5 AGUS10S — 1942 Filozofiarın hayatlarından manzaralar Bergson, nasıl öldü? Yahudiler, filozolun ölümünü de istismar etmiye kalkış- iiar, Alman askerleri “onun önünde selâm durdu,, diye prosayanda yaygarası kopardılar Fikir modasına göre, Bargson, “ahnr zaman” ın en büyük bir fi. Joolu diye şöhret almıştı ve bu şöbreti, biz de, en çok istismar'e den, profesör Şekip Tunç bey oldu. Ziya Gökalp, geçen büyükharpte, “Dürkhaym” 3 ele almış, Türkiyede onun içime mezhek havârisi kesilmişti. Ve bundan, Türk cem. yetini tahlil, terkip edecek bir me (od yaratmıştı. O, öldü; Dürkbaym| içlimaiyatçılığını da, Türkiyeden! beraberinde götürdü; fakat arkusın| da, Dürkhaym esasından mülhem nazariyeler bıraktı, Şimdi bile, © mun msğmelerini İerennüm eden” müridleri var, Bergson'un hayranı olen profesör Sekin Tunç ise, Bergsonizmi, zekice | vemsil vemüdafan edemedi. Bu yöre den, “Bergen, bizde, Bere «on'ün ölümünden çok evvel ölmüş. tü, Filozofun Fransadaki ölümü, yedi ay evvel vukuü gelmişti. Bu ülüm-! den. yedi ay sonra, böyle sırasız bahsedişim, bazünlerde, Betgson'un ölümü hakkında, ecnebi gazetelerine de gördüğüm, biraz meraklıca yare lardan, okuyucularını da haberder; ölmek gayretidir. “İnfigtion — iç görüşü” ne day: nÂn ve “Evolution (o Cröatrice > Yarahcı hamle” mazariyelerini ku, ran bü filozofun son günleri, batlâ) biraz garabet gösteren son dakika. ları, beni alökadar ettiği gibi okur yucuları da edebilir, ... “Hanri Bergson, harp başladığı vakif, — Fransanın “Tur şebri ce yarındaki bir sayliyede bulunuyo: du, Bir müddettenberi, yaz ayları, nı burada geçiriyordu. Almanlar. Fransayı işgale başlayınca, korktu; çünkü Yahudiydi, Pariste evi vere dı, ama orası Almanların elindeydi. Cenap vilâyetleri işgal edilmemişti; © lorafu gitmiye karar verdi. taripti, Yürüyemiyordu. Bir sedy'e ye konuldu, olomobile bindirildi Yanında, karısı ve kızı vardı. Yola koyulduğu gön, 18 haziran 1940 dı, Küçük kafile. o günün akşamında, Sinon kasabasında bulunuyordu. © sna baba gününde kimkime? Meş- her filozof Bergson, barınacak yer dulamıyordu. Şoför İmdadına ye. tiştl, Onu, o tanıdığı bir doktoru husasi muavenehrnesine götürdü Orada bulunan bir koltuğa oturttu Geceyi, odanın hir köşesine büzü- erek nyuyan karisiyle kızının ye nında, keliik üzerinde geçiren fs) İozof, ertesi gün, öğle zamanında iekrar yola dörüldü ve Arkasor elvarımdaki bir küçük köye kada" Merltyebildi, Köy, muhacirlerie doluydu, Ne çare! İiyar, hasis filozof, gecey otomobilde geçirmiye katlanacaktı Yine şoförün becerikliliği ve par» imdadına yetişti. Bir küçük otelde bir yatak bulunabildi, Bu köyden sonraki konak yeri Dak kasabası oldu, Bergson, rome) tzmasını tedavi ettirmek vesilesiy le, ku kasabaya gidip geldiği için tamadığı bir dektor, ver buldu, ken, disini de, aflesini de oraya yerles- tirdi, Bergson, burada da, birkaç haf tadan farla kalamadı: Almanlar, bie rasını da işgal etmişlerdi ve bir Alman zabiti de, kendisiyle görüş mek İstediğini bildirmişti, Zabitin maksadı, şöhretli filozofu o ziyaret görmekti, O İse, korktu. Almanlar vardı, gidemiyordu. Boş. ka yerierde bartinarak ver bulabile-/ ceğinden emin değildi, "Tekrar, sayfiyesine dönmiye karar verdi. Ne tuhaf ki, filozof, sediye ile otomobiline Eölürülürken, bir Abi man mötreresiyle karşılaştı, Bu müfrezenin başında da, kendisiyle görüşmek istiyen zabit vardı, Berg son, bü tesudüfü de fensyn “yorde İse de korktuğuna uğramadı. Zahit yalnız, kendisiyle görüşemediğine| hzüldüğünü — bildirerek “hayırlı yolculuk” diledi. . .. Sayfiye. yükte hafif pahada ağır şeylerinden mahram kalmış olmak» la beraber, oturu'abilecek haldeydi Oruda bulunan Alman aabitlerinir yardımıyla da, filozol, köşke ver leştiei!di ve yazı, sonbaharı orada gecirdi, İşgal i kargaşalığından ger i bevaret temin etmiyordu. alma pa, mamıştı. Paristeki Yahudilere kârşı da bir hareket başlamamıştı, Berg” son, aparlmamada bulunan eşyalas rısı, kitaplarını tehlikede bırakma mak İçin, Parise hareket elti, Orre da, eski ahbaplarını da bulacağını ümlt etmişti. Bunların hepsi kaçmış. henüz geriye dönmemişlerdir, Bergson, Bosejur bulvarındaki # parlnanına kapandı, İnzivaya dak dı; fakat kış baslırmışı, Kalörifer. yanmıyordu. — Elektrik sobalariyle ısıtmak İstedi; bu İse, kâfi derecede Bir tas raf'an da yiysegk darlığı bağröster- di, sFilozof, ihtiyar ve basta olmate na rağmen, bu sıkıntılara katlenr yordü; at bir gün, Yahudilere karşı, birtakım tedbirler başladığını görünce, endişelendi. : Pariste yaşayan her Yahudi, polis karâkollarına gitmiye, hüviyellerini tesbit etlirmiye davet olundukları zaman, Bergson, fena halde üzüldü. Sonra, karakola gilmesi icabediyor, Karısı, kocasının İhtiyarlığından, ötonobilsiz geremiyecek kadar base ta olduğundan. soğuğun şiddetinden bahsederek memurların merhameti» Nikodim Yeğoriç (o Poliçkini ha mamın buhur delresinde (x ÖN kala çıkarken; — Kızınız bütün güzelliklerine ve iyi ahlâkına rağmen şimdiye ka. dar eslenemeyişine bir türlü aklım yatmıyor, dedi , Nikodim Yeğoriç, bütün çıplak im sanlar #ibi çıplaktı. fakat saçsır kafasında kasket vardı. Başına kan tinden korktuğu İçin buhar dairesi ne kasketli olarak girerdi. Muhatos bı, Diaker Tarasiç Peşkin, ince, mo. rarmış bacaklı, kısa boylu bir ihti yardı, Poliçkinin osualine covap olarak omuzlarını silktiz — Onun evlenmeyişinin biricik ine olac, denilen şeyden mahrum etmiş olmasıdır, Ben, muti ve uysal tabiadı bir insanım, Nikodim Ye goriç, halbuki bu yamanda uysallık para stmiyor. Zamanımızın yavru luları, çok zalim ve merhametsizler, onlara muâmele ederken bu cihet gözönünde tutulmak İcabeder. — Yani, nasıl zalim? Bununla ne- yi, kastediyorsumuz? — Demek istiyorum ki, zamane erkekleri şıtnarıktır,. Kendilerine yapılacak muhmelede serbest olmre hıdır, Nikodim Yeğoriç. (Onlardan sıkılmaya gelmez, Nikodim Yeğoriç- Mahkemeye ver, tokatla, polise tes: Um e, işte onlara lâyık olan müs mele budur! Rezil, küstah mahlük» hır! Ahbaplar, &si katta yan yana yal- tılar. ve ellerindeki o meşe yapraklı süpürgeleri (xx harekele geltrerek vücnilarına vurmaya buşladılar. Makor oTarssiç, sözüne devam etti: — Hayasır, sefil mahlöklar.. Mendeburlsrin elinden çekmediğim kalmadı, Eğer karakter İllbariyle daha sert olsaydım, kun Dâşe çoktan kocaya varmış ve çoluk çocuğa (o karışmış olacaktı. Evet... Şimdi kadın cinsinin yüzde ellisini ihtiyar kızlar teşkil ediyor. Nİko. dim Yeğoriç, Halbuki gençlikte bu kızlardan her birisinin yavuklusu vardı, Sorarım size, peki niçin ko caya varamadı? Sebep neydi? Me İm, ana ve babaları, yavuklayu zaptedemediler, ellerinden kaçır Tar. Li — Çok doğru. iğ — Zamana erkekleri, şımarık ye tişmiş. kendilerini dev 'aynasında gören, ahmak budala, hür fikirli seyin havadan gelmesini bekler. Bedava bir adım bile atmaz, Sen ona neş'e ve saadel verirsin, üstee lik yine de senden para koparma. ya çalışır. Evlenme İşinde evveli kendi o menfaatini gözetir. Yani maksadı evlenmeklen ziyade para kazanmaktır, Bn kadarla kalsa öper başıma koyarsın: Ye, tıkın, param feda olsun. m cak kızımla evlen, Jülfel, fakat me- ticede hem paradan olursun, hem de başını derde sokarsın, Bazısı habire nişanlanır durur, iş evlenmeye H& İince bemen dümeni kırar, başkt. sıyla nişanlanmaya koşar, Yavuk'u geçinmek kadar hoş bir şey yoktur. Hem yedirirler, hem içirirler, hem deborç para verirler, böyle yaşama, HABER — Aksam Posfasr Tunu: Ahmet Paşa'nın ölümü COĞRAFYASI 7 UNUS, şmeli Afrikanın Ahde, Biz kenarında bulunan mem İçketlerinden biridir, (o Mosahası 167.000 kilometre murabbas, müfu- sa 2,200,000 dir, Merkezi Tunus sehridir, Sfaks, Bizerte, Gabes ni celbedebildi ve büsayede, file. xotu, büyük bir dertten kurtardı. *.. Bergson, zayıfladıkça zayıflıyor Keyrann, Sos büyük şehirlerin » du, Doktorlar, şiddetli hir soğuk | İTÜr Tunusun arazisi, dağlıktır. Bu araziyi, Atlas silsilesinin imtidadı teşkil etmekte ve dağla- Tm yüksekliği 1009 ile 1600 metro aranda değişmektedir. Mecerda ve Vadii Zerud isminde nehirleri ve memleketin cemup ve sarlamda birçok gölleri vardır, İklimi, müte dil, toprağı münbittir. Mahsulâtr hububat, üzüm, zeytin, hurma ve mayvadır, Ormanları ve hayvanatı boldur, Fosfat ve demir madenleri de var, salgınlığından şâphelenmekle bera» ber, düşlünlüğünü ,deha ziynde | içinde yaşadığı sikışik şartlara at fediyorlardı, Filozof, — yedineikânunda, İyice yatağı düştü, Biraz sonra da, ake'a! Berlerinde kan toplandığı anlaşıldı, | Doktorlar, ailesine, hastalığın veha, metini haber verdiler, Bergson, melanefini muhafaza ediyordu, Hattâ yılbaşında, biraz dirilir gibi de oldu, ama bu iyi leşme alâmeti çok sürmedi, 194) gır, senesi sonkânuanun 2 nei ile 3 önet TARİHİ günleri arasındaki gecenin sanal N Ücüne doğru sayıklamaya başladı.) © Tunrik Milâtian © asır evvel, Fe- Ders verir gibi bir şeyler mırıldanı- yordu. İhlimal ki, kendisini kürsü. de ve tlebesinin karşısında zannme diyordu, Bütün anlaşılabilen şey. vikelilerin müstemlekesi olmaştu, Yki asır sonra da Kartacalılar dev, rinde, büyük bir medeniyete maz- har oldu ve üzün zaman Romaya en son olarak birkaç defa Içkrur| rekabet etti, Nihayet, Pön harbi- ettiği: / nin nihayetinde, Miittan 146 sc. — İşine, Saat beşi ne evvel Romalılara meğlüp oldu. Sözleri oldu, Ve Roma devletmin Mir eyaleti (Devamı 6 ncda) | haline geldi, HAMAMDA Yazan: A, ÇEHOV Rasçadan çeviren: SERVET LÜNEL ya can kurban! İşte o da Mhtiyarlr kıpkırmızı, yüzü solgun. sanki bir yıncaya kadar kendisini yavuklu şeyden korkmuş gibi bütün vücudu diye satar, yavukla olarak Ölüp çitreyor, Sordum: gider, eh, ölünce tahli evlenmeye de — Ne arzü ediyorsunuz? artık irum kalmaz. Bazısının bö © “Affedersiniz, Maker OTarasiç, şında saç kalmamış, dişleri dökük deği, fnkat ben sizin kızınız Darya müştür, dermansızlıktan dizleri bö. Mukaryevna ile evlenemem. dedi, külmektedir, halbuki hâli yavuklu Yanılmışım. Ben, dedi, onun m olarak geçinir. Bazan budalalıkle. sumluğuna ve gençliğine bakarak. rından dolayı evlenmiyen erkeklere onda bir zemin, yani ruh güzelliği de rasllanır,,. Budala bi radam, N€ palacağımı tahmin etmiştim, halbaüti islediğin! kendisi de bilmez, seçme bana gelinceye kadar barı lemo- ye başlar, omu beğenmez, bunu be yülleri olmuş, Onun, dedi, hoppa. Benmer, doluya koyar almaz, boşa ğa meyli var, emek denilen şeyde koyar dolmaz. Gider gelir, habire haberi yok, annesinin südüyle em. vişanlanır, ondan tulturur. İşte mb miş... 4s) olurak Düşenka'nın ilk yavukla . Ne emdiği hatırımda kalmadı. su bay Katarasov'u alalım., Orta Bunları söyler söylemez ağlamayı mektep musllimi,. Bâlün ilimleri başladı, Ben de, azizim, yalnız küf hatmetmiş, fransızcası, alınancası, retim ve yakasını bıraktım, Ne mükerimel., Üstelik riyaziyeci, neti” şpahkemeye verdim, ne âmirlerine cede budalanın biri olduğu meyiire şikâyet eltim, ne de kepaze ettim na çıktı, Uyuyor musunuz, Nikodim Eğer mahkemeye vermiş olsaydım, Yeğoriç? reraletten korkar. evlenirdi. Amir. — Hayır, uyumuyorum. Keyfim Jerine söylesevdim, anasından ne den gözlerimi kapadım... emdiğini ona gösterirlerdi. — İşte efendim... Bu Katavasor, Mademki kızın kalbini celdin ev- benim Daşenkamın etrafında dola lenmiye mecbursun. Belki siz de maya başladı, aHlbuki o zaman De işitmişsinizdir. Tüccar Kalyakin. rirmisine bile o basmamıştı, omujk olmasına reğmen me marfel yle bir kız id! Xi gören hayretin. göslerdi.. den parmağını ısırıyordu. Bir İçim © Kızının yuvullusu, bokmş ceyiz. su! Vücut babk eti, güzel endam *6 deb ir değiyiklik varçayak direnen saire.., Şürayı Devlet oAzalarından o ye başlamış: Kalyakin hemen onu Çeçeronov * Gravianskiy, evlne müs anbara sokmuş, kapıyı kilitlemiş, rebbiyeliğe gelmesi için dir. çöke cebinder dolu bir tabanca çıkarmış: rek yalvarmışlı, fakat Daşenka ks- “Tasvirin önünde dizçök ve kızım bal etmedi! İşle efendim, Kalava- Ja evleneceğine yemin el, yoksa sov bize gelmiye başladı Her gün şimdi geberlirim, alçak senit,, Yes geliyor ve gece yarılarına kadar © 'min elli ve bal gibi evlendi. İşte unla oturup muhtelif Üimlerden. gördünüz mü Benim elimden böyle fizikten falan bahsediyordu... Des » şeyler gelmez kil, *elerle kitap getiriyor, kızımın şar Benim Duşayı Dinayet Işleri me- kılarmı dinliyorda.., Fakat dabs murlarından Ukraynalı Brazdenko siyade kitap okumasında ısrar edir görmüş. Görmüş ve beğenmiş, Bok. yordü, tum, suda haşlanmış Yengeç Bibi. Terim Daşa zaten âlimdir. kilaba kıpkırmın bir o helde Daşenkanın hiçbir ihtiyacı yoktur, esasen Ki peşinde dalaşıyor, bir şeyler mr'e tap dediğin nedir? OAma ©, ŞUNU deniyor. ah, dedikçe ağzından alev okü, bunu okn, diye ısrar ediyor o çikiyor, Gündüz bizde oturuyor, Ke” du; son derece bıktırmıştı. Neyse, ce pencere önünde dolaşıp duruyor büktam kızımı seviyor, Kızımın Ön © Deşa da onü sevdi, Görleri hoşuna meyli yok değil, hani, Yalam, onun gidiyordu. Baba, diyordu, bu göz“ zabit olmayışına ürülüyor gibi, A'e İerde ateş ve karanlık geceler görü- ker olmasa ne lâzım gelir, fena bir yorum, Ukraynalı, böylece bir müd. ada mdeğil. Mevkii var, itibarı Ye det geldi giti ve nihayet evlenm”. rinde, içkisi yok. bımdan (fazlası ye talip oldu. Deşe, büyük bir se can sağlığı, değil mi efendim? Ü- vinç ve memnuniyetle muvafakat galmıyalım, tulip oldu, Takdis el. etti, tik... Cedeyle allkası olmıyan bir Ben, dedi. babacığım, anlıyorum, rıbtu, yani eeyizi olması yine dr bu da xebit değil, fakat ne de ok alacak, Evlenme gününü tayin ele sa Dinayet İşlerinde çalışıyor, bu tik, ise askeri levazım daresi gibi bir Ne tahmin edersiniz? Ha* Düğüne şey, işte bunun İçin onu çok *w üç gün kala, Katavasov olacak he viyorum. rTİf, benim dökküna geldi. Gözleri o Zamane inzler: efendim, neyin ne Tunus, ondan sonra Milâdin 5 İnci asırin Vandallern, 7 nci a — da Arapların bülüsma uğ. Tunus, 1574 senesinde Osmavlı Türkleri tarafından zeptedildi ve padişah nama bir “bey” tarafın. dan idare edildi, Tunes sehilleri, / 19 uncu asra kadar korsan yatak» lığı etti, Cezalri eline geçirmiş olan Frat İ sa, 1881 «mesinde Osmanlı devle, İ nin zaafmdan istifade ederek Tunusa İşgal etti vebir Fransız müstemlekesi yaptı, ».. Tunus, tü, Osmanlılar devrinden başlıyan bir “bey” hanedanı tese süs çtti, Rama, ilk “Bey”e İzafetle “Hüseyni”ler deniliyordu, Eran swrlar, “Beylere himayeleri altin. da krrolirk pâyesi verdiler ve mem- lsketi, 6 suretle idare etmeyi ter» cih ettiler, Hinedan orasından, şirliye ka dar 17 bey yetişti. Şimdi vefat eden Ahmet Paşa, barların 17 ineisiydi. Ahmet Pasa, bir ay evvel sayfiye” si olan Marsa sarayına nakletmiş, yaz aylarını keyifle gecirmeğe baş Tamışken, tutulduğu kışa bir has, talıktan sonra, hâriranm 19 uncu günü vefat etmiştir. Tunus byi Ahmet (Paşanm ölümü, Fransanm himaye idaresin de, bir karıştklığa meydan vere « den olduğunu ve o da anlıyor; keri levazım dairesi, bal İşle eler. dim, Ukraynalı, ceyizi birer birer inceden İnceye gözlen geçirdi, be-| nimle epeyce pazarlık etti, yet her şeye rarı oldu artık İş dü. Büne kalıyordu; fakat düğün güni misafirlere şöyle bir baktı, bakar bakmaz elleriyle başını tuttu, — Aman yarabbi, dedi, bu we kadar ekraba! Tarı değilim! Yapı mam! İstemiyorum, Açtı ağzını, yumdu, gözünü, sus) turabilene aşkolsun.,, Öyle yaptım böyle yaptım... Yahu, beyefendi, dedim, sen ak- ini mı oynaltın? İnsanın akrabaw çok olunca, itibarı da fazla olur Ratı Olmadı! Şapkasını kaptığı gibi sırra kadem best, Şöyle bir vak'a daha oldu, Benir Daşayı orman korucusu almak ste.) di, Kızımın zekâ ve terbiyesine hay randı... Eh, Daya da onu sevdi Müsbet karakteri! oluşu hoşuna & diyordu, Hakikelen İyi, asil bir in» sandı, Esaslı surette talip Olde Veyizi, en ince teferruatına kadn: gözden geçirdi, bütün sandıklar; ultüst etti, bohçaları, çıkınları ka.) rışlırdı, yün sabahlığı güveden kes rumadığı için hizmetçi o Matrenay adamakıllı haşladı. Berna da kendi eşyalarının bir listesini takdim et 1. Elhassl, asil bir insandı, hakkın” da fena bir şey söylemek günah ©- Tar. İtiraf ederim, ben de onu ç9' beğeniyordum, Benimle tam iki 0» pazarlık etti, Ben sekiz bin veriyor:| dum, 6 sakiz bin beş yüz istiyordu Pazarlık ettik, çay İçmeye olurar önbeşer bardak içer ve durmndar pazarlık ederdik. İki yür ilâve e. tim, razt olmadı. Uyuşamadık. çe kıp giti, Giderken İk! görü İki çes meydi, Doğrusu, Daşayı çok seviyordu" Şimdi kendi kendime kızıyorum Üç yüzü vermeliydhm. yahut bütün şehirde rezil ve kepaze edeceğim söyliyerek o korkutmalıydım, yahut da karanlık odaya sokup tokatlam rn»; luydım. Büyük bir fırsat kaçırdığı mı şimdi görüyorum, fakat artık ( işten geçli, Elden bir şey gelmiyo” Nikodim Yegorlç, karaklerim çot yumusak? — Evet, fazlasıyla balim tabiatlı. «iniz. Bunu ben de biliyorum. F' bana müsaade; artık gideyim... R sım ağırlaştı. Nikgdim Yeğoriç, defa vücuduna imdi süpürgeyi sor vwrdu ve aşağıy Maker Tarasiç içini çekti vw rgeyl dahn büyük bir gayret! sallamaya başladı. X) Rus hamamtlarında , bizdeki göbek Taşı gerine, buhar dairest de. nilen bir oda vardır, Tuğla sobe. nın üstünde baş aşağı olarak de ritmiş dökme yanar. Kazan aleş gibi kızarıne” yukarıdan bir musluktan damlayan su baharı odayı doldurur. Terie tir ve kirlert çıkarır. XX) Hamamda kirleri çıkarma! için meşe yaproğından yapılmış Si Ie vücutlarına pururlar, kazanın oltında eteşf gi Beyi cek bir mahiyet arzetmemekis in Çünkü onun yerine geçen Mensef Iismineki yeni bey, Fransızlarla dosttur ve halk ta, dünyanm bu karışık vaziyetinde istiklâl dava. sile başma belâ getirmekten çe » inmektedir. 4 s.. Tunus beyliğin. müesses bir İ Yerâset usulü vardır: Her bey ö- İince onun yerine büyük oğlu ön fil, hönedanın en yaşlı geçer, Brmun sebebi de, beylik tahtımm teerühesiz gençlerin, yahut vesayet altımda kalacak çocuklarm eline geçmesine meydan vermemek li « rumuğur, Ölen Ahmet Pasa, 80 yasmday. dr. 11 subat 1929 Aa beylik tahtı, na geçmişti, Bu hesaba göre, 18 Sencilen biraz fozla Tunus beylik tahtanı öşeal etti, Tunus beyleri, bütün harici ve dahili siyaseti Fransızlar idare et» dedir, Bandun dolayı, andan evvel ki beyler gibi, Ahmet Paşa da is, birleşmiş ve Osmanlı, olmostı, ları seven bir babanın oğlu olduğu iin, Fransa ile İyi gecinmiş ve © na sadakatten hiç ayrılmamıştır. den kurtardı, Zaten, 6 günkü ve bugünkü şartlara göre, ba siyaset en yerinde bir hareketti; çünkü İtalyanlar, oradaki İtalyan ekak Tiyetinin hayat ve menfaatlerini bahanç ederek karışık bir Tunasu kolayca istilâ edebilirdi, mi, eski dini usul dahilinde teh» Üilerie tekbirlerle yapıldı, Morasi- me Yeni bey riyaset etti, Monsef bey, etrafma aldığı nazmlarile be- raher, altı ester koşulu saray ora. basıma binmisti, En önde gidiyor. du, Onun arabasını, halkım elleri üstünde giden ölümün tabutu tw kip ediyordu. Böylece, ölünün gö” müleceği ve beylerin türbesi bulu, nan Kasbah mevkiine gidildi, dehşetli bir son dostiuk yolundan bir adım ayrıl « vryacağım,” j Demiştir,