Hırsız — Eğer isterseniz, siz tele- /on ederken tabancayı ben tutayım... Kaz yavrusu Balıkçı Haçiğin KER ur kalkanım, Zıpla tazedir, capcanlı r, oynar mübarek Gürle yim? Hem. canlıdır, hem şanlı, hem namlıdır bu e Bu bembeyaz ilikten bengine gelsin al kan Bu kalkandan yiyenin ağa Lap sırı, Bırakın şu tortği, o, balıkların hari Kefal dedik kefala, kalkan dedik kalkana, Bizim tıraş uzadı, surat döndü Balkana! Ye Mehmet ye, sen de ye, ye Maksut ya, sen de ye, Şimdi karnın tok ise pir esen de Haçik mer ne De Yürek dar Aşkın mesuhasını bana, kaç'hektar? O, bütün Tâinattan ne hebok geniş, ne ii dar! Gerçek âşık muhâbbet sporunda kuşkusuz: Dünyaları kalbiyle fersahlıyan emektar! şarkısı ir bal arısına gel, , biraz bal yap! dedim, dar! Kollar Kısa, bel gergin, yaka geniş, etek dar! Istanbulun i imarı işten değildir ama, acak kazma enli, kürek dar! Canan, bizden bir zaman dü. imei Lâkin ikgı: ha mühlet istiyor, sabra mecal yok, çünkü bizde yürek dar! AŞIK GARİP iskarpin ! Ordek başı şapka! Dünyada yenk kıtlığına kıran girmiş sanki! Hani, insan kırk yıl renge has- ret ye Yat sonunda, bu ataiplerin 9 rengi bir türlü benimse- e Düz ve gerçek sarıyı anlarım, tur cu, pek de fena değil, li eni tılamaz, zerde renginin ise, açığı da k bule ; fakat, bır erme e iskarpinlerinde moda- laşmıya başlıyan o, esi doğmuş kaz yavrusu ves acabi gi e ta gz sahibi seçip de ort: din eli vaktile, iebi rna sa- TE ze papuçlara tı tlamış- tım, il onların sarılı; ii bugün modal: başlıyan en hekime e- mağa rinin acaip sarılığından Bamlaşka idi. Heli Eminönünde, bir bay, rancı” ğın ayağında bunlardan bir çift üm ki, kota caddeden geçen iki ii ütün yolcuların Berke e yin os e Mehmet ağanın | rk değ şuna ve e tabiatına turp sıkmalı doğr Din, alk Eminönünde DK) ok 1 çizmeli, şey, pari duği ardon iskarpinli aynca bereket versin aki iskarpinlerinin renginde ayran idi vi karpinilerin in herkesi ha; eden e renklerine iş de beraber şapi oyu mora yakın bir şeydi. uki şimdi in şapki rının çoğunda, akıyorum, moda idir. *renk ördek'başi — ni ittikçe artmakta lan:'hi rusu iskarpinlere ri başi ri yn ördek başı şapka geçirilecek olursa o zaman iş, Gi kala bir horüz ibiği cekete, yahud Aza ii ki o za” 1 saniye le onlardan pr Za- aha yeni almış o- belki de o civardaki mağazaların birin- den eni va dakika önce ayakıklarına er ei neft, ii, böcek ha, iz derisi, cam ie li tir şe, iz yosunu, patldsan moru, kır gi, tali, deyi derisi, tekir, fesren- vaktile İstanbul- yaşamış ve mmm bir hayli şöh- ret bırakmış vlan meri sarı çizmeli Meh ği i Krir getiriyor da onun için olmalı Fakat, ben sanmam ki merhum sart e — 1 — — Bilmiyorum. Daha bu mahallede herkesi tanıyamadım... mana kadar festival mevsimi gelmiş olur. Bütün bu kürklerden, incilerden, ie ei otomobillerden bıktım. Bunları atıp es ei istiyorsun? — Hayır, yenilerini istiyorum. hayatına mi — o —— ie İle Tilki a ile tilkinin meşhur hikâyesini belki imi siniz âlâ biliriz: Hattâ onu ilk mek- teb çocukları bile bilirler! Hayır, ; bilmezsiniz. inleyin; lur, bana oradan bir iki öt de gö” önlüm ndaki peynir tö- pağını güzelçe iki e arasına si- kıştırıp başlamış ötme, ir O zaman tilki afalla: i — Vay köpoğlu dön; e karğa Lâ onteni okumuş. ; e yemeğe başlar ve ei pasa sağ ikçet Abidin Daver Liman Reisi rim ni e aid yi e ta nınmış ol dir “bahri riye e tar a: bidin Daver, vali hiddin Ütsündağın yerinde bir ti sile şehrimizdeki da ene Li man zeleliğine tayin edilmi: n ir harritimize Haydar şunları söylemiş“ tir: ir kere ben Topkapılıyım! Oy» ? ak çekildikten sonra, tam oni nümara bir a alır, gece ii ka- r Topkapının içinden dışına ve dışın- deri içine İri şüt çeker, böylelikle arkadaşlardan çoğunun yaptığı gibi tah an, yalancı kalelere karşı değil, ha“ kapısından içeri ve dışarı yüz lerce göl yaparım, muvaf- fakiyet sırrım buradadır. al Gibi Maru Gazetemiz muharrirlerinden Şi zi Ahmed, geçen pazar Topkapı dışarısı Cej ir gider. İki ah —A ne tatlı marulmuş, ne tatlı, ben ömrümde bu kadar tatlı marul gör €emiştim! — Tavan GYM Dir Küp isa pa va buldum. — Polise haber vermek lâzım, gö mülü paralar hükümetin sayılır Diye tekrarlar, Derken marulun biri Bunun üzerine kahveciyi çağırıp sona ayla Niyazi elinde kalanı (osorar: Radyoda Roman Başlayor! masaya bırakıp? — Ayol, o marullar neden böyle bal Temcid pilâvı gibi eski romanlarını SE Şi b m ük A çe ibi yi Şi ısıtıp ısıtıp tazelemeğe çalışan Ethem ie di Gi lm Kreşi bir yaprak ağzına attıktan İzzet Benhse, o, upuzun Tom ndan Ayni marulun göbeğinden bir yap — Affedersiniz der, yanlışlık ölmüş! birini de önümüzdeki haftadan itibaren rak da Osman Cemal koparır ve bir de — Nasıl yanlışlık? frika e her Di ii gerçekten marul bal gibi de- — Yeni aldığımız apdal çırak bunla- (o birer saat okumağa başlıyacaktır, gil tuz yerine toz şeker ekmi; el ŞO Em — Neye arkamdan. yürüyorsun? — Uzun erke Bin, Bir kitap K meşguldünüz galiba — Kimse sana bakmaya cesaret cdemesin diye, — ii kl İk — O! Memnun oldum. yazma”