Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
pandı, — Kalksana anne Saat ön. Rahatsız misın ? 'Perdeleri kaldırdım. Pencere- yi açtım. Odaya dolan bol ısşık ve hava ona bir eter gibi tesirini yaptı. Oh. , diye geniş bir nefes aldı. — Bu gece pek rahatsız ol. düm Necmiye?, Hâlâ uyumak istiyorum — Bütün — mafaallarım ağrıyor. Başım dönüyor, Am- can nerede? Gitti mi?., — Evet. Bizi uyutjp gitmiş dedim, Ö; bu sözümdeki mânayı anla. yamadı. Yerinden — doğrulmağfa çalışarak, ' — Vah Vah Ona bir şey soracaktım . Bana döndü: — Buüugün perşenbe değil mi Necmiye” — Evet anne, — Seninkiler buğün gelecek- lerdi de, Nasıl atlatalrm diye" sormak İ TÜmM , — Benimkiler de kim? Güldü: — Şu mahut görücüler canım, — Neden atlatmak istiyorsu. nuz Benim âarzumu sordunuüz mu ki ben hiçte sizin gibi dü- günmüyorum. Kararımı verdim - bile evleneceğim anne, Evvelkinden daha Tazla gaskınlıkla yüzüme baktı. Belki yanlış anlamıştmdır di. ye izah etti. - — Hani şu ihtiyar zengin ca- nım, Bir de hanımi varmıs, — İyiya işte anneciğim — Ben de başkası için bir şey demedim ki bir ÂAnnem rüya gördüğüne ve banim sacmaladığıma zahip oOl. müuştu,, Onu odada bırakarak diğarı ciktım, Ve 'ste ben müte- kait İrfan beyle böyle ani bir kararla evlendim. , * * “--Zavallı möruğgum,, Zavallı ihs | tiyarım $ Kabaç; tirkin- - we haşin |! geklini güzel, yumuşak sözlerim- le örtmeğe savaştıkça ne kadar gülünç oluyordu. Günahkâr hüvi. yetimle koynuna girdiği_m ak- gam; bana ne söyliyeceğini şa. gıriyor yalnız: — Sen ne güzelsin. Sen ne güzelsin deyip duruyordu, Sabahleyin mahallenin cada- lozları, görümceler, kaynanalar, ortaklar, dünürler kapmın önlün. de toplanmış garip bir usülle bekâret şahadetnamemi görmeğe hazırlanmışlardı. Biz o sabah ihtiyar kocamla meraklıdarın huzuruna koyun koyuna yatmış iki kardeş ma- sumiyetiyle çıkmca hayret ve | süpheler büsbütün — çoğaldı. Bu halimizden en cok memnun olan da ortağım olacak yatalak ka. dımcağız olmuştu. Dudak duda- #a fiskoslar başlamıştı. Bir kaç kişinin gu garip konusmalarını kendi kulağımla ben işittim, — — Adamcağız nür topu gibi kıztağızı koynunda görünce he yecanlanmıştir. ayol , — Kırkından sonra genç kör- pecik tazede nesine, İnsan işte ihtiyardı. -| PERDEYİ AÇIYORUM. sidin M aai HIRSIZINA BAĞLANAN ÜMİTLER Lâmı, cimi var mı?, Pazar gecesi Medihaya güvn)’i giriyorum ?, Gece yarısından iki &aat sonra! Her kes gündüz ve alayişle ev- lenmez ya!, Bazıları da böyle gece yarısm - dan sonra, gecenin karanlıkları a- rasında, bir gölge gibi güveyi gi - riverir. Her gelin kocasımı aydınlıkta göre göre almaz ya, bazısı da ge- ce yarısı birdenbire koynunda bu- luverir, Programımız mükemmeldi: Apartımanda, Medihânım daire - sinde Mediha ile Zeynepten başka kimso yok. Meyva Apartrmarımda Üçüncü katta oturuyarlar,, Zeyne- bin kardeşi “Muzafferse Nişantaşm da bir odun deposunda çalışıyor, Mediha onu bir tehlik, Sezerse a- partımana çağırırmıs. Apartıman kaptetsı Hüseyin ağa Malatyalı bir GECE Mademki yapılacak İşte zor, si- lâh yoktu. Gece yarısımndan İki sa- at sönra semadan iner gibi koynu nâ girivermek Medihayi şaşırta - caktı?, Pazar gecesini heyecanla bek - ledim., Bir güveyi gibi hazırlandım. Sakalı doktorvari sivrilttim, Elbiselerimi ütülettim, ipekli ça maşırlar giydim, Tiyatrodan — 3öWtü" ' Medilim” ile | bi iki sagt gezecektik, Zeynep erken yatarmış, Hattâ Medihaya birkaç defa: — Zeynep Hanım niçin tiyatro- ya gelmiyor?. diye s&ormuştum., — Yatsı zamanı yatar. Afyon yutmuş gibidir. Tiyatroya gelir mi hiç? demişti. Biz Mediha ile gezerken Zülfi - kâr Bey tertibatı tatbika başlıya - caktı: Önce Arnavut Hasan öfendi ge lecek, Apartıman kapıcısını: — BSeni Fatih merkezinden a- cele istiyorlar. diyerek alıp yaya olarak Fatihe kadar götürecekti, O, Fatihten, ancak sabaha kar Şi dönebilirdi. Sonra Zülfikârla Sarı Mustafa apartımana girecekler; Mustafa mMmaymuncukla kapıları açacaktı.. Müstafa böylece Medihanm ya- tak odasıma kadar giretek, karyo- lasmın altıma saklanacaktı, Medi - ha geldikten ve uykuya daldıktan sonra da yavaşça çıkacak; kapıla- rr açacak, beni içeriye alacaktı. Sarı Mustafa için bu proğramı tatbik etmek hakikaten bir okka rakı içmek kadar kolaydı, — İçinde bir hayli bekçi bulunan Beyoğlun- böyle ele güne rezil olür.. (Devamıt wr) “AXZBEN— Zlşim zti | ' Şİ Ü el a İe da Tiğnel başındaki —mücevheratgı dükkânmı soyan bu gece — hırsim, zü her zaman hatırlar ve mus tarip olduğunu hissettiği za- man derhal uykuya yatardı . Rüstem, Feyzullahla ve di- Ber dastlarına Allaharsmar - ladık diyerek düğün evinden ayrıldı. ; Halil ondan daha ayıktı., Rüstemin koluna girdi: — Haydi, yürü bakalım. Evden ayrıldılar.. Gece karanlığında yürümeğe baş- ladılar. Halil yolda mustarip ar - kadaşına sordu: — - — Padişah, bu kadar sev- diğin bu kadını sana vermedi de, neden bu serseme verdi? — İşte ben de bunu anla. yamadığım için kızıyorum ya, Feyzullah, bu kadar gü - zel ve zarif bir çiçeği kokla. yacak adam muıdır? Martaya çok acıyorum, Halil! Artık onunla birleşmemize imkân yotur. Ben Mariden ayrıla - / ve MARMUD SAİM Yazan ve oynıyan: nedamet eden meşhur dolandırıcı. Mahmut Saim ALTINDAĞ gece hırsızları ona: “ustal,, ayak sesini işitmek kabil değildi ve kendine göre garip Başrollerde: Mediha, Zeynep, Mahmut Saim, Komik Hasan efendi Acop,Meddah Kâzım vesaire Sarı Mustafa yaman bir adamdı, istanbulun en meşhur diyorlardı. Yürüdüğü zaman âdetleri vardı Mediha, gece evine girileceğinden haberdar ol- muştu da onun için mr oyunu değiştirtmek ve “pembe konağın davetsiz misafirleri,,ni oynatmak istiyordu? İsctanbulun an meşhur gece hır- sızlarının : a— Usta!, Dedikleri bir adamdı, Yürüdüğü zaman ayak s&esini işitmek gayri- kabildi. En yüksek apartmmanın su borularını tuta tuta bir kedi gibi çıkar, en kuvvetli kilitleri bir an- da açrverir ve bazen bir geceda bir kaç apartımana girer çıkardı. Onun maceraları yazmakla biter mi?, Bir gece pencereden, ©o gün evlenmiş bir “gelin-güveyi,, nin odasma girmişti. Sabaha karşı dü- ğünün verdiği bin bir yorgunluk- ha dalmp mişil mişil uyüyan yeni ÇEİELİ çırıl aıplak denecek bir halde soyup bırakmıştı. Onun garip iti - yatlarr vardı: Girdiği odada güzel bir genç kıwa tesadüf etti mi ya- vaşça yorganı kaldırı; elindeki in- cecik makasla evvelâ geceliğini Ve &onra ipek camasırlarını köse- rek onü giril eoiplak bir vaziyete getirir ve ertesi sabah: ; — Aceba simdi ne yapıyor? Kim bilir ev halkımı bağma nasil toplamış; nasıl gülüyorlardır?, di- ye kahkahalarmı koyuverirdi. Bü kâdar usta bir adam için Medihanm kaprlarmı açmak, bir hiçten ibaret değil miydi?, Öna yalnız İmam höca Bekir e- fendi itiraz ediyordu: — ;,Babamdan. böyle sanatlar fa lim, etmediğim ,iciğ,.bana ; fikirler || ayktır geliyor, mamafi zamanede insan bacak kadar kizima BöÖz ge- çİremiyor. Ben ne yapim derim, ne yapmayın derim,, Akılları me- zada vermişler de yine her kes kendi aklını beğenmiş.. Böyle fet- tan karıların pesin, düşen düz du- vara çıkar, pencereden odaya da atlar, Siz vine bildiğinizi yapın.. diyordu, Programın yegâne —kumandafı: Arnavut Zülfikâr Beydi: — Besa mori diyordu. Vallahi besa, Bir karr mori bizi keçi gibi oynatsın?, Bizi koca adada kâğıt- hane deresinden çıkmış kaza çe - virdi mori, Kırk son? eski zapti- yede âmirlik ettim Pazar getösi Sarr Mustafa ile beraber işe gidi- yoruz. Tu moöri vallahi bu kadar.. Ama sana buü iyiliği yapacağız, Üst tarafımı da hiz öğretecek de- Ziliz ya mori Mahmut”, Sonra nargilesini tekrar cekti, Kafasını iki tarafa sallıyarak: — Mori Mahmut,. Siz İstanbul- lular bir şey görmemişsiniz bo, Bu karıyı teraziye koysan altmış okka gelmez vallahi,, Bu kadar pa ra satlettikten sonra, Bizim Piriş J ietmemişlerdir?. tineli Hasan beye yazayım da Sâa na Priştineli bir Arnavut kızi — miiemin yollasın. Kantara koruz, Ücylüz ok ka gelmezse bütün — masraflarmı ben geri veririm vallahi,, * - Yarın gece: Medihaya misafi - Tim, Bu misafiret ne kadar sürecek dersiniz ? İster bir saat, ister on dakika kürslün, Gözünü birdenbire açınca beni yaniında görecek değil mi?, Ondan sonra bana: — Kralları aldatan Zzavallı,.. Bak bir kadının karşısımda zekân.. Ne kadar âciz.. Diyebilecek mi?, Gerci koca Yavuz Sultan Selim bile: Şirler peneci kahrımdan olür- ken lerzan, Beni bir gözleri âhüya zebün etti felek?. Dememiş mi?, Yalnız ben miyim?, Yalntz ben mi o büyük ve esrarengiz kuvvet karşısında âcizim?. Yalnız ben Petronun Katörinası neler yap- mamıstif ?, , Ne tacidarlar ne krallar, ne hü kümdarlar o büvük kuvveta rükü Tarihi mukaddesin ilk kaydet - tifi vaka, Âdemin cennetten ko - volması bir kadın yüzünden değil mi?, Tarihi kadimin ilk kayretti- 1 cinayet: “Habil - Kabil,, vakd- sı, vine bir kadın yüzünden değil Dünyanm ilk perdesini bir ka - dAm eli acıyor; belki son perdesis | ni de yine bir kadm eli kapaya- cak! Kim bilir belki!! Kalbim kadinı esir görmük is- temiyor, hâkim görmek İstiyor: onu yetişilmez bir Hâh görmek istiyorum., Kadını hayatm mehta bi görüyorum; ona kalkacak eli kırmak istiyorum; günahm bü mu?' * & Tokatlıya uğradım. Garson: — Mediha Hanım size üç dört defa telefon etti, dedi. Yüreğim sızladı: — Eyvah, dedim, Yarın alkkşam muhakkak gölmiyecek!, Telefona koştum: — Beni aramıssınır! Bir emri- hiz mi var?, Gülüyordu, — Bir ricam vardı, » siniz değil mi'. — Evet, — İlân getirmişlerdi. “Ameri - ka vahşileri,, diye saçma sapan bir oyun koymuşlar. Halbuki: Ha san efendiden ben başka bir ko « medi rica edecektim, — Arkamızda yumurta küfesi yok ya; değiştiririz. Siz hangi o- yunu istiyorsanız !, — Yarm akşam mı?, — Evet! — Aceba yetişir mi?, — Oyunlarımız tulüattır. Hep - si artistlerimizin kafasımdan, — ÜÖyle ise şu öyünü istiyo - rum: “Penpe konağın davetsiz mi safirleri.. ,, Telefon elimde,, Rengim kıpkır- mızt oldu Kendi kendime: “—- Eyvah.. dedim.. Yarım ak - şaâm aparitmana girileceğini mu - hakkak çakmış.,, Fazla konuşamadım, Boğazım tı kandı, Bu kadın hareketlerimizi, hangi kuşlardan haber alryondu. Fakat aceba bu oyunu istemesi bir tesadüf müydü; yoksa bize mi taş atıyordu, Telefon başmda bu- nu düşünmeğe İmkân var mıydı ki — Peki, Baştistüne Hanımefen di!, dedim ve telefonu kapadım.. 1.9.1941 1288 Püğrev ve — 20.150 Radyo KEAZ gazetesi semaileri 2045 Haftanın 12145 Ajana Türküsü | 1800 Karışık “Gürgoeni avı 18.80 Karişiık —— 21.00 Zitaat —— program takvimi 18,09 Dana HM.l10 Karişik müzlği şarkılar 18.80 Fasıl suzr 2180 Konuşma 19.80 Ajnıng (Kimgil 1948 Konuşma Allesi) (Türk hüva — 4146 Senfoni Kurumu örkestraaı adına ) 22.30 Ajans 19.58 Oda 2245 Dans musikisi Müziği ÖS AAT Birinci sınıt mütehassıs doktör NURi! BELLER İNİR ve RUH HABTALIRLARI Ankara Cnddesi No, Ti Müayene gantleri: tA ten itibaren — Buyurun, — Yarımn akşam oyuna gelecek- ; Yazan: İskender F. SERTELLiİ - 118 « mam,. karımı ondan çok se - viyorum. Fakat, Martayı böy le bir sersemin koynunda ta. savvur ettikçe çileden çıkıyo rum, Önun kadrini, kiymeti. ni anlayacak bir adama düş. seydi gam yemezdim. Fey- zullaha ben atımı bile teslim edemem. O ancak kötü bir a. hır tımarcısi olabilir.. Elin . den başka bir şey gelmez. Hayatı saraylarda geçmiş bir kadmı memnun edemez, Ya. zık oldu Martaya vesselâm . — Padişah bunu düşüne- medi mi? Feyzullahm ne se. viyede bir adam olduğunu bilmiyor muydu? — Nerden bilecek?! Onu ancak yarıştan yarışa görü - yor.. ve kılığına, kıyafetine bakarak bir adam sanıyor. — O halde hu işin kokusu yakında çıkacak desene?! — Şüphesiz. Eğer Marta o.- nunla uzun zaman oturuürsa, kollarımı keserim. — Kollarını kesmeğe lü - zum yok, Bunu ben de tah. min ediyorum. Eve yaklaşmışlardı. Rüstem bir aralık arkada- şimm kolundan çıkmak iste. di: — Ben sarhoş muyum, Ha lil? Neden kolumdan sımsıkı yakaladın?... — Biraz sarhoşsun da,Kao. lündan tutmazsam, çukurla « ra ayağın takılır... düşersin ! — Sen sarhoş değil misin? — Hayır. Ben senin kadar fazla içmedim. Bastığım yeri görüyorum. v — Eve yaklaştık mı? —— — Evet. Karşımızdaki so. kağı sapınca evine varaca - Bız. — Zavallı Mariciğim... Simdi beni bekler.. — Uyumamış mıdır? — Hayır. Çok - sadık, çok temiz kalpli bir kadm. Ben. siz basmı yastığa koymuyor. — Sefere gidersen, ne ya- pacak? ; — Allah — göstermesin... ben sefere gitmem.. FENNİ SÜNNKLETÇİ NURİ EŞSİZ Sür'at ve Emmniyet Müracaat yeri: Aksaray Karakol karşısında Husus' Daire — ——— —— — — Ne diyorsun, Rüstem? Bunu başkası söyleseydi, ağ- zının payını verirdim. Ku - laklarıma inanmak istemi . yorum. Sen yurdunu seven bir yiğitsin! Bunu sarhaşluk. la söyledin sanıyorum, — Yarın da söy! yeceğim. öbürgün de söyliyeceğim... ayıkken de söyliyeceğim. Ben bundan sonra bir yree gidemme, — Çünkü hastayım.. hasta adamın orduda ne işi var? — Sen kendi kendini zor. la hasta yapıyorsun! Aslan gibisin maşallah... bir şeyin yok..! Hasta mıyım, değil miyim? o zaman anlarsın? —— — Sefere gidersen, her şe. yi unutursun! Hattâ karmı bile.. (Devamı var)