19 Eylül 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

19 Eylül 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iğ Vay tereyağ, vay! ADEYAĞINA, tereyağına fiyat konulduktan sonra, mübarek- ler, piyasadan pılayı, pirtaya 4opiayıp kaybolmuşlardı. Ne neye sinmişlerdi? Ne #lemdeydiler? Keyifleri niceydi? Bilen yoktu. Galiba, çile dolduran dervişler gibi inzivaya itikâf köşesine çekil adi! Va vi adan çekilmelerine rağmen, yine arada ele geçirebil'- yor, üçyüze, üçyüz yirmiye, bilemedin üçyüz elliye alıyorduk. Halbuki şimdi. gıda maddelerine cikoyma işi kalktı, satış serbest bırakıldı, fiyat konmmaklan vazgeçildi. Buna rağmen tereyağını 490 den, beşrüzden, bir santim aşağı alamıyoruz, Hami satış serbest © bırakıldıktan sonra, rekubet boöylayacak, ücari tekabel boşlayınca da fiyalar düşacekti!.. Evet, filhakika, rekabet başladı. Fakat fiyat düşürmeyle değil. artmasiyle başladı: Tüccar arasında fiyat yükselimek rekabeti?,, Bit mesele daha var: Mepimiz biliriz ki tereyağının ceşldi çoktur. Cins cinstir «nü barekler?,. Böyle olduğu halde, fiyatlar aşağı yukarı birbirlerinin ayn ie Giyecek, yiyecek maddeleri , tereyağ fiyalları du yüksei- miştir, Hem de alabildiğine... Bu yetmiyormuş gibi, üstelik yağlar da karışıktır. Mağşuştur. Sihhate muzir şeylerdir, Bunları taşak çoruklar yiyor, Böyle karışık, kuvvet hastasını kaybetmiş şeyleri haslalara, çocukları ve hattâ sıhhati yerinde olanlara yedirmek doğru mudur? Tereyâğının ve bu arada sadeyağın bu kadar pahalanmasın. daki hikmeti anlayamıyoruz doğrusu.., Belki bazı sebepler vardır. Ve olabilir. Ve buna bizim aklımız ermiyebilir, Fakat fıyul yükse- işimin de bir derecesi. makül bir haddi olmak lâzımdır. Alikadarlardan rica ederiz, yalvarırız onlara, Bu işle uğraş- sınlar, biraz meşgul olsunlar, İncelemeler yapsınlar, belki bu sw retle fiyatın düşmesine sebep olurlar. Yölnız satışı serbest bırakmakla vurgunculuğun önüne geçi- lemer, Ye esascu geçilmiş de değikdir. Halkın yüzü gülmesi, fiyata rın düşmesi için, her şeyden, güzel sözlerden. vaitlerden evvel ta- kip»fikri, kontrol lâzımdır. Yağcıların: — Fiyatlar, biz yükseltmiyoruz. Sölçüler yapıyor. B'r kilo yağ on kilo söften çıkar, sütün kilosu da 35, kırk kuruşa,.. Sonra, İsti bula eskiden civardan çok kaymak gelirdi, Şimdi gelmiyor, Kat- mek gelmezse, yağ nasıl çıkarırız! Dereleri de, doğru bir iddia, bir hakikat olmasa gerektir, İşi bu zaviyeden de tefkik etmek gerektir, Böyle yapılmazsa, yarın öbür gün, haslalarmızla, çocuklarmızla, vitrinde gördüğütüz, ufak bir paket tereyağının karşisına geçip, içimizi çeke çeke: — Vay tereyağ vay!., Hasretini çekiyoruz, neredesin”? Diye avaz avaz bağıracağız! Ey dil senin de geçit tahassürle her demin LAEDRİ ENES kiş soğuğuna bile dayanmış, Çinde, yapraklar, her (ay toplanabildiği halde, Pâvi nebatat buhçesindeki çay fidanlarından, amcak, üç yahut dört ayds toplanıyormuş. Ru çay- Isrda, kokuca kimyevi evsafca, Çin Malyanın “Pavi” nebatat bahçe si müdürü, bahçede, çay yetiştir. me terrübesi yapmasını düşünmüş 45 sene evvel, muhtelif cinslerden çay fideleri gelirimiz ve bunları camekânlı bir yere dımı. 30 se nedenberi, çaylar. böyle camekân içinde duruyormuş, Onları, kurut diye havaya maruz - bulundurmu. yorlarmış, Halbuki, hir gün, kışın em şid detli bir zamanında, çayların üze © rinde bulunan csmekânın camları © Olarılmış, “kimse de farkında olma. mış, çay fidanları, günlerce soğuk havaya maraz kalmış, fakat zerre — kadar soğuktan müteessir olmamış. Nebatat böhçesi müdürü profe- © sör Pollset, bu tesadüf sayesinde, çayların İkilme alıştığını anlayın. ca, iecrübesini genişlelmiye karar vermiş, Pu surelle, açık havada, — yismi metre uzunluğunda bir çay sahası meydana getirmiş. Pavi nehalat bahçesindeki çay fidanları, sıfırın ağında 16 derece —.... Mes, Prünner, bahçe kapumızdan girerken, bitişik erin bahçesinde oturarak heremnanki dalgın ve im #anlardan wzak tavriyle sigarasını içen Rona'ya, yüzünde muzaffer ve memnun bir ifadeyle, bir defa daba baktı. Fevkalkde bir havadisi an“ neme yetiştirmek arzusunun verdi” Bi sabırsızlıkla, ayakları birbirine dolaşırcasına koşarak bana doğru geldi: — Annen evde mi, oğlum? Çayırdaki fazla uzamış otları bis çiyordum. Nezaketen işimi birake rak. tabak çanik yakırtılarındanda anlaşılacağı üzere annemin mutfak. tu bulaşık yıkamakla meşgul oldu” #unu söyledim, Kasabada, Mrs, ç Prumner, en taze haberleri veren bir ajanstı. Bilhassa bizim ailenin “bütün muhuvere ve dedikodu ser — mayesini onun getirdiği havadisler teşkil ederdi. Yirmi senedir, hemen — her gün onun ven! bir iskandalın beyecaniyle bire koştuğunu gör” müştüm, Bant ise, hâlâ küçük bir « Şeeuk mnamelesi yapardı, Bende o muameleye göre hareket etmekis devam ederdim, meselâ, bndn gizli -—.— çaylarının aymı hulunuyormu$, Bu Werübe, İtalyada. çay yetiş- tirme havasını uyandırmış, Profle- sör Pollaci'nin fikrine göre İlalyar nın şimsi tarafları, Po vadisi çar ekimine müsaitmiş. Profesör, Musoliniye, bu İtalyan çayından bir paket hediye etmiş, Duçe, menileketirin bi yeni mah- sulünü ihüva eden bediyeder memnun olmuş. Yabani köpeklerle mücadele Birleşik Devletler Amerikasının Oklâhama hükümeti, memlekete s0- kulan ve bir çok zararlara sebep o. lan yabani köpeklere karşı şiddelli bir mücadeleye girişmiştir. Bu yabani;köpekler, yalrız bir mıntakada, iki haflada, 50,000 do, larlık “hayvan parçalamış ve yemiy- lerdir. nin kolayını bulurdum, Mutfak pencereleri yağlanmak İstiyordu, o Şimdi © işi görmnin tem sirasıydı. Tabak şakırtıs? birdenbire kesim mili ie heyecanlı setler gelmeğe EN Mrs. Prunner, kelimeleri çatlata çatala: — Bak ulanmaza, diyordu. yine orada oturuyor. Sekiz sene evvel içindeki ateşin, suya atılan bir meşale gibi, birden bire söndüğü ( seredenberi, bizim komşu Rona, siyah pamuk «biseyi, maf esmer yüzü, siyah. parlak şaçs Yariyle, kapısının önünde bep böy Je hareketsiz otururdu. — Cinayet bir gün nasıl olsa meğdana çıkar, — diye bizim aj#ns devüm giti — laşocağının !a ük binde cösedi bulmuşlar; Ahnem: — Pedro'nun cesedini mi? diye hayret etti, Bu kadar sene sonra, kabili mi? — Taşocağına su dolmuştu ye, on senedir falun hep göl halinde dururdu, Şimdi, bü suye 'ulambss “Uzaklara kaçınır, yoksa suratını. Za tölürürüm ? Sizi tanıdığım için utarıyerum, dudaklarımda bıraktı ğinez öpücük izlerini silmek için dudaklarımı kizgin bir demirle yak i mak istiyorum.,, İ — “Hakilnten bana böyle mi söy” İ yersiniz? Hayır, değii mi? Bana bu İ kadar zalimce vöz söylemeye ersa" ret edlemiyeceğinizden eminim sev gilim, “Eğer kalbinizde bana karsı ye, hattâ acımaya benzeyen birtalam hisler vaa (yalvarırım İ size bence çok azir gri mukaddes İ olan bu sevginin hayâli kalbiniz . Aen silinmesiir.,, Mahpus mektubunu manzum ©- larak bitiriyordu , “Sevgilim, eğer artık beni sev - tiyorsanız, hayatım sizin olsun. , Pa rnkaddes Sırrı saklamak vazi İssini bana Mrükınz, mezardan bir esef sesi yükselsin ve mezar taşıma bir irnit otursun! Bir ka- dinin gelip ağlayacağı ümidi.., 30 Son kününde Valeriye şun- ları n ş “Bugün »ize ufak bir manzume gönderiyorum, eğer beğenirseniz besteleyiniz ve jabukça bu besteyi yaymiız, Jüri azası dinlerlerse hak koda daha mtisamahalı davranır. tar, “Rahların dansı “Düşücelerim, nereye uçuyor: muz? ve birbirinizle kolkola girmiş neler söylüyorsunuz? Ne tatlı eh vldaşma, o kanatlarmız ne kadar fit! Ne yapıyorsunuz? Dansr . mız yorulmıyan bir ahenkle «allanı sonız, sarhoşlağumuz, o okşama'e, rım ve ebedi bir geceye doğru yol culuğumuz, Bu seyahat meye iyi? Bu şarkılar niçin? Söyleyiniz ba » Da, bu çâbalayış neden? Sizi böyle kim oynatıyor? Sarkı söylüyoruz, bayram yapıyoruz. Güze? günlerin tekrar geleceğine fimidiniz var mı” | Rabah vörrür hattâ soğuk poyraz bir aşk soluğu'mibi eser mi artik? Bu tatlı a'ev ne? Yüzlerimizi aydın latan fakat gözlerimizi karartan bu alev, Başlarımının tzetini yal. dırlayan safağın ne olduğunu size ben söyliyeyim, Safak bir peridir, öpücükler ve sevgiler perisi, Bize yemin oder, bizi aldatır, sevginin sOnsuz olduğunu s5y'or,, Birçok sairleri standıracak ka dar güzel değil mi? Moktun sw suretle bitiyordu: “Beni bülâ sevdiğin doğru wu* RBann cevap Ver seviilim, çünkü bu dakikada beni yalnız senin ©e cabım temin der, “Artık meklahı bitireşim, eiln j Mü söylenmemesi âzım gelen bir çok seyleri söylemek üzere siüuğu mw Bissediyorüum, Seni öperim sev gilim... 31 Sonknunda ayni şeyleri bir dahn tekrarladı. “Severilim, “Teâlâ csvap vermiyorsun, Ne acı şey, Havdi bütün siivhelerini bir tarafa bırak ve bana gizel sey İer var, Senin eek zâlim olduğunu bittim feat bn kadar insefamea xâ'im olabileceğin; tagavenr etme mistim. Senden önümüzdeki pa, rartesi gününe kadar bir mektup AT Tarihin büyük davaları: ' ampl Cinayeti ulvarı Toplayan: Muzaffer ESEN bekliyeceğim, Ve o mektup gelmez | Rober müdafaa edecektir.,, dedi. se intihar edeceğim, Hapishanede Bu Gabriel Rompar şöhret kn ihtihar olur mu deme, Burda inti- | zanmış genç bir avukatı har daha kolaydır, Önüme getiril Mahkemede: v N len yemekleri yemen, olur biter. 25 Şübatta mahkeme ilk celsesi” “Allahısmarladık yavrum, ,, ni aştı, Dava basit görünüyordu, Bu yazılar hapishane müdürü - | bir esisede bitebilirdi, fakat sargu nün ve sorgu hökiminin sansörün | cok uzadı ve dava sürüklendi. den geçiyordu tabii, Fakat adâlet Anastay mahkeme salonuna te. hislere kapılmayacak kadar yük . | miz ve düzgün bir elbise ile çıktı. sek birşeydir. Onun için © suçlu - | Sin traş olmuş, sacları Siya kem nun hulyalarından ve tasavvurla” | silmiş, bıyıkları ince idi. Duran rmdan müteessir olmadan yolunda | bir askere yakışır şekille idi. Göz yürüyordu, leri içersinde hiçbir akis görülmü- 37 Sonkânunda o müddelumumi | yen durgun sulara benziyordu. Sağ iddianamesini hazırlamış 30 sonkü | bileğinin biraz yukarısında dövü . nunda sörgu hâkimi suçluya tebli, | lerek yapılmış bir çapa resmi pek gat yapmıştı: az kimsenin nazarı dikkatini cel - “Sen ceza mahkemesi Mösyö | betti, Sesi burnundan geliyordu. Blohun reisliği altında 9 Sübetta | Sözlerinde samimi o görünüyordu. toplanacuk ve müddekumumi muavi | İlk sorgusu yapılırken reisin sor- ni Mösyö Bulloş iddinnameşini oku | duğu: “Mesleğiniz nedir?,,, Senli. yacaktır.,, we bir hıçkırık iğinde cevap verdi: Suçluya bir avukat bulundurup | “Asteğmen,,. Tatundarmayacağı da soruldu. Dava devam ederken birçok ga“ Anastay “beni mahkemede Hanri | zeteler, mahkeme reisinin ibma - aaa | nden, sinirlerin hâkim olamama smdan, birçok seyleri mütemadi . Yen tekrar etmesinden acı aci Si, kâyet ettiler; saçla birçok suale re çok merhametsizce cevaplar ve, tiyordu; bu davanın güzel bir rö pörtajını yapan İntransijan £nz6 tesinin 27 Şübat tarihli saymında şa cimleler vardı: “Davada reis â Haber'in bulmacası g1234 Sara 91014 OBAGAFUE dikkatini se kemedi; zira hareketler ve sözler çok heyocansız idi. Anastay hâkimlere eziyet etme- den vakayı anlattı: ümüzekkep kelime). 2 — İngil'e hariçiye pazarı, « sarhaşıın sattığı, 3 — Yokdeğil evlât sahibi kadın, — Mükavemet edilmez bir kav. vet beni İtiyorüu, 'Tampi bulvarın golinee yukarıya çıktım, Katta Ya tılmısını, Bir hizmetçi kadın bana bir tenk, 4 — Yarada bulunur, “Hadam Dellar birinej kattadır.,, mahkemede açılır, 5 —— Bir edatm dedi, Kıra “teşekilir ederim, İs kısaltılmışı, otrafı su ile çevrilmiş | mukabele etim, Tekrar aşağıya İ- karalar, 6 — İtikat, bir coğrafya rek kapıyı çektim. Madam Del - tabiri, 7 — Ahlâk, atın tuvaleti, ki, Bu sırada & — Para dolabı, tekdir, 9 — Bir | bizağemr kalsimmağı Karmrdım. Fa vilâyetimiz. kuvvetli soğuk mevsimi | kaş vicdan Azlbı beni durdurdu. sss (mürekkep kelime), 10 — Boş şey. ağacın kolları, bir edatın kısallılmı- 31, 11 — Nemli, Fransada bir kule. Yuyarıdan aşağıya: 1 — Kendisine muhabbet besles nen, mevebi, 2 — Bir işi çevir meklik, nazik değil, 3 —— Şeyinn cinsinden, hiyanet etmeklik, 4 — Kısa zaman. şeref, ve haysiyet, (asip) in tersi, 5 — Kölek, 6 — İtikat eden. isim, 7 — Şeref, bir e 8 — Ortada, yokelmek, 9 — Nota, bulmaya çalışmak, 10 — Bir spor, bir emir, 11 — Bir soru edatı, şüphe, Dünkü bulmacamızın hatti: 1 — Vidasöken, G, 2 — Esafil Fire, 3 — Givelek, Zat, 4 — İmat; Necaşi, 5 — Z, İş Saman, & — Ecenip. Mali, 7 — Lif, Kah, Taş, 8... Eliçabuk, R. 9 aş, Yayan, H, 10 —L, Le, Uzama, 11 — Kis rılarak, V. EŞ Vilma Clark'dan naleden: İlhan Tanar tahık çalışmadan o sonra, Pedroyu bulmuşlar. İşe nezaret eden Tim söyledi, Başkasından duysam, belki inanmazdım uma, Tim yalan söyl yecek değil ya, Yöz elli ayak derin» Viğinde, baş uşağı bulmuşlar, Tabii sade İskelet kalmış ama, doktor se kiz sene evvel öldüğünü tespit ev miş, Hemde ne bulmuşlar, düşün bakayım. hep başıma bağladığı kırs mız: eşarp yok mu? İşte onun bir Parçası da, taşocağımın . dibinden çıkış, Arlık en küçük bir şüpheye bile yer yok, — Acaba kadın duydu mu? — Duymasa bile öğreneceği xa ran yakımı Taşocağına kadar glyü « emiş besbelli, Kadim, hem şeylan > gibi kurnaz, hem de erkekten dahs kuvvetli? Ben şimdi Mis Pucker'e gidiyorum, Sende 1a* bakları bırakta beraber gel, — Bekle öyleyse Razrles, — Oğlum, bona bak, biz omisas firliğe gidiyoruz, Pedromun kemik» leri balunmuş, Sen çayırı biçiver, ama sağon çiçeklerimi de beraber kırpma, Bak karanfilleri birz biç» mişsin Böylece, evde yalnız kaldım. Ha fızamın saptettiği türlü türlü, kimi nin başı, kiminin sonu eksik ç0 cukluk hatıralarımın arasında €* vazık ve tam bir şekilde canlanan o uğursuz geceyi, yine düşündüm. O gece, komşumuz Ronsnin kis çük evinde behde islsmiyerek ve nilemden habersiz olarak hezin bir Maceraya şahit olmuştum, Gördük» lerimi sekiz senedir İçime gömmüş, anneme bile söylemeimiştim, Şime, iri yapılı, yakışıklı Pedro'nun laşır cağının çamurlarının içinde çürüs mesini . düşündükçe, içimde kime karşı ve niçin olduğunu tahlil edes mediğim şiddetli bir istikrsh, ede 1 “Sen misin yavrum! Seni buraya hangi rüzgür atlı, buyur iteriye,, beni 9 dasına aldı, oturttu; aşağı yukarı on dakika tatlı tatlı konuştuk; An sak kadından ayrılacağım «ra, be, ni kapıya kular uğurlarken daha Tazla bekliyemiyeceğimi anladım. O karsanda idi; hâlâ görüyor ge Miyim daima da göreceğim, Size yalvarırım; bana aerymız. Sorğu hükiminde hiçbir noktmar eksik kal mamak (zere verdiğim, tafsilât tekrarlomam için beni zorlamayı « Viz, Fakat reis ba izahatla iktifa et. — Hâkim huzurundasınız, Mi, kimler ilk tahkikatla iktifa edemez ler. Herseyi söylemeğe mecbursu- nuz, . Suçlu bir kâbus içerisinde söy. Hüyormuş gibi sözünde devam etti: — O hurıltı,! onu hâlâ 5 Ne'olursa olsun, hâdiseden Rona yı haberdar elmek, © karşılasacaği! vaziyete karşı hö' mak İszimde. Onun beni ötedenberi yakınına cer» beden tehlikeli, aynı zamanda se vimli ve cazip şuhsiyetinin tesiriyle ikl bahçenin srasındeki çiti oşarak genç kadının karşısında durdum, — Bonsuvar. Rona! Başiyle selâmımı alarâk yanında yer gösterdi. Bir şey söylemeden tekrar daldı, beni unullu, Akşem karanlığı, evlâdının kederini kt nuşmadan anlayan bir ünne gibi, #enç kadını sessizce sarmış, kucak» lamsıştı, . Bir müddçt bende konuşmadan oturarak sigarağından çıkan açık mavi dumanın Karanlıklar içinde eriyişini seyretilm, Mizacının her cephesini olduğu gibi, Hüzünlü ve uyuşuk halini de yanındakilere si“ rayel ettirmesini bilen bir kadındı. Sessiz durduğumuz müddetçe, yanmamış. kömürle aleş arasındaki . fark kadar birbirinden bambaşka olan şimdiki Rona ile eski Ronayı mükayese ediyor ve çocukluğumun siyah beyaz yeknesak habıralar ara“ 79 EYLUL — 1943 (Gazetemizin birinei aayfasmda başlık yanımdaki tarih çerçevesini ek. iiyerekr gönderesek okuyucularınızan ticari mahiyeti hulz olmuyan küçük & lânları parası neşrolunur.), Evlenme teklifleri? "- # Boy 175, kilo 74, yaş 25, siyab snçu, elâ gözlü, sevilebilecek bie tipte 65 lira maaşlı, devlet memuru biz bay, 15 şi 40 yaşlarında, kendisine serbest bir iy temin edecek derecade zengin güzelce bir bayazls evlenmek iste. mektedir. İç güveyy de (girebilir. (NK; 150) vemzina müracaat, # Yaş 28, boy 1.50 kile OSö,orta tahsjlli, ev eşlerini mükemmel bilen; 12 yaşında bir kız çocuğu (bulunan, güzel, yüksek sileden, zengin olmıyan ölen kocasından dul kalmış bir bayası, Esmar, orta boym şişman içla kullan, mıyan, kumar oynamıyan, devlet me, muru, «5 88 70 Hira maaşlı bir bayis evlenmek istemektedir. Çocukmus 6. lanlar tercih edilir, (S.Y, 16) romajne müracaat, İ İş ve işçi arıyanlan * Erzincan felâkelsedeşi bir karı koca, herhangi bir apartımanız kap cılığını yapmak istemektedirler, Çok mmutdür vaziyette oolduldarmdan gşv adres; acele müracaat edlizmesiz Küçükpazir Leblebici sokağında TO mumarâk evde Kadriye Gökmene müracaat —-ö Müteferrik: * 5.8 odak, kalörilerii veya kalğ- pifersia, aydınlık bir apartmanda hi. satmak İstiyenlerin istedikleri tiyatir dürbinin evasfını (Dürbin, £ yemeter vilâirmeleri, / Aldırınımş © Aşağıda remizleri yanlı olan ©. kuyucnlarımaznı o samlarma gelen mektupları idarekanemizden (pazar. ları hariç) hergün sabahtan öğleye İndar ve mast 17 don senem aldırma, ları, (Ateş 8) (AG) (B'TA45) (Bulunmaz) (NS) (MDK) (Kummetim 6) (Kaynak) (o (Lâle Ji) .(MLL 49) (Ozbaba), (PT) APA.) (2, RU) (RS, kimsesjaj) (SAR) (Salacak 7) © (Sarimi) o (S.Y. 16) (Wedan) (3. Bal 412) rum. Korkunç bir iztirap içindeyim. kapıyı göstererek ona “Burası oğlunuzun odası mı?,, hâkim başk bir suale geçti: — Apartmandan — ayrılırken şemsiyen'zi de aldınız mı? — Evet, (Devamı var mış Bibi canlı uzun senelere rağ men göze çarpıcılığını muhafaza eden bazı hâdiseleri aklımdan g» giriyordum, Rona Labrsls ile ilk karşılaştı Zım saman on İki yaşındaydım, Se cak bir temmuz o gecesi, uykuder &öpeğimizin sert havlamalariyl uyanıp bahçeye fırladığımı halın lavorum, Komşu eva, iişreden geb diklerini bilmediğimiz #&tanişme dığımız Yabancılar taşınmıştı. Kö pek yeni komşularımızın bahçele rine B#EÇMİŞ, bol şıklı avlunun ke pısında duran kadına karşı avaz « vaz harloyordu, Kadın köpeğin bu öfkesine, yabancı bir <iyeyle İngi lizce olsrak o mukabele ediyorda Babam gelipte köpeği iceri gakırın csya kadar ağrım açık bu mâtza rayı seyrellim, O yaşına kadar böyle gürel ve en külhanbeyi erkek ler gibi küfürbaz kadın görmemiş tim, iç Köpek içeri girince, kadın, kır mızı parlak bir kumaşla sarılı olar vücudunun zarif bir hareketiyle bin kaç adım daha (ilerledi, elleriyie saçını düzeltti ve bize Bakarak gö

Bu sayıdan diğer sayfalar: