P fikir katı şad. e “Ulus,, un dil yazıları “ Güneş-Dil Teorisine göre toponomik analiz tecrübesi HAS İSİMLER 1 'aşıyan dillerle bir iligisi, bir an- e içindeki atala- ke öimeslikler dir. nadolu bü eski lerin, sözlerin ve re en çok tel landığı ana yurt- şında geldiği için has isimleri ve ne maksatla olursa olsun, 0 ürken, milli bir kaygu ve uyanık ve alıngan bir endişesini içimizde ve beraberimiz - de ski alıyız. Gönlü yüreği ar ME ate, ve havan, bazı gi ve ettiği belki ne ip sirureleimi istediği açıkça ale bu düğümlü ve ai has i lehçe- iberli malarını tavsiye edece- ğim. Çünkü anlamlı 1 anlamadığımız o isimlerdi ir çökli ; gerçekte tam el sında ve Süriyesinde yaşıyan eski ulus- larm hepsi Anadoluda ya tek bir millet yapıyo: ir. Önceleri hem dilleri, hem dinleri, hem kültürleri birdi. Tarih bize o Asyadan garha götüren büyük akın yollarının üzerin - de, ayni urukun kolları olarak tanıtı - yor. Ve Hazarr geçenlerin, hemen hep si Anadolu; uha ğramış ve o- rdır. O. syanm her tara- i has isimlerbuluyor ve öğre- rd Eski zamanlarda has isimler nasıl verilirdi: (Sümer et Ak- < Eş dları veya sıfları idi) Zİ sonra şu mühim satırları yazar Vaktiyle mahalesi Tanrı adıyla saptandığını sanırla! e Bu suretle şu isimler meydana e bim şt: İnim Dın, ie Rİ rm adr. İnim Dıngır sara yani Sara Tanrı - mun adr. İnim Dıngır nanna yani nana Tan - rının adr. ır su yani su Tanrının ağı, ri Ez enlil yani enlil Tanrı . nn a EE nidaba yani nidaba Tan- rin aâ Olma F. Jean nzer lr Li çoktu. (Hum) isimle, kolaylık vereceği için e les - > Jean'dan şu satırları da nak mir üz ları akıl vı ur hükmet baslayınca b imleri er değin ti. Çocukla, ni ona bir de le Avat Şamas) yani (Güneş Tanrının Dıngır admr iyi sakla) gibi isimler yapıyor - ni sözlerini ve adlarını tekrar-| -| bur AN (ilâhi adların çoğu tari- Yazan: Hasan Reşit TANKUT Tardr. Bu uzun ve mürekkep son: lar. Ve meselâ bu İz A- vat ) Uşur Avazu (yani Adad Dın, gırın ziyası, İabi D. Şama! rının Ee gibi, Jean 25. zi hu mablar kimlerdi? Ve bu ma - rmın kaynağı neresiydi?. pa insanlar her şeyin üstünde ve el şeye hâkim olan Güneşe tapıyorlar. Güneşin karşısında insan ği a hareketlerle alana çıkan ilk hayra! m sesleri ilk ai yaptı, iz ki bunlar Güneşin esilirimi ei du, EO ve hâ- diselere de ayni adları koydular. Bun- lar sonraları birer müstal du. ri Charles - F, . Has isimlerin kökü Mezopotamya- dan ve Me tamya medeniyetini: kiz dokuz bin yılirk, tmdan Çi ikarılara dayandığı rles - E. yul , Jean şu mülâhazayı ileri sürmeğe mec- hi be eskidir. Bu eskilik 0 ka- dar a çıkabilir ki orijinleri ta“ rihten önceki devirlerif” karanlığı için- il 36 Böylece anlâşılıyor kiz lar maddi, manevi; K her varlığa hep Güneşin adını SR Hayır ci rmdıran ii yağmuru serik hile ar yıldır: kl şimşek, to, prakları besli- en eler yeme a yarıyan ürünler, iv adlarını o kaynaklar EYE imi mabutlar Mabüdu-çu4) ar mal işte (Ra) ve ondan türemiş tap'klar: Anu, Atar sara. adad kat, at, aş, Ra- bu, Raman adar (âzer). '.. Malik, ve Taşup. Bunların hepsi, y Güneşin kendisi, ya ışığı, ya kudreti, ya büyüklüğü hülâsa bir vasfı idi. Ve kimi- si Süme di kimisi Elamda, Etide, ki- ini krit dili ir la: ii va teye eni ve lo mından şimdiy an teorilerinin bi kanun kesinliği ili teorisi bu bakikati > ci es ve ay- dın sözlerle anlatmı (“Bu Lİ insan benliğini Güneşin tanıtmış olması fikridir. - sanın Güneşle tik alâkası ve bütün mı humları ondan, onun türlü, görünü rinden veya ka; ybolgih idari, yürü üyü şünden alması ft ve kuvvet pey i de, bütün kâinata da hâkim bilmesi... Bu elbette tzerinde durulması ola- varmış Di kayınvaldesine karısın- dan şikâyet ediyordu: — Kızınız, tahammül edilir şey değil! — Yaaa!.. — Günde iki defa siniri tutu- yor. — Peki, sonra. — Mükğam, kavgact... — Başka Daha oi ne ve üsliyorsu : ız? Bu kadarı yetmez mi? — tabiatleri olmasa idi, ben başımdan çe ister miy - dim sanıyorsunuz. Yılbaşı âdetleri İspanyada yılbaşlarına mah - sus e bir âdet vardır: Herkeh rerken, tam gece yarı- > saat ön ikiyi çalarken ağzı- na üzüm alır, saat on iki defa vu- runcaya kadar ağzında on iki tane| üzüm çekirdeği kırar. Her hangi bir İspanyol bu âde- ti yerine getirirse yeni giren sene Hattâ bu âdet biraz da resmi bir mahiyet bile alırmış: Madrit- te Puerta del Sol denilen mevkide| bütün şehrin saatlerine nâztmlık vazifesi gören büyük saat yılbaşı gecesinde on ikiyi çalarken İspan- yol Dahiliye nazırı bizzat buraya gelir, o da ağzında on iki tane ü- züm çekirdeği çiğnermiş. Şayet Dahiliye nazırı bunu ihmal eder- büyük saatin haysiyeti muhtel olmuş .— telâkki edilirmiş. ki dzamede yim ge- cesi 0, on ikiyi öpüş - mek âdettir. Hele in Tiyat - rolarında aktrisler genç bir gar - sonu öperlerse giren sene içinde bütün rollerini mükemmel yapacaklarına inanırlarmış: Yılbaşı gecesi gemi içerisinde olanlara gelince, onlarda genç bir tayfayı öperlermiş. Müddeiumuminin sözle- rine bakılırsa.. Masum olduğunu iddia rm a bir maznuna hâkim dedi — Eğer bütün maznunların sözlerine inanacak olsak dünyada bir tek suçlu bulunmaz. — Evet Bay Hâkim, eğer müd- deiumuminin sözlerine de inanı - lırsa yer yüzünde bir tek masum bulunamaz: yedişünilmeil gok gerekli bir mesele - dir. İşt ttiğimi mesin Mes ve mii kımından Türk - 4). Bilir misiniz ? sa, Dünkü sayımızda sorduklarımız ve cevapları: 1 — Fotoğraf ne vakit icat edildi? 2 Yeni Rum Patriğinin seç'İmesine doğru rtodoksların ve Grego - riyen renin yortuları ol - ması dolayısile bazı Türk ermeni ve mi dükkânları kapalı bulunuyordu. Yarm yortular bitmiş olacağın» danrum patrikinin intihabı da yapı irin Evvelce de yazdığımız gibi, bü- 2 — Altın iie nerededir? — Kafkasyada. — Derisi ile nefes alan hayvan ya Kurbağa yavruları. (e — Hekim yl te — Malatyansı milletin darbrmeselidir.? — İspanyolların. YENİ MA ARIMIZ, “ası ne vakit er tün mn pi lidi Ma EİN e yeti Parman BN ağ iyi siye ve ın fanili *İ dudağına değdirmez, kilise direği maktadır sie ünü kim söy- m iğ e dr e gibi enseli olan damadının filcar cileh, gün Sen Sinod meclisinin top|j | 4 — Siyam'ın nüfusu, mesahası ne İl fiha) nın bakili ii. çe ayı va nmdan kahve içmez, sokakta, ri patrik intihabatınm son te.|| kadardır? aa a drm) tiği, Mi i de süt vii mı bardağı kendi & ; e tesbit etmesi muhte » a e e Esseyid, aşka ge kalemine ve neki e N 7 diline sarılınca işte böyle (dürrü ş ii v4 di çin di e aLağ dd e iii a Pe 5 — KURUN 711. KANUN 1936 e» Kırkından Sonra Azanı teneşir pâklar(atalar sözü) Yazan: aş Muhtar Alus GEEmi EE 7 EERERMERNR Yine abdesi e — Doğdu. Naz Nazım yaza yazacağım!.. Lâkırdı yakası bu taraflara dö) gehirleri keşidei silki emiri X — nerken Dânâ pirelenmeğe başlar, ıkıldaya mıkıldaya bur . nundan ve tutturur,etraftan: — Yoo çma yok, dinliye ceksin!... Diyerek kollarına, etek- erine yapıştıkları esnada bir ham le ile silkinip ellerinden kurtulur. du. Ok yılanı gibi hemen kapı dı- şarr... Zavallıcık, kadın yüzü görme - mek, fikri bozmamak vehmini o kadar ileri vardırmıştı ki, iskam. bil kâğıdını ele alıp 31, SL ama prafa oynamağı bir tarafa bıra - kalım, ari e bazan bir kıraathaneye gittiğinde, on - bile or - çanm ve ispatinin kara papa ları gözüne ilişmemek için geri - lerde oturur, dıvarlara asılı o der fakat Padişaha, bendeyâna taalluk eder bir Deni bir beyit, hattâ bir mısra kalemin den çıkarmazdı. Ağustos münasebetile Hünkâra cülusile.. Ne 16 Şaban dolayısile vilâdiye.. Ne Yunan mu harebesinde Yenişehirin, Galas'm 'kettten lan (Çarşuyukebir) i in yeniden in-. şasına, mene yidin gözünde rüt besinde ln “(ihsani ilâl tevil ederek hepsini öpüp da koymuştu. | Bu yaradılışta ve bu düşüncede | olan bir insan elbette eşref saatte doğmuş: bir mahlüktur; muhak * kak Allahlık ve cennetliküir. Si Avusturya imp a Çariçesinin, P: reliçe sinin basma Kelem karşı Be değ ikkat ederdi. e rı çok severdi. Onun bu mizacını e biri; hazret, jandarma dai - resi ea oğlu Mehmet Celâlin bir manzumei dilârası var... Kork ma, buradaki aşk" maşk, kadm madır sadedinde değil Büyükada nm manazırı tabiiyesini tasvir... Diyerek “Malümat,, gazetesini uza tırken karşı sahifede Kii ak tristlerinden birinin fotoğrafı gö- züne ayi çarpmaz ir ir Ta — Yine itme gitti! Diye dö- esi bir Büştüyeyi kl: sonra Ca- mi derslerine devam edip ) Arabi. i a F: liği kuvvetliydi. Bizzat kendisinin de (Tabı münşiyane ve meyli şa. iranesi) vardı. Kalbi sık sık sünühatla dolar; odasında minderine çekilir, ev - dekilere seslenirdi: Doğdu. Nazım yazacağım, ses pes etmeyin!... Derhal hokka takımını yanına kor, kâğıdı avucunda şibih mün - barif biçiminde büker,kanburu - nu çıkarıp yazıya koyulurdu. Ka - miş kalemi tırnağında e sonra, Beyazıttaki yamalı mürek- kepçinin bezir mürekkebine bana bana, yazdığını yalaya hohlaya, cayırda çayır, cayırda cayır cev- herler dizerdi. (Tevhid ve azameti şi ba - bında naitler; (Evsaf ve sitayişi Peygamberi) hakkında kaldilbe; Alevilik raddesine yaklaşmıyarak 7 Nebevi ve Ali) ye dair mer- siye Diğer manzumelerinin hepsin de de din, müslümanlık, tasavvuf. (Salabeti iman) m insanlar >> en kuvvetli bir zırh ve kalkan ol O zamanın k ti ü çene işleten, secili ka ee sözler sarfeden, si dakinin dudak kıpırdatmasına iri * (Söz gü hikmetini kendisine hareket düs « turu etmişler kadar hap yutmuş. lardan gala beraber. az MO il ler, temiz sö; Ni Mutlaka ie er bahiste, her vesi: | lede dilinde bir mesele, bir atalar | J sözü... örme ayaklı bir durubu il emsal kitabı. e dedikodulu bir mevzu. l hazır ki e 32 mahal geğisiyi yayı ii Ey kâtiplerin masa” sına evraklar , Onlar hav. yar kesmede, birbirine atmada. | — alesta: İpi aş başa vermeyinçe m / di eni kelime. Erbabı mesalihten biri bir türlü i lâf anlamıyor; bilir iie ayak diriyor. Hacımız, ya ki mü - MERİ lağna ai ca “Uşt anlamıyan kürd. itine id benzemek, olursa bu kadar olur!, hbapları bir araya toplatmış, 7 girirmieak şeylerden ekme İ “Olsa ile bulsayı yere ekse- ler yi ile yufbiter, Candan bir arkadaşı derdini açıp. ne istedikleri kızınm en, henüz oh ekine sllurlığndan tutturu! indeki Kii ya erde gerek, ya ale a, Hacı Dânâ Beyin din ve ibadet hususlarından sn de e halini almış bir h İğrençlik; kibirden, ehil m lek hd kat ei kızından, süt kuzusu ktm bile tiksinir, bar» ö daklarını gıcır gıcır yıkatmadan Yy