o (BUYUK DENİZ ROMANI) | Endülüste Kemal Reis 19 | İ Yazan: İshak FERDİ | Tefrika No: Yıldızım ne söylerse Söylesin, on yürüdüğüm yoldan geri dönmem! General Gonzalvenin yıldızı neler söylüyor? Bir naral Gonzalve, İspanyol rü konakladı - ğı köyde dolaşırken sihirbaz (Za- mora) ya rastladı. Zamora kralı ziyarete gitmiş - se de, yanı çok kalabalık olduğun- dan Maryana hakında Ferdinanda bir şey açmadan dönmüştü Zamora kralı bir daha sik edecekti. Ferdinand, ihtiyar sihir- baza: e ri var! Bana a- rasıra u; Dem çü mel Gonzalveyi görünce: — Burada bir köy evinde bir - kaç gün kalmak niyetindeyim. Diyerek kendisine eğ yer gös- terilmesini rica etmi; rm vie kendi öda- sma götürerek: Öz i uzun zamandanberi gör- müyordum; Zamora! Birkaç ay - danberi bütün işlerim ters gidiyro Başımı rum. Hele şöyle bir. d benim ve bakıver! Zamol — rekl, ERKE dedi, fakat, | yıldızlar gece doğarlar. Ben se - nin yıldızına baktıktan sonra ne- e yatacağım? af omuzunu slslçekei — Adam sen de.. Burası yaban- ct bir yer değil. Şu odada ikimiz ie yatabiliriz. Yarın seni bu civar- da bir köylünün evine götürürüm, Orada yatıp kalkarsın! Diye ce - vap verdi. Zamora itiraz etmedi. m sihirbazın yanına o - rd een hangi > gitsen, seni, yp ağın hiç bir köylü ka- bul edemez, Pekâlâ biliyorsun ki. buraları harp meydanıdır. Yaban- cı bir kimsenin dolaşması ve içi- mize girmesi yasaktır, — Bu yasaktan A 2 hahe- rim var, General! B. retlerini görmek için yeli ştimi., Başı kalabalıktı.. Birkaç gün son- ra yine ziyaretine gidece, o — Alâ... O hald m bana talihimi söy- lersin! Ben yarın iyi bir Yatacak yer bime ASİ AĞ yarısma kadar, geçmiş pi anarak vakit geçirmişler- Gonzalvenin yıldızı gece yarı- sından tam bir saat sonra doğa - Saktr, Zamora, başını Vi Gözlerini o m eski kurmazlardandı. pencereden çı - göke dikmiş, Generale prenses Maryana ile gö- Yüntüğünü söylememişti. Hetiyer General Gonzalvenin pi - Te için yorganı yakmaktan çekin- — bir adam id biliyor- Birdenbire başını sallıyarak: — İşte, dedi, yıldızın doğdu! Ve ellerini birden göğsüne ka- vuşturarak yıldızla (O konuşmağa başladı. Gonzalve sihirbazı (o merakla dinliyordu: Şeytana benziyen kara surat- İı bir adam senin ayağını kaydır. mak istiyor.. Çok yakında sen bu tehlikeyi sezerek o adamın karını gireceksin! Böyle tehlikeli Ni a vüşe atılmanı arzu etmem yıldızın böyle söylüyor.. Elini k m na boyayacaksın! İşte,bir de ge: Sen vik olabicek Zamora Gi Gonzalve mırıldandı: — Muvaffak olup olmayacağı - mı yıldızımdan sor.. Benden ne oruyorsun? roi tekrar başını kaldır - — Başında kılıçlar, baltalar do- laşıyor...! Onun yüreğinde başka birinin sevgisi yaşadığını bildiğin halde, neden o kızın peşinden ko- şuyorsun? Gonzalve sert bir sesle cevap İs zellmeiüzzamzazkazay kanma : — Seviyorum... — Boş, sonsuz bir sevgi. Bir a- dım daha atarsan, yürüdüğün yo- lun üzerinde ikiye bölüneceksin! — Yıldızım böyle mi söylüyor? — Evet... Tehlike var.. Gittiği yoldan hemen geri dönsün, diyor. m canı sıkılmıştı. o, es Maryanayı şe - sıya Sri Hattâ onu bir gi ensesinden öpmek igili bie göstermişti. Fakat, ryana, gi neralin bu harketn sak vura» rak hoş görmüştü General pul işte o o gün » den sonra, prensese karşı yüreğin- de duyduğu ezginliği yenemiyor, yanıp Gneralin — pre evlene » bilmesi için bir yol vardı: (Don Petro) nun yerine geçmek, yani serasker olmak. Kral kız ğe bu akamda bulunanlar kolayca alabilirlerdi. Gonzalveyi düşündüren bu çıkmazı geçmek gerekti. Bu, çet - refil, sert, çakıllı bir yoldu.. Sonu elini az gibi görünen karanlık bir yoldu. Gonzalve bu yoldan yürü - meğe, Don Petro'yu alt etmeğe karar vermişti. Zamoraya: — Peki.. Artık yeter, dedi, yıl- dızım ne söylerse söylesin.. Ben, yürüdüğüm yoldan geri dönmiye - ceğim. (Arkası var) Çorum gazetesi Çorumda bu adla çıkan hafta- lık vilâyet gazetesi on dört yaşı - na girmiştir. Arkadaşımızı kutlu - lar, bundan sonrası için de bun- dan önceki gibi mutlu çalışmalar A ae Dil işleri ORANLI ER Kılavuz için de:sler —2 Davet etmek -—- Çağırmak Davet — Çağrı (dikkat ediniz, akanlığı geçen akşam yüz sail bir çağrı yaptı. — Siz bu şölene çağrık değil miydiniz? — Hayır, protokoldan çağrı lık alma: dım. len çağrıklarınız ara- sında kimler vardı? “m Bizim bugünkü duyuk'larımız. dün Ankara'dan gelen haberlere uygun değildir. En eyi gazete, çok değil, doğ- ru bilget verendir. Kelime karşılıkları: Haber — (T. Kö.) uyuk — Mesmu Bilget — Havadis ve » Harim — Gizey Atatürk demişti ki: “Düşmanı yurdun ariğ gizeyinle boğacağız az vatanın harimi isme- tinde boğaca; Bu hesabınızı özürüt'mü yok- sa hamürüt üzerinden mi yürütü- yorsunuz? Mısırda harb tutsağı idim;yurd — ne olduğunu orada gör- ŞE ra uzak, dostlardan m gönlüm göresi ateşi içinde yand durdu. Bir saltanat görkem uğruna yard ve halk sidar neler ba- me beklemez ; > unutsalık| hoşgörü ve en büyük aytaç'ımız- ir. İsmet İnönü Türk Hava kuru-| iman mu Kurultayında en kıymetli ay- ta'lardan birini verdi. Onu, hiç bir işte, kendime ay- tıç edinecek kadar küçülmiyece- İş Bankasından adınıza 100 liralık bir gönderi geldi. İşyarlarımızı saltanat gelerinin göndericilik hastalığın- an sağıtmalıyız. Bu a geçen kelime e Hasılâtı safiye Hamürüt — Hasılâtı gayri safi- ye Tutsak — Esir Özlem -— Hasret Göresi — İştiyak Görkem — İhtişan Unutsalık — Zühul Aytaç — Hatip ytıç — Muhatap Gönderi — Havale yönel- Oda KUAKUMWun Romanı:14 Sofrada su içmek yle mi m Size hakikati söyleyim: Doktoru - muzun bir prensibi vardır; şifa lr eğ olan hastaları kat'iy- etmez, Sizin (o burada a z, iyi (olacağınızın en keli bir delilidir. — henüz beni muayene ai — Siz — daha tanımıyorsu - nuz; onda öyle bir kuvvet vardır ki bir li hs şeyi keşfeder. — Buna ben de inandım, hem: şireciğim, benim o kadar Sakladı. ğım sırlarımı hemen söyleyiverdi. derse inanmalı. — Bana ne kadar iltifat etti; ne ümitler ye in hastayı — böyle mi kabul — Tabit i, m nezaket gös - — Demin yordu ya, bir meslekdaş Alie ti ondan. Bir de polis müdürü sizi tavsiye etti; buraya kadar getirdi. Elbette size başak yolda muamelede buluna - cak, — Bana içirdiğiniz ne idi? —O mu? Cay me bir şey. ese gir da onun çok iyi bir şey. Kendimde To ferahlık, ii hafiflik duydum. Öyle Mi ki ben burada şi- fa bula —o —. değil emin olmalısınız. Zümeğ ağır bir hasta da değilsiniz, geçici bir zayıflık. sözleri işitince kalbinde yeni bir şirenin bilmesine imkân var mıy- dı? Bu kadar hasta (ile uğraşan hemşire de onda ağır bir hasta - hık görmüyordu. Giyinmesini bitirmişti. Aynada kendisin daha ba görüyordu. ayı gözden gecrdi. Hemşirenin plan düzeltilen bu odada, bir miş olan Binnazı götürmek iste - di: — Doktor sizi bekliyor. — çare mi? Buyurun gidelim. Dokto; olis o müdürü sofra başımda ilaci Hemşire Binnazı getirdi. Veremin eritmek- tiyen bir güzelliğin izleri belli o - İuyordu, Nezir gülümseyerek de - di ki: ire .— Rp bayan, bizi açlıktan hasta etm ? Şöy- Asri mezarlık le, aramıza EŞE bakalım, Belediyenin Zincirlilikuyud Binnaz durakladı; hi kadar GERiyeDin. incirlili A | iltifatı gok görüyordu. Polis mü - yaptırmakta olduğu yeni mezar - di: lığm duvarları bitirilmişti. Beledi- ak ve kış gir- Tramvay yolunun da mezarlı- ğa miami uzatılması düşünülmek - tedi: z tarihimizi, öz dilimizi cümhuriyet öğretti ve başarıcılıklar dileriz. nadide Mi kd Dala si dürü teşvik e oğrusu sabrımız psa haydi olursana., İkisinin arasmdaki sandalyya oturdu. Nezir neş'eli idi. i ki: nce size şunu le vere- im: Bizde, sofrada su içmek âde- rimizi çekinmöden yemelerini ri - ca ederim. HACI YASAR A EA başhemşireden de ayni e Polis müdürü hastalığı için o - lan bu imayı anladı ve gülümse - di. Yazan: A. Ismet Ulukut adetimiz yoktur; .onun yerine şerbet içeceğiz. i doktor > vw te- (| selli ediyorsunuz değil m —öÖ iy BİRİBİRİ hi GELEN Doktor ine sordu: a, Binnaz, buraya gel - mezden evvel bir hastahanede bu- lunduğunuzu söylüyordunuz; sizi taburcu mu ettiler? b Binnaz biraz düşündükten son- ra cevap verdi: — Hayır.. Fakat.. Bu şaşılacak . Ne çıkdım, ne de çı- rçekten şaşılacak bir şey! — Ge Bunu bize anlatsanıza, NR ti” — Ben de bilmiyorum ki.. — Olur mu hiç? Siz oradaı çı- kıyorsunuz da sonra nasıl çıktığı - nızı bilmiyorsunuz! Binnaz biraz yine düşündü; ya- vaşça dedi ki: — Siz rüyaya inanır mısınız? Rüya mı gördünüz? Hayırdır inşallah. — Hastanede yattığım zaman- lar sonumu pek fena görüyordum. e benden evvelkiler gibi, ö- ümün miknatisine tutulduğumu, ğ bu Ee çık.,, Diyordu. Ken- dimi ölüme teslim etmek istemi » yordu: ün Mi ısrar e» diyor, yalvarıyordum. “Beni bıra- kımız, gideceğim. ra Diyordum. akmadılar. Yine bir gece rüyama geldi, “ “Kiza, üzülme, on- bırakmasa da keiki da- ha bir iki gün sabret.,, dedi. az biraz (dinlenmek için rakla bekliyordu. Nezir gülümse- yor, pek de önemlemiyor gibi gö- y rünüyordu. Kızının sözünü kesti - ğini görünce: i ok amma, öyle e - sanız, bayii vaz geçeriz. Hem ye- meğinizi yer, hem tatlı tatlı an - Lak Biraz şerbetinizden iç- senize, i yorulmadım; bu an» — Hayır, lattıklarım o kadar inanilmaz şey- ki benim bile inanacağım gel- ise, (o gece.. Nasıl söyliyeğiki? İşte buna hiç inanmı- yacaksınız.. Şeklini, hayalini hatır- lıyamadığım bir adam, babam mi idi, başkası mı idi ( bilmiyorum. Bana dedi ki: “ Sabah kendini sokakta men > müdürüne gidersin, müdür! pısında duran odacıyı iğ ii Üi iğ lacaksm; odaya gir ve müdürün himayesini rica et.,, Ben heyecan- la gözlerimi açınca kendimi so - kakta bulmayım mı? Polis müdürü ( düşünüyordu. unların hepsini hayal diye ka » bul edecekti; fakat “Odacıyı uyu- muş bulacaksın,, sözü kulakların- düğü ister babası, ister başkası ol- sun, Hacı Yaşar Ağanın gönder - diği mektupla bu hâdisenin sıkı bir ii alâkası vardır. “Yarın sabah has- taneden çıkaracağım ve polis mü- dürüne iltica eş sa Diyen epi Yaşa; a, bu rüyadaki has yal Va karışıyor. Bu na- sıl Sela ne ile yorulur? “Arkası var) bölün erkenden | > Eş kl