Yeni İşgaller Muvacehesinde İzmir işgalinin sine-i milletde açtığı yara bütün a'sabımızı tehyiç etmekde devam iderken yeni yeni işgaller altında sevgili vatanımızın en kıymetli parçalarından bir çoğunun daha ezilmekde olduğuna şahid oluyoruz. Maraş, Ayıntab ve havalisinin, muvakkat kaydıyla Fransızlar tarafından işgal edilmesi, Kilikya'da Fransız üniformaları altında Ermenilere yeni bir fırsat-ı ihanet vermiş oldu. Vatanlarını müdafa'a içün her fedakarlığı göze aldırarak bütün maddi ve manevi kuvvetlerini birleştirmiş olan bugünkü Türkiye'ye medeni milletler tarafından va'd idilen her türlü müzaheret ümitlerini sıfıra indirmiş, asırlardan beri Şark'a karşı daima gizli bir su-ikasd ihtiva etmekten vazgeçmemiş olan Garb siyasetinin asla değişmediğine ve hiçbir zaman değişmeyeceğine kuvvetli kanaatler peyda etmiştir. Vakı'a Türkiye bugün selametden ve her türlü esbab-ı müdafa'asından tecrid edilmiş, mahkum ve mazlum bir mevkide görüldüğü için hakkında tatbik idilen bu zalimane ve insaniyetşikenane hareketden mütevellid hissiyatına ehemmiyet verilmeyebilir. Fakat binlerce hakayık-ı tarihiye ile kabil-i isbatdır ki mevcudiyetini en son hamle-i fedakari ile müdafa'aya azm eden bir millet hiçbir zaman istihfaf ve istihkar olunamaz. Bir tarafdan sulh kongresinin dağılmak üzere olduğuna, ve yerine bir süfera konferansı kaim olarak Şark'a aid mukarreratın tayiniyle iştigal vazifesinin bu konferansa tevdi' idileceğine dair telgraflar sulh ve müsalemeti cihana müfrit bir merbutiyet ve insaniyetkaranesiyle şiddetli bir intisab iddi'a iderek işe başlamış olan medeni Avrupa devletlerinin Şark mesa'ili karşısında asırların miras-ı desaisi olan sürünceme siyasetine avdet ettiğini ima ettiği gibi, diğer tarafdan birçok aksam-ı vatanın hiçbir sebeb-i ciddiye istinad etmeksizin işgal edilmekde devam edilmesi de bu siyaset-i meş'umenin kazandırdığı boş ve tereddüdle mahmul vakitlerden bi'l istifade eski taksim esaslarına raci' emrivakiler ihdasına çalışıldığını göstermekdedir. En müdhiş ve felaketengiz ihtimalatı bile derpiş iderek icab iderse son ferdine kadar çarpışmaya ve ölmeye hazırlanmış olan, memleketlerini ancak yığın yığın cesetlerine basmak şartıyla bırakabilmeye azm eden Türkler içün dolambaçlı yollardan daima tekrar eden bu hasis istila emelleri ve bunlara müstenid emrivaki'ler, sefil bir mana-yı tehdidi tazammun etmekten, ve hain bir su-ikasda delalet eylemekten başka ehemmiyeti haiz değildir .Çünkü son varını oynamaya karar vermiş olanların artık pervası olmaz. Ancak bu işgallerin, ve koca bir millete karşı kast eden bu mezalimin ehemmiyeti, yirmi asırlık bir medeniyetin biriktirdiği efkar-ı insaniyetperveraneyi, Kurun-ı Vustaya mahsus ma'yub zihniyetlerin tahakkümüyle yıkmasındadır. Bu medeniyet asrının temellerini vicdan-ı müştereği üzerinde tutan bir insaniyet-i mütemeddine vardır ki er geç her memleketde mevcudiyetini hiss ettirecekdir. Bugün medeni milletler namına bütün akvam-ı cihanı idare etmek iddi'asında bulunanların hala ibtidai ve hasis ihtirasat peşinde galiblerin Kurun-ı Vustai hukukunu ihyaya ve mağlub milletlerin hukuk-u insaniyesini bile tanımamaya temayül itmelerini öyle zannediyoruz ki bu insaniyet-i mütemeddine kabul idemez; yahut mevcudiyetini inkar etmiş olur. Avrupa devletlerinin riyaset-i hükumetinde bulunan ve her nedense şarka mün'atıf olduğu zaman gözlerinde daima bir şerare-i kin ve ihtiras parlayan zevatın i'tisafkar siyaseti, kendileri gibi beş on muhterisin hasis menafi'-i isti'ariyeye merbut hesablarını okşamak itibarıyla şayan-ı kabul görülse bile, ümit etmek isteriz ki, bunların arkasında, kuvvetli münevver bir ekseriyet, yalnız hakikiyeti ve insaniyeti hedef ittihaz eden bir vicdan ve irfan ile Şark'ta istikbalin pek mühim bir unsur-u terakki ve medeniyeti olmak içün her türlü kabiliyet-i uzviye ve tarihiyeyi haiz bir milletin boğazlanmasına lakayıt kalamayacakdır. İşte bunun içündir ki, bir tarafdan mevcudiyetimize hürmet ettiklerini iddi'a iderek bizi avutdukları halde, diğer tarafdan en çirkin vesaitle vatanımızı parçalamakda devam eden meş'um hareketlere karşı; biz de bir tarafdan azm-i millimizi en son fedakarlıklara dahi şamil bir iman ile takviye, diğer tarafdan da insaniyet-i mütemeddinenin vicdan-ı umumisine hitab etmek istiyoruz. Şimdiye kadar olduğu gibi, bugün de bu hitabımız siyasi entrikaların levs ve fesad ile meşbu' cereyanları arasında kaybolabilir. Fakat unutulmamalıdır ki milletlerin sesi daima hakkın sesidir.Ve hakkın sesi her zaman muzafferdir. ∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼ Protestoname İngilizler tarafından mütareke ahkamına mugayir olarak işgal edilmişken ahiren tahliye olunan Ayıntab, Maraş ve Urfa'yı bu kere de Fransızlar işgal etti, bundan anlaşıldığına göre Düvel-i İtilafiye milletimizi vatanımızın en güzel parçalarından mahrum bırakmak hakkındaki mütekabil tasmimat ve tasavvuratdan bir türlü sarf-ı nazar idemiyorlar. Sulh konferansının mukarreratına intizar etmeksizin suret-i zahirede muvakkat ve ihtiyati bir işgaldir diyerek projelerini tatbik idiyorlar. Osmanlı Devleti'nin yedi asırlık şa'şa'alı bir hayat-ı tarihiyeye ve seri ve kuvvetli bir inkişaf-ı teceddüdün bütün esbab ve anasırına malik olduğunu nazar-ı dikkate almak istemiyorlar. Vatanımızın uzviyetinden koparılacak parçalarla beynlerinde tevzin-i menafi'e çalışıyorlar. Düvel-i İtilafiyenin harekat ve tatbikat-ı vakı'ası gayr-i insani oldukdan başka adalet-i tabi'iyeyi ve sulh kongresinde kemal-i azamet ve haşmetle ilan edilmiş olan esasatı ve Türkiye'ye bütün cihan muvacehesinde Wilson Prensiplerinin on ikinci maddesiyle idilen va'adleri paymal etmekdedir. Türkiye'nin taksimine yol bulmak emeliyle Yunanlılara işgal ettirilen Aydın vilayetindeki kıtal, tazyik ve imha feca'atlerinin şimdi de Ermenileri alet eden Fransızların işgal ettiği Adana vilayetinde, Maraş, Urfa ve Ayıntab'da aynen ika'ı bütün bu siyasi haksızlıklara bir zamime teşkil idiyor. Düvel-i İ'tilafiyenin bugüne kadar yapmış ve yapmakda olduğu mu'amelat-ı hakşikenaneyi kemal-i şiddetle protesto ider ve onların memleketimiz ve milletimiz içün daha insani ve daha adaletkar hissiyata arzularıyla avdet itmelerini temenni ideriz. Milletimiz kat' ve taksim-i uzviyetine ve zillet-i esarete razı olmaktansa bütün kuva- yi maddiye ve ma'neviyesiyle mevcudiyet ve hukuk-ı meşru'asını müdafa'ada azimkarane devam ve sebat idecekdir. Bu meşru' ve ulvi kararda milletimizin bütün ma'nasıyla müttehid olduğundan Düvel-i İ'tilafiyeyi haberdar etmek isteriz. Bu hususda milletimizin yükselen sada-yı meşru'unu duymak istemeyerek tutulan tarik-i gayr-i insanide devamın verebileceği netice pek elim olabilir. Ve bu halin yalnız birkaç memlekete değil, belki iki büyük cihana sirayetinden korkulur. Bitdabi' böyle bir felaketi azimenin hamule-i mes'uliyeti Cenab-ı Hakk'ın ve alem-i insaniyetin huzurunda İtilaf Devletlerine aid kalır. Bu sözlerimizle hukuk-ı mevcudiyetini müdafa'adan başka bir gaye takip itmeyen milletimizin amal-i müttehidesine tercüman oluyoruz. Meşru' feryadımızın bütün haksızlıklara rıza göstermeyeceklerine emin bulunduğumuz Avrupa ve Amerika milletlerine sema' edilmesini isteriz. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Namına Mustafa Kemal - - - - - - - - - - ❖ - - - - - - - - - “Tamim” Sivas 14 - 11 – 35 İngilizlerle Fransızlar (1916) Bin Dokuz Yüz On Altı senesi akdetmiş oldukları mu'ahedeyi esas ittihaz iderek sene-i haliye Eylülünün onbeşinci günü “Suriye İ'tilafnamesi” namıyla tarih-i milliye yeni bir sahife-i gadr ü tecavüz daha ilave eylediler. Milletimiz Erzurum ve Sivas kongreleriyle hukuk-ı mukaddese ve meşru'asını müdafa'a emrindeki azim ve kararını cihana ilan eylemiş idi. Binaenaleyh bu ve bu gibi mevcudiyet ve istiklal-i meşru'una kasd eden caniyane mukarrerata asla boyun eğmeyecekdir. Mezkur i'tilafnamenin vatan ve milletimizi alakadar eden mevaddını vahdet ve teşkilat-ı milliyemizin enzar-ı teyakkuz ve intibahına arz eyliyoruz: 1 – Vatanımızda İngilizlerin haksız işgal etmiş oldukları ve bu def'a tahliye eyledikleri menatıkı Fransızlar haksızlık üzerine haksızlık olmak üzere işgal ile işe başlayacaklar; 2 - Haleb'i hariçde bırakarak şehr-i mezkurun garbından geçmek ve Urfa, Ayıntab, Maraş ile Adana vilayetimiz gibi ekseriyet-i kahireyi İslam ve Türk teşkil eden en zengin