i Tehrika No; m | | Yazan: İshak FERDİ Mİ oi, ispanyol dülerlerle başka Meke güzellerinin boy Ölçüye Miyeceğini 8 Mahmud seeiinden nr yerd “Dedi - Sen, Ayşem ©, İstanbul dendi, nbulun dik izle len © de $ uzaktan oynaşmak- vk miyor, yaşları çatarak mırıl - senin w yerinde olsam, Viz > i kana boyamıştım!.. han İn birkılmmı bile r elimle lr akalın, hançerimi k- canı, Sen hâlâ e - Da düsünüyon orsun!,. alta, eyi mn in, ben mi yola bari - L mad. iş we vi nin yüreğin a Ayşe gibi bu kadar çabuk u- yi ağzımı bir karış aça - Saç in yama de okadar Itma; y için nere- Ba dökmeğe b başlayacak - a İstanbuldan ayrık VEL en?, Sünah ER hatırla - yam günah değil.. Oh, işte bu çok gülünç oluyor gi ve Reis ömründe bir ka ir kav a ir > mm TN İÂ Peşini günlerce «ii eee yen ÜN sonra, nihayet ve “anl il kü tüm çu, e N arkadaşın sö- k 3 gü ula > ii eğ - De İM a yili nden ay- Ne kuca- Şok na di ü i dal söylüyordu! muslu bir kızdır... Ve beni o kadar çok seviyor ki.. Kara Me tekrar hayla güldü: — Kendini aldatıyorsun, Sinan! O, senin saf yüreğini büyülemiş!.. Onu meleklerden daha temiz gö- rüyorsun!.. Halbuki, Kemal Reis de benim gibi kadınlara inanmaz.. Ve onların uyuşturucu bakışlarına kendini kolay kolay kâptırmaz.. — Haydi be sen de... Budala!... Dün ben kulağımla işittim! Ke - mal Reis, Ebukasıma İspanyol gü- a İstanbul dilberlerinden zib olup olmadığını soru- kahka - ai — Ebukasım ne cevab verdi?. i anlattı. resen dilberleriyle başka mem zellerinin boy O ölçü: e söyledi.. Kemal Reis, bunları din- lerken, ağzı kulaklarına varıyor - du... — Sen ona bakma!.. O, baba - can ve pişkin bir adamdır.. Senin gibi, kalbini kolay kolay bir yos - maya kaptırmaz.. Ona (Aslan Yü- rekli Kemal) derler.. de her ee çıkan ka - dını sever an Keli tma nım! Biz Bürübik ela eni Be nim için böyle şeyler vız gelir am- ma, senin yüreğin yufkadır.. Gü - zel bir kadın görünce tutuluveri » yorsun!.. (Altınay) dan önce sev- diğin (Yasemin) i ne çabuk unut- tün? Onun için de yanıp tutuşu - yordun... Geceleri sabahlara ka - dar ağlar dururdun... Hey gidi günler hey... İki arkadaş, deniz üstünde bu - landuklarını unutmuşlardı.. Ma - halle kahvehanesinde konuşur gi- bi, yüksek sesle Mayer atıp : tegyarlamdı 5 Öğlene doğru deniz kabarma- ğa başlamıştı.. © Gemiler harb nizamında, yavaş si gidiyorlardı. umbarların ağızları birer bi - rer içre yelkenlerin / ipleri sıkıştırılıyordu. Uzaktan kopan fırtınanm, bi- ri biri üzerine devrilerek (gelen dalgaları gittikçe büyüyordu. Ge- miciler güverte kenarlarını kalın yelken bezleriyle örtüyorlar, top - ların etrafımdaki mazgalları ka - patıyorlardı. n ambar m üstünde .. Etrafı gö - — Alacağı olsun Sinanm... Ben ona, Yaseminden setmenin ne demek olduğunu anlatırım. — Kara Mahmuda ne dersin?!. O da Siranı kışkırtıp duru. or. hmuda kızmadım.. Onun yüreğinde fenalık yoktur.. Ağzın- da ne varsa, içinde o vardır. . Ka- dınlara metelik vermez.. TT TE San'at İlemlade Tl Devlet Tiyatrosu Ortaya atılan asılsız şayialar Iki operetin temsili Kültür Bakanı Bay Özmen, İstanbulda bulunduğu sırada bir temsil akademisi ku - rulması etrafında tetkiklerde bu- konuşmaktan ibaret olan bu top” lantı sonunda, biç bir karar ve- rilmemiş, yalnız Kültür Bakan bu işlerle alâkası ei fikirlerini dinlemişti. Kültür Ba- ka raya gittikten ear bir devlet tiyatrosu haberi duyuldu. Duyulan çi - lere göre devlet tiyatrosunun bi- ri İstanbulda, diğeri Ankara da iki kolu olacaktır. Ankaraya orada bulunan Ra- şid Riza heyetine Darülbedayi - den on iki artist daha gönderile- rek Ankara heyeti kuvvetlendi- rilecektir. Darülbedayiden ve cek artistler arasında Bay 1. Ga- lib ile Bay Behzad Haki de bulunmaktadır. Bu arada Bay İ. Galibin Anka- rada kurulacak tiyatroya iii tayin edileceği, Ankara — bul tiyatrolarını da Bay Mahsin Ertuğrulun idare edeceği söy - lenmektedir. Bizim burada yaptığımız tah- kikata göre bu şayialar tamamiy- le asılsızdır. Bir devlet tiyatro - su ku olmakla beraber, düşünceler ve istekler henüz ka- rar haline girmiş değildir. Diğer yönden Bay Behzadla bay Gali- bin Ankaraya gidecekleri yolun: da duyulan şayi bugünkü halde ri Rd asılsızdır. Bu Behzad, ne de mişlerdir. Bir gazete, bay Muhsin Er- tuğrulun Ankaraya gidib gelme si ile burada vali ve belediye re- isi Muhittin Üstündağı ziyaret etmesini manalı bulmuş. Devlet osu ve bu şayialarla alâkalı gördüğünü yazmıştı. Bu husustaki tahkikatımızda da hğrenei ler de şudur: Bay Muhsin tuğrulun hafta i- çinde yali A gidib gelmesi, tamamiyle şahsi ve hususi bir iş içindir. Burada Vali ve belediye reisi Bay Muhittin Üstündağı ziyaret etmesi ise, Darülbedayi- in yeni sene bütçesi etrafında i- zahat vermesi içindir. Şehir mec-- isi Şubat ayında toplanacağı i- çin, belediye bütçeleri hazırlan- maktadır. Bay Muhsin Ertuğru - | — > — KUKUN 30 ikincikânun 1935 Yedi Başlı Ejderha Balkanlar ve Balkanlı Milletler Hahıralar gammaz | © mu Ahmed Tevfik Rumelide ıslâhat Hüseyin Hilmi Paşa niçin gönderildi, neler yaptı ? Selânik şehrinde eskiden yer- My oturan Bulgar yoktu. Her se- ışta Kosovanın Şar Balkan - tarafından Galaçan de - nilen Sırp ırkından kaymakçı ve yoğurtçular muvakkaten gelir, ilk- DİNE gene memleketlerine dö- nerlerdi. Bunlar çocuklarını da beraber getirirler, cüzi bir ücret - le evlere yerleştirirlerdi. Bu suret- Mei Vardar 'cihetlerinde iki ma- halle tesis ettiler; Avrathisarı, Doyran Gevgili kazalarından bir- takım Bulgarlar getirterek Selâ - nikte yerleştirdiler. i Mühimce iki Bulgar si oldu. Bu itibarla 80 Selânik mi e bin Bul - - gar yerleşmişti; birtal kımı tüccar - lar da irin ticarethanele - rini Selâniğe nakletmişlerdi. Ko - mitenin Mem ilki im- yen Bulgar rılir, hattâ Dm öldürülürdü. Bulgar komitelri bütün Make - donyada büyük bir ihtilâl hazır - lığında bulunuyorlardı. Bim ise Aaa Ro - aiğtik ânydık > mir Mimik e MaLENSOYEİ ya el uaztmalarıma razi değillerdi. Bu noktadan Bulgarlarla Rumlar Bu siya - etini her gün türlü güçlüklerle karşılaştırıyor - Bulgar halkı komitenin tehdit- tahakkümü o kadar ilerlemişti ki, herhangi bir Bulgara bir vazife ve- rilse bunu canı bahasına yapmak mecburiyetinde idi. Avrupa devletleri ve bilhassa Rusya, Osmanlı hükümetini mu - kavelelerle taahhüt ettiği ıslahatı yapamadığından mk yalancılık ile itham ediyorla; Esasen iklim Li mutlaki- yet olduğundan bütün dünya memleketimizde istibdadı esas o - larak kabul emtişlerdi; her mese - leye ona göre veçhe veriyorlardı. Osmanlı hükümetinden © ayrılan yerlerdeki hürriyet, beri tarafta lun ziyareti sırf bu yüzdendir. iki a si ği yasa Haber 7 işa göre tiyal rolarda oynanacak piyesleri tet- kik etmekte olan Matbuat umum müdürlüğü İstanbul şehir tiyat - rosunda oynanan “Lüküs hayat, ,- ile “Üç saat,, operetlerinin oy - nanmasını yasak etmişti kalmış olan gayri müslimleri im - rendiriyordu. Bu yüzden harici te- lâkkilerin teşirleri pek rülüyordu. İş o derece ilerlemişti ki Bosna Hersek, Bulgaristan ih - tlâlleri gibi büyük İm isyan kar - şısında kal Rusy. mü - dahalesile büyük bir felâket baş göstereceği mr görülüyor gibi i i- di. Bu vazi melide Erk heyeti teşkiline erir verildi ve müfettişi umumi sıfatile Hüseyin Hilmi paşa Rumeliye gönderildi. ettişi umumi Hilmi paşa, teşrinievvel 1903 tarihinde maiye- ti erkânile Selâniğe geldi. teftiş ve ıslahat işlerine başlandı. Heyeti teftişiye talimatnamesi mü- cibince en evvel jandarma ve ad - liye ıslahatından işe girişildi. Bel- çikalı bir jandarma zabiti jandar- ma tensikatına bakıyordu; bu ten- sikat ciddi bir şekilde olamıyordu. ve ıslahatında da yalnız bir i- ki yüz kadar mühür ei ve iie bazı talimi paşanın ik şii bir mai ii yoktu. Halbuki jan - rmanım mahkemelerin tensiki çok masrafa bağlı idi; hükümetin Rumeli vilâyetlerine “mabsus bir bütçesi yok idi; başlatılan ıslahat bundan evvelki teşebbüsler gibi e- sassız bir şeydi Hilmi Paşa, Sadrazamlığa ie dar yükselmiş bir vezirdi ama R: melide hiç bir memuriyette bül mamış, Rumeli işlerini uzaktan bi- lenlerdendi. Selânik mektubi kaleminde o - nun muhaberatile meşgul oluyor - dum; ne kendisinin ne de maiye - tinin mahalli işleri bilmediğini ya- kından gördüm.. Rumelinin son Rus harbinden sonraki tarihçesini, gayri müslim - lerin siyasi emellerini ve yirmi se- nelik faaliyetleri neitcelerini an - latan bir lâyiha yazıp verdim; Ru- melinin zirai ve iktisadi vaziyeti- ni de bildirdim. O sırada yollar ve köprüler inşaatı için köylülerin on iki saat mesafeye kadar gönde- rilebileceğine dair yapılan talima- tın Rumelinde tatbik kabiliyeti o- beni da sebeplerile yaz - ma, bu yazılarımı beğendi. Beri b teftişiye maiyetinde çalış - tumak üzere vali Hasan. Fehmi aşadan müsaade istedi, aldı. ( Arkası var ) aa Bu gece Mi eczaneler Sami a Rıdvan, Fenrde: miiyadi, ge alam - site, Şehremininde; A. yerin Ki emi b Fakat | Sinan, bir kadıma el attığı zaman, çam sakızı gibi yapışır.. o Zavallı, Yasemin! Demek ki, benimle ta - nıştığı zaman, ondan o yakasını kurtarmağa çalışıyordu. — Bizim kızlarımızda kabahat yok diyorum sana !.. Zavallı kızca- Zız, Sinan gibi bir haşarının pen- çesinden kendini elbette kolay ko- lay kurtaramazdı.. (Yasemin) i bırakınca (Altmay) a yapıştı. Fakat, Altınay da ona öyle güzel bir oyun oynadı ki... Budala, hâlâ onun için göz yaşı döküyor. olduğunu ilk görüşte emi ( Arkası var ), Tagümrükte: Arif, Aksal Nuri, Sirkecide; Ali Bi in lunda; Abid, B Receb, Lalelid; me iy ve go Se eeose sisi a raköyde; Hüseyin Hüsnü, aş Dellâ $ paşada; Yeni Turan, Halıcıoğlun - i da: Yeni ai czahaneleri.. Mrearalanianma za