Suriye Kongresi “El'-Hakika” gazetesi baladaki serlevha ile yazdığı bir fıkrada Suriye Kongresinin Şam'daki azasından Azimzade Mehmet Fevzi Paşa ile rüfekası kongreden telakki eyledikleri emre binaen oradaki İtilaf Devletleri vekaletlerine müraca'at iderek siyaset-i hazıra devam ettikçe dahil-i memleketde zuhur idecek herhangi bir ihtilal ve isyanda Suriye Kongresinin mes'uliyet kabul idemeyeceğini beyan ve tebliğ eylemiş ve vükela-yı mezkure tarafından düvel matbuatlarına tebilğ-i keyfiyet konacağı kendilerine va'd olunmuştur diyor. Mısır Müslümanları Türkiye Lehinde Müdahaleye Davet İdiliyor Tribune gazetesinin müstemleke umuruna aid nüsha-i mahsusasından: Kahire'den: E'l-Ehram gazetesi Türkiye lehinde müdahale itmeleri zımnında Mısır Müslümanlarına vaki' olan davet hakkında atideki şedid makaleyi neşr etmekdedir: Sulh konferansına bilmüraca'a Türkiye'nin mukadderatı tayin idildiği gün düvel-i mezkureye karşı lütufkar ve müsamahakar davranılmasını rica zımnında Mısır Müslümanlarına hitaben neşr olunan bir beyanname bütün Mısır ahalisinin ağzında dolanıyor. Osmanlı İmparatorluğu'na dini ve ırsi rabıta ile merbut bulunan Mısır Müslümanlarına idilen bu halatın doğrudan doğruya kalplerine tesir itmesi ve bu kadar felaketler içinde çalkalanmakda olub kendisine mu'avenet idecek birini aradığı halde etrafında kendini yutmaya hazır yılan ağızlarına tesadüf eden bu gibi bir dostun imdadına şitab eylemeleri şayan-ı hayret bir hareket olmaz. Alem-i İslam'ın Türkiye'nin mukadderatını ellerinde tutanların adil ve rahim olmalarını taleb itmesi ve düştüğü mahalde kendisine merhamet eden bir kimse bulmayanlara mu'avenet eylemelerini hürriyetperver akvamdan taleb itmesi hiç kimseyi hayrete duçar idemez. Evet, çünkü hükumetler zulüm ve kahır ile temeyyüz etmişlerdir. Fakat milletler bilakis şefkat ve terahhum ile mütehassisdir. Devletler zayıf milletlere menafi'-i müstemlekelerini gözeterek dürbüni ile bakarlar. Fakat akvam bilakis hüsn-i adalet ve uhuvvetkari ile hareket iderler. Mısır ahalisi şiddetle hareket eden Avrupa hükumetlerine aciz kalan Türkiye'ye karşı hayırhahane bir tarzda mu'amele itmesini taleb etmekle cinayetin her ne suretle yapılırsa yapılsın daima cinayet olduğunu daha anlamayanlara büyük bir ders vermiş olacak ve bir adamı katl etmek bir cinayet ise siyaset namını taşıyan vadide dahi bir milleti imha itmenin aynı derecede cinayet olduğunu Türkiye hakkında beslenilen su-i niyetlerle yaşamak azminde bulunan bir milletin perişan idildiğini ve halet-i nez'de bulunan bir vücudu itlaf etmekle hunharane bir cinayet irtikab eden bir kimse daha müdhiş ve müteneffir bir hareketde bulunacaklarını düvel-i mezkureye ihsas etmiş olacakdı. İçinde yaşadığımız asır, hissiyat devri değil menfa'at devridir; Yahut ma'alesef menfa'atı hissiyata takdim eden bir deverdir. Ma'mafih Osmanlı meselesi karşısında bizim vazifemiz hissiyatımıza kapılmazdan evvel iyiyi fenadan tefrik etmek üzere gerek fevaid gerek muzırratı layıkıyla tedkik ve ta'mik etmekdir. Mısırlıların konferansa müraca'atıyla bedbaht kardeşi Türkiye lehinde müdahale itmeleri taleb olunuyor; fakat müraca'at edilmesi taleb olunan konferans Mısır meselesi hakkında ref'olunan avaze-i şikayetlere kulağını kapayan heyet değil midir? Mısır Heyet-i Murahhasası konferans kapılarını her gün vurduğu halde cevab-ı redden başka bir şey görmedi. Konferans kuvve-i cebriyeyi hedm ile yerine hakk-ı adaleti te'sis idecekdi; bil'akis şiddeti, keyif ve cebri temsil eden bir bina kurarak dağıldı, konferans bizim davamızı istima'dan imtina' ettiği halde bizim başkalarını müdafa'a etmekliğimiz nasıl kabil olabilir? Bu fikir olsa olsa hasta bir dimağın icadgerdesi olabilir. Du'amızla konferansa icra-yı tesir mümkün olsa idi kurban Türkiye hakkında biraz merhamet uyandırmak için konferans kapısının eşiğinde hatta alnımızı kanadacak derecede secde itmeye hazır ve razıyız. Fakat Karadağ'ın ilk evvel ahz-i mevki ettiği halde rica ve niyazlarına rağmen haritadan silindiğini, Romanya'yı ümit ettiğini istihsal etmek içün sesi kısılacak derecede bağırdığı halde dinleyen olmadığını, İtalya'nın -büyük bir devlet olduğu halde- bütün tehdidatına rağmen emeline nail olamadığını gördük. Bütün bu şeyleri ra'ye'l-ayn müşahade ettiğimiz halde artık rica ve istirhamatdan ne bekleyebiliriz?... Biz, sulh konferansının adaletine itimat edenlerin yanıldığı iddi'asındayız. Çünkü milletlerin gayrimeşru ta'biri ile tavsif ettikleri şey hakikatde memnu' ise de Avrupa devletleri veya sulh konferansı hakkında değildir. Binaenaleyh Mısır Müslümanlarını Türkiye lehinde müdafa'aya davet etmek faydasız bir harekettir. Hatta bizim için belki de zararlı olur. Siyasi düşmanlarımız silah isti'mal etmek suretiyle bize karşı mübareze idiyorlar. Memleketimizin hududları mahsur olduğundan nezdimizde bulunan düşmanlarımız kendilerine muhalif olan fırkaları dağıtmaya ve Mısır ahalisi meyanında nifak ve fesad tohumları ekerek tefrika vücuda getirmeye çalışıyorlar. Amal-i milliyemizi ortaya koyarak istiklalimizi taleb ettiğimiz vakit onlar hareketimizin dini bir mahiyeti haiz olub mallarına ve karılarına sahib olmak üzere Hristiyanları katli'am ideceğimiz iddi'ası ileri sürüyorlar ve biz bunu tekzibe tevessül eylediğimiz vakit kabahati Türkler üzerine atarak bizi İngilizlere karşı teşvik eylediklerini isbata kalkıştılar; bunu da tekzib ettik; ve bizim maksadımız hür ve serbest yaşamak olduğunu aleme ilan ettik. Fakat onlar bu kere de bizim Türkiye'nin aguşuna atılmak için İngiltere'nin pençelerinden kurtulmak istediğimizi ileri sürüyorlar. Fakat bunun da cerh idileceğini bildiklerinden bizim Türkiye'ye karşı tezahürat-ı uhuvvetkarane ibrazı suretiyle bu iddi'aların sıhhatini te'yid itmemize intizar idiyorlar. Biz Türklerle dindaşız, düşmanlarımız rabıta-i diniyenin bizim en zayıf noktamız olduğunu biliyorlar. Şimdi bizi Türkiye'yi müdafa'aya sevk iderek Mısırlıların istedikleri istiklal olduğunu zira onun ne demek olduğunu bilmediklerini fakat idare-i zalimanesine rağmen Müslüman bir devleti medeni ve hayırhah bir devlete tercih eylediklerini aleme ilan etmek fırsatını elde etmek istiyorlar. Ben bütün mes'uliyeti üzerime almak suretiyle ilan ve beyan iderim ki sulh konferansı nezdinde Türkiye'yi müdafa'a etmek hakkında Mısırlılara okunan davet, ne bir Mısırlının dimağından neşet etmiştir ne de ma'kul bir harekettir. Mısırlılar müteyakkız davransınlar!.... Suriye'de Neler Oluyor?... Beyrut'ta münteşir “E'l-Hakika” gazetesi bir nüshasında ahiren Suriye'ye gelen Emir Faysal'ın biraderi Emir Zeyd Bin E'ş-şerif ahalii mahalliye tarafından verilen bir ariza-i mutavvelede ecnebilerin Suriye'yi tehdid eden mutasallıtlardan ahalinin tesir ve heyecan içinde olduklarından ve istiklaliliyet namına başka bir şeye tahammül idemeyeceklerinden ve bu talebe muhalif hareket eden herhangi bir ferdi şiddetle protesto etmekde olduklarından ve memleketin şerefini ihlale tasaddi eden kuvvete karşı kan dökerek müdafa'a-i vatana kalben, lisanen, ferden ve cem'an ahd ü misak etmiş olduklarından bahsedilmiş ve bilahare aynı heyet İngiltere, Fransa, Amerika, İtalya ve İspanya devletleri mümessillerini ziyaret ile mezkur protestonun bir suretini tevdi' ettiklerinden ve Emir Zeyd tarafından heyet-i mezkureye verilen cevabda Suriyelilerin bu tezahürat-ı vatanperveranelerine arz-ı şükran idildiğinden ve Emir Faysal'ın, böyle bir ümmete istinad ettikçe bütün teşebbüsatında muvaffak olacağı bedihi olduğundan bahsetmiştir. Yeni Dünyanın İlk Senesi Sekolo Gazetesinden: Versailles Muahedenamesi İngiltere ittfakını Fransa için zaruri ve mühim bir ihtiyac haline vaz' etti. Ta'bir-i ahirle Fransa boynuna İngiliz zincirini geçirdi. Fakat Fransa'nın bu zinciri yüklendiği günden beri gayet tehlikeli bir buhran başladı; Almanya ile Rusya inkıraz buldular, Fransa bu zincir ile bağlandı, Amerika pek uzakda bulunuyor, binaenaleyh İngiltere bir nev'i istila cennetine mübtela oldu ki bu hal Almanların devr-i azametinde olduğu gibi cihanı taht-ı tehdidinde bulunduruyor; son aylar zarfında İngiltere siyaseti şekil ve mahiyetini tebdil etti; ve Versailles Muahedenamesi Almanya ile Fransa arasındaki bürudet ve husumeti teşdid ve birkaç nesil devam idecek bir hale koydukça İngiliz milletinin kadim hissiyat-ı ihtiraskaranesini oynamaya iştihası artmıştır. İngiltere bugün vaktiyle Napolyon'u ve bilahare Almanya'yı mahva mahkum eden hataya düşmüştür. İngiltere dahi diğerleri gibi yalnız bir milletin menfa'atini aleme nazım olabileceği zannında bulundu. Ve siyasi bahri ve ticari nokta-i nazarında menafi'nin icab ettir- olmayacağını arz iyler ve ayrılığı intac idecek bu gibi efkarı kemal-i nefretle reddeyleriz. Keçili Gazi Bako Keçili Aşairinden Yusuf Abbas Uşağı Reisi Seyit Ali Kırışlı Aşairinden Dursun Dersim'in Malcan Boğazı'ndan Şeyh Hasanlı Aşireti Reisi Ali Aşuranlı Reisi Çako İsmail Balaban Aşireti Reisi Başo -Diğer Telgraf- Hazine-i İslamiye ve makam-ı hilafet ve saltanatı düşmanlarımızın ihtirasatına karşı müdafa'aya bütün mevcudiyetimizle amade ve Memalik-i Osmaniye'nin ayrılık kabul itmez bir cihetinde meskun aşairimizle beraber iftirakcu her türlü şayi'at-ı kazibeye serfürudan ebediyen azade bulunduğumuz hakkında evvelce vuku' bulan müraca'atın İstanbul gazetesince su-i tevil ve tahrif edilmekde olduğunu haber alıyoruz. Vicdan-ı ümmetden doğan bir tercüman bulunduğuna kani' olduğumuz Sivas Kongresine her hususda müzahir bulunduğumuzu ilave ile beraber dahil-i cami'a-i İslam olmamız dolayısıyla sarsılmaz olduğuna dair altı yüz seneden beri kalblerimizde kökleşen ve makam-ı mukaddes-i hilafetden ayrılmaz bir emel ve necib bir gayeden başka hissiyata temayül itmeyüb muhafaza-i vatan uğrunda feda-yı cana her zaman hazır bulunduğumuzun bütün beşeriyete ilanını istirham iyleriz. Aşiretden Mehmet Adamanlı Aşireti Reisi Hamza Celalli Aşireti Reisi Binbaşı İbrahim