat ister gibi 5"3 hakışları önünde doktof " ije Naci ye anlattığı mal AP esrarmı yavaş yavaş imâf türrahman Ef. ye anlatt!. #,p Bu içten gelen, yanık yı imam bir kürsü kasından sardığı kaçak , Ük b den imama da ikram edertiin L — Bizim halimiz - Bİf K or hocami'dedi: Hermen” AlIR camımızı hayır ğ yanma varmak istedikSi, “3: bu oluyor. Oluyor ama ONüP hati . SAĞ li bana da dokundu gü aklıma kocalık gelmiyOf igi Pf mnh:dew:iül gibi-. *:5"' Gk bende iştiha var, ne ORĞE İkimiz de Allahlık İmam luvııi)ln:“w“ lak başınr tüylü € hanfi kaşıdı, Telkin M“'İM nır gibi yutkundu- ,..ıdr"u Sonra müzevirlik. — n yafr, parlayan gözlerni cusuna çevi: —Tosun be; karıya göz kulak > E "“'Gmç adam silâh .::“' 0: meşinleşen avucunu leri bir anda patlamS " inge Üğek bi alev halini aldı. T , işi ri yumuşak ve YA VÜNi yalınlef sesi gökgürültüsü £? tı, derinleşti. ş