Yazan; yy Ahmed Okan derde Üçüncü (o Ahmed rası, İstanbulun bir gez - vi halini aldı. 1243 de Rus- çıkmca, İkinci oli n Glenn Alipaşa ae ali, adlarınıda Ong sam dan almışlardır. da pa “Derya reislerin - al sman ağa,, diye anıl- ie taşında Mezarının Miygginlemeci gi iyi : v le - adı admı 2 ya AlE- an Fazlı (Efendinin iden almaktadır. eği | e tarikati - va lebi ma Si m Efendinin ie ya taköya in MİRGON- ee iki Mes de adı bir- da bir ma- bayan Fetihten önce burası Dü di Mü esini mi ği vaki! ki oğ- b Ku N Ağa) va a) ile as BU! MTLERİN S el lead Lü gunuün bir gorunuş urad, sine yılında dur Dördüncü Murad, bunları b kişiden fazla yk afeyle- miş,, üste irgün oğluna Haleb vilâyetini ihsan(!) eylemişti. Murad Kâhya sonra idam edildi.. Emirgün oğlu Yusuf Ze — - düncü Murada yanaşmağa muvaf- fak oldu. Hattâ, Padişah kendi - sine Boğaziçinde Emirgân da bir köşk yaptırdı. Bu yüzden semte d ran kale muhafızımın adı verilmiğ oldu. Emrigün, sarayında Dördüncü Murad için de kendisi oObir taht yaptırmıştı.. Emirgün, gayet güzel Tk A e le iğ rada kendisini sevdirmeğe —mu- vaffak olmuştu. m imarına Birinci Ab - düitami a “başlanmış » ir. Birinci Abdülhamid, bura - | kal etti. Mel de bircami ilebirçok hayrat Yöntemini. ân, Üçüncü Selim kuru - nusda da b bir hayli güzelleşmiş « ü du Hidiv İsmail Paşa, burada köşk- ler ve yalılar yaptır. dıktan sonra semtin eh gli sonra belediye tarafın - “nel Abdülkami idin “yaptır - mış olduğu camiin üzerindeki ta - rih, 1196 günlemecini taşımakta - dır. Tevfik adlı bir ozanın yaz - dağı manzumenin son beyti şu - Dedi tarihi itmam gemine bendesi Tevfik Yapıldı mabedi nev ede hak ecrü savab ihsan İLE bela 'Tefrika No. <mirgün oğlunun köyü: Emirgân Camiin ge çeşmeyi de birinci Abdülhamid yaptırmıştı .. Çeşmenin dörd yönünde de man - zum tarihler yazılmı Reşid Paşanın 1277 yılında yap- tırmış olduğu çeşmenin tarihini Saffet adlı bir ozan yazmıştı.. Son beyti şudur Yazdı Saffet katrei me Şad ola ruhu Reşid Paşa bu ali çeşmeden V ün “Mirgün” için yaptırdığı köşk, bir çok ellere geç- ti. Murat IV öldükten sonra tahta et Eni Salim emire kaldı. İstan bul kadılığı ile daha bir o me- muriyetlerde bulund onra Şam arpa eminliği ile şiş otur- mağa mecbur edilmişken ölen Mehmet Selim Efendiden sonra Vassaf Aptullah Efendi Bn birine temlik edildi. As- lar Akhisarlı olan Aptulah Efendi şeyhislâmlık ve daha birçok ce beyt tutan kit yazmıştı. (1174-1760) yılında öl dükten sonra Mirgün sahilhanesi oğlu Mehmet Esat Efendiye inti- Efendi de yese mağ sahilhane hüküme * OYACI KÖYÜ: Bu köyün Bi- zans kurunundaki tarihinde kay- da değer bir şey yoktur. Burası boş bir arsa helinde yi . | tabanca ile öldür Pire'de — KURUN 23 ıIkıncıkanun 1935 şaman cinayet Bir koca, kendini aldatan karısını öldürdü Delikanlı, Bingazi sahillerinde sünger avcılığı yaparken, güzel kadın kötü yollarda sezip duruuordu Katil Trupaki, öldürdüğü karısı Evantia ve çocuğu. Atina, 25 (Hususi Oomuhabiri - mizden) — Geçen gün burada çok eci bir cinayet olmuş, aldatılan bir koca, hapishaneden yeni çıkan arısını evine vids basar basmaz üştür, J> aile Bağl tafsilâtı Şu - “Trupaki namında 32 yaşında bir genç, beş sene evvel Argostuli hapishanesinde jandarma sıfatiy- | a le müstahdem bulunduğu sıralar - da kundakçılık yüzünden iki sene mahküm, Evantia nammda güzel bir kadınla tanışmış ve onu çıldı - rasıya sevmiştir. Evantia mahkümiyet müddetini bitirerek hapishaneden çıktıktan Semte “Boyacı köyü,, denmesi- nin sebebi; (1221-1796) ln Mi rileğker green di işti za - Ger tamim (Kırk | manlar, karı koca mes'ud bir ha - içi “İ kilise - Kırklareli) nden “Kafkar yadi” namında le aile gelerek Derili yerleşmi: Selim YI, bu e inan gel- diği vakit: — Siz san'atkâr bir ailesiniz.. İstanbul çevresinde oturacak bir yer beğenin.. demiş. Kırk aile olan bu boyacı san'at- kârları, İstanbulu dolaşmışlar ve Boğaziçinin burasını beğenerek o- turmuşlardır. Bundan sonra bura- ya “Boyacı veriye denmiştir. Arkas var ) yat sürmüşlerdir. Kule dream” bir müddet geç- n sonra (jandarma Trupaki eee çıkarılmış, o kendisi işsiz kalmış, iş bulmak için O zevcesini yanına alarak Argostuliden Pire ei gelmiştir. TTrupaki uz halde kendisiyle ailesini geçindi - recek münasib bir iş bulamayınca üdd 5 ilkbaharda Trablusgarb ve Binga- sahilleri: lekeli 1 gitmiş ve zevcesini Pirede yalnız bakmıştır. Gene kadm, kocası sünger av » culuğuna siktim sonra ahlâksız- > yollarma sapmış, mahallenin delikanlıları ile düşüp kalkmağa başlamıştır. Trupakinin arkadaşları ve akra- baları, Okarısınn O fena yollara Mi görünce kocasına müte - mektuplarla bildirmişler - dir. Trupaki Trablusgarb sahille - rinden zevcesine gönderdiği mek- tuplarda o ona ıslahı hal etmesini tavsiye ediyor, sözlerini dinleme - diği takdirde bu hal ve hareke - tinden çok pişman olacağını bildi- riyordu. Genc kadınm kocası, uzun se - ferlerden avdet ettiği zaman, zev: cesinin kendisine ( iftira edildiği hakkındaki teminatına kapılıyor . Onu affediyor, fakat kendisi ya - nından uzaklaşır uzaklaşmaz, ge - ne eski yollara sa, L. dn bir çok kesan ile eş kalka kalmış, doğurduğu çocuğu, bir binanın kapısı önünde bırakır- ayi en emeğe yaka - Yunan yelkenlilerin- | lanmış, sonra kefala tahliye e- den birisine tayfa yazılarak oraya ope (Lütfen e çeviriniz) yatışı ve dağının tepe. ışıkları bana şiir kalı çi vi ve hayalimi bu - Man Yola ç gi ak, ümitsiz ve boş bir caba yl tab, iavatabilecek m miydi?, ütün ümit- rma 8 v. ifa bu de- m alim SR mi m pmalıydım e di, seven, Srimde, Parmakla - uysal uysal kalbimi söyliyen, beni bırakmı- O benim kederlerimi, sevinçi mi, her türlü hislerimi dile getiri- yor, içime çöken zebri de, saadeti de dışarı atıyordu. O anda kabaran his “dalgaları arasında insanın dimağı körleşi- b g — Neden gelmedi?. Sevmedi - ğinden mi? Yoksa görülmekten mi korktu?,.. Aramıza bir (o çocuğun girmesini korkulu mu buldu?. Eğer bunları (o kendi kendime re el e hiç MER da - 1 ğru bir e kindle bütün pörlekkğiğle denize vurdu.. Da - a kuytu, daha gölgeli (o yerlere gitmek ihtiyacını duydum ma girmek üzere geri döndüm . Döner dönmez, eskidenberi ol- Selma, çiçekli bir sabahlık giy - miş, saçlarını iki uzun demet ha - linde örerek alnından enseye doğ- ru bağının etrafına çepeçevre sar- mıştı, Bana bakıyordu. Gözlerimiz AE başıyle si Gülümse: ln Cevab vermekle çekilip gi iel vi ii Vi o zamana kadar gördükeimder kat kat daha engin ve canı “e açılıyordu. di Kızardım.. Ben onu selâmladım ve yürü » yüp gitmek için irkildim. Birdenbire, çok (serbest, hiç kimseden çekinmiyen bir hal ta - Siğil Gene ayni sesle sor - EE — dağ yolculuk varmı Ve- dad B: vE a urmamak, cevab vermek lâzımdı. Eğer onunla konuşmak için bu fırsatı kaçırırsam, bir daha belki hiç geçmiyecekti... — Evet efendim!.. Geçmiş ol - e — Teşekkür ederim, o ufak bir öksürük. Siz de bir kaç güne ka- dar Viyanaya gidiyormuşsunuz.. Evvelce Nahide Hanımteyzem ir | böyle bir fikriniz olduğunu söyle - mişti.. Turhan dün akşam bu ha - beri verince pek okadar yabancı gelmedi. — Belki yaz tatilinde de bura - | ya gelemezsiniz. Yüksek mektep - lerin (vakans) ları kısa olurmuş. akalım!.. Mümkün olmaz- sa, elbet kalacağız!.. — Doğrusu epeyce özledik, Si- zi her zaman arayacağız. Bize gü- zel konserler veriyordunuz?.. kkür ederim. Ben de ru, Sözüm yarıda kaldı. Çünkü Sel manın arkasında ansızın Behice Hanımın yüzünü gör . Bizim böyle karşılıklı yuvalarda şakıyan iki kuş gibi konuşmamız ilk görü- ll Depe gitmiş değildi. in Selma, ayni gülüşle, çok serbest bir hareketle annesine döndü. (Arkası var)