şe Net “inişe bağl YAZAN: ISHAK FERDİ Kalma hastal | âşıkların çocuklara yaraşır! İskender, kendi elile öldürdüğü s'lâh arkadaşının arkasından günlerce arabı Kilitos hiddetini yenemiyordu. i sonra Gil kolları arasından kurtularak, ar kadaki kaj iğ tekrar siyfet ii Girdiğini görmemişti. mlara: — O bir Mere > Gülmeğe ri bu sırada e bizm Kli- salona mi 0 ğ tekil ge We Gür “ sesiyle şu sözleri söyledi: p “-— Binlerce kişinin kzandığı zaferleri tek bir şahıs nasıl kendi- sine mal edebilir?!.,, İskender köpürdü.. Muhafız- v birinin elinden karğısı- nı çekti ve Klitosun üzerine atı - larak badire ladı. İmnarator o kadar hiddetliydi ki, Klitosun candan laşları bile yanına sokulamadılar. Ve zavallı Klitos derhal ye - re © yıvarlandı.. Idü. Öğ bu kanlı kadinşder sonra, “avene birer birer © ğılmıslardı. KVtosun cesedini sürükliye rek “sarıya çrkardılar ve Şike. der Crlgm bir halde cadırma gir- di.. Başını yastığa koydu... U- Yudu. Ertesi sabah İskender gözünü açtığı zaman: — Klitos... Dive seslenmişti, İmparatorun #muhafızlarndan biri koatu: — Klitos öldü. Hasmetmeab! Muhafız askeri hayretle impa- Tatorun yüzüne bakarak: — Siz... vab verdi. İskender elini şakağma k düşündü ve gece ni | . W hatırladı. Viedanmm kanadı- i duydu. — Klitos benim hayatımı kur- tarmıştı. Ben onu öldürdüm... Diyerek deli gibi çadırmn i- e bağırmağa başladı. İda çıkmıyordu. Mütema - diyen vik — desin?. Sen Bi ley ölecek bir adam de ender, aradan dokuz gün öy ha'de yemek vemivor, ağ - mi damla şarab bile koymu - 3 ovarak karşrladrlar. # | kanda, eee fes. ağladı.. Iranda çalgıyı yasak etti! tion) öldüğü zamanda göster- mişti, İfeştiyon, İskenderin silâh ar. hi Onu Klitos kadar çok di. ği hasta idi. Başmda Yunanlı bi tabib si ği ya sike bir peyriz altında al görüyordu. Hekim bir gün nasılsa tiyatro- ya re Jfestiyon uyandığı zaman hekimi yanmda göreme - yince uşağma para verdi. Kızar- mış bir tavukla bir şişe şarab al- dırdı... Yedi ve bir saat sonra öldü. Hekim tiyatrodan geldiği zaman İfestionun cesedi soğu- muştu. İskender bunu haber almea te- hiddetini — Kemerin yatıştıra- mıyordu. Bütün İranda haftalar. hallerine gidemiyordu. İfestionun ölümü bütün İranı matem içinde bıraktı. İskender iki büyük dostunu birden kaybetmisti. — Artık candan bir silâh ar- kadaşrm kaldı... Saris. O benim göz bebeğimdir. Diyor ve mütemadiyen Sarisi yanma çağırarak alnından öpü - yordu. Saris, imparatorü teselli etmek için, meşhur Yunan filozoflarm - dan (Anaksarhos) u Yunanistan- dan Babile getirtmişti. — nl mi ve neşe, nin insapları rate sa» #i bir ei via iddia e- derdi. Babile gelince İrkendere de aynı sözleri sövlemiati İskender, Yunanlı filozofa: — Şimdi kardeşinin ölüm ha. berini alsan müteessir olmaz mı. ?. Diye sordu. Anaksarhos: — Hayır, dedi. doğduğu za- la Mn stim ki, ölü Yunan filozofu, bündan sonra okşamasını İskenderin gurmrunu da ihmal etmedi: Mabıde nsdamet Mi gciniz! Geçmisteki hatıralara bağ. İr kalma hastalığı, âşıklarla ço- cuklara yaraşır! (Devamı var) Her gün yüz ad Topliyan: Kemalettin Şükrü Orbay 3201 — Tergek: Tetkik. 3202 — Teski: Şimal. — Testiğ: 3204 — Tetik: Çalâk, mahir. 3205 — Tevkür: Namzet, ni- Jr. şan 32d6— Tevlim: Metot. 3207 — Tevs: Sulh. 3208 — Tıbak: Sakin. ass — Tığrak: o Celâdetli, 3210 — Tığrığ: gp 3220 — Me Merhametli. 3221 — Tmç: Asude, sakin, ra- hat. 3222 — Tımğ: Kuvvetli, nağme 3223 — Tırman: Cin, hudud. 3224 — Tışık: Memnun. 3225 — Tız: Can 3225 — Tidim: Cesaret. 3228 — Ti yan. 3229 — Tikit: Şehzade 3230 — Tileyi: Arzu. 3237 — Tiril: Hayat. 3247 — Toğuşlu: 3248 — Tohtak: Pürtemkin. 3249 — Tok: Evlat, gani. 3250 — Toka: Adet. 3251 — Toktaş: Aram, istira- hat. 3252 — Toku: Adet, reviş, usul. 3253 — Tolan: Bedir. 3254 — Tolay: Cemiyet. 3255 — Tonk: Âli 3256 — Tonka: Azim. 3257 — Torkak: Silâhtar. Kurun'un edebi romanı — KURUN 29 Birincikânun 1934 sms ——— eğ GÜL ÜSTÜNE GÜL hıçkırıklar düğüm - lendi, sonra çözüldü.. Yeni bir buhranm önüne geçti.. Ağlamağa başladı.. Uzun zaman ağladı. Yüzü koyun kapanmış, yüzünü yastıklara gömmüş, hıçkıra hıç - kıra ağladr.. Hem ağlıyor, hem de bir erkeğe göz yaşla araştır. madığından kendi kendine kızı - yordu. Zeyneb sessiz duruyordu... şa müşterek vaziyetlerini göz önüne getirdi. Zeynebin kansız yüzünü çürük gözlerini, uykıssuzluk peri- şan halini gördü. Kendi kendine biraz daha kızdı. Hiç de metane- ti yokmuş. Deişinden bedter bir er- kekmiş!.. yneb ona örnek olmalı de- mül edemezdi. Ve gene kalkmak istedi. eyneb yalan söyledi. bir geceyi böyle geçirmişti. Yalnız Eğer ki işler çok aceleydi. Geceleri de çalısmak fırsatmı bulmuştu. — Artık kalkac — Kalkarsanız darılırım. Dok- tor gelmeden, size kalk demeden kalkamazsınız. (Hat kalır sonra, Üstün sustu, Zeynebin samimi olduğunu hissetti. Ses çı a- dı. Hem doktor ertesi gün nasıl olsa kalkmasma izin verecekti. Başı hazin hazin salladı. Fersiz gözlerle genç kadına — Zeyneb Hanım. Bu iyiliği- nizi ömrüm oldukça unutmıyaca- ğım... Biraz. sonra uyuya kaldı. 3275 — Tulun: Bedir, ruhsar. 3276 — Tumay: Sükütü. 3277 —Tuna: İhtişamlı. 3278 — Tunga: İhtişamlı, kuv- a muazzam, 279 — Gi Veled e Veled. 3281 — Tan Bire, 3282 Tur: İrat. 3258 — Tormış: Hayat. İki gün daha yarı uyur, yarı 3259 — Toru: Fazlalık. uyanık ra Zeynebin ayak ses- 3260 — Tosun: Asil, necib. | peni duyuyor, müphem bir hisle 3261 Tozan: Zerre. ; kadınım ne yaptığını tefrik etme. 3262 Tozun: Asil, necib. ğe çalışıyordu. Rüyada gibiydi. 3263 — Töbü: Şahika. Arada bir göz kapaklarmı 3264 — Tobtük: Münasib 3265 — Tör: Adet, bâlâ 3283 — Turacı: Muhasım. 3265 — Törk: Seri. 3284 — Turam:. Kemal. 3267 — Törün: Asil. 3285 — Turgud: Belde, mes - 3268 — Tuaç: Hatıra. ken. 3269 — Tuğcu: Alemdar. 3286 — Turhan: Şerif. 3270 — Tuksavul: Alemdar 3287 — Turkak: Silâhtar. 3271 — Tukur: Randman. 3288 — Turkan: Muhafız. 3272 — Tulgar: Azim. 3989 -- Torku: Hürir. 3273 — Tulpar: Kavi. 3290 — Turkurka: Siper. 3274 — Tultak: Sakin. 3291 — Tursun ir. 3293 — Tui Z 3294 — Turus: Muavenet, 3295 — T Mukavim 3296 — Turut: Vatan. 3297 — Tuskan: Akra 3298 — Tuşgul: Nişan. 3299 — Tuştaş: Tesadüf. 3300 — Tut: di KOKLAYANLAR Yazan: Selâmi Izzet Kayacan kaldırıyor, minnettar bir bakışla genç kadmı okşuyordu. istediğini söylemiş oluyordu. Zeyneb, altıncı gecedir, ki Üs- tün'ü bekliyordu. İki gecedenbe- İki üç gün daha öii bi e Odan sonrası selâmetti yarısına doğru u- len farkına ri pi başı öne düştü iu Silkinerek öder “Elinden yelek kaymıştı... Biraz korkarak Üstün'e baktı. O da uyanmış o- caktı. Dinledi, Adamm muntazam nefesleri uyanmadığını anlatıyor- lu. Üstün rahat rahat uyuyordu. Derin bir uykudaydı. O zaman Zeynebin canı yata - ğı çekti. Mademki Üstün bu ka- dar derin uyuyordu. O, soyun madan, yatağın boş yerine uzanamaz mıydı. Üstün bunun farkma bile varamazdı. nul lına bile getirmesi için ancak böy- le altı gün uykusuz | İniş olsalar lâzımdı. Bir kerre yatıp uyurta, bir daha zor uyanırdı. Altı gür- lük uygusuzluğa hükmetmek ka- bil miydi?. Fakat bir kerre aklma gelmiş- ti. Hem münasib bulmuyor, hem rı da artık kalkmıyordu. Gözleri- ni açamıyordu. Uyku bastırdıkça, yatmak ihti- yacı arttıkça yapacağı şeyi gayet tabii buldu. Bundan ne çıkardı?. e yuyan bir a- i ece ğil miydi?. Uyusa bile ondan ev- vel uyanırdı. Usulca yatağa uzandı. Sabahleyin gözlerini açınca kendini Üstünün kollarında bul- p- a Öyle bir sıçrayış sıçradı, ki Üs- tün uyandı. e dın, kulaklarına kadar kızardı. Şiddetle kalktı. Aca! fena bir rüya mı görmüştü? Hayır. Zeyneb kendini iskemleye at tı. Yüzünü avuçları içine Si. Ağlamağa başladı. Ne diye uy- kusuzluğa mağlub olmuştu? Ne- den o yatağa yatmıştı?.. Neden Ayzenin seviyesine düşmüştü?. stün serseme dönmüştü. Ne sövliyeceğini şaşırmıştı. Bir şey söylemiyor. Sessiz ağlayan Zey- nebin sessizliğini bozmağa cesa- ret edemiyordu. Hayvan gibi insandı!.. Gece- lerce başı ucunda onu bekliyen fedakâr, namuslu bir kadma min- nettar ka yerde... Diyördu ya, hayvandı. ie