28 Temmuz 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* berin etrafına sivri uçlu ve koca. — İlümanları hacca Z0 1EMMUZ — 1942 L — — aai G ayana Muhatabrmın €linde korkunç İş kence âletleri var, Süte su katıl. dığı yetmiyormuş gibi, buzağının ana sütünü emmemesi için de gad. darca bir çare brulmuşlar: İneğin' Memesini kaplayan demir bir çem.- man çiviler — geçirmişler, Zavallı yavru, ne kadar aç olursa olsun, uğzma giren bu iğneli fıçıdan da- mağını kurtarıp ana sütüne kavu. samiyacak! Daha başka neler yok: Yulara | takılmak üzere yapılan demir des. tereler, ucları kurşunlu- kırbaçlar vesalre,., Kendimi, birdenbire,(en Fizisyon mezalimi) devrini hatır. latmak için tanzim olunmuş bir mü zedeyim sandım! Merakla sordum: — Bunları nasıl buluyorsu- ruz? Türkiye hayvanları koruma ce- miyeti ikinci reisi hay Sedad Erim (eski Bitlis vali'si) gu cevabı var- di: ” — Het Tanrınm günü gerek müfettişlerimiz ve gerek azâmız gehri dolaşırlar, İnsani olmayan bir durum He karşılaşmca zahıta.- va baş vururlar, Gördüğünüz İşken ce âletleri bu kabilden müdahale- ler jile toplanmıstır,. Ayrıca sokağa atılan, yahut sa- hih'erini kaybeden köpekleri, kedi leri de buraya getiririz, Hakikaten, dört yanımızda ga. vet adamcil va muhabbet eanlısı kediler 'vardı. Dağılıp açılan yu. maklar gibi, gâh bir araya topla- vuyorlar, gâh ötevye beriye koşuşu yorlar Ve en geniş bir hüriyet İle İnsanlar kadar!. koltuklardan, ka napclerdan, hattâ masalardan İs tfade ediyorlardı. Kedileri gösterdim: — Anlasılan, dedim, misafirleri n'x bunlar.., Fakat köpekleriniz ne rede",. Muhatabım güldü: * — Hayır onlar demirbaştır... Tani milessesenin mah.,.,” #SUNDAN /BUNDAN Bir dalkavuğa cevap Fransada Mareşal Peten iş başın da ya! Etrafında gözüne girmek ise leyen dalkavuklar kaynaşıyor, Vişi gazelelerinden biri, Mareşas lin son günlerde böyle bir düzen baz dalkavuğa verdiği cevabı yazır yör ve fıkrasına 'da: “yüzme ustar sı” başlığını koymuş, Mareşal Peteni bir heyet ziyaraa te gelmiş, içlerinden biri, mareşa" le yaklaşmış, binbir medth ve sena» dan sonra: — Mareşal, emin olunuz, uğrunuz da suya bile atılırımı, Deyince, Mareşal bıyık altından gülmüş ve: — Eminim. Dizkapağınıza kadar, değil mi? | Diye cevap vermiş. Dalkavuk kıs zarmış mı, orasını, gazete söylemi- yor. 630 yıldanberi ilk defa ola- rak Hind müslümanları hacca gitmiyecekler Hacca gitmek için Bombayda top lanmış olan 12.000 müslüman boş yvere kendilerini Citfldeye götürecek olan vapurları bekledikten — sonra dağılmışlardır. 630 yıldanberi ilk defa olarek Hint müslümanları hacca gidemis yorlar, Geçen sene de hacca gitmet için bir hayli vapur beklemişlerii. Nihayet sabhırları tükenmek — üzere bulunduğu bir sırada Hint naibi hü kümeti "Ruvayal zırhlısının hima « yesi altında hacılara mahsus bir kemi kafilesi teşkil etmiş ve bti S- ' Yelle Hint müslümanlarını haeca gitmekten mahrum — etmemişti, Bu | Sene Ruvayal Navi gemisinin daha teele İşleri olduğu İçin Hint müs gidebilmek için ——— —— —- GÜNÜN MESŞEL Üedi ve Köbopekler Korkunç işkence âletleri!'- Kedi muhafız alayları! - “köpek verirken, kıZ verir gibi | tahkikat yabarız!,, - karnesiz köpeklere reçete!-Sururi'nin tarihi... Yazan: SABİH ALAÇAM — Ama, maşaallah sürü ile! — Tabii, kedi kadrosunda ten- sikat yaparsak halimiz neye varır BonrTa 7,, — Anlayamadım. — Misafirlerimiz için pirinç ve daha başka gtda maddeleri alıyo- ruz, Onlarm etrafında fareler ci- rid oynarlarsa, mahvoluruz! Zatel ekmeğimiz de yok!, , Kedi muhafız alayının hikmeti vücudu anlaşılmıştı, Bay Sedad Erime: — Bari misafirhanenizi göre - lim, dedim, Amma, bunu söylediğime bin kere pişman oldum, Daha kapıda iken, öyle müthiş bir av'ave koptu ki sormaym.., Meğer köpekler, bir ziyaretçi görünür görünmez heye- cana düşerlermiş! Feryadları bo. Şuna değil: Mide meselesi! Sanır. larmış Ki her ziyartçinin elinde dün ya nimetlerinden biri vardır!.. Yalnız, içlerinden biri uslu us- lu, efendi efendi oturuyor, Bay Sedad Erim onu gösterdi: — Bakmız cins bir av köpeği: Halis Brek. Zavallıyı sokakta bul. duk, Ya sahibi, yahud bir alıcısı çıkar ümidi jle bir kaç gün bekliye ceğiz, Sonra? / — İlâçla öldüreceğiz!.. * — Satsanız olmaz mı? — Hayır! Yalnız, hayvana, bi. zim kadar şefkat iİle bakacak birl. sini bulursat, ona, bunlardan bir veya bir kaçını veririz! Mübalağa. sız söylüyorum: Her hangi bir İs. teklinin bizden bir kedi, bit köpek almasma, müracaatçıya dalr esasir tahkikat yapmadan razı olmayız!., — Kız verir gibi, desenize!.. — Elbette! Meselâ geçenlerde, tanınmış bir aile için bizden bir ke di istediler. Verdik, Bir müddet sonra hayvanı geri getirdiler: Has talanmış, İyi olsun, alacağız, dedi ler, Bir kaç gün geçince, tekrar müracaatta bulundular, Fakat, bu defa da, biz taleblerimi reddettik, BetebeR| | Hayvan almak keyf işidir, lükstür. ba.k_um kadar müşküldür. Gezdir. meli, güneşlendirmeli, 20 günde bir y banyodan sonra iki taat evden çıkarmamalı, günde bir kilo yağsız kemiği kaşlıyarak suyu ha ekmek doğrayıp vermeli... Pizmi İyi amma, ekmek nerede?,, Köpeklerin ne nüifus kâğıdı var, ne de karnesi!, teler hazırladık. Fasulye, nohud, bezelye, manca ve sebze lâpaları gi | bi... Fakat, bazı arkadaşlarmzın tenkidine maruz kaldık, Bunları bulsak kendimiz yeriz, tarzında ya 'zlar yazdılar, Evet amma fasulye nin, nohudun, sebzenin hasretini ceken, köpek besliyemez &i Zaten! Karnmı doyurmaktan âciz olan İn san, kel başa şimşir tarak kabilin den, salon köpeğini boynuna taka Bay Sedad Erim ile konuşur. ken, öğrendiğim bir şeye hayret |titim: Et, kemik ve Şeker köpek- ler için memnu olan gıda maddele. ri değil imiş? Sırası gelmişken bir ikl nokta. ya daha işaret edeceğim: Türkiye bayvanları koruma cemiyetinin fa aliyeti, şehir hududlarınm çevresi içinde kalryor sanılmasın., Müesse. se Erzincan yer sarsımtısmda, Bur &a ve Karacabey Seylâp bölgesin. de hayvanlarm imdadma koşmus, hükümet ve koerlay nasıl insanla- ra baktı İse; cemiyet de hayvanla- ra Şefkat kucağımı açmış! Onlara ot, saman, arpa, ilâç yetişlirmiş: Fakat, ah me olurdu, Türkiye hayvanları koruma cemiyetinin ça tısma sığınan kedi ve köpeklere ekmek bulunsaydı... Ve böylece, klâsik* edebiyatımıza kadar giren bu sevimli hayvanlar ölümden kur. tulsaydı! Aksi takdirde, şair Sü- rürinin — 1218üncü hicret yılmda söylediği tarihi, kurum azası ile beraber tekrarlamak mecburiyetin de kalacağız: | suya batırılmış bezleri oraya koöy« Bilhassa köpeğe bakmak, şocuk (Dünkü nüshadan devam) — Hiçbir şey yapmadı, asâletini unutuyor! Gerçi kendisi içki kul « lanmaz, halim ve uysal tabiatli, say gilidir, fakat asaletini — unuttuktan sonra bunların ne kiymeti - kalır! Baksanıza, kanburunu çıkarmış o , luruyor, tıpkı bir ricacı, yahut küe çük bir memur gibi.., Zadegân böy le mi oturur? Adam gibi otur! İşie tiyor musun? Dosifey Andreyiç, herhalde adam gibi oturmak 'İçin olacak, boynunu uzatlı, Bir kabahat işliyen küçük çocuklar da büyüklerine tıpkı böyle bakarlar, Konuşma, hususi, ailevit mahiyet aldığını görerek dışarı çık mak üzere yerimden kalktım, Bt « gördü. — Zararı yok, oturunuz! dedi. dir, Bizler, âlim kimseler değilsek de sizden fazla yaşâdık. Bizim ya kese nasip etsin. Sonra kardeşine dönerek: yeriz, Fakat, her halde bugü duğunu aklına bile getirmemişsin miş ol. zeylinyağlı yemek ısmarladı, Hilkina, sözlerine devam ederek yoldan sapmamalarına dikkat et mek onun vazifesidir. Dokukin: şırdı? diye sordu, - Hilkina: ö —. n . verni L İklacilla yan Hilkina benim bu hareketimi Gençlerin bunu dinlemesi faydalıs — Aziz hiraderim, buraya kadar gelmişken öğle yemeğini de sizinle n sizin bu Gusevi kapımın eşiğine bile yak yemekleriniz etlidir. Çarşamba öl « laştırmıyorum, halbuki bu onunla Dokükin, Timoşkayı çağındı ve nuşmak şöyle dursun: çıkarmak — cesaretinde Farenin hasretinden öldü kedi, HABER —- Akşam postası KADIN A 'a Bilinmesi Faydalı: Şeyler Keçi derisi beyaz kunduralar eterle mükemmelen temizlenir, Fı«s kat kunduraları eterle sildikden sonra ateşden uzak tutmak lâzımdır. Bu kunduraları Lir fanila ile ovarak kurutmalı sonra sabun tozuna batı- rılmış bir bezle silerek parlatmalı- dır, x» a» Şişmaulı;nakdan korkan kadınjar sıcak mevsimde kal'iyen bira içme- melidirler. . -.» Güneş çarpmasından ileri ge'len kaşıntılar ve kırmızı Tekeler. soğu.& makla tedavi olunur, Eğer suya bir parça sirke ilâve olunur ve kızarrn cilde az bir mikdar nişasta sürülü:- se bu iyi oluş daha çabuk olur, KALA. Cıgara içenlerin dişleri siyahla- nır. Büunun önüne geçmek için bir bardak suya bir tutam karbonat ö sut koymak ve dişleri bu suv'a fırçalamak kâfidir. Kolda ekseriya karmızı lekeler hasıl olür, Kısa ko!. la elbise giyildiği vakıt bu lekeler çok çirkin olarak görünür. — * Halbuki buünün ilâcı çok kolay« dır, Kolu ya kıl bir eldivenle ya- hut sert bir fırça ile şiddetle frik« siyon yapınız, haftada bir defa da bu friksiyonunuzu mutfak luzu İle yapmalısınız. » &» Terkos borusunda ufacık bir çat. lak var. Tamirei de erelmedi, Gelin« ceye kadar suyu durdurmak kolay- dır. Biraz keten tohumu alınız, diâe vup un haline getiriniz, deliğin ü- zerine- koyunuz, — üzerine bir bez sarınız ve sağlam bir kırnapla sıkı sıkıya bağlayınız. Keten tohumu - nu bir nevi su betonu teşkil eder ve suyu duürdürür, ... Dudak boyası kullanmadan dudağı kırmızı göstermek mümkündür. Hergün ağzınızı kaynamış sonra ilik hale getirilmiş suda yıkayını”, Dudaklarınızı kurutunuz ve üze- rine hafifçe kâfurlu pomat sürünüz Bir Çeyrek saat bekleyiniz sonra üzerini bir damla gliserinle islatır nız. . * Bir litre suya ilâve edilmiş bir kaşık dolusu yakacak — ispirto cilt — e YA Bir deni BIR HARBİN HAKİKİ HIKAYELEFH yı anlatıyor : z suba- K AZASIZ belâsız Buz Genizi, | ne, Finlândiya hududunun b0 kilometre uzağında bir yerden açılmıştık, Kafilemiz —i$imize pek yarıyan bir sis içersinde limandan dışarıya çıkmıştı. Hepimiz, sanki sözlerimizin gürültüsü bu bembe « yaz sessizlik ortasında düşmana mevcudiyetimizi haber verecekmiş gibi susuyorduk. Bu faydasız bir ihtiyattı şüphesiz, Fakat karadan ayrılon bir gemi knfilesinde böyle bir düşünceyi tabit görmek lâzım - dır, Zira ekseriya bu gemi kafilem leri denize açılmalarmdan itiba , | ren birkaç saat içersinde hücuma uğrarlar, Uçaklar gemilerin fazla açılmasını beklemez. - Fakat bu sefer uçaklar bizi ihe mal etmişec benziyorlardı, Kıytlar tessizdi, gökte süphelenecek hiç - bir alâmet yoktu. Göğün sessiz ols | masmın ne büyük bir sevinç oldu. i ğunu harp zamanında kafile halir- deki gemilerden biriyle seyahat etmemiş olanlar anlıyamazlar, Bü- tün gözler boş ve çıplak gök kub « beye dikilmiştir. Şurada büyüyen bir siyah nokta mı var? Hayır. "Dürbin camında bir leke, Fakat birkaç dakika sonra bir gürültü, bir müotör gürültüsü, Yine değil, aaçı tencereye fasulya döktü, HİÇBİR ŞEY İŞİTMEMİŞTİM Saatler geciyer, Yeni hiçbir şey vok, Gökyükü lekesiz fakat tehdit dolu, Saatlarca gökyüzünü araştırmış açıklardan gelen rüzgarı dinlemiş. tim. Vunkersler ben görmeden ve seslarini işitmeden geldi. Düdükle rin gürültüsü motör seslerine ka - rışınca yataktan fırladım, Tahlisi- Ve kemerini takdım, Hücum finmı tesbit etmek için değil, bu saat be« nim tılsımımdır. O üzerimde olduk ea her türlü kazadan kurtulacağı. ma İnanırım, : Güverteye çıktığım vakıt uçaklar * üzerimizdeydi. Gökyüzünde gürü « len #lüâmetlerin en korkuncu olan gümüsi üçtenler tüizerimizde çizil - mişti, Her ucak ayrı avrı hareket ediyordu. Onlardan birisinin çeva rildiğin! ve bir destrayer üzerine pika yaptığını gördüm, Uçak tamamen destroyerin Üze. için en güzel tuvalet suyudur, U KILIBIKİ .' - Yazan: A.ÇEHOV. İ | Rusçadan çeviren: i A &i bir.. Sen kendin de pek © kadar asaletini bilenlerden değilsin ya..” Dur bakalım, bir de genç baya &ü« tTalım, Bana: — Söyleyiniz bakayım, dedi. Astl bir insanın ne idüği belirsiz kime şadığımız gibi yaşamayı Allah here selerle düşüp kalkması döğrü mu» , dür? - Ben, teredütle: — Meselâ kiminle dedim, — Tüccar Gusev ile meselâ, Ben * dama oynuyor, beraber yemek yİ » dir... dedi ve içini çekti. Bize zey* Yyor, Sonra bir kâtip parçasıyla ava tinyağlı yemek hazırlat, Biz etli Sitmesi yakışık alır mı? yemek yemeyiz, bunu böylece bil « tiple ne konuşabilir? Eğer bilmek İnsan kâ « tstiyorsanız, bir kâtip onunla ko « huzurunda sesini hile : bulunamaz, evet beyefendi! — Yemeği yer yemez cemiyet rce — Dosifey Andreyte: isine gideriz... dedi. Artık buna dik kat etmesi icin yalvaracağım. Za - ye fısıldadı. degân sınıfından olanların doğrü dalyanın arkasına hiddetle vurarak: — Ben sana şimdi karakterin we — Benim karakterim zayıf... die Karısı, parmıağındaki yüzükle san demek olduğunu gösteririm, diye — Yoksa Dosifey yolunu mu şas tehdit etti Bizim soyumuzu rezil etmene müsaade edemem! Kocam da olsan seni kepazeye çeviririm! — Sanki '!k defa işitiyorsun, dece Sen bunları anlamak mecburiyetine ) di ve samurttu. Hoş, sana göre hep desin! Ben seni adam ettim! Onla- öteye it, yoksa ceketinin yenine ta SERVET LÜNEL rın, yani Hilkinlerin soyu iİnkiraz etmiş bir soydur, beyefendi, ve ma* demki ben, aslen Dokukin soyuna mensup olduğum halde ona vardım. bunu takdir ve hissetmek mecburi- yetindedir! Şunu da — bilmelisiniz ki, beyefendi, o bana ucuza mal ols madı! Kendisini bir memuriyete kayırmak için az para harcama » dım! Bir kere de kendisine sorun —4 bakalım! Şunu biliniz ki kendisini birinci sınıf memurluk imtihanına sokmak tam üç yüz rübleye maloh du! Ne mecburiyetim — var? Sen, sersem tavuk, bu zahmetlere senin uğruna mı katlandığımı sanıyor - sun? Böyle bir şeyi aklından bile geçirme! Benim iİçin en kıymetli şey, bizim soyumuzun adıdır! Soyus muz bahis mevzuu olmasa, çoktan mutfağın bir köşesinde çürüyüp gitmiştin, bilmiş ol! Zavallı Dosifey Ândreyiç. dinli - yor, susuyor ve bilmem korkudan, bilmem kepaze olduğundan büzül - dükçe büzülüyordu. Yemek arasın- da da sert zevce onu rahat birak « mıyordu, — Olimpiada —Yeğorowna, Rgözlerini öonur yüzünden ayırmı - yor ve her hareketini takip ediyor" du. '— Çorbana tuz ek! Kaşığı yanlış tutuyorsun! Salata tabağını biraz rine indi, O kadar yakın inmisti ——— kacaksın! Gözlerini kırpma! Dosiyef Andreyiç, yemeğini acee leyle yiyor ve karısının bakışları altlında, boğa yılanının önüne bhıra kılan bir tavşan gibi, büzülüyordu. Karısıyla zeytinyağlı yemekten yer ken gizliyemediği bir istekle bizim köftelerimize iki de bir göz ucuyla bakıyordu. Yemekten sonra karısı: — Dua okul dedi. Kardeşime tes şekür et! Yemekten kalkan Hlikina, istira- hat etmek üzere, yatak odasına çe“ kildi, O gider, gitmez Dokukin iki eliyle başını tultu ve odada dolaş- mıya başladı. Güçlükle nefes alarak Dosifeye: — Yarabbi, ne bedbaht adammışa sın sen! diye inledi. Onunla buru- da bir saat oturduğum halde duy* madığım azap kalmadı. gece gün « düz onun yanından ayrılmıyan sen garibin hali nicedir,.. Of, bittim, Sen, bedbaht bir - çilekeşsin! Üyle bir çilekeş ki misli dünyada görü'e memiştir. Dosifey gözlerini kırpıştırdı ve söylendi: —— — Karakter itibariyle çok sert - tirler, orası doğru, fakat gece gün- düz Tanrıya kendilerini koruması için dua etmeliyim, çünkü kendile- rinden iyilik ve sevgiden başka hiç bir şey görmedim, Dokukin, ümitsizlikle elini silkes rek: — İşte mahvolmuş bir adam! de- di. Halbuki bir vakitler koöngrede nutuklar söylüyor. yeni harman ma kineleri icat ediyordu! Cadı karı adamcağızın mahvolmasına sebep oldu! Hey gidi! Öteden kafın kadın sesi düyüldü: — Dosifey! Sen nerelerdesin! Bu ra , sinekleri kov! y;o:elmy Andreyic, titredi ve ©- yaklarının ucuna basarak yatak 0 dasına koşlu... Dokukin onun arkasından: “Tuv!” diye tükürdü, Buz denizinde uçak hücumuna uğra- yan bir gemi kafilesinin macerası — ki, gövdesi ile küçük gemiyi dele cefi sanılabilirdi, Birdenbire tek - rar doğruldu, o vakıt bir fıskiye « den sular gibi geminin her tarafm dan İnsanlarm fırladığımı gördük, Destroyer bütün toplarile ateş © .. diyordu ve tamamiyle ülevler içine de kalmıstı, ÜZERİMİZDE BİR UÇAK VAR Geamimiz de elimizden geldiği ka dar ateş ediyordu, Fakat doğru « dan doğruya bir hücuma maruz kalmamıştı. Korkunç bir gürültü beni sıçrat tı. Bir Yunkers üzerimize pike yüs. piyordu, Bir pike hücumunun İn . sanda bıraktığı hissi hiçhir muhaya yile tasavvur edemez, Ne göz ne zekâ santte 600 kilometre süratle inen uçağın pisesindeki safhaları birbirinden ayırt edecek kadar sü ratli değildir. Motör sesi hepimi « zin tepeden tırnağa kadar titretti, Bu ses kulaklarımızdan girdi, bü. tün vücudumuzda dolaştı, Etrafı « mız karanlık bir kâbusla cevrilmiş gibiydi, Müsetesna bir talih eseri o larak tornil gemimize İsabet etmec yince bir rüyadan uyanmış gibi ol duk, Bu hücundan ka'an hatıra birkaç kırıntıdan — ibarettir, Uçak bine kıçtan pike yapmıstı, Biraz a. cele etmiş bombalarmı cabuk 51 rakmış ve bombalar beyaz İzler a. çarak denizde patlamıştı. Dağru « lur doğrulmaz sanki gökyüzlüne çe. kilmiş gibi birdenbire bulutlar a « rasında kayboldu, Fakat çok sür « medi, Tekrar göründü ve tekra! üÜzerimize atıldı. Bu defa da bomea balar bizi sudan iki duvarla çerça. veledi. Küpeşteden korkumç çatır. tılar işitildi. Bomba isahet etti sandım, Batmaya hazırlandım, Fo kat isabet etmemisti, Yalnız bir. bomba küpeştenin bir kısmmı alıp götürmüştü, Bu zarar o kadar kore kunç bir şey değ'ldi. Hücum eden uçaklar bombaları. nı bitirmişlerdi. Uzaklaştılar. Bu seferlik tehlikeyi atlatmış bulunu. yorduk, ; ğ EN İYİ UÇAKSAVAR RÜZGÂRDIR Ertesi gün bize dünyanım en tat- — h günü gibi gekli, Zira çok şiddetli bir rüzgâr esiyordu, Sıkı esen gâr gemi kafilesine en kavve bir uçaksavardan daha kırymetli bir yardımcıdır. Yemekten evvel dua ediyorduk. İçimizden birisinin ba., kışları bir petcereden — dışarıya kaydı ve haykırdı: “Bir buz dağı var!” 4 Şimdiye kadar ötesinde berisin. de yuvarlak küçük buz parçaları o- lan bir denizde seyahat etmiştik, | Kıyılarda bile bulunan bu buzla tehlikeli değildir. : İlk buz dağma tesadüften bir sa at sonra bir İkincisi İle karşılaş » tık, Artık deniz yolculuğu için teh likeli bir mmtalınya girmiş bulunu yorduk, En tehlikesiz yolu seçmek için müzakere ederken gökyüzünde bir uçak göründü, bu eti BERCİĞU dalreler çizen bir keşif uçağı idi. Ertesi gün sabah sabah bu uça« ğın kardeşleri üzerimizde idi, Fa - kat bereket versin kt:-ây!“ ı Bizim gemilerden b birkaç da İdka içersinde kocaman bir siyah duman halinde denize gömülerek battı, Tayfası sallara atılacak ka. dar vafıt. bulabilmişti, Onların baş ka gemiler tarafından kurtartim kurtarlamadıklarma bakmak is - tedim, fakat mümkün olmadı “kur- tarıldıklarımı sonradan öğröndim. insan — kendi canı ile meşgulken merhametli olamıyor. Aynı akibez tin bizi de bekısgîâln' âl;_'l'_ Bimiz için bütün hazırl4darım: ei tahlisiye kemerimize takılı yağlı eldivenlerimizi ve ceketle yerine deniz çizmelerini geçtrmiştik Bu ihtiyatları yapmamış - olsaydık bir kaza vukuu takdirinde sal üze.. Üa ai rmmrzda pan bir uçağı düsşürdü, Uçak tıp öldürücü bir darbe almış elan bir keklik palazı gibi sırtüstü döndü. ve 150 metre kadar Horimizde | nize gömüldü. Suvya dokunur | kunmaz portaâkal renkli koren (€Lülfen sayıfayı çen!rlniü .,

Bu sayıdan diğer sayfalar: