A5 NISAN — 18 :7>.Bidi - Bel . Abbastaki şiş - NEN kadın hakkmda maltmat al 2” dk dömök... Bunları herhalde anlatmış o olacak, nerede o ia? a örmeye bu susl üzerine Ümi. Ülytü, Johansen ve çetesi Jaki Bu vefakir dost a kak Xi harskete geçmeli SİN münasip bir zaman bekliyor - * “Sakin bir sesle cevap verdi: İ İsem nerede olduğum hik Tohansen güldü: a aran yok! Efendisi elimde, slimdesinie, Ben kanaatki- Vi, muhterem dostumüz i li nusağa sta bu — Öyleyse Maksvelin 'hakkm - da neler söylediğini biliyorsunuz, Johansen, ,milstehsiyane | oovap verdi: ii Bahsiniz bile geçmedi ma « dam: Zaten hiçbirsey anayasa lar. m Kornelya hiddetlendi: — Yalan söylüyursunuz! Ölen bir çocüktan “ bahsolundu, SİM « Bel - Abbartakt “sişman “kadının bahsi” geçti” Johanson hayret etti: — Vay canma! Dömek o gece siz de dinlediniz! Halbuki olamaz! Biz Fasa kocanızm katilini bul » mak için geldiniz. Size uydurma hikâyeler anlatmış olaenk, kadm kalbi yumşâktır, onları kandırmak kolaydır, Konuşmasına devam ödecekti, Kapmın yanında duran adamlar « Gan biri bir şey söyledi. Söyleme. siyle bir silâhm patlaması ve Ads- mm yüzükoyun yere yıkılmasi bir oldu, Ötekiler siper almak için kemen vaziyet alârlar, Johansen er seyler yapmak jetiğordr. Köppal - ya hastanın başmı tekrar yastığı koydu, Warbero inilti; halinde çı - kan bir sesle. — Tahaneşmt,. . Diye mıtıldandı ve kendinden geçti. Kornelya odanın bir köşe. sinde duran (eşyaları arasmdaki tabancayı alarak olbişesinin içine sakladı. Dışatda bir silâh dnhe patladı. Börberilerden biri Jakı hethelde görmüş ve eteş etmişti, Kornelya korku içinde" bekli - kalan Uç Berberi koşarak klübes ye girdiler, Johahseri onları diye rıya çıkmağa teşvik ediyordu, hal- buki berberiler hayatlarınm kıy » metini bilen insanlardı, Körükörü. ne tehlikeye atılmak istemiyorlar» dr, 'Töhansen eline (tüfeğini alarak kapıya yaklaştı; Jakm, klübeye dostlarımı vurmak için ateş etmi - HABER — Aksam orta Mevsimi gelince hemen bütün © İ'böbiez, karaciğer, safra kesesi has, talârınin akın ettikleri Nis şehri- .İ nin lüks otellerinden birinin tara. çasinda üç arkadeş oturmuş ko 7 -| hüşuyorlardı. Bunlardan biri es - ç ki' Avusturya ordusunda uzun se- meler hizmet ettikten sonra kendi arkusile ördüdan ayrılan yüksek rütbeli bir - zabiti. Erkânmbarp binbaşısıydı ve umumi harpte u . müm erkânıbarbiyenin şifre ma sağın idare ederken birdenbire is «Jtfa etmiş ve bu istifanın sebebi kâraniıkta Kalmıştı. Arkadaşları zorladılar; »« — Söyle, dediler. Anlat bize, askerlikten neden birdenbire ay - cildim? .Artık aradan seheler geçmiş oi- duğu iin anlatmakta bir mahzur — Bu uzun hikâyedir dedi. Bir zamanlar beni seven bir kadını e. le vermeğe sebep oldum. Bilmez . tin bu hâdise bana neye mal oldu. Viodanıma karşı hâlâ kabahatli vaziyelteyim ve .bu acıyı mezara kadar götüreceğim. Durdu. Derin bir nefes aldı ve hikyesine başladı: — Biliyorsunuz umumi harp sıralarında erkânıharp binbaşısıy- dım. Şifre masasını idare ediyor « dum. İşle o günirede resmi bir baloda fevkalâde güzel bir kadın. la tanıştım. Bu kadın enternasyo. nal aristokrat tabakasına men - suptu, Öyle çekici bir güzelliği, öyle esrâr dolu gözleri vardı ki, gayri ihtiyari beni kendisine döğ- ru çekiyor, sürüklüyordu. çiz a ima masum ve temiz bir aşkla sevmek kabili - yeti yoktur. Fakat onu tanıdığım zaman aldandığımı gördüm. Çün kü bu esrar dolu güzel vücudun içinde en hassas kadın kalbi çar. pıyordu, Az zaman zarfında öleş- W bir aşkla biribirimize bağlan- dık, Aşk meyvasmı yeni tadan ma. Sum bir yavru gibi idi, Konuş masında öyle masum bir eda var- dı ki, büyük bir çocukla meşgul olduğumu zannediyordum. Bu es rarengiz kadına birdenbire ne ol. muştu? Aşk ou mesum bir çocu. ğa mı çevirmişti? Aşkımızın verdiği “tatlı sarhoş» tuk içinde çok güzel günler ge » girdik. Zaman zaman kendi ken. dime: “Ne masum. Ahne ma. sum,” diyordum. Katya , Evet, kadınını ismi Kat- va idi . bir ask meleğiydi. Haya. tımız artık inbir çiçekle süslü bir peri masalını andırıyordu. yeceğini zannediyordu. Yanılmış » | Çok, daha çok mesut olacaktım, fakat Beni birdenbire sarsan © Z Casus sanmışlar -x- Nakleden: CEMİL NE'AT Bir gün beni erkânrharbiye is tihbarat. büresune çağırdılar; — Kontes Katya'ile mustünlz? Tereddütsüz cevap verdim: — Evet. —Elde ettiğimiz'malümata na zaran bu-kadınla uzun zaman - danheri münasebette bulunuyor - muşsunuz. Bunu inkâr eder misi- niz? — İnkâra sebep'ne? Evet, Ar. ködaşlığımız bir müddettenberi devam ediyor. — Kontesin yurdumuz için teh. likeli bir unsur olduğunu dabi, yor musunuz? Şaşırdım, kekeledim: — Kontes'mi? — Evet kontes Tutunacak bir yer aradım, ağ- lamak, bağırmak istiyordum. Zor- la kendimi toladım. — Sizi temin ederim, ki böyle bir ihtimal bile aklımdan geçme. mişti, Dedim. Bitkin bir vaziyette ol. duğumu gören yüksek rütbeli bir zabit oturmaklığım için yer gös - terdi ve gözlerimi kuvvetli nazar- larile hapsederek: — Size inanıyorum, dedi. Şim. di size haber vereyim ki, bu ka, din memleketimiz aleyhine hare- ket eden tehlikeli bir casustur. Kendisini tevkif etmemiz için bize yardım vaadediyor musumuz? Bu teklif bir hançer hancer gibi kek bime sapalndı. Katyayı ler gi bi seviyordum. Nasıl yapabilir . kat hemen akabinde beynimde bir şimşek çaktı: Acaba bu kadın be- ni sever gibi görünüp, ber gün e. limden geçen birçok askeri sırları mı öğrenmek istiyordu? Bu galip bir ihtimal olabilirdi. Benim te - reddüt ettiğimi gören kumandan: — Söyleyin, bakalım, Dedi, bu karımın ele geçmesine yardım e - debilecek misiniz? — Evet, dedim, ne yapmam lâ- zım geliyor? — Hemen şimdi: size bildire . ceğiz. Evvelâ bir şey o bildirmediler, beni aldılar bir hastaneye götürüp yatırdılar ve orada vaziyeti an - lattılar. Katya birkaç casus arkadaşile mühim evrak çalmış Ve ortadan kaybolmuştu, ama şehri terketme- dikleri muhakkaktı. Kadınm izi - ni elde etmek için çok çalışmışlar nihayet beni âlet olarak kullanma. üx karar vermişlerdi. İşte bu se. beple beni alıp hastaneye yatırdı- lar ve bir otomobil kazasında çok Teşhis edilmis casus Ii DAM Edilmis demektir Onun için bütün Türkiye vatandaşları bu har bin yeni ve tehlikeli casuslarını otanımalıdır. “HABER,, Birkaç yüne kadar Bu harbin en tehlikeli casuslarını seri halinde ve bütün hüviyetleri, hayatları, faaliyetlerile Aym ciddiyetle cevap verdim; tanıtan YENİ HARBIN KIZIL KiTABJ NI NEŞRE BAŞLIYOR Görünmüiyen ordu ettiler. Katya bu haberi okuyunca, e- Her beni seviyorsa, hastaneye ge. lecek ve o zaman kendisin! ükif edeceklerdi, Katyayı tevkif edeceklerini ev. velâ benden gizlemişlerdi. Hastanede bulunduğumun ü - güncü günüydü, Koridorun pen - Cceresinden bahçeyi, baharla açı . lan mis kokulu v menieri m re hastanenin büyük kapısının "bir kadının girdiğii gördüm. Si- ,. yalar giymiş, yüzümü, ipçe bir tül ile örtmüştü, Yürüyüşünden, vücudunun hatlarından derhal ta. nımıştım, O, idi. Evet, gelen “at. ya idi, Olduğum yerden onun ahenkli yürüyüşünü, merdivenlere , önğrü gelişini seyrediyordum, Tam o #i- rada o Ana kadar duvar arkasına gizlenen İki kişi ota yaklaştılar ve bir şeyler söylediler. Katya eski ahenkli yürüyüşünü kaybetti, tit. riyordu artık, Sallandığını gör - düm. Nerede ise yıkılacaktı. De yanamadım, koştum, Koridonan bir rüzgâr gibi geçtim, merdiven lerden ok gibi uçtum Ve onlara yetiştim. Kâtya ile iki “yabancı otr biniyorlardı. mobile Kendime na» lik değildim. — Katya! Dye bağırdım. Döndü, baktı, Ak, o bakışt hiç unutamıyacağım. O bakışta derin bir acı, inkisarı ha yal, şikâyet, aşk. nefret, kin, hep- si hepsi vardı. Bütün bu duygu. lar bir tek nazarında toplanmıştı. — Seni yaralı zannederek ziya. düğüme çok memnunum, Dedi've şoföre işaret etti. Oto mobil hareket edreek güzel Kat yamı meçhul âkibetine doğru &. çurdu. Ben olduğum verde kaldım, Eğer içeriye giren genç bir doktor tutmasaydı hemen oracığa yıkılıp kalacaktım. Bu hidiseden sonra Okendimi toplıyamadım. Ölüm tehlikesini bildiği halde beni görmeğe gelmiş ti. Demek seviyordu beni... Katya kurşuna dizildi. sti çektim. Çok-ağladım. Fakat ferahlatan bir nokta, wardı:. “Bu... kadın nihayet memleketim aley- bine ibr casus değil mi? i Değilmiş. Evet değilmiş. Kaf eki değilmi Gani ekle la hiçbir alâkası lake Bu ha. kikat Katya kurşuna dizildikten sonra meydana çıktı. İşte bunun üzerine istırabım on haddini buldu, Vicdan azabı içindeydim, Bir yolunu bulup âskerlikten ay» rıldun. Şimdi ne zaman parlak ©- niformalı bir erkânıharbin yanım. da güzel bir kadın görsem, gayri ihtiyari Katyayı hatırlar, ıstırap duyarım, CEMİL NEJAT. Göz Hekimi Dr. Murat R. Aydın a tanıyacak! Simon a (Dövamı ver) İ mütitiş haberi almamış olsaydım! ir yaralandığımı gazete'nİe “İn retine geliyordum. Seni iyi gör - birdenbire gözlerini bir sesle bağırdı: mı o bahsedi- yönlerine tüküre lerine ti kazaen ie emininin yüzü tükürmüştüm... yardım edemem... diyemiyordu. Bunu dese, inciyi çıkarıp iade ötmek lâzımdı Bir müddet düşündü. Başını salladı...” — Onu hflâ seviyorsun'demek öğle mi? i — Sevmek de lâfmı, ağacığım.. Onun için her şeyi göze aldım ben. Onsuz yaşıyamam “artık. Kalbimi aşk atesi sardı — Desene o melih ateş (o senin de içine düştü?! Ne yazık. Ben se- ni-sapsağlam bir erkek sandım, Meğer sen de çürük, hasta bir a damnuşın! — Ne diyorsun sen? Bir kadını sevmek hastalık mıdır? Bahusus ki, o benim nikâhir karımdır. Onun taş ödelarda inlediğini 'duydukğa sızlıyor, Bu. mar prn ae Recep rel, o bunu ben da bilmiyorum. Bunun sebebi- kms İğ Topkapı GTS CASUS ad ni ancak valde sultan bilir. Eğer bu sırrın iç yüzünü öğrenmek is- tersen, hazır saraya O gelmişken, valde sultanı git gör... ona yalvar: ben de sana elimden geldiği kadar yardım ederim. — Bu işi ona gitmeden hallede- mez miyiz alacğım? — Nasıl? — Nasri olacak.. Ben onu kaçır» mak istiyorum. Sen bana yardım edersen, bu iş pekâlâ olur. Halbus oki, valde sultana gider yalvarırsam ve o menli cevap verirse, o zaman ia cutalaşır. Di dakka SERT | aayau bile töhlikeye düşer. Ve kulağına iğilerek ilâve etti: — Bunu yaparsan, sara bir tor ba inci vaadediyorum. — Ne dedin.. bir torab inci mi? LUKREÇYAYI KAÇIRMA , TEŞEBBÜSÜ Elmas ağa, incileri (duyduğu gündenberi, Lukreğyayı nasıl kaçı rabileceğini düşünüyordu: — Doluya koyuyorum, alm yor.. boşa koyuyorum, dolmuyor. Bu işin içinden nasıl (o çıkacağım bakalım? diye söyleniyordu. Elmasağa Recebe kati vermemiş olmakla beraber; - Bu iş olamaz.. dive kestirip atmamıştı. Ne yapıp yapacak, Recebin va” adettiği incilere kavuşmağa çalışa» Bir sabah erkenden Lukreçya- yı görmeğe gitti, Kapıdaki nöbetçiye: — Valde sultan tarafından gelr yorum, Kapıyı aç. Lukreçyadan dir şey soracağım. derli. Nöbetçi kapıyı açtı . Lukreçya toprağın üstüne seri len bir hasır parçası trerine uzan» mış yatıyordu: Laikreçyanın yergi solmuş, Deşe- bir söz du. Elmasağa sordu: — Hasta mısın? — Herhalde sıhhatli — değilim. Nasıl olduğumu halimden anlanis yor musun? Sana hepimiz acıyoruz, Luk. reçya! fakat, elimizde bir kuvvet yok. Her şey onun elinde, . —Peki ama, ben suçumu bil miyorum- Beri.meden buraya at- tırdı? — Bune biz de bilmiyoruz. Luk reçva! Birkaç kere bunun sebebini kilercibaşı Kâmil beyde sordu... kendisine: “bir daha bu meseleyi kurcalarsan, kafanı o koparırım!, cevabi verildi. O günden (sonra « hiç kimse senin adını bile ağzma alamıyor. korküyor, — O halde sen nasil geldin, b» raya? (Devams ver)