Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Harbın *KIZIL RITABI Yazan: | eu Mektebi profesörlerinden A4. Mengham vn? DWĞum, düymaz ölür mü - Diye kekeledi. — Başmızı kuş tüyü tarlarız »- k“fî'n'l:ıp da ne olduz lüt. fe“ HLA ü *% C Baktım, Karanlıkta ışıklar "&h 1 bir binanım birdenbire ha « | “ctuğnnu gördüm! . —— Gördünüz mü? Alâ... De - le) © esnada bu infilâkm apan- ü ümz’ll patlamasmdan ileri gel E. İiddia edemezsiniz! _. ___öyıü pine alıklaşmıştı. İ h. Efendm!' | Piye kekeledi. -— Çok âlâ!.. Çok âlâ! Pehi, in- îöl"diiğhnüz zaman ne Yüpe ı_ : Yere kapandım!, at Yel'e mi kapandmız? CÇok tu. Demnk o anda birdenbire | geldi!. : “ümu yüzbaşğmm bu acı ve ze- hi arımnı anlamıyormuş gibi Saekm bakmryordu. ı birdenbire, bir saşırt - '* müracaat ederek: “ Bay değirmenci!.. dedi, Siz © harpte askerlik ettiniz mi? *« -€ K 1 x N&ede’ Yani hangi cephe- Hİ NS Haa orürmmds! - . ,, Tamam!.. Hiç bomba gör « Üz mü?. ı:,'ı < Tabit.. S Kullandmız mı? SS Bveti, ıwj S Pabit.. l Ta.mm! ?“"başı. sonra geytan! bir güe 'e Ü gülerek Pek ıılı, değirmenci bay M Ropek!., dedi. Tarlada yat —& sırada birdenbire karşmıze görünce bunun bir .,N'”": 1 olduğunu derhal anla - N a tekrar homurdandı: %î"' yine başmt köylüye doğ- Ü, bir tavırla uzatarak Si Şek âlâ, bay Stefan Ropek!. | d%& akşamdanberi tarlada zfurnyordunuz" &encnmv hh-w akşamdanberi tarla - Yere kımıldamadmız?. . Ğş::dmcııu içinde kıvra um,, '&? Pek âlâ, bu aralık hic z oldu mu? R ha.yhrdı İ "!ı 381 olacak be adam? Bas- _ İI ? Hiç uyumadınız mı? ır nerede efendim? San- |& “ Yyuyabilmeme imkân mr Na ç %!_ Biz de bunu 80 - ua Pek âlâ... Şimdi size son ». TOracağım, Bay değir - N , gl B ; menci Stefan Ropek!.. Hepsi âlâ, Cevaplarınız cidden takdire lâyık ve hakikaten de mantiki!,. Velâ « kin, şu adetâ diliniz tutulacak kae dar hissettiğinizi gösterdiğiniz kor kunuzun sebebini de lütfen söyler misiniz? Acaba bu derece infilâk- tan mı korktunuz?,, Köylü kıyafetli adam gayet cid- di bir yüzle başımı salladı: ’ — Hayır!. — Hayır mı? O hılde tu.ha.f Hem pek tühaf! Şu halde neden bu derece korktumuz, Yakalan maktan mı? ; Köylü yine ciddiyetle bmşını sdı ladı: z 4 — Ya? Acaipl:, Demek — böyle bir şeyden de korkmadınız, Ste-« fan Ropek,.. Şu halde-neden'kork tunuz?.. ğ Köylü birdenbire, oturduğu 'i « kemlenin üzerinde titredi, Tekrar yüzünde beliren müthis bir korkuyla etrafma bâakmarak kupkuru ve titreyen eliyle biribi- ri peşine haeç çıkardı. Dudakları oynuyordu. Ayakta,' köylünün bu garip hali- ne derin bir hayretle bakmaktan kendini alamıyan yüzbaşı bağır - dı: — Bay Stefan Ropek!.. Ne bue rası kilisedir, ne de biz -papaslâ«s rız!.. Sofuluk dualarmızdan vaz - geçiniz de cevap veriniz? Neden bu derece korkmuüş görünmeye lüzüm gördünüz?. — Köylü yüzbaşıya doğru ellerini kaldırdı. Boğuk, ürkek bir sesle; — ÖOnu söyliyeceğim.. diye ke- keledi, — Pek aıa!-Soylaıenıze" Köylü “yüzünü "gözünü ' garip *bir İ-> ürkeklikle oynatarak: — Ben, dedi, Evvelâ ağırmlardan gözüme hayaller görünüyor zan « nettim, Fakat sonra., Bir ön on beş dakika geçtikten sonra infi « lâk olduğunu görünce büsbütün korktum!.. Yüzbaşı hayretle köylünün yü « züne bakmaktan kendini alamıyor du- Birdenbire: — Hayaller mi gördünüz?. Dedi. — Öyle zannettim, — Ne görmüştünüz?., — Bancılarrm biraz hafiflediği için arkası üstü dönmüş, biraz din lenmeye çalışıyordum, Fakat tek, rar sancılarm başlamaması için de hiç kıpımdanmadan duruyordum,... Tam o esnada., Karanlıkta.. ha, vadan gayet büyük, siyah kanatlı bir kuşun... Evet gayet büyük bir kusun benden yüz metre kadar ileride yere konduğunu gördüm!.. — Gayet büyük bir kuş mu? — Evet! Büyük,., Gayet büyük.,: Simsiyah kanatları 8 . 10 metre büyüklüğünde... (Devamı var) Onun için (Dünkü nushadan devam) Kapıya doğru giden bir cismin vücuduma temasş etmiş olduğunu söylersem, belki de benim çıldir - dığıma hükmedeceksiniz.. Evet bir. cisimdi, fakat neydi? —Bunu ben de bilmiyorum. Kimbilir bel- ki de bir şeytan, bir hayalet!, Ben bu varlığı çok yakınımda hisset - miştinı, Fakat bu etten ve kemik: Yanımdan geçtiği yollarda güzel bir koku br. raktı.! vahsşf ormanlar birçok ko- kularla doludur. Fakat ' bu koküula- rın hepsi insanm başmı ağırtır.. ancak bü koku, bir hayaletin br - raktığı bu köku insana'hafiflik ve rıyordu Derha.l bir kibrit çakıp lâmbayı yaktam.. Kreston sırtüstü hare - ketsiz yatıyordu, gözleri kapalıy- dı. Derhal etrafıma bir göz attım ve o zaman sandık üzerinde duran fotoğrafın tersine kapatılmış oldu- Zğüunu gördüm. Bu resim annesine aitti. Her zaman sandığın üzerin de fakatdik olarak duürürdu. Kreston gözlerini açtı, dudakla. rı oynadı: | — Ne oldu? Diye mırıldandı. — Hiç, yerli kadınlar şarkı söy- İüyorlardı. — Fakat bemm kulübeme kim girdi? — Hiç kimse, ben kapıyı zin . cirle sarmış ve kilitle kapamıştım. Anahtar yanımdaydı. Kımsenm girmesine imkân yoktur. Birkaç saniye sustu, sonra tek. rar konuştu: t n Birisi, yahut da bir şey- ıçeri- Üye girdi Ve bana bir şeyler söyle * di. — Ne söyledi? — Bâana hayattan, yaşamaktar bahsetti. — Hayattan bahsetmek güzel şey.. Hayat çok tatlı.. Tam bu sırada sandık üzerinde fotoğraf nazarı dikkatine çarptı Resmi başaşağı görünce hayret et. *i. Uzun uzun resme baktı. Fakat bir şey söylemedi. Bir süal sor - madı. Ben de merakalnmıştım. Fotoğrafı Krestonun çevirmemiş | olduğuna dair içimde bir his var. dı. Fakat o değilse, bunu kim ya. pabilirdi? Benim büyük bir dik - katle kilitlemiş olduğum kulübe - nin kapısını benden başka kim açabilirdi? Derhal nazarlarınız küçük pen- cereye gitti. Fakat bu delik o kas dar dardı ki, küçücük bir çocuk bile buradan içeriye — giremezdi. Bir an için süustuk ve yine Kreston bu sükütu bozdu: — Evet, dedi.. âartık iyileşece - Bim, bunu hissediyorum.. Beni te. sana ne kadar minnettarım Ka - ramut.,., Nakleden : |'ten vapılmış bir mahlük değildi. - di: geçti gıttı_ yalnızca : davi etmiş olduğun için bilsen b v0 kalabalığı yararak Topr y A Indan Ayasofyaya doğ-. ı;ü_ sE S y Olsun valde sultan., & olsun kaptan paşamız.. 'î b.ğ"ayorlar ve sarayın Ö- n orlardı. "58 at üstünde, saray a» P ediyordu. Recebin W&şıarmdan mürekkep ı*'üiilîk bır kafile arabanm %n“' Ve saray arabası Aya- %jht%rek. Recebin Topka- t'-l"ı'&ı'mı:lakı evine doğru 'j!ğ%» P REİS KARISININ , MAĞINI AÇINCA.. İi katlı, yeni boyanmış PC A bir evin önünde durdu. Haremağa sr Lukreçyayı arabadan indirdi ve kendi eliyle Recebe teslim etti: -— Bana bir emriniz var mı, Re- cep reis? — Hayır. Buraya kada.r met ettin.. teeşkkür ederim. — Valde sultanın emrile geldim. Başka bir arzunuz varsa, kendile- rine arzedeyim. — Hiç bir arzüum yok. Bütün e- melim, karıma kavuşmaktı.. Kapının iç tarafmda saraylının yaşmağını kaldırdı: — Uzun zamarndanberi — senin hayalin, senin sevginle — yaşıyor- dum, Lukreçya! neden saraydan. ayrılmak istemiyordun? w Lukreçya masumane bir hicap i- - çinde gülümsedi: — Padişahı bekliyordum. Sen, de bilirsin ki, vaktile.valde — sule. tan bizi bıgmgze__ _% zah- -*'Juıı_ -—i yaradılmış Muzaffer Acar 2TESİ sabah büyücü — gelip Krestonun sihhatini sordu. Külübenin kapısından içeriye bir göz attıktan sonra derin bit ne - tes alcir ve: — Artık iyileşecek, dedi. Çünkü ilâhlar onun sevebileceği bir ka - dın buldular. : — Bu kadın nerede? Diyve sordüm, şöyle cevap: ver - Simdi ilâhlar |— Herhangi bir yerde. bunuün ehemmiyeti yok.. onuün sevebileceği serbest bir ka- dm aradılar ve bu kadını büldü - lar. Büyücü © vahşi ormanlarda çı- İkan iki: yabani meyva verdi, sonra dönüp gitti. Giderken de arkasına bakıyoör, Kendisini gözlerile takip edip etinediğimi öğrenmek istiyor- “ dir. Gözden kaybolunca vermiş ol. duğu yabani meyvalara baktım ve onları Krestona göstermedim.. çünkü bu meyyvaların üzerinde ince kadın tırnaklarının izleri var- dı. Bü tırnak' izleri bana garip gö- rünmüştü. Meyvaları kimseye gös termeden toprağa gömdüm. Krestonun sıhhati günden güne düzeliyordu. Hayatımda hiçbir za man buü hastanın, bu kadar sürat le şifa bulduğunu —görmemiştim. Daha iki gün evveline kadar ö - lümle arasında iki parmak mesa - fe kalmış iken o kurtarıcı âyinden tam üç hafta sonra tamamen iyi- leşmiş ve yola çıkabilecek vaziye.- te gelmişti. Tam: hareket edecği- miz gün*büyücü tekrar geldi.. ve bu sefer o yabani :meyvalardan dört tane getirerek banâ verdi:. — Bü meyvaları: ona- — verin., AR.—’&DAN bir sene geçti. Kres. tonu hemen unutmuş.gibiy - dim ki, Singapurda Rafl otelinde birisi omuzunma: vurdu.. Dorıdum © idi: — Merhaba, yahu, diye bagırdı Seni bana Allah mı gönderdi. Be-- nim de aradığım adam sendin, sana verilecek mühim bir vazife var, Önümüzdeki hafta' evleniyo- . rum, sen benim hayatımda büyük rol oynamıstın.-Şimdi de evlenir- ken Şahidim olacaksın. Ve beni alarak zorla Vanjik ote- line götürdü, orada ikamet etmek- te olan müstakbel karısı ile ta - nıştırdı. İsmi Adeldi. . İtiral ede - yim ki, bu Adel hoşuma - gitmedi. Müteakip günlerde kendisile ne kadar temas ettiysem hoşnütsuz -. luğum da o derece-arttı. Bu ka - dın beni sinirlendiriyordu. - Öyle. zannediyorum ki, Kreston da bir;. hafta sonra evleneceği bu kadiri - « dan hoşlanmıyor, hareketlerine si: nirleniyordu. Bir kaplan kadar merd ve cesur olan Krestön,; müs- takbel karısı ile bir cemiyette bu- lunduğu zaman âdeta endişeleni yor, huzuru kaçıyordu, Bu kadın- da bütün erkekleri aptal koyan bir hal vardı. Evlenme merasimlerine iki gün kâala Krestön bir ziyafet tertip etti. Bu ziyafletle birçok kimseler vardı, lakat büyük kalabalığı A- | delin ahbapları te<kıl edğâordu. Bu —misalırler, - elin,eski ““hem de mMühakkak verin, dedi.Bun “Kocası zamanından , ahbabı . olan, lar ona saadet getirecek.. geçen seferkileri vermeği- ünütmüştunüz değil mi? Bü sefer-ünutmayın. Bu ince çizgiler de onun için Allaha yalvarmış olan kadınlarıti 'ince tir. nakları ile yazdıkları dualardır. Meyvalatı aldım Krestona ver- dim, Bunların iki tanesi üç hafta evvel benim toprağa' gömmüş ol. duğumdu.. Bunları derhal tanı . mıştımı Fakat meyvaların üzerin- de haltalarca toprakta kaldıkları. nı gösterir hiçbir iz yoktu. O kadar taze ve temizdiler ki, Kreston bu meyvaları aldı ve halinden çok memnun göründü. Sahile kadar- indik. - Krestön, Penanğaâ geçmek ve Neksvel Hilin 1500 metre irtifamdaki vahşi or . manlarına çıkmak arzusunu gös - terdi.. Bunun üzerine Ponçiaka kadar beraber gittikten sonra ay- rıldik. Üzerinde yerli kadınların tirnaklarile yaptıkları izler bulu. nan mMyvaları da yanma alınıştı: — Nden bu meyvâları muhafa- za etiyorsun? diye sordum. — Ben de“bilmiyorum, dedi. Öyle zannediyorum ki, bu mey - valar bana saadet getiriyor. sişman bir zat da bulunuyordu, Bu zat arkadaşımın müstakbel . karısile biraz- lâubali konuşuyor , ve her bardağını kaldırışında da A del cömert bir tebessümle muka- bele etmekten geri kalmıyordu. Krstön bu çirkin vaziyt karşı - sında bir şey söylememekle bera. ber, ölüp bitenler de gözünden kaçmıyordu. On oön beş viski sonra bu şişman zat çekilmez ,bir hal aldı, hiç de-hoş görünmiyen bazı el şakalarına da * başlamıştı. Kreston bir an daha tahammül etti, nihayet yerinden kaldığı «gibi sarhoşu kolundan yakaladı ve ka- pıva doğru sürüklemeğe basladı. Bu vaziyet her halde Adelin eski doöstusun pek hoöşuna gitmemiş o. lacak ki, tereddüt etmeden Kres. tonun vüzüne müthiş bir vumruk indirdi. Kreston bir an için Ser- — semlediyse de derhal kendine gel. di ve- mütecavizi dısşarıya çekeret vere vurdu. ' Dostünun teryatlarımna koşan Â. dal, sayanı hayret bir soğutkan - Iıhı'lfı Kre'-—.tp'ıiı tqhîu'r etmete tı. Kreston müstakbel ka. â «kapımın yanında - » Bir sehpa üzerinde ağırca -bir va- ©e <yerine” man kenarında, J.ı.resbqnun fakir ku. yuvarladıktan ' rısının-bu: vaziyetine o0 kadar hay <-: ret etmişti ki, mütecavizi bıraktı (a ve karısma döndü. Tam bu sırada v bulunuyorlardı. &4 20 vardı.. Krestonun hayretinden istifade eden kadın bu vazoyu al-; » dığı gibi Krestonun kafasına in -— 16 dirdi, vazo — parçaalndı, - dostum - & baygın bir halde oraya yıkıldı ve «i sarhoş mütecaviz kargaşalıktan istifade tdörek kaçtı, gitti. , İMDİ size çok garip bir şey *t söyliyeceğim. Belki buna £ - *? nanmıyacaksınız... — Vaka hemen kapınm — yanında tereyan ettiği için daha birkaç kişinin yardımile Krestonu Veşi - * : bara kadar götürmüştük. Bunla . — rın. <im olduklarını bile bilmiyor. *” düm. Bunların arasında Kresto - nuün davetlileri ve otelin diğer müştertileri vardı. Bu yabancılar arasından bir kadın Krestonu te- davi için bana yardım ediyordu. Krestonun başını muayeneden ge- çirdikten, temiz su ile bir havlu istedi ve hana dönerek sordu: -— Bu müsyö bu otelde mi otu- rüyor? Hi - İ &B R A b " — Evet, diye cevap vredim- * — Şu halde kendisini hemen yatağına yatırmak icap eder. İşte tam bu sırada burnuma bir- — koku geldi.. Müthiş bir histi bu.. — Derhal tanımıştım.. Ben bu 'koku. yu bir kerç.daha, KaRuas n'mağı FEKTRS & AF ga »lübesinde «duymuştum. Krestou © gaman da fena-halde hastaydı . Genç-kadın. Krestonü. odasına — makletmem için-bana yardım etti. .. Odada, Krestonun yatağının ya- - nındaki masa üzerinde annesinin - küçük:resmi duruyordu. Genç ka. -. dın bu portreyi görünce olduğu -. yere muhlandı, kaldı. Ne bir adım ileri, ne de bir adım geri atabil - di, iki elini göğsü üzerinde sıkı - | yor, bir tek kelime bile söyliyemi- - yordü: — — Ne oluüuyorsunuz? Ne var? Diye Kreston kırık bir sesle sor- * du, kadımn bocalıryordu: — Bu kadım, evet bu kadım, ben * onu rüyamda — gördüm. — Fakat & kendisini değil, bu resmi, hem de: tıpkr bur vaziyette, yis Bu sözler üzerine odamızı bir . '« esrar navası kapladı. Boğazım ku rum'iştu.. Bir tek söz bile söyli - xeme.ıım Bu çenç kadm bize çok ga.np bir küçük vaka anlattı: Malezya. * ya kardeşinin evini satmak - için,.- gelmişti. Bundan bir sene — evvel <: müth'- bir Hhastalık geçirmiş ve x bu nastâalık - sırasında çÇok garıp ( Luıfem sayfayı. çewnmz) “Topkâbı Saravın»a* gn'e ' CASUS LÜUKREÇYA Dördüncü Murad devrinde bir FİSKENDER F.:SERTELLİ Yazan Venadik. şövalyesinin. kızı -155- ama,. biribimizn yüzünü — görme- mştik. Ben padişah gözdesi olduük- tan sonra, nikâhımız feshedilmiş- ti. Sen beni boşamıştın! Recep reis, karısını odasına çı- Kaplt . mır a —Nikâhın feshini onlar hazırla- “ mışlardı, Lukreçya! Benim bir şey. den haberim yöktu. Seni uzaktan, bahçedeki havuzun başında otuk rürken görmüş ve — sevmiştim. Ü gündenberi içimde tutuşan bir ateş 1 — vardı. Ve nibayet bu ateş beni is- yan ettirdi. Ölümü göze " aldım.. İlk önce valde sultan » seni bana teslim etmemek için « cellâdı yanır ma göndermişti.:. Baltasını çıkarıp beni iîür&cağı Sırada, ben ondan önce Llavrandım. arkadaşlarımın yardımile. melün hentîn kanını ye re akıttım, Bundan sonra da sul. . tan tehlikeyiegörmüş olacak ki, se- ni banaztasliım etmekte gecikmedi. Recep 'reis'derhal karısinım ba- şındaki Hotozl' ve yaşmağı çıkar mıştı O Lükreğyayı bu kadar yar kindan görmemnişti: — Sultan Muradın hakkı vars mış, sevgilim! dedi - Sen melekler- den daha güzel bir kadınsın! Ba-- şından da bin türlü felâket geçti.. Onun bunun eline, nihayet — gene saraya düstün. Lükreçya: — Allahk aşkına, Recep reiz, eski şeylerden hiç bahsetmiyelim. de- di « bundan sonra geçecek hayatı- mızdan bahsedelim. — Hakkin var, güzelim! — eski şeyler can sıkıcı vakalardan, tiksin .dmr:ı mevzulardari ibarettir. Bun- dan sonra bu mesut yuvada yaşı- yacafız. Padişah gelse bile, saade»- timizi kimse bozamıyacak. Çün- kü, artık seni, bütün' milletin. gös * zü önünde valde' sultan bana çı- rağ etü. Hımöı yeniden nikâh ta- i 7911yecı Siz. Bu esnada alt kattan bir takim sesler aksediyordu. Recep Reis: —İşte, imam geldi.. — şahitler, , -şdavetliler de gelmiştir. diyerek, Lukreçyanın yanından — bir iâhza ayrıldı, evin alt katma Andi ç : Gerçekten burada bir — hazırlık' * vardı. Recep reis daha sabahtan bu ışlerı düşünmüş, — kararlaştır- ” mıştı: — Fier. Lnkreçyayı — saraydan almaZa muvalffak olursam, evime tetirir getirmez yeniden nikâh kıv- 'tıracağım, demişti. Recen reis imamı görünee yını na “sokuldu: i ! (Devamı var)