IM ENİ rm Söyok, Mili Roman , 18 > ela ime Uğramış birmemle. ya darap bir vatan toprağı va 2 #iyasi ihtirasları gah. ty . sefiller o bedbaht- Gok alçak vedaha iz düşman istilâsı al ilraman evlâtlarmın bü. e kr tıklariyle o kurtarıl. irken “sen ve ben” muhteris bir züm. ire iniz gibi biribirleri. İten ga başlamışlardı. > İçindir ki; bir gün bir dalma binerk Balta li. Sarsuk damadın yalısı A iki meç dai! 4 V6 biöf olsun diye ya. Srelerine bir kaç el si, İâr ve denim'üzerinde a şlardı... baba ile Osman bey de Mn denizde avlan. kendil rek m tk erinden şüphe çekil kilmügleriii . kayı ele v4 Kr #orkmuştu. a Zaman beş AnOsman beyin evine at bir Yağa vereceğin. üc, gün iki gün sonra bir indiği saman haberi vindirecek yakalan. idi Zinde bu vazi iyet izi evde bulamadım. nedim. “İ posta için bir emir «) fer? iu on sekizinde yeni ka. *k ve önümüzdeki pa. | ikinei Derince pos dirlacak. Niş ilerden bir ses sada mba akşamı bekliyo. e, © aksam yalıya bir çocuk - gibi 'sevini. ahi sağlamdı. .. iye hanım evde yok- i detenciyie Istanbula in. Ye buyurunuz. irler efendim. 6 İhsan bu sabah bir Yiğiyle 'Tuzla özerin. la gelmişlerdi. Rüştü- ilar. Kardeşi Kü. Biraz haftadır eve pe » Cafer kendisini Eminü Bürmüş. “Beni merak et MAHMUT ATTİLA AYKUT! mesinler daha üç beş gün eve gelemiyöseğim İşlerim var diye haber göndermiş. deyince evde fazla kalmıyarak (E..) beyin e. (Dünlü. mashadan devam) Lütfi evinde hasta yatarken | dansedemezdim tabii... Binaena. İ leyh Perteve: — Beni mazur görünüz, de dim. Bu akşam canim dans İste. miyor, şöyle bir köşeden danse. denlere baksak daha iyi değil mi? — Ohalde şöyle bir çekilip gevezelik etsek. Pertevle ne kadar konuştuk, bunun farkında değilim, Bu w. zun boylu delikanlı. cidd v. riyle giriştiği her mevzuda kar. şısındakini alâkadar edecek söz köşeye vine gitmişler ve (...) kumandan. | ler bulabiliyor. lığından aldıkları yeni talimatı kendisine vermişlerdi. Türbeden Sultanahmede iner- | lerken Kemal: — İhsan, Necmiyeye uğraysa. | hım. Bizi görünce kim bilir ne kadar sevinecektir deği. i Necmiyeyi evde bulamayınca | dönmek istedilerse de, hizmetçi- | nin ısrarı üzerine Kemal: Gelmişken biraz bekliyelim. | ani bir iş çıkar bir daha uğrayamayır. dedi. Kahvelerini henüz içiyorlardı Söz arasmda tıp tahsil ettiği yledi. Vecihe bizi dansedenler ara sında (göremeyince arayarak bulduğu vakit biz Pertevle derin bir mür saya dalmıştık. Gece yarısından biraz evvel eve dönmek istedim, Arkadaş — Siz rahatsiz olmayınız. de. dim, ben yalnız eve dönebilirim. Kimse beni kaçırmaz, cinin olu- ni Necmiye, beni â | puz. rayıp sormadılar diye Agi Cemil i etti: — Kat'iyen ola x. Lt sizi bana teslim etti. Kapınızdan içe ki, kapının öntinde bir araba dur | ri girdiğinizi görmezsem yüre- | gim rahat etmez. du. Ve biraz sonra sokak kıy fetiyle Necmiye içeriye girdi. — Ah. Sizi o kadar üzüntü ile bekledim ki.. | Hoş geldiniz Diyerek, iki ar. | kadaşın ellerini srkti. — Canipbeye hemet etmeliyim.. Ne kadar sevinecek bilseniz..? Ve: — Size söylenecek öyle hava. | dislerim var ki diye ilâve etti? — Bey babanızdan bir haber slabildiniz mi Necmiye hanım ? Maalesef hayır. Fakat; dün, Canip bey: K Birkaç Ogüne kadar ümit ediyorum ki size ivi havadisler ve müjdeler getireceğim dedi. İ Necmiye soyunmak için müsa. ade İstiyerek dışarıya çıktığı Zi man; İhsan: — Bana bak dostum dedi. Ba. na geliyor ki. Refik beyi buradan ouzaklaştırdılar. Canip bey de işi idare ederek bu kızca, ğizi ümitle yaşatıyor. — Bende öyle zehnediyorum. Rüştü babayı görseydik vaziyeti öyle öğreirdik. Mazmalih yapılacak | ri bir şey yok.. Ümit, mes'ut olabil. nenin sırrıdır. Bilerek aldar.| manın bile kendine mahsus bir zevki vardır.. Canip bey bu gü. ne kadar eibet ki bir şeyler öğ-| renmiştir.. Eğer sevinçli bir ne | tice ilsaydı e Necmiyeyi ümitle| avutmazdı.. — Bu esnada Necmiye tekrar girdi, — Canip beye telfon ettim. Pek çok sevindi. Kendilerini 83. kın birakma. Bu gece benim m- safirlerimdir dedi. — Sağ olsunlar. İltifat göster» mişler âmâ Bizim gibi kırk yerde bezi 0. lan insanlar için günün kocaman bir yerde geçirmeğe oi saatlerini imkân yok Vecihe ve Pertevde kalktılar. Dördümüz birden bir otomobile bindik Cemil arabayı Sabihanm otur. n telefon | duğu evin kapıst önünden dolaş- | tmiyor. Bunu sezince Cemile ta- İ kıldım: — Yoksa bu akşam güzel ba. yan Sabihaya geceniz hayrolsun demeğe mi niyet ettiniz. — Şöyle bir uğrasak, iyi alay mevzuu çıkmaz mı? Vecihe ellerini çirpti. Bu tek. j İM onunda hoguna, gitmişti. İtiraz ettim: — Biraz sabırlı otun çocuklar, Kadımcağızın bu akşam baloya gelmemesine göre milbim bir işi İ var terhelde.. Onu rahat bıra, kıp yolumuza devam edelim. — Peki öyle ime, kapıyı çak maktan vazgeğelim ama, şöyle penesreye tırmanıp bir içeriye i bakalım, — Pencereye tırmanmağa ha. cet yek. Sen daha Sahibanm bi. nci katta oturduğunu bile bil miyorsun, Bu ışık yanan pence. re salonun penceresidir. İsterse nİZ ben arabadan inip şöyle bir pencereden Obakayım. İçeride gördüklerimi doğru doğru size haber veririm: Birkaç dakika, gözlerimi Sa. bihanm işık gelen penöeresinin camına dayamıştım. Fakat ora. daki manzarayı görür görmez haykırarak geri çekilâim, Vecihe sordu: — Ne var, ne gördün içeride... — Herhalde yanılmış olaca. Sabihanm yanmda bir er. benziyor, 1 galiba içerideki, İere kadar ulaşmıştı. Pencere çaldı. İki gölge dışarıya baktı. Gözlerinde bir gölge Nakleden : Artık aldanmadığıma emindim. tuttu ve — Biz Sabihaya kadar çıkıyo. ruz, diye haykırdı. Gelinceye kadar bekleyiniz. Titreve titreye, ne olduğumun farkında olmadan birinci katın beş on âyak merdivenine tirmâ. Uzun zaman bekledikten sonra kapı açıldı ve Sabihanm başı indi. Genç kadm küstah bir tavırla 3 — Gerenin bu saatinde bana uğramak nereden aklın!za gel di? dedi. Gündüzler çuvala m girdi . Vecihe genç kadına cevap ver. meğe lüzum görmeden onu ite rek içeriye girdi ve beni de elim. den çekerek zorla içeriye aldı Antrede, bir koltuğun üzeri. ne şöylece atılmış olan Lütfinin bej pardesüslinü ve şapkasını tanıdım. Oda darmadağımıktı. Lütfi ve Sabiha, ikisi de, aralarındaki münasebetin cinsinden hiç şüphe bırakmayacak bir şekilde robdö. Samlırla oturuyortardı. Etrafı na şöyle bir bakan Vecihe, hâka. ret eder gibi Lütfiye hitapla: — Maşallah, dedi. Demek siz nezlenizi böyle tedavi edersiniz. Sabiha haykırdı: — Sen ne diye bu işlere bur rumu sokuyorsun. Vecihe dik dik genç kadma baktı: — Hakkımız var, bu gibi pis işlere ancak senin gibi” kadm, lar burnunu sokar, ... Yataktayım. Gözlerimin önün. den o uğursuz gecenin hayali bir türlü silinmiyor. Tesadüf bana bu korkunç ihaneti öğretmişti. Vecihenin mağrur ve kat'i vazi. yeti, şuurumda çarpışan iki bis, syan ve iğrenme, Fakat bu isya- na ve bü iğrenmeye rağmen aş. kım sönmemiştir. Aşkın ve sa dakatin timsali olan parmağım. deki yüzüğü iğrene iğrene o gece Lütfinin suratıma fırlatmıştım. O günden sonra nişanism! görmedim. Artik görüşmeğe, iza. hat istemeğe ne lüzum vardı. Lâtfi suçunu biliyordu, her geye rağmen Sabihayı bana tercih ettiğini gizlememiş, ne gaddar etmiş, nede bir teessüf kelimesi muırıldanmıştı. Artık Lütfiden hiç bir şev bekliyemezdim. Bir hafta sonra Lâtfinin Sabi. ha ile beraber İstanbuldan ayrıl dıklarını öğrendim. Lütfinin an. Ye: ba perişan bir 2 vade gelerek benden bu bir geyler öğrenmek istediler Muzaffer Esen Fakat ben, bu iki zavallı insana hiç bir sey söylemek istemedim. Onları böyle iğrenç bir hikâye ile birdefa daha üzmek veye yarardı! İçerimde hâlâ sızlayan varadan bir cirahat damlasını ne diye onlara da astlayayım! Ben sifa bulmadıktan sonra! Tabii artık Bostancıya git. mek meselesi bir daha ağıza alın. madı. Lötfi ile beraber mesut bir çift Ohalinde dolaştığımız yerlerde tek başıma matemimi sürüklemek tahammülümün fav. kında idi. Kalp yaramın acısını anlayan Vecihe beni yalnız biralrmayor. du, Her gün beni yoklayor, beni eğlendirmek, meşgul etmek için elinden geleni yapıyordu, Sonba. harm ılık bir günü Vecihe bana: — Güzin, herhalde bu kiş köstebek gibi yuvanda büzülerek oturacak değilsin. Acr bir tecrü. be geçirdim biliyorsun. Fakat ca ederim artık Lütfiyi düşün me. O düştinmeğe lâyık bir insan değildir. Artık ara sıra sinemalara git. meğe, arkadaşlarla ufak tefek gezintiler yapmağa başlamıştım. Bir gün Vecihe çantasından üç tiyatro bileti çıkardı. — Üçüncü bilet Bil bakayım, dedi. Söbahleyin ona rastgeldm. den bahsettim. Sonra Şehir 'Ti. yatrosunun önünden geçerken üç bilet aldık. Hayatı olduğu gibi kabule başla muştım .Lütfi artık nazrımda u. kimindir? “mak yerlere giden bir çocukluk arkadaşından başka bir şey de- gildi. Fakat hayat benim için yeni sıkmtılar hazırlayormus meğer. Annem hasta düştü. Pertev on beş gün annemin başucundan ayrılmadı, Fakat bütün çalışma. lar beyhude. Zavallı anneciğim başı kollarımın. arasında öldü. Bu ölümden sonra hayetia ya payalnız kalmıştım. Aradan bir ay geçer geçmez Pertev benimle evlenmek istedi. Teşekkür ede. rek reddettim âtfinin hayali onunla aramızda bulundukça ©- munla nasıl evlenebilirdim. Fakat Pertev fikrinde rar ediyordu: — Güzin. Sizi Fakat beni diğim gibi bir aşkla sevemiyeceğinizi de biliyo. rum. Yalnız bana inarımız ve sırf bimayem altında bulunmak için benimle evleniniz (Sizi mesut yaşatacağım. Belki bir gün 3$- kınıza da nail olabilirim. İki ay sonra Pertevin karısı olmuştum. Seviyorum.. & bir akşam küçük hi. ne ve burada konak. Ti dem ordunun burada istirahat etmesini Ne Padişahın ve ku- arm çadırları kurul. T istirahate çekil. e hisarda Rüstemin yk vardı. Bün- in de padişah Mey bulunduğunu ha tele, tam üstü karar. ek, eski arkadaş. i bulmuşlar ve başlamışlardı. €ski arkadaşla. Posbıyık İbrahim, ı Saşından geçenle. i rd , birdenbire hay- m Niğboluda bir Yarmış be! kime mu? Rüstem, Martadan bahset. mek istemiyordu. — Mademki duydun... an. latayım dedi, ben etrafı ta- rassuda gitmiştim. Tuzağa düştüm. On beş gün kadar oradan kayboldum... Bu es- nada, sevgilimi - ben öldüm diye . diğer esirlerle beraber Edirneye göndermiş. İbrahim hayretini gizliye. medi: — Geçen gün buradan ge- çen bir kafile ile Hüsrev be- yin yanında bir padişah göz. desi var, dediler. Sakın o ka. dm senin sevgilin olmasın? Rüstem tereddütle cevap verdi: — Belki, Olabilir ki odur. Martayı gören var mı içiniz de? Ibrahim ve arkadaşları gülüştüler: — Hepimiz gördük onu. Cok ovnak bir yosma idi. Yazan: İskender F. SERTELLİ -72. Rüstem hiddetlendi: — Haydi canım... benim sevdiğim kadın Niğboluda aylarca beni bekledi, O, be. ni delice sever. İbrahim, Rüstemi darık . mak istemed — Belki, bizim gördüğü. müz kadın senin sevgilin de. ğildir, Rüstem! Biz, Hüsrev beyin yanında bir dilber gör dük ama, bu kadında seni ve. ya bizden birini sevecek göz yoktu. — Nerden anladın bunu? — Hüsrev beye burada biraz rahatsızdı. İki gece hi. konakladılar. Hüsrev bey < ihtiyarlığma bakmıyarak, bize padişah gözdesi diye tanıttığı bu ka- dınla gönül eğlenairiyordu. Bunu hepimiz, gözlerimizle gördük. Rüstemin birdenbire göz- leri döndü. — O pinti ihtiyar, saçın dan sakalmdan utanmıyor da, vadişahın kendisine e manst ettiği bir kadınla gö. nül eğlendirmeğe m' kalkı. yor? Vay tüyü ve dişleri dö. külmüş köpek vay... Rüstem hiddetinden yerin sar önünde de oturamıyordu. Ibrahim bu bahsi açtığına bin kere pişman olmuştu. O, Edirnede ve nihayet ordu. nun temin ettiği büyük za. ferde olup bitenleri öğren. mek niyetindeydi. Bunları sormağa başlayıncı, Rüs. tem: — Adam sende, isiniz mi yok? dedi . benim tepemin attığı bir sırada böyle şeyler konuşulur mu? İbrahim, arkadaşımın o muzunu okşadı: — Bir kadın için bu dere. ce üzülmek, senin gibi bir ğite yakışmaz! Sen öyleleri her zaman bulur ve hepsini ayağına düşürürsün Rüstem! Kaygulanma... kederlenme' eğer, Hüsrev beyin oynaştı! kadın senin sevgilin ise, o sa. na yar olmaz... ondan vaz. geç... ümidini kes! Edirneye Evlilik hayatımın ilk günleri gok ıstıraplı oldu. Her tarafım harap olmuş aşkımın hatırala. riyle doluydu. Kalbim Lütfiye sadik kalmı Unu hayalimden söküp atmak için uğraştıkça, o »a sağlam bir şeklde yerine yerleşiyordu. Bu ıztırabımı Veci. hey tra: — Pertevi lâyık olduğu saa. detten mahrum ettim. Belki o başka bir kadmla çok mes'ut o labilirdi. Halbuki ben onun için hayatma girmiş tamamiyle ya. banci bir gölgeden başka bir şey değilim. Söylediklerin kat se > doğru... Fa. içerisinde bulunduğun kötü vaziyetten kurtulmak hiç bir şey yapmıyorsun. Beni dinlersen kendini ve kalanı bu ıstıraptan kurtarmak için biraz uğraşmalısın. Gençsin, yaşamak, eğlenmek, mes'ut olmak hakkın. dır. Korkmadan hayata atıl, ça. lis, kendine bir meşgale bul O akşam, yemekten sonra Per. tevin yanma oturdum. Kocam ellerini saçlarımda dalgı dolaştırırken ona: — Pertev, dedim. Belki be. nimle evlendiğine üzülüyorsun. Eğer hâlâ bendi bıkmamışsan senden bir şey rica edeceğim. — Hayır G Seninle evlen. diğime mütcessif değilim. Hattâ seni karşımda gördükçe bahti, y mi anlayorum. Binsena. leyh fikiri serbestce söyle. — Çalı Vw yardım et, mek istiyorum. na bir iş vere. bilir misin? — Bu fikrin beni ö''» dirdi ki... Hastalarımla : Imak fster m ıra gülerek ilâve etti: — İstersen bir çocuk hastaha. nesi açar... Seninle beraber mini mini yavrulara sağlık dağıtmağı çalışırız. sevin, «adar in? ... Beraber çalışan iki insan biri, birini daha iyi anlavor. Artık Pertev benim için daha iyi bir arkadaş olmağa başiamıştı. Fa- kat bu sırada kendimi günden güne yorgun hissediyordum. Bu. ma Perteve söyledim. Beni mua. yene eden kocam: — Artık anne olmak üzeresin, dedi. Yoksa hiç bir şeyin yok. O vakit Pertev beni kolları a. rasma ald: le sevgilim, dedi, Artık bu güzel gözlerin arkasında bir gölge, bu temiz alnım içerisinde pis bir hatıra yok değil mi? — Gözlerimde hiç bir gölge yok. Fakat acıdığım bir nokta nirle daha evvel tanışıp — Böylesi daha iyi oldu. Be yecanla başlayan saadetler daha uzun ve daha devamlı olur. (SON) Göz Hekimi Dr. Murat R. Aydın Beyoğlu Parmakkapı, İman sokak No, 3, Tel: 41553 varınca ondan âlâsını bulur. sun! Rüstem ertesi sabah erken den kalktı.. O gece gözüne uyku gir- memişti. Padişah henüz uyuyordu. Orduda hazırlık vardı. Yıldırım Beyazıt uyanır u- yanmaz ordu yola çıkacaktı. Rüstem bir çayım kenarında dolaşan arkadaşı posbıyık Ibrahimi buldu: — Şimdi daha açık koru. şabili koca posbıyık! Ak. şam söylediklerin doğru muydu? — Elbette doğruydu. Sen benim yalan <öylediğimi gör dün mü? ö — İnanmak istemiyoruz da... (eva var