“Si TyEo93 öyarüreürer ürer tüldiğ inyt va Sluhötüez 458 Tue TUNSIAOJ <8 Ufursoubyemu 19J49p rjepuSeg unUo “JAN s9kruspsul 3A siey uyayu “11g &3g 1503 “19)51 TursturLipjey Üstü 13fi SA J9A$n1 3A TUTS3PET IGIB DJ9JJİYEA O UğU -Ae ururezmul 115ySe SA vr “epi uejnZoğ 11 #yeg Sf wepxejund üğuüg “si Koğ 15Ö3 “Tütirgtğiı Ipi Srüretijışe ühpe 9) sid &pJO4 ng öp3ig “u3f1 Srums jesişun isjfopotutnüi Lr89fi SA TPE “11 04 Snurğop aiventeğ “dijpo fAğEK Üfes 0 üöüüz “ya4tnıSou uiztej Epednlay 1 Tejâramyezig opLİ93 99ms zısy9dsıu “nu tg e mMeğutpıse ilg 1ğe$e da “epieyshstiy fig | “&etes WeTo 97904)5 şeğbyul yerBuvsp Bu “O SA ül uskifroyı ÜSAlpetLiıNtİ EŞİTSE) “1öjipi Oy SA ; TULİSA yedez 21S)9dS1Uu 2434 BAtuıjo vestadd aDursö4ları 2BIPİ s1 rrejripdo MUĞUSO e âğ — 84 —: rihle meşgul olmuş her Türk tarafından o- kunmuş olduğu için onun muhteviyâtını taf n sil etmiyecöğim. Burada bir hususa, nazafı dikkati celbet- imek isterim, o da Osmanlı devleti ricali ara- il sında; onun inhitat sebepleri ile uğraşmış o- İ | | belki pek geç zamanlar müstesna, hiç anla- madıklarıdır. Bunun en parlak misali de işbu Koçi Beydir. Bu zat, risalesini 1630 da yazmıştır. Uzun sayfalar kaplıyan işbu tavsiyena- .nesini İV üncü Murada verdiği vakit Avru- pada matbuat işlemekte olalı iki asra yakin a bir zaman geçmiş idi, ve bu hal, ve matbâaa- | : nm ı faydaları İstanbulda malüm idi. Zira Ko- ii ve ei erin kumandasındaki gayet muallim askerler, aldıkları emir üzeri- ne muntazam surette şerit gibi açılıp büyük bir cephe tutmak usulünü öğrenmişlerdi, si- lahlar dahi epeyi terakki etmiş ve toplar ga- yet hafif ve Eh olmuşlar idi. aa Hapyip1s1s98 #ylejoğ SYAHEyEA194 pıSEU ou -m9pap ueknslary WEĞINE$ oydoz 2434 uop -sipyep 119J)9yoJuroLu SUNG uejung kana -s1 You? YEZI EYEp 1423JOU TI 2107zn HEJO Hez sg euleyuejo 9y)941yeLU 1SE41S OA çev -0Ö1 'uyulajdegos . yeziYu1 UTUTOJE yeğ aejrpres (dnjo. meye) seşnsieg Jıyeo 9A pe 49J ai e — 93 — sıklarından birini ihtiyar etmek ıztırarında mak, körkusiyle Rüs Çarinin önl eden Teinei Mahnı, dö miyon pek tirladığımız torunu Vahdettin, ve onün Cezayir umumi valisi Mösyö Jules Cam- bon,, nun himayesi altında “Oktav Depont, ,L10j991 12331 TUrşTeY feunejae a ÜUNESL “e&ruumpufiğn? TUYEY genmey Birey üz !1elinjmş YAEp olkusynarla Telve epuütüm üöpjes utputusnp 15 Tüifi Sa yink “rej$ryey Jeyyi Uly JEVU29 240 70 19J49g 9A üeri pfopursoğm ueasınL “PLRULA O,, mfokipopyeu 119jojtuh9 1S Uep -üutyejdes hut #9 UIGEMİŞ Jig 1seiliseg 3U9y ereyng “BALI TüE4 “ulurepepumynu Yanl “0 “Apzo4runjezig TLEYUN eurepıdığ up 231 ıfie3 Geyeğ pieizemağn oogrye LeJNIp e — 96 linin hayatı menfaatlerine taallük eden Me- seleyi kemali merakla tetkik ettim. Eyice düşündükten sonra, bu sırada vazife icabatı- seve tebaiyetin lâzım geldiği neticesine var- dirn.Bi? müslümanın en ziyade takdis etti- gi şey olan din, onun hususi ve resmi haya- nda bilcümle fareketlerinir nazımı ve her yeide olduğu gibi politika sahasında dahi hakiki rehberi olmalıdır. Peygainber, sarih olan ve tereddüde müâhal bır: kelime- lerle fitneyi haram kılmıştır. dü minelkatil,, Kelamı mukaddesi mutlak surette her türlü fitnecilerin faaliyetihi sona erdirmelidir. Mukaddes kitap müslümanları irgat için tekrar diyor ki, “lâ tüfsidu filars,. Emir sarihtir ve meştu hiç bir kaçamağa ineydan bırakmamaktadır. Nizam şu suretle devam ediyor: Müslümüânların islam cemaatı hâlinde sivil itaatsizlik hareketine iştirak o etihemiş olmamaları şüphesiz büyük bir BEP Mp bilhassa Pencap ve Sint'teki müslüman kar- döş ve komşularıma müracaat eder ve mu- karides dinlerinin eihirleri haricine çıktâk UfBA Sura; ehitiyelis Püiüroyn 9p1ei9$ n$ gunep UYU. Jojogozeynmi “11p dani tutak Epyifkeroy dozadsıti Löpyanl, eu “eli zndeşiy #eeyo Yeys rsöle Spslrsk ız#ğ 34 zöfsfüuüopjn4 elejsıjin 1, vird Up. 1d “erezmA tkdpisd 181739 10893 urun ay ulğ 24 “ztu3p 151291 YUMMY - adi, “Tp1ajsri)ölop y3J011pU1 13f5ğ18p aiğe siğfutorğnut Tıejfzitirte) İZEğ Mİ Yİ LI , <eğgıptisti üeptirjere) Liejtipıo 18İ Dlty B1o 3a 1pı SALUNÇOYL S1fEi 1ptieA) 010211 Yö ; ahdötye) 331594195 repeij bulityelo ULİSE naim XIX eputiejeMo USE DUL LAX 1SBi0 ise ye” A Biliyorsunuz ki, Osmanlı devleti saltana- tı şahsiye ve en son beş on sene zârfındâ da saltanatı meşruta esasina müstenidefi idarei hükümet ediyordu. * “Saltanati şahsiyede her hususata yalnız . tacidarların ârz'u, erhel ve iradeleri hâkim- “dir. “Milletlerin: arzu, emel, irade ve ihtiyaç- ni alan mehfâatpefestten, badişahin zihiniyet ve dizüsunu bir lâzimei serhaviye, bir lâ : hâi kufaniye gibi herkese telkin ederler. Bu telkinat karğisinda bir gün bütün halk, bu “arzu ve iradenin * * bilamuhakeme - iradatı *'semaviye olduğuna kani olür. Bundan töter- rüde fıza gösteren bir inilletin altiböti fela- musibettir; i “Arkadaşlar : Son tavsif ettiğim toktâda cik Deme. lı devleti hakikatte ve filen #ialırumu istik- bir devlet ki, gümrükler i için rüsum muame- lesi ve şaire tanzimi hakkından menedilir; bir devlet ki, gönüller “izerinde haklı kaz.