Milliyet; — ASRIN UMDESİ *MİLLİYET.TİR 23 KÂNUNUSANİ 1929 -BUGUNKÜ HAVA — Dün dereci hararefi azami $ ri —45 idi. Pugün hava açık blmak ve mütahevvll rüzgar ese - . Bugün kar yağmayacaklır. FIKRA Yonl yazı ve gazeteler Türk gazetelerinin yeni Türk lerinin kolaylıkla revac ve atişarına çok yardımı oldu. Vatandaşlarımızın. esasen upa Hisanlarından birine fakıf olanları hemen ekseriyetle ni kavait kitaplarını okumağa htiyaç hissetmeksizle bugünkü şeklini gazeteleri heceleye celeye, — mümarese yolu ile belleyip — öğrendiler. Şimdi urtık hecelemeye de lüzum gör- den su gibi okuyup gidiyor- " Lâkin maattcesüf, bu sefer zazeteler bir nevi heceleme dev- resine sapmışlardır. Karilerde — görülen — terekki hispetinde gazetelerimiz bariz ir tedenriye giriltar oldu. Ta- öğrendikçe muallim — bildi- l ümutüyor. / Bu gazetelerde her hangi bir tırı iki Üç yanlışa rasgelme- den okumak mümkün olmadığı ibi, her sahilede bin bir türlü ilde bazgazculuğuna da tesa- Üf etmeden geçimek ihtimali ur, Her müharrir aklına gelen icadetmekte kendini muhtar elekki ebiyor. Hatta bazıları çe ile bu — laubaliliği ar ileriye götürüyorlar ki hangi bir kelime yerine bir ret koymaktan bile çekinmi- Yorlar. Dil Heye 1 <sabrevialion» isulünü — yani bazı uzun ta- eat ve istilahatı bunlari teşkil &den kelimelerin baş harfi ile Östermek usulünü — asla ka- l etmediği ve bunn gayet malum t muayyen bir. kaç müesese myanına tahsis ertiği halde, izete müuharrirlerinin bu tarz iyı no selahiyetle istimal lerine şaşinak kâfi değildir. *Su şirketi, yerine *8.Ş. “Maliye vekâleti. yerine “M. 'Şehremini ve Vall vekili, ye - fine “Ş.E. ve V.V., gibl biç senin anlayamıyaçağı — bir ikim esrarengiz rümuzlar kul- nak kelimenin bütün manası yalnız bir. taülbalilik değii, Yeni yazı şeklini henliz öğ- meğe başlamış bir ammenin u acip, gülünç ve keyfi işaret- e önlünde nasıl bir veleh ve ayrete düşeceğini ve nihayet erin bir yels ve ümitsizliğe dü- şar olacağını tahmin etmek için lk psikolojisinin inceliklerine rinden derine vukuf lazun eğildir. Gazetecilerimiz - kolaylarına gelirse onu yapmak tarafta- dırlar. Halbuki bünun tama. aksine olarak onlara dü- jen vazile ancak halkın kola- a gidecek tarzda çalışmaktır. “Bundan başka - gazetecileri- ilk muvaffakıyetlerini mü- eakip kendilerini adeta bu yeni Ulabenin mucidi'sanacak kadar Madi ncise kapıldılar; artık , bir şey öğreümeğe lüzum üyorlar, hatta dil encüme- | Erıtııîtîş""*ıuriL;zaşjğğı. | ainin çıkardığı İmla lügatini bile bir kerre açıp okumadıklarına yemin edebilirim. Herkesten ziyade gazeteleri- miz bilmelidirler ki çünkü halkım terbiyesi ve tehzi- bİ işi en ziyade onların umu- zündadır —, evet bilmelidir. Terki, harf fakılabının en mühim sebeplerinden biri de dilimizi son Ssenelerde duçar — olduğu anarşiden kurtarmak |di. Halbu Ki bizzat kendi arkadaşlarımız bunu yeni bir anarşinin başla- ngıcı haline sokuyorlar. Yakup Kadri FELEK İşte size bir kelime ki hiç bir şey söylememekte muvaffa- kıyetle istimal edilebilir. Meselâ size sörarlar : — Filân iş nasit öldu ? Hemen cevap verebilirsiniz ; — İnkişaf etmektödir ” Meseld çok def'a İngiliz kralının sıhhati hakkında : — Hastalık inkişaf etmek- tedir . Dediler, bu iyi mi, yoksa fena mt demektir, bilmem . Bakıyorum hangi işte olursa olsun bu kelimeyi çok kulla- nanlar inkişaf ediyorlar. YANGIN SONU MERASIMİ ! Elli senedenberi Istanbulda ara stra yangın olur ve - allah ne kıismet eltise! - bir. haylı &v yanar. Her yangından sonra tahkıkât yapılır, her yangından sonra tedbirler derpiş olunur ve yangınlar yine tekrar yanar. bu def aki Tatavla yangıninda da yine böyle oluyor : Tahkikat. Tetkikat. Tedabir! Hepsi iyi ama - bunlar ateşin sıcağını eksiltmiyor . Diyorlar ki hava fena, $0- k4aklar dar ve evler ahşap Ter-| kosta da su yok! Ben kimseyi Muahaza — etmiyorum ,- lükin: gayet sakin bir hava, bir meydanda taş bir ev, ve her tarof su !? Acele yangın söndürmek bu şerait altında me tatulmalı? Böyle bir yetin sönmesi değil yanmast muhâl- olur : ğ AŞÇIYI SOY R1 Bilmem hangı “mahallede akşam üzeri, bir aşçı dükkâ- nını kapayıp mektebe gitmiş, Avdette dükkândan bir dolmuş hindi, bir tegsi baklava ve çekmeceden de — 150 liranın yokolduğunu görmüş. zabita da hemen hırsızları tütmuüş . Hır- sızlara sormuşlar : —Neden 150 lirayı çaldınız? — Dahâ fazla bulamadıki — Baklava ile hindiyi? — Vallahi beyim . bizim de yandığımız bu ya! Öyle bir midemize dokundu ki! Çalmış ölmasaidik yemiyecektik, lâkin emek var! FELEK Lisan meseleleri Yeni lügütimiz. NASIL HAZIRLANMALIDIR? Yazıdaki mesut inkılâp pek zabil Sarette dilde de esasli hi değimen MİLLİYETİN EDEBİ TEFRİKASI No 2ş - Sayı doğrüm ki lıı.ııdıııı etmişirn. İnanmoorsun? — — Üyle saçma sey olmaz. saim Eernköyünde ve bü oturduğumu İstanbulda kinse bilmez. Sana kirn öğretti? inlamak istiyarum. —— Doğrusunu deeyi O Va kim: be adam?t? Suzan hanımım kardaşı. Suzanın kardaşı miı var? He! cenabin - tanamoor- Bunda gelmiştir, no, — Hayır, yalan - süyliyor- 4 vle birisi var, ne de BEE C n Bi BAA P ASTIRMA YAZI korun lena hâlde yücüne gitti. Mutlaka altından kalkmak lü- zumunu düydü. Zaten kalka- mazsa, ihtimal ki Şakir bey tarafından — şuimuameleye Cu- çar olacakt. Süzünü — tevsik için dedi ki: , Şakir beyim! rkoruıı ağzından yalan laf ) gıktığım hiç duymuşsun? Halen daha geçen gün, Suzan ham- ma para iktiza olmuş ise, Ce- mal bayilen - birlik bedestene gittikte purlant yüzüğünü sat- tık. Hatte doksan üç - liradan fazla - vermoorlar idiyse zoru- lan doksan dörl koparmişındır. | Nah, kuyumcu - Sotrak - anda- dürş gidip ——u.ıl edebilirsin. sebep oldu, Eski harfler ruhu itiba- — Bariyte arabi ve farisi kelimelere — Nasil meydan açıyordu ise Türkçenin savtiyalma —uyan yeni harfler de öylece bu kelimelere meydanı daraltı. Bu yüzdendir ki yalaız yazı şekille - rini -gösteren >İmlâ —lüzatinde bile Eki Tügat Kllaplarımızı dolduran bir Çok arabi ve farisi kelimeye yer vermedik . Şimdi —yeni — esaslar — dairesinde geniş bir Tügat yapmak ve dilimizin varlığını tanıyıp tanıtmak mevkiinde bulunuyoruz. Bu iş eaasli hir sürecre yapılacak olursa türkçerin kifayessiz- liği hakkında öteden beri ağızlarda dolaşan manasız ve esassız iddianın doğru “olmadıği da — kendiliğinden meydana Çıknış Olacaktir. Türçeyi fakir bir lisan sananlar bu Gili clddi ilim gözüyle 'görmemiş Ve kabiliyetini tecrübe etmemiş olan- lardır , Türkçeyi her fikir fade kuv- |veririden mahrum zsnnedenler ya arabi | ve Tariği yahut İransızes gibi yalıncı Bic'dili Kendi öz dilinden “daha iyi ögrenerek tahsil Ve terbiyesini o ya- lanot dilin bimmetine medyon olan- lerdir “Yatik ki 7 - 8 asırdan beti türkler — Aarasıhda- yüksek, münevver ve hâkim - tabakayı ” teşkll - edenler hep böyle yabancı dil şavesinde ilim behresi olanlar olduğu için bu yan- lış fikir kolayca taammlim ve tevessü edebilmiştir.. Müncazsm usulü ve cezirlerinin umumi mefhumlara yakınlığı itibariyle türkçe — kolaylıkla — genişlemek ve her düşünceyi ifade edebilmek kad- retini hsiz bir dildir. Lâsanımızın bu kabiliyetini bizim Alimlerimizden daha ziyade Avrupalı türkoloğlar takdir- etmektedir. Türkçenin genişlemeğe olan istl- dedını en zişade meydana - koyan hasletleri arasında başlıcaları şuniar dir; L Türkçede kelime cezirleri ekse- riyetle tek heceli ve-geniş manalıdır Maddi ve müşühhas Mmefhumlara ait cezirler bile kölayca mecaz tarikiyle müçerret manalarda kullanilabilir IL Lâhikslar pek boldur, ve ayni cezirden pek mühtelif İştikaklar yap- mağa müstajtüir. bu. iki türkçe -pek çabukça zenginleşebilir Dikkat olunursa görülür ki oku yüğ yazma bilmiyen halk asırlardan, beri türlü türlü meramlarını bizim Yazı dilimiz? dölduran ya'anıcı kelime derden tamsmen uzak kalarak pek Büzel salatabilmiştir. Va: komuş- ma dillerimiz arasındaki geniş uçu: Kumu doğuran hakiki sebep te budür. tan / yalgız Yı Tözeti — vaj Mu—n mühim — meziyet kolaylıkla ve — Koöş, veicwoli biraz çabuk versinler. Ürya, değildir. gerçek haf edoerum, Ama olabilir. ki cenabın bu aksuatadan haber- dar değilsin. Bu da mümkün- dür.. Helbet. - Suzan. hanıma herhangibir iş icihi para iktiza etmiş ise zalına tacizlik verinek- tel Iıuılılıığıı gibi, Tefkelade tetpir almışlır. He; inüstakil öyle olmuştur. Karı kısmısı dajm biraz tohaf olur, bilir. sin? Sırrim dışarı vurma yi her tefa istermez. ııomış.ı.ı. siki> şır, falan — feşmekân, — öni ötürü bakarssın ki ya cevahi- rini satar, yahutla - fayız - ilan börç alır. Şakir bey bayrtle dinliyordu. — Nasıl yüzüktü 0 ? Tarif et bakayim,. dedi. Kirkor, şişman - ve bodur parmaklarivle aym zamanda Pijestler yaparak anlattı: Ortası pırlani.. Ama ulak. Fırdolayı — renkli daşlar var. | allalem dökme aolacak ki on- GÜNÜN LÂTİ saütıralma git, iki saattır Mevcot vaziyeti tespit ilç iktifa et ek bile halk dilinden alınabilecek bir Çok kelimeler ve — bunların mühtelif Tabikalar — yardımıyla ala bilecekleri - şekiller dilimize — epice zenginlik verebilir. Halbuki işi daha esaslı rotmak yarın dile nüfuz ede- ceği şimdiden tahmin edilebilen ce- zirleri de yeni lüyatin sinesine almak yolü takip olunursa bu - zenginlik daha fazlalaşır. Bu cezirler lisanın mazisi içinde gizlidir. Küçük bir himmetle bunlardan bir çoğunu ye- niden ortava Kovmak mümkündür. Ba yolda ilerlemek - için yeni Közütin unsurlarını - kisim kısım ayır- mak ve her bir kısmı ayrıca hazır- lamak icap eder. Bu - unsurların en göze çarpanları şunlardı. — Lâhgarlerimize olan kelimeler; 2 — Lügatten hariç kalan, fakat halkın bir kısmı aratında kullinılan kelimeler; 3 — Mukabili elde mettüt almı- yan manalar için - yeniden ? bülünüp lisana #thali icap eden köllmeler. Bu üç kısmın her birini ayti ıwı letkik edelime 1 — Lügetlerimizde meybot olan ülkkelimelerde aslen türçe oldmlar de Arapç İran, -Rum, / İtalyan; Feansız... V. S. lisanlarından ahnip ta- ümuml istimale girmiş olanlar tabil muhafaza zaten dahil olunacaktır. Yalnız Arabt ve Farisiden | gö almazak halk arasında meçhul olan ve konuşma dilinde hiç bir mevkil olmiyan kelimeler, ilmi veya fennt bir ıstılah mahiyetini haiz olmadıkça lisanın kelimesi sayılamaz ve binsen- aleyh Tâgata dahil olamaz. 2 — Halk arasında — kullanilıp lügatlerimize -girmemiş olan — kelime- ler Böz derlöme” reşkilkii ” vasitasiyle taplaninaktağır. - Bunlar bis yalmz bazı kelimeler vermekle- kalmiy: n cezirleri ve o cezirle: m alacakları — suhtelif deliletler hakkında mühim bir nicm- ba olucuktır. 9— Bilhassa ıstılahlar için yeniden bülmağa mühtaç olacağımız gelince bunlar veya türkçeleşmiş' kelimeleri bulmak mümkün olamaz ise v hâlde cn ba- siti beynelmilel ıstılak frembar olan lâtin veya eski Yunan aslından me- buz kelimeyi - dilimizin tabsatına en muvafık gelehilen şekil altında kışuı eunektir. & ZAhiren pek basir gibi W cstsfarr tafkIkatta bir çok Bi le karşılaşacağını * bilmiyor. değifiz. P lât Te kadar çok oluma Galatı iktihamın şerefi de n- kadar Düyüktür. Böyle Dir Çalışmanın niha- yerinde Zengin; müscekıl ve kudredi bir türkçenin vücudt geleceğini HERTYETTYEYT GK YLETAĞRNALANANADI C3 10 ıfıeııı damandn r bey kendini zaptenemedi. Acı bir tedssürle: — Dökme ölür mu? dedi; haüis yakuttur. Taşları bir bir kendi elimle seçip te yaptır- dım. Üçyüzelli liralık yııınku'ı Kirkor sevindi. — Hah, gördün nasıl tanı- dını? Ban sana yalan decceğim? Asla kabul etmem. — Peoki ama, satan herif n birade- Suzanın - biraderi - deye kimse — tanımiyorum . — Nasıl adam bu.. Ne iş görüyor, Kirkor, oturduğu koltuğun üstünden öne doğru ileriledi. — Lalf mabeynimizde: Kap- Suzan bavmı kacın biridir. — Acaip! Burasını nereden biliyor? — Bilirim ben? Helbet gel- miş olacak, Öyle kıyak t i ki elim ila oturtmuş gibi bul- V HUNAELLNI DRRYKNYUĞU UUUNAYLSRRAA DA I FELER! Ben day — Merhaba yahu.. Deyip arkadaşımın umuzun- dan tuttum. — Amanl. Deye haykırdı, ve - dönüp beni görünce, yüzü güldü. — Neoluyorsun? Hasta mısın evet.. — romatizima- — Ne vakıttanberi? Dündenberi.. Aman, yalan mek ce sinirime dokunu- yor.Sana doğrusunu söyleyim de dünyada ne biçim İnsanlar — var ahla. — Romatizmaylâ münasebet? — Pek yok. hele dinle. Sen nidayi beyi tanır mısın? — Tanırın.. Meşhur muharrir. — İşte bu bana medyundur. Sen budala imisin? yoksa çil- dırdın mi? — Aklım başımda, Nıdağt bu günkü şöhretini bana medyundur, O fevk, çup bir çocuk- tur, hiç bir yere — gidemiyordu, söz - söyleyemiyordu. — Onu - bir iki gazete sahibine takdim ettim, bir ikl - kitapçıya — tanıttm. Vel- hasıl âzizim © yazdı, ben dayı dim. j adam — şöhretini e m mek insana dağlan devirecek bir at, | dayanip, Dana iyilik — ettiginizl Zu verir. söyliyorsunuz.. Ve diyorsunuzkü Bu esaslı yolü bırakıp ta Ççabuk | Şimdi de bana sen dayan. ve kolay “olsun diye necicesiz sapa — ÂlA yallara girnek calz değildir. mütalâ- Asındayız ; İ. Necmi KB TUAN MAĞti vi bt uN bir numro istiyorum söyle lütlen Sakir beyin içini cit bir ölem kapladı. Demok ki, onunğ giyabında, - Suzan. küşl Tir kabul ediyor ve bi disinden — itil e gizliyordu. Velev kondi. akrabası olsun, İN esrarzengiz yvuku - ve kabulü Acaba genç kadiın, ne mak- satla bu yoldu Harsket etmişti? Sonra, ilk batıra olduğu için pok büyük bir manevi kıymet atletliği 0 yözüğü nasıl bir imecburiyetle feda edebilmişti? Bütün bu sualler, ummadığı bir iliraf karşısında kalan adam- cağızin zihtini tırmalıyordu. r, süt dökmüş kedi Şıkirın yan pıılı »ıhv.ı* n rahattı. Fakat aynı zamanıla - avakibi kendi alayhine dönebilacek çam devirdiğinin farkımda, idi. - Şakir bey oturduğu verden | Bundan on sene evel benim için anırım... — Evet —İlk romanı tefrika edildi, kitap halinde basıldı, oğları meş- bur oldu. Bunün-üzerine bana | dört sahifelik bir mektup yaza- rak “Sen bima çok dayandın, sana borçluyum. Bir gün e/betre ben de sana - dayanırım. " Raşın sıkılırsa bana gel , diyordu. — Aferin ona, —Bu mes'elenin lstünden tam ön sene gi Nidayi meşhur bir adam oldu. Ben gene on sene evelki ben kaldım. — Taliin yok senin, — Dün Nidayinin evine git tim. Beni Hazeteye - tavsiye etmesini rica edecektim, Yani; haydi. bakalım, şimdi sırası - geldi; sen bana dayan! diyecektin. - Evel Fakat. kerata beni nasıl - karşıladı. biliyor musun? — Kergta mı? leyecek başka Söz bu- lamıyorum. Kapt açıldı içeri girdim. benl tçpemden nn'.ng'mn kadır süzdü. Bir etnek, dayanmak ı—nr!nı tanımıyorom. No hale ahima, — sizi girdiğimi — tasayvur avur- Nidayi ç geriledi,sonra göğsüm: dagm öyle bir dayaniş yandı ki, kendimi merdivenin alt tarafında buldum. O yukarı- dan .bağrıyordu. Borcum kalmadı yak - İşte dayandım. Filvaki azizim mükemmel da- yanmıştı. Hiç bir şey söylemeye hakkım yoktu artık.. ESKİRİM MAÇLARI RAMAZANAYINDA TERTİP EDİLİYOR ESKRİMCİLERİMİZ ŞEHRİMİZDEKİ EC- NCNEBİ MÜBARİZ- LERLE KARŞI- LAŞACAKLAR Türkiye Eskrim Federasyonundan: Ramazan ayında prşenbe akşamları 14 şubat perşenbe akşamı sxat yirmi ikiden İtibaren dört hafta devam ct- mek üzere Federasyonumuzca Eskrim mübarezeleri tertip edilmişsir. Şehrimize gelmeleri kaviyen muh. temel olan Avrupa takımlarile ileride çırpışmaya esas olmak üzre evel emirde Türkiye dahilindeki ecnebi mübarizlerile çarpışılacaktır. Bu izi- barla İstanbülda - Federasyonumuzca müseccel Türk tabiiyyetinde bulunan Eloce, kılıç takımlarının teşkili için ikisl ihtiyat Olarak alu mübariz tel- Tik edilecektir. 14 Şubat 020 Per- şemibe akşamı ssat yirmide — fore seçme müsabakaları icra olunscağın. dan Mmübarizlerin şimdiden Foderas- yonumuza Jüz İhzari müsa katındaki Eşkrim yurdunda vf e decektir. Kadar olduğu veçhle tamamın müsabak: meccrakdir Hanımlara eskrim dersleri Tükiye Eskerim Fedarasyonundan Beşiktaşi, Akaretlerdeki Şark İişe- Sinde hahımlar için Flore dersleri verilecektir. Federssyonumuz mus ve llskrlm devkrimatinı Yani: zar Ve temifi ceiştir. Cuma ve Pa- zar günleri erarı mükarrer 1stvi derk- lere Kayt olunacak hanımların” her gün mektep müdiriyctine müracaat- ları tebliğ olunur. Alafranga güreşler— Türkiye Büreş federasyonundan : Federasyo- nUMUZ. tarafından vmüml alafranga Büreş müsabakaları icrası takarrlir euniştir. Hu müsabakalar amatik ol- mak şartile gayri müttfik kulup!ıf mensaplarile ecnebilerde iştirak' cde- Bilirler, — İştırak etmek lnıyaılulıı 24-1929 tarihinden itibaten her gün Emidünü Rıhtm Tisamda Federas- Nakledeni Yön merkezine müracaarla isimlerini Selâmi İzzet —| kaydettnmeleri tamim olunur. —— Ca — GDU AAAT LAEN O İ aa aa aa Çatalce kazasının İzzatin, Dağ maklı, Roşdere, Beykoz kazasının nahor, Şile kazasının Teke; AğVA, ctürilecek olan on bir mektebin inşası 929 senesi Şubatının on yedi haddi lâyik görüldiğü takdirde ih senice, Tarfa, Tursun Köy, Çak- özhane Beyoğlu — kazasının Pet- Eretler nahiye ve kölerinde İnşa keşli ve şarınamcleri — mucibince inci günü szat on birde bedeli aleleri icra kılınmak üzre kapalı zarf usulile toptan ve ya ayrı Ayrı. münaksaya konmuçtur. Zarflar saat on bire kadar Encümen başkitabetine tevdi edeilecektir. Bu baptaki resim ve keşifler İdarel hususiye levazım memurlufundan alınabilir. 4ü. Çıkacaktı. Kendi birlikte kıyam eden Kirkor, önüne geçti, eteğine eğildi. — — Apti acize bir emrin vardır, beyzadem? Madam Roza bir şey deeyim? Cenabın bir akşam için söz edersen, ona göra tertibat alırız. Malum a, cenabın hazırdan — hoşlan- mâzsın.. Sımarlama istersin. Ellerini göbeğinin üstüne kavuşturmanş, emir bekliyordu. Şakir bey, kapımın tokmağını çevirmek üzre iken, dürdu. — Bu halia Pazar akşami gelir ma salâhi söyle. Bi ları o0 pgece için davet — etsin. İçeriye hiçbir. yabancı - erkek almasın. Bol içki.. Moze iste- Ti Alekonun sazını da ünüt- masın. Tümi? dedi. - Başüstüne bayzademi, Başüstüne paşaml. Hiç merak etmeessin. İstediğinden daha iyle | — Hayde, uğurla olsun! — Şakir beyiml.. Mütereddit, yanma biraz daha sokuldu. Şakir bay sordu: — Nevar? ne istiyorsun? — Burada gelinceedek.. pa- por.... . Tiren... — Marsüf Vilâyet encümeni daimisinden * isem.. Sen bilirsin altık. Ma- lum ya, fukaralık. Havde, hayde, — şimdi git ta, Pazar akşamına hosap- rız. WV& Şakir bey çıktı. — Br- meni, onun ardı siva sokağâ yollânırken kehdli kendine ııöy_ ğ İeniyordu: — Acap eyi oldu?. Fena oldu?. her ne ise gireği akşa- mısi Pansıyon Rozda her şeyi ağnarız. Kadıköyadek ayağılan gideci- Giz sen ona bakl. . xX - — Hallefendi.. i! && Buvar beviki © Şindik bundan tak *i Bur Mu Vo