Ü değişimi başka yer- | erde nasıl olmuştu? Macarlar, Çehler, Yunanlılar ve Bulgarlarda ulusal dil çalışmaları lar esk yi e on yıl önce basılan bir an bir kaç satırı günün — e okuyucu- 4 sün i okutan iz "zleme işi tak yabancı söle kovul * “ Yeni sözler (eskilerin yar- | *) bulunmuş. | lesöre sordum: — Demek İm oldu ve yeni yeni sözler b D Halkın dili bu sözleri mi? “#sör buna (oOonay carca şu yüz yıldan beri ilerlemi: gün Fransız edebiyatlarını olduğu zaya çevirmek müm - ormuş. — — Bö e çabuk bir terün Mera | İr dil biliyor musühuz? i*hçe de böyle bir yol tut: n Macarlar selale ti- iL” bul İ, Önce bütün nutuklar hep iövlenir ve kanunlar o dil Ünsiz değişimi Maca - zlerini göstermeden Kişiler çine. dilini ko - Şah utanırlarmış. Dediği - vi bu dili ln köylüler Ni ela değişim ulusal - İYet) öleli acılma a i — Yanlışı olarak yapılan ile olduğu gibi kalmış. N Lâtin sözleri © göre bu ediplerin d acar olmuş” . Petöfi gibi. | İşte, bu ve şimdiki dil tarafından büsbütü, bile! İusluğunu uyandırmıştı. Cereyan, pek çabuk oldu. 1848 de başlıyan edebi ve Li sal hareket hâlâ sürmekte (de etmekte) dir. Büyük Far (1914 - 1918) sonunda Çeh mem- İeketi istiklâlini ve Çeh ulusu hür- ik | yi iyetini geri almıştır. Eski bir köy- lü dili olan çehçen'n sözleri yetiş. mediğinden yeni ve va ikir- leri anlatmak için ozanlar V dipler İslâv ve Çeh biklerine ul vurarak yeni kelimeler bulmakta” e Bugün bu dil pek 2: zengin - dir ve ifade e iy ere bir lâstik- liği vardır. Edebiyatları hem ge niştir, hem türl lülük © (tenevvü) gösterir. Bundan bir kaç ay önce elime bir kitap geçti: (Yeni Yunan kah- ramanları ve ozan (şair) ları). Bu kitap seksen yıl evvel basılmıştır. Bahsi geçen kahramanlar şun- Yardır: Çavellas, Boçaris, Amiral Mi lan biteni yazanlar ise Zalakosta, Orfanidi, çe iki Suço, Zambelio ve Rankavidi ir nın o destanları pek güzel, pek ince, bununla beraber her cümlenin içinde (avuç avuç Türkçe ve Arnavutça sözler. v Bu: günün incelmiş Yüzer ieme gö- re bu dil az cok barbardır. Yanya” Müslüman - ce midir, Rumca Opios il to arap) ke ksevri (kit pa Çise) vi (rabbi) pos teli na desi pi)? "Tercüm “O ki şarap içer ve kitaptan anlar, (Rabb) ın di - > nasıl cevap kara e Zal lakostanın destanı da sey. radan e 'yıl geçiyor, Atina an dillerini büsbütün değiştiriyorlar, törpülüyorlar. İfa” de başkalaşıyo! sözler kurallarına çokluk bakılmazdı. Bundan böyle sıkı bir Gramer di le ve yazıya hâkimdir. Yunanca a- henkli bir ifade vasıtası olmuştur. Eski dil ai days her gün yeni yeni ınmakta ve zen- girik artmi ostanın mensup olduğu edebiyat okulasma (avam mekte" — ld) Ne Ni içinde iki kaplan vuran ad “Parçalanmış öküzün kokusuna gidiyordu, ateş ettim; vurdum; > ai > e çok acındım!,, arkasından sıyrılarak Kaplan avına çıkanlar bilirler ki avcı ne kadar ihtiyat ederse et- sin, neticede gene ihtiyatsızlık e - dilmiş olduğu mutl. anlaşılır. Fakat kaplan avcılığında daha az tecrübeli olanın daha az az olması lâzmı gelmez. Danimark: Ir Madam İrger İllam bu yıl nisan- da Hindistan ormanlarında avla - dığı iki müthiş kaplan ile bunun böyle olduğunu gösterebilmiştir. Yalnız bunu değil, bir kadınm bir erkek gibi kaplan avcılığı da ya - pabileceğini, onun için erkeklerle MÜSA klara malik olması lâ - zım geldiğini de ispat etmiştir. Bu çok meraklı av hakkında Madam İngerin arkadaşı şu tafsilâtı veri- yor: Bu baharda kaplanlarile tanı - lan Hindistanın Saptura Range tara fından parçalandığı haber veril - di. Bunun üzerine Madam İnger o kaplanı vurmak istediğini söy - ledi. Güneş batmadan evvel Cun - gel dahilindeki yere gitti ve Ma - tüne çıkılarak pusuya yatılan ye - re denir iL e vardık. Bir gün karar - | yi yirmi hana yerleşti. Mahan ağacların üs- | gaz Kaplan avcısı a; an, ormanda vurduğu kaplanların önünde Aydınlık bir geceydi. Fakat ay | batıp iyik halde kadından hiç | bir ses çıkmadı. Ortalık ağarırken İ gidip kendisin buldum. Çaldığım ıslığa ıslıkla karşılık verlidiğini i- şitince tehlike olmadığımı anlıya - rak ilerledim vemahana yaki trm. Taşlar arasında ölü bir dpi - lanın yere eğ gördüm ve Madam ia 2 ki kaplanı vur - dün ii her diye sordum. Madam İnger bir değil, iki kap- sol tarafa doğru gitti. oyunun ince, uzun clmasm » dan bunun bir ğunu anladım. Buna çok acındım. Çünkü öküzleri parçalıyan kap - lanın erkek kaplan olduğunu söy- Jemişlerdi, Dişi kaplan yarısı bit meden öylece yattığı söylendiği i- çin ikinçi hafif tüfeğimi alarak kaplanın ensesine bir kurşun ha yolladım. Aradan vi 8 > ded ene son im. Dişi kapla- nın geldiği soğa şi şimdi koskoca bir erkek kaplan çıktı. Bu kaplan ölü olarak yerde (o yatan kaplanı görmeden a leşine doğru yürü- dü. ra ayak Orada bir müddet may et- rafını dinledi. Ondan nı eğdi, yarı ökü dişlerine sıkıştırarak siiklerr - ğe başladı. hemen nişan aldım. Kap- ra ko; derhal ateş edecektim. Kaplan fil- da - . lan vurduğunu söyledi. Biraz ileri: | hakika bir aralık şikârmi bıraka" * de yatmakta olan ikinci kaplanı göstererek hâdiseyi bana şu suret- le anlattı: — Saat yediden bir kaç daki - ka sonra güneş dağların ardında kayboldu.Ay dolğundu, ğa her tarafı aydınlatıyordu. eçe © UZ: ilk kısa bir Aong gibi çıkan bir ses işittim. Bu ses yaklaşmakta olan kap- lanm sesi idi. Artık tüfeğim' hazır bir halde ve yerimde hiç kıpırda- mıyarak beklemeğe başldım. Se - kizden bir kaç dakika evvel ayni sesi tekrar (işitti er ses daha yakından geliyordu. Hemen ayni zamanda ir kaplanın göl - Zesini gördüm; Kafi ağaçların rak gene etrafını dinledi. Ben de ande kurşunu yolladım. Erkek am İnger'in izahatı bura da yel Bu av hakikaten 24 ni - “san 1934 tarihinde vukua gelmiş ve bir kadının bir saat fasıla ile ki kaplanı birden vurması kadın- b tarihinde ilk defa olarak gö - İngiliz orman memurluğunun Ma- kaplanların o cesur, cesur olduğu kadar da güzel kadın tarafından öldürüldüğü tasdik edilmektedir. an» | yo bi) diyorlar. Halbuki ondan biraz sonra gelen İzmirli Orfanidi şekil, tasvir tutumlarından lan ve sahne değişiyor. yon ye koymada büyük fark var. kani ahenge dikkat ez sö - ne düzen veriyor. biyer a geçen ozan ve yazanla- rin yazılarından pi dum: Gerçek! bunların kurundaş (muasır) frenk ozan ve yazanla - ımdan O ayırım edilecek yanları Zalakosta, Yanya dağlarında “ | yetişmiş, bütün dirim (hayat) m- de pek çok Türkçe ve Arravutça söylemiş biridir. o Halbuki, öbür tarafta kendi dilinin örtülü kal - mış, belki unutulmuş (o hazineleri e, kend'sinden sonra ye- Gşenler bu hazineyi açmışlar ve günden güne dillerini hem arttır. mıslar, hem inceltmişler. Gi m ed Bu bahislerimizden bir netice pi İs ufaklı edipler beklemek- İ çıkarabiliriz: Gerek ulusallık, ge” rek uluş (devlet), gerek din hu - ; suslarında yabancı nüfuz altmda kalanlar, o yabancı nüfuzun çürü” mesi, erimesi ve kendi uluslukla - rının (milliyetlerinin) açılması ü- zerine benliklerini Mesiyotlari Yavaş yavaş çare ya geliyorlar. | İşte Macarca da, Çehçe de, Ye- ni ame da böyle olmuştur. Bu dillere bulgarcayı da katabiliriz. | Bu, hemen hemen bir kanundur. | Yalnız edebiyatları eski ve olgun | yi ağzi bu hâdiseye rastgeli” | Bizde dil değişimini temellen- | ke rek ve yazanları bekliyo - eni İtalyancayı parlatan bir dam İnger'e verdiği bir vesikada' BEAR Yeni ESERLER Teretime külliyatı Sayı 14 olsto Alişan zade Ismail Hakkı Samimi Saadet eger marana İstanbul — 1934 Celâl Nari Gün a ği ak oni Mi ğ 1 SO Kuru kama yeri: VAKIT BS e : ii ü