“Aşk, Istırap ve his romanı -28- Pükat z rdeşinden ve annesin. Öğrendiği sar dolayısiyle iz lir daha neler gele, Bir defa, Barukla eskisi İT hir bnas halinde hayat i mümkün olamıyacaktı hez edemedi. Fakat kolay bir müşküldü, Zaten gömdi ayrı evi var. sik mk görmiye.. kb Armesinin büyük oğtuyla 88 altında kalması ise hiç değildi. Buna nasıl bir bulücaktı? Armesini kendi aa İnak için Farukun baba gibi makül bir sebep yda? hal çareleri bulup hiç vam u, zihnine gelen bir su, sit üst oldu: Aldı, olacaktı? Namuslu serveti kabul eder ben ar verdiği owap evvelâ #eklinde oldu ve mirası Semiyetlerinden birine “se karar verdi. Bu ona asma yapılacak bir hareket de yoktu. AL WI satacak ve yeni İse lacaktı ie? karar cesaretini İz değildi, gene öy“ titretti. Şükran ne ? Verdiği karar dolayı. a lâ evlenmekten, um - ş n de vazgeçmesi seti. Ora söz verdikten ün * kararlastırıldık - böy! e hareket edebilir e kadm onu zengin Slenmeğe razı olmuştu. si Ne de olsa Şükran belki diği sizden dönmezdi. Kendisinin ondan bu fe . MN İtemeğe hakkı var * simdilik kabul etse ve isil kazanıp zengin Kk yel cemiyetine verse intikam almak isti. çeylânm? İnsanlar ölümeen kur 1 NE yürü... beni far «etme! el ep rüyorsun ki karısına ben senden “5m, aylin bu sözleri anlıyor mi yere vurarak Rüstemin içi sızlıyor” yi akşam üstü urlara erliler atın geldiğini hs karyıladıkar. ki; ik ral dnhşerile items, Kadın, ihti kr sokaklara dönlül Ra açı... , Rüstem bu danını aldatabilecek bahane bulamamasından ileri ge iyopdu. Dönüp gene koltuğu oturdu. | Kendi kendisine belki yirmi def'a şu suali sormuştu! “Mademki Ethemin oğluyum. Bunu biliyor ve kabul ediyorum. Mirasını da kabul etmem tabi değil midir?” Birden başka bir şey düşün . dü: “Şimdiye kadar babam zan. nettiğim admın oğlu olmdığımı öğrenmiş bulunuyorum. Artık ordan ne hayatında, ne de ölü - münden sonra tek bir kuruş bile | kabul edemem, Bu ne dürüst, ne | | sonra mesleğinde çalışmağa lü, de ahlâki bir hareket, kardeşi - min hakkını çalmış olur.” Bu mubakame hoşuna gitti ve makul bir | onu teselli, vicdanının illiytmı teskin etti, Düşünüyordu: “Evet mademki Faruktün babasının oğ. lu olmadığına göre Raifin mira. sından vazgeçmem, hepsini Fa - ruka bırakmam lâzım, Bu doğru bir hareket olur, Bu vaziyette benim de kendi babamın mira - sından vazgeçmem doğru bir ha- reket değil midir? Nihayet kararını vermişti; Ra. ifin müstakbel mirasından isti. fade etmiyecek, « buna o muksbil hakiki babasının mirasını mu- hafamda artık tereddüt göstermiyecekti. Her iki mirası birden röddetmek ise “akıntıya razi olmaktı ve binaeneleyh bir budalalıktı. Bu narik meseleyi böylece hal. lettikten sonra Farukun annesi - le mütemadiyen bir. arıda bulun Münasip bir hal çaresi bul. maktan Ümidini kesmek üzerey. di ki, aklima gelen ve parlak bul- duğu bir fikirle sevindi. Rahat » laştı ve hemen soyunup yatağı - ra girerek o gün hiç heyecan ge. girmemiş bir adam gibi kolayca sakin bir uykuya daldı. Ertosi sabah saat dokuza doğ- Tu, gece tasarladığı projenin ne dereceye kadar tatbik! kabil ol duğunu anlamak üzere, sokağa gıktı, Birkaç ziyaret ve teşebbüs teh sonra şilesinin evine gitti, Annesi bâlâ odasında, onu bekl, yordu: — Gelmeseydin odamdan gık. mağa cesaret edemiyecektim, de di. Bu strada Raifin aşağıdan s€3. lendiği duyuldu: — Yemek re zaman yiyeceğiz yahu! Sant yarımı geçiver, kar. nnm acıktı. Daha hiçb'riniz orta, (Devamı var) ri gölleri atı 5 tile derhal e tiler ye etini açlara taksim ettiler. O akşam surlardakl açlar şenlik yapıyordu. Her köşede ateşler ya» rıyor, at etleri 'kızarıyordu. Ortalık kararırken, etler pişiril- misti, Fakat, taliin garip bir cilve. si bu felâketzedelere çabuk yetiş ti, Eski atalarımızın: “e Feliket gelince, bep bir den gelir!., sözü tecelli © etmisti Açlıktan gözleri kararan insanlar, ateşte kızârmiş -at etini bir türlü yiyemiyorlardı. (Sarı çeylân)ın etini ağzıma alân lar öğürün atıyorlar ve: — Bu, çok-ekşi, çök a8 bit et. diye bağırıyorlardı. Yerlilerin ileri gelenleri: — Duygulu hayvanların eti yen mer... Çok defa kesilmiş ve böyle me'm r va dar bile yiyememişür. Dediler. Herkesin kızarmış - eti linde kaldı, | | Bant Fehimle pek küçükten arkadaşlık. Yalılarımızın arasın, da ancak bir küçük çiçek bah, gesi vardı. Fakat bizim gibi afa, canlara bu bir. engel olabilir miydi? Her gün arka taraftaki geniş ve kumlu bahçede akşama buluşarak. Hasat tepleki sıralarda bile ayrılma, i mışlık: yerlerimiz. yanyana idi Bu arkadaşlık tam yirmi beş yağına böyle devam etti. Arkadaşım güzel sarışm, uzun boylu, zarif endamlı, son derece halük ve kibar bir çocuktu. Fa, , kat bir kusuru vardı. Kelimenin © tam mânasıyla tenbeldi. O yağ. taki genç erkekleri birer avuç ateş o haline getiren heyecan, ihtiras ve aşk bile ona yorgun. luk verdiği için daima soğuk. kanlılığını muhafaza ederdi. Hat tü tenbelliği yüzün den yüksek tahsilini bitirdikten zum görmemişti. Hayat onu ic, bar etmiyordu. Çünkü çok zen, gin bir ailenin biricik oğluydu. Esat Fehimin en büyük merakı sahillerde saatlercebalık avla, maktı, Bu eğlenceyi de muhakak hi, reketi 22. Uzun uzun bekleten ci, heti çok olduğu için tercih edi. yordu. Yirmi beş yaşında yüksek tahsilimizi bitirince gok sevgili arkadaşım Esat Fehimi Boğaz. daki sovimli yalısında birakarak ben diplomamı almışve tayin edildiğim bir memuriyetle Mer, sine gitmistim. Onunla mektap. laşryorduk. Altr ay sonra aldı, dım bir mektup bana hayret vermişti. Çünkü o, âşık oldu. ğundan bahsediyordu. İlâhi ço, cukcağız! oÜgenmeden âşık lo. muştu ha! Yalının üst tarafındaki köşke bu sene tebdilhavaya gelen Mısır ir komşularmın kızına tutulmuş, tu. Sevgilisinin güzelliğini, asa, letini, terbiyesini uzun wzun yazmağa üşenmediğini gördükçe kendi kendime şaşıyordum. Âşk meğerse ne sehhar iş?.. İki Ay sonra da evlenmek Üzere. duklarımı yazarak düğünlüne be, ni de devet etti. O arahk işimden ayrılmama imkân olmağığı için arkadaşımın düğününde buluna, mamigtım. Fekat bir buçuk ay sonra İs, tanbula muvakkaten (dönmek fırsatı buldum. Tabii ilk işim, Esat Fehimi yeni yuvasında . yaret etmek oldu. Genç evtiler eski yalıdan çıkarak Bebek sırt, larında kuş kafesi gibi bir Köşk. te basbasa yaşamağı tercih et. mişlerdi. İki tarafı sık taflanlarla be, zermia nefti duvarli bir korido. ra benzeyen çakıllı yoldan kös. ke doğru yürürken düşünüyor. dum: Acaba eski dostum ne de, receye kadar değişmişti? Evlilik kolay mı? Hele giizel ve grk bir #şin kaprisleri az mıyorucudur? Bizim tenbel Esat Fehim mu, Bir ik sahnesi bakkak hayat prensiplerini de. Giştirmiş olacaktı.. Arkadaşım beni değişmemiş bir samimiyetle karşıladı Dur. gun ve tenibel kalbi epeyos yoru, cu bir heyecanla çarpı — Şiradi seni karıma takdim &lepeğim diyordu. Bakalım onu da benim kadar sevebilecek mi, sin? Cevap vermeme vakit kalma, dı. İçeri genç bir kadın girdi. Eh daha ilk bakışta Esat Fehi, hak verdim! me ... Enfes bir mahlüktu bu... Fakat mar gib parlak, siyah kadife gibi yumu, şak iri ve ateşli karna gözleri, kalın, kıpkırmızı dudakları, za, rif ve ince olmasına-rağmen dik ve olgun göğüsleriyle, yuvarlak kalçaları bu nefis kadının müt, kiş yorucu bir yaradılış oldu . ğunu derhal hissettim. Sesinde hoş ve neşeli bir musiki oynak, hığı her hareketinde kapris dolu cazip bir ahenk İnsanı her am hareket ve heyecana kaptırıyor. du. a Esat Fahimin, biraz dikkat edince gösterdiği zoraki bir hayatiyet, yüzünde ve dalgın göslerindeki yorgunlukla müthis bir tezat teşkil ettiğini derhal komuşmak mümkün olmayordu. günkü ikarmı güzel Semra bizi hiç yalnız bırakmıyordu. Beni bırakmadılar. Birkaç gün beraber kalmamı İkisi bir. den ısrarla rica etti, Semra; bu melez ve aleşli genç kadın her erkekten, güzelliğine cazibesine karşı bir cinsiyet te. zahürü bekleyen modern bir kadındı. Bh bende tabif ka, balık göstermezdim. Fakat Al, lah inandırsın bu hefif tertip flört yalnız gözlere sit'bir şeydi. * böyle bir hisse kalbimin iştiraki ne münasebet? Sevgili ve eski dos, tumun karına karşı?!. Allah yaz dıysa bozsun. O akşam yemeğinde, Semra şuh ve ateşli vücudunu kızıli. peklere bürliyerek sofraya olar. muştu. Kendisiyle tatirtatir ko, puşuyorduk. Esat Fehim biraz durgun ve sâkinde, Milsahebemizle pek alâkadar görünmüyordu. Semra obann kendi eliyle terü tase bir şeftali seçerek o verdi Bu âşifte omeyvayı tabii daha büyük bir (zevk ve lezzetle yer, ken arkadaşımın güzel karısıy- la göz göze gülümseyorduk. Ge, ne tekrar edeyim: İşte o kadar Yalnız. gülümsemekten ibaret. İçimde fesat, fitne!,, Yok!, Yok! Yok!. Ne gezer? Allah muhafa, za cişin!. Fakat gözlerim Esat Fehminin gözleriyle birleşince biraz afalladım. Acaba? Yok canım!, O sakin mevi gözlerde birdenbire uçuşan, hiddet kıvıl, emlarınm mânası neydi ya?!. Aldırış etmemeği daha doğru buldum. Zaten tekrar Semra İle e. başlayınca oOEsat Yazan: İskender F. SERTELLİ -27- Delikanlılardan biri: — Yazık oldu Röstemin ceylânıma,... Diye söyleniyordu. Bü hâdiseyi Rüstem geceyarısı kale burçlarında duydu. Bir nö betçi dış surlardan gelir gelmez, Rüsteme bu babori verm Rüstem. bunu duyunca büsbü- tün müteessir oldu ve 6 da yerliler gibi söylenerek: — Yazık oldu sarı ceylârima... “ve ağlamağa başladı. Rüsisi v gece sabaha (okadar bu kıymetli atının arkasından çö Guk gibi ağlayarak acınmıştı. Sarı Sultan Muradı Hüdavendigârn da böyle vaktile sadık ve duygulu bir atı vardı. Rüstem o zaman ço cuktu, Fakat babasından duymuş» tu. Vakayı çok iyi o hasırlıyordu. Bir akşam Yıldırım Beyazıdm ba- bası, Kosova meydan muharebe» sinden birkaç gün evvei o Hünkâr çadırında otururken, orduyu teftiş etmek istemiş, atına binerek cep» heleri dolaşmağa başlamıştı. Hüdavendiğirm atı o akşam ik karardığı bir sırada » yo Şun üstünde durmuş. o padişeh mahmüzlarmi hayvanın kamme Fehimin © bakışların — verdiği ani endişeyi unutmuştum bile Semra bir elma soyuyordü. Ken, disine şeker Okutasunu uzatır. ken, kazara evet kazara parmı larım.. Hayır hayır, yalı makigrmın you günç ka çiplak koluna temas ediyop Ne çıkar bundan? Wakat o içi, temas odada müthiş ametin kupmasına kifayet darcik bir bir ett Dostum Weat Fehim iskemle. ri biribirine katarak o yerinden Crrladı, Ağ gunı, yumdu gü, zünü rİ sarsan kasırga sesiyle bana ağız ı. Buda oİranm ör, tüsünü hızla ek üstünde - kilerle beraber şangır şüngür yere indirdi. Sonra kapıyı vüzü, me gerperak odadan çikti gitti! B - Otello onun ynımda nazlı narin, akıllı uslu bir erkek tipi olarak göste, rilebilirdi. Semra ile karşı karşıya, dil, miz tutulmuş gibi kaldık. Sanki memnu meyvayı yedikten sonra le Hava gibi. — Af buyunmanızı rica eğe, rim. Semra hanrmefendi, diye kekeledim. Esadın böyle delice kınkanç olduğunu asla tahmin slmemiştim... O muzaffer isik. yan iri kadife gözleri, ni kaldırerek narin omuzlarını silleti; — Ne yapalım! dedi. Zavallı çocuk bana çilgmea âşıktır. De, gİİ sizden beni kendisinden bile askamır. Sonra mesut ve o mütehakkim | hir kraliçe yle başımı li bir tavırla ayağa kalktı. Ar. kasından lâtif kokusunu sürüke- yerek kapıdan cıktı gitti Bu iki tarflı hakaret altmda biraz ezildikten sonra kendime geldim. Biraz hiddetli. biraz da İ munsiftim. Yalnız beni şaşırtan | Esat Fehimin korkunç denesek | kadar şiddetli | kıskkançlığıydr: | Kendisini görmek ve şaka karı, | $ik bir hiddetle misafirperverli. | ğinden dolayı teşekikiir etmek, | sonya buradan çıkıp gitmek iste, | cım. Esat Fehimi bahye üstündeki “yast odasında bir kanapeye boy, | iv boyunca uzanmış bitap bir | hâlde buldum. Başında islek bir | bez vardı. Adetü seki arkada, sıma acımışlım. Bu me heyecan” Bu ne aşktı böyle? Yavaşca kendisine rak: — Seni çılgın seni! diye sitem etmeğe başladım. Ne oldun Al, lah aşkına, Deli misin sen? 2. ğer böyle devam ederse hekika, ten sana deli gömleği giydirmek yaklaşa, vurduğu halle yürümüyor ve mü- madiyen kişneyin o duruyormuş, Padişah uyanmış. o “Bu hayvan bana bir felâketi haber veriyor. diyerek atımı geriye sürmüş. Biraz sonra ne görse beğenirsiniz? Bir adam sindiği yerden kalkarak, elin deki hançerile hayvanin — üverire atılmış.. Maksadı atın ka sip padişah yere düş « ha sonra da onu vurmakmış, Sus tan Murat bunu sezince kıhcinr çekmiş ve hançerli adamin başını bir vuruşta yere düşürmüş, Bu 2 damın kim olduğumu anlamak me. rakile yere düşen kesik başı atın arkasma asıp karargihma Gön müş. Başı, maiyetindekilere gös bermiş; “Bumu içinizde . tanıyan var mı?,, biç kimse (o tanımamış Bir yabaner olduğuna hükmetmiş jer. Eldeki esirleri (o getirmişler... Esirler Manik 9 görünme tanr ruslar Mep dive bağırmışlar. O zünü iszim.. Neydi o hiş sahne? Arkadaşım Esat Fehim dör. den başımdaki bezi yere fıriata, rak; - Mükemmeldim değil mi” diye bana , mahremane sırt #âhnederim ki bu seferki tam değdi.. Artık birkaç hafta rahat rahat oturur dinlenirim.. e Fehimin saçmaladığı: zarederek hayretle sordum — Dinlenmek n017! Allah deme Sayı Yaptığın müt, ish Bu da me klayor musun sen? — Youo seden sav — O halde kalbine biraz ! kim ol efendim. Ne var bu kadar kendini Z. : yerind #zpıyı usulca kapa ta kulağı kuldu — Çünkü diye devam © Semrayı memnun etmek için bu sahneler lâzmm.. Ona aşkımın maddi tezahürlerini göstermeğe mecburum. Anlayorsunya?... Halbuki bilse felâket olur, kıya, metin büyüğü kopardı Evet evet bilse ki... Esat Wehimin mavi gözleri korku ile bulanarak daha yavas bir sesle ilâve etti — Bilse ki ben kıskanç deği, tim.. Ama hiç hiç kıskanç deği, Jim. — Kadınlar İçin Dondurmalar Zarif bir tabak içerisinde man zarasi hoş bir donduran san İ ki lezzeti büsbütün değişir. Adi dondurmanın üzerine biraz be, dem, meyva, krem gantiyi korun ca dondurmanın sekli değişir. 1 — Kaymaklı dondurmanın üzerine reçel'halinde ve burada dondurulmuş taze kayı veya şeftali koymalı. Üzerine iç ka » bukları da soyulmuş ve ince in. <8 kesilmiş badem serpmeli, 2 — Limonlu dondurmanm üzerini kram şantiyi, orum da ü- serini #hududu meyvası İle ört, i meli, 3 — Vişneli dondurmanın ü- gerin; çekirdekleri o almmış vw toz şeker serpilmiş vişne ve İape badem ile örtmeli, Arzu edilir . pe krem santiyi de konulabilir, 4 — Çikolatalı, yahut kahve li dondurmanın üzerini krem şantiyi ile örtmeli ve ortasına ki raz şekerlemesi koymalı 5 — Portakallı dondurmanın üzerine birkaç saat evvel yapıl, mış ve buz dolabında soğu . tulmuş meyva salatası koymalı ki bu adam İtalyadan Macar or dusuna gönüllü olarak gelmiş bir rhip imiş, İşte, gözü kızan ve Türk karargâhına kadar girmek cüreti- ni gösteren bü Iodai, Sultan Mw radı Hüdavendizârı vurmak üzere iken, padişahın sadık ve hassas «- t tehlikeyi seziyor... ve efendisine iaber veriyor, Rüstem o gece bu vakayı da hö- turladı... tesssürü saatler geçtikçe derinleşiyordu. Yollar açılmış, kele muhasarı- dan kurtulmuş olsaydı, Rüstem belki Sarı ceylündan daha iyi ve sadık bir hayvan vulur (o ve sari ceylânmı unuturdu, Fakat, ne ya- #ik ki, Röstemin görüşüne o göre muhasaranm kalkması (ihtimali sayılıyordu. Mubasara uzayacak olursa, açlık tehlikesi bir kat de ha büyüyecek ve en ufak derder insan kalbinde büyük yeralar açar rak kökleşecekti. ( Devam veri)