UĞRUNDA Büyü k Milli Roman Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT gemez ki Vİ! hareket ediyor! vu geyi t ll Susuz eg Yüktan gördüm rlamış ol Annen Karde. ia dürüst konuş R Değ HU babayi ku, 4 Dir haftadır odâ eve Memuş. Her halde ti var. Yarın tekrar geli raber bize gideriz bir Bana fik ba adamı m korku . . bilseniz o kadar iyi Benim en küçük g2 DU iyi ruhlu öy Mar ki İl sun, uzun meşgul olu, N telikası bir melek ka- VS uysal bir Muşak sözlerile #vutuyor ki. UM. Babam igin çok fe Ne rin ve hattâ Selâketin e e duymuyor, h nn bu im sanarak Sibi bağırıp çağırdı - z ğ Anlarım oluyor, Ve son. » imi au Onun sözleri #tmiyen fakat; Rig ak isteyen gi Sd Mi çi Necmiye hanım. Ma yi “MİD Bey ve siz büyük ven, İn, verliğinizi bizden ğ UZ. Şu halde müsande Sidelim ve akşama ge. iz sün birkaç yere uğra - in. Bu da aradan çıkmış Tzu- li bir MT ÜL ee$2 iy de a Si 5 Ben de inanmak iste. tel akat arkadaşlar: iti de bak.. şu beli bü. İyoy3 Yar nasıl gönül eğlen Rida” » dediler, gittim... iyi Bözetledim. Macar içi dizinin dibine oturt il Arm: okşayıp duru- ylece hastalığını etek iki gün, iki rından dışarıya çık SOR N ... Pinti va; l 4 ay... alacağı ve Padişah Edirne- sin, ei ondan hesap Sı bilirim, a Ru benim Harç dok, A & Rü, ismimi ta Stem! aramız açı. Â Belki de bize fe. ii ; 4 Da | İN te ilik, ii değilim... Yapan arkadaşla. ha Vermem. Başkaları h» ii özetlemiş, derim. a k Ibrahim. eceğini öğrenmiş, 7 olur, dedi .. O akşam, Canip Bey, bir neşe sağn gihi evi dolduran kahkahalarile üçük meclise bir hayat tazeliği katıyordu. # Haydi yemek masa bakalım çocuklar, sı başına hesap ve vazifesi yapmağa oturmadık, İçe lim ve eğicnelim. Ve sonra karımın okşiy saçlarmı 3 nonoşum. di. — Rahatsızsini: mefendi ? biraz taz aman LÖY Jcudum hasımmla ttifak me — Ne 07 Benim 1. izde gizli bir * — Hanımefendi birez yorul muşlar da efendim. Ah benim nonoş karıcığım nazlıdır. Kuşkonmaza hem havasız yaşıyamaz a çıkımeca boynu bü pek de benzer. hem ha külür Ve sonra yine coşkun bir neşe ile gülüyordu. Bir aralık ayağa kalkı..Co,. cuk dedi — Bu mesudum. Yavrum kadar sevdi. ğim Necmiye ve onun candan dostluklarına itimat ettiği iki genç ü ruhlu arkadaşınm beşeyen ( varlıklarilo yorum. ikeler içersinde kö. amızı yehi başlayan umumi ve milli savaşta her türü rile hizmet eden kıymetli arka . şlarımı selâmlar ve evime hoş geldiniz & Süphe yok Java hepimizindir ve bu gaye gin hareketlerimiz mişterektir. Hep beraber çalışacağız, hep be» giz. İstanbı As nadolu için çarpan bir gönül Ve bizler o kalbin birer parçal rıyız., İyiye. doğuruya ve güzele kavuşmak için bütün mevcut ka. biliyetimizle çalışacağız. Bu gece bendeki bu imanı ta- yeni ve taze varlıklarm iftihar etmekte (Devamı var) için me haklıyım. yetile alacağını almıştı. — Demek ki, Hüsrev bey emanete hiyanet etti. Padişa. bın ona emniyet ederek tes- lim eylediği bir kadınla kü. çükhisarda iki gün iki gece çadır içinde gönül eğlendir. di.. alacağı olsun onun... Diyordu. Biraz sonra Yıl. dırım uyanmıştı. Zaten harekete hazırlan - mış olan ordu öğleden çok evvel yola çıkıyordu. Rüstem Edirneyi iple çeki- yordu. Arkadaşları ona acaba ne. den: “bu kadın sana yar ol. maz!,, (demişlerdi. Yoksa başka bir fenalığını da mı görmüşlerdi? Rüstem Edirne yolunda mütemadiyen Marta ile Hüs. rev beyi düşünüyordu. BIR HİKAYEDEN ALI. NAN DERSLER Yolda gelirken, iki arka. | A | hiddetle: İ tabiatında vardır. | lemesini sev E A BE Haberde: BİKAYECİ Maceraya karşı sev He . iin. Hel maceranın başından geetiği karama kadınsa... Hikâyemizin kahramanı olan, böyle maceraperest bir kadındır terede, Kral 1 inci Geor. orrayı sevmese bile macera bir orge'un tahta çık tün Tskoçy isyan et sı üzerine ve kral aleyhir lı bir da 3 ve kan gün asla rm hadd rafta yoktu. Ber lara Kral George, âsilere k yük ve amansız k miş, İsyanın daha f; rasgeliniyord nden korkarak ki aber, İskoçyada edilmiş ve © tarihi tesbit olunmuştu. büsbütün İsyanın bastırıla - » hükümet adamlar tutarak, Londradak ahlardan taç | burun Üzerine iğ, mâamasınd. nı mes'ul Isko mişti Bunlar arasında dale de vardı, Lordun tevkif olunduğunu ka. nsı hem kendisinden gelen, bem de Londradaki bir tanıdığının gönderdiği o mektuplarla haber iştı. Lord mektubunda karı. al Londraya çağiriyor. Tord Miths Ledi Mitiısdale bir marki kızı İker Lordla babasının arzusu ü- zerine evlenmişti. Bununla be . raber, Iı kendisini çok sevi yor ve si de kocâsma bi. yük bir sevgi ile bağlı olarak, mesut bir hayat yaşıyordu. Kocasından gelen mektulyü âçıp okuduğu zaman donakaldr. Lord kendisine yapılan mezalimi kısa ca fakat kısa olmasına rağmen bütün giddeti ile gösteren cümle, lerle anlatıyor ve bu felâket anın da karısının Londraya gelmesini hiç olmazsa ona yakın bulunma. sanı İstiyordu, Ledi Vinifred Mithsdale cesur bir kadındı. Londranın bu karı. Şık günlerinde oraya gitmekten hiç bir korku duymuyor, bilâkis hoc w kurtarmak için yapaca- Bı bu seyahati büyük bir macera hevesile kargılıyordu. Evet, Ledi Londraya giderek kocasını kurtarmağı düşünüyor. du. Şüphesiz ki Lord. karısının Londraya gelmesini isterken böy le bir hiç aklından geçirmi yordu. Fakat, esasen maceraya karşı içinde büyük bir heves olan genç kadın, sevdiği adamm mev. kut bulunması ve kendisini ça - ğırmasi Üzerine bird muş. ruhu İsyan etm Gidecekti, ş06 idamdan bir gün evvel Fakat nasl? Maddi müşkülüt ilk adımda başlayordu Bir hafta daha Janberi hemen he men hiç dinmeden kar yağıyor du. Yollar karlarla o kapanmıs, bir yere gitmek de - xlukları şehrin caddele. gidip gelme zorlaşmıs. gil, bu rinde bile tı Vinifted mektupların zarfı. na baktı: Mektupların ikisi gün evvel Her zaman iki olan Londradsn mektupların bu Jar geç gelmesi yollarda, kar ve fırtına, yüzünden, muntazam posta seferleri olmadığını göste riyordu, de ondan postaya verilmişt günlük bir on bu düşünce genç kadı . rından dönmesine değil, kararın derhal ine yardım etti: kendisini on günden ilâkis verdiği tatbikine geç Kocası â yarım metreyi şti. Hiçbir arabacı böyle bir yoleuluğa çıkmağa cesaret edemiyordu. Birçoğu genç kadı. nn ricalarma dayanamıyarak. onu kararından caydırmaya ça. lışıyorlar ve: — Muhterem Ledi hâsretleri, diyorlardı. Kabil olsa niçin git miyelim? Yollarda arabanın git. mesine maddeten imkân yok.. Yarım metre kar içinde ne te . kerlekler döner, ne atların ayağı işler... Fakat Ledi karar vermişti: Bu karda , kiyamette muhakkak Londraya “gidecekti” Çünkü, Londrada * kocasını kurtarmak hususunda çekeceği ve — büyük bir katiyetle emin olduğuna gö. re — üstesinden geleceği müşki- Vâtlar karşısında yolların karla, rın yarım metre kalınlığı hiç ka. hyordu. Böyle bir müşkilâta müşkilât adını bile vermiyordu. Bir hafta yolda, kar fırtınala. rı arasında boğuşarak, yaralanan veya donup ölen atların yerine başka at bularak, güçlükle iler. lediler. Geceleri, vakıt kaybet . memek , yollarındaki köyler. de bile istirahat etmiyorlar, aç susuz ve uykusuz Londraya doğ. ra gidiyorlardı. Çünkü Londrada başlıyacak macerâ, hakikaten. genç kadmın gözlerine uyku girmesine mâni olacak kadar büyük bir macera idi... Ledi Mithsdale Lordraya gel. diği zaman derhal tanıdığı yük. sek allelerdeki kadınlarla temas etti, Bunların da çoğunun ya ko cası, veya kardeşi, tevkif edilmiş ve Kule nesine atılmıştı. Ledi, tamdıklarından birisine, kocasını görmek ediğini söy lediği zaman o gülmüş — Heybat! demişti. — Ne var? Kocam öldü nm 1r! Mesele o değil canızı görmek kabildir. — Söyleyin. Yapacağım. — Fakat o zman, kendisini kurtarmak emelinize muvaffak | olamazsınız... — Evvelâ kocamı kendişini kurtarmak ondan sonra düşünürüm. nişanlısı apisha « . Ko ancak bir şartla göreyim, meselesini — İşte, asıl mesele orada: Ko canızı görür görmez, kendisini kurtarmak imkâhını ebediyen ©. linizden kaçırmış bulunacaksı . niz — Anlamıyorum, lütfen edin. — Mesele gayet basit. dostum. Kocanızı üncak bir şartla göre . | bilirsiniz: Kendisiyle beraber ay. rr hücreye kapatılacaksınız... Ra zi mismız? izah Ledi, bu cevap ke denbire durdu. ve düşünmeğe başladı Arkadaşı iaah etti: — Hakikaten öyle. Hapishane, de bulunanlar dışardan kimse i. le katiyen O görüştürmüyorlar. Görüşmekte fazla rar edenleri, bunu bir vesile sayarak. derhal hapishaneye atıyorlar. Çü maksatları, bütün ( İskoçyalıları ve bilhassa böyle şüphelilerin alamlarını her türlü faaliyetten Lordun karısı, bu anlatılanla. rı sükünetle dinlemiş, fakat ko. casını görmek arzusu biraz olsun zayıflamamıştı. — Onunla aynı hücreye ka - patılacağımı bilsem... dedi. — Demek hase girmeği göze aldmız? — Tabit.. Ertesi gün Ledi fikrini biras değiştirmiş, hapishaneye girme. den evvel saraya girmeği daha muvafık bulmuştu. (Devamı var) Doktor Hıfzı Bakım Dahiliye mitebaası Taksim: Falmhane Güngör Ap. Tiregün öğleden sonra. leica; iskender F. SERTELLİ “73. daş konuşuyorlar ve eski gün leri anıyorlardı. Bir aralık Rüstem, araka. daşma sordu: — Sen ömründe bir olsun kadın sevdin mi? — Budala! dünyada ka. dın sevmiyen erkek var mı. dır? — Ne bileyim ben? memiş gibi görünüyorsun da. — Sevdim.. fakat, bir ke. re sevdim, Ve sevginin ne de mek olduğunu anladım. Bir daba hu çocukluğu yapacak kadar budalalaşmıyacağım - dan eminim. kere sev - — Ne o.« sen de aldatıl. dm galiba? — Aldatılmak da lâf mı? Öyle bir aldatıldım, öyle bir yere vuruldum ki... dünyada hiçbir erkek benim kadar talisiz değildir. Rüstem başını salladı: Beni öldü sanmışlardı. Sevgilim beni bekliyordu. Ö- lümden kurtulup geldim. Döndüğüm zaman sevgilimi bulamadım. Bu da bir talisiz lik değil mi? Arkadaşı at dü: — Bundan daha tabii ne üstünde gül. olabilir? Sen ölmüşsün... sev gilin de başkasının olmuş. Ne sanıyordun ya? Mezarı. nm başında ölünceye kadar ağlasın mıydı? Rüstem susuyordu. Arkadaşı, Rüstemin yanı. na biraz daha yaklaştı: — Sen benim hikâyemi dinlersen, kendini talisiz de. ğil, belki bahtiyar sanır ve bir daha geçmişi düşünmez - sın. Başından geçenleri anlat. mağa başlad — Bu hikâye değil. Başım- dan geçen korkunç bir haki. kattir: i kıp kısa bir Ee çıkma. ğa karar vermiştim. Karım. la yeni evliydim.. biribirimi. zi çok severdik. Hattâ kom. şular ve dostlar karımın be- ni daha çok sevdiğini söyler- lerdi. Ben kadın sevgisini fe- Mektupların devri âlemi İ Amerikadan Avrupaya gelen bir mek'up nerslerden geçer? Milletler arası postaların bu harp seneleri kadar müş- külâtla karşılaştığına tarihte tesadüf olunmamışlır. Eğer postaya veriten mek. tupların ağızları vifleri olsa da başlarına gelenleri, geç- *ikleri yolları bir anlatsa, ne emsalsiz macera romanları ne bulunmaz seyahatnameler meydana gelir. Düş bir kere... Farze. delin: ki Nevyorktar, Bulga. ristana bir mektup gönderi. lecek... eğer zarfın ağzı dili olsaydı bize şunları anlattı- | ğına şahit olacaktık: , “Nevyorktan bir torba i - sinde bir gemiye bindim. Her an tayyare taarruzlarına uğ- ramak ihtimaliyle titriyerek Atlantik Okyanusunu geç. tim.. Amerikanın garp sahil. lerini takiben Umitburmuna vardım, Orada Hint Okya. nusuna ve Hind Okyanusu tarikile Basra körfezine gel- dim. Yaptığım deniz yolu bu rada nihayet buldu. Bundan sonra da kara yolculuğuna başladım. Arabistandan İ. randan geçerek Türkiyeye geldim. İstanbulda bir gün istirahat ettikten sonra Ga. lata rıhtımından bir başka vapura binerek Romanyaya, (bu mesut mektup Rus . Al man harbinden evvel seya. hat etmiştir) oradan da tek. rar kara koylu ile Bulgaris. tana geçtim.,, Görüyorsunuz devriâlem yapıyorlar. Nev yorktan Letonyaya Rigaya gönderilen bir mektubun ma cerasr daha mühimdir. Bu mektup gene yolculuğunu şöyle anla! Nevyorktan hareket eder. ken iki yoldan birini tercih edebilirdim, ya kara yolu ile Amerika kıtasını aşmak Pa. sifik sahillerine varmak veya hut vapurla Meksikaya gide. rek Panama kanalından ge- çip Pasifiğe açılmak... Ben bu yollardan ikincisini tercih ettim. Nevyorktan vapurla Meksikaya oradan da Pana. ma kanalı vasıtasile Pasifik Okyanusuna açıldım. Koca bir Okyanusu aşarak eski dün yaya Japonyaya geldik, bir müddet Japonyada istirahat. ten sonra feribotla Mançuko ya geçtik.. Mançuko"'-n som- ra Sibirya postasına binerek dünyanın görülmeğe değer stepleri arasma daldık ve Moskovaya vardık. Mosko- vada bir müddet durakladık- (Lâtfen soyfay çeviriniz) mektuplar dakârlıklarla ölçerdim. Karı- mın bana karşı bir çok feda- kârlıkları vardı. Bu ölçüleri görerek karımın beni sevdi- ğine inanmıştım. Bu inanışla yola çıktım. Birkaç gün son- ra dönüp geldim. Karım beni ağlıyarak karşıladı: “Seni çok özlüyorum... bir daha be ni bu kadar yalnız bırak. ma!,, dedi, bu sözler gururu- mu okşryacak kadar samimi ve ciddiydi... daha doğrusu bana öyle geliyordu. Her er. kek gibi hen de göz yaşları- na, bu ağlayışlara inanmış - tım. Kısa birzaman sonra memleketimize bir cadı karı geldi. Bu cadı karının her şe ye aklı eriyordu. büyü, sihir, fal,. daba bilmem neler, A. kın akm bu karıya gidiyorlar dı. Bir gün arkadaşımın 20. ru ile ben de gittim. (Devami var)