A EN 13 ovun Iskender Hindistan erinde İskender Hindistan seferine ha- mparatorun maiyetinde yüz Yirmi bin piyade, on beş bin süva- ri vardı, İskender İran imparatorluğunu tamamen zapett! “kten en sonra, gözü- ları beş metre yüksekliğinde kuş- lar görmüşlerdi. İskenderin ordusu İndus neh - rini geç > imi MUHUŞLuN iskenderin ordusu - Krar Taksi- Vin memleketinde 1 ay kadar kal. mış, İstirahat etmis ve zahire ara- ei doldurduktan sonra Heri- vürümeğe dini Tasi İskendere iraz sonra geri döneceksi - hiz. Size erzak hazırlatayım mı? iye sormustu.. Hindli Kral, 'skenderin o biraz tonra geriye döneceğini nasil bili. Yordu?. — Sen hir sihirbaz gibi konu - #uyorsun, dedi, eğer ileriye gide - Mezsem, dönüşle senin kafanı ko- vır! Taksi gülerek cevab vetdi: — Ben sizin hayatta kalmanızı, ha neler vassmanızı di İsdiğim icin, © döneceinizi size eğ: oğulları) nr şvik eden mü- Veri (Ka':ktenis) için bir de - mir kafes yaptırmıştı. İmvaratorun ordusu Babilden > ederken, (Kallkten's) i emir kafesin icine r ve dört bevgirli bir önle i - > eee r kafes çal'k yollardan, lie 3 emir Lif icinde > mıvarık bir hale gelm'sti.. el) neks'ni secerken ilki kere “yenir teklilraşini atlstmıştı. ARA ve 4 par benden selim söy! Onunda taci yere düşecek. iL ender, büyük ordusile Killi eke nehr'ni geçmişti. ilk Hind Kralı, genç imparatora derhal ef#mişti. YAZAN: ISHAK FERDİ Hi na kralları harbe (o giderken alarm Kral Taksil bunu gö - rü — e de bizim gibi yapmışsı- nız ei Halbuki (o İskender Yunanlı müverrihi uğur diye de - ğil, işkence diye ordunun peşine takmıştı, Kalliktenis (İndus) O vadisini geştikten sonra, insan kılığından çıkmıştı. Saçı sakalı uzamış,. tır - nakları dökülmüş, sırtındaki el - bise parça parça olmuştu. Saris bir gün demir kafesin ya- nma sokulmuştu: — Sen tarihte benim aleyhim - de vazılar yazim.. Fakat ben se - ni bu ri kurtarmak isti - yorum !. İmparatora bir “dşbalet mektubu,, yaz da kendi elimle gö- türüp vereyim. Kalliktenis re içinde küçülen gözlerini açarak: — İm in Dal lr, | tun tarihi benden çok AL AE sız kim tarafından yazıla « indistan seferi onun da tacını yerl düşürecek. D aris bu (sözleri aynen ml sövledi.. İmparator ne- hir kenarmda yemek yivordu. Sahile hücum eden su aygırlarının © | karsısrnda, ellerini kavuşturmuş , korkunç #es'eri enden yahşi zevklerini okşryordu ari: Bu nankör herifin yer yüzünde mezarı olduğunu is - temiyorum. Onu cekuk buraya, benim yanıma getirsinler.. Ka'l'ktenis'i demir kafesle bir- likte imparatorun yanına getirdi- ler. Kral Taksil, Oimparatorun ayakta duruyordu. i İsken'ler, muhafızlarma seslen- i — Şu Vafesin demirlerini sö - ene gesi Diyordu.. nm midesinde erivin mahvolaca - ğmı Hik bile geçirmemiş - tv — İmnarâtor © beni nasıl olsa l iie muhafızları demir kafesi sökmeğe başlamış'ardı. KURUN 1 isim babası Her gün yüz ad Toplıyan: Kemalettin Şükrü Orbay 3301 — Tuta: Hediy: 3302 — Tutak: Hüzemi, kabza. : Rehin. 3309 Z Tata msi dildade. 3310 — Tutuğ: Hari 3311 — Tutun: Dile. 3316 — Tüblük: Asil, 3317 — Tüdeş: Cildi sani. 3318 — ei ye 3319 — Tügen 3320 — Tüğümeti “Ney? eli, Tekmil, 3322 — Tü e 3323 — Tülö: Rica. 3324 — vibe Silih. 3325 — Tümke: Gailesiz, gam- sız. 3326 — Tümsa: Mimber. 3327 — Tün: Çarşı, çift. 3340 — Tü Metanst. 3341 — Tüzün: Aşil, Halim. 3342 — Uca: Âli, 3313 — Ucar: Delil, emare. 3314 — Ucaş, Cidal, mubahese. 3345 — Ucrak: Aksâ, 3346 — Ucun: Dünya, 3347 — Uça: Himaye. 3348 — Uçgun: Şerare. 3349 — Uçkaç: Balon, tayyare. 3350 — Uçkan: Tayyare. 3351 — Uçkun: Feveran, hara- etli, Ti 3352 — Uçur 3353 — Udum: Maharet. — Udun: Hüner, istidad 33 Si — Udül: Hediye. — Uflaz: zi enfes. Si — Ugış: Z 3253 — Ugun: Gl 3359 — Uguş: Müdrik, 3269 — Uğan: Ali, kuvvetli. 3361 — Uğraş: Cenk. 3362 — Uğun: Hal. 3363 — Uğur: Baht. 3364 — Uğurlu: Bereketli, ha- yırlı. 3365 — Uğuz: Mübarek, 3366 — Uka: Esatir. 3367 — Ukuş: Zekâ. 5 Kurun Ya Fakat tereddüt ediyordu. Bir türlü karamı veremiyordu.. i in d « Kimbi- lilir nasrl bir çin ari Kar» de sol ll; esc bilinde lk lâzımdı. ç gün karısiyle Üstünün ordular ev civarında dolaştı.. Fal eynebi göremedi.. Niha- ret eze tükendi.. Bir akşam, gene köşede bekler- İcen, karşısına bir ahbabı çıktı.. nu meyhaneye çağırdı.. Tekin bir rakı yuvarladı., Bir daha içti.. Ü- zo ipa üç kadeh kâfi gelmişti. Zeynebin evine gidebilir- di.. kat kapının . önüne gelince duraladı. Ayakları geri gitti. Farzedelim çıksın, lm gör- vün.. Peki amma, ne diyecekti? Söze nereden ve ii eği - caktı?. Mağazaya bir göz attr.. Büyük, geniş bir dükkândı. Fahir Beyin tavsiyeleri sayesinde Üstün çok iş buluyordu.. Çok çalışıyordu.. Yal niz Sümer değil, demircilik de yapıy: Mağaza ERYENIZ iki bü» yük ocak durmadan emi Et- yük bir parmak Çekiç sesleri düny körük horultu - Tarı işidiliyordu. Patronun tezgâhı (hepsinden büyüktü.. Etrafmda dört kişi çalı- şryordu.. Ocaktan çıkan kıpkızıl bir demir parçasının ucuna, sıra ile dört çekic inip kalkıyor, etra- fa kıvılcımlar saçrlıyordu. Minarenin ortası boştu. narları (Omuntazam istif - a çubuklarla, demir — KURUN 31 mekke 1934 m. debi romanı: 19 << — AZ © GÜL ÜSTÜNE GÜL KOKLAYAN LAN Yazan: Selâmi İzzet Kayacan halde Üstüntn çok ar sarfetti- ği, işçilerinin ga; lıyordu. Aylardan Hazirand.. İstan! lun en sicak günlerinden biriydi. Tekin, amelelerin arada bir, avuç- larının tersiyle alamı sildiklerini görüyordu.. (o Her silişte, serme gözleri biraz daha kararıyor. Da alev alev yanan büz - önünde, karmlarma La talLiği ürün buram ter döküyorlardı. Tekin de, güneşin altında, ter döküyordu.. Ne olursa olsun karar verdi .. Dükkâna girdi. Kalbi küt küt atıyordu.. Çene « mi titriyordu. Kendine emin ol» iin sesle sordu: Bu mağazanın sahibi kim - dir?. — Üstün — Ke yi da yok mu?. Çekiçler yn. Gürültü a - rasında bağ haykırarak kemi — Yek... . — Nerede? — Yukarda evde, İşçilerden biri, SE almak için çekici bir an bıraktı.. Çenesini kuruladı. Alnı sildi.. Tekin sordu: — Mağazada çalışmaz mı?. — Çalışır, amma çün İşi var?, , İşçi ters ters baktı.. (“Amma da uzun soruyorsun?...., demek ister gibi Üstünü süzdü.. o Sonra dedi kiz — Üstün Beyin bugün bir ço « cuğu oldu da... (Devamı var) Matbuat ba'osu hazırlıkları üzerinde uzun uzadı - parçaları, çelikler (oyığılmışstı... Raflarda kilitler, anahtarlar, re - n, kuvvetin ü- nü dağılıyordu. Her tarafta çelrş- manm İsi ferahlık veren koku- su v. alnan hiç biri konuş - ordu.. Zaten çekic gürültüsü içinde sesin duyulmasına imkân yoktu... Üstün, işçilerine örnek olmuştu sanki.. Ameleler de patronları ka- dar gayret sarfediyorlardı. Her 3358 — Ula: Nişan. 3369 — Ulaba: Nafiz, nazarlı. 3370 — Uluca: Âm'r, mafevk. 3371 — Uluğ: Azim, celil, kebir. 1 3372 — Ulum: Debdebe. 3373 — Ulurak: Azam, ekber. v var) "m Kralı kafes icindeki mü- Shi insana benziyen bir may - YENİ ÇIKTI Cemiyetin Asıl'arı Fiatı 100 kuruş Tevzi yeri - VAKIT Matbaası 3388 — Unayaki bik mah- 3389 — Gün Bahtiyar. 3390 — Uprak: Kavi, nazik, 3391 — Uras: Saa 3392 — Uraslu: va 3397 — Urulu: Asil, — Urum: Maharet, mele- e. 3399 — Urun: Adet. 3400 — Urunca: Emanet. ie 1 ya konuşmuştur. Bu toplantıda birçok ikinci komiteler vazife al- mışlardır. Şimdiden gri fev kalâdeliği muhakkak görülmek - tedir. Sovyet Rusyada yapılan Stroboskop'lar günün fizik mami en ince birâlet ol ul Sovyet münakalât santi araş - arı nın işlerken tetkiki kabil si Stroboskoptan bakılınca tetkik e dilen parça, dakikada binlerce de- vir yapmasına rağmen, hareketsiz gibi görünüyor. Bu tesir elektrik lâmbaları vasıtasile temin edilmek tedir. Meselâ dönen elektrik sani- yede kaç devir yapıyorsa, elektrik lâmbaları da saniyede o sür'atle yanıp sönüyor, Bu suretle göz, ha- rekette bulunan parçanm hep ayni noktasını görüyor, İlk muvaffakiyetli tecrübeler » den sonra Sovvet stroboskopları - nın birincisi Leningrad merkez ilgisini Me eri Nevs y