12 Mart 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

12 Mart 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 MART — 1928 alka mahsus sahifesi www “ gzrrx Gülemez be can! «zxx Bin deve katarı görmez işini, Ne dere ne tepe dinlemez be can! Yel bile kıskanır bu gidişini, Dünyayı -içine bin de- gez be can! Vatan şenlenecek bir kaç senede, Bak neler olacak şu viranede Dökeceğiz ne var, ne yok haznede Bu azmı kimseler çelemez be can! 4 Vaktile şimdikinin Sarsın düdük sesi, hep sağı solu, Demiryol yurdumun en sağlam kolu, Hele bir yaklaşsın Mardine Bolu. : Sana dünya karşı gelemez be can! 1 4 4 İsmet Paşamızın kutlu himmeti, Verdi demir yola bütün gayreti, * Yeter sırasında bir işareti, Yüzümüz onlarsız gülemez be can! Borcumuza sadıkız | M. S. li- kaç. misli mem- leket elimizde iken memurlar beş ayda bir maaş alamaz, borçlarımız artar eksilmezdi. daki farkı düşünmeli, Kahve içimc! Hanım ve Bey, bir ahbap evinde yemek yiyorlardı. Sıra kah- veye gelmişti. Bey, hanımın yavaşça- ku- lağıne eğilerek : — Eğer beni seversen dedi, kahve içmel çü- nkü geceleri uykumu kaçırıyorsun! En yakın yıldız... Necla hanım, sinema- ya çok meraklı idi. Sinema -yıldızlarının muvaffakıyetini - gör- — dükçe içi içine sığmı- Ü Şimdi ise eski imparatorluk - borçlarını | -: ödüyoruz. İlk taksiti yakında vereceğiz. Ara- yordu. Bir gün kocasına; —AH, dedi, bir yıldız olmasını ne kadar is- terdim, Kocası hemen cevap verdi: — Hani' ogünler? — Demek yıldız ol- mamı sen de istiyor- sun? — Tabii isterim, — Neden ? —Çünkü en yakın yıl- dız bana (11) kilometro mesafededir de ondan!. Bu yedi kız heykelini uzun uzun seyrettikten 4| sonra belki fazla kalır- sam çileden çıkarım diye korktu, kapıyı çekti, kilitledi ve bu sırrı kimseye söyleme- meğe ahtetti. Yıklız Bey çok za- mandır. babası Ateş Beyden haber alamı- yordu. Hemen bir p »- tacı yola çıkardılar. Postacı dört ay içinde dönüp geldi. Fakat yüzünden düşen bin parça oluyordu. Yıldız Bey: — Ne var, yoksa ba- bama bir şey mi oldu? Postacı evvela tered- Meraklı şeyler; Rahat bir hapishane Evet çok rahat bir hapishane. Fakat sıcak suya, kalorileri noktasından değil.. Almanyada Dort- mund şehrinde mah- paslar hapishane mü- dürü ve gardiyanlarla bağdaşmışlar, Her gece evlerine gidip rahat rahat uyuyorlarmış. Bu böyle bir iki sene devam etmiş. Fakat mahpuslar- dan biri bir gece çıkıp bir daha dönmemiş. Ozaman iş meydana çıkmış. Memurlarında mahpusların da çanı- na öt tıkanmış. 282 Kratlık elmas Afrikada Elmas ma- denlerinde - çalısan amelelerden biri geçen gün bir yumurta bü- yüklüğünde 282 krat- hık bir elmas parçası ele geşirmiş. Bu elma- sı 4500 ingiliz lirasına bir kuyumcu kapatmış. Halbuki elmasın haki- ki kıymeti 25 bin ingi- liz lirasından fazlaymış- En büyük ve en küçük kuşlar. Kuş cinsinin en bü- yüğü şüphesiz Deve kuşu dur. Boyu bazan 2 buçuk metroyu ge- çer, Ağırlıkları da 90 ve #0 kilo gelir- miş, Hatta bazıları 120 kiloya kadar da çıkı- yormus. düt, etti, sonra: — Allah size ömür versin, babanız öleli tam beş sene olmuş, yerini «Paytak Rıd- van» diye bir haydut gasbetmiş, efendimizin de hayatta olduğunu kimseye süylemiyorlar. Yıldız Bey postacıdan bu haberi alınca renk- ten renge girdi, evvela sarardı, sonra kızardı. Gözünden hir;kaç dam- la yaş geldi. Fakat fazla müteessir olmayı yiğitliğine — yakışdıra- madi. Kendini topladı. | Meseleyi doğruca gitti Irak Beyine anlattı. Babasının yerini zabte- den «Paytak Riıdvan» ı //mszwğ Kuş fasdesinin 'en küçüğü de sineklerdir. Bunların ağırlığı 15 gramı geçmemektedir. Tırnak üstünde yaşı buluyorlar! Hayvanların dişleri- ne bakarak kaç yaşın- da olduğunu anlayan tecrübeli adamlar var- dır. Fakat insanın ya- şını tırnağından anla- yabilecek kimseler ol- duğunu iş'tmedinizdi, değilmi? Evet, böyle kimseler vardır. Bunu ilk defa keşfeden Dok- tor HEnterlant isminde biridir. Doktora göre ayak tırnaklarının etle birleştiği yerde bir ta- kım çizgiler vardır. Bu çizgilerin her biri üç seneye muadildir. Me- sela (10) çizgi varsa o adam 30 yaşında de- mektir. Şimdi bu dok- tor, bütün kadınların yaşlarını elifi elifine biliyormuş. Hanımlar hesabına pek te hoş bir şey değil gliba... M Taşka bir okantaya.. Müşteri — lokantaya girer girmez garsonu çağırır: — İşte bahşişin. Yüz- de onunu da başkaca vereceğim |Listeyi eli- ne alarak) Bana ne tavsiye edeceksin? Garson — müşterinin kulağına eğilir: — Başka bir lokan- taya gitmenizil.. yenmek için askerce yardım etmesini raci etti. O da bu teklifi ka- bul etti. Yüz bin kadar asker topladılar Paytak Rıd- vanın üzerine yürüdü- ler. Rıdvan bunü — dü- yunca bir elçi gönderip işi muharebesiz hallet- mek için ricada bulun- du. Yıldız Bey de elçi- ye şu teklifte bulundu. —Babamın malları, tacı, tahtı bir meydana konsun iki tarafına iki arslan oturtulsun Rıd- van da ben de meydana çıkalım. Hangimiz ars- lanları yener, malları, Buna ne dersiniz? Vaktile gayet çirkin bir adam, tanıdıkla- rından birinin evine ziyarete gider. Ev sa- hibi bu çirkin misa- firi görünce ellerile yüzünü kapayıp hare- me koşar. Fakat çok durmadan yine misa- firin yanına girer. Misafir: «Nıçin böyle tacı tahtı alırsak onlar | yaptın? Diye sorduğu ona helâl olsun! Elçi Rıdvana bu ha- beri götürünce Rıdvan sarardı. —Aman ne Beylik is- terim, nede başımı ars- lana yediririm!. Asıl kabahat sizdeki Yıldız gibi bir arslan durur- ken Beyliğe benim gibi birini geçirdiniz! Diye cevap verdi. Et- rafındakiler: — Yok, dediler, ma- damki bizim sözümüzle Beyliği kabul ettin, şimdi bizim sözümüzle hareket edeceksin! Bu arslanla kavgayı kabul edeceksin! Bitmedi TMİTEANAREREAARRERTARN Tzt ? Zıraat derslesi.. ğ 23 üncü ders Şimdi gelelim sizin yapabilecekl-rinize: 1 — Tarlada daha mahsul varken gidip bakın: İlk baharda mahsul sarı, cıliz mı orda toprak sulu de- gilse muhakkak azot noksandır. Onun yeri- ne yeşil, gümrah olur- sa kâfi azot vardır. Mahsul iyi, güzel yetişmiş ama taneler cılızı Derhâl — fosfor noksan dersiniz. Azotla potas noksan- lığını çok def'a karış- tırmak mümkündür. Potas olmazsa mahsul gürbüz. olmaz. Bir toprakta iyi yonca, tırfıl yetişirse kâfi potas vardır, demektir. Potası az topraklarda pancar, tütün, patatis yaprakları lekelenir, uçları sararır, kurur: Boş bir tarlada güb- re noksanlığını anla- mak ta mümkündür Esmer, içinde çok ne- bat çürüntüsü olan toprak azotça zengin- dir. Bahçe toprakları- na, eski çayır açmala- rına, orman açmaları- na azot vermiye lüzum yoktur. —7 Boş tarlada fosfor ve potas noksanlığını KİRSEYAEAİSRETRERERRETRÜTÜMZK UEREZİEREREENEELED MA BETTNETTENZ anlamak mümkün değildir. Bir de tarlanın bir köşesinde tecrübe yap- makla da anlaşılır. Bu kolay iş değildir. Kullanılacak gübre mıktarını şimdiden yazamayız. Her sınıf mahsule göre değişti- ği için oradan bahse- deceğiz. Yalnız son bir def'a daha söyleyeyim: Güb- resiz ziraat olmaz. Gübre verip altın ka- zanmak İâzımdır. Fazla malümat iste- yen sorsun vine yaza- rım. Bunları ziraat memuru bilir, ona da sorabilirsiniz. Kerim Ömer —Bu tablo çok güzel, acaba fiatı nekadar. — 350 lira. —Ucuz. Ressamı kim? — Bendenizim. . — Ya.. öyleyse pa- halı. — Niçin ? — Ben bunun ressa- mını ölmüş — zannet- timdi de onun için ucuz bulmuştum. Halbuki siz hayattasınız, bun- dan istediğiniz kadar yapabilirsniz, onun için kıymeti, ölmüşlerin resimleri gibi yüksel- mez, bilakis düşer. zaman şu cevabı verir: —Sizi pek çirkin gördü ğüm için hare- me kaçtım, belki ca- riyelrden birini görü rüm de gönlümün pa- 1 gider demiştim.. Halbuki çıka çıka bizim hatun karşıma çıktı. Onu sizden daha çirkin bulunca kade- rim bu imiş diye sizin yanınıza döndüm. Bir çoban, üç kaplan 13 yaşında bir çoban dağda keçilerini otla- tırken birdenbire.. Üç korkunç kaplanla karşılâştı, accle bir kaya arkasına gizle- nerek... ««Ateşetmeğe başladı köpekler de yardımı ik kaplanlardan ikisini öldürdü, birisi kaçtı. Aşk olsun çobana!..

Bu sayıdan diğer sayfalar: