YAZAN: İSHAK FERDİ KA Na, 101 Ji çadırdan gözetiyordu... Semra 1 tende urmağa aranmış i b görmüyordu. Gözlerini oğuşturdu.. ve €n içeriye baktı.. imparator, genç kadının dizlerinde sızmıştı Tatoru gezi | anlayınca, elindeki kadehi yanına iy ati yen bıraktı. izahtan şu m Ve hain bakışlariyle İskenderi Ku a) vw . Dişlerini sıka- a gülüm. m Caba içer ig ei — Orduların elde edemediği ti ai senin gibi bir hükümdarı, bir kaç içe Si kadeh şarapla avucunun içine a lan Semranın sana ve senin iyi - lerine kim olduğunu gösterceğim. Saris'in tüyleri ürpermişti. Rab, igin el "mi (Neşe ve sa- smra İmparatoru öldürecek & a takdis etti. İçmek | miydi?. iy meni u son şarap kadehi Çadırın içinde dalgalar ö- i. akan e ve tatlı bir uY- | hüm havası, deli ir kumandan Saris'i de mi sersem - n letmişti? ei, Mere ve demir bilekli kuman - la, Sadırın “e yalnız | e indan zencirlenmiş Ni si aks ediy olduğu yerde kımıldanamır » i Abı. içene ne > ini yordu... > Üsine uzattığı kadeh- | — Bu sihirbaz kaltak benide şaltmaktan ne ka- | mi büyüledi?. Sanırdı. İçiniz, haşmet-| Diyerek mırıldanıken, gözü - m ve ; Tatlı hir | ön önündeki manzaranın birden - bire değiştiğini gördü. Titredi.. ii Bü an ep içmek de- nayutkurd cile neler görüyordu? (Ölüm mabudu) meş'um ka - Söhiğ korkmadan, çekinmeden, etrafına bakmmadan çektiği han- çeri kınından çıkardı.. Bıçağın w- cunu parmağiyle yokladı. Receni N me hususiyeti var. *ile i eraber i içmesi mi?! ender, her yerd. iü kadınlarla li Genç kadının içinde sanki bir Muydu şüphe vardı: Dese veh “Acaba bir hamlede öldürebilir t e hu 8 i e. e > demek istiyordu! Se emra; hi e iş m Ynini bir şüphe sar- EM benizli çehresinden sezili . i Saris birden: bu zi » son kadehte bir ik m2 elli — Rüya mı görüyor Diyerek gözlerini le | ağ kumandan, Hint | gilkindi.... v Ale apar ile öldüremie- Gözünün önünde aşılan bu kor» ) aratoru Persepo- | K lann büyülü bir i asında baygın Nia çekti. torun çadırmı arka- e sahneye baktı.. Rüya görmi - öldürmeğe Bezelye (Devami e var) Nişan'andılar inde je torkunç di Bursa Ahmet Vefik Paşa has - ak KÖ *İ ş nanesi rontgen mütehassls: dok- , Me öm 807“ | tor Cevat Tahsin ere kızı İstan- bul belediyesi sabık eyeti fenni- soru dizine yatır- | ye imei Beyin yeğeni Ha- le Hanımla Arkara"a müt-kait e gözlerinden, kaymakam doktor Ali Riza Beyin Mi okumak pr akrabaların'an ve Cümhu - del gazetesi Arkara yari İnn içerde ai Adil By o arkıda Na nişan meras'mi dün Ke dık edile hay, ep kadehini hü-| Fuat Beyin içi laş İc dığımı | ra edilmiştir. Saad Saadet dileriz. liği yy yy hizl Akşam, a e uluş kurultayında a üyesi Dr. > Fuat ile Ankara radyosuna uğra - ik. Orada İç İşler Ba yi Baş çrmniinden Dr. Bay ia Nedim Wi na, şu radyon! n Gazi dö nenmesinde (1) ne m ve yararlı bir ygıt (2) olduğunu anlattı ve rafa iğ il sına bu- nun kadar Yi bulunamıyacağını da huği Benim de 'bu iş gözüme si Altizli sesi gö” türen bu kutu ln tim ve (Himaye Evi Türk çocuklarını ko- ek olduğunu » din- kadar t buca - ruma kurumunun ne demi Da döndüğü kadar, saygı dee! yicilere anlatmaya çalıştım. pr im ki şimdi yurdun dör ğında radyo makinesi olan her evin ılık Türk içimden Ka gelen duygu nimi doldur n düşünceleri Hap üliyolar iki genç hanım kız, iki genç mıyor. Şimdi işi vardır, yüümüş (10) al- mıştır, Ona mx urtarıcı, Büyük ü O bi. Timli eler ii yürüyar ve yö- e M in imparatoru | neldiği ma t. sığdıracaksın, soyanlığını b bütün ulusla” tüm yolumuz iii tarıcı > Ovada Türk çocuğu en hır oğlumuz bütün dinleyicilere tatir tat- i parçaları çal - maya başladı Ai sın salonunda biraz dinlenmek için top- “Tandık. Söz musiki üzerinde idi. Doğu ve batı pe diye ikiye ayrılan musiki il söz açtılar. Ben böyle bir şey s— KURUN'un Edebi Tefrikası No. 30 Yavaş yavaş değil, Kanadı Yaralı Selma bu işlerin farkında değil - di.. Şakir ona anlattı, Selma şaş - tı. Kocasına dedi ki: — Garip şey, Süheylâ evlen - mek istemiyor. Mazisini bilen ve kendini affedeni bile reddediyor. Şefik başını salladı: e yapayım?.. Elimden ge- leni yaptım. o Hata ettiğini gene de söyliyeceğim. Şimdi artık Şakirin itidalini muhafaza etmesi, annesine güler yüz göstermesi, onunla gene eski- herşeyi sezebilirdi. e şey vi stemiyordu. Esa - ünahını kavrı. - daha meydana çıkmaz yordu.. Yalnız hoşuna giden şeyle- lere inanıyor, gitmiyenlere inan — mıyor Bu silimi bir sistemdir. İn- uzundan ağır yükleri atar, insanı çabuk ihtiyarlatmaz. bilmiy: .B ve bir geri musi- vi Sn ayırt ediyordum. Bu yolda gin (4) ve söz ısısı (5) e ma kadar ki, sa olsun, yürüt enin say de ağartımı. şöyle bir söz söyledi: atınm düzenli musikisine . sÖZ birden bu kadar yıldır alış - yok ancak, tığımız da bırakamayız... “Yavaş yavaş ol sa daha iyi değil mi? ü len ön- kötü | geriye çeken yaşıyan çürük, bozuk ve köksüz bir Tece natlarını İskenderin ( üstüne mi Kasırgalar gibi fırlamak, Yı in Siman €ok tatlı bir uyku. germişti? | lar gibi koşmak, esen (D gibi e iğ Semra, imparatorun belindeki | sarsmak isteriz. EM lm a a üni İparaksra bir | zümrüt ye hançeri yavaş yava$ eg — öz yıldanberi yerinde ler amı, çekiyi (8) m Solea bu yavep Ya - hu, © dece e ueki Bu 2m çeken'el, ölümün eli a idi Gazi ülküsüne gönül W Türk ş değil al hızlı cocukları yavaş Yav“ ve hiç tırzlarından br ey yitirme de amaçlarına ert© vi başların gökten ile a era ın bekleyen dünyasmı çin ço - cukları lardır, Ni Başkumanı 0; Büyük Önden; yüz yılı on yrla vin geçeceksin. Yavaş yavaş Türk sö: ll voktur. a döneriz, ne sola pideriz ve sdoğri eden Gazinin kur oğmaktadır. İlerisi dönektir, son ize ve ie Zira yaşa - mak inancma sarılmış! Edirne Mebust: e AYKUT > Dönenme — İnkı Aygıt — eri — Vasıta Bilgin — Mütehassıs $. Soz ısr — Söz sahibi 6. Yağı — Düşman ? Rüzgâr lânın Perteve varmasını diyor, ondan beğenerek bahsedi - ordu. yor! Gebe bir çırpıda eee kabi- liyeti ne kadar varsa, istikbali ay“ dınlık görmek ei de: oka» dar vardır Hayat onun için düm düzdü. Şakirle Nermin evlendikten son ra, Süheylâ evlenmezse, Şefiğe'ar» kadaşlık edebilirdi... O'da henüz gençti, Daha einen tan nasibini almı projeleri kuru: eğe için “ saadet, dekolte El elmas ta kılan bir diyardı. erdugi terlik sesi duymaktan sanmıştı. Artik aşk macerasına tövbe et- mişti, Fakat ne de olsa büyük an - pıyor, herkesin içinde “anne,, de- miyor, sadece: İma ln İste pi dı m çok şendi, Neşesi üs - ali Şakire çıkıştı: #zmı açıp bir kelime söyle ... Pertev gitti diye mi surat ediyorsun yoksa?.. Şakir ses çıkarmadı. Çok üşü - yordu. Çeneleri biribirine vuruyor a du. Bu gibi vaziyetlerde, asrımı - aj zın icatları Bir ailenin biribirine sörliyesi çek sözü olduğu veya hiç sözü ol- madığı zaman, gramofon, radyo” orada yeti Ça ani ii kalmaz. Radyo, netice m müna kasaların önüne geçer. Süheylâ radyoyu ayar cer Ner min gramofonu kurardı. Ş-kirin yesine, hüznüne aldırış eden olma dı, Kimse farkına varmadı. Güzel, oynak bir şarkı söyletir- ken Selma güldü, Süheylâ hoslan- dı, Nermin dansetti, Şefik gülüm- sedi. Şakirin aklına gördüğü bir film geldi. Bin bir felâkete uğrayan bir aile. at canbazında anlatıyor... “Trajedi tersine çevrilmiş bir komedidir. Belki de Sr diğ hiç bir sevin krwmeti voktur, 8, Tüm — 9, Bayındı giy imar 10. Yümüş — - Mazi ife N KURUN 30 Ikinci dir slk Rİ sereemerer sena mass ssasanavanae Nakleden : Selâmi İzzet ig Tİ Hayır, tahlil etmiyecekti. Gece yarısı herkes odasına çe- — Geceniz uğurlu olsun. Selma o gece Şakiri öptü ve o za man farkma vardı: sıcaktan terliyorum. Tin Basan Şakir ne ga rip çocuktur! Evvelâ Nermin çıktı... Şakir, a- cınarak, babasını gözlerile takip etti... Şefik merdivenleri ağır ağır çık tr... Onun halâ çilesi dolmamıştı. Şakir balkonda bir sigara daha iç- ti. Odasına girdi. aranlık odanın penceresinde beyaz bir gölge... Süheylâ!... — Ne düşünüyorsun Süheylâ? di rü, gök yüzünü, seyrederken kendile - rini Oodüşünenler (o hastadırlar, şuursuzdurlar, ya sakattırlar, Ben içleini çekenleri tercih ederim: Bu güzellik bana bir şey ifade et- miyoru Birinin felsefesine bayılırım. De- —öESSİF İRTİMAL eza iE nizin karşısında insan kendini çok küçük görüyor.. Şimdi artık gidi- yorum: Allah rahatlık versin. — Gecen uğurlu olsun Süheylâ.. anki gibi el sıkıştılar. Fakat göz yaşlarını tutarak.. Şa- kir elini uzattı, kızın omuz atkısı: nın ucundan öptü... Hürmetle & tü. yuga V yordu: zacaktı: — Maşallah, bu ne iltifat... Bu ne zerafet... Fakat dikk bir hisle sustu... Birden anlar gibi oldu. Şakir Sel- ma nama, Şefik namına, kendi namına bir af talebi idi. e bir hayal gibi çıkıp git e aileler vardır. Birbirlerine çok merbut oldukları halde, - nün birinde dağılıverirler... mii yardır, bütün kerim vk zı nik vardır, bir araya ee leri zaman, tren bekleme yerinde oturan yolculara benzerler... E Şakir gitti. Bir sene Av- a bir şey Mei .. Söz ver demiyorum, ümit ver nilyoeyan Yalnız bana ii - mat et, burada olup bitenleri yaz.. Bilhassa kendine dair haber bek - lerim. Artık senin kıymetini öğren dim. Bizim için katlandığın feda- ei ai biliyorum. boyun atkının ucunu öptüğüm za- man, onun ne demek olduğunu an ladındı... İn sonra konuştuk. Bir gün . dedin ki — Sali hayatta yalnız aşk o z yı ei hayatta var olan yalnız aşk, sevda, gönül eyi a evamı var) E t ve t ya za de N Beyin validesi Nazifdar Kâ- mile Hannn vefat etmiştir. Cenazesi bü gün Divanyolunda Bayazıt cadi Güzel ndan kaldırılarak öğle NAMAZ: azıt camiinde kılmacak Merkez Efendideki aile kabrista; defnoluna: De