TAAT FYEFEFE F. Büyü -B- ip bey Necmiye ile Ihsan İN Kemali kapıdan karşıladı. beşiz €vlâdım diye kucakia. P “perike i dolu, dolu » bir damdı Z Ay. Sen ne kadar büyümüş, j aa Ne Bonoş. Ne dodoş sey i Uşsm. Ve kendisine bu can “mabet getirenlere dönerek — Bey kardeşlerim diyordu. ; 1 hoş görün. Elini gö. $İ birasma getirerek — Ben bu yumruğu bu ka Mrtikken tans > Ye: # 5 Sen de amcanı tanıyorsun Mi? diye soruyordu. ide Künlerdenberi devam ğ eği hasretini sanki bir an. EY U$ veyahut ona birden j 8 gibiydi.. Kendini ko! âTasına attığı adamın g ii Binin, sakin bir teslimi, iy, önek, okşanmak İn ip 7 Ve bu arzusunu” ar ediyordu, Ah.. Siz ne kadar Cnn rn gibi d “ma daha mü Verdi, > Ben, ör Zeynelâbidin efindiyle m. Babanı yakında tahli, Teveğiz, e Vaka belki güpüeleniyiz Lİ me. Yalnız temin ederim in im bu insanlarla temam, Da Bzlcık iltizamıdır... bie Onların © muhitine sokulan “üncelerini öğrenmek. Ve hat, “ tâsavvurlarmdan. programa rından, y b ! Kemal ve İhsanda 1 Sip- 9, (ni kati izaha dağılmış Ca, ).P beyi daha teidire lâvık bir an dulmuşla Hayriye h im gelipte ASMA götürdüğ bay: Beyler dedi. Bur gece irimasiniz, Şöyle bas baş arız. Bu akşam < bhtiyarım, Bana i*diniz Necm e bir evlüdımdir. Yine xn Hisar, İT gece yi; ien ba “İZ get: beni-m zam, masallardan, hikü 0 SS açmıştı, gece Canip bey perefine hakikaten misafirleri U Yüzüğü ken vediye etmişti. O ) Düraya çok ya. © Stüruyor, öyle Evet, prcı ir i « prensesim! İki Sul v > ki bu. e #at ötede Tuna oyla, Vİ © Yakın bi köyde oturuyar en daha uzağa kaç kmda asıl de aştığını hayrete mek imkâ, Bi "im kacağa hazırım, Usan ab > Ri al sizi e “ereriyle a vi tanırım. Ve Necmiye, | | sumuz deği | olsun buluz 1 sandeti | lukları k Milli Roman Yazan: MAHMUT ATİTLA AYKUT di. Sofrada servisi kendi yaptı. Çok güzel yaptığını iddia ettiği Çerkestavuğunu kendi eliyle | tanışmamış ki. Çarın sofras İ yemek © yemiş | des , “Gereneki" NM “Lenin” ona kaç defa il yatı esr: ralık: — Sizde (M. M.) da çalışıyor dedi dolu bi'r adam, Bir â. mahcup ve biraz çe, - Aman beyefendi dedi. Bİ. Z>mki çorbada katığımız bulun, r inden bir gey.. Bu vata. dıyız. Onun büyük ve ırabı hepimiz mütees. ri galiyet semereli bir le devam ediyor mu bari? t daha geniş bir sekilde ve Anadolu için İsydalı bir su. rette ilerliyor. — Rüştü baba deye bir zattan yorsunuz, Bu arkadaşı İhsan birsz hay, müteka! — Şimdi teşkilâtım şefi bulu. Muyor öyle mi? — Evet. İhtyar bulunmasına Teğmen hâlâ hepimizden deha e bilhassa kı a taşım Küthterem bir zat Bu Nerede oturuyor dediniz? "üale Kemal de, İhsan da veremediler. bulunanlar ve her kime olursa yeri söyleme, al üzerine söz unuyorlardı Yurünuz Canip bey Mza maalesef YETEMİ Yarağı. Kağakç e işinde 278P NE Sekilde, mek İçİn şeretieni vermiş & e Af Bu $o: tedi Ali bundan vi şunlari anlattı; », padişahın emriyle bu yarısmdan sonra etrafı göziemeğe çıkacağım. Yola çı, karken, buraya uğtar ve seni de atıma alırım. Çünki: benim dip geldiğimi kimseler gör . Bu suretle sen de esaret. ten kurtulmuş olursun! — Pekâlâ, Geceyarısı mi edi Ali gider gitmez, azırlandı. Edirne huk yası zihninden birdenbire si - Ündi. Vatana kavuşmak, &sa » kurtulmak ümidi ona Yi unutturmuştu. Marta artık ne Rüstemi dü. şünüyor, ne de Edirne sarayı - na gitmeyi tasavvur ediyordu seni bekli; Mü Marta nın içinde bir anda yer Ertesi gün erken kalkmak icap ettiğinden o akşam saat onda yatmağa karar vermiş. tik. Harinin, yatağa girer gir- mez derhal uykuya dalmasına çok müteessir oldum; zira bu bir nezaketsizlik değil miydi? Ben de bir taraftan bu neza- ketsizliği düşünürken diğer ta- raftan uyumağa gayret ettim. İkincisine ne kadar fazla teşeb büs ettimse o nisbette sinirle. niyor gözlerini kapayamıyor- dum. Türlü türlü düşünceler, garip ve ihtimal verilmiye - cek mevzular etralında bir sü. rü fikirler beynimi sarıyordu. Bu vaziyette bir saat geçmişti. Çok yorgundum. Zihnimin ya. rısı uyuyor, diğer yarısı da meç hül bir sehebden dolayı uyanık duruyordu. arada sırada tatlı bir uyuşukluğa tutuluyor, fa- kat korku içinde uyanıyor, yor gunluktan bitkin vücüdumun Istırabma rağmen derhal'yata - ğımda dikiliyordum, Sonu, di. bi olmıyan uçurumlara düştü. Zümü görüyor ve dehşet için. de yataktan fırlryordum. Nihayet derin bir uykuya ta- kaddüm eden gayet tatlı bir u- yuklama hissettim. Fakat... ay Allah kahretsin! Bu da ne? Uzaklardan, çok uzaklardan gelen bir gürültü yavaş yavaş yaklaşıyor, büyüyordu. Evvelâ bunu, kopmak üzere olan bir tufan başlangıcı sandım, Sonra | kulağıma motör sesi gibi geldi ve nihayet... odama girdi. O za man farkına vardım. Bütün bu marifetleri yapan — alelâdebir fare idi. Bir aralık ses çıkar. maz oldu; lâkin nerede? Ak- lm bu “gırç gırç,,larda idi. Hat tâ az sonra bunları saymağa başladım. Bununla beraber, Al lahm gazebi mütemadiyen ça. lışmak niyetinde değildi. Ara. da sırada mola vermek ihtiya. can HİSSE Yür ais BOR derece öfkeleniyor, senfonisi. ne tekrar başlamasını sabırsız- lıkla bekliyordum. Bu işkence. den kurtulmak için beş, on hat tâ yüz dolar vermiye hazırdım. Nihayet mali kudretimi aşan bir bahşiş vaadederek vaziyete İdim; gene olmadı. Çarşaf ve örtülerle kulaklarım: tıkayıp harici dünya ile alâkamı kesmi. ye uğraştım. Nafile! Kulağım. da en küçük sesi bile büyüte. cek vasıfta bir mikrofon var. mış gibi gürültüyü daha fazla duymaktaydım. Dayanamadım. Böyle vazi. yetlerde kimsenin asla ihmal etmiyeceği dürüst bir hareket. te bulundum, Dikkatle nişan alarak var kuvvetimle pabucu. mu bedele fırlattım. Lâkin o da, konacak hedef yokmuş gibi doğru Harinin üzerine düşüp uykudan uyandırdı. Evvelâ bu ” J ma memnun oldum. Fakat Ha. Mark Tuen'in “ intibaları ,, ndan Maceralı bir gece sım gene derin uykusuna dal. mıştı. Diğer taraftan fare tah. taları kemali âfiyelle kemir. mekte devam ediyordu. İkinci pabucumla yanlışlıkla aynalar. dan birine tam isabet kaydede. rek kırdım. Hari tekrar uyan- dı.. ses çıkarmadı. Onun bü “vurdum 'duymaz,lığı nasıl sinirime dokunmasın, Allabaş- kma? Onun için kendisini ü- çüncü defa uyandırmaktansa en ağır işkencelere tabi tutma- yı tercih ettim . Nasılsa bir müddet sonra fa- re susmuştu, ben de uyumağa hazırlanıyordum; derken bir saat çalmaya başladı. Sabırla vuruşlarını saydım. Bunu bir başka saat ve kilisenin çanı ta- kip etti. Ağzımdan kelime bile çıkmadı. Fakat her çeyrek sa. atte de vuruşlar tekrarlandı. ğmt duyunca o gece uyumanın imkânsız olduğunu anladım, Aklıma hoş bir fikir geldi: elbisemi giyip dışarıda şafağa kadâr bir gezinti yapmakla bu korkunç cehennemlerden, kâbustan kurtulmuş olacaktım. Söyledim ve derhal tatbikata geçtim. Karanlığa rağmen şip- şap giyindim. Hepsi (o güzel. ama, aksiliğe bakın, bir türlü gorabımın tekini bulamıyor- dum. Ayakkabılar pek umu - rumds değildi. Alt tarafı terlik- leri mi de giyebilirdim. Lâkin çorapsız... haşa! Bunu aklama bile getirmek istemem. Zifiri emekliye gorabımı aramaya başladım. Ayak ve ellerimin altında dö. şeme gicırdıyor, başımla... te. mas ettiğim eşyalar gürlüyor- du. Odamızda o kadar çok mo. bilya bulunduğunu bilmiyor - dum. Adeta iki - üç ailelik eş. ya: iskemle, iskemle, her ta. rafta iskemle. Kuvvetli kafa vuruşlarile o mevcudiyetlerini tesbit edince hamallar gibi söv meğe mecbur kalıyordum. Ço- rabım meydanda yok! Aramak tan usandım; tek çorapla soka- ği çıkmağa karar verdim. Fakat nasıl oldu da sağlam kalan ikinci aynanın ö- nüne gelmiştim? Esrar! Öyle ansızın kendini aynada görün. düm patladı: Siyah bir ze. minde kapkara bir surat! Dört duvar içinde yolumu şaşırmış kalmıştım. Şimdi siz de söyleyin, Allah aşkma, bu vaziyette cihet tayin ötmek ka- bil mi? Odanızda iki ayna var. dı; ben, bunlardan hangisini kırdığımı nasıl anlıyayım? Ge. “KAYAYIMIK TA ermek tiye” Yazan: İskender F. SERTELLİ -62- bulan vatana kavuşmak arzu - su onu pek çabuk harekete ge- tirmişti. Marta: — Eğer amcamm yüzüğünü gr meseyim, bu adamın söz. erine inanmazdım, Fakat Müh tedi Ali esasen bir Macardır. hakiki dininden dönmediğini bana üç kere istavroz çıkara - rak itiraf etti. Yalan söyleme » ğe mecburiyeti de yek. Am. cam beni kurtarmak istemin. Eğer buna muvaffak olursam, gidince ayaklarına kapanaca - paz EA Marta o gün akşamı zor etti. Çadırda sabırsızlanıp duru - yordu. Gece yarısından biraz sonra Mühtedi Ali gelecek, Martayı atına alip, etrafı tarassut baha. nesile karargâhtan uzaklaşa - caktı. Ali, ona: — Amcanız iki buçuk saat şimalde bir köyde sizi bekliyor. Demişti. Yalnız Martanm zihni bir noktaya takılıp kal « mışt. Mühtedi Alinin: Nakledan: L. L, rei basayım derken duvara da- rinden kaldırıp duvara daya. dim. Mübarek, tüfek patlama. sı gibi şiddetli bir gürültü ile döşemeye yıkıldı, Dikkatle ye. rimden kaldırıp duvara daya - dım... tekrar devrildi. Buda bir müddet devam etti, Bende. niz, itiraf edeyim ki, gayet ter. biyeli ve nezaketli bir adam ol. duğum halde, kendi şahsımdan korkraasaydım, rüyanızda bile duymadığınız küfürleri benim ağzından bülbül ötüşü gibi duyacaktımız. Bereket versin Hari buralı değilmiş gibi mışıl mışıl uyuyordu. Oda kapısmı bulmak için duvar hizasından yürümeyi denedim. Daha ye - rimden kımıldamamıştım ki, duvardan bir tablo söküldü. Müthiş bir gümbürtü ile yere düştü. Hari gene zahmet edip uyanmadı. Bu defa odanın tam ortasın. daki müdevver masayı bulma. ğa karar verdim. Oradan yata. ğıma dönüp bir yudum su iç. tikten sonra uyuyacaktım. Duvar kenarmdan hareket ettim. Başimla masayı bulun. ca kalktım. Kollarımı ileriye u- zatarak karyolama doğru yürü meğe gayret etti. Evvelâ bir is. kemle, sonra bir duvar, bir bas Bir Deli Kızın — Bir genç kızı timarha Yazan: İskender F. SERTELLİ Türk sosyetesinde yüksek Leylâ kimin kızıdır...? ve timarhaneye nasıl düştü..? Aşk. en. ve iha. hayet ölümle biten heye. canlı bir macera... ton ve sıra ile şunlar önüme çktı. Kanape, iskemle, tekrar kanape » halbuki odada bir tek kanape bulunduğunu pekâk hatırlayorum, Çaresiz, bir sürü iskemleye çarparak yeniden masaya ulaşmağa muvaffak ol dum. Lâkin ne yazık ki, masa, müdevver olduğu için bir hare. ket noktası olarak işime yara- madı. Bu sebeble ikinci defa o meşum masadan meçhüle a- çıldım z ileride, bu defa yüzünden ocakta. ki kandili devirdim; döşemede onu arayayım derken bu #€- fer bir sürahiyi düşürdüm. Ken di kendime: — Ha, buldum! diye sevin. dim. Meğerse sürahi Harininmiş. İsnbate ve tereliğe bakm ki ağzına kadar dolu olan bu sü. rahi, sahibini baştan aşağı su içinde bırakmıştı. Bu soğuk ve nahoş duştan dehşet içinde u- yanan arkadaşım deli gibi ba- ğırmağa başladı. — İmdat! Hırsız var! ko « şun! Biraz sonra ellerinde mum. lar tutan pijamalı birtakım kim seler odamıza girdi. Ancak et- raf biraz aydıilanınca, yata ğımdan yarım günlük mesafe « - de olduğumu tesbit edebildim. Müşkül bir zamanımızda der. hal yardımımıza koşan bu iyi kalbli ve mütecessis baylara meseleyi izah ettikten sonra, yürüdüğüm mesafeyi kayde. den âlete bir göz attım. Tamam kık beş mil katetmişim. Hay » ret! Maamafih üzülmedim, zi. ra maksadım da bir gece gezin. tisi yapmak değil miydi? Hatıra Defteri neye düşüern esrarengiz . aşk macerası — den birinde Laylâ, maharririmize, acıklı hayatının en gmahres ve Ge rarengiz safhalarını nasl saata? Tanmmış bir aile kızı olan Leylânm, ailesinden bile gizle. diği mahrem hatıra defterini karilerimiz bu sütunlarda me- rak ve heyecanla okuyacaklardır. YAK INDA En Son “Dakika GAZET birdenbire nasıl değiştiğini ve karıştığını göreceksin!" Sözündeki mânayı bir türlü anlayamamıştı. Acaba haçlılar ordusu yeni- den yardımcı kuvvetler alıp Türk - karargâhma baskın mı yapacaklardı? Marta Marta buna da ihtimal ver. miyordu. Müttefik orduları perişan ol. muş, kralları ve en meşhur ku- mandanları Bizansa güçlükle kaçabilmişti. Böyle bir vaziyet karşısında haçlılarm yeniden bir ordu dii- züp Türklere saldırmasına im. kân yoktu. O halde Mühtedi Ali bunun la ne demek istemişti? YARISINDAN SONRA. GECE 5 Çok yakında ortalığın Marta geceyenm: keder u- a mik ESINDE . Yatağına uzanarak e Abe Mübtedi Ali kendisini aldatmış mıydı? Martanın kafasında » saat. İcr geçtikçe - buna benzer bir sürü istifhamlar kıvrılıp kalı - yordu. — Ya padişah bu iz beni tecrübe için göl — Ya Doğan Sy beni göz hapsine aldırdıysa?!.. amlari düşünerek, Mübhtedi Aliye söz verdiğine pişman an 0- lan Martanm endişeleri gittik. çe derinleşiyordu. ; O gece Ali gelmiyecek o - hurmi, muhakkak ki, kendisini denemiş olacaklara. Bu tak . dirde Merta çak müşkül vazi » yete üüşecekti. Bunları düşün, dükçe: Keşke boş bulunmasay. di adamı, © w