20 MART — 1929 Fık:Lr, Miz , Onların arayup bulma- M0 VAL-trnu/ıısuıııın arlmaşı ve genç- ülliyet lerin hayata aile rabıtalarile bağlanması gibi mühim- şeyler- ASRIN UMDESİ *MİLLİYET,TİR 20 MART 1920 BUGÜNKÜ HAVA || Gün Azami bararet 7 asgarı nakıs 2 derece idi. Bugün ruzgür şimalden MÜNAKAŞA Arzıyat mütehassısların- '(dan bir! Taksim abidesinin için: “İtalyanın Ümermerdir, Istanbula taham- mül cdemez, soğuktan çat- lari, diye bir rapor vermiş. Eserin sahibi san'atkâr M. Kanonika da: “ Çatlıyan kı- Fsumları tutkalla yapıştırın 1, Ütavsiyesinde bulunmuş. Mes'elenin hakikaten bu Dşakilde cereyan ettiğine bir- İHdenbire İnanmanın İhtirnali Eyoktur. Taşların, iInsanlar Çazibi, iklim değiştirince mü- “tcessir olacağına, hastalana- Peağına ve harap olacağına Çakıl ermesi güç olduktan Dbaşka, M. Kanonika ayarın- a bir heykeltıraşın, bu has- talığı tutkalla tedavi etmek İlkrinde bulunduğuna kanl olmak da mümkün değildir. Bunun böyle olduğunu, İtalyalı san'atkârın Istanbula Üzelişi, bize anlattı; Toplanan Ekomisyonda, arzıyat âlimli îllle abidenin — heykeltıraşı arasında uzun bir münaka- şadan sonra, eserin ebedi bir hayata malik olduğu İ Ukakkında hey'etçe kanaat Ohusule gelmiş Fenni bir 1ddi- Çarın bir münakaşadan sonra Okuvvetini kaybetmesine bir Şelhetten memnun, diğer ci- pösiten de müteessir olmamak Dkabil değil: Memnun oldu- gümuz taraf, abidenin hiç — bir tehlikeye maruz kalma- masıdır. Teessürumüze se- ?ep de âlimlerimiz tarafından Cortaya sürülen en kat'i ve en limi Iddiaların da nihayet “bir münakaşalık ömrü olma- osından ileri geliyor.” (RFELEK ' Bekarlık ı Nihayet “vekârların rahatı göze battı. -anlaşdlan, meb'u- y sandan — bir zat !ıhy.a'rdan | vrrıl alınması ve bul şbir kısmının beş çocuk babalarına | [ınn!m hakkında. Meclise bir yıha vörmiş. Muhterem meb'- lüsün bu İdyıkayı vermekten İbeklediği şey şüphesiz. memle- Mülliyet, in edebi tefrikası 5 Te İA ECEN aa e (Anralya) kızlarını bile ö-|bul) yolundan (Samsun) a ürlerince haset çektirme- yetişecek kadar güzeldi. ları eyiliği yine (Nev ' Köy hekimi - dir. Esasen, dikkat edilirse bekârlık hayatını tercih edenler ekseri, mutavassıt ve münevver sınfa mensupturlar, avam da- ima evlenmeyi tercik etmiştir. | | Ben de evlenmek istemeyenler- | den biri olarak arzedeyim ki eğer bekârları azaltmak - istiyorsak evvelâ kadınların kocalarından Jazla masraf, lüks, kürk, manto, rop, elmas, hizmetçi, ye saire istememeklerini temin lâzımdır. bu olmadıkça bekârlar kazanç vergilerinin bir mislini seve seve vereceklerdir. Böylece hem mas- rTaftan hem de dedi kodudan kurlulmuş olacaklardır. Üsküdarın elektriği Üsküdarın - teşebbüsatı - ha- ftaya toprağı müsait değil. İste tramvay ! Mübarek şeyi ancak 14 sene işletmek mümkün ola- bilmişti. Elektrikte eğer bunun bibi olursa daha çok zaman biçare Üsküdar karanlıkta ka- lacak demektir. Dünkü paze- zler bizi, Üsküdar - elektrik şirketinin beş sene evel imza- ladığı bir mukavele ahkâmına riayet etmediği anlaşılmış. Ca- nım efendim! Bu şirketten Üsküdara — elektrik beklemek şeflali toplamak için Bieşe ağacına çıkmağa benzer. Çünkü Üsküdara hava gazı bBorularını döşemiş olan bu şirketin uzum masraf yaparak yeniden sermaye dökmek iste- miyeceği bedihidir. Elektirikle tenvirat imtiyazını elinde tüt- mak istemesinin sebebi başka bBir şirket gelipte elektrik tesi- satı yaparak hava gazı sarfi- yatını sekteye uğratalamaktır ve bunun içindir ki kendi de elektrik şebekesini bir türlü yapmıyor . Bize kalırsa zaten gçoktan beri bu işten izharı ac- zeden bu şirketten — elektrik imtiyazını alıp Üsküdar tram- vay şirketine vermek en doğru yoldur, iş eninde de sonunda da oraya varacaktır. — . Dikkat| Tramvayda - tesadüf edilen tahaf bir. vak'ayı naklettiler. Saçlarını * alagarson , kestir- miş bir kız kadınlara mahsus olan ön koltuklardan - birine oturmuş. Kızcağızın kılığı kı- yafeti bir erkek çocuğuna pek benziyormuş. O esnada ayakta duran — bir. madama çocuğu enseşinden görünce erkek zan- netmiş ve kondöktörü çağırıp kadınlara mahsus olan yerin tahliyesini - istemiş. Kondöktör bu talep karşısında çocuğu kaldırmak üzre iken dizinde ki etekliğini görünce hatayı an- uş ve: & Madam! Nesini kaldı- rayım HBu kız / cevabinivermiş. FELEK Bürhan Cahtt gidecekleri için (Antalya) vapura binerlerken ka- rt koca kendilerine bu ka- dar eyilik eden hanımefen- a) hammefendi buldu. di ile vali beğe nasıl teşek- un (Bmine) yi nakadar| kür ini bilemiyor- kevdiğini bilen jandarma lardı. (Emine) vaporda i- timandanının hanımı vali çinden gelen.. sıcak, tutul- &ğin (Tosun)u bulundu- maz ağladı, ağladı, ağladı. yere orman muhafaza Hanımefendi de mütcesir- “memuru tayin ettirmesini |di fakat (Emine) kendisini | Söyledi. Bu fikir onların da|bu bu kadar candan bir sevgi-| 'Şınwnz gitti. (Tosun) gibi| le yetiştiren, terbiye eden ıııvıı: bir delikanlı için bun | (Nev Eda) hımmefmıhy n münasip vazife ola-|mazisini ve geldiği yeri u- dı. Hem bağı bahçesiy- meşgul olur, hem de va- Ve |ifesine bakardı. | Vali bey bir emirle (To-| nutmayan o saf ve mazlum İköylü ruhuyle veo kadar |minnettar ve fedakâr bir gönül bagıyle sarılmıştı ki bu ayrılık ona alıştığı saa- detin sarsrlışr, çürüyüşü gi-| bi bir his verdi. Vapor limandan çıkarken Sün) çavuşu (Acıbadem) | ğavalisi orman muntıkası hafaza — memurluğuna îwın etti. Onlar (Istan-! || ah gan'at mekteplerine, san'at adamına ihtiyaç var! Geçenlerde çıkan — bir. yazımda tayyarecilikten bahsederken, gelecek bir muharebede tayyare kadar, tayya- teci, İşçi hülasa iş adamına ihtiyi olacağını söylemişim. Makinayla, motörle bicaz işi olanlar hemen ka- bul ederler ki memleketimizde büyük mikyasta san'atkar bubramı — vardır. Bizde fabrika sahibinin en - büyük derdi makinaları kullanmasımı bilmi- yen adamlardan - biran evel kurtul- mak olduğu gibi kendi işi veyâ kân için otomobil alinak İelâketine uğra- miş bulunanların halleri de - bunun temamen aynıdır. Şurası mukakkaktır ki makinaya, motöre istinat eden her hangi bir teşebbüsün muvaffakiyetle ve müspet olarak neticelenmesi, sahibinin daha teşebbüse girişimeden eyi usta angaje etmiş bulunmasiyle mümkündür. Bu © demek öluyor ki bu gibi bir İşe girişen adam tesebbüsünün ticari, iktisadi neticelerini teemmüle varma- dan evel işçi ve usta ihtiyacını temin eylemek iztirarındadır. Bu vaziyet münakaşaya değmiye- kıki ( eşhas ihüyacı ) mekteplerin tedrisat tarzlarının değişmesini değilse bile, tedrisatın nevilerine göre mek- tep açılmasını İstilzam eylemektedir. Biz, iki türlü adam, iki türlü osua yetiştirmeliyiz . Bünlardan bi-incis! Ç motörcü ) yanl traktör, orom Tokmobil, fabrika morörü .. gibi bes vet makinaları kullananlar, ikinciside marâhgoz, tesviyeci, tornacı, frezeci.. Bibi demir ve ağaç işleyen, ve bu vazifeleri gören makinaları kullanar lardır. | Bu iki sinif uşta birbirinden farklı, | vazifeler görürler. motöretlüğü eyi | öğreniniş “bir Susta tarlada çalısan | mobil, kamyon, fabrika motöründe | de çalışabilmelidir. Bu tarzda yetiş- tirilmiş şahadetnameli bir uscaya da herkes emniyetle 4 verebilmelidir. Çok çifçiler tenryoruz ki eyi maki- nist bulamıyacaklarından dolayı trak- tör almaktan vaz geçmişler, nakliyat- larını eskisi gibi arabayla, hatta kap- fuyla yapmağa razı olmuşlardır. Halbuki — çiftöküzüyle arabanın işini taraktörle kamyona göstermek hasılat ve netice itibariyle azim fark- lar tevlit eder. Eğer memleket çocuk İlarını motörcü — olarak — yetiştirecek cek kadar vazihdir; şu halde mes'ele çok mühim bir dert, bir noksan ma- hiyetindedir demek ölur. Çünkü 2l- raatımızı makinalılaştırmak, senayle tnkişaf vermek için her şeyden evel bunları kullanacak adamlara Ihtiyaç vardır. bunları temin edemezsek, ma- kina satın alınak için harice verece- Rimiz paralar heder olup gider, ser- mayedar kaybolur, müteşebbisler ce- saretini kaybeder ve nihayet madd! olduğu kadar da manevf zaylat h- Yük olur. Bötün bunları — yakından — tetkik ettikten sonra görüyoruz ki memle- ketih yükselme hüreketlerinde san'at erbabı yetiştirmeğe hayatl bir ehem- miyet vermek icabedecektir. Bundan dolayı, ortaya, san'at mektepleri işl çıkmaktadır. Eski devtrler de eyi düşünen bir devlet adamının tesir ve teşvikiyle olacak, hemen her büyük - vilâyer merkezinde san'at mektebi vardı . Hadisat , devamlı muharebeler ve idaresizlikler bu van'ar mekteplerinin Taraf taraf kapanmasını mucip olmuş- tor. Mahaza bu gün belli başlı bü- yük şehirlerimizde İdamci mevcudiyer ettikleri görülen ba mektepler baka: yasından bazılarının. bühassa İstan- bul mektebinin çok mükemmel bir vaziyette — bulunduğunu görüyoruz . Ankara, Adana, Konya . . , mektep- FELBEŞ Eîgî ğî : $ $ g Büu münasebetle şarasını da kayde | küzum görüyorum ki memleketin ha- ğ şelıre dönüyorlardı. (E- üne) qluııııktııı kızaran i burunda gaip o- İan vapordean çektiği zaman (Tosun) un muhabbet do-| lu bakışlarıyle karşılaştı. Veli nimetinin o sifa bul- maz gibi görünen hasretini (Tosun) un bumert ve lezzetli bakışları belki unut- turabilecekti. İki buçuk yıl evel (Ba- demli) köyünden (Anta- İya) ya üzerindeki bir kat çamaşırla giden (Emine) nin köye dönüşü bir mese-| le oldu. Ona (Antalya) da nasıl düğün yaptıkları, ne şatafatlı elbise giydiği -za- ten ağızdan ağıza köye ka- dar gelmişti. Şimdi (Habi- be) nin eşyası tamam üç araba yükü tutuyordu. Ha- nımefendi (Antalya) da kendisi için aldığı ev eşya- larımı da ona” bırakmıştı. he Çillet mektepleri) açarak veziyette esaslı değişiklikler olmuğa mecburi- yet vardır. Mekteplerin gençleri çekebilmesi için köylüye, çiftçiye müsandeler ver- mek de ayrıca düşünülecek bir mev- zudür Hulasa, memleketin — san'arkâra fazla ihtiyacı vardır, ve bu moksanı gidermek için her büyükçe şehirlerde mektep açmak ve bu mekteplerin tedrisat proğramlarını mıntakanın ih- tiyaç ve kabiliyetleriyle ölçerek tespit etmek lazımdır Bu mekteplerin açılması bize kışa bir zaman zarfında yüzlerce san'at: kâr genç kazandırmakla kalmıyacık, fakat bundan da daha mühim olarak memleket Müdefsai — Milliyesini tak- viye edecektir. Geçen yazımda — söylediğim gibi, bir istikbal muharebesi yer , deniz, hava küvvetlerini” W için de birakacaktır.. Ol K ötomobil kamyon kullananlara Yhelyacı, bava- Şişhane ınkıııu Saat akşanı Arıyorum. altı buçuk. Meraur:— Bir şey mi düşür- Otomebil ve tiramvyaydan yol İdünüz, geçilmez bir hal Be, Evet, bir elmas dü- Memur: — Ahaliye — Açılın bakalım. .. Haydi durmayın .. Haydi durmayın. Beye — Elması nerde dü i Bey: Burada. . hilinde, .. Yüz çift göz, o mesafeye projektör gibi dikilir. .. Kısa bir zaman. Mankk: S Elkbesi küybitii ğinize emin misinil: Bey: — Elbet eminim. Memur: — Peki ne zara inüz. .şu mesafe da- Bey—cebinden saatını çıka Yıp bakar—Durun - bakayım. . saat yediye çeyrek var.. — Altı dakka sonra, elması kaybed li Bir bey hlam_. birakıp cad İşürdüm.” denin orta yerine gelir, tıram-| Memur: Elmas mı. vay yolunu gözleriyle araştır- mağa başlar. Şoförler küfreder, vatmanlar bağırır, evlerin pencerelerinde başlar görünür. Son sistem ne Sonradan ıelenlır. evela |o— lenleri sorguya çekerler, evel gelenler, kendilerinden evel ge- Tenlere sualleri ciro ederler ve bırlı—ııı ağzından ayni şey çı- Ç — Ne ölmüş. | Olanı bilen bulunmadığın- dan, sual cevapsız kalır. Fakat on dakka sonra şu söz- — Bir şey değil, hanımın bi- ri ökçesini düşürmüş. — Apartımanın dördüncü ka- küvvetlerinin , — fabrikaların — ustaya ihtiyaçları düşünebilecek mikyaslarını açacak derecelerde üzim” olacaktır . Muvaffakiyet sinai — bir selerberlik talep eder ve bizim gibi memleket- lerde ba (seferberliğe hazirlık) ancak sistamatik — mesaiyle , — mekteplerle temin olunur. İşte bunlardan dolayı- dır ki memleketin san'atkâr İhtiyacı hayatldir ve çok mühimdir diyoruz , Şakir Hazım YENİ NEŞRİYAT Muallim almanağı Türk maarif cemiyeti taralından bu mamda bit eser neşrolummuştur. Muallimler için pek ziyade şayanı istifade bir halde bulunan bu alma- nak her sene neşrolunacaktır. Damga kanunn Türkiye İşbankası pul müfetcişi Ai Salim bey 1arafından neşrolun- muştar. Damga kantınuna — taallök eden bütün mebahisi teşrik eden ve herkese İtzım olan bu eseri tavsiye ederiz | porta-| Takım takım yataklar, yor- ganlar, dolaplar karyolalar, sobalar. .. Bir köy evinde olmayan bir çok şeyler, ye- mek takımları, sofra . örtü- leri, bardak takımları. .. İtmdan bir çocuk düşmüş. T ll kiri döğüşmüş. Kesıdeler her Tramvaylar, otomobiller du- rür, mururu ubur kesilir. .. El şakası, ağız dalaşı, fethi- meyte oğrayan palto cepleri, :ııkrw taatisi, ayak çiğneme Etrafta feci bir felaket hava- 81 esiyor. . Nihıyot efkârı amumiye ken- dini gösteriyor: — Zabıtayı belediye memuru ıolı mu. ..Nasılsa bir zabıtayı beledi- yı memuru var, hem de aslan 40000 Bu keşidede İL Şirketimiz tahsildarlarından varz ölnden çekildiği mubterem yan adama dikilir. aHeisanr. Muhavere: Tdelkloryı iluMl:îııı:ı:l; :: Gün çer n z Anonlas girketi Bey:— İşte görüyorsunuz. . şen onun kafası ve ruhuydu| dan ince sırat köprüleri ki onunla yüzleşmeyi gu-| gelerek uykusu kaçan, saç- rurlarma yediremeyüp 'ları diken diken olan (Emi- mantosunu, pı.puçlınnl.ınc) şimdi (Pıyer Loti) nin kurumunu çıt ııkıımdın; (Azade) sini (Doma) nın *|gözleyen arkadaşları bunu (Ladam o Kamelya) sını e> Milliyet Matbaası l 1 düşünce) kar Tzi ae N renkli basan makinelerle Z GA brlk L mücehhezdir. â'_"'ı""'""-“"'" d eet Bilumum ticari defterler her nevi Bey kimseye izahat vermez, ||-£| evrakı matbua, kitap fatura ve ilânlar Hsiyae "=_“'=_ eder, her- JEŞ Ucüuz ve güzel tab olunur. Ticari def- İi S daridelinan hilmeden. ü terlerimiz hazır ve satılıktır. İrsya darer. Hariçten al: siparişleri itina ile ihzar Üç dakka daha İ çi alacağımız siparişle AAA İN YO YŞ EA ve mahalline irsal ederiz. iltihak eder. . | Tab işlerilede memlekete hizmet Yegâne emelimizdir 3. ci Reııdı 11 Nisan 1929 Büyük ikramiye: Ayrıca : 204000 15.000- 12000 104000 liralık Ikramiyeler ve 10.000 liralık bir mükâtat, numara kazanacak Sami Dino beyin müşterilerimizin kütüphane. . . göremiyor ve bilemiyorlar-| (Nev Edı) hanımefendi dı. |kendi okuyup yazdığı, ru-' — Iki yıl evel dimağının bü- hunu, fikrini işlettizi (Ha- tün hududu (Acıbadem) bibe) ye fransızcadan baş- lkrıyunu çeviren sıra dıı.lnr- ka bütün romanlarını, ki- dar 'haret kalan (Eııııne) MP'ıHnı bırakmıştı. (Ha- denizi, engin denizi gormuç bibe) nin en hoşuna giden uzak diyarlardan gc!'en ze- de bu kütüphane olmuştu. mileri görmüş, harita üze- Genç kadın ince manto- rinde dünyayı ıeyreumı suna sarılmış, iki buçuk yıl “gözünün ufuklarını çeviren| kı level başı yemenili, ayağı cehalet perdesi sıyrılyp kal- | ıılvırlı. elleri kımalı olarak kmış, daracık köy hıyıımı çıktığı köye şimdi arkasın- bir damla haline getiren â- da mantosu, ayaklarında femler içinde âlemler, dün- iskarpinleri, elinde çantası yalar içinde dünyalar oldu- okurken şuursuz bir incizap ile leziz hayallere dalıyor, âleminden ayrıldığı zaman kalbinin acı acı ağrıdığımnı .luııediyoıdu. | Fakat-(Tosun) un gür- büz ve canlı aşkı bu ağrıyı derhal teskin ediyordu.O'ne alımlı, ne kuvvetli Ür er- . (Tosun) da iki yıl ııinn siper, kışla ve gâh hayatında (Cura) çal- masını öğrenmişti. Ne ya- :ık. ne tatlı havalar çalryor- u. | ile dönüyordu. Bu değişik- Hik onun gelişini lııbu- alup /ğunu anlamıştı. Köye yerleştiler. l'_llıılİ Kış geceleri (Ayşe) tey- kendisini ıorwek için çit zenin diziniz, dibinde, (Ha-| kapı aralıkla- fız hanım)ın okuduğu (Ah- rından yaylıyı gözleyen es-. medıye) yi dinlerkengözü- ki arkadaşlarını acı acı kıs- nün önünecehennemler, gı Akınılınlı Fakat asıl deği- yalar, kevser havuzları,kıl- (Tosun) un muhafazasma tıkası nahiye merkeziyle vi- lıyat hudııdu arasında idi. Ve apmak için kö- çeken ormanda tam on sene olacak... on scuc evel düşürmüştüm. .. SELAMI İZZET fis ve muhtelif Telefon? Istanbul 9911 -2-8 ayın 1i.ndedir liradır cem'an: 3.900 ÂN bügünden idbaren nazan — dikkkatine Viktorya dö Berlin Umumt sigorla Anonim şirketi Türkiye müdir! yerleşmek lâzımdi. Karı ko- ca bu vaziyeti epi düşun- düler. Çam ormanmmlam ortasında vilâyet merkezini kazaya — ve nnlııyey: 'bağlayan bir şose ıeçıyor- ldu Bu yolun biraz gerisin- de çam köklerini eme eme düşünüyor ve bu derin zevk | akup giden ince bir dere ya- İnımda ev ya; karar yerdilr z u;ı":"ıümedı (Toıım)ırhdulırmıtnp- ladı; suyun yanında dört büyük çam göğdesini temel yaparak iki odalı bir evi bir kaç günde çattılar. . Iç içe iki büyük oda... Bir ocak, bir. koruluk, ya- kında eski bir (Süleyman paşa çifliği) vardı.(Tosun) çifliğin kiracısından harap bir ahırm kiremitlerini u- cuzce satın aldı. Orman i- memur olduğu orman mun- | ;çindeki bu küçük ev köyde- ki eşlerinden daha güzel ve daha sağlam oldu. / bitmedi