Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
B ı 9PDAD)DASIYÇ da zararsız hastalar, asabiler, leri de kalmadığı söylenemez, Doktorlar onlara müşfik sanlar vardır, — kendi tabiriyle — kendini na atılır, Bu satırları, dünkü vaziyetleri hakkında telefonla büyük san'atkârımız da, zekâ çıkacaklar, şunuza gider diye yaztyorum: ha gülmüş, sonra: ğer iki türlü imiş! — Biri nasıl, öteki nasıl? vermiş: cak? Deli! Deh! Tepeli, Kulakları küpeli! 13 uğurlu bir rvakamdır Pariste 19 yaşında Denis Fayoi işminde genç bir hukuk talebesi Fransız patinaj şampiyonluğunu kazanmıştır. Müsabaka ayın 13 ün? tesadüf eden bir cuma günü yapılmıştır. Müsabakanın ayın 13 ncü gününde yapılışı genç kı zın çok hoşuna gitmiştir. Çünkü 13 Mis Fayol için uğur getirir, Kızcağız 1923 yılınım 13 şuba- timda doğmuştur. İ0 — yaşında iken 13 rakip arasında gençlik patinaj müsabakasmı kazanmış., tır, 13 yaşında mektep şampiyo nu olmuştur, di sınan numarası 13 tür, Üniversi, tede Fayolü kimse adıyla çağır maz, Arkadaşları &- dı matmazel 13 tür, . A * Zavallı müvezzilere acıyınız Pariste posta müvezziliği çekil- mez hale gelmiştir, Zira yiyece, ğinçok azaldığı bu şehirde fyıışı- van insanların varısından fazla, Kulakları kupeli?::. KIL, hastahanesi deyince, insanımn aklına korkunç şey. ler gelir: Zıncirli insanlar, bağlanmış hastalar, sar” saklar, salduan insanlar, peygamberik iddia edenler, ve ilâh ... : Tımarhanede bu çeşit insanlar bulunmakla beraber, ora- keşler, sar'alılar da vardır. Ve akıl hastahanesine girenler, muhakkak deli, zırdeli, hinzırdeli değildir. İyi olmak ihtimal" ederler, Ve bunlar tekrar cemiyetin malı olur, Ve insanlar arasınmdaki vazifelerini aksatmadan gören asabi hastalıklara uğrayıp ttmarhaneye girmiş ve iyi olarak çıkmış sayısız İn- Neyzen Tevfik'e deli diyebilir miyiz?., gider, Bütün kış aylarının, yahut yaz günlerinin yorgunlukla, rmr gidermek için, akıl hastahanesinin müşfik ve şifar kucağı tatmin İçin yazdım, Okuyucularım, müsterih olabilirler, iki mıyorlar, biri dinlenmek için, öteki de asabi bir buhran neti. ceşinde akıl hastahanesine gitmişlerdir. Ve çok şükür, şimdi ikisi de gayet iyidir, Sıhhatleri yolundadır. Ve yakında da Tımarhaneden bahsederken, hatırıma iki fıkra geldi. Hor İmparatorlardan biri ttmarhaneyi gezmeğe gitmiş, Ko- Buşları dolaşırken, karşısına zincirli bir deli çıkmıs, impara, tor ona bakarak dilini çıkarmış, Deli, şaşmış, gülmüş, bir da' " — Benim bildiğim — demiş — deli bir türlü olurdu, Me. Hükümdar merak etmiş, sormuş: , Deli bu! Sakınır mı sözünü hiç, Ciddi bir tavırla cevap — Biri senin gibi zincirsiz, öteki benim gibi zincirli! Pariste mi, Amerikada mı, Londrada — mı, bilmem nerede bir timarhane yapmışlar, Açılma töreninde, ilk evvel başhe, kimin içeri girdiğini gören nüktedan bir adam yanındakine: — Eyvahi — demiş, — bundan sonra girenlere kim baka" * — — —— HAREFR — Aksam Postası"? ) | j —a —— —— ——— —a , - l MAHKEMELERDE ae Pearl - Harbur ) : ğ&mwuam Baskını nasıl Oldu Twav4 (Baştarafı 2 ncide) _ a ea ğ gönbar aF ÖĞEEĞ T y No. 4 CA 'ÖBCEN | we mamalı Gi çöRE AF , alkolikler, eronumanlar, esrar- bir ana gibi bakarlar, tedavi Ö, trmarhaneye kalafata çekilmek maksadiyle okuyupta, neyzenin ve Naşidin malümat istiyen okuyucularımı muvacehesizliği içinde kıvran, / LABDRİ getiriyorlar, Bu yüzden müvezzi, ler koca koca paketleri taşmak iyetinde kalıyorlar, Zaval - mecburiyet ; (lar bu paketleri ya bisikletleri, nin arkasımna takarak, yahut bir el arabasında taşıyarak adresle- rine götürmektedirler Bu paket. lerin yiyecek dolu oluşu zavallr müvezziler için ayrı bir elem men menbatdır. Karnı aç olan | bir adamın yiyecek dolu paketleri taşrması ne hazin bir şey, **& Tojamanın eksik parmağı Tokyonun, en büvük simala” tından biri olan Tüujama, son günlerde, hiç bir merasime lü- zum görmeden, 55 inci yıldönü, münü kutladı. O, her zamanki gibi, çok arken uyandı ve bahçesindeki çiçekle- tiyle, ağaçariyle iştigale başladı; fakat ikindiye doğru ziyaretçiler sökün etti Başvekil Tojo, en sevdiği mesal arkadaşlarından birini göndemmişti, Eski başvekil Prens Konoye namma da bir sı gidalarını başka yerlerdeki ak- posta paketleriyle zat, tebrike gelmişti. Bumtimhıkaduhum berdi,, demişler.. — Demek, Kadirin Sahureyi ka, çırmasına yardım etmedin. — Vallahi etmedim, beyim, Bil. lahi etmedim Sıra ihtiyar Aliye gelmişti Ya. şt herhalde altmışı geçmiş olan İh tiyarın beli biraz olsun bükülme- mişti : — Bu çocuklar yalan süylerler » Ülvye söza başladı. amma, bıı.y_rı- ma kadar olanlara bir diyeceğim yok, Sahuüreyi Kadire vermiştik, Muzafferi de bizim oğlana almış- fık Fakat bayram geldi, kızlar evle, | tine e! öpmeğe gidince de bunlar hizi kandırmağa kalkıştı. Kızm başkaşında gözü varmış, Ağlamış, yalvarmış, Nihayet bun. larr kandırmış, Tutmuşlar bir plân kurarak, Hüseyine güyam kızı zor- Ia kaçırmışlar, K Eh madem, ki böyle biz de Sa, hureyi Kadire vermeyiz, dedik, Bunun üzerine bunlar, yani Ka- dir ile Remzi, bizim kızı zorla ka- çırmağı kurmuşlar ve hir gün kız çeşmede — su alırken saçlarından kavrıyarak , Ihtiyar bu hali hare- ketleriyle tarif ediyordu - hop at- mışlar bir arabaya — götürmüşler avlerine., Akşam işi öğrenince, Kadirlere gittim, kızı geriye istedim. O gün ormandan döndüğüm için baltam elimdeydi. Amma, gel gelelim, hiç hirisine baltayı göstercrek: — Sizj bununla kıtır kıtır kese. ceğim! Dememişini beyim, Elbette krar istiyeceğim, Ortada nikâh mr var ki.. Bu vaziyat karşısında mahkeme, bu karışık kız kaçırma İşinin ay- dmlanması için sahitleri, bilhassa Sahureyi çağırarak dinlemeğe ka, rar verdi ve muhakemeyi başka bir güne bıraktı, NİHAT ŞAZİ | KÜÇÜK HABERLER # İsştanbul vyilâyeti — emrine, balk ihtiyaçlarını kargşılamak — maksadile 500 adet çuval ve 17 bin metre kana. viçe verilmiştir. Bunlar haziran sonu- na küdar hülka dağıtılacaktır. # Ticaret vekületi, İstanbul verem. le mücadele cemiyeti emrine 50 ton Karabükte yapılmıştır. Cemiyet bu söne dört dispanser ve Erenköy sana, taryomunda bir paviyon yapacaktır,. Bu tesisat için 200 bin İira sarfedile, eektir. # Belediyenin az kâr vermesinden dolayı evvelce talip — çıkmıyan — buz nakliyat ve satış işinin yarımn dalmi encümende tekrar ihalesi muamelesi yapılacaktır, Verilen kür haddi — olan 80 para e yarın da ihâale kabil ol . mazsa ihale esası değiştirilecektir. Dün bir altımımn fiyatı 388 llra, külçe altının bir grami 180 452 kuruştu. neden? » Çünkü, Tojama, Japonyanın en nüfuzlu bir sivaset adamı' ol. duktan başka, 1 İnci "Samurai” sidir, O, daha yirmi yaşında iken, iki siyasi fırka arasindaki ihtilâr ft halletmiye çalışmış ve bu an- laşmıyı ebedileştirmek — için, bir varmağını keserek ,onun kanivle itilâfnamevi imzalamış, O Zza. madanberi a, Mikado'dan sonra gelen Japon şahbsiyeti tanılmış. tır Tojama, diyet mecelisinin son intihabimda, mühim bir rol oyna” mıştir, Japon filo kumu- lanı anlatıyor Hareket emri veriliyor... Dağ gibi dalgalara rağmen otuz mil üzerinden yürürken, biz, hava yolumuzu öğreniyoruz. Sonra bekliyoruz, tam bir saat beklemiye mecbur oluyoruz. Bu saat geciyor fa- kat gene bekleme ıztırabı içindeyiz.. Üç ceyrek saat da- ha geçiyor. Oh, nihayet şafak söküyor. Saat 6 yı 15 geçe hareket emri veriliyor Tayyare gemimizde, birdenbire « alârm verildi ve arkasından bir emir çınladı- — Tayyareler, harekete hazır bulunacak ! Asansörler işlemiye başladı, Tayyareler, birer birer, çıkıyor.. uçmak pistinde diriliyor, Biz, üst Büverteye çıkıyoruz. ve gözlerimizi semaya dikiyoru:: — Üstümüzde, beş yüzden ik; bin metreye kadar, koyu ve ağır bulutlar geziniyor. Dçniı kudurmuş., dalgalar, gemi- Mize çarptıkça, gök gürültüsü gi, bi sesler çıkarıyor. Semaya, deni- ze, bakmakla geçirecek vaktimiz yok, düşmanımızın Pir| Harburda- ki donanmasma hücum emrinin ve, rilmesi, bir dakika, saniye Mese- lesi, Güvertede, ayakta duramıyo - ruz: Gemi pek sarsılıyor; oynuyor sıçrıyor, Küpestenin — üzerinden, denize düşebiliriz. Bu korkuyla kendimizi, güverteye — bağlıyorur, Denize düşmak, hesabımıza gölmi, yor: çünkü ifa edecek vazifemiz. İsİmiz var, ()yle bir vı'zi!e, bir iş ki, senelerdenberi onu özlüyor, o- na hazırlanıyorduk., Onu, duaları- mızda bile anryorduk, — Artık, © hasreti gideriyoruz. Tayyarelerimizin altına kayıyoruz ve onun her birini, dikkatle mua, Yyene ediyoruz. Siyanha çalan boz renkli bombalarımızı — yokluyoruz. Kumanda cihazlar?!, benzin hazne- | lerini, manometrelerini — tetkik e- diyoruz. Her şey mükemmel ve uçmaya hazirız, Sonra, bir haritanın etrafma di rirken, dağ gibl dalgalara rağmen otuz mil üzerinden yürürken, biz, hava yolumuzu öğreniyoruz, Sonra bekliyoruz, tam bir saat beklemi- ye mecbur oluyoruz. Bu saat ge. çiyor. fakat yine bekleme ıztrrabı içindeyiz. Üç ceyrek saat daha geçiyor. Oh, nihayet şafak sökü. yor, Saat, 6 yı 15 geçe hareket emri veriliyor, Şimdi, motörler İşliyor, uskur- lar terennüm ediyor, Önümde, uç, ma piİsti serbest, Geminin hüareke- tiyle Ööne arkaya, sağa sola ya- tiyor, amma ne hükmü var! Tay. yarem havadı. bir martı kuşu e- dasiyle, düşmana doğru ilerliyor, Bombardıman — tayyarelori, — torpil tayyareleri, düşmanı arıyor, Onun kurtuluşuna imkân yok, Körü körüne muçuyoruz, Şafak söktüğü halde, bulutların koyulu- | ğu bir şey Zörmemize İmkân ver, miyor, Hattâ altımızda uzanan de- nizi bile göremiyoruz, Bu, pek güç bir iş, Hava, bu kadar kapalı ka- hrsa, dönüşte, hele tayyare temi, miz biraz yer değiştirirse, hnrita. mız Üzerinde, ona giden İstikameti tayin edomiyeceğiz, kayorum, Fakat buna İüzum var mı? Havaj takmm adalarmnın her birini, o kadar iyi biliyorum ki ka. palr gözle, istediğim adaya gide- bilirim, İşte, gözlerimi kapayınca, Oahü adası, bütün çizgileriyle ha. yalimde canlanıyor, Evet,, ben de hava filomuzu teş- kil eden diğer arkadaşlarım da, Havaj adalarmı görmüş, üzerlerin- de uçmuş jnsanlar değiliz, Öyle iken, o adaların herbirini. birer vafan manzarası kadar esaslı ta, nıyoruz. Büyük ÖCenup denizinin bu ehemmiyetli noktasını, hayali- mizde, az mı yaşattık? * oo Epeyce yol aldık. Artık, Oahi n- dasımm üstünde bulunmamız lâ, zım, Rüzgâr, hızmnızı biraz kesmiş olsa bile, muhakkak, yine onun yakmındayız. O halde bu, bir da. kika meselesi olabilir. Saat 7 yi 55 geçiyor. Altımda uzanan bu- lut perdesini delmek, bir şey gör, mek istiyorum, MHiç,, hiçbir şey göremiyorum., her tarafımızda, yalnız boz ve süt renginde bulutlar uzanıyor yve biz, gelişi güzel ilerliyoruz. —Ellerim, kumanda âleti üzerinde takallüs e. diyor. Muhakkak, artık, hedefimi- zin üstündeyiz, Nefes alamıyorum, hayecanım o kadar fazla; çünkti mucizeye be nziyen bir şey vukua geldi, Bu. lut perdesi, birdenbire yırtıldı. İş. te,, evet, İki kayalık sahil,, zafer! Altımızda, sabahm ihtizazı içinde Pirl Harbur uzanıyor . Bir arkadaş, sanki bana lüzumu varmış gibi, adanm haritasını u- zattı, Ne münasebet! İste, iki bin metre altımda, canlı bir harita var ve bunun her noktası ezherim de. O kadar iyi biliyorum ki, bir bakışta, harp limanmı kestiriyo . rum, Dâr kara parçaları burada. dır. — Rihtımlar, buradadır, Dalga kıranlar da burada,, Ben çileden çıkıyorum, Bir tayyareciyi, bu gör düğü gşeyler cileden cıkarır. NE NEFİS MANZARA Altımda, Amerika donanmaşı,, o kadar, endişesiz — smralanmış ki,, bunu bir asker kafası değil, ancak bir şair muhayyilesi — yaratabilir; Tedbirsizliğin şaheseri , Ben, eski bir bahrivelivim, Ben, Kilde, Alman dananmasmı da de. mirlemiş gördüm. Ben, İngi'iz do, nanmasının mectt resminde bulun. duğum zaman, Spitidde, öonun |i- manda, nasıl bir tortibat nldığma dikkat ettim. Brestde — Fransız donanmasını seyrettim, Donanma, mızım Tennodaki — hareketlerinde, birook defalar hazır bulundum; fakat hicbir zamse. evet hehir Va- kit, harp dgemilerinin, bövle bir- hirinden 700, 1.M00 metre fasılay, la, bu badar sıkısık — dürdüklarını d HEDEF Motörler, yeknosak nağmelerin- de devam ediyorlar, Haritama ba. görmedim. Bir filo sulh zamanın- da bile, bir baslımdan sakmmak İçin, daima harbe hazır bir vazi » | Mektupla (B.T. 41), Evlenme teklifleri: — " * Yaş 47, boy 1,70, kilo 85, kumrüâ içki kullanmıyan, devlet memurü bay; azami 35 yaşlarmda, güzel, KF sesiz ve çocuksuz bir bayanla evler mek istemektedir, Tip — mevzuubal' değildir, (Lütfi) remzine müraca * at 390 # Yaş 45, boy, 156, kilo — 60, HY tahsilli, iyi piyano çalan, ev işlerif * den anlayan, temiz bir aileye mensüP! yalnız annesi ile yaşıyan, ııym“' | lim dul bir hayan; 30.35 — yaşlarındt! esmer, erkek güzeli, müzikten ı“; yan, kazancı 150 den yukarı, V© huylu bir bayla evlenmek istem dir. (Sarışım 35) remzine müratâ * at . 391 * “Yaş 21, boy 1,80, kilo 77, esmtf! tıp fakültesine devam eden bir g&t tahsili bitinceye kadar kendisine Ü” kabilecek 1621 yaşlarında bir N""; la evlenmek istemektedir, (MRW” remzine müracaai. — 392 * Yaş 25, boy 1,70, kilo 69, vücüli Arızası olmuyan, sarışın koyu KahY? rengi gözlü, motörcü bir genç, 157 . yaşlarında, mütenasip vücutlu, "" day renkli veya sarışm, ufak ?;* tölye açmağa servetçe yardım lecek bir bayanla evlanmek wl': tedir (Sarışın Motörcü) remzine # Yaş 28, boy 1,61, —kumral # gözlü, balıketinde ,güzel, n '" işlerinden anlar ve bir evi bulunaf V bayan; 30.35 yaşlarında, — gelif 'z_' maaşı 100.120 lira olan, sadık V? rüst bir bayla evlenmek ııt.on:ıııl“ı remzine müf” haj caat, İş arıyanlar H * Taşralı, askerlikle alâkası O1" yan 20 yaşlarında bir Türk î'“d' doktorların husust otomobillerinde : ya kamyonlarda şoförlük yapmak " temektedir. Vesikası İstanbuldandi” Az bir maaşla çalışabilir. ıulw":' | matte Alayköşkü caddesinde — 1541" numarada şoför Nuri Yiğite mürü - Aldırımız: — 4 kuyucularımızm — aamlarına ı# ları hariç) hergün sabahtan — öğle” Iıhıvl)ıııl'l—ıın aldrı ları, iğ) (H. 450)(8, Gürcan) (Ş,CR,)(42 Sf (ENG.) (Sevgi) (O,U.17) (ŞUT) (1B) (Ar) (H, Önsal) — (Güllü) ($.F.) (NN,) (B.T, 8) — (NCU (Pembegül) (Gün 40) (Yedek | ci) (EL.) (Tekcan) (R.R.G) (GANİ (T.HR.Z,) (E, Ural) (AM.) (Şfj ($.B) (E,0) (Naciye Dindar) Naâ? Şen) (HLB, 888) (Yardım) (RatkiV) (Mihrace) (B.N.S.) (8.T. YBIIÜL[ (İsmet) (B.L.M.C) (S.T, Yalnız) okuyucumuza: Hergün saat 15.17 arasında müt * baamızda Bay Turhana i rica olurtur, J yette bulunmak mecburiyetinde * dri. Bunun içindir ki, vazitesiti bilen her Amiral, demir attırdığ gemilerine. manavra İmküânı veft” cek şekilde mesafeler ayırır, (Devamı Görüyorsunuz ya, sevdiğiniz ve bütün size karşı hryanetine rağ- men hâlâ düşündüğünüz adamm bu meselede cezayı mucip hiçbir iştiraki yok,, olsa olsa İsmi böyle âdi bir vak'ada geçmisş olabilir ki bu da çok uzak bir ihtimaldir.. Gönül içindeki azabı söyliyeme. mekten mütevell!t bir gerginlikler — Kâfi değil mi? . diye kıv. rTandı . zaten bütlün endişemiz bu değil miydi ? — Adam &iz da! Kız bir iki de. fa gördüğü Ferhadı coktan unut. muştur bila, hususiyle o kadar siddetli 'blr sinir buhranı geçirdik- ten sonra adını b'le hatırlıyamıya. caktlır, Günül, bir doktorun verdiği bu teminata sevinir gibi oldu; — Böüöyle sşiddetli sarsmtılarla aklını kaybedenler İyi olunca ha. fızalarını tam olarak topliyamazlar mı doktor? ; — Bazan olur,, büyük bir suur Hhtillâüline uğradıktan sonra mazi. Ye ait hatıraların tamamiyle silin. diği çok görtülmüştür.. Gönül gayel İratt: — Çok iyi! - diye güldü , Noktor şaşırdı: — İyi olam, nedir?! — Yapi bu kmm İyj olması ihtimaline karşı maziye ait hafıza- sının — silnebileceğini — söylediniz. Ferhadım hesabına bunu temenni edelim bari.. Poktor ayağa kalktı: — Hüâülâ bundan bahsediyorsu. nuz!, Brrakmız bunları Gönül ha. ra Verhat eğer buraya tekrar dü- nüp gelirse her teyi unmnilmus ola- caktır., her sey gene yoluna gire. eçktir, Simdilik bana müsaade e- diniz de gideyim,, ne yaman arzu ederseniz hemen telefon — ediniz., böyle sinir bozaeu şeyleri bırakı, nırz,, keyfinize bakınız artık,,, fGönül de dektoru teşyi için kalk — Ben telafon etmesem de Biz beni yoklayınız doktor,. hiç olmaz- sa birac dertleşir konuşuruz, Tarık Gönülün elini öptü: — Emredersiniz. Gönül hanım,, gelirim, konuşuruz,, fakat artık bu '!'";Ml dalr konuşmamak — şar- €. -40 - bir iç azabiyle divana — uzunarak bir sigara yaktı. Ah doktor Tarık önün içindeki vesvese ve perişanlığı blimlyordu ! Bilmiyordu da böyle kayıtsız — ve şakarı davranıyordu. Bedlanmı başına gelen son vak'a tamamiyle kendi tuzağı olduğunu bilseydi acaba ne düşünürdü? Mut laka şimdi kendisine dostluk — ye gamimiyet gösteren bu adam da ve muhakkak onu polise teslim e. derdi,, Hele Ferhat! Bu işte rolünü öğ- rente onu kendi elleriyle boğardı!, Gönül, rakibesinin uğradığı yürek paralayıcı felâketle bile intikam alamamıstı, Bedlanm bu haliyle bile kendisinden Ustün olduğunu Yazar): NEZİHE MUHİDDİN kız! Hayatını alt üst etmişti!. Mer kesin lânet ve nefretine lüyık ola, tak bir hâale getirmişti onu!,, Lâ. wet ve nefretlen ziyada onu kor. kuneç bir ükibete hazırlamıstı.. He. le bu endişe!., Yüreğini, beynini durmadan burguluyan bu kankara endişe!!.. Hiç bir tehlikeye uğra. masa bile yalnız bu endisşe bütün hayatını zehirlemeğe küfiydi,, Elleriyle asabhi asabi, yanan ba, şını sıktı; — Oh! Nasıl yaşıyacağım! - Di. " Ye att acer mırıldandı - Sonra çılgem bir hiddetle kendi hendine bağırdı: -— O ölmeli!,, Ölmeli ol.. KendI sesinden Üürkerek sustu, Beyni tutuşuyor gözlerinden kan. h alayler — fışkırıyordu,, — İçtnden mütemadiyen tekrar ediyordu: üölmeli!,. Fakat nasıl? Bulsa, ellerine verseler onu hiç düşünmeden boğar ve parça, İardı., ah o zaman ne İyi, ne ra- hat olacaktı!!.. Acaba böyle has- talar çabuk ölmezler miydi?., Ni- cin bunu doktor Tarığa sormamış. ft ,, Belki da böyle hastalar — öl- mezler, yalnız çekerlerdi.. hâfi miydi bu? Çekmek neye yarar?, Bedin bütün ömrüyle deli yaşasa, bu hal kendisini endişeden asla kurtaramazdı, her gün böyle azap, İn vasadıktan sonra bu bir hayat mıydı?! O ölmeliydi.. ölmeli!., Bu karar, bu hüküm ona öyle ferah veriyordu ki bu hakikate erişmek için bingçök gayri muayyen plüânlar hazırlıyor, faket gene içinden çı, kamıyarak bütün vücudu kopacak gibi gerileyordu, gibi geriliyordu, Na olursa olsun bu İşi böyle ken di akışına birakamazdı.. mutlaka bir $eyler yapması lâzırmdı,, — Acaba hastahaneye — gidip, akrabasıyım deşet.. Kım hususl olarak tedavi ettireceğini süylese, ona inanmazlar mıydı?!.. w" —A Birden yerinden fırlıyarak ber Bnı elleri arasma aldı; — Ben çıldırıyorum!,, Ben Şi g;".vom galiba!,, - diye söyletk Hiç Üzerinde bu kadar ağır ©" nayetler toplanan bir maznunu hef :istiıyenln eline kolaylıkla teşlim © erler miydi?., O iyi olun kar dar orada muhafuî edil Ww de büyük bir dikkat ve ehemmi * gel"e' mt:hım edilecek bir ha a, hattâ bir mahpustu,, olmıya- cak şeyi,, Olmıyacak şey bu!,. Zihni bir türlü Bediayı elde edil vücudunu ortadan büsbütün dırmak tasavvurundan uzaklaşa * mrvordu. Birden gene guıiel'lı parladı; — — ÖOnu kaçrramaz mıydı*! Has- tahaneden kaşçırmak?,, Bu pek mümkün olmryacak bir $ey mi?! Orada bir 'ki gardiyan elde et mekle bunu yapmak aklına uygu!" geliyordu. Fakat gene korkuylt kendisini ele vermek &e daha akla yakm bir felkketti. , (Devamı var)