Yolunuz açık o'sun, Mesi Orada kıyıyorlar iki Haksızlığın yüzüne ti Btanbuldaki rumlar Trakyanın Türkleri Bu acıklı kıssadan gi Biz gördük görüyoru Gerektir bu söküğü Mestaya bizden selâr MOALAAAKİAAAAAAAAHAA AAA AEEKRERERAEAAELANAAAEKAAYLAALE”EARE. 6AO0 gerrcercAAAA. Meraklı TosveLsAAALALALKLAKAAAAAKLARAKLAAAAKRLAALLAKAALANAADAK Dünyanın en b Dünyanın şu sırada en büyük vapuru umu- mi harp sonunda A- merikalıların Alman- lardan alıp - «Vatan» ismini taşırken ismini «Levitan» — yaptıkları vapurdur Tam öubin ton bizim «Mecidiye» kruvazörü- nün tam altı misli de- mektir. Bundan sonra hacmindedirki Yazan —MEBRU yeniden sahile geldiğini hisset- ti... biraz evel Neyranm otur. duğu kayaya gitti, tam onun deminki yerine uzandı. Ekrem, muamma dolu tered. ütler, dolaşrk muhakemelerle üzülüp çırpınmı . N: Şr:mpıevd anlıyordu.. şimdiye kadar, gerek Almanya- zarfında, ra- da iken pek çok kız ve kadın ta- dakı tahsil müddeti gerekse ondan evel daha güzel çehresi, cazip şk oyunlarırfda daha ünden beri büyük mu- vi yetler kazanmış ve za- man ile, bütün yakışıklı erkek- lerde olduğu gibi çirkin bir gu-| başlamıştı. Münasil bulunduğu ka- dınların şerefsiz ve haris zil e göre, ilk masum ik çağlarında Tüyalarmı hakiki “kadın,, hayali- ni boşu boşuna aramış Ve onu bulamadığını anlayınca muhi- tinin çirkinliğini düşünecek y- erde, bütün inkisar hayallerin verdiği bedbini ile gülmüş: *“Meğer onu benim alhmak tec- Tübesizliğim yaratmış. . . hayat- rür. düym: va bizden selâm götürün çelebiler! Şunlar gayrı mübadil, yolunuza döküldü, Yıllarca beklediler, hep belleri büküldü İşte çorap ilmeği, söküldükçe söküldü, Kiryalar yan gelirken burada sabredilmez, Tahammülün haddi var,fazlasına gidilmez, Tatlı dil yüreklerin akan kanını silmez, 00000LALAAA | Mübadele komisyonu yakında Garbi Trak- yaya gidiyor — Meriçten öte yana, yüz bin insana, ükürün çelebiler! dolduruyor keseyi, uzatıyor kâsey üzel alın hissev Z, siz görün çelebiler! 00004 00000000000000000000000000000 siz örün çelebiler! m götürün çelebiler!.. M. S. derALALAALALAA. 400000000000000 eyler Üyük vapurları | gene eskiden Alman- ların olup harp sonun- da Amerikalıların ve İugilizlerin ellerinden aldıkları -« Bismark » «İmperator» vapurları Ingilizlerin yaptıkları *Olimpik» «Akitina» ve altıncı olarak ta Fran- sızların « İl de Frans » vapuru gelir. Bunların haçmı 56 bin ton ile 45 bin ton arasındadır. 'RE HURŞİT — ta böyle bir kadın olamazmış!,, diyerek kalbini asıl kapa- | yap geçici beveslerin, çılgın zev- |klerin peşinde koşup durmuştu! Ekrem ömründe bir sev- i. O zamanlar on bir yaşın- da idi... karşılarmdaki dokuz yaşlarında solgun yi ince bir kızcağız vardı. Ekrem bu oyun arkadaşı içi yemişlerinin, oyuncaklarının en iyilerini, en güzellerini ay Nu görmemek için dıldara razı -olur| | Küçük kızı mahzun gördüğü günler: “- Solma, seni aldığım zamanı . .,, diya başlıyıp, yapa- cakları eğ seyahatleri, y- Jiyecekleri esiz yemişleri anla- |ter, Selmanım “Seni alacağım,ne demektir. Ekrem?,, suallerine kendi de cevap bulamıyarak “Yüni işte birbirimizden hiç ay-| rılmıyacağımız, birevde oturı cağımız vakit, . .,, derdi, Vermemek gönder- memek kimin haddi. Her hukümdar hemen ağır hediyelerle kızını yola çıkardı. Ozamana kadar Yıldız Beyde Sarayı- nın büyük bahçesi için- de yedi tane köşk yap- tırdı. Birinci köşkün boya- sı ve eşyası hep siyahtı. Buraya siyah bir elbi- se giydirip Hint hu- kümdarının kızı «Nur- dördüncüyü yeşil döşe- tip Seklap hukümdarı- nın kızı «Nesrim i, be- şinciyi sarı döşetip He- rat hukümdarının kızı «Elmasn, altıncıyı kül rengi döşetip Rum kay- serinin kızı «Huma» yı, yedinciyi turuncu dö- şetip Magrip hüküm- darının kızı (Belma)yı misafir etti. Yıldız Bey her köşk- te bir gece kalıp gön- lünü eğlendirmeye ka- rar verdi. Her kız Yıl- MART 1929 hsus c ü Gd îl:vîdl EMEŞ gittiHahüikbini b Kİ ğ Galatada Fotini » hü cumdnr!nm kı;ı sorduk söylemek iste- | , pinde bir kadın var Nur da onu siyah elbi- | medi. Nihayet bir gece | dır, Bu kadın fina “v seler ve her tarafında | sarhoş edip ağzından | Jerin birinde serma ve pıril piril yanan elmas | şü hikâyeyi kaptık: — | dir, ; larla kabul etti. —Ben vaktile bir | Bin naz ve cilve ite, |hükümdarın yanınday- ||. kurulan sofranın h:ışı__ dını Çok cüzyıeı't. misa- na-götürdü. Hem yiyip firi sever bir adamdı. içiyorlar hem de «Nur> Gelenler her n]“”“?* hanım şu hikâyeyi an- kette gördükleri acip İativordu. ve garip şeyleri anla- v İ K tırlardı. Birinci hikâyel Bir gün bu hüküm- ! Jüğümde bizim dar birden bire kaybol- LT ü ı'._ du ne vezirlerinden, ne- saraya kara kuru bir lde maiyetinden hiç ! | üçüncüyü kırmızı dö- >. Selmanın evinden, kız gelir giderdi. Bu kadın baştan aşağı si- yahlar giyinirdi. Üze- rine beşka renkte hiç Yıldız Bey baştan a- | bir şey kondurmazdı. l keti idare etti. şağı siyah elbise giyip | Kendisine bunun sebe- bitmedi ŞAT A AD Afganda muharebe yakındır| Çekirge bulutuna karşı : e dız Beye ötekilerinden daha hoş görünmek için birer hikâye hazır lamışlardı. kimse nereye gittiğini bilmiyorlardı. Baş vezir tahta geç- 'ti, vekâleten memle- döşetip Çin hukümda- rının kızı «Lokman»1, şetip Harzin huküm- darının kızı «Peris yi, imatame Atgan dağlarında karlar çozülmeğe başladı; Afganın hakiki Kralı Amanullah, hazırlıkla meşguldür. Pek yakında mühim muharebeler salan çekirge sürüleri, her sene mal çok zararlar veriyordu. Bu sene h Üü , , esaslı tedbirler aldı. Çekirge mücadelesine olacak ve bu muharebeler, iyi bir ordu yetişti-/a kerlerimizde yardım edecek Bu mel'un havvan ren genç Kralın galebesile neticelenecektir. ların kökünü kurutacaklarına şüphe etmeyelim. ' - Ekrem birgün Selmayı oyu- olduğu yere yığıldı. na çağırdığı zaman onun yats| Aradan günler, haftalar, ay- zibesile Neyranda yeniden bul- takılıyor da fakında bile olmuy- tığını öğrendi... yanma git- lar, seneler geçti... ne büyük muştu. orsun, Neyran mağrur kuşum, mek, onu teselli etmek i inin nüvazişleri, ne mek-| — Acaba kaderin zalim tokadı sen bu kadar çabuk mu tutula- fakat razı olmadılar... * ün şen arkadaşları, ne de bu sefer de onu hırpalayacak dediğini duymuş, bu ten de hasta olursun!” dediler.. yeni uyanmağa başlıyan hisler- mı idi? El'ar hayatında kefa- fesat düşünceli ikinci Neyrana, Ekrem ağladı,yalvardı. .. “Size İe bağlandığı ömürsüz sevda he-| reti ödenmemiş günahlar varsa, Pefsine nasıl hakim olabilece- ne? Ben razıyım, Selmayı gö-| vesleri... hiç, hiç bir şey ona|acaba yeni bir darbenin altın- göstermek için hiç tered- reyim, Bırakıra beni,Selmayı gö-| Selmayı, onun solgun yüzünü, 'dan kalkabilir mi idi? düt etmeden geri dönmüştü. reyim. .." diye bağırdı... bir ince vucudünü, daima güneşten| — Artık Neyran, akşam yeme-|. On bahçeyi pek kasvelli bu- türlü büyük annesinin kalbini kamaşmış gibi kirpikleri titre- ğinden sonra babanın yatmak larak yatmak fikrile odasma yumuşatamadı ve iki gün son- yen güzel kara gözlerini unul-ıbıîıımi ile odasıma çıkmasını çılımış, soyunup xaryolasma u- ra küçük balkondan Selmanm| turamadı! yürek çarpıntılarile bekliyordu. zanmış. fakat bir türlü gözleri- perdeleri inik, pencerelerinde| Ekrem her atıldığı aşkta .,_[ O geceden beri bir hafta geç.İni kapayamamıştı. acı bir çığlık duydu, ve bir|nun masum çehresin ek hal| miş, bu İkoca yedi gün içinde| Perdelerinin arasından süzü- lahza içinde karşıki evden bağ- lerini aradı. . . bulamadıkca ka-| deniz kenarına ancak üç defa Jüp yerdeki halıyı rışmalar, koşuşmalar geldi. — |dının “kadınlığımı” unuttu.. ..| gidebilmişti. ay, N: /a mütemadiyen serin Büyük annesi gitti... saat- bulamadıkça ondan tiksindi. . ..| , Buna sebep te baba ile o kâ-|sahil aşsa yanı başında o- ler geçti, dönmedi ... karşıki bulamadıkça ona sırf bir k| fir ikinci Neyradı! | yler söylemesini bi kapıyı çaldı, yalvardı bir türlü vasıtası, unu unutmak, dü iç günden be içeri almadılar. .. |memek, hayattan tecerri ap merakı cıl Ekrem bir şey anlıyamadan / mek için alman, daima durma- n kalkınca * yine balkonuna - çıktı,gözlerini| dan dı ilen bi myor, Neyranı — dinlem |başlıyordu. Zavallı kızın zuldu. | tarafına doğru no hasretlı arı yanıyordu. deniz ağaçların arasından, parlak bak-'nizi gördü ve sanki tanıdığı z ol- /ıslık sesini duyar gibi oldu. |Deminki başladı. Kalbini di azgeçemiyen ikinci Neyranın sevinçle ukalâ a ebemmiyet verdiği- n kür. perdeli ufak odasından ayırma-| ol dan uzum zaman orada kaldı. .. Ne olmuştu? Ona bunu, kanadı açılan kapıdan, acı çı lıklar arasında çıkan şal ört! küçük tabutcuk anlı biçfarketmiyordu. lümü şeklini aldı. Belki gittikçe duğul evel, başının ağrı- eden sonra, iki daha fenalaşacak, kalpsiz, hain bir sefiholacaktı. .. dığını | t işte birdenbire yolun- ği za eyranı buldu.llk heyecanlı karşılayan Neyran, omuzlarına nı k küçük minisevgili anı unutmak, bu yeni hissin de ipek atkısını almış, acele ile ar- sine son vedamı bile yapama- ötekiler gibi esassız olup olma- | İta bahçeden geçip sahile inme-| çin bile istese ne çıkardı? dan, koşup, onu bir daha iade dığını anlamak için bir müddet| ğe başlamıştı ki, kalbini daimt yem öyle güzel şeyler anlatıy- etmek üzre annesile bebasının ki an hürriyetini Ek-| köyden uzaklaştı. “takip edile-| Muhakemelerile ezen o mel'un|ordu ki. gittiği melekler diyarma götü- cek işler” adi bir bahaneden #esin: “Peki küçük Neyran, neden ren © zalim insanlara: “Selmay başka bir şey değildi. Yalnız ba| — Neyran, ne ayıp... ne a- babaya deniz kenarıma gittiği: aina bırakım, onu ben büyütüp tedbir boşa gitti. yıp. .« kendini ne kadar çabuk genç komşunun da oraya gel lacaktım!” bile diyemeden| Ekrem, Salmayı, bütün neza-| kaptırdın! Bu telâş ne? Etekle-| ğini söylemek istemedin? Niçin . heti bütün güzelliği, bütün ca- rin gül İldanlarının dikenlerine, aydınlatan| Fotini İnebolulu'Me medi güva dos tutmu onunla s züm ona aşı taş'ık etmektedir. Bi gün M hmedin a bir sermay ile görüştüğünü göre rek kocaman bir la bıcağı ile Mehmed vurmuştur.Böyle soka k dınlarının kıskançlıj ne manasız şeydir değ mi? babaya “ben de kaç akşamd erken yatıyorum. .. bahçe bi sıcak oluyor!” dedin? Sen | şimdiye kadar gizlenilen şeyle de muhakkak fenalık olduğur iddia ederdin, neden bu yalar lüzum gördün?” Işte yine yüzünü pembeleş! ren ses! Aman ya Rabbi, Neyran £ kadar süale nasıl cevap bulsar vet babaya deniz kenarına gi tiğini neden söylemedi? H halde merak etmesin diye ol i sual... bu biraz doli galiba Neyrancık bunu içinden kolaylıkla çıkamıyace 'orada Ekremi gördüğür öylemek — istememif 1 mi? Deniz ke söylemeyine Bu da t narma "| *0" nu gördü; sın? Ofl Yeter . artık. söylemedi. ,, istemed ur sanki? Neyran küçüklüğü i o kadar iztirap çekt bir zevkten maf İrum mu olsun? olduğunu itiraf e Bir türlü başını eğmek isterf yen asi rullu Neyran -öf vallı P iddetle asağ düvi