—. ÂSTANAN SEMTLER Niyazi Ahmed Okan Yazan: Eyüp Mezarlıklarından bir görünüş Artık, ne Sadabadı kuranlar kal- | Mustı, ne de Sadabatta lâleler için- de işunuşla gününü geçirecek baba Yiğit, Patrona gibi bir ihtilâlci ve- | zirlik are etrafı kasıp kavu - di, he rkes, Patronaya yanaş- mak a arıyordu. Fakat Pat- Tonan:n vaziyeti anlayışı eksik değildi. ün ne suretle netice- Mneteğini bilmiyor değilim. Sim « ında ölme- mi. Patrona, bu erme tahta oturt- tuğu Mahmudun, kendisine yaptı- ğr lütuflara iğ söylemişti. Kendisine, rüşvet vermek isti - Yen Yeniçeri ağasına da Patrona Şu iş vermişti: nbulun bütün. hazinele - Sorra sen de ötekilerin yanına gidersin! Bütün bunları söyliyen Patrona dı 'k için cesaret verenlerden bi - ti de, İstanbul Kadısı idi: Deli İb- ahim Burlar, fırsat bu fırsattır, diye ellerinden geleni yapmak istiyor - ar emretti: Sadabad köşk Padişah, “likle emrini tai “ii - i* etmek mecburiyetinde idi. Y. e itirazı görüldü. Şunları söy- — İhtirakına rizayı hümayu - | lis toplandı. Meclise, Patrona Ha- (Gelecek yazılara ait) num yoktur. Bu kadar âdayi din) * ve'devlet'olan mileli Nasaraya ba- isi hande olacak bir mevat olmak- la ancak hedm ve tahribine rühsat ve iznim olmuştur. Ne fark vardı, yakılmak, yıkıl- O gün İstanbul sokaklarında mü- nadiler köşklerin yıkılacağını ilân ederken, serseri tayfası, Sadabada baltaları indirmişlerdi. Lâle bah - çeleri içinde sürü sürü elleri palalı adamlar koşuşu; gü - rültülerle' yerlere serilir Gü Üç gün sonra Sadabad köşkleri © Zel- zeleye uğramış bir harabe halinde idi. Patronanın ik deki hale gelmişti. Padişah, bi an - lamıştı. Fakat yapılacak i iş Ye lil adamlarile iştirak etmişti. U - zun müzakerelerden sonra yapıla- cak sefere Patrona vezaretle ve Rumeli ayaleti ihsan edilerek me- mur edildi. Şimdi hil'at giy - dirmek sırası gelmişti. i, ona Revan köşküne gidildi. Patrona Teirika No. Sadabat, üç günde makvedilmişti ye bağırdı. Etraf karıştı. Pa - la kalkan Patronanın eli, kuv- vetli bir kılıç darbesi ile parçalan 1 — KURUN 26 MART 1935 İnsanı şaşırtan sözler karşısında Selimiye göz kamaş- tıran bir abidedir “Bulgar mütefekkirinin iddiası cevaba bile değmez, bunu medeni kavimler anlar, idrak eder,, dr. İlcinci bir keliç onu kanlar için- | ö de yere'sermişti. Diğer . odalarda Muslu ve arkadaşları ayni akibets uğramışlardı. » Patrona ailesi ortadan kalktık : rının, damadının yaptırdıklarını taklidi Mei. Sadabat tamamen yeniden an - cak (1809 — 1224) te üçüncü Se- lim kurununda ln Bu yapılış; İkinci Mahmüt tarafından da büsbütün yeni bir t Seli de - erim ii lleşeizileliğir. Fa- unları da yuttu. İzleri ni ie Yl Kâğıtane, - gezme yeri olmaktan çıkmadı. İşte yirmi beş yıl önce Kâğıtane nin övülüşü.. “Şehrimizde bahar, bu mevkii dilnişinden neb'an eder, orada baş lar, orada biter, Bizim baharista - nimiz orasıdır, ası, Sahrası, telâlr, vadisile ği bir letatet ie n misâldi , ON müzhetdehi feridde b kisi cenipi alini bedayiini zemin Ze - Min, çimen çimen, dökerek ey - yi ükaddemei tera- vet halinde görünür. İlmi param - (Sonu yarın) EMT EE KURUN) indelik "Siyasi Gazete İstanbul kini caddesi, (VAKIT) yurdu TELEFON NUMARALARI: Yazi işleri felefonu: 24379 Adare vir : 24870 Telgraf” ER İstanbul — e a NE eritilir ei kutusu No, iş ürkiye Ecnebi Senelik 1400 Er 2100-56. 6 aylı 730 ,, 1450, 8 aylıl 400 300, 1 aylık 150 300 , ti Ticari ilânlarin"ilân sayıfalarında 8 timi 30 kuruştan Bağlar. fik sayıfâda yi yim ei gir EE Büyük, il e ilân verehlere aid iâyer anl v vardır. bulundurduğu Mimi! bu Pat ronanın üzerine hücum etti. On: öldürmeden: — Üenlisi ağası olacak herif kimdir? ir satırı 10 kuruştur Küçük ilânl Bir defa SÖ; “e defası 50, tiç-defası 65, dört .defası 15 ve-ondefası-100 kuruştur. ii Aylık ilân verenlerin bir defasr beda- dır. Dört satiri göçen ilânların © fazl mii beş kurüştan!hesap edilir. -Koca Türk Mimarı Sinan'ın şaheseri : Dünkü sabah gazetelerinden! birinde Aria bir Sofya haberinde,| Bulgar mütefekkirlerinden Cilin- sizoluh “üniversitede ça di- rmilletlere ne vermiştir ?,, me zulu bir konferans ii Hakiki eşe genişletip bütün medeni- yetlerin Bülgarlardan neşet al ni idin eylediği yazılıyordu. a göre hatip, büyük camilerin ve Edirnedeki Sultan Selim camiinin hakiki Miimatlerinin Bulgarlar ol- duğunu, meşhur Türk camilerin- deki “Stil,, in de Evan Stili (b) ŞİŞE söylemiştir. iii konfe - edek mi ait söz « leri mimarlar; sana ra | fından büyük bir e ii *i Vanmiıştır: | MİMAR KEMAL NE DİYOR? | Mimar Sinanın/eserleri hakkın- daki derin vukufiyle tanınmış o- lan Mimar Bay Kemal de bu söz - lere şaşanlar arasında ve kendisi ir irene kısaca şun- ları söylemi ia Rİ arların böyle bir medeniyetini bilmiyoruz. SELİMİ.! YE'de belki Bulgar ameleleri sırt: | larına taş verilerek al ye :l Kemmül etmiş bir şeklidir, yani şaheserdir z ik vekarınt taşıyan, Türk çalımını gösteren Selimiye, serhadde göz kamastıran bir abide, bir dağdır. Bulgar mütefekkirinin iddiası ce BAY SAMİHİN SÖZLERİ Gene tanınmış o mimarlarımiz- dan Bay Samih de şunları söyle- jeti —— Sinanın Edirnede yaptığı Sultan Selim'camii; ilemi bir mi- mari tarihi tekâ halesidir. Türk £ ul tarihi, Asya devrinden Selçuk, Selçuk devrinden Bürsa safhasinâ, Bur- ik yim ve eme ri da E- varır. n bu seyrin ta- e etiği e zarfmda edi- kin muhassalası olarak Edirnede Sinanın diktiği Camiin Türk ya- pısı olduğunu inkâr etmek, bütün bu tarihi seyri inkâr etmektir. Bu- nun bugünkü mevcudiyetini tanr- mak ve onu anlamak, bütün bu ta- vramakla mümkün 'o- Bu eseri benimseyenler, bu kültür tarihini de benii i- dirler. * Bulgarların milli bir'mi- marisi olduğunu kuvvetle göstere- cek şahsiyetli bir eserleri mevcut bulunduğunu bilmiyoruz İftiharla öne sürecek eserleri - nin neden ibaret olduğunu dagös- terirlerse o zaman daha müsbet cevaplar vermeye hazırız. Eser diye bize'gösterebilecekleri « ri Tee iii ları ortadadır. « Bunun en gü misali Solğin meydanındaki bü kilise: gerlik lâzım. Ben zaten kalem, ya- zı işlerinden pek zevk almam, İyi bir maaş verdiler, Aldığım Bara ile temiz bir bekâr hayatı ge- Şirmek kabil. Bizim Kadıköyün - dek" evin kirası da caba kalacak. Ev ne hal vukat İrfanın bir odaya Kasim er eşya ne halde? nnemin Bursaya gider - ken kendine ait eşyayı aldığını a- Sizd ARİ 23 neler kaldı. İse yı ar şeyler var mı? Kiracı - iniz Ee bahriye Di imiş. Na- ıl adam. O tarafta da bep bahri - Yeliler oturur. Hikmet Kaptan da bize orada komşu idi ya. Fakat evden, eşyadan — ziyade emet aptanı merak ediyor - i dum, Bilm mem n neden. Elinde iğüm bu ü adami hattâ büyü rupada iken b'le çok düşündüm. er halde candan dost oluşu.. Bu hisler kolay kolay silinmiyor. Ba- bam öldükten sonra onu hatırlata- tandan . başka e olursa iin onu gidip gör- meliyim. e Bir Cuma gününü Kadiköy se- yaahtine ayırdım. Avukat İrfan Beyle sözleşm'ş- tik. Onunla sabahtan bizim eve| gidecek, eşyaya bakacaktık; Son ra o dönecek ben Pendiğe hi - nâcaktım Kiracımız çok kibar bir adam. Hemen bütün bahriyeliler (| gibi kem temiz, hem naz'k ve hovar - bir adam. Bizi yemeğe alıköymak | için cok israr etti, Özür diledim. Pendikte yarısı saydığım Hikmet km gideceğimi söy- ledim. o Tanışıyorlarmış. “Onun ö tekaüt edip daha çalışacak bir çağda köye çe - balar; Babamın pek sevdiği: ve eli , Miralay Arif Beyin siki Türk değdikçe, p delerden Eder eski el yazısı levhalar > seccade ve İsmiyle : ütün bunlar içinde işime ya - ilişini doğru bulmıyordu. — Daha sek'z ancak. Sonra dinçtir de. De- gil mi. | — Evet, dedim, bıraktığımda demir > ârlık konserva ve o- nun yi ini sakladı, Kimbilir köyde daha iyi olmuştur. Onul lâkırdısı oldukça bir an önce görmek için sabırsızlanıyor - dum. Nihayet avukat İrfan tra -' | İd | | | — | İngilterede staj görmüş, zeki| E çaya yığdığı Ex da gördük. Eski z: zaman © çini se -| mit ellisinde yoktur, Kırk | burdan bir dakika evvel spin arzusunu yenemiyorum. ,rayan bir şey yoktu. Yalnız baba- tirası iç'n o artika sayılan e ve e. bunların tozlarını sildi- ler. sene bir haraya sardılar. A- rif Bey bunları pansiyona kadar göndereceğini söyledi. Ötekiler için de avukata: Hepsini sattırın dedim. ip değil mi, içinde doğdu - Zum, ade üm bu ev bugün ba- na hiç şey söylemedi. Hattâ yemeğe kalmam i itin yaptığı çal dan israrı bir vaade bağlıyarak s0- iğ m rafa geçince klübe de Mi; imei etinden; Vaktim yoktu. liyordu ki, Bahariye caddesinden geçerken biçimini, bahçesini o ka- biçimde... beceriksizlik mi var nedir, Adeta göze batıyor. Kendi kendime: