; sö — KURUN 4 MAYIS 1935 Türk gazetecileri “Almanyada Gazetecilerimizin seyahati münase- betile bir Alman gazetesinin görüşleri ürk gazetecilerinin Almanya Almar gazetesi de bir yazı neşretmiştir. Bu gazetenin bir muharriri, Türk a N Münihte “Vier Yahreszeiten,, yani “Dört Mevsim, otelinde ziyaret ye notederek, ii e devam ediyor “Ti “ecileri, birdi sonra hususi bir in Teyireye binecek ve O- bersalzbergi gezmek için Berch- me doğru açacaklardi. Ote- ii Slasiz ler enin yi İmişti. “yeyi bi meksisin de, birçok resirilere sayi- falara şöyle bir bakınca, Tür iri hakkında bir fikir edin- Gördüğüm Avrupa gazetele- rinden hiç de farklı değildir. Onla- ra eştir.,, Alman gazetesinin muharriri, Türk gazetelerinin artık nısıra vilâyetlerde çıkan küçük ga san de kayde değer birinkişat österdiğini yazıp, Türkiyedeki eli ara ünir izahat veriyor, din e dünya işlerinin nasıl ayrıldığı- nr anlatıyor, bu arada şöyle diyor “Kur'anın Arap lisan ve yazı sından başka türlü olarak okunma. cili terciim: edişi ile mukayese e- diliyor.,, Ayasofya camiinin şimdi müze halinde ziyarete açık bulundurul- i duğu haberini veren (omuharrir, ürk kadınının yeni vaziyeti üze- rinde duruyor, bu hususta da şun. İarr yazıyor: “Yakin bir zamana kadar ha- : i bidir. Türkiyede kadınlar yalnız doktorluk etmekle kalmıyorlar. ın hâkimler, hattâ müddeiu- mumiler de vardır. Türk parlâ- mentosunda da önyedi kadın bu- | ziyeti: gözetildiği lunuyor. Muharrir, Almanyada olduğu gibi Türkiyede de mümkün oldu- ğu kadar harice bağlı olmayış va- Türk gazetecilerini Almanyada gezdiren tayyare ila e ia iktisadi hareketi geçiriy yor, sanayi ve en iş- kia bahsediyor, Türk köylü.| şünün Alman köylüsü gibi korun- di m meso- le, büyüyen çocukların içtimai ve sıhhi tedbirlerle korunmasıdır.,. di “Volfratshauser Tagblatt,, ga. zetesinin muharriri, Türk gazete. cilerinin Münihten pek hoşlar dıklarını, bu şehirde bir gün fazla kalmalarını temin için seyahat programından Frankfurtu ziyare- tin çizilmesini memnuniyetle kar- şıladıklarını, Bavyerada gayet sa- mimi bir alâka gören misafirlerin bundan çok mütehassis oldukları nı notederek yazısını bağlıyor Hindistan - Londra Ingiliz kralı için yapılacak merasimde bulunmak istiyen üç Hintli seyyah dün şehrimize geldiler İngiliz Kralının Jübile merasimine yetişmek istiyen Hintli seyyahlar (Ortada elinde şapkasile duran Avukat Kasgivale) Nisanın ikisinden, İngiliz kı ri) lının tahta gkışmın. yirmi beşinci tomobille alarak Londraya vara- cak olan üç ei seyyah dün şeh- rimize gelmi: Gelen Mi a Kasgivale i- simli bir tanesi avukattır.. Berabe- rinde makine mühendisi Gokhale ve bir #notör taciri olan Şidore var- dır. Ancak hududumuza geldikleri zaman dokuz gün kadar gecikmiş- tirler. Bu gecikme müddeti hak- kında Hindist: bil Liahü z i İran mektupları ee kri yolunda atılan büyük adımlar Tahran, (Hususi) — İranda lerde elektrik ışıklarından başka İrana mahsus kandil ve lâmbalar- lada tenvirat yapılmıştı. Her sene bu nevi senliklerde bir karnaval alayı da tertip edilirken © bu yıl yapılmadı, Tahran Şehinşahın de- | Zumunu ateş oyunları ve danslar - | la kutluladı. İranda Fars lisanının sadeleşti- | rilmesi yolunda atılan adımlar e- | hemmiyetli karşılanacak şekilde - dir, Dil inkılâbı işine bü bir i- tina ile başlanılmıştır. Askeri ış - tılahlar. hep öz Fars dilile tesbit | İsviçrede tahsil eden İran Veliahtı edildi; ecnebi isimli Ki değiştirerek Farsça isim” ler alıyorlar. G İLAN Türkiyeyi ziyare! ll olan Ittılâat gazetesi: inin sa" hibi Akay Mes'udi son intiha” b Tahran ORİMM seçil * r. Evvelce saylav olan İraf a pe Rahnüma ile Şa urh gazetesi sahibi o Daşt bu devrede saylav seçildiler . Burada Tahran adile ve fransı7 ca olan yeni bir gezete ( intişarf başladı. — a müessesekif . mukavemet rekoru kırmak iste- mektedirler Uç Hintli seyyah Hindistandan sonra İran, Irak, Suriye, Türkiye, ilyeralan Çekoslovakya,: Yu- slavya, Avusturya, Macaristan, rransa, Belçika, Fele- menk yolundan er e gide- cekler ve İtalya yoluyla tekrar dö- neceklerdir. Türkiyede takip ettikleri yol i- e, Payas'dan, Adana, Tarsus, Bo- zanti, Afyon, Küt: Bursa, İznik, İzmit, İstanbul, Edir- nedir. go: Phranya; Bölük Londraya kadar alına- cak daha 1800 mil mepalelik yol- ları vardır. Fakat İ merasimine yetişememeleri itlazindle endişe duyuyorlar. Hintli seyyahlar, bütün yolcu- o- deneyerek bu yolda bir rekor kır- ie Soğ bir telgraf se için Türki: ye Turing klübüne müracaatta bu: lunacaklardır. Çünkü ü iç Hintli bu seyahatleriyle ayni eeieldğ bir mak ay L ğer skar da iL ver mektedirler. Üç Hindi arasında avukat olan Hin- Kasgivale'in ayni zamanda, distanda pek nadir bir san'at 89 yılan “tırnakla kâğıda resim çık?” mak;,, gibi bir hüneri vardır. Ti” nakla düz bir karton üzerine kı#) bir zaman içinde bir resim çıkar?) bilmektdeir . Ayni surette İngiliz kralının jübile merasimi dolayısiyle tırnak a karton üzerine bir resmini yaf" mış ve bozulmasın diye o doğruf” gemiyle göndermiştir. Londraya vaktinde gider ve f1” sat bulursa kendi eliyle krala ver” o © ktir. Hintliler bundan başka, İngili kralına verilmek üzere üzeri m kadife kaplı, ingilizce yazılı k© ii yaldesle bir güreş ve jimnasti Kitap, bö” külebilir bir kamışla muhtelif ji nastikleri ve Hint usulü bir gür! ret anlatmaktadır. Müellifi, gene Hintli avukt' Kasgivale'dir. A dalyalardan ik isi sir Londradaki si mbenlir klübü azasından olduğunu göstermekt”! dir. KURUNM'un edebi tefrikası: 46 DAL O duvarın köşesinden kaybo - luncaya kadar başımız ona takıl - mış gibi sürüklendi. Kendime geldiğim zaman Kap- tan hâlâ o tarafa bakıyordu. Gözgöze geldik. O bir şey söylemedi. Ben de sustüm. Hasan Reis bulaşığını da yıka- | si © muş efendilerile teklifsiz bir emek- dar a tçi i m konuşarak ya * nımıza g Lakin bugün yerlere geçtim | nunu sokuyor. Hem dene işler. oi. beyler. Ne dersiniz, şu kız bizden daha nişancı imiş Bu bahsin türeleidisi hoşuma gitmiyordu. — Bunlar alışmak, egzersiz işi- dir canım, dedim. Bir hafta biz de sıkı bir idman yapalım; onun yibi netice alırız. Kadınlar işsiz, güç - mahlüklardır. o Böyle h alimi şeyler için bol bol vakit, fırsat bulurlar. Baksana sözde ka- dın. Habuki erkek işlerine bur - Bürhan üMidkalİ €ves Böyle havai şeyler. Kaptan burnunu kaldırdı: — Böyle söyleme Feridun. Ni * şancılık havai bir şey mi? Şimdi Nilüfer yalnız başıma bur adan kal- lunu kesecek, kadındır diye ehem- | miyet vermiyecek serserinin vay haline, — Ne yaj Dal eri yirmi metreden adını göğsüne yazar. Ne yapacak! Kızdım — Onu yapacağına evinde o - turup örgüsünü örse, disişini dik- se, ortalığını süpürse daha iyi e bilir evi ne (o haldedir. Böyle erkek işlerine o butunlarını der. Kim sokanların evlerini pislik götürür. Kaptanla e Reis beraber cevap verdile: ok, öl rın evi sanator - yom gibidir. Hele Nilüfer öyle ti- tizdir ki! Bunlar takım ei komşuları - nın avukatı olm Cevap ae Dört buçuk treninin vakti ge - Ml akşam erken ka gım, dölü Bir yere im Beş bucuk yetiştirmez. mr hi itiraz etmedi. Hasan çaca - mi zamanı şimdi başlıyor Bey diyor. Bir de akşam Müzi alsay - dın. — Artık haftaya inşallah! Kaptan: ei — Hani hafta aralarında df gelecektin.? i Kelimeler adeta ağzından dökü lüyordu. Bu doğru sözlü, canda” adam hislerini gizlemeğe, ider" etmeğe alışmamıştı. Güldüm: — Hele cumaları doğru dürüf! gelelim de! — Ne 'en, muhakkak Beyoğlu” da bir şey buldun. — Tami Gi, ile de? Hem Yök Bol eN da istemem. Ayağa kalktım Bir şey Geyler Kaptâ” at Kasgivale'in yanındf' N EE ex e