—— 6 — KURUN 29 İkincikânun 19 SÜLKEMİZDE Tskilib kadınları örtülerini hâlâ atmadılar ! İskilib, (Hususi) — Lapa iniz kar yağıyor, soğuğun kertesi sıfı- rın altında otuzu bulduğu, kişile- rin donduğu, yolların kapandığı, sürü sürü, aç kurtların türediği söyleniyor; ben bunları duya du- ya, İskilibe gitmeğe kalkışıyorum. Arkadaşlar: — Sen, delisin, diyorlar. Ço - rum, vilâyete bağlı şartların düz- gün, özençle perçinleşmiş ies umutlarımı arttırıyor: — “Yolcu, yolunda gerek” di- yorum. Ve bir posta otomobili, be- ni birkaç saat içinde İskilib deni- Dd dağlıklı, wi kal'alı diya- rTÖa iletmiş bul al ii Yurdun güzel yaratılmış bu - <aklarını yön yön gezerken, göz - lerime ilişen göreklerden (manza- ralardan) birisi de kadın kılıkları- dır. Her yörenin (mahallin) ken- dine göre bir kadın biçimi, moda- sı var. Balıkesir, Mağnisa, Denizli yön lerinde peştemal giyiyorlar, Ada- pazarı, İzmit, Düzce, Bilecikte başka çeşit bir örtüye sarmıyor - lar, Kayseri, Sıvas, Tokat, Amas- ya, Çorum, Yozgadda kara çarşa- fa bürünüyorlar, İskilibde de ala- calr, bulacalı buruklara bezen - işler. Kadın lara bunca ime saylav bile ae nerede se kadın olacağım geliyor, bu, yük onurlarını bilmezler gibi, (çar eçe) üzgüsünden kurtula- na öyle geliyor ki, köylü ka dımlarımız, şarlı kadmlarımızdan daha çok soy Dağda odun kesen, çocuğunu arkasında taşıyan, sapan sürüp, harman döğen köy kadını, yurdu için döğüşmesini bilen oğuz bir anadır. Günlerin adları İskilibde her çarşamba günü pazar kuruluyor. Uzak green gelen köylüler, yedi günlük gaz - larmı, tuzlarını alarak, yumurta, yoğurt, yağ satarak dönüyorlar... hamami bir yaşıma daha gir - ai yedi günün günlerine, bizim bildiğimiz gibi, çarşamba, perşembe, salı demiyorlar. Pazar gününe, Giryagi, Pazarte eek Düşenbe, Salıya Deri, Çar - Pazar, Perşembeye pa aa diyorlar. Aylar da böyle, Sonkânuna Zemheri, Şubata Gü- cük, Marta Dölayı diyorlar... iskilibin en meşhur meta: TURŞU — Hacı Ağa, Turşu, ver. — Hacı, bana da ver Ağalık, efendilik, İdin paşa- rk, hacılık, hocalık kalktı amma, besbelli İskilibe uğramamış... r aşçı dükkânındayız. Pata- tes, fasulya, pilavdan başka yiye- cek bulmak, kadı kızına gönül bağlamak kadar güççe... Ve Haci nin saçı, sakallarına bulaşmış, bir teviye söyleniyorlar: — Hacı Ağa, Turşu ver.. Meğerse, İskilibin turşusu ünlü imiş... Her yı kurulur, hamamlarda (turşu soh- betleri) yapılırmış. Bir İskilibli: — Ah bir tren, diye sızlandı. — Tren olsa, ne yapardın diye, sordum... — Ne mi yaparım, dedi ve ek- ledi & — Ankaraya, İstanbula, vagon vagon turşu satardım Bayındırlık işleri a gelen sayın bir ker I var... Güzel işler-ba: mağa savaşmış. Elektrik kurmak, park yaptırmak, yolları, düzenle- mek, onarmak ve Atatürkün kur - çağınm dikilerek İskilibe ün, de - der verilmek dileği bu becerile - cek işler arasında... iskilibin övüncü, okul larının çokluğu.. İskilibin övüncü, güveni okula- larının çokluğu... Nereye gitseniz, kiminle konuşsanız, size içli bir sevgi hızı içinde Atatürk çocukla- rmdan, Atatürk çocuklarının kül- ak a olan yangısın - dan dem vuruyorlar. zman. dolaştığım bucaklar da bunu görmek, sezmek tatlı bir kler gönenç oluyor... Sıcak kanlı, İskilibli dostlardan bu sevgi ve inan duygusuyla ay - rıldım. Cevdet Baylral turşular yi Balıkesirde Bir. otomobil kazası Araba hurdehaş oldu, doktor kurtuldu Balrkesirde memleket hastane- si yolunda bir otomobil kazası ol- Ee değerli bir doktorumuz bü - bir kaza atlatmıştır. Hâdise sö olmuştur: Çocuk esirgeme kurumu reisi ve memleket hastanesi kulak, bo- ğaz ve burun hastalıkları müte - hassısı doktor Mehmed Kâmilin hususi bir otomobili vardır. Hasta neye bu otomobille gidip gelmek- tedir. Doktor öğle yemeği için şehre inmiş ve bir saat sonra oto- Yolculuk hastaneye kadar iyi geç- miş, fakat tam hastaneye yakla - şınca bu sırada şehre gelmekte o - lan eşekli bir köylü kafilesi ile kar şılaşmıştır. Bütün yolu nardan geçirmek istemiş, fakat di- reksiyonu idare edemiyerek kaza vukua gelmiştir, Otombil yoldan çıktıktan son- ra Dr. Ali Rızanın yarım metre yükseklikte duvarla çevrili olan bağına çarpmış ve taklak atmıştır Otomobilin ön kısmı ve çamurluk- ları hurdehaş ve bir tali eseri ola- rak doktora ve şoförüne bir şe; olmamıştır. Yalnız doktorun bur- nu hafif çizilmiştir. Hâdisedi ir. Kâmil hastaneye kadar Sikiyelir gitmiş ve otomobil bir araba ile şehre getirilmiştir. İzmirin örnek köyleri İzmir vilâyetinde birçok köy - ler (Örnek köyü) ittihaz edilmiş- tir. Örnek köylerindeki ilerleyiş dikkati çekecek kadardır. Vali General Kâzım Dirik'in küçük Mederes havzasında son defa yaptığı teftiş gezintisi sıra - sında Ödemişin altı köyünden an- dac (Abide) ler ısmarlanmıştır. Bu andaçlar (Atatürk ve Cumhu- riyet) andaçlarıdır. spor m mektedir. Genel harbde ve İstik - lâl harbinde memleket için ölen- lerin hatıralarmı yaşatmak içi rem ormanları) yetiştiril - anları bütün ira yetiştirecek ve bunlar şe - Adliye elan : pi iki kanunun tatbiki 4 etrafında düşüncele 2367 ve 2606 numaralı kanunli Adları uzun olduğu için yalnız sa - yılarını kaydttiğim » ri kanun he - men her vatandaşı alâkadar ettiği i « çin gündelik bir same e yer tutacak bir mahiyet 2367 sayılı kanun, İstanbul Adliye şkil edilmesi alarmın da aid lerce yenilenmesi bu kanun i EE. s1; icra, ceza ve oldukları icaba- ok mükemmel esasları ihtiva eden ve 6 aylık bir müracat ve kabul ettiğine göre nihayet o kadarlık yapa X kat'i wi vermesi genişletilmesini gür ys ıda irdi ğim için bildiklerimi başımda yekün ettim, bii da etrafa ki verdim; Mn hale nihayet muhtıra defterime bakarak ladım ki mayıs ayma talik olunmuş, hattâ henüz günü tayin edilmerniş b iş» çalı Bazı işlerin yi celseyi ie ünülürse varılacak ml kendini gir Het yi bir ve © rr geçecek her amir kabul etmez zararlara ” ğı meydanda iken bu işin k yıllara bırakmak doğru bir di ğru sanırım. Muamele < ıklarına göre devlet müet bekledikleri yar: ir vuşmaları bir emi Usulü Muhakeme” tahkikat usulü hak” hükümleri; teşkilâtın kif: lerin çokluğu ve dolayısile iyi neticeler j numaralı kanun, başlıca bu esaslı bir değişiklik yaptı; bö 4 ler var. Büro hâkimleri | biricik amacı, işleri kısa / her gün yirmi ile kırk arasında ng - | ceye vardırmaktı görüyor nm tanzimi işiyle m meşgul olmakta v böyle değildir. Kanun elde © gösterm liyerek lâzım gelen muameleleri yap - |mat ta yok; tahkikat hâkim maktadır. Bir günkü işin âzami had - dini listesine dolduran bir nındanberi 13 ay kdar bir zaman geç- miştir; üstüste günde otuz dosyanm yanileceğini mübalâğalı bir iddia ile kabul etsek bu hesabça daha en az 6 aylık bir zamana ihtiyaç vr demektir. hid ailelerinin soyadlarile anıla - caktır. Yeni köy bütçeleri de bu bre rejimin istediği bulmasını temin edecek şekilde hazırlanmaktadır. Köy bürosu tarafmdan örnekleri bastırılan bu bütçeler; tarifnamelerile köylere gönderilmiştir. Muhtar ve köy kâ- tibleri yakında kaza merkezleri - ne çağırılacak ve kaymakamlar tarafından kendilerine yeni bütçe hakkında izahat verilecektir. Bu yeni bütçeler; örnek köylerindeki yeniliklere göre ve köylüye kolay gelecek şekilde hazırlanmış- tır. bir iş hakkında tutulacak Birçok mahkemelerde tahki Yara, âmhletlemise. İse müze ons dil eskisi gibi mi ye dos; yaları teler dolu olduğundan il / kalıyor. Denilebilir ki yeni kan de edecek 7 uzaktan teessir ir dava Bunun hal çaresi lere apaçık bir bi göster. İrfan Emin Kös€ gi Romen elçilİğ, İki aydan beri izi La memlekette bulunan konsolosu Bay Greçu, mize dönmüştür. gir! Diğer taraftan öğ . Romanyanın yeni çisi kim olacağı henüZ “Wi dir. Romanya Dışişleri, 1 Cenevreden dönmesini tedirler. ge | KURUM'un Milli Romanı:15 Vedad ağabeyim selâm söy- ledi.. Üç dörd güne kadar Avru - paya gidiyormuş. .Bir defa senin- le konuşmak istiyor, diyeceğim!... — Aferin!. Eğer bu işi eksiksiz yapar, Mİ bildirmezsen ben daha böyük, boyalı, bezden yelkenli, sana çarşıdan (bundan çok güzel bir kayık alırım!. — Ne zaman alacaksın! b YAZAN : Kadircan Kaflı a de ayi ödüm, Kayığı su e» bıraktı.. Bana dönere — Kimse a Buna bakı- ver, olur mu Vedad ağabey?... Dedi.. Sonra çok tabii bir halle yavaş 7 içeriye gitti.. hu işi bir çocukla yapmak her © rağmen korkuluydu.. Fakat — Ablanla konuştuktan sonra! | Başka çare de yoktu.. Sonra, Tur- Amma yavaş yavaş git!.. anlamasın!... o Sonra Kimse | han'ın bana karşı derin, sarsılmaz darılırım, | bir sevgisi, bağlanışı ardı. Abla - sını da ailesi arasında herkesten çok severdi. Çarşıdan alınacak güzel kayığı da elbet (elden ka - çırmak istemezdi.. Aradan iki dakika Ki ki Turhan göründü. koşa yanıma geldi.. Fusya klağımi bir sesle cevab verdi am yalnız Da !1.. Dok - tor gelmiş de, annem falan hep ya- nınd onra söylerim!.. — Sakın unutma, ha!.. — Hiç unutur muyum?. Sonra bana kayığı almazsın ki!.. . 4 » Akşama kadar onu göremedim. Oldukça meraklı bir gece geçir - dim.. Ertesi sabah açık pencere - den İbrahim Beyin bahçesine bak- tığım zaman Turhanı gördüm.. O- dma doğru bakışından beni ara » dığı anlaşılıyordu. Bir çocuk gibi ik aşaj indim.. O saatte hizmetçilerden, ocuklardan ve benim gibi sevdalı | ben Si gençlerden başka (kimse uyanık unamazdı. Tr Tahta perdenin aralığında Tur- hanla karşılaştık... Neredeyse do - lu dolu ağlayacak kadar titrek bir esle nlattı: — Senin dediklerini dün ak - şam ablama söyledim amma; se - ninle görüşmek istemiyor Vedad ağabey!.. Böyle şey ayıpmış!.. Çok yalvardım, ağladım. Beni azarla - D. - ar oboğazına kadar geliyor, küçük göğsü kalkıp ini - yordu: — Gelseydi ne'iyi olacaktı! Bana çarşıdan yelkenli kayık ala- caktın değil mi?.. Üzgündüm. Birder ydi şe çekerken Turhan mıyacağını düşünü! şarıyordu. el v — Senin ka Turhan! İşini il ii ak sa, pi Odama döndüm y / im sundan biri ölmü$ kemanıma bakarak is g eld. sgk Sakalın taze rözGAİİĞİ