NAKLEDEN ethi Kardeş Aşk, Istırap ve his romanı ? ( O ba miimkilndü, Avukat h,, , Haberini verdiği zaman bay “abinin biras duha hazı duymuştu. İnsan ber e hâkim olamazdı olmadan böyle heyecan- E Uzm düiştindü. Sonrn kalk. arkasmde ağır ağır Düşünüyordu: Bı halde ben Tarıkı kıska- , X Bu hakikaten pek al a vir bist Fakat maalesef ha- 4, Simdi artık eminim. Çünkü ; ti ©vlenmesi oldu. Bunun - wi ber İnsanı akir selim ve ü,, “An iörendirmek için yare i re bu ukalâ kadm- “ N “| > bir ienkançlık, kıskançlığın vine yürümeğe başladı, Fİ, P*k yakm bir yelkenli ge “İssan bu yelkenlide Ya- kimbilir ve kadar erkin, “he, © olurdu?,, diye düşündü. Sİ dir kap adım dsha attı ve “Cİ, çün birinde tek barma otur İK adam gördü. Bir &şik, 5t, bir hayalperest miy- İmdi? Merakla yaklaşır ve” «Me karşılaştı. Seh misin tarik? , misin Faruk? Burada yüz hava ulmağ çakmış” sen ; Ve Zildü: İh, 2) dr hava alıyorum! kardeşinin yanına otur. no kadar güzel de k değil mi? Ben ne #*- ) 8 baksam, gördüğün MS, * wzakları gitmek beve- ş içimde çime bir İlt, ire duyarım. Düşün İİ, e gördüğün su insara İİ erman minimini yıldız Yanım her köşesinden, ba- İİ | kazların, aralanların, fi- N nel kralların memleketle A, RR MN ti © V gece sabaha kadar v- Ol, ücasının heyecanının Mlayamadı: i m bir haber mi aldın, i iye Sordu » Yıldırım vole “yaklaştı mı? “” Yıldırımdan o henüz Gelen gözcülerim 'ükkında çok fena has "*, Bu kadım bizi içis «| Eetmış, Hattâ (korku “e Ba iimitle ordusunu iy, örmun Artık bu kadr İn ik zamanı gek Kinin birdenbire gözleri —Sendeledi; göz inş, Ni e. 2 gelen gemilerin ııklarıdır. Oralara git mek ns hoş olurdu? Fakat para Tizım, Çok para lâzım. Kardeginin şimdi para sahibi olduğumu ve tekmil gailelerder, ber gün çalışmak mecburiyetin. den kurtulmuş, hoşuna giden ber yere, İsveçin ; sarışmlarına vöya Havananin eâmörlerine doğru ser heat, manisiz, mesut ve neşeli gi- debileceğini birdrasire o hatırirya- rak sustu, Sonra içinden, ani ve zavri iradi br düsüner geçti: “Zavaltı pex budala'lır. Şükrenla €vlenip oldun yerde kalacsk",, Ayağa kalktı; — Seni istiklale ait projelerin. le başbası bığukıyorum. dedi, Be- nim yiirtimeğe ihtiyacım var, Kardeşinin elini sıkarak kalbi bir samimivetiş devem etti: — Tarikeığım, artık zenginsin. Bunun beni ne kadar sevindirdi. seni ne kadar candan tebrik ettiğimi söylerk için bm ak» yapayalnız rastlağığıma pek mem İyi kalpli Tarık, hararetle te. sekkür eti: — Teşekkür öderim. Teşekkür ederim ağabeyciğim! Faruk ellsri arkada, yürümeğe devam etti, Tekrar (o dişündi: “Nereye g'tssm?, Birden aklıma geldi: “Bizim etzasıya gittem.. Biraz ironusurduk... Borsa Artin Pokmezyan, Farır kun “6ski”tir ahbabı; Hoy” geni Sünnilik BE Mİ ii rasında çok büyük bir fark olma #ma rağmen ikisi çok iyi birer dost olmuşlardı, Eezacı, orta hal. W eçzanesinde İskirane yaşıyo” &n, Kimsesi yoktu. Faruk, skşam ları yemekten sonra ekseriya o - mı görmeğe gidiyor, santlerce çe- me çalıyozlardı. İrili ufaklı gişelerie dolu ter gâhm üstünde küçük bir elektrik Tâmbası yanmakta idi, Vitrindeki lâmbalar ise tasarruf maksadiyle, erkenden söndürülmüştü, Tezgi - hm arkasmda bir iskemleye etur- muş olan çıplak başlı, kocaman bürmiyle bir papagana pek benzi. ven hir adam, çenesi göğsü üze - rinde, uyukluyordu. Kapı açılım &a gürültüyü koparan çmğirağın sesiyle uyandı ve doktoru tanıym- eca onu Nararetle karşıladı, Fark oturdu ve ihtiyar sor du: —— No var, ne yek dektoro- , -— His! Yeni hiç bir sey » ©. (Devamı var) — Martanm icabına bakmak. Bu na demek, amca? O zavallı kız gece gündüz benden başka bir in- san yüzü görmüyor. Dört duvar a» rasında mahpus gibi oturuyor. Bi» zim gibi, en azılı düşmanlarla gö Eüs göğüse boğuşmuş (kimseler, böyle aciz ve zayıf bir kadından korkacaklar mı? Marta bi kor kaklığımızı duyacak olursa, bize Rüstem çok heyecanlıydı: — O kafeste hapsedilen bir kuştan farksızdır, amca! bir daha ondan bahsetmiyelim,. Çok ayıp olur. Doğan bey, yeğeninin bu kad . na olan zaafını bir kere daha gör- müş ve onu delice sevdiğini an lamıştı. Rüstem gibi cesur bir er. keği bu derece avuucnun içine a“ lan bir kadın, gerçekten çok saf ve tehlikesiz bir mahlük muydu? Rüstem: -— Ondan gelecek - en ufak bir | | | SARMISAĞIN İzahı İmkânsız garip ve tuhaf , bir huyu olmasa, “metanet deri “ji ve kösele fabrikaları” sahibi Azmi Çapraşık patronların en iyisi sayılabilirdi. Sabahın saat sekizinden aksamm beşine altısı İ na kadar fabrikanın pis kokulu | havasını teneffüs. edip bundan İ sikâyetçi de görünmeyen Azmi İ Çapraşık, sarmısak kokusuna kat'iyen tahammtii edemezdi. A damcağız halti #armısağın İs. ! mini bile duysa burnunu takar, kaçım kaçım kaçardı. Bu nefre tin neden ileri göldiğini * kimse | bilmez, fakat tesirini Azminn muhitinde ve bilhassa maiyetinde bulunanlar sık sık görürlerdi. Yeşilköydeki oköşkünün bah. çesinde bahçivanı, kendisi kul, lanmak üzere, bahçenin sapa bir tarafına birkaç baş sarmrzak diktiği için Azmi tarafından palas pandıras kovulmuş, işçisi de makarnanm üzerine konula. Cak bir diş sarmisak karıştı”. mak gibi büyük bir suç işledi. ğinden hesabı kesilmiş, sarmı. sakir yoğurdun konulduğu kap kalaya gönderilmeden Azmi ra, hat uyku uyuyamamıştı. Azmi Çapraşığın fabrikada hizmetinde çalışanlara #armısak kullanmağı şiddetle “yasak etti. ğini. söylemeğe artik bilmeyiz lüzum var mı? Her gün fabrika, nın yazıhane kısmına girince havayı koklarât. İçine pek az miktarda bile olsa sarmısak ka rışmış bir vemek yemek gafle tirde bulunmuş olan niemurun vay haline? Zavallı, bir kar daki. ç meydana, çıkarılır, su, ğu edilir ve kıymeti, kr demi ne olursa olsun derhal işi- ne nihâyet verilirdi. Bu hususta patronun prensibi kat'i idi”Sar. mısak yemiş bir adam “Metanet deri ve kösele fübrikası” ndan içeri adım atamazdı. Azmi Çapraşığın ba kendisine has huyundan başka bir çok kimselerde görülen ve biraena. leyh umumi denilebilecek bir huyu daha vardı: Hasislik! On, dan en wfak bir zam bile istemek beyhude ve boş bir zahmet 0. lurdu. Azminin memurlarından bini kabul ettiği görülmüş, İşi. tilmiş hâdise değildi Fabrikada patronun sağ eli demek olan kâtibi Raif Şarkan Azminin wasis tabiatı dolayısiy- 15 Zam yöremiyen memurların en başmda geliyordu. Zavsllı a. dam fabrikanm en kıdemli me muruydu. Sabahtan akşama ka. dar uğraşır, didinir, her geye yetişir, fabrikada patronun alâ- FAZİLETLERİ! Nakleden: Eethi kardeş kadar olabileceği her işi halls- der, Azmiye gözü kapalı imza etmekten başka bir zahmet kalmazdı. Bu kadar wmükemmel sut gün bir türlü gelmek bilmi. yordu. Sene sonlarında patron kendisine bol bol teşekkür edi- yor, maaşa zam veya ikramiye bahsine hiç yanaşmıyordu. Raif Şarkanın nihayet sabrı tükendi, Patrona bir oyun oyna- yarak şansmı denemeğe karar verdi ve bu oyun İcin fabrikada yıl sonu hesaplarnmın tanzimi — Ah!. dedi, yavaş yavaş ya. pıyoruz. ie sami. yerinden sıçradı. Burun delikleri açılıp okapandı. Evet, aldanmamıştı. Odada şiddeti bir sarmısak kokusu vardı. Hiddetle bağırdı: — Çabuk pencereleri ağin. Ha- va dereyanı olsun. Biraz kolonya getirin. Sonra kâtibine döndü: — Bu re rezalet! Yaptığınız gayrikabil tahammül hareketi: sebebini bana izah ediniz. Raif büyük bir soğukkanlılıkla cevap verdi: — İzaha muhtaç bir hareket. değil ki efendim. Sarmısak ve dim! Azmi köplürdü: — Bir de yüzitme karşı bunu söylüyorsunuz; hem de şaşila, cak bir cür'etle... Bu rezaleti ye” pan sizsiniz ha? Siz... Siz ki... Bir koltuğa çöktü. Mendilile burnunu tutuyor, endişe ve hid. det arasında bocalıyordu. Raifi kovarsa onun işlerini kim yapa- bilir yerine kim geçebilirdi? Diğer taraftan birdenbire sar. mısağr. düşkünlük göstermeğe KALE İÇİNDE BİR AŞX MACERASI zararın hesgbını ben vereceğim, amca! Bana itimat et! diyerek Doğan beye yalvarmağa basladı. Doğanın, fazla söz söyle moeğa yüzü tutmadı. © gün bundan fazla konuşmadı. tar, Ayrıldıkları zaman Doğan kene di kendine düşündü: — Gerçik, kuş kafeste hapsedi. lir gili #ewhkem bir odaya kapatır lan sayıl bir kızdan insana ne & rar zvebili:? Bunun için Rüstemi kırmağa İüzum yoktur. « Rüstem odasına döndüğü zaman rengi dalmumu gibi (o sararmıştı. Marta hayretle sordü: — Hasta mısın, Rüstem? nen var? Yoksa can sıkıcı bir haber mi aldin? — Hayır, Memleket obesabına aldığım haberlerden pek memni- nam. Yıldırım ordusuyla Bizans» tan bereket edeli bir hayli zaman olmuş. Neredeyse gelecekmiş. Pa. kat senin için amcama söylenen sözler fena halde canımı sıktı, Ame cam büğün beni çağırmıştı; gittim gene senden bahsetti, Güya (Kor kuşuz Jan)ın adamları, senin bizi içimizden vuracağını söylemişler. Raif cevap verdi: — Size hakikati itifara mec burum. Bana verdiğiniz aylık ihtiyaçlarımı temine kâfi değil Bu sebeple hizmetinizde bulun. duğum müddet zarfında bir kö seye para ayıramadım. Halbuki #imdi herşeyin ateş pahâsma yükseldiği bir devirde yaşıyo. ruz. Aldığım aylıkla ancak üç hafta geçinebiliyorum. Bugün aym 23 ü, ay başına daha bir hafta var. Halbuki cebimdeki para mevcudu 3ki liradan ibaret. Bu sebeple Hissemden kısmağa Karar verdim. Bir hafta müd- detle dün akşamki tertiple ye. mek yemeğe karar verdim. — Nedir dün akşamki tertip? — 250 gram ekmek, birkaç zeytin ve üç diş sarmısak!... En ucuz yemek olarak bunu bul dum. Azmi istikrahle yüzünü bu. raşturdu : — Sarmısak mı? Hem de üç diş birden!... Bu iğrene yemek tertibi daha ne kadar sürecek? 4, — Bugün ayın, 23. olduğuna Hunuz “takdirde ayın 31 ine kadar tam sekiz gün.. Hizme, timden istifadeyi reddettiğiniz takdirde ise bundan zarar göre cek değilim, çünkü nereye git. sem sizin verdiğinizden fazla emin bir adam tavrıyla konuşu- yordu. Patron kendisini derhal kapı dışarı etmediğine ve müzs, kereye giriştiğine göre davayı yarı kazanmış sayılabilirdi. Azmi elini cüzdanına attı: — Size biraz avans versem ay başına kadar Idare edebilirsi- niz, Meselâ ikibuçuk lira ver. sem... Aybaşında hesabımızdan keseriz. — Teşekkür ederim. Allah ö- ğı iki buçuk liralığı alırken ilâve ati: — Çok teşekkür ederim efen dim. Lütfunuz sayesinde birkaç giin de sarmısaklı cacık yiyebi. lecek derecede param olacak. Diğer ginler de üç diş sarmısak yerine bir baş sarmısak yiyebi- leceğim. Azmi bağırdı: — Sen beni hiddetten öldür. mek mi istiyorsun? Raif mukabele etti: — Siz de beni açlıktan öldür- mek mi istiyorsunuz ? Azmi mağlübiyeti kabul et. mekten başka kurtuluş çare olmadığını ânlamıştı. Kısa bir tereddütten sonra: — Peki, dedi. Siz aylığını. on beş lira zam istiyordunuz de Zil mi? Kabul ediyorum. Yep ,, seneden itibaren maagınız bu hası sap üzerinden işliyecek, Fakat sartım şu: Ağzınıza bir milig- ram bile sarmısak koymıyacak. smız. Kabul mü? — Evet efendim. Çok teşekkür ederim. Allah ömür versin! Harp Okuluna havacı subay yetiştirilmek üzere sivil liseden mezun olanların kayıt ve kabul sartları 1 — sase siyumlük imtihanı vermiş ulanmak mulunmak Aldıkları mezuniyet diplomalarmAnki kanaat notu iyi vaya çok İyi 3 — Olgunluk up:omu Laritinden bir seheden iâkim müudet geçmemiş olunmak, 5 — Yasinr. Soğuk dururnu pilolluk mzmetine müzait olmak, #n vukarı 71 olmak buka vava mukyıne yel Laralından yapacak musyenede sağlık durumları pilotluk anıfma müsait görülmiyenler isterlerse harp okulunun diğer sınıflarına verilmek gibi biçbi” mecouriyete (o tabi tutulmazlar. Tam serbeşttirler. Kendilerinin arzularını göre mutrmeleye tabi tutuluruar Oku tecrit 15 mayıs 19$i 0 vaşlıyacağından talip olanların, Gülü. dukları askerlik şubelerine mlracaat öğet:klerdir. Askerlik şubeleri, yaptı. rncakları sihhi imüyenede müsbet netice alanlar evradsrı is harp okuluma sevkedilecekierdir. 12077; Halbuki. serin burada bulunduğu nu kimse bilmiyordu. (Korkusuz lan) bunu nereden öğreneivilir? Martı.nın birdenbire rengi attı: — Demek ki, etraftaki düşman kuvvetleri benden Dbebsetmisler öyle mi? — Evet. Amcama gelen gözcüler böyle söylemiş. — Bu bir yalan... bir iftiradır Rüstem! Benim Niğbolu kalesinde kaldığımdan en vakın ailem efra- dının bile haberi yoktur. Herkes beni Peşteye gitti sanıyordu. Bı» rada bulunduğumu bilenler varsa, onlar da sizin adamlarınızdır! Ben bizden değil, sizin adamlarımızdan İşte: — Korkulacak bir şey yok. Am- camı, senin bize hiçbir fenalık yap mıyacağına inandırdım. . Amcam çok temiz yürekli bir Oadamdır; bilhassa bana çok itimadı vardir. Marta birdenbire ağlamağa bot hadı; Ben burada. içmizde kalmız bir tek yabancıyım. Bang itima" etmemekte hakkınız var! İsterst-, niz beri bir gece surlardan sarkı tıp köyüme gönderiniz, İsterseni? daha emin bir yerde o hapsediniz Yalnız şurasını söyliyeyim ki, ber sevdiğim erkeğe ve o erkeğin ordu. Suna ve ulularına fenalık yapaca) tiynette yaradılmış bir kadın de- dilim. Allah içimi görüyor.. sen de beni tanıyorsun, Rüstem! Den Türk milletine fanlık yapamam Çünkü, sevdiğim erkek bir Türk- tür, devam etti: — Sen geceyi surlarda, rutubet rahat uyku uyuyamıyor ve sabaha kadar Allahtan sana sıhhat, âfiyet diliyorum, İnsallah yakmda ordu- miz yetişir. (Devamı var)