7 Mayıs 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ddi Di ' km kırlara taşmıtar, | Frangsız cumhurreisi olan âyan — reisi — yal! dedim. galtlarmda yatan gölgeler var de. — mek - Yüine, hermmmügmlhlnbirrenk bilir misiniz? Bol, bayıltıcı koku. - kadım odasma.., Burada her şey dasıdır: — dır? İnanır misınız böyle şeylere... dün— kırlara çıkar, çimenlerin - Üstüne oturur, — hat ve huzur istiyenlerin ricalarını | Fransız milletine bir beyanname neş. — tavsiye etmiştir. — Amerikanm bu inhisarma son vermiş. — gir, Diğer taraftan İngilizler de Seylân - adaşında keşfedilen monazit tabaka. |larmdan Helyom çıkarmağa başlamış | metre kübü 1,70,,000 frank olan Hel. — Rusya ile harbe zorlamak için cum- O hurreisini öldürdüğünü söylemiştir. Katil hakkında yaptlan tahkikatta | — duğu, Beriinde kitaplarını bastırmağa ş. da İtalyan dilinin kullanılmasının tah. dit edilmesi hakkında İngiliz — Meti tarafımndan verilen karar Üzerine - edilen Helyum gazı yalnız birleşik A. o mıştır. Katil bir Rus faşisti olduğu — kaldığı sabit olmüştur. | amrından sormuşlardır. Harlciye nazı. - we Grandi İngilterenin dahili siyaseti. — me müdahale edilmiyeceğini, fakat İ — talyan rafiletinin bu karardan müte . — essir olduğunu söylemekle iktifa et . — miştir, ip- ; Eski devırıerdâ”' HI. DIRELLE'Z htanbnlun baharı ve kadın edası — Hidrellez nelerin başlangıcıdır? ir wçlııgene bayramı — Âya Yorgi yortusu — 23 nisan ve Hızır Aleıymııeıım — Saadeöt ve neşe iksiri — Ebedi saadetim tılsımı — Davetler — Fıkaralar, ’ Zeytıhyagı ve sabuncular| [Bugım Ankaraya bir heyet gönderiyorlar Kâğıthaneye gitmek için ne yaparlardı? — 'Tefeci Reşide hanım — Arap- || Zeytinyağcılar ve sabuncular namı- kirli odacılar — Gelinlik duvak! — Evinin kiremitlerini satmış! — 'toh, yallah, yallah!,, — Hokkabaz Portaaki kavanozu — Birkaç manji — oğlu — Hampırrr! — Mavnada çiftetelli ! Yazan MUÜNİR SÜLEYMAN ÇAPANOĞLU - EEA Z 1 ÜN arkadaşlar: — Bugün hiıdırellez; Kâğıt. haneye gitmiyecek miyiz? Dedikleri zaman, birdenbire Şâ« şırdım, Kendi kendıme — Ne kadar da erken geldi bu Evet ne kadar erken geldi bu yıl.. , Daha dün kırlar sessir ve De, şesizdi. Daha sırtımızda palto tite riyerek dolaşıyorduk. Ne ı çiçeklerin göğsünde hOGCkıtl' İıO- nuşmuya başladı. Loş, kuytu, ağaç Dün, hıdırellez miydi? Öyle ise bahar başladı demek: Kizıl düvak. | , genç kız ruhla İstanbul baharı!. .çhuıe, her zamanki kadar ihtişam« lı, baştanbaşa süslü olarak karşı, mızda gülümsedi demek... İstanbalun baharı neye benzer tarla dolu, havai, aşüftemeşrep bir eğlence, sükünet, neşe, ihtiras ve nihayet öpücük!., — * İstanbulun baharı!,, Arzu, şeh. vet, temellük taşan güzel gözler. de, ihtiras gibldır Bunlar, o ka, dar birbirlerine bakar, lnrbırlel'ho kuvvet, kudret, amet mâna, zevk ve İştiha yerir, Bunuan içindir ki, İstanbullular, baharm geldiğini, hedrrellezin ge. Tişinden anlarlar, Ve o gün akımn &« - Hidrelez, yalnız bahar başlan « gıcı değil, bm geylerin de ibti. 1 — Faki ziral yılım bâaslangıcı, 3 — Kır âlemlerinin başlangıcı, 3 — Çingenelerin bayramı, 4 — Ortadokslarım (Ayayorgi) dekak Kisanelerle aranız bilmem nasıl, Binlerce ve binlerce efsanelerden birine göre Hızır Aleyhisselâm, 23 Nisanda — Rumi takvime göre yeşil yamaçlarda dolaşır, rasigeldiği insanlara sas. det ve neşe iksiri sunarmış! Ra. (10 SENE EVVEL BUĞÜN; * Fransız cumhurreisliğini, — son Alber Lebrön muvakkaten ele almış- trr. * Fransız başvekili Andre Tardiyö tederek Fransız milletinin matemini belirtmiş, ve halka sükün ve — itidal * Hafiflifi ve ateş almadığfı - için balonları doldurmakta idrojene tercih merikada çıkarılıyordu. Fakat Fran- sada, Almanyada, İtalyada ve Maca- ristanda keşfedilen yeni — membalar lârdır. 1000 derecede isıtılan bir kilo monazit bir litre Helyom vermektedir. Bu suretle ilk keşfedildiği — vakit bir yomun 7 Mayıs 1932 de bir metre kü- bü 26 franka düşmüş bulunuyordu, * Fransız cumhüurreisi Dumeri öldü. ren Pol Görgülöfün sorgüsü — yapıl. hoktasında ısrar etmiş ve — Fransayı Goörgülof da bir müddet Prağda otur- teşebbüs ettiği, Brükselde birkaç ay * İtalyan mebusları, Malta adasın. hükü- ne gibi tedbirler aldiğimı hariciye na- reddetmez, “ebedi saadet”in sırrı. laşmalarını tavsiye edermiş! İşte “ebedi saadet" tılsımını bul. nı_ık istiyenler, 23 Nisanda kırlara | çıkarlar, çimenlere oturarak Hızırı görmeğe çalışırlar! Hidirellez, bir bahar müjdecisi Ve ebedi saadet mübeşsşiri olarak yalnız İstanbulda — kutlanmazdı. Rumeli ve Anadolunun her köşe ve bucağında uğurlanırdı, Haik, o gün, kırlara, bağlara çıkar, irmak kıydarımda — dere — kenarlarında, rın, ihlamurların gölgelerinde kü- zular çevirirler, Kkebah “püryan" -ederlerdi, İstanbulda, hudırellez hazırıkla - rına bir hafla evvel başlanırdı, Po. Şa Ve rical aileleri, zenginler, ak. rabalara, uzak semtlerdeki dost - lara davetnameler — gönderirler, bunları hidrrellez eğelncesine Çü« ğarırlardı. Fukaralar, hali ve vakti pek yerinde olmrıyanlar, sarraflar. dan faizle para alırlar, rehine kor. lar, memurlar da, daire odacıları- !fm dlqldelînnıemınethuıhn- lar, aldıtları paralarla birkaç okka kıızu,birkaqnımltodarlkeduık Kâğıthane safalarma işitrâk eder. lerdi, Oraya kadar urzayamazlarsa, küle dışımdaki çayırlara çıkarlardı, Bu gibııuın bazıları hakkında şöyle denirdi — Evinin ldı'emltlerlııl satmış alr İT gelmiş! Wrdrrellezin geölmesini herkesten mahallenin genç kızları, hidirellez. den bir gün evvel, aksam üzeri, el. lerinde içi su dolu toprak kava- nozlar, komsu komşu dolasırlar: — Kız Fatmö, at niyetin!! — Teyze sen de atmaz mısm? — Kuzumn yenge sen de'at! Diyerek, hulyalarının — şiiriyle yaşıyan mahmur gözlü, sıcak gü- lüşkü genç kızlara, kirpiklerinin gölgelerinde, daha birkaş ay evve! kaybettiği “ayali"nin hayali titr, yen dul kadınlara kavanozu üurza. tırlardı. Ö zaman, kumral saçları pembe topuklarımı — olsşiyan kinalı parmaklı kızlar, gözleri ihtiras a- teşlerile alev alev yanan — dullar, evin küçük beyine sevdalı ahret. | Bikler, kavanoza: Palto düğmesi, firkete, mavi boncuk, bakır on pa. bölmuş necef küpe, misvak parça- sı, at kestanesi, sarımsak, civi, ka« lem, yıldız taşı gibi şeyler atar. lardı, Bu iş bittikten sonra, kavanc. zun ağzı kırmizi gaz - boyamasile örtülür, üzerine ufak bir aynan kö- nur, gaz boyamasıma bir kilit geçi. rilip kilitlenir, fakat Aanahtar üs. tünde bırakılırdı. Sonra etrafına menekşe, gül vesaire gibi mevsim çiçekleri ile sülenerek bir gül aşa, eman altına — biralalırdi.. Kavanoz sabaha kadar orada balırdı, Sabah gayet erken, niyet kava- nozuna öteberi atanlar, ağaem al. (Devamı 4 ünnilde) KİSACA: —-a Radyo bir kitap değildir Konuşulanı, okunandan daha kolay. hkla anladığımız muhakkaktır. Çe- Bumuz okunanı anlamaz: “Ver bir de ben okuyayım,, der. Bu böyle olduğu hâalde radyomuzdaki konuşmalırdın çoğu, bir okumadan ileri gitmiyor ve neticede de kimse bir şey anlamı. yor. Radyoda, konuşmasını beceremeyip dşi ktraata dökenlerden — dinliyenlerin istifade edeceği umuluyorsa aldamlı- yor. : Bize kalırsa, böylece okuma — dersi veren bir konferansçının faydalı ko . muşmasından yapılacak İistifade —ya- nımda faydasız fakat anlaşılanların. dan kapılacak hisste elbette daha bü- yük olur. ğ Radyoyu bir kitap sananların mik. mlou başında bilmeyiz ne işi vardır? BÜrhan BURÇAK n bulmak istiyenlere, kırlarda da. | yaylalarda, reçine kokulu çımla.ı ziyade genç kızlar beklerlerdi, Her | ralık, işporta malı yüzük, teki kay. | Niyeti| 4a bir heyet bugün Ankaraya gidecek tir, Malüm olduğu üzere zeytinyağı ve sabun fabrika, toptan ve perâken. de fiyatları ticaret vekâleti ve fiyat murakabe komisyonu tarafmdan Ko * nülmüuş, ilân edilmiş ve meriyete gir - miştir. Fakat zeytinyağcı ve sabun- cuların bazı talepleri vardır ki bunla. rı ehemmiyetli telâkki etmektedirler. Bunlar; 1 — Sabun çuvallarmın bedeli mese- lesi. 2 — Zeytinyağların İstanbulda ya- prılan ikinci filitraj masrafıdır. Ankaraya gidecek olan heyet bun - larla meşgul olacak ve bunların hari- cinde zeytinyağ ve sabun — ticaretinin daha iyi düzenlenmesi için bazı talep- lerde bulunacaktır. Nahiye müdürleri İki sene içinde evlenecekler Ankaradan bildirildiğine göre Mec. tisin dünkü toplantısında — nahiyeler teşkili lâyihasının müzakeresine de - vam edilerek encümenden gelen mad. delerin dördü kabul edilmiştir, Nahiye müdürlerinin evli olması ve olmiyan- larin iki sene zarfında evlenecekleri. ne dair taahhütname vermeleri hak- kımdaki madde münakaşalara sebeb ol muştur. Bazı münakaşalardan sonra lâyihanım bu maddesi aynen kabul e- dilmiştir. Bu maddeye göre halen na. hiye müdürü olup da evli bulunmiyan. lar iki sene içinde evleneceklerine da- ir birer tâahhtitname vereceklerdir. Kanunun diğer maddelerinin müza- keresine yarın devam edilecektir. Yeni mahsulün tesbitine çalışılıyor Ankaradan bildirildiğine göre 942 mahsulünün köylerde tesbiti için ha. zırlanan subaşı teşkilâtı projesi vekili- ler heyetine verilmiştir. —Bü teşkilât Adana ve havailsinde şimdiden tatbike başlanmıştır. Bu iş için Seyhan mm- takâsında 715 memur çalışmaktadır. Boden terbiyesi mükellefle . rine hoca yetiştirilecek — Beden »terbiyesi umum müdürlüğü, beden terbiyesi mükelleflerini çalıştı. racak muallim yetiştirmek için ÂAn - karada bir kurs açmağa karar ver . miştir. Yatılı olacak bu kurs temmuz. da Ankarada açılacak ve altı ay de. vam edecektir. Kursa öortamektep me. zunları veya erbaşlığım ikmal etmiş olanlar almacaktır. Bu kursun mezun. larına behemehal vilâyet ve kaza mer. kezlerinde vazife verilecektir. 9 evi 13 defa soyan 13 yaşındaki hırsız! 13 yaşında Zeki adımda bir çocuk, gehrin muhtelif yerlerinde dokuz zen. ginin evini ön Üç defa üstüste soy « müuştur. Hırsız çocuk, müddeijumumi. Hğe verilmiştir , 1500 liralık İğne, adada kayboldu, kuyumcularda bulundu PFazar günü Büyükadaya — gezmeğe giden Seyfinin karısı 1500 liralık pır- |lânta iğnesini kaybetmiş, zabıta, Da . zartesi günü iğneyi kuyumcular çarşı- sında sâtılırken bulmuştur, İğne, sahi. bine iade edilmiştir, 'Modern bir karıkoca Kavga etmişler, karakola gitmişler tutulan zaptı imzalı- yorlardı koca imzasını atarken: diye bağırdılar “Yaniyorsun Ahmet!,, Yazan: SAİT FAİK ABASIYANIK Cürmümeşhut hâkimi evvelâ onlara barışmalarını teklif etti. İkisi de ayak dirediler, Her ikisisi de suçlu, her ikisi de davacı, Kari ar, Sir « kecide (adını yazmamışım) bir otelde otururlar, Kadın orada müdür sıfatile çalışır, Kocası as. len şofördür, Kadın 35 yaşını EBmIE erkek 330 doğumlu, Erkeğin ismi Ah. met, anasımın güzel bir ismi var: Nene Erkek Mersinin, ismi de kendisi gibi güzel bir kazasından dır: (Gülnar kazası), Kadım Or. hanelilidir, Hâkim — sorduğu za. man “Otelin kâtibesiyim” dedi, Biraz sonra okuması yazması o. lup olmadığı üsülen - sorulunca: | “Okumam yazmam yoktur” ceva. bmı verdi, Okuyup yazması bu- 1 lunmıyan bir kâtip.., Mahkeme. de hazır bulunanlar bu cevabi kahkaha ve gülümsemelerle kar. * yaşından şıladılar, Kısa boöylu, biraz fazla gösteren, dudakların. da mütemadiyen sinirli ve mâna. sız bir tebessüm gezdiren bir ba. yandı bu, Ahmet anlattı; — Geçinemiyorduk. Aramızda hiç kavga eksik olmuyordu. Bir- kaç defa karakollara düştük, Yi. ne barıştık, için mah. kemeye müracaat. . ettim . Şahit yazduvdıg!m göför Ha.md!l karım Fethıyeye t t— Artık boşanacaksmız Bâaş şahit de benim!” -diye haber ver. miş, Fethiye de: — Ben ona bir tuzak kurayım da boşantnak istemek neymiş an. lasın” de:miş_ Bunun üzerine içime bir kurt düştü, Sinirli oldum, Kendisin . -wdenkomımğabaşm'üm “PDün sa- bah bavuluma eşyamı doldurup oteli Tterketmeğe karar verdim, Büu niyetle merdivenleri inerken karşıma çıktı: — Nereye gidiyorsun? sordu, - — Elbet yatacak bir otel odası bulur, başımı sokarım, Ben artık senin yanında kalma.ğa korkuyo. 'rum, gideceğim! — Bir yere gidemezsin, Şura - dan şuraya bir adım atamazzsın, Bitin kanlandı da çekip o*dıyor musuün? Hem bavulunu gösler bakayım, Belki de müşterilerin eşyasını çaldım, diye başladı, Ağzma geleni smylüyordu, Nam musuma taallük eden birtakım kötü sözler,, Üzerime sandalye ile hücum etti Polisler geldi. Ka rak'la götürdüler, Zabıtlar tutul. du, Evvelâ o imza etti Tam ben imza atarken: — Yanrmvorsun Ahmet! diye bağırdıdar, Fakat imza etmekle yanmak arasında bir münazebet göremedim, diye Paltomdan keskin bir koku ile bir dumandır çıktığını görünce işi kavradım, Hemen paltomu çı- karıp attım,, Paltomun arkasın. dan bir karış yer yanmış; sön . dürdüler, Meğer paltoma, kezzap dökmüş, Bana hakaret ett'gi için davacıyim efendim. Hâkim — Bak o da senden şi»- kâyetçi, onu dövmüşsün? Ahmet — Dövmedim efendim, Ahmet, konuşurken Fethiye a. ra sıra sözünü kesmek ister gi« bi atılryor, fakat hâkimin ciddi bakışları karşısımda yine süt dök müş kedi gibi sinivor, sonra tek- rar alevleniyordu, Hâkimin şid « detli bir ihtarı üzerine artık söze karışmadı ama, bir tiyatro aktri. si mimiklerile, bazan İşidilebilir bir sesle “Allahallah!” demekten geri kalmıyordu, İşte Ahmedin sorgusu bu hava içinde bitti, Sıra Fethiyeye gelmişti, — Fethiye — Garsondu, Bizim itelde yatıp kalkardı, Allahın eme ti ile beni istedi. Eh Allah emri. dir, dedim, Kendisine vardım. Beş senedir evliyiz. Ben kocamı severim, Kavga ettiğimiz saba. hm gecesi onu pencere kenarın. da cigara içer buldum, “Bana bir şey oldu, dedi, Rüyamda fena şeyler görüyorum, Denizlere mi düşmüyorum, bulutlara mı çıkmı yorum, Bir şeyler oluyor bana, Cinnet getireceğim * O sabah baktım bavulunu almış gidiyor: — Ne o beyefendi, dedim, Müş. teri gibi nerelere gidiyorsun? — Gideceğim, Artık senin ya nında oturamam! cevabını verdi, — Ne kötülük gördün benden kocacığım, dedim Bunu söyler 'söylemez kafama bir yumruk vur du, sandalyeyi kapmca üzerime “Kücum etti, Sövdü; ıa,ydi Ayır & ddİRt ei e — Bak ona sen de fena fena sözler söylemişsin ? — Ben kotamı severim, Öyle isnatlarda bulunmam, Sonra ka « rakola gittik, Karakolda paltosu. nun cebinde otomobilin bazı yer- lerini silmek icin yanında gez « dirdiği kezzap şişesini gördüm, Birkaç defa da: “Sana bunu dö. kerim” diye beni tehdit etmişti. Polislere, bakın! diye giste:mek üzere şişeyi cebinden aldım. O da eğilmiş imza atıyırdu, Kalkarken çarptı, sırtına döküldü, Hâkim — Burasını çok güzel tevil ettin, Pekti Şişe kapalı de« ğil miydi? — Kapalıydı ama efendim ko. cam hızir çarptı, tıpası fırladı. Hem efendim onun bütün elbise, lerini ben kendi paramla yaptım. Tam beş kat elbisesi var, Kendi yaptırdığım elbiseyi ben ne diye yakayım? Evet efendim davaci- yımı, bana hakaret etti, dövdü. Şühit Avni atelin karsısmdaki T MAYIS — 1942 H ı>isı:.f"'î P AİRARE Altın ve elmas İZDE altm fiyatı epeyce z9. mandanberi (344860) lira-ara. sındadır; harp içinde ve dışında bulunan — diğer memleketlerden mühim kısmında altın !îyıu hıı'p- ten evvelkine göre bizden çok. yüksektir, hattâ bazılarında bü - muamele tamamiyle durmuş veya rile en zengin memleket şüphesiz Amerikadır, Fakat tedavül vasıtı. Bazıları harpten sonra fiyatların eski hale döneceğini - zannediyor« lar, Bütün harpler ve buhranlar- metlerle mukayese edilince eski kıymetlere dönüşün aslâ vukubul. madığı görülmektedir, ancak eko- nomi ve hayat şartları değişir; es- ki bolluğa yaklaşan bir devir bas. kar, Esasen dünyada meyvcut altın miktarı her yıl mühim denenek derecede artıyor. Tedavül vasıta, sınm hareket ihtiyacı ve ihtiyaç sahası da artmakla beraber mikta. tâ bu vaziyet karşısımnda bir gün zeli,, nin rağbeten düşeceğimi, ». bir madenin konacağmı İddia ©- denler bile var, Bu maden hangisi- * dir? Acaba 'plâtin” mi yoksa elmas mı? Yedavül mikyasınım deilıtll'l!— mesi o kadar kolay bir iş değildir, - hip olan veya bu madeöne dayanan devletler değişme işinin olmaması için her şeyi yapacaklardir, Bu. nunla beraber meselenin tetkiki | aslâ durmuyor, Elmasın kıymeti altma göre çnk sabittir; hattâ altınm günden gü - ne nasıl krymetini kaybettiğini is- bat için iki asırlık nisbetleri gör. deh geçirmek kâfidir, Mesel3 Fran. “Bada bü nisbetler !üı"lıd& 1150 de bir kırat elmas (02) al,. tım franktiı. . 1865 de o lmrlıung_ tm frank oldu, 1870 Sedan felâ. ketinden biraz evvel (529) altım franga yükseldi, 1900 de (750) al. tın frank ediyirdu. 1914 de geçen büyük harp ilân edilince birdenbi. re (900) altm frank, 1933 de ise rihte (5000) kâğıt frank ediyordu, Daha evvel ve 1926 da Fransanm uğradığı ve Puankâre hükümetiİnİn kurulusu üzerine düzelen buhran | sırasmda birtakım muhtekirler bir kırat elması (8000) kâğit franga satmıslardı, Demek ki altmm kıymeti elma- sa göre Hd asırdan az bir zamanda beş misli düşmüştür. Bakalım bu lamlhık derecesi altm veya elmas tan ziyade iş hayatmın genişleme. sine, mahsul miktarıma, ekonomik - Tâzımgelir, (Devamı 4 üncitde) Meselâ, aynı seneler zarfnıda, Anatole France gibi hariciye na- zırlarının, hükümet reislerinin Ssa- mimi dostluldarını kazanmış bir adamın, onlarla akademik mevzu- miyerek, üzerlerinde, hiçbir menfa ate dnyanmıy.ın_ gıyası bir nüfuz te min etmek, devlet adamı sıfatile yüklendikleri galleleri paylaşmak, nazik zamanlarda onlara fikir ver- mek, nihayet umumiyetle gizli ka. lan ve milletlerce sonradan bilinen veozaman artık değistirilmesine Bmkân da olmryan kararlar üzerinde bir nevi kontrol vazifesi görmek suretile neler başarabileceğini ta- hayyül ediyoardu, Bu tasavvur ve tahayyüllerim « Gen on beş sene soönra ben neler başarabilmiştim ? Muharrir olarak, icabmda, efkârı umumiyeye müra- caat edahilecek hadar nüfuz sahi- bî_ olmusştum, Fakat Fransada es- kisi gibl efkârı umumiyeye müra. caat etmek mümkünse de, birçok Avrupa memleketlermde, maale - sef, büyük değişiklikler olmuştu, ümhrda efkârı umumiyeye müra- eat etmek faydasız ve neticesiz bir teşabbüs haline Ye'mişti. Bu bakımdan hayat! noktalar Üzeriü- de faalivet her zamandan daha zaruri bir bal ahyordu, Halka hi- tap etmek güçleştikcee- halkm bü«- sırida olanlarla temasta bulunmak Küzumu artıyordu, lar ürzerinde konuşmakla iktifa et- AVRUPKNIN ımıuuıııııııııınuııııııııuııınııııııııııııııî '_ııı-ı_ L U_TFI AY Bu hususta bazı başarılar elde etmiştim. Gerek gerek hariçte en başta gelen devlet a- damlarınm Çoğuyla dost — olmuş- tum, Vaktimi knybehn—emlye Çü « lışryordum. Onlarla sırf göhretleri için ahbaplık etmiyor, yalnız ger. çekten ehemmiyeti olan veya mev- kilerinin pek yakmımda yükselece- ğini tahmin ettiğim şahs'yetlerle rtahrta peyda etmeğe bakıyordum, Kendilerile serbesitce ve müsasi haklarla komnusmayrsnsul edinmiş. tm, Bana kendi gizli düşüncele. rini söyliyecek, mühim kararlar al- mak üzere İken benim reyimi ala- cak, hattâ sefirlerin ve nezaret. ıeı-în mutad yollariyle yürütmek istemedikleri fevkalâde mühim ve nazik vazileleri sahsıma tevdi ede. cok kadar emnivet ve itimat gös- terdikleri da oluyordu, — Beş sene sonra yeni terakkiler elde etmiştim. Bir gün Heride an- Tatacağım — hikâyelerden — birinde “Taralın adamı,, diye bahsedece- ğim zaf bana hükümdarı namma, henliz dünyada ücümüzden (kıra. DARAACZĞRAAKAYIINIKDAĞIIAKITAKII AD M MUAMMASI J'UL ROMEN ka kimsenin bilmediği WYW bir projeden bahsederken birdenbire sustu, çalışma odamın dört bir yre nına göz gezdirdikten sonra beni baştan aşağı süzdü ve çok garip bir #ekilde gülümsiyerek: “— Biliyor musunuz, dedi, en. der “bulunur bir mevkliniz var, E- Vet, Avrupada, hattâ bütün dün. yada bir benzerini daha göremiyo- mm'l' Bilmem ki bunu nasıl İzah et« meli? Yalnız şu sebepleri gözden kaçırmayımız: İktidar mevkiimnde bulunan kim- seler dostluklarma sırf menfaat kaygusiyle ehemmiyet verilmesi « ne alışmışlardır. — Kendilerinden şahsınız için hiçbir şey İstemediği nizi, billün güyret ve zahmetleri - BĞ ulusaı veya arsımlusal — çok yüksek bir gaye uğrunda sarfet. tğiğizi görünce buna çok hayret ederler, ve derhal saygı duyar- lar, Aynı zamanda gençken İnane dıkları bu yüksek gayelere ken « İ dilefİnde yeniden emniyet Ve iti- mat uyandırdığınız için size karşı bir nevi minnettarlık duyarlar, â Sonra böyle insnnlar gevezelere * den hoşlanmazlar, Size bir sır teve di ettikleri zaman, ertesi gün onu- bir gazetede okumaktan, yahut da * ' herkesin bundan bahsettifğini duy- maktan pek tabli olarak nefret « derler, Bir daha da size o itima- dr göstermezler. Bana gelince, etie — rafa hiçbir şey sızmodan, bana her : Seyin söylenebileceğini tecrübe ete mişlerdi. Bununla beraber beni sıdecâ-' bir hayalperest, siyasi tauJyetjn İcap ettirdiği hizmetierle İncolike | A 'i a| leri olduğu gibi kabul etmekten d- tiz bir İnsan olarak tanımış olsay" dıdar, şüphe yok ki ayni itimadı: gösterme'eri bahis movzuu. olamaz * dı, İnsani gayeler uğrunda olduke tan sonra ben bütün bunları ga * * yet iyi anladığımı ve bizzat müzü“ kera ettiğim. bütün — vaziyetlerle * bütün şahsiyetler için nazarı dile | katö almaktan geı-ı.ımlmııhğmlı , onlara ispat etmiştim, ; Nihayet muharrir'iğimin de M' na yardımı. oldu. “İyi niyetli it- sanlar,, m müellifi idim, Ayrupt” — da taşladığım bütün devlet adanı- KW ları “İyi niyetli insanlar” m kou'” : 4 Tarı idiler, Eserin temayülleri!i tasvip etnuyenleı- bile latış şeklimi seviyorlardı, O kitg- — bim mücllifi kendileri içln, dahâ:- * idi, (Devamı var) —a İ durdurulmuştur. Şimdi altın itiba. ; — sınekadar sağlam vaziyetfe ve nadir olursa olsun ancak serbest - olduğu, tenbel kalmadığı zaman - : asıl kıymetini kazanır ve rolünü .. dan sonraki kıymetler evvelki kıyı » rım artışı nisbetinde olmuyor,; Hat- .. — “altm” denilen “sarışm dünya gü. —— onun yerine başka | — herşeyd.nmelıltmıuıçoksa. Meksikâ harbinden sonra (455) al. , « (1000) frank oldu. Bu para O tün harp sonüumdaki nisbet, ne kadar — muvazeneye göre hesap — edilmek " KADIRCAN KAFLI " giyaset. © '.* damfarını ve siyasi muhitleri 97" * ı önceden bir dost, bir sır a.rkad“â'# İ ıl fl î pi IIW fı İ ğ | A A * e | e — ZB EEREEZ RELEFT Ççeran S ŞAY AraRA Z. EF AF < " — DEOLAECELE C E DA EPRA

Bu sayıdan diğer sayfalar: