MILLAYIEY. ÇARŞAMBA 13 MART Millivetin halka mahsus sa - Bayramgeldi! Yeni gençliğin bayramı büs- bütün başka türlü geçiyor! Bavram geldi. Coluğun çocuğun yüzü gül- dü. Bir kısmı yeni elbiselerini, gıcırtılı potin- lerini giyip, ipekli mendillerini ceplerine yer- leşti-ip salıncağa, atlı karımcaya binmeğe miscekler Fakat yeni resil çocuklarına ve gençlerine bayramb denince her halde ne bekçinin davulu. ne akide şekeri hatırlarına gelmiyor. Birbirlerine soruyorlar: — Valantinoya gidecek misin? —Horolt Loyit nerde oynuyor? —Emil yaningsi gördün mü? Ve hemen Sinamava koşuyorlar. «Vur Bir çoğu da hayai Arslan!» «Sür Leblebi!» diye heyecanlanıyör- Istadyuma İşte bucünkü bavramlar! ardır, nedir o? diye sorunca, şu cevabi verdi: — Kanaat kimsenin sarığına göz dikme- lr, Kanaat nedir ? ; Bir gün zamanın Zzen- gin ve vergili ada- mlarından birinin hu- Zürune bir herif gele- | Omasali bie i Rıdvan çaresiz ol -| du. Bir meydanlıkta A - teş Beyin tahtını ve ha- zineleri ortaya koydu- | lar. Arslancılardan yüz| cessur neferi topladılar. | Gayet büyük iki ars- lanı bin zahmetle tab- tın ve hazinenin iki ta- rafına bağladılar. Se- yirciler arslanları gö- rünce korktular. Hep bir ağızdan: —Zavallı Yıldız Beye! yazık! Dediler. Arslanlar hırslarından yerlerinde duramıyorlar. Pençe- leriyle taşı took sö- küp çıkarı" o İd... O zaman Yidız Be- ye haber gönderildi. Yıldız Bey Irak Beyi- ni ve birkaç sadık ada- mm alıp meydana geldi. Sovundu, eline kılıcını kalkanını aldı. Ortaya atıldı. Ars'an- lar Yıldız Beyi görüm ce zincirlerini koparıp atıldılar. Yıldız Bey arslanların birine kal- kanıyla karşı korken ötekine kılıcıyla hü- cum ediyordu. Bir saatlik kanlı mü- cadeleden sonra Yıldız Bey arslanların ikisi- çinde r nin de kafasını kopa- rıp atıyer. Bonu gö- ren ehali hemen el çır- pıp Yıldız Beyin yüzü- nü gözünç öpüp kucak- lâdılar. — Al bu senin hak- kındır! diye tacı tahtı teslim ettiler. Yildiz Beyin bu cesarstini gören Rid- van kılıcını, kalkanını atıp çoktan savuşmuştu. Yıldız Bey babasının makamına geçer geç- mez oane kadar Rid- vanın Zulmünden ya- ka silken:halka iyi muameleye başladı. Fukarya yardımlarda na Sai bulundu. Zenğinlere alınan mallarını geri verditti. Bir taraftan kona- gın, hademesini, cari- yelerini de hazırladı. Cariyelerin içinde «Fitne» isminde gayet güzel bir kız vardı. Yıldız Bey bu kızı çok seviyordu, hiç yanın- dan ayırmıyordu. Hat- ta ava çıkarken bile beraber götürüyordu. Fitne şarkı söyler ve at üstünde yavaş ya- vaş yol alırlardı. Fit- ne bir gün avda yıldız Beyi kızdırdı. Bitmedi Niçin? Neden?|Haisim, ha nevil; Emin önündeki saat Şimdiye kadar kıvır- Hem havadis hem kıraat İ hilesi i Meraklı şeyler f TREE ai e Evinin kabısından sığmayan şişmaa 1 Akdenizdeki İspanya adalarının birinde bi, adam üç dört sene evel evlenir. Bu adam saatçidir ve evinder hiç çıkmez, yer içer yatar kalkar ve geti- rilen saatleri tamir edermis. Bir gün bu adam belediye daire sine gitmek mecburi yetinde kalmış. Bir d ne görsün.. O kadar şişmanlamış ki evinir kapısindan sıgmım:yo” Hemen dıvarcı ça- gırmışlar. Kapıyı yık tırıp genişletmişler Hikâye in Hikâyesi Mersinde çıkan Hall gazetesine Rasim Be: isminde biri bir hikây: yazmış. iki üç aydır yerine ko- cık, dağlıç,“ karaman namıyor. Hem sip siv- | diye yediğimiz. etlerin ri kalmış direği fena | kasap dükânlarında bir manzara teşkil edi- | artık isimleri söylene- yor, hem de herkes miyecek, Çünkü Şeh- vaktini bilemiyor. Ni- | remaneti kasapların çin? etleri isimle satmasını menedeck her ete iyiliğine ve aşalığına göre bir derece verecek, * Bu kadar seyrü sefer memuru varken, halâ şoförlerin bir kısmi en münasibetsiz yerlerde duruyorlar, bazan ya- ya kaldırımlara çikı- yorlar; bazan sokakla- rın eğzim tıkıyorlar. Neden? » Bir çok lokantalar- da suyun kilosu 4v ku- ruşı yani 250 gram- lık şişesi tü kuruşa sa- 7 tılıyor. Ekmeğin kilo- ; Etler birinci nevi, su 17 kuruşa satılırken ikinci nevi, üçüncü suyun kilosunun 40 ku- ! nevi diye anılacak. Bize ruşa satılmaşı alâka- | kalırsa böyle isim ve Canavarlığı katmerlisi “Torbalı ,daHüseyin ismin- de bir delikanlı Fatma ismin- de bir kızla evlenmek için köyden Şehre gidiyormuş. Yoldaönlerine Fatmanıneski nışanlısı çıkmış, Hüseyini öldürmüş, Fatmavıdaiki ye- rinden yaralamış. Tabii yaka- lanıp deliğe tıkılmış. Zorla güzellik olmazdiye her zaman söyleriz, herkes kendi- sini istemiyen kızı öldürecek olursa dünya katille dolar. Yazık yahu! Halil Beyin zevces Zekiye Hanım da b: hikâyede kendine do kunur bir şeyler gör müş olacak ki heme: matbaaya gidip hikâx muharririni aramış bulamayınca matba: müdürü Ata Beyi kır baçlamış. rek, zenginin başındaki sarığa dikkatla bak- mağa başladı. Zengin ışin farkına vardığı halda hiç se- sini çıkarmadı. Bir aralık herifi - Ffendi hazretleri, kanaat derler bir söz Bulun pe bakalım? Bu balıhçı bir balık . tutmuş.Fa- £ kat balığın nerede ol- duğunu bu- mektir. Ve başındaki sarığı cıkarıp herife uzattı. $Korkak bezirgân ne kâr eder ne ziyan. Doğru, fakat cesur ve cür'etlilerin elinde cai va oyuncak olur. mm ir darların gözüne Çarp- | mıyor: Niçin? # “ Akşamları saat 10 l dan sonra tramvay lalizla oğreşılacağına halka ucuz ve temiz et yedirmenin çaresi bulunsa. id —0e000— arabaları içi bom boş Telsiz telefonla idare edilen fener ve mevkıflar yığın yi- gın müşteri dolu iken hiç bir yerde durma- dan kelle götürür gibi uçup gidiyorlar. Ne o vatman ve kondüktör efendiler depoya iki dakika evel girecekler diye.. o sıralarda hiç bir tarafta ne kontro- löre nede müfettişe tesadüf edilmiyor. Neden? Tehlikeli yerlere di- kilip bazen açılıp bazen kapanarak, vapurlara yol gösteren federler artık telsis telefonla idare edilmeğe (başla- mış. Bu fenerlerde mü- temadi bir ışık yanı- yor, telsiz telefonla kesik kesik ceryanlar verilecek fenerin eskisi gibi açılıp kapanması temin ediliyormuş. 2 © Zincir meresinde? Delilerin ayağ'na zin- cir vurulduğu devir- lerde herifin biri tımar- haneden geçerken bir mecnunun kahkahayla karışık narala atarak dolaştığını görünce he- rifin yüzüne bakıp: — Nasıl sevinebiliyor- sun, ayağındaki koca zinciri görmüyormu- sun? Diye sorunca di- vane bir kahkahada atarak: —Be budala demiş, zincir benim ayağımda- dır, gönlümde değil... Elbet kurtulacaksınız! Hasta doktora sordu: — Kuzum doktor, kurtulacakımıyım? — Muhakkak, dedim ya? — Nasıl? — Nasılmı? Bu hasta- lığa tutulanlardan yüz- be birinin kurtulmak ihtimali vardır. — Aman. demeyin. — Niçin telaş ediyor- sunuz ya.. Şimdiye kadar tedavi ettiğim w kişi sizlere ömür öldü. Bir siz kaldınız, elbette kurtulacaksınız!| göre denk alın! Hanımın zevci Hali Bey de Rasim Bey: düelloye davet etmiş Fakat memleketimiz de düello meimnu oldu ğu için Rasim B. hikâ yeyle âlâkasi olmadı ğını söyleyerek kabu etmemiş, Hikâye muharrirler bu vak'a size ibret ol sunda ayağınızı ona | ondan sonra çıkmış | Ya muazallah bir yar gın olsaydı.