Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ö COLOMBA P. Mörimde K— BB G 1. — Colomba, dit Orso d'un ton Ssövö je Tavais pride bien des focis dene plims me parler des Barricini ni de tes soüpçoöns sans fondement, Je ne me donne“ rai certainement pt İe Tridicule de rentrer chez moj avec cette troupe de faindants, ot je suls trös m&öcontent guc tu İes ales rassemblös sans m'en prövenir, — Mon frere, vous avez oubli& vötre pays, C'est â moi gu'll ap- partient de vous garder lorsğue vötre İmprudence vous —exposa, Jai dü fnire ce gue jal fait, Z. En ce moament, les bergers, les ayant — aperçüs, courürent â lcurs chevyaux et descendirent au galop â leur yrencontre, — Evviva Ors" Anton'! 8'dorla ua vicilleard robuste A barbe blanehe, couvert, malgrö la cha- leur, d'ane casaguc â — capuchon, de drap corse, plüs öpait gue la tolson de sos chövres. C'est 1le vraj portralt de son pöre, seule- ment plus grand et plus fort, Guel bönu fusil! Ön en parlora de ce fusll, Ors' Anton', — Evviva Örs" Anton'! rüpe- törent en ehceir bous les bergers, Nons savions bies gü'll revlene drait â in fin! 8. — Ah! Ors' Anton', disait un grand vicillard aa teint couleur de brigue, gue votre pöre auralt de jols s'il ötalt İci pour —vous rece- volr! Le eher hommel! vous 1le verricz, s'il avalt voulu mo eroire, sil m'avait İsissö falre Faffalre! de Giudice,., Le brave hemme! NN ne M'a pas oru; İl sait blen maln- tenant gue Javals ralsom, 4 — Böoön! reprit'le vieillard, Giudlce ne pordra Tden pour si- tendre, — Evviva Ors' Anton'! Et une douzaline de cocupe de fasil accompagndrent cette acelar matlon. meur an centre do ce groupe dhommies â eheval parlant tous ensemble et &e pressant pour Tzi döomner la main, demeura güclgue temps sans pouvolr se — İaire ö tendre, &. Enfin, prenant Pair gu'll - vait en töte de son peloton lors- gu'il distribuait les röprimandes ei les jours*” de salle de police? — Mes amis, dit-il, je vous re- mercle de Faffectlon gue vous me montrex, de celle güc vons porti- ©z â mon pöre; mais j'entende, je venx, gue personne nö me dönne de conselle, Je «als ce ğüec J'al â faire, T—İla rasson , na rasson! s'öcriörent les bergerm, Vomas sar vez blen güc vous pomvez compter Sur nous, (1) Fuire affaire kifayet ete mek, neticeyi almak — maksada varmak, (2) Le jour: mn, gün; b, nöbet. (38) Salle de police: Askerlerin ANALİZ Passâ comnpöse, nakli mazi: Geçen derste gördüğümüz gibi şuhudi mazi (pase& #imple) umue« miyetle mahdut, kısa ve biribirini takip eden hâdiselcre tatbik edi- lir, nakl? mazi ise ekseriya pek kat'i olarak ikmal edilmiş olan veya nötlceleri henüz devam eden bir mazi hâdisesini anlatmak için kullanılır: J'ai perdu, kaybettim; il a bien travallle, çok calıştı; ocü &4 gültü cat enfant, buü — gocuk gT- martıldı. Passt compose tâbi bir cümlede, hal zamanımımnda bulunan bir asli YABANCI DİL DERSLERİ FRANSIZCA (59) Her bakkı Haber gazetesinz aittir.) KOLOMBA P. Mörimde L ' B oe 1. Orso sert bir tavırla: — Kolomba, dedi, ne Barricinie ler ve ne de senin esassız şüp'ica lerinden bana bahsetmemeni bir » çok defalar rica etmiştim. Şüphe- siz bu serseri alayı ile evime gl rerek kendimi gülünç yapmak iİse temiyeceğim, bana h verme« den bunları toplamış olduğun için pek müteessirim. — Ağabey, memleketinizi unut- muşsunuz, Tedbirsizliğiniz sizin ie çin tehlikeli olunca muhafazanız bana düşer, Yapabileceğimi yap « mağa mecbur oldum, 2. Bu esnada, onları görmüş oe lan çobanlar atlarma koğtular ve dörtnalla karşılamak üzere aşağı- ya indiler. Beyaz sakallı sıcafa rağmen keçilerinin postundan da. ha kalın, Korsika çuhasından yas pılmış kukuletalı bir kazak gyimiş dinç bir ihtiyar: — Evviva! Örs' Anton'! diye haykırdı. Babasının hakiki modeli, yalnız daha iri ,daha kuvvetli, Ne güzel silâh! Ors' Anton' bu silâhe tan herkes bahsedecek, Bütün cobanlar hep birden tok- rar ettiler: — Evviva Örs' ÂAnton'! Sonun«. da geleceğini zaten biliyorduk, $. Yüzü tuğla rengini amış iri bir ihtiyar: — Ah! Örs' Antoön', diyordu, sBeydi ne kadar sevinecekti! Aziz adam! Bana inanmak istese, Güul. dice isini bana brırakmış — olsaydı siz görürdünüz... Aziz adam! Bas- :; Wbiğüh olduğuzan. sitam, 4, İhtiyar tekrar: — Peki! Guidice beklemekle bir gey kaybetmiyecek. — Bvviva Orse' Antön'! Bu haykırışı bir düzüne — tüfek sesi takip etti. 5, Orso hep birden konusan, ce na elini uzatmak için telâşlanan atlr adamlar grupu ortasında canı sıkılmış bir halde bir müddet bir şey yapamaksızın olduğu gibi düre du, 6. Nihayet bölüğünün — başında cezaları ve disiplin. cezalarma ây- rılan hahis odası nöbetlerini dağıe tirken taşıdığı edayı alarak: — Dostlarım, dedi, bana gösz. terdiğiniz sevgi ve babama besle. diğiniz muhabbet icin size — teşek- kür ederim; fakat düşündüğüm ve dilediğim bana kimsenin nasihat vermemesidir, ben yapacağım şeyi biliyorum. T. Çobanlar haykırdılar: — Haklı! Haklı! Bize güvente bileceğinizi pek iyi bilirsiniz, (D) Evviva: yasa, yaşasın, disiplin cezaları için hapsedildiklee. Tİ odaya bu ad verilir; les jours de salle de police, bu odaya ait nöbet hizmetlerini ifade ediyor. veTEORİ , cümleye nispetle de kullandabilir ki pass&â simple ayni yerde kullâa« nılamaz, i Aussitöt gue les arbres ont. dö« veloppe leurs Ffeuilles, mille onv- rires commencent leurs travaux Ağaçlar yaptaklanır yapraklana HABER — Aksşam postam —— Eski zamanda, bizde olduğu gibi, Avrupada resaamlık hor görlülen bir meslekti. Ressamı denince serseri ruh- insan batıra gelirdi. Bugün garpte ressam milyonlar kazanmağa namzet bir iİnsan olarak telâkki ediliyor. Birbirinin zıddı olan bu iki fikirden hangisi doğru? Eski zamanda yaşa. miş bütün ressamların sefalet içeri- sinde yaşadıkları bir hakikat mi? Bu- gün bütlün ressamlar altın ve İpekten örllmüş bir hayatm lüksü içerisinde midir? Bu suallere doğru cevap vere. biümek için bir parça tarihi karıştı- ralrm. RÜBENS ZAMANININ EN ZENGİN ADAMI SAYILIRDI Ön yedinci asırda Anverse geten ve meşhur insanları görmek merakında olan bir seyyah mutlaka ressam Pt- yer Pol - Rübens'i de ziyaret ederdi. O vakit bu seyyahı bahçeler ortasında açık ve havadar bir mahalleye götü- rürler, eski bir kapıdan içeriye sokar" lar, pavyonlar, heykeller arasmdan şak birden koşar, misafiri duvarlarma duvar kâüğrdr yerine yeşil ve ince sah- tiyan çekilmiş bir — salona alırlardı. | Yerdeki yumuşüak şark halısı, mermer şömine, som meşeden raflar, hülüsa her şey bu evin servet ve saadetle do Ya olduğunu söyler. Yabancı bir müd. det bu salonda dinlendikten sonra res" samm atölyesine kabul olunurdu. A- tölyede yakışıklı bir adam elinde Pa. letiyle dolaşmaktadır. Bu adam İspanya ve İngiltere kral- larmın dostu, Fransız — kraliçesinin ressamı Rübenstir. Ressam —misafire “hoş geldiniz,, dedikten sonra tekrar işinin başına döner, ancak o günkü çalışmasını bitirdikten sonra misafire kolleksiyonlarını gösterirdi. Bu kolek- Biyonlar ayrı bir binada saklanmıştı. Bu binada hiç bir köşe yoktur, salon. lar, odalar, sofaular her şey yuvarlak. tır. Ressamin kıymetli taşları, heykel- leri, eski vazoları burada saklanır. Bu binanın yanı başında nadir kitap. laria dolu kütüphanesi mevcuttur. Bunun yanı başında Rübens'in yür- lerce talebesinin çalıştığı geniş atöl- yeler vardır. Bahçenin bir köşesinde. ki binalar âdeta bir hayvanat bahçer gine benzer, Ressam burada hayvan" , 4 ... maz binlerce amele galışmağa büşe lar, Passdâ composâ “si” den sonfra | | futur anrörieur (yakm mazi) yeri. | ne kullanılır: | Si demairn il n'a renondu. Yarm cevap vermiyecek olursaa, (Devami gelecek derste) | pas AŞ AA DA SŞ | e v WW e 'e w * $ W VWT w w s - Hazinelar ortasında sefil öleti ressamlar: Renbrand, Mile, Korrej — » — ea banary arar va — AAA e lü, yersiz yurtsuz, garip kılıkir bir. (KS - Tn bi 14 HAZİRAN—İO9di Milyoner ressamlar ve açlıktan ölen dahiler ? Sanatkârın kazancı sanatine değil, talüine bağlı dır Kıymet! bugün milyonları aşan tablolar, sa- hiplerine ekseriya bir ekmek parası bile getirme miştir. Buna mukabil, i hinci derecede sanai - kârlarin büyük srvetler ka zandığı sık sık görülür. Rambrand yaptığı tabloları çerçevesi ile beraber bir buçuük franga satryordu Mile'nin ölümünden sonra 750.000 franga satılan Anjelus tablosu kendisine . H ! | B Rafaolin Meryem ve İsası, Yör yüzünlüin en yüksek kıymetli tablosudur. Londradadadır. 1,750.000 altm franka Dük dö Malburgdan almmauıştır. Bugünkü kıymetini takdir mümkün değildir . larm hareketlerini tetkik eder. Rü. bena'in bu evden başka yedi evi, ça" toları, çiftlikleri, ormanları vardır. Maiyetinde beslediği insanlar bir kra- im maiyetinden daha az değildir. ALACAKLILAR ELİNDE KALAN RESSAM: MİLE Yerimizi ve zamanımızı değiştire. lim. Ormanlarla gölgeli bir köy evin- de başka bir atölyeye girelim. Bu evin minimini bir odasında ayaklarında . v w w P * 2 Knvrreje | liraya sattığr bir tablaya reukabil bir torba dolusu bakır para ver. mişlerdi. Zavallı cok uyekta ötüuruyordü, Ağır torbayı sicak bir yaz günü ©. vine Kötürdü, bu yüzden hastalandı ve öldü * yalnız 1500 frank getirmişti. Fransız ressamı Vatto'm hocası Jan dö Holand kapıcılık, Ruysdel çorapr çılık yaeparak geçinmişlerdir. Rambrant'ın bugün Luvr müzesin. de bulunan kendi eliyle yapılmış poör- tresi ölümünden sonra Amsterdamdâ- 12 franga satılmıştır. Bugün Rukin. gan sarayımnda bulunan Saffet isimli tablosu vaktiyla Lahey'de ancak 3065 frank etmişti. Vattö Her gün sabah- tan akşama kadar ülelâde bir resim"- ci dükkânında fırça — salltyor, buna mukabi! haftada 60 frank alıyordu. İKİNCİ DERECEDE SAN'ATKÂRLARIN REFAHI On dokuzuncu asrm soönlariyle yir. minci asrmm ilk senelerinde iş değişti. Mösonyenin Saray isimli tablosu 1878 de Dük d'Onat tarafmdan 198000 franga alındı. Ayni ressamın “Şarap içten papas,, isimli 10/11 santimelre, lik küçük tablosu 90.000 frank getir. di. Bu süretle bu ressamm tahloları: nin Mmetre Murabbar 2 milyon frank “OYü'asırda bilhassa portre yapanlar — çoök para kazanmışlardır. İkinci dere” cede bir portreci olan Herkomer'in se. nelik iradı 250.000 Ffranktan aşağ! değildi. Ban'atkârane —mesainin — bedeli bir vok gşeylere nazaran değişir: Bir tablonun iyi para edebilmesi için ressamın zengin bir memlekette doğmuüş veya yaşamış olması lâzım” dır, Eskiden ressamlık Floransa, Ve nedik, Amsterdam, Anvers gibi zen- gin şehirlerde geçerdi. Yirminci asrın başlangıcında Paris, Londra, Nevyork artistlerin takdir edildiği merkez oldu. Tablonun para getirebilmesi biraz dâa moda meselesidir. Duvarlarda tah' lo bulundurmak moöda iken ressamlar daha çabuk para kazanıyorlardı. Sağlığında şöhret ve para kazanan tahta kunduralar, üzerinde örme bir ,casamlar ekseriyetle ikinci derecede köylü ceketiyle bir adam durmadan çalışmaktadır. Bu adam yeni zaman- larınm €en büyük ressamı Mile'dir. Bu köy odasında boyanan tablolar yarım milyon altın franka satın almarak müzelere konacaktır. Fakat bu tablo. Bunu yaparken Zzavallt Mile ekmekçi- üin, bakalır, terziye olan borçlarımnı na sıl ödeyeceğini düşünmektedir. On beş Benedanberi devam eden bu Befalet zavallmın canma tak demiştir. Büyük ressamın en bahtiyar oldu. ğu günler 80 Frank mukabilinde bir dükkân tabelâsı boyayahildiği gün- lerdir. Mile'nin, Anjelus isimli tablo- suna hiç bir dükkân 35 franktan faz. la vermemiştir. Halbuki bu tablo 1912 de Amerikalı bir milyarder tarafın- dan 700.000 dolara saltmım alınmıştır. HAZİNELER İÇERİSİNDE SEFALET Resim tarihinde — Mile'nin hali bir istisna teşkil etmez. İlk çağların bü- yük ressamt Protojen elli —yaşındaâ iken, iş bulamamak yüzünden gemile. ri boyamağa mecbur olmuştu. Tablo- larr buğgün Almanya ve İngiltere mü: zelörinde bulunan öon dördüncü asarın büyük ressamı Stefan Lohner lütfen kabul edildiği Kolonya hastahanesin. de,ölmüştür. Perügen yaşayabilmek için bir Mü« rangöz yanımda çalışıyor, ve geceleri tahta kerevet üzerinde yaştıksız ve yorgansız yatıyordu. Büyük Ranberant Amisterdam düş- künler yurdunda öldü. Kuip satama. dıği şaheserlerin arasında açlık ve safalet içerisinde gözlerini —kapadı. Halbuk! bu satilamıyan eserlerin en değersizi ölümünden elli sene sönra 41.000 altın franga satılmıştır. Hayatmı başka meslek yüzünden kazanan Mesşhür ressamlar pek çök- tur, Luka dö Kök taşdılık, meşhur san'atkârlardır. Ön altıncı asırda, hiç bir tablosu bügün müzelerde görünmi” yen Franç Floris senede bin Florin kü. zarnıryordu. Alelâde cep resimleri ya pan ve on yedinci asırda yuşayan CİZ' vit papaslarından Darnyal Seğert kü- çücük bir tablo mukabilinde Prens Oranjdan üc bin Florin kıymetinde som —tımdan bir tesbih almıştı. Yine on yedinci atırda IV. Filipin dostu ge çinen Antoönyo Moro yaptığı portrele” rin bir tanesi için 600 Düka altın! alryordu. Halkın hemen hiç rağbet gözterme- diği resim şubösi Peysajlardır. Ruys del ve Köro sağlıklarında alelâde bir portre ressammın kazandığı — kadar para kazanamamışlardır. Fakat ölüm lerinden sonra tablolarının kıymeti ÜÇ veya dört yüz defa yükseldiği hald? dah! yine portrelerin veya dini sahne (devamt 8 inolde) Jeromun portresi Alber Dürenin evef! Bugün Berlinde bulunan bu table yarım milyon franga alınmışlır. öa -— ÇG REFtE EFEz & ' EÇCEZ 1.4,; LEYSESŞFS..CEF Va KYN ”