İ Tefrika No: 136 | | Yazan: İshak FERDİ Dülten Abdil, Famranın eraçasından düşmanın sehre girişini soyrodiyordu! Düşman ordusu Garnataya şirerken.. ep z li ordu, sabahleyin güneşle berater, in şark kapısından içeriye gi: riyordu. En önde vr ray gözcüleri, arkada hassa gidiyordu. Bu alayın kl Don mali beyaz bir ata binmiş.. Ve etrafını birçok zabii itler sarmıştı. Daha arkadan da birinci, ikinci, i re İspanyol fırkaları yürüyorlar: Garnataya otuz bin asker gir- mişti. ol ordusunun diğe: in va abii etrafında Berki lam: alla düşmanla Sulta - nm my müzakerelerine de ettiğini Kiliyeelendi Poli el birdenbire ve habersizce düşman sbrszi şehire gireceği umulmuyo: Bir. a sabahıydı.. İn Ğ u Sokaklarda başıboş (o kims:yi meş da Ka sarayının ordusunun en Sultan Ab” dayamış yi dullah, elini ZER düşünüyordu. Sultanın omuzuna hafif bir ka dın eli iç Abdullah başını çevirdiği za- man anası ni Ayşe ile karşılaş- tr. Hain sultan, anasını elini göğsüne koyarak geniş bir ne. fes a mıştır. tti Ayşe iti — Niçin » kadar korktun? ye sordu. Abdullah titriyordu: — eme Ezrailin eli ya- pıştı sand Diyer: öv aral duvarma yaslandı. Sitti Ayşenin gözlerinden yaş akıyordu: — Haberin var mı ki, bugün bir tarih kapanıyor. Bir sultanın 80- nuncu günüdür. Bu tarihi sen ka” padın! Gelecek nesiller, seni tel'in| gs er. lahın gözleri, yoldan ge- çen kulede askerlerine takılıp kalmıştı.. ; usuyordu. 7 Sultanın anası sözüne devam et: yüzünde senin mezarı kanı coşsa ve yeraltından yüzü - müze cehennemler, volkanlar sav- rulsa azdır. Kulakların, göğüsle - rinde salip taşıyan İarin neşeli seslerini işitmiyor mu? Göz- lerin, ellerinde taşıdıkları büyük saliplerle ln toprakları- nı çiğneyen pazları ogörmüy mu? Bu pg bıraktığı sa- rayları; şu, içi yeniden bir devlet kurmağa yetecek kadar değerli mücevherlerle dolu (hazineleri düşmana teslim etmek hakkını na kim ? Bu yurdun sahip- leri, bundan sonra, şu gördüğü- müz çapulcular mı olacak? Biz, onlara uşak mı olacağız? Yanına bir İspanyol prensini tımarcı ola- ak alan vi atmı üren ba- bi a caniyle, başiyle ne çabuk un nasıl çalıştığını tun? Sulh muahedesini imzalayan Sayit Abdüsselâm bu sırada tara- çaya çıkmış, sultanı arıyordu. Sitti Ayşe, Abdüsselâma: ız.. Ne var? — Buradayı Diye eee belim sul- tanın yanına a dar dalgın ve meyus BİR e farkında değildi: panyol askerleri (o sarayın kapısını şe şarıya hiç kimseyi bir. rlar. Dedi. Sultan Abdullah bu söz- leri işitmemiş gibi davrandı. Bel- ki de sahiden kulağına girmemiş- in, söylenen sözleri anlamı- yacak kadar dalgın ve sersem gö- rünüyordu. itti Ayşe çok eme fakat çok sessiz bir kadındı. O gün, gözle- rine ve Kulaklarına inanamıyor- Dil işleri Kılavuz için dersler —35 z türkçe yazıların en gü- slide bir dermeç Dansi nı doğru bulmaz mısınız? Biz gazete düzeltiç'lerinin fi- Kir adamları olmaları lâzım geldi- gi bilmem niçin bir türlü anl:ya- TUZ, e evim, boğazda, eğik bir yüzey üstündedir. yak ve uygun kelimeler: ara- sında ayrımı vii misiniz? “Bu hareketiniz kanuna uygun değildir, v3 u masanın tahtaları biribiri- ne uyuk değildirler. Bu mektubu olİEik için i- nal bir kimse bulmalısınız. Devrim, inanlı fikir adamları ster, Işın sular, aağç gölgeleriyle oy- nayarak... ayisizmin eniyi berkite'si, memlekette vicdan özgenliğini ni in en iyi öden, anlayan- lar ahit değerlenmektir. Bu misallerde geçen kelimeler: lermeç Düzeltiç Musahhih Eğik — Mail Yüzey — Satıh Uyuk — Muntabık Uygun > Mutabık İnal > Mutemed İnanlı > Mutekit Işın > Muzi rkite > Müeyyide Öden - Mükâfat *# Düşün > Mülahaza Nasıl düşün'lerle' böyle bir işe düm dileri Gelirmi an Or. dusunun şehire girdiğini görünce ei üzerine — Yurdumuza bu felâketi geti- renlerden biri de sensin, dedi. Oğ- lumu körüklediniz.. Aldattınız.. Ml devletinin tarihi göcece- camilerin, mesçitlerin, tür- katolik kartalları dikileceğini, bütün var- düşün- z uratma bir tokat vurarak bağırdı: — e bakayım, bu rep ne irili düşmandan kaç par aldın? Abdüsselâm şaşaladı.. Sitti Ay- seyi o güne rece hid- detli ve sert görmemişti. düşmandan para alma- dım.. Alan varsa... Sözünü tamamlıyamadı.. Sul - — Abdullahm yüzüne (bakarak başımı önüne eğdi. ee Abdullah, korkulu (o bir yadan uyanır gibi, birden silkin- di, Ve Abdüsselâmın yakasın'tan çekerek: — Muhafızlarım nerede? dedi, ben canımı ve sarayımı onlata tes- lim etmiştim. Abdüsselâm: ahmlarmda döt yüz atlı liğin Fakat, sarayın dış kapılarını düşman kesti. Sultan Abdullah, sie .. gözleri dışarı vu bir hal vezirinin kollarım: ızlarıma emir ver.. Ar- ka kapıları kırıp dışarıya çıksın- r| lar ve aslanlar gibi, düsman as- kerinim üzerine yürü; hepsi- erek, ni birer birer kesip parçalasınlar!| (Arkası var) tiremedim. Etleç Mülahham Etleç ir ve hastalığa da- eş Sıral: > Münavebe kii ln gece işinde sıra- laşma yapıyoru: # Alanç Musadere Alancetmek — Musadere etmek Osmanlı imparatorluğunun son zamanlarına kadar alanç usulü devam etti. Medeniğ memleketlerde kimse- va nin malı alancedilmez, a e Dam > Müsakkafat Hükümet dam vergilerini indir- miştir. » $$ ş Savuj rgan > Müsrif Savurganlığın sonu, el açmak. tır. » $ Alman meselesi hakkındaki ie rüş'lerinizi öğrenmek istedim. n Alman gezinizdeki gi iğ ball bir konferans ve- ri örüm'- Eti rüyet Gali Müşahede — ULUS — Bir adam vapura binerken| ; düşüp boğuldu Evvelki gece Kadıköy Biçak Miri ölümle neticelenen m Pp Bağdat vapuruna binerken ayağı kayarak denize düşmüştür. Der- hal vapurdan sandal indirilerek kurtarılmak istemiş ise de Yani yirmi dakika sonra ölü olarak çı- karılmıştır. uyaliun Romanı: 21 5 — KURUN 717 HAZİRAN 1935 een Yazan: A. Ismet Ulukut Bu kız da ne çabuk buranın samimi meftunlarından olmuştu ? Uzaktan bir korna sesi işitildi. Doktor: — Gördünüz mü? Tahminimde aldanmamışım; bu bizim otomo - bilin kornasıdır, dedi. Otomobilden atlıyan Cemil he* men Binnazın elini sıktı: Kızım da burada! Nekadar canl: görünüyor. Bir gün de bu ne fark? Dedi ve sivil memura dönerek ilâve etti: — Görüyor musunuz? Dün sa - dai len Bi PL — Oh, oh! olduğuna inanır mısınız? Vallahi doktorumuz pek yamanmış.. Ha, doktor takdim edeyim Nezir buna sıra bırakmadan Li lini memura uzatt — Hüsnü değil mi? Ben dok - tor Mehmet Nezir! (o Fakat böyle kapıda mı konuşacağı Binnaz; misafirlerinizi içeriye davet etseniz e., Cemil hayretini gizliyemiyor - u: : —Binnaz, kızım, doktora sor diyecek, bari n söyle bir günde, böyle az çok hissedilecek kadar canlılığı nasıl | elde ettin Binnaz hiç düşünmeden cevap erdi: ' — Ben hasta değildim ki: Biraz zaafım var, olsun; şimdi kendi e- vimde gibiyim. Düşüncem yok, ra- hatım yerinde; kendime iyi bakı" yorum; Pek yakında töoplıyaca - ğım..Bu da size karşı olan minnet | tarlığımın artmasına sebep olacak IT. — Öyle iile falan ni enim ki Seni bö n ndimi doktora teslim etmekte tereddüt etmiyeze- im, — İnanınız, gerçekten inanınız. Ben burada şifa ve saadet bulaca” ğıma iman ettim, Doktorumuzun Kabul edeceklerinden emin olsam, hastane değil, her tarafından ha” yat sşzen, ilâhi bir kaynaktır. Hü Binnaz hemen cevap verdi: — Siz hastanenin pek > bir misafirisiniz. Teşrif edeceğini- zi doktora bildirdiniz ya?.. Sonra titriyen bir | sesle ilâve etti: —D na şifa ve saadet va” e e la elde ettirmek ezzülen pa e ge- görüyo: ür şte ama ep oldu - DUZ, Ss manevi değil, gerçekten li le boynumu Borcudu ur, pe ii iseler, sizin de dost - larınıza o derece hürmette bulun” mak vazifemdir. Size refakat e - den zata da ayni hürmeti arzeder" sem reddetmez sanırım, Binnaz bu sözleri heyecanla söy- i i j i ye) başlamış, iyi bir aile k | : i se İ tr, Hüsnü niyeti, ayni ne zaket ile Hmm eki için dedi ki: idik anlaşılmaz bir surette isi 4 mıştınız, müdürümüzden hiyamı istiyordun oktorümuzun seasi sek ruhunu, büyüle hazakâtini bili- rduk. Bünun içiti'”*$i31 Bitaya getirmek en doğru bir yoldu. Baş- — türlü de yapılamazdı. Netice - in böyle bir saadet getirmesi bi © zim ös belik 4 Büy olaın siz deo a ren "Beni buraya vermek ER sizl — » a 5 # & Se. vw N 5 O » 3 oktan lanları bugün burada görmek de ayrı bir saadettir. Sözünü kesmeden doktorun yü- züne baktı, gülümsediğini gördü. ve devam etti. — Bu ziyaretiniz bir iki saat fazla olursa, (o bahtiyarlığım dao kadar ü hayretle Binnaza a ; Sizi yemekte de ya” yordu. Hacı Yaşar Ağa hastanesi -| nımızda görmek bilseniz benim i nin bütün hastaları gibi, bu kız da| Sin ne büyük bir sevinçtir. ne çabuk buranın samimi meftun-| e memnun et * beri neler geçmişti. O da söze ka * teklifi yapabildi. Cemil, bunu dok str: tor tarafından telkin edildiğini an. om doktorun tedavisinden menin değildi; her halde e 4 memnun kalmışsınızdır. da bir maksat olacağını sezi; — Hangi tedavi? Doktor henüz buna başlamadı ki... Hem ne lü - zum var? Ben hasta değilim. Ön ce çektiğim ıstıraplar, sonra ev - beni bu hale (o koydu. Şimdi vicdanrâhatma kavuştum, elbette iyi olacağım. Nezir, sivil memuru göz ucuyla tetkik ederek Binnaza cevap ver - is — Hastaları buraya getirmek i- çin benim kabul edeceğimi neden üşünüyorsunuz? Burasını kendi eviniz gibi tutacağınızı söyleme * dim, Yerimizin müsaadesi dere - cesinde hasta alabilirsiniz. Cemil de söze karıştı: — Çok doğru. Ben de Binnaz dan kabul olunmamı rica edece - ğim, Bunu buraya gelmezden ön * ce yapmak lâzımdı, ama... du. Bunu kolaylaştırmak için ie 3 di ki: i — Kızımın bu nezaketini ka - bul etmemeye hiçbir sebep yoktur. Sivil memurumuz şüphesiz bu se * vimli davetten istifade etmek isti- yecektir. “İstifade, sözü Hüsnüye ve ğ ir im (işaret) demekti. Heme: a verdi. şekkür ederim. Yeniden ha * 7 daa olmanız şerefine, | bu güzel davetinizi memnuniyetle kabul ediyorum. e malin ol - ze karışt 7 Leğii el bir sofra ha- zırlatmak örs katlanmasını da ben rica edeceğim. (Arkası var)