| MAŞA ; ., gönderilen başçavuş Abdullah ku- k mandi n ÜLKEMİZ eN Merida” YERLERİ AE YATTA Kanlı bir vak'a Eski bir kin, üç al ya» ralanmasile ürüldü Balıkesire iki, iki b saat u- zaklıkta bulunan Çandır köyünde üç kişinin nr sile netice lenen kanlı bir vak'a olmuştur. ameşe Mehmet pehlivan, Kör Emin ile birlikte köy odası ö- nünde Kâmil pehlivan ve kard Ali ile karşılaşmıştır. o Kâmil ile Karameşenin arası ötedenberi a - gıktır. Kâmil bu karşılaşmayı fir- sat bilerek Karameşeye bir hayli küfür savurmuş, sonra tabancâsı- f nı çekerek Karameşenin “üzerine saldırmıştır. Bu sırada Kel Süley- dında biri de vak'a yerine | & zelmiştir. Karameşe Sü ileymana: n bak bu adam beni — Süleyma: . öldürecek, önüne geç! e Süleyman da; — Kâmil yapma! Diyerek Kâmili önlemiştir. Fa - kat bu sırada Kâmilin kardeşi Ali av tüfeğini Karameşeye doğrul - mp iki el ateş etmiştir. Silâh sesi izerine Karameşenin kardeşi Hü- seyin vak'a yerine gelmiş, o da e- Tindeki rr vak'aya karışmış, Kâmili yaralamıştır. “Bu Merada bi köy ihtiyar heyeti üye - i ri az karıştığından köy o- bir harp meydarma dön: şi Di Li "Hüseyin tabancasi- le Karameşeye ateş etmiş ve Kara" © meşe bundan korkarak kaçmağa © başlamış, Hüseyin de Kerimin peşi sıra gitmiştir. Fakat ü Hüseyin peşlerini bırakmamış, bi- “raz ötede ikisini de ayaklarmdan yaralıyarak yere sermiştir. Vak'adan sonra Balrkesirden lasmda bir müfreze, vak'aya yı bütün delâilile tesbit etmiştir. Mehmet ile kardeşi Hü- i Karam seyinin yarası hafif isede Kâmi - lin yarası oldukça ağırdır. Üçü de Ralrkesir memleket hastanesine — Yatırı'mıştır. Küçük Hüseyin ta - b neğsile birlikte yakalanmıştır. Kâmilin kardeşi vak'adan sonra Kaçmış olduğundan henüz tutula mamıştır. slği Izmir, (Hususi) Belediye mec - lisi, fevkalâde ve hararetli bir mü- İ nakaşaya zemin olmuştur. Aza dan bay Hamdi, verdiği takrirle belediye reisi bay Behçet Salihi şiddetle tenkit etmiş, buridan son ra mecliste geniş mikyasta müna- kaşalar açılmıştır. Takririn hülâ - sası şudur: 1 — Şehir ortasında açılacak bir bulvara (Mareşal Fevzi bul varı) denilmiştir. Böyle büyük bir isim verildiği halde bu yol bir tür- lü bitirilmemiştir; bu doğru de - ildir. 2 — Reis, telefon işi için Stok holm'e giderken meclisten izin al El — öce semtinde halk yol- suzluktan muztariptir. Çocuklar kışı kn tehlikeli © yollardan gidip geliyorlar. Bunlar dururken, öprü mevkiinde yapılan bir ev için yollar açılmıştır, kayalar kı - rılarak parklar yaptırılmıştır. Bu takrir sahibi, takrir okun - mra, maksadını uzun u - » | zadrya izah etti, bu arada: — Göztepedeki faaliyeti husu- si mahiyette gördüm. Belediye re- isini zivarat, “İkiz içi kabil. adiniz ben'size rey verdim, inşaatı tatil İ etmezseniz kürsüde izah ediniz!,, Dedim, Bunu kabul etmedi. de istifaya mecbur oldum. Arka - daşlarım istifamı kabul etmediler, şimdi de ayni şeyleri buradan s0" rTuyorum. Dedi, Mevzuu bahis ev, beledi - ye reisinin Göztepede yeni yap - tırmakta olduğu evdir. Filhaki - ka burada park yapılmaktadır, yol da çılmıştır. Bay Behçet ila izahat ver" meğe hazırlanırken, takrir sahibi mdi mi, reisin kürsü- izahat vermesini istedi. Reis, nizamna * menin sarahatine temasla yine kür$üde kaldı, cevap vermeğe ladr. Meselenin bir dedikodu ma: hiyetinde bulunduğunu söyliye - “— Biz temiz idarenin temiz a- Ben Çocukların $- | keni İzmir Şehir Meclisinde gürültü Bir üye, belediye reisinin evinin önüne yol yaptırmasını , şiddetle tenkit etti, kendisine cevap verildi İzmir Belediye Reisi Doktor Behçet Salih Uz damlarıyız ve böyle kalacağız!, De <a evine giden yolun (Mah. sein adile vaktile açılmış bu * lunduğunu, şahsi hiçbir iş yapıl - madığmı, ve yapılan pârkm da, ancak o semtin halkının vâki ta - > ile 390 liraya yapıldığmı söy- edi, halkın park istediklerini bik diri ista Bu semi kaklar dardı. Güneş almıyordu. havasızlıktan, sıhhi ihtiyaçlarmdan şikâyet ediyordu. Pislik, bataklık, moloz içinde bir vaziyet vardı. Dedikoduyu ben de bie Hattâ benim Ankarada unduğum sırada vekil arkada- şım, buradaki faaliyeti, dedikodu yüzünden durdurmuş. Ben dedi - kodulardan korkarım. Bu sebeple ya dönüşümde işe devam et- tirdim Dedi, söylenen şeylerde hüsnü - niyet olmadığımı ileri sürdü. Av « rupâya gitmesi işini de anlatarak belediye için yaptığı tetkik ve iş- sahalarında bir çok (masrafları disinin verdiğini ve kendisine teklif vâki olduğu halde bu pa - rayı belediyeden almadığını söy - ledi, telefon şirketi ile Stokholm- de yapılan temaslarm temin ettiği DE faydaları anlattı. Bu cevaplarda bay Hamdiye tariz eden bazı ke- | son! limeler vardı. Bay Hamdi asabi - yetle kalktı, bu srrada aza gürültü etmeğe başladılar; Bay Hamdi: — Kime vuruyorsunuz, bahset tiğiniz müfsit muhit nerededir? Dedi, reis böyle bir şey söyle - mediği cevabmı verdi, gerek ken- disine, gerek diğer azalara sükü - net tavsiyesinde (o bulundu. Bay Hamdi, takrirdeki fikirlerinde 1s- rar etti: — Evinizin civarındaki yol ve lıydı; diğer yer- lerin ihtiyacı daha fazlaydı. Göz- seyahatini de lâfla izah ettiniz; meclisi hiçe sa- yarak izin almadan gittiniz. Dedi. Reis — Sözlerinizi manevra o- larak karşılıyorum. ddederim. Ge cevap verdi; münakaşa bü -| ç an bay mühendis Aziz söz aldı ve bay Hamdinin itiraz - larma iştirak ile yaptığı tetkikleri anlattı, Köprü civarmda bir ber berin arsasının gaspedildiğini, bu arsanın belediye reisinin evinin methaline mi, neresine düştüğü - il parkın kışm LE Fatma da * KE öönsen N ka ihtiyacı Bein ik iğ söyledi. Azadan doktor Bay Mitat, bu iki fikre Dee cephe alarak, his- siyattan masmı, reisin çok çalabilir söyled; — Ne, temin arkadaşımızın devrilmesi mi? Dedi, bunu müteakip bay Faik ve avukat bay Ahmet Eği söz ek Bay ei iğ e güzel bir çerçeve e hü. - lâsa Yi Belediye sölabii ken di evine giden bir yolu da düşün- mesinin haklı bulunduğunu, reisin bu işten ak alınla si söyle- di, müzakere kâfi Şehir meclisinin 1, toplantısm- da, C. H. F, vilâyet idare heyeti reisi Ni bay Avni Doğanla di- ğer bazı meb'uslar, eketin bir çok RA dinleyici o - larak hazır bulunmuşlardır. Zilede şiddetli dolu yağdı, asar yaptı Zile, 10 (A.A.) — Dün yz şam saat 19/20 de iki saniye süren bir yer sarsıntısı olmuştur. Zarar yoktur, Adanada ruam adar 2894 hayvan gözden me ei ağ Adanada muzır hayvan- larla mücadele Adana, 10 (A.A.) Ziraat mü - dürlüğü tarafmdan bağ ve bahçe- lerde ağaçlardaki. Mildiyu hasta - lrğiyle mücadeleye başlanmıştır. eçen mart ayı içinde vilâyetimiz' de 310 domuz ve 20 çakal öldü - rülmüştür. ak “Profesör Yansen Adana: ya gidecek Adana: belediye reisi Bay Tur- han, son Ankara se; tinde şe * | birsilik gağiişamayşı e 4 mi pa dana, Mersin ve Tarsus şel ni ziyarete çağırmıştır. Profesör Yansen, bir kaç gün* kadar Adanaya giderek, Adana ve gerekse Tarsus ve Mersin $e * hirleri hakkında tetkikat yapa - cak, bu belediyeler ile anlaştığı takdirde Adana, Tarsus ve Mer * sin şehirlerinir#yarınki alacağı bi- çime ait plânları yapacaktır. / ayin. Ködinlar kongresinde A , JO (A.A 18 nisam da İstanbulda toplanacak ulus * Kadmlar Birliği kongre - larrmızım muhtelif yer * ve ödevlerini gösteren fotoğraflar bir iki güne kadar gönderilcektir. Bunlar ars” KURUMun edebi tefrikası: 24 Şöyle yukarı bir hesap yap- tım. Ve leri ün on ikisini ken- om doğum günü olarak kabul etti Bunda ne kadar isabet ettiğimi sonra, sonra anladım. Bu tarihte öyle neş'eli, eğlenceli günlerim geçti ki! Fazılın karısı ince, nazik, gös - konuşmak hoşuma gider. Fazıl be- nim her yere gitmediğimi bildiği :B ii için öteki davetlilerin de kimler olduğunu 'söyledi. Bir iki hafta evvel yine onun salonunda tanı - dıklarım. — Gelirim, Dedim. Karısı da ayrıca telefon etti. Elbise değişip gittim Böyle kadınlar kendilerini say- dırrrlar. Ağırbaşlı ve çok tabii. Gitti zaman karı koca nızdılar. Onları böyle biribirine yakın görünce hoşuma gidiyor. Fazıl iyi kalpli bir çocuk. Karısı ai Bürhan Cahid ei si çok genç olmasına rağmen a; başlı, düşüncelerinde, izlerinde evini seven, kocasını seven emni- yetli bir kadın hali var. Hoppa de- gil, şımarık hiç değil Vazos» ile beraber gönderdi - beni utandıran bir nezaketle teşekkür etti: — Çok sık hediyenizi koyacak ir Fa- ederim bizi bu müşkülden kurtarmız. Gülerek eğildim: — Bu kadar iltifatın istihza ol- masından korkuyorum. Ben rica ederim, beni karı koca kavgaları- na karıştırmayınız. ei rise yi Fa- zıl, yanonun üzerine ai ” Fakat ill razı lgili — Bu, biraz hoppalık olur, de - di. En iyisi şu dolabın üzerine koy- mak. Siz ne dersiniz? Piyanonun tam karşısında, iki koltuk arasında Lui Kenz,güzel bir | dolap vardı. Her halde burası pi- yanodan daha elverişli idi. üzel, ki Dolabm güzelliğini bozmâzsa Vazo merasimle oraya yerleşti- rilmişti ki misafirler s#6kün ettiler, Bol, burun kıran garip lâvanta, pudra kokuları, uydurma, .taklit kahkahalar. Bayat, cırlak teşek - kürler; özürler, takdirler ve niha- yet bol ışıklar altmda boyaları, ci- lâları sırıtan bir kadın eti yığını... Hep birden söylüyor, birden gü- | ra! tün apartman yerinden oynadı; * İkinci bir iie salonda m gördükleri vakit kop! — Oo.. Siz de idi — Bravo. Geçen akşam o kadar beklettini — Sizi görmek için buraya gel- meli öyle mi? — Aferin Fazıla seni yakala A mış, getirmiş. | Fırtmayı geçiştirmek için'dal * gakırân gibi ayakta durdum: i Cavidan kocasına dönmüş beni çekiştiriyor:" — İstanbul hayatı kendilerini sıkıyor galiba. Doğru, insan yıl“ arca a yaşadıktan son “ (Sonu yarı) 4 di