26 Mayıs 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k matı A TALARIMIZIN ne güzel i- mış yazılı bir kâğıt parçası gör. düler mi, iğilip ayak altından a-. hırlar, bir dıvar lmnıgı.rha sokar, tiyatları vardı; yolda atıl. - “Helva kâğıdımnm — destesi 7,5 akçeye,,, Bu nark defterinin tanzim edil. O diği devirde yaşamış olan Evliya Çelebi de, İstanbulun kâğıtçı esna- iardı,. tefekkür ve bilgi hazinesi- | fından şo)le bahsediyor: nin kasaları kâğıttandır.. bir kü- “Kağıtçılar esnalı 200 dükkân, çücük kırpıntı. bile en büyük hür. | 205 neferdir. Pirleri, Hazreti Pey- möte İlâyıktır. Türk lügatında “Helvacı kâğıdı”, “bakkal kâğıdı,, | kelimeleri vardır; basılmış kit.ap, mecmua Ve gazetelerin okkaya ve- rilerek satılması bu kâğıtlara çe- | sitli eşya Ve erzak konulup sarıl. | ması, fikir eserine hürmetsizlik tir ve, bugün, İmparatorluğun in- itat asrından kalmış kötü bir şey ..... devam edegelmektedir: ga- zete ve mecmua koleksiyonlarını, yeni Ve eski bircok kitapnları ok- kacılık yok etmişdr.. ben, içinden | meyva, yemiş, peynir, Balık ve ilh.. binbir türlü şey çıkardığım — kese kâğıtlarmın, nadide gazete nüsha. ' — — — ı lencelerinden idi. larmdan, Üüzerinde — milletimizin en büyüklerinin resimleri bulunan matbualardan, bugün bir takımı on, on beş, otuz, kırk İiraya satı. lan kıymetli tarih kitapları say- falarından, divanlarından yapılmış olduğuna rastlamışımdır,. Temijz ve asil milli hürmet an'anelerini, boz- gun dvrinin perişanlığı ve felıi.ke ti içinde unutan talisiz bir neslin devam edeğelen bu terbiye hata- sımı düzeltmek, Cümhuriyet- maa- rifi için üç beş senelik bir iştir. evinde, hattâ mektebin- de, hattâ kitapçı dükkâmmda, ki- tap ve gazete kâğıtlarınm paket kâğıdı gibi kullanıdığını gören bir çocuğa “yazılı kâğıda hürmet,, aş- kmr aşılamak biraz zorca iştir a. ma,, olmaz değildir, İdarei maslahattan nefret ede- rim, İdarci maslahat, cehaletin, aciz ve meskenetin kalkamıdır, İda- Yei maslahatçı demagogların, bu hususta ileriye sürecekleri “iktı. sat,, ve “dünya buhranı,, gibi söz- lere, kulağım tıkalıdır, : L İzmit fabrikası, bugün, — yalnız gazete Ve kitap kâğıdı — verebili- yor; onların da, hamur cinsine ve eb'ada göre Iıılıııler aldığını sanı. yorum, Umarrm ki, kitap ve yazı kâğıtlarımız, pek yakında, ince bir zevkin mahsulü olan Türk isimleri ile şöhret alırlar: Kalm, parlfak, rengi kreme ça. lan sarılıkta lüks bir küğrt, niçin “Ankara Balı,, olmasın., Beyaz, ipek gibi, incecik fakat sağlam nefis bir küğrdimız, niçin “Bursa İpeği,, olmasın., Süt Mavisi bir kâğıda “Marma- ra,, adı niçin verilmesin., eskiden, kullandığımız — yazı kâğıtlarma “Sultani,, “Âbadi,, ”İstanbul Ta- bağı,, “Eseri cedit,, gibi — isimler verilirdi. — Bunlardan ilk üçü çok “eskidir; on altmcı asırdanberi kul- lanmagelmiştir. On yedinci asır or- tasında, Sultan İbrahim devrinde de isimlerine rastlıyoruz, — Fırsat düşmüşken, şuraya, on yedinci a- sır ortasmdaki kâğıt fiyatlarımı da “Sultani kâğıdım alâsmm tanesi 85 akçeye (x), aşağısı 16 akçeye; “Âbadi kâğıdm iri boyunun ta- nesj 16 akçeye, kücük boyunun ta- nesi 10 akçeye; “İstanbul tabağınm büyük boyu- nun destesi d3 akçeye; orta bo. yunun destesi 30 akçeye; “Ay damga ve ilim damga ve Habesi ve şâpte kâğıtlarmım des. teleri 15 şer akçeye; “Çerçeve kâüğıdınım — destesi 5 akçeye; (x) Ö zaman, 150 dirhem ek- mıklıkçe,ıoünkoymeüâ akçeye! gamberin amcası Ahbum Esnaf alaylarmda, bunlar, arabalar üze.- rinde dükkâüânlarını "İstanbul faba. kı Bosna ve bundukani kâğıtlarla | | süsleyip cümlesi beyaz kâğıt fera- | İON SENE EVVEL BUGÜN 26 MAYIS 1982 * Şanghaydaki Japon' kuyvet- leri komutanı general Sırakava kendisine karsr yaprlan — suikast | sırasında aldığı yaralar yüzün- den ölmüştür. General Japon va, tanma ettiği hizmetler yüzünden imparator tarafından Baron un- vamyle taltif edilmişti, * Yeni Yımaşn kabinesi Mösyö da kurulmuştur, - * İspanyada tarlalarda çalışan işçiler grev ilân etmişlerdir. * Almanya şarki Prusyada, ı’&Pır.ıkııx:ıyıhıııı.'ıı;ı. dunda tahkimata ır. Polonya bu tahki, ersay muahedesine aykırı “ A 1! ıh v CON - * v £ D W A) () ol B G W v ce, hırka giyip kâğıttan sarrk ve yine kâğıttan gün gün külâhlarla süslenirler; dükkânlarında mihre. leyap pür silâh geçerler,,. DA Söz gelimi, biraz da kâğıdın lü- gat manaları üzerinde konuşalımı: Eskiden “kâğıt fener,,ler, bay- ramlarda, donanmalarda, İstanbul çocuklarımım, gece eğlencelerinden h “Kâğıt helvası,,!.. İstanbullu a- lap da kâğıt helvasını sevmiyen var mıydı?,, Kâğıt helvacılar, o- muzlarında, sehpa, başlarında cam. | hi sandıkar, bayram yerlerinin, ça. İ yırların, Göksunun, Kâğıthanenin en sevimli seyyar — satıcılarından | idi., gittikçe seyreklesiyorlar.. » “Helvacı küğıdı,, aslmda, başta bilhassa helvacılar gelmek üzere esnafın iİçine öteberi — sardıkları kâğıt idi, sonraları İstanbul dilin- de: “hükümsüz emirname,.,, “iti. barsız senet,, "boş lâf dolu mek- tup,, Manasıma kullanılırdı; misâl: — Sözüm ona tavsiye mektubu yazdı, helvacı kâğıdı!., — Elinden bir senet aldım am- ma., helvacı kâğıdı,, icraya — ver, nesini alacaksın?, — Babamdan yine bir helvacı “Aman kâğıdı,, aff fermanı, “kafa kâğıdı,, da, son yıllara ge- linceye kadar nüfus hüviyet cüz.- danrmızın adı idi, “Oyun kâğıdı,, iskambilin “sün. ger kâğıdı,, papyebuharın, “banka kâğıdı,, poliçenin has türkçeleri- dir, Sadece “kâğıt,, Cihan Harbin- den sonra (100) kuruş kaymetin. deki kâğıt paranm adı olmuştar; “papel” in bir bıçak sırtı kibarı, “Temeyyüz kâğıdı,, hüsnühal varakası, beraetname, “Kâğıt kavafı,, resmi evrak pe- şinde dolaşan hilekâr, — düzenbaz adam, “Sigara kâğıdı,, malüm kâğıt, argo olarak: gayet İnce kesilsin ekmek ve peynir dilimleri.., “Kâğıt üzerinde kalma,, tatbik edilemiyen bir emir, yahut haki- kat haline konulamıyan bir proje, kırışıksız bir yüz, dalgasız deniz... Ve nihayet “Kâğıthane,, İstan- bulun nemli bir mesiresidir. Hele bugünlerde mevsimidir amma, bil. mem ne haldedir; Nicin küstün bana böyle Yalvarırım kuzum Ssöyle Vakit geldi, bahane ile Gel gîdclim Kehtâneye! REŞAT EKREM KOÇU Küçük bir kızın başına gelenler ——— Biri iğfal ederek sokağa attı Diğeri de 50 liraya satmağa kallıtı Safiye isminde kücçük bir kızı iğ- fal ederek kirleten ve Üüç ay ya- nında alıkoyduktan sonra sokağa atan Sabri ila sokakta bulduğu bu kızla bir müddet beraber yaşadık- tan sonra bıkanı ve umuhaneci Şe- tarete 50 lraya satmağa kalkışan AH Üçkanat adliyeye verimiştir. Sabri ile Alinin duruşmalarıma dün Asliye Altmer ceza mahkeme- sinde başlanmıs, her ikisi de tevkif edilmiştir. Lokantacılar yağ istiyorlar k ——HKXy— Bir lokantanın senelik sarfiyatı 470 teneke İhtiyaçlarının temini için esnaf Ce- miyetlerinin müracaatları — biribirini takip etmektedir, Hamamcıların pes- temal ve odun, otelcilerin yatak yüz ve çarşafı ve kömür taleplerinden sSon ra lokantacılar da yağ ve kömür is. temektedir. tarı az zannolunan lokantaların yağ ihtiyacımnın her türlü tahminin fev - kinde olduğu görülmüştür. Şimdi lo- kantacılar cemiyeti bu ihtiyacın mik. tarını tesbit etmektedir. Fakat İs . tanbul tarafımda tanımmış bir lokan- tanm senelik yağ ihtiyacının 470 te- neke olduğu tesbit olunmuştur. Bu da ihtiyacın genişliğini göstermek - tedir, Lokantacılar ayrıca mangal kö . mürü ile kokkömürü de istemekte - dirler, Bunların yekünu da bir haylı- dâr. « Murat Reis ,; denizaltımız İskenderun 25 (ALA.) — İngil- terede yaprlan denizaltı gemileri. mizden Murad Reis İskenderima gelmiş ve merasimle bayrak çekil- miştir, Murad Reis, Oruç Reisin esidir. Sarhoşluk kurbanı Hosep oğlu Yakop admda birisi, pazar günü gecesi muhtelif yer- lerde içip kendisini bilemiyecek derecede Sarhoş olduktan sonra, Nuru Ziya sokağmdaki Hayskul kız mektebinin yanındakj arsaya gitmiş sızmıştır. Biraz sonra, uyuyan Yakop, git- mek istemiş, fakat karanlıkta ar- sanm kenarmdaki yokuştan aşağı- va tepetaklak yuvarlanmıştır. Ya- kop sukut sonunda basından ve muhtelif yerlerinden ağır surette yaraasİnmış, birez sonra da ölmüş- tür. Vak'aya müddelnmumilikçe - el konmuş, ceset adliye doktorunca muayenesini müteakip gömülmüş- tür. H A BEP — Aknıni Pnstam Evvelce hiç göze batmıyan ve mik. | ıOo.ooo Marsilya kiremiti Potur, yün çorap, beyaz yün ku- şak, lmhsı ustura ile tıraşlı, sün. neti Şerif üzere M.İilnl, ayaklarda nalçalı takır takır, bizim otuz lira verip ıldlklıı'mudın çok sağlam, bir kundura,, işte davacı Bulgar « ya muhaciri Ahmet, Şimdi Bursa vilâyetinin Bara köyünden., Suçlu Hamdi Tekkalmış güzel giyinmiş, başma gelen İşten fena halde sinirlenmiş bir halde, önün- de telgraf makbuzları, senetler, muamele kâğıtları, bir gaz€te ilâ- pı, daha bir sürü kâğıtlar,, Şunu öğreniyoruz: ÂAhmedin 666 lira 65 kuruş alacağının tah. sili için muamele takip edeceğini söylediği halde Ahmedin yazdığı bir istida İle muamclenin kendi kendine tekemmül ettiğini öğre. nerek davacınım bhulüs ve saffe. tinden istifade ederek mezkür pa- ranm yarısını ve bir hayli de yol masrafı aldıktan sonra — davacıya ancak 170 lira verdiği binaenaleyh bu suretle Ahmedi dolandırdığı i. leri sürülüyordu, Şahit Kemal İSi Şöyle anlattı. Muhacir Ahmect Bulgaryadan 100,000 kiremitiyle İstanbula gel. miş, Bunları liman idaresine sat. mış, Kendisinden bu isle yine bir başka bir muameleci yardım bahanesiyle bir hayli sızdırmış, Li- man idaresi tüccar tarifesi üzerin. den bu kiremitleri almış, Fakat oradakji memurlar Ahmet ağayı i- kaz etmişler, Demisler ki: sen tüc- car tarifesi üzerinden muamcle görmiyeceksin bir istida ile hakkı. nı ara! Demişler, Ahmet de bir is. tida yazmış, Fakat iki senedir ce. vap alamıyormuş. Soğuk bir gün- de bizim n önünde bu ihtiyar oturmuş buldum, İ- çeriye alâım, Derdini anlattı, Bir başka gün bu Hamdi ile beraber bana geldiler, Hamdi işin tekem. mül ettiğini, bu işte çok ığı»u. bu işi takip etmek üwe gonderdı. ği adamm da masrafı karşılığı şu kadar lira olmak üzere bu paranım yarısını kendisi, yarısını da Ah- met ağaya vereceğini Böyledı. “Bana dedi, bir senet verin, gi- delim parayı alalım.,, Ahmet ağa razı oldu. - Senet verdik, Gittiler, Bir on dakika sonra geldiler, Ah- met ağa paranm yarısından daha az almıştı. Hamdi bir takım mas- raflar ve yol paraları ilâve etmişti, Muamele takip edip etmediğini bil. miyorum. İki sene evvel verilmiş istida üzerine muamele kendi ken- dine tekemmül etmiş, hiçbir mua- mele takip edilmemiştir. Dedi. Suçlııyı. soruldu: — Ne iş görürsün? — İnşaat işleri ile uğraşırm, Müteahhitlerden iş alırım, Dayacı benim akrabamdır. Karımın am- casıdır. Ben kendisinin aynı za. manda vekiliyinr, Mahkemeye bir vekâletname ih- raz etti, — Fakat sen avukattan Tfazla ücret almışsın ? — Çok koştum yoruldum bu İşte 26 MAYIŞ — '1“4" Ahmet ağadan nüfus kâğıdı iste- nildiği zaman o: — Mühür mü? Diyerek mührü- nü uzatmağa kalktı. Kulakları hiç işitmiyordu. Bağıra bağıra anla- tıldı, Nihayet anlryabilmişti, — Mühürle beraber mi nüfus kâğıdını mı istiyorsun? Te diye- vek uzattı. Öteki şahit Mehmet kısık bir sesle anlatmağa başladı: — Kemal bayin yazıhanesinde Hamidinin Kemal beye “sen artık Ahmedin gönlünü yaparsın,, diye rlca ettiğini, Kemal beyin de “Ah. met ağa aklı başında bir adamdır. Ben karışmam, Peki sen ne İş ya- pacaksın ki para istiyorsun bü a- damdan ?,, Dediğini duydum, O da Ankaraya adam gönderdim. Mua- meleyi baştan nihayete kadar ta. kip ettim., Dediğini duydum, Suçlu — Sahidin şahadeti ta- tmamen yalan ve uydurmadır, Sahit — Müsaade buyurun an- hatıyorum, bunen üzerine Kemal bey Ahmede: ne dersin? Diye sordu, O da “sen bilirsin bey? Ar- ftık canıma tak dedi, şu parayı bir an evvel alayım, lüzumu var,, de- di, Kemal bey da yumuşamak üzereydi bon araya girdim, “Ke- mal bey senedi verme!,, dedim, Liman idaresi memurları para al. mazlar, bu yalan söylüyor dedim,, ben yazıhaneden çıktım, Bir ara- hk Kemal beyi yine kandırmış, Se- nedi ellerinden almış. Kemal beye soruldu: Suçlu — Liman idaresi memur Jarma vereceğim diye tasrih ede- rek söylemedi. İcabeden yerlere para vereceğim dediğini — söyledi. Bir de avukat tutacağım dediğin;i de hatırlryorum, Suçlu fena halde sinirlenmişti. Ayağa kalktı : — Benim elimde resmi evrak var. İstidayı 14. 1., 941 tarihinde delilletle isbat eüeceğkn Bu adam benim evimde on - beş gün kaldı, — OÖtel parası mı İstiyorsun? — Hayır, onu demek isteme. dim, Şahitlerim var: karım, kayın pederim, EHüseyin isminde birisi, Bu dayacıyı bana getiren kayın pe- derimdir. Hüseyin Pekyaman da Şahittir. — Neye şahittir bunlar? — Bunlar kendisiyle şifahi ak- dimiz olduğuna ve muameleyi ta- kip ettiğime, bundan evvel dör. düncü ticaretteki bu kiremit işini de beti takip ettim, O zaman ba- na para verecekken çekti gitti. Kemal bey İşi bilmez. Ben uğraş. 'tm, tğraştım, İşi tekemmül et. üı-dlm Kemal beyin yazıhanesine gittizlmiz zaman muamele tamamı. dı, Ben de kkendi hakkımı aldım, * Ahmet ağanın 100,000 kiremit- ten eline geçen para 170 İira, aca. ba hakikaten dolandırıldı mı? Yok sa iş bilmemezlikten parayı mun- meleciler mi hak etti?” Bunu şa- hitlerin dinlenmesinden sonra an- | hıyacağız. SAİT FAİK — Bunu, dedim, hükümetinden daha değerli ahıı İtalyan efkârı umumiyesinin de iyice bilmesi lâ- zım, Genelkurmayımız bu hakika- te iyice nüfuz edebilmiş midir? Meselâ Korsika taraflarında pek mayotrum, Heryo suratmı eksitti, başmı sal- byarak: — Bilmiyor musunuz, dedi, Gam len fazla cür'etkâr değildir.. hat. tâ biraz pısırıklık etmesinden bile lâhiyetli bir ağızdan, Gamlen hak- kında böyle şeyler işitiyordum. Sonraları bu sözleri, çok defa en. dişe duymadan, sık sık hatırlama- mak elimden gelmeodi, L L Ağustos 1939 da, harbe takad. düm eden son yedi günü, hükü- metle sıkı bir temas halinde geçir- dim, Hepimiz son dakikaya ka- dar, hâlâ sulhün kurtarılabileceği- ni umııyorduk. : Hele Jorj Bone bu uğurda şah- |&en büyük bir gayret sarfediyor - du, Fakat heyhat! Git gide he- pimiz bütün ümitlerimizi kaybedi- yorduk. Bu arada durum da gün- den güne askeri bi hal alryor ve “Haocabha Güamlen — nea d“şunuyur'”' tunali her zamandan daha cok dü. ılı.klaı'ımmn ucuna şellyordıı_. Ba. ıemğ%m Yazan: JÜL ROMEN na cevap veriyorlardı: — Ordudan yana çok müsterih.. tayyare vaziyetimiz herhalde ken. disini düşündürüyor, Tayyare ba- kımından ancak ikincitesrinda ay- nı seviyede olabileteğiz. Onun asıl korktuğu sey, seferberliğini tamamlamadan Alman hava kuv - vetlerinin kendisini rahat brrakma. masıydı. Bereket versin ki hava müdafaası için lüzumlu malzeme - yi nihayet temin etmiş bulunuyo. ruz, 26 ağustos sabahı - bu tarihi u- nutmıyacağım, zaten o gün doğdu- ğum gündü - Paristen geçmekte o'an büyük bir yabaner devlet ada mr “son derece müstacel bir me- sele için,, benimle görüşmek iste- diğini bildirdi, Bu zat şimdiye kadar eşlerine rastlamadığım ve sayıları ikiyi, ü- çü germiyen en kuvvetli siyasi ka. falardan biriydi, Kitabrma baş. larken kendi kendime her şeyi tçıkça söylemeğe karar verdiğim halde, bazı sebeplerden dolayı, z 2i IIIIIIIİHHIIIIllllllllllllllllll[lIIIIlIH YUAMM AŞ LUTFI AY yalnız bu zatım ismini veremiyece- ğim, Kendisinden hemen gelmesi- ni rica ettim, Bana dedi ki: — Size, durumun ne kadar va. him olduğunu söylemeğe lüzum yok, Bence harbin patlak vermesi artık bir Sün meselesi olmuştur, Fransa ve İngiltere için çok kor- kuyorum, Onlar bu harbi, canları. nı pek sıkan fakat neticesinden emin öldukları, bir angarya gibi telâkki ediyorlar, Çok müthiş bir hata işliyorlar... Bu harbi, neler olacağımı tahayyü! etmeden, cür'et göstermeden, şalrane bir kudrot duymadan kazanamazsmız.. Muha- taradan kaçınma'da, işi kabil ol. duğu kadar kolay tarafından tut- makla partiyi şimdiden kaybetmiş olacaksınız. Bunun neticeleri de çok korkunç olacaktır, Simdi beni dinleyiniz: siz hükümetiniz. üze. vinde nafizsiniz, Daladyeye/ Bone- ve, $unu söy'eyiniz! “hüyük — hiz xekâya malix oluyan, fakat çok dessas bir aktör olan Musolini size çok fena bir oyun oynıyacak, İ- cap ettiği müddetçe hiç sesiti çı- karmadan durup bekliyecek, Size tarafsız kalacağı ümidini verecek, hattâ size tarafsızlığını ödetecek bile, Almanyaya en iyi şekilde böy yerek., onun cenup tarafından bü- lelikle yardım edebilir, onu besli- tün cenahmı kapıyarak., sonra İlit. İerin kat'i zaferins on beş gün ka- la, ganimetler üzerinde hak iddia edebilmek için, size harp ilân ede. | . eektir.,, (Doğrusu Musolini bun- dan da ihtiyatlı davrandı). Heyecanla devam etti: — Hüküemitiniz Musoliniye der hal bildirmelidir: karar vermeniz iÇİn işte size 48 saat mühlet veri. yoruz; ya bizden tarafa olursunuaz ya da karşı taraftan., Musojini su anda, her ne pahasma olursa ol- sun, hatbetmek İstemiyor, Çok yan lıs fikirler edindiğini anladığı tay- yareciliği ve topculuğu hakkında pek kötü raporlar almıştır. Bütün İtalyan efkârı harbe aleyhtardır, Şayet Musolinj tarafsız kalacağını vadederek sizi atlatmak isterse, siz de garanti olarak Turîımnım Milânonun ve daha birkaç müstah- kem mevkiin işgatinfi ordularımı - zan-da İtalyan topraklarımdan geç- | mesine müsaade edilmesini ister. | Siniz, | Sizi harbe girmekle tehdit | vderse, İtalyan elkârı umumiyesi. (Devamı var) ' iıXı)isız[Eiî TF AREARH — n Istırap ve sefaletin eserleri... İR muharrir arkadaşımın kendi ztmrap ve felâketin. den doğan bir eserini okudum, Ga- yet güzeldi; denebilir ki onun bir gün edebiyat tarihimizde ebedileş- mesi İçin bu küçük - eser kâfidir. Kendisini tebrik ettim ve dedim ki: —*“ Bazan felâketin de olurmuş hayırlısı!..,, — Keşke onu görmeseydim ve bu eser de doğmaz olaydı! Ben de böyle İsterdim, fakat imsan felâketi kendisi çağırmaz &L.. O gelir ve bize çatar, Bu- nunla beraber felâket ve ıztırap- lar jnsanlar için çok zaman demi- re su vermek gibidir; dalıa daya- tıklı Ve olgun bir karaktar yas par, Edebiyatmızda ıztıran ve sefaletin eserleri çoktur; çünkü bizde muhertiit en muztarip mah. lüklardan biridir. San'atkâr muz- farip yaşarsa mı güzel es0rler ve- rir? Göte ızlırap ve sefalet çek- medi; saadet ülkesinde — saltanat kurdu, lâfkin eşsiz eserler yarattı. Sefalet san'atkâra eser yaratmak kudretini vermekten ziyade onu öldürmez ve' kısır yapmaz mı? Bu- üa, ©vet, demek daha' doğrudur. Yalıya Kemal üstadımızın pek sevdiği Fraansız şairji Verlen dün- yanm en çok sefalet çeken, ıztırap duyan san'atkârlarından biridir, Onun “Mahpuslardan Biri, ismin- deki şiiri, sade olduğu nisbette ne- fis bir puçadır 1844 de Met nr-hrlnde doğan bu şair yirmij altı yaşında evlendi. Hvlilikte veya karısında, aradığını! ve umduğunu bulamamış olacak kiİ kendisini içkiye verdi, O sırada sair Rimbo ile tanıştı, Rimbo ol- dan on yaş küçüktü; yakışıklı bir gençti; “Gemi,, ismindeki meşhur Şilrini on yedi yaşında neşretmis Ve kendisi de meşhur olmuştu. Sembolizm'in ilk şairlerinden sa- yılır. Verlen pek sıkı fıkı dost ol- duğu bu körpe san'atkârla, tabii mahiyette görülemiyen sekilde yü- şamağa başladı, derler, Verlen ka- gitti. Rimbo ondan ayrılmak iste- kemesi tarafından iki sene haps? mahküm oldu; karısı da ayrıldı. cezasını bitirdi. “Mahpuslardan Biri” şiirini bu sırada yazdı, Ter- cümesi şudur: “Gök, çatınm üstündedir; o ka- dar mavi ve o kadar durgun ki.. Bir ağaç çatmım Üstünde dalm! sallâr, Çan, görünen gökteki tatlı tatlı çınlar. Bir kuş, görünen a- Baçta sikâyetlerinin türküsünü söy ler, - Allahrm, Allahım, hayat aora- ağlıyarak o çatıda ne yapıyorsun? dedi: yapıyorsun ?,, Bi rşiirin tercümesi asla — onun men zavallı, Verlen'in ıztırabi. ve nis bir yüzle ürperiyor, değil mi”? Eminim, ki Verlen bu parça il0 kendi ıztırabını kâfi derecede at- rini istediği gibi yazamadığı içill o kendisini “baştan kara” etti, Liselerde kamp hazırlıkları başlaması takarrür eden liselerit pılmaktadır. Kampa iştirak ede“ cek talebeler için dün elbiselesil! tevzine başlanmıştır. Bu stene kamglarm hepsitde iaşe işleri ayrı ayrı mektep idat?- leri tarafımdan kamp komutanlar” caktır. İaşe bedellerini nehari ta* lebe kendileri verccektir. Bunül icin her mektep ayrı bir formü! hazırlamıştır. cek yemekler için lüzm) olan bi- tün iaşe maddeleri bölge iaşa mü* ve tahsis olunacaktır. Bunun — iGif yeni bir liste hazırlanmıştır. Yüksek — mekteplerin askeri karabları imtihanların bıtmeâınl müteakip temmuz ayı içinde YE- placaktır. Kati başlangid günleri henüz tayin etmemistir: (feşün sene karaplar :;ıapılmî’““’ı olduğundan bu sene İki devre bils — den çısarıla.ı.aktxr nnmı'l’ırinie- brraktı, onunla ev- ve'â. İngiltereye sonra Brüksel'e — yince bir sarhoşluk zamanında Vef — len iki kurşun sıktı; Brabon mah- dadır; sade ve sâkin,.. O derisiz uğultu şehirden gelir. « durmadail : - gençliğinde sen burada nt — aslı kadar güzel olamaz, Buna rağ: — pişmanlığı bu satırlarda gayet mi- * latamadığma emindir, Hissettikle- Kadircan KAFLIİ , Bu senea üç hazirandan itibarel * dürlüğü tarafından derhal temm İ Tz Y — — - — — — —- ö Brüksel ve Mans hapishanelerinde * askeri kamplarınm hazırlıkları yt — j ır( | * Kampa çıkacak talebeye verile- —T - ——— —rrıryrya FF L ae rrr fq nın nezareti altımda temin oluna " i .— . — P L p

Bu sayıdan diğer sayfalar: