ASRIN ÜMDESİ *MİLLİYET.TİR 18 Nisan 1990 BUGÜNKÜ HAVA "Dün ea az hararet $ en çok 13 derece Idi Bü gün rüzgür mütedil ve Mücahavvil hava açık yan kapalı | olacaktır. FELEK Beyaz taksil Bizde taksiler rengârenktir. Ki Ü ıf renkleri vardır, Mavi tilki, © Sarı tilki, gümüşü tilki, olduğu Ü gibi siyah taksi, kırmızı taksi Obar şimdi bir de beyaz taksi SYihtasına, çalışıyorlar. Bu beyaz Odaksiler en ucuz taksiler ola- Opakmış, yalnız Emanet henuz E; İLuna müsaade etmemiş, tetkikatta bulunuyormuş. Bu tetkikat, çok gariptir. Bir takım adamlar Mmuayyen ücretten daha ucuz -ııu;lerı taşımak isterlerse Ema- 5 'lfı — Olmaz' mı diyecek? galiba: Ücret ve fatılerin pahlılan- Dmasına mani olmiyoruz, ücüz- Olamasına mani olalım, demek oni istiyorlar? Şayanı dikkat şey! Kenan- Bey — isminde - bir doktorun “tatili uzuv,, şebebite nuhakemesi derdesti iera iken ağır ceza mahkemesinden bir Dezkere gelmiş ve ayni adamın *Vefata sebebiyet,, cürmünden Ullolayı ağır ceza mahkemesin- de muhakeme edildiğinden te- *hidi dava istermiş. Bir doktor | çin böyle çifler çifter davası Oylmak ne mutlu ve hastalar &| Çin de ne tatlı şeydir? Bize iş kalmadı! Endişedeyiz! Hadisat bazan okadar tuhaf mevzular yaratı- ııî vor ki biz ne kadar uğraşsak S Dtadar tirhaf olamayız. Bakınız: Etin okkası 180 kurus. Fasulyanın akkası 75 kuruş Ün resmi yarıdan fazla mdirildiği halde ekmek ucuz- gmiyor. | Buna mukabil iktisadi mü- isseselerimiz hayat pahalılığını ,şınlanuıl: için her vilâyete şu Y uali sormuş: “Vilâyet lokantalarında bir abak çorba, bir tabak et, bir abak pilâv kaça yenir ? ,, Şehremaneti “simitçilerin ih- Ukdrına meydan vcıınıınıgc İ FELEK l! ASİ KİTAPLAR lu teşebbüs Sİyâsİ eser olıı Bu Milliyet, in edebi tefrikası ğ $ y (. — Alah razı olsun çavuş, | — Senin hanım nasıl, iyi Nesi var? Madım gitti. O Tupla kürk tilkileri gibi muhte- Köy hekımi t (Suat Naci) dimağı o kalsun) çavuş, yarın (Acıba- ar dolu olmasına rağmen|dem) e ineceğim uğrarım. kıtıp meselesinde bir hu O BBiyet olduğunu — derhal (söylemişti, farkına varama- irketi. Arabayı durdurup|)dı. (Acıbadem) e gidecek Tosun) çavuşa cevap ver-|değildi, sonra yarm (Ley- ık lâzımdı,ver bana. . Vel|yareti için hazırlıklar yap- itabı alırken ilâve etti: — Bir iki gündür keyfi|(Suat Naci) hayali ve ha- doktor, hani zahmet ol|fızası okadar yorgun olma- sa, o tarafa yolun dü-|sma tağmen elindeki kita- 'se bir bakıversen diyecek |bın geldiği yeri düşünmek- — Biltnem doktor B. dün |tanınmış muharririn yeni çı a kadar yemedi, içme|kan bir romanıydi. Kendi- Sıtma desem değil, so-|nin değildi. (Emine) bunu landı desem değil, anlı-|hem de kocasiyle ona gön- Sen merak etme (To-|tap mübadelesi için kurduk düm. İkl eser larında münasebet olmadığı helde manalarında bir nevi müşabehet var. Bunlardan biri, sabık Belçika nazır- larından sosyalist M. Vandervelde'in siyoniza bakkında yazdığı Beni İs- rail memieketinde isimli kircaptır. (1) M. Vündervelde, sosyalist sıfatile si- yönizm hareketine taraftardır. Bina- enaleyh verdiği namüsalk hükmün bir kıymesi olması Tazımdır. Siyonizm, bir hayalin tahakkukudur Bu harckete ideslizm büyük bir zal oynadı. - Mamafih — teşebbüsün emeli cephesine bakmak daha doğru- dur. İngiliz hükümeti, arap unsuruna karşı bir teşkilât vücuda gelmesindeki faldeyi gözeterek siyonist emellerinin tahakkukuna —müsade ertiği günden beri Filisine muhtelif memleketler den binlerce Vabudi geldi. Bunların kısmı azamı Şarki Avrupadan, yani musevilerin ezildiği, ve ezildikleri için bir yahtdi devleri ideslini salir trkdaşlarından daha ziyade hararetle takip ettikleri memleketlerden geldi. M. Vandervelde de tastik ediyor ki Fransa yahüt İngitere yahudileri yerlerinden kımıldamamışlardır. Evet, Siyonizm — hereketinde — Idealizm var: fakat bu idealizme zalim bir idarenin — istipdadından — kurtulmak ihtiyacı Gr karışmıştır. Ancak, M Vanderveld'e göre Pilisine yetleşen yahudiler — münhasıran — siyasi ve iktleadi zarvretlere ittiba etmiş değil- Terdir. Onların Filistinde bir yahodi Çiflikl. senesinde Keren Hayuwd reşkilâri vücuda geririldiği zaman — birinci ile vazifeleri taksim etmiştir. Her iki müessese de mohtelif zirat kolonller teşkilile meşgoldur. M. Vandervelde bu kolonilerin teşkilânı hakkında gayet müfit malâmat veriyor. Siyonistlar bir de şehir yaratmış- dardır. Tel-Aviv. Yafatın kuzbünde bulunan bu kasaba temsmen yahudi olmak üzre oruz sekiz bin kişiyle meskündür ve munhasıran yahudiler tarafından idare edilen yer yüzünde yegine şehirdir. Siyonizmin ea mühim mücssese- lerinden biri de 1925 te küşat edilen İbrani sidir. Siyonist maarif risat ibranice yapılmak- . Binlerce seneden beri İsimal edilmeyen bir kvanın- ihyası — karanı, siyonizm alebdarlarını bu. harekerin ne-derece sun'i olduğunu ispat ctti- sevketi. Fakat tarıfdar: kararın — yalnız millt 1 arzusu — gibi hisal mülahezata deği, dünyanın muhtelif memleketlerinden gelen yahudilere müşterek bir lisan temini Tüzumuna iptina etdiğini ileri sürüyorlar. N, Vanderyelde, siyonizm - hak- kında umümü bir. hüküm — verirken şimdiye kadar yapılanları takdir ve bu eserin fena bulmıyacağı kanzetini izhar ediyor. Bu suretle bir az evel dermeyan etiiğimiz. mükelayı — teyit devleti kurmak kararında dini ve manevi amlller var. Bunlardan - biri beynelmilel — musevi — tesanüdünün faaliyetteki müstesna kudreti, biri de azlın müşkülâta — karşı konulacak fedakârlık ye ferağar hislerini Dinlerce ihsanda besleyen Siyonist idenlidir. Kiyevm Filisline - yerleşmiş olan yahadilerin mıktarı yüzelli bin kadar. dır. Bu mıktarın artacağı da şüphe- Yüzelli — bin Tidir. kişile büyük bir kıfa içinde ve mühim bir arap — künlesi — arasında — tabayyül ettikleri devleti kurmağ, müsreki! bir Müsevi vazint yaratmak Biraz müşe küldür. Ba gün bona İngilizler mant olur; yarın Dizzat araplar müsüde etmez. Demek — ölüyorki — siyonist teşebbüsünün tamamen tahakkukuna coğrafik -ve demogralik şaralt manl oluyor. Diğer manilerin artık ehemmi- yeti yoktar. Bunlara rağmen yahudilerin koyulduğu- işin neticest nedir? M Vandervide bize söyleyecek. Sabık sösyalist nazır - bu - küçük Insan kütleşinin 6 memlekette y uğı şeçlerden sitayişle bahsediyor. Yapılan işlerin güzel olduğu muhak- kaktır. Fakat maksadaâ, istihdaf edilen gayeye nazaren kiymetleri nedir? Denilebilir kt Sişonizm flas etmiş bir teşebbüsdür. Filistinde toplanan yüz elli bin kişinin yarattığı eser o büyük idealin tahakkukuna hizmet edecek değil, mahdur bir. cemaetin Tefahını, dar bir sabanın ümranını temin edecektir.. Bu İse - mühcelif kıt'alardaki yakodi kölonilerinin ber birinde yapılmıştır. Müstekil ve ser- best bir devlet kurmak hayalinden ne kadar uzaktayız! Halbuki — siyonizmin — tormülü: *MUİİt bir toprak üzerinde bir yahudi vatamı tesis etmek,, tir. Banu temine dmemür iki yahtdi müessesesi — vat: Keren Kayemeth ve Keren Hayessod teşkilâr. Birincisi bundan yirmi sekiz söne eyel, 1901 de tesis edil Bürhan Cahit (Suat Naci) bunu neden lâ) burada bulunacaktı, da » |ha sonra (Sarı bağ) lar zi- mak lâzımdı. Araba hareket etti. Artık kasabadan çıkıyorlardı. i ten kurtulamadı. Bir gaze- teye sarılı kitabı çıkardı. Bu dermişti. Aralarmdaki ki- etmiş bulunuyor, Filistinde toplaran yahudilerin teşebbüsünü her hangi bir — koloninin — teşebbüsü — kadar muvaflak olmuş bir iştir. Yoksa siyonist idesli tahakkuk etmis sayıl- maz. Zaten bu günkü muvaffakiye- ün de devamı ikt şarta mütevekkif- tirt evela hariçteki yahadilerin nakdi müavenetlerinin — devam — etmesi, saniyen memleketie ekseriyeti teşkil eden arap unsurunun — bu vaziyetin devamına müsade etmesi. Bu, Siyo- nizmin akibetinin — tesedife bağtı olduğunu gösterir. ... Bir vatanı ihya ecmek için muh- telif yollar var. Cihan harbinden son ra bu mecburiyet karşısında bulunan milletlerin hemen her biri, tabi ol düğü şetaite göre başka bir yöl tutta. Büyük Gazinin Türklere istik- GÜNÜN LÂTİFELERİ Memurların derecesine göre maaşlarına zam yapılacak ! 3 —BGazeteler— azdam cidalin yanında diger teşeb- Büsler ne kadar sönük, âlız ve bil- hassa ruhsiz kalıyor! Siyonizm - ha- reketinde heyecan ve kahramanlık gibi unsurların eksik olması o hare- kete Dir ticari teşebbis mahiyetini veriyor. Onun için degilmidir ki hiç | bir yerde en zsif alâkeyı bile uyan dırmadı? Bahsettiğim iki kizaptan digeri de | M. 8. Klingeland'in mareşal Pilsudeki | ye hasrettiği eserdir (9. Bu kitapta | Lehlilerin istiklâl ve .vahdetleri için senolerden beri masıl uğraştıklarını görüyoruz. Mareşal Pilsudski b dalde mühim-bir rol oynamış 1 nuyor. Muhakkaktır ki Lehistanın” İhças Lehlilerin geyretlerinden ziyade İrilâf devletlerinin — eseridir. -Fakac — buna takaddüm eden bit devre var ki uzun bir cidal ve fedaktrlık devresidir. M. Kllngsland bunun kısacs tazihini çizi yor. Mareşal Pilsudski hentiz tahşilini itmam etmeden Lehistanın İstikliline ça hışanteşkilatı İntisap ediyor. Bu vedideki sandetlere, müspet bir işe, hemcins- dlerimizden bize en yakın olanların tenlisine müncer olan yegâne ides- | lizmdir. Fakat, kahramanlık ve heye- | can unsurlarının — inzimam etmesi | nilebilir ki o uns bir milli ideslizmin me ameli, ne | mahevtf kiymeti yoktür. R.N. İLÂN İstanbul asliye mahkemesi bi- | yinci ticaret dairesinden: Tür- kiye Sanayı ve Maadin bankası A- vukatı Halilı Fevzi bey - tarafından Anadolu hisarında kâin sahil hanc sinde mukim Elkâtipzade Reşit bey aleyhine ikame — olunan — 828104 dosya numaralı alacak ve iflâs da- vasından dolayı ilânen — vukubuları tebligata rağmen ispatıvucut — etmi- yen Reşit bey hakkında Tahkıkat- hakimliğince Hukukusulumubakeme leri kanununun 398 inci maddesi müçibince giyap - kararıbilittihaz i- İsaliyeri Sibiryaya nef'ine sebep olu yor. Fakst Pilsudski bundan Mmüte- essir olmuyor. Biliyorki vatamı kurtar- mak için cidal volunda her şeye kazlanmak lazim Dalma tekrar etciği söz şudür:,, İstiklal yalvarmakla, pa- zarhkla istihsal edilmez. Onu Istihsal etmek İçin kan börcünü eda etmeli., Bu sözleri “Türkler kadar kimse an- layamaz. Biz de ayal kanaete vazıp aymı ganlı zararete katlanmadılını ? Pilsudski menfadan avdette yine cidale devam ediyor. Rus topreğinda - gizli bir gazere geştettiği için Tsatın me- murla onu tekrar hapsediyor. mensüp olduğu Tirka Pilsedekiy hapishaneden — kaçırırak — Avusırlya topragına gönderiyor. Pilsadiki, Le- histan ihya edilinceye kadar fazliye tine Avuştriyada devam ediyor, İşte iki teşebbüs ki maksat iciba- rile bir olduklacı halde mana ve manzara itibarile bisbütün başkadır. Siyonistlerir, ellerinde bir yolcu çan: tasıyla bir devler kurmağa gitmeleriyle Pilsudski gibl bir Vatanperyerin — faaliyetinin mâhiyeti ne olursa ols: fedakâirlik ve ferağati arasındaki fark barizdir. Nüt idesbize, idcalizmlerin (0)8. Klngsland, Pilsudski. Nas Şi Kra, Paris. kametgâhının meçhuliyeti hasebi'e ilânen tebliğine karar verilmiş ve bubabta tastir kılssan gıyap karar- İnamesi mahkeme divanhanesine talik kılmmıştır. Tahkıkat günü olan 9 Mayıs 1929 tarihine müsadif Perşen, be günü saat 13,30 da Mahkemede bizzat veya bilvekâle ispatıvucut e- ylemediği taktirde Müddeinin der- miyan eylediği vakaları kabul ve ıkrar etmiş adolunacağı gibi 405 inci madde mucibince bir daha mu- bakemeye kabul olunmıyacağı ilân olunur. İstanbul asliye Birinci hukuk mahkemesinden: Merkezi İstanbul Basiret ha- ninda iken ledelmahakeme ilânı illâsına karar verilen Rella inşast Türk anonim şirketinin talıkikı düyünü — 929 senesi - Mayısının yedinci Salı, sekizinci Çarşamba ve döküzüncü Dperşembe- günleri derası mükarrer. bulunmağla e- habi matlubün eyamı müayye- nede vasalkı subütiyelerini mus- tashiben saat on dörtten on altı- ya” kadar mahkeme - kalemine müracaatları lüzumu ilân olunur. atıldı: — Başıma ne geldi bilsen! — Söyle, anlat bakayım. .. ne oldu? — Tasavur edemezsin ki... Derdim çok büyül Hıçkırıkları ıoıünü kesiyor- dan damlıyordu. — Ağla, ağla.., açılırsın. Ben derdini sonra da dinlerim. Ağla şekerim. Ağlamaya muk- tedir olanlar bahtiyardır. Sahire başını kaldırdı: — Ama ağlamaktan bir şey çıkmaz ki., Sustum işte... Şişkin göz kapaklarmı sildi. |Aynanın karşısma geçti, bur- nunun ucundan başlıyarak, yü- zünü epudraladı, kırmızılıkları giderdi. Necibenin yanma oturdu: — Cemil benden ayrıldı. . — Deme. — Evet, beni yüz üstü birak- tr... Zengin bir hanım kızla ev- lenecekmiş. — Ya!l — Bütün bunları haber al- dım. Halbuki ben onun için ne fedakârlıklara katlanmıştım. — Sahi. — Ne mükemmel reddettim. Etrafımda dolaşan az mi er- kek vardı... Buna mukabil iş- teklifleri îtc Cemil beyin yaptığı. .. Vic- dansız adam!. . — Zavallı Sahireciğim! — Yok, bu kadar acıma. Ce- mil hiç de kibar, cömert bir a- da mdeğildi. Kendi menfaatın- dan, kendi rahatından başka bir şey düşünmezdi. Can sıkın- tılarımı, iztiraplarımı her zaman belli etmezdim. Emin ol zan- nettiğiniz kadar rahat değildim. — Yok canım. — Sana yemin ederim. Ayril dığımıza da biraz memnun ol- dum. Hayatımı yeniden tanzim edeceğim. özüne kestirdiğin biri mi var? — Hiç kimse yok. Hem ben artık erkeklerden iğrendim. Ye- ni bir tecrübeye girişemem. Ce mil gibi kötü, iğrenç, vicdansız bir erkekle tekrar oııı,ımzm du; göz yaşları, burnunun ucun ! Sahire, Necibenin kollarma|ler biraz - sılılacağım. Düşün altı senedir beraberdik. — Altı sene hat — Evet,., Şimdi ev gözüme ;bomboş görünecek. — İstersen gel bir kaç gün bende kal. — Teşekkür ederim. .. Ama kendimi bütün bütün ye'se kap- tırırsam fena olur. — Bu da doğru. — Artık gideyim. — Güle güle. **« Bir ay sonra. Necibe, Sahireye rastreldi. — Bonjur şekerim. — Bonjur Necibeciğim. — Nasılsın? — Mersi, çok iyiyim. ,, Sa na anlatacaklarım var, — Söyle, — Şık, zarif, kibar bir beyle tanıştım. .. Ben onu beğendim, ©o beni beğendi. Ama onu asıl neden beğendim . biliyor mi> sun? — Neden? — Tıpki Cemile benziyordu ondan! Nakleden SELÂMİ İZZET ——— Istanbul asliye mahkemesi bi- rinci ticaret dairesinden; Tür- kiye Sanayı ve Maadin bankası A- vukatı Halil Fevzi bey tarafından Şişlide büyükdere caddesinde 299 numaralı hanede mükim - tüccardan Behcet Abut bey aleyhine ikame ©- Tunan 928--1044 numaları alacak ve illâa davasındandolayı ilânen vuku- bulan tebligata rağmnen ispatıvucut eylemiyen Behcet Abut bey hakkın: da tahkıkat hakimliğince bukuk v- sulü muhakemeleri kanununun 398 inci maddesi mucibince gıyap karati bilittihaz ikametgâhının meçhuliye- ti hasebile ilânen tebliğine karar ve- rilmiş ve bubabta tastır kılınan ge yapkararnamesi mahkeme divanhane sine talik kılınmıştır. Tahkıkat gü nü olan 9 Mayıs 1929 tarihine müst- dif Perşenbe günü saat 13,30 da mafi komede bizzat veya bilvekâle ispâ> tivücüt eylemediği taktırde müddel: nin dermiyan eylediği vakıaları Ka” — Neye... Daha gençsin,|bul ve ikrar etmiş adolunacağı gİ" önünde uztn bir istikbal var,|bi 408 inci madde mucibince birda" Mesut olursun elbet. — Tabi.., Yalnız ilk gün- ilân olunur. ha muhakemeye kabul olunmıyacağ! ları dosluk muahedesine genç kadın muntazaman ria yet ediyordu. Fakat genç adam bu ki- tabın sırf mukavelcye Tİ yet etmiş olmak için gön- derilidiğinden şüphe ediyor | du. Ve bunda haklıydi. (E- mine) akılı bir kızdı.Bu ki- tabı göndermekle elbet bir şey ifade etmek istiyordu. (Suat Naci) bu vüphtyle romanın yapraklarını çevır— miye başladı. Bazı noktala- rı, bilhassa çetin gönül me- selelerine ait muhaverele- ri naltr ince kurşun kalemiy le çizilmişti. . Fakat bu hat lar müspet ve menfi bir fi- kir wvermiyordu. Çevirdi, çe virdi. Sonlarma doğru bır sahifenin yanında bir karal tı gözüne ilişti. Bu Fran- sızca harflerle fakat Turkçı ibareyle yazılmış bir kaç sa tırdı. (Suat Naci) mühim bir şifre anahtarı bulmuş gi bi pek teünsiyet etmediği bu yazıyı dikkatla okudu. — (Vatlerne raayet edemi- lycnler ümit vermekten sa- İkınmalıdırlar. Alışılmış bed bahtlıklardan — uyandırılan| insanlar eski hallerne döner ken daha çok izdirap çeker- ler.) Bunu (Emine) yazmıştı. Ve kocasının türkçe okuma sı ihtimalini düşünerek iba- |renin mutlak bir manası ol- mamasma rığmmfrınııxu harflarla yazmıştı. Zeki kız ;bu iki satırlaneler soy]emek istiyordu. Bu iki satırda ne İbüyük manalar.vardı. (Suat Naci) kitabın bu sahifesi açık olarak elinde, yeşil çamormanının madon nara benzeyen tariki düny- asını düşündü, o ne içli, ne hasus, nı zarif kızdı. Yaylı, bozuk şosede sar- sılırken genç adam elinde ( Emine) nin kitabı, cebin- de (Zehra) nım bir tutam *—açxyle (Leylâ) yı karşıla- mağa gidişine hayret ediyor dişe ediyordu ve bunda ha- klıydi. — Ne diyorsun (Lili) .. Habersiz geldin ha.. Ne ce- saret, peki haber almaya- caklar mı? rak) m satı ciçeğini (Lili) diye çağırdı. Ve bütün ar- kadaşları (Leylâ) ya (Lili) derlerdi. Genç kız kutusundan ye- kız İni çıkmış, örselenmemiş bir bonmarşe bebeği gibiydi. — Duyarlarsa ne çıkar. Onlar duyuncaya kadar ben haber veririm. Kısa filizi ipek manto- sunda şık bir müge şişesı- ne benziyordu. Bukleli sarı saçları penbe bir gül yapra- ğma benzeyen yanaklarına doğru inmiş, ince, ufak du- dakları katmerli bir kırmızı karanfil gibi maharetle bo- yanmıştı. (Köşk) istasyo- nunda (yaylı) ya atladılar. (Leylâ) biri büyük iki va| (bu üç cepheli vaziyetten en- Hiz ve küçük bir olçamasıy— le geliyordu. (Suat Naci) ailesine haber vermeden bu ralara kadar gelmeğe cesa- ret eden (Leylâ) yı yarı gu rur, yarı endişeyle seyredi- yor, araba iki tarafı ağaçlı (Suat Naci) (Kızıltop-|yolda giderken örtünün al- tından genç kızın dizlerini okşiyordu. Uzun zamanlık ayrılığın söylettiği muayyen kelime- lerden sonra (Suat Naci) a rabacının anlamaması için (Leylâ) ya Pransızca ten- bihlerde bulundu. — (Lili), bugünden itiba ren süt kardeşimsin, dedi. Dikkat et, evde bir kocaka- rı hizmetçi var. Buralarda, çok eski düşünüşlü insan- lar vardır. Seni nişanlım da bilseler nikâh olmayınca bir evde bulunmamıza razı ol- mazlar. Dedikodu olur, va- zifem icabı dikkat etmek lâzım. Anlarsın ya. (Leylâ) her şeyi göze al |Mış bir vaziyette başını ona| çevırcrek cevap verdi: — Hemen nikâh oluruz, fena mı. Ben de İstanbul)a (biz evlendik!) diye iki ke- limelik bir telgraf çekerim. Ne âlâ sürpriz olur. Ve genç kız bu sevinçle arabacıyı unutarak - türkç€ ilâve etti: *ö —- Zaten annemi başkâ türlü teskin etmek kabil ol- maz ki! (Suat Naci) örtünün af tından parmaklarını kıstıf” dı. — Jetanpri! Ve genç adam şimdi yü” nında şuh ve serbest konl” şup her şeyi pervasızca , ©© İdişesizce söylemek, şakala$ mak istiyen bu kızdan s'k' lıyordu. Bu fazla şuh ve best kız ne sırnaşık ne * baliydi. Kadın; biraz mahçup ve içli ol Böyle arabada bacak bacak Üstüne atıpşarkrnkkil'll“m lar fırlatarak bir crkek