Yemeğe baki «ö Kelleyi geç, dili var, Hindi yenmez keli var, Yumurtanın yeli var, Yahniye sürme tabak! Tıkızdır hamur işi, Tatlı çürütür dişi, Paça olur pek ekşi, Konur sirke sarımsak! Köfte yağlıdır donar, Dolmanın dibi yanar, Tarhana kaynar oynar, “ Yemeğe ister dudak! Olsada biraz gevrek, Karnı şişirir börek, N Elini pilavdan çek, N Üstüne vur bir kapak! N Balık tuzlu yanaşma, i İşsembeve bulaşma, ğ Canım soğandan şaşma, ç i Milliyetin hal Kırıp ta yemeğe bak, ! il i Büyük İsırısısınınım sırtın i Fuzuli © Türk lisanının en bü- > yük ve ölmez, unutul- maz şairlerinden biri- “dir. Dört asır evvel yaz- dığı şiirler bugün de “ayni zevk ve lezzetle o- “ kunmaktadır. © Fuzili hicri (960) yani! 4494 senesinde (Bağdat) adamlar Zİ çürütmemek için bu 4l ismi yazayım. İçinde : bu efsane büsbütün €- m e Fuzuli ismini şürle- | Büyük ingiliz şairi rinde kullanırdı. Fuzuli | Sekespir)de eski bir Istanbul türkçesine | italyan efsanesi olan biraz aykırı olan azeri | Romeo ve Julyet) ef- lehçesile yazmakla | sanesini alıp o meşhur beraber onun bu şive | tiyatro piyesini vücude — bozukluğundan bile | getirmedi mi. başka bir tatlılık vardı. | Fuzuli (Hayat izti- » Fuzuli türkçeden | raptır) esasını ken- “mada arapça ve 2cem: | dine bir düstur ittihaz e > a Şa ei etmiş, mütemadiyen “üç lisanında en güzel : i o nazımları ve nesirleri risale vücude getirmiştir. © MEZ 7 Fuzulinin en meşhur ni 1555 senesinde &eri (Leyla ve Mec- e nun) dur Piyano Bu Herkesin başından! Ç Babacığım evlen- © geçen bir aşk macera- | diğim zaman piyano- sının hıkâyesidir. Fa- | pu da beraber alıp gö- kat okadar canlı ve | türebilirmiyim. ruhtan kopup gelen —Hay hay kızım, yal- İbir şekilde ifade olun- | nız şimdiden nışanlına muştur ki bütün şark- | söylene, korkarım sen- ta dillerde dolaşan) dende vaz geçer. —z ——. İZıraat dersleri | .lâüncü ders | Toprakta bu dört maddenin bulunduğur- | nu ispat kolaydır. Bir bardak su alın İçine toprak atın, ve iyice karıştırın. Top- rağın bir kısın dibe çöker, bu kumdur. Bir kısmı suyu bulandırır, bu da kildir. Başka bir toprak alın ve üstüne biraz sirke dökün. Toprakta deahal kabartılar gö- rülür. Bu da kireçtir. Toprakta ne kadar çok kireç varsa ku kabartılar da onis- pette fazladır. Bir avuç daha top- rak alın, onu bir kap içinde kuru kuru ıs- tırsanız dumanlar çıkmağa boşlar. İşte bu yanan şeyler top- raktaki nebat çürün- tülerden ibarettir, | İşte bir toprakta bu | dört maddeden han: | gisi fazla bulunur | toprak ona göre kum- ! lu, killi, kireçli ve ya- | ümüslü toprak ismini alır. Her zaman çürüntü deye deye kerdimizi toprakların kitaptaki fazla nebat artık ve çürüntüsü bulunan topraklara «Ümüslü toprak» derler. Çok kumlu, çok kil- li veya çok kireçli veya ümüslü topraklar makbul değildir. Killi topraklar ağır- dır, işlenmesi güçtür, üstü su tutar, renkleri koyudur. Yazın sıcakta çatlar, yarıklar hasıl olur. Kumlu toprak hafif- tir, kolay işlenir ama kurak yerlerde hiç işe yaramaz. Üstünden verilen su veya yağan yağmur derhal süzü- lür gider. Kerr Örer Felâketle metlcelenmiş — Kardeşin karda- düşüp ayağını incitmiş diye işittim, neyse iyi MUNEL oldu ya.. —Vallahi birader bu kazanın neticesi büyük bir felâketle neticelen- di — Aman çabuk söy- le. Yoksa kardeşine bir şey mi oldu? — O kadar telâş etme.. Bu incinme yüzünden tabi hasta- hanede yattı.. Orada bir hasta bakıcı ile tanışıp evlendi de onu ui Vaktından evel kalkan vapur Dün sabah saat do- kuza on kala Haydar- paşaya gelen tren yol- cuları sekizi elli üç ge- çe kalkması lazımge- len vapurun yollanmış olduğunu gördüler. Halk toplanp me- mur Efendiden vapu- run böyle vakitsiz ha- reketinin sebebini sor- dular. Memur Efendi vapurun vaktinde ha- reket ettiğini söyledi. Fakat bütün saatlar sekizi elli geçtiğini gösteriyordu. Bunun üzerine Me- mur Efendi halkın şkâvetine Kulağını ı amak iç © odasına gir. sopayı kilitledi ve perdevi indirdi. Biz olan vak'ayı ax- nen naklediyoruz. Tabi ait olan makam bu işi tahkik edip orada yüzlerce kişiyi bu kışta kıyamette bekletmeye sebep olanları mes'ul tutar, Sevginin miyarı — Beni seviyor mu- sun? — Çok fazla.. — Haydi yalancı, hiç bir erkek bu kadar eski bir elbiseli kadını sevemez. Ne yaparsın? — Oğlum, şimdi sa- na 59 lira versem,ilk önce ne yaparsın ? Ne yapacağım, eksik olmasın diye ev- evlâ sayarım. GAMA 15 ŞUBAT, 8 ka mahsus İEvvel zamanda) Şaşıyormuş Vaktıle Hicazda Ra- tip Paşa isminde bir vv'i vardı. Zamanında H caz çöllerinde soyul- madık Hacıyı parmak- la gösterirlerdi. Pir gün yine bir hacı ka- filesini çölde Araplar soymuş, üzerlerinde ne varsa almışlar, yalnız birer gömlek bırak- mışlardı. Zavallılar, bin meşakkatle Mek- keye kadar geldiler ve cümbür cemaat vali- nin huzuruna çıkktılar” Ratip Paşa sordu: — Sizi soyanları gör- seniz tanır mısınız ? Tanıymayız, ge- cekaranlıkta soydular. Vali emretti, Mekke- de oturan şeyhlerden birkaç tanesini bulup getirdiler. - Şimdi söyleyin bakalım, bu işi han- ğinizin adamları yaptı? Şehler süküt edip önlerine baktılar. Vali tehdit etti: — Bu haltı mutlaka içinizden birinin ad- amları yaptığına şüp- he yok. Söylemezseniz, ben sizi söyletmenin yolunu bilirim! Herifler korktular. Nihayet birisi itiraf eder gibi oldu: — Tarif ettiklerine göre bu soyğunculu- ğu yapan bizimkiler olacak. Yalnız... — Yalnız nedir? — Arkalarındaki gömleği nasıl bırak- mışlar, ona şaşıyorum! —ee——— Bilmeceler — Bir acayip nesne gördüm, bir karışcık |$ boyu var, kendi kendi- ni yer bitirir bir aca- |8 ip huyu var: ZE mi — Ben giderimo gider, parça parça iz eder: — Baston! — Altı taş, üstü taş, içinde bin bir baş: — Hamaml — Yedi delikli tok- mak, bunu bilmeyen ahmak: — Başl — Elde yapılır, ete takılır: — Küpe! Lokantada —Garson bu listede Hayret köftesi diye bir yemek var.. Neye ona böyle bir isim verdi- niz: hilesi | Maaş layıhası çıkıyor 2 — Gözüm, buyurmaz oldun dükân benim degul ss-in! — Va...y, etendim Allah ömürler versin, Huda alim ne kadar göreceğim geldi tarif edemem. — Bak, bu seferde atlatırsan karışmam layıha encümenden çıkmış. Yürümenin âdeti Şu karlı çamurlu havada diger günlerden fazla yürü- menin âdabını bilmeliyiz. Hızlı gidip ötekine beriki- ne çarpmak terbiye noksan- lığı, pek yavaş yürüyüp arkadakilerini sabırsızlandır- mak ta miskinliktir. Herkesin geçeceği yolda durup konuşmak, yolu ka- pamak haddini bilmemez- liktir. Karşı karşıya gelindiği — Fiatından dolayı efendim! Porsiyonu 120 Yuruşadır dal. zaman daima karşıdakine soldan yol vermelidir.